• Sonuç bulunamadı

En-Nihâye Fî Garîbi’l-Hadis ve Özellikleri

4. GARÎBÜ’L-HADİS İLMİNİN ÖNEMİ

4.4. EBU’S-SAÂDÂT EL-MÜBÂREK B ESÎRÜDDİN EL-CEZERÎ

4.4.1. En-Nihâye Fî Garîbi’l-Hadis ve Özellikleri

İbnü’l-Esîr en-Nihâye’yi telif etmeden önce, garîbü’l-hadis alanında yazılmış olan çalışmaları gözden geçirdi. Özellikle de Herevî (v. 401)’nin Kitabü’l Garîbeyn’ini ve ona bir tekmile niteliğinde yazılmış olan Ebû Musa el-İsfahânî (v. 581)’nin Garîbü’l-

Hadis’ini inceledi. Sözü edilen eserlerin tertip güzelliği, kullanım kolaylığı ve geniş

hacimli olmaları gibi özelliklerini fark etti. Bunun üzerine, bu iki kitap ana müracaat kaynağı olmak üzere diğer eserleri de gözden geçirerek en-Nihâye’yi telif etti. İbnü’l-

594 Açıklamalar için, sırasıyla İbnü’l-Cevzî ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’leri gelecek şekilde krş: I, 277

ve II, 81-82.

595 Açıklamalar için, sırasıyla İbnü’l-Cevzî ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’leri gelecek şekilde krş: I, 29-

30 ve III, 244.

596 Açıklamalar için, sırasıyla İbnü’l-Cevzî ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’leri gelecek şekilde krş: I, 103-

Esîr, başta Sahîhayn olmak üzere diğer hadis kitaplarında geçen garîb kelimeleri bir araya getirmeye çalıştı.

en-Nihâye, yazılış metodu olarak ilk üç harfe göre alfabetiktir. Kelimeler, zâid

harflere dikkat edilerek sıralanmıştır. Herevî ve Ebû Musa’dan yapılan alıntılar için özel işaretler kullanılmıştır. Bu eser, birçok garîb lafzı içinde barındırması ve özlü açıklamalar içermesi gibi özellikleri ile temeyyüz etmiştir. İbnü’l-Esîr, eserine yazmış olduğu mukaddimesinde garîb lafızların özelliklerini ve Garîbü’l-Hadis ilminin doğuş sürecini özetlemiş, bu sahada mesâi harcayan âlimleri tanıtmaya çalışmıştır.

Garîbü’l-Hadis edebiyatının zirvesi olarak nitelendirilen en-Nihâye, yüzyıllar boyunca başlıca müracaat kaynaklarından biri olmuş ve üzerinde birçok tekmile ve ihtisar çalışması yapılmıştır. Arap dili açısından da önemli bir yeri olan en-Nihâye,

Lisânü’l-Arab ve Tâcul-Arûs’ta sıkça başvurulan kaynaklar arasındadır.597

4.4.2. Hattâbî ve Garîbü’l-Hadis’in Etkisi

Hattâbî ve onun kaleme aldığı eserler, en-Nihâye’nin önde gelen başