• Sonuç bulunamadı

Ermenek Kömür Ocağı Kazası İle İlgili Değerlendirme

B. KÖMÜR OCAĞINDA MEYDANA GELEN İŞ KAZALARINDA VE

5. Ermenek Kömür Ocağı Kazası İle İlgili Değerlendirme

28/10/2014 tarihinde Ermenek’te meydana gelen ve 18 işçinin yaşamını yitirmesine neden olan kömür ocağı kazası, buraya kadar anlatılanların hepsinin birer kez daha sorgulanmasının ve altının çizilmesinin gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

Bu kez, kömür sahası idarenin değil, Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmeleri Limited Şirketi’nin ruhsatı altında işletilmektedir. Özel hukuk kişisinin ruhsatı altında ve rödovansçı Has Şekerler Madencilik Enerji Nakliyat İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından işletilmekte olan söz konusu kömür ocağı, rödovans sözleşmesi yapmak suretiyle işletilen kömür ocaklarının güvenilirliğini bir kez daha gündeme getirmiştir.

Söz konusu kömür ocağının özel hukuk kişisinin ruhsatı altında işletilmekte olması, idarenin sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmakta mıdır?

Bu durum, idarenin sadece işveren sıfatı ile sorumluluğunu ortadan kaldıracaktır. Bunun dışında, kömür ocağındaki çalışma koşullarının denetlenmesi ile ilgili bir eksiklik söz konusu ise, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı/Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün, söz konusu kazanın meydana gelmesinde, denetim ve gözetim eksikliğinden kaynaklanan hizmet kusurlarının bulunduğunun kabulü gerekecektir. Ayrıca, bütün denetim ve gözetimlerin yapılmış olduğu, gerekli yaptırımların uygulanmış olduğu varsayılsa bile, özel hukuk kişileri tarafından yerine getiriliyor olsa da, kömür madeni üretimi tehlikeli bir kamu hizmetinin ifası anlamına geldiğinden, idarenin kusursuz sorumluluğu devam edecektir.

Maden Mühendisleri Odası, kaza alanında yaptığı inceleme sonucu yaptığı açıklamada, kazanın gerçekleşmiş olduğu sahanın çevresinde önceki yıllarda kömür

501

TAN, s. 469; ÇALIŞKAN, “İdarenin Mali Sorumluluğu”, İdare Hukuku II, s. 136-137; YILDIRIM, Türk İdarî Rejimi Dersleri, s. 339, 340.

163 üretimi yapıldığı ve söz konusu eski imalat sahalarında biriken suların, kazanın gerçekleştiği kömür sahasına deşarj olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, söz konusu ruhsatlı sahada üç ayrı rödovansçı firma tarafından ayrı ayrı kömür üretimi yapıldığı ve söz konusu üretimlerin birbirlerinin koşullarını olumsuz yönde etkileyebilmiş olabileceği ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekilmiştir502.

Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan basın açıklamasında da, kaza ile ilgili ön raporun hazırlandığı ve kazanın, “eski imalat bölgesine yıllar

içerisinde birikmiş olan suların zaman içinde basınç eşik değerini aşarak, zayıflayan topuktan çalışma alanlarında aniden su baskınına neden olmasından kaynaklı olduğu” belirtilmiştir503.

Gerçekten de, rödovans sözleşmesi ile işletilmekte olan kömür ocaklarında, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün muhatabı, ruhsat sahibi olmaya ve maden hukukundan doğan bütün sorumluluklar da ruhsat sahibine ait olmaya devam etmektedir. Maden Kanunu’nda yapılan düzenlemeler sonucu, rödovansçı şirketin, Maden İşleri Genel Müdürlüğü ile hiçbir bağlılığı kalmamıştır. Somut olayda, kazanın meydana geldiği ruhsatlı kömür sahasının üç farklı şirket tarafından işletilmekte olduğu ve ruhsat sahibi şirketin her üç şirketin işletme faaliyeti ile ilgili olarak maden hukukundan doğan sorumluluğa tek başına sahip olduğu düşünüldüğünde, bu sorumluluğunun gereğince yerine getirilmesinin uygulamada zor olacağı öngörülebilir. Kazanın meydana geldiği kömür ocağınının ruhsat sahibi Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmeleri Limited Şirketi ile ilgili olarak Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nce son imalat haritasının eksik olduğu ve iki ay içinde eksikliklerin tamamlanmaması halinde ruhsat teminatının irad kaydedileceği, 13/04/2010 tarih ve 27551 sayılı Resmi Gazete’de ilan edilmiştir. İlanla tebligat yapılmasının sebebi, ruhsat sahibinin adresine tebligat yapılamamasıdır504. Söz konusu tebligat sonucu, ruhsat sahibinin eksiklikleri tamamlayıp tamamlamadığı ve

502

http://www.tmmob.org.tr/icerik/ somadan-ders-almadik- cinayetleri-devam-ediyor; e.t. 30/10/2014. 503 http://www.aksam.com.tr/guncel/ermenek-maden-kazasinin-nedeni/haber-351030; e.t. 05/11/2014. 504 http://www.migem.gov.tr/links/duyurular/genel/ResmiGazeteTebligat.htm; e.t. 30/10/2014.

164 hakkında yaptırım uygulanıp uygulanmadığı mutlaka belirlenmelidir. Ayrıca, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün tek muhatabı olan özel hukuk kişisine yazılı tebligat yapamamış olması da, denetimler yapılsa bile, ruhsat sahiplerinin güncel bilgileri temin edilmediği takdirde, denetimden beklenen işlevin yerine getirilmesinde önemli bir zaman kaybına uğranılacağını göstermektedir. Kömür ocakları ile ilgili olarak yapılacak denetimler sonucu alınacak tedbirlerin çok hızlı ve zaman kaybetmeden uygulanması gerektiği, yaşanan kazalarda açıkça ortaya çıkmıştır. Zira, kaza meydana geldikten sonra yapılan kurtarma çalışmaları ne yazık ki çok verimli olamamaktadır.

Bütün bu tespitler; kömür madenciliğinde en sık uygulama alanı bulan rödovans sözleşmelerinin gerekliliğinin ve yeni bir düzenleme alanına ihtiyaç duyduğunun tartışılması ile idarenin söz konusu sözleşmelerin imzalanmasından sonlanmasına kadar mutlaka bir kontrol yetkisinin bulunması gerekliliğini; ayrıca, madencilik ve iş güvenliği alanlarında yetkili ve görevli idari kurumların ve kamu personelinin yeniden yapılandırılması gerekliliklerini açıkça ortaya koymaktadır.

Ayrıca; Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA)’nın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na sunmuş olduğu ve Konya-Karapınar Kapalı Havzası’nı konu alan Kasım 2013 tarihli raporda; bölgedeki yeraltı sularının varlığına ve yıllar önce Elbistan’daki kömür ocağında meydana gelip, halen içindeki maden işçilerinin ve mühendislerin cenazelerine ulaşılamamış olduğu kazanın sebebinin de yer altı sularından kaynaklanmış olduğu hususlarına özellikle dikkat çekilerek, linyit madenciliğinin bölgede güvenli olarak sürdürülmesinin zor olduğu şu ifadelerle belirtilmiştir: “Yeraltı suyu konusunda

bütün bu önlemler ve bedeller göze alınsa bile; yaşanacak su baskını, çökmeler, heyelanlar gibi kazalarda muhtemel can kayıplarının telafisi olmayacaktır”505.

TEMA Vakfı raporundaki tespit; Soma Faciası’ndan önce yapılan tespitlerle benzer niteliktedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, söz konusu raporun ardından gerekli önlemleri almış mıdır? Bu sorunun cevabı, idarenin hizmet kusuru

505

TEMA, Termik Santral Etkileri Uzman Raporu: Konya-Karapınar Kapalı Havzası, İstanbul, Kasım 2013, s. 48, 49.

165 işleyip işlemediğini ortaya koyacaktır. Ancak, hizmet kusuru bulunmasa dahi, yetkili idari kurumların kusursuz sorumlulukları devam etmektedir. Zira; kömür madenciliğinin, maden işçileri açısından ne derece büyük riskler taşıdığı, üzüntüyle yaşanan her iş kazasında bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

C. KÖMÜR OCAĞI İŞLETİLİRKEN ÇEVRENİN KORUNMASI BAĞLAMINDA İDARENİN SORUMLULUĞU

Kömür ocağı işletilirken çevreye verilen zararlardan idarenin sorumlu tutulup tutulamayacağını incelemeden önce, çevre hukukuna ilişkin belli kavramların açıklanması gerekmektedir. Çünkü; idarenin sorumluluğunun belirlenebilmesi için, çevre kavramının, çevre hakkının ve bu hakkın insan hakkını ifade eden boyutu ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin konuya bakışının, kömür ocağı işletmelerinin çevreye ne denli önemli zararlar verme potansiyeli bulunduğunun, işletme sürecine hakim olan ÇED sürecinin neyi amaçladığının ve çevre hukukunun temel ilkelerinden biri olup, madencilik faaliyetleri açısından da son dönemlerin en önemli kavramlarından biri haline gelmiş olan sürdürülebilir kalkınma kavramlarının incelenmesi, idarenin sorumluluğunu açıklığa kavuşturacak adımları oluşturmaktadır.

1. Çevre Hukukuna İlişkin Temel Kavramlar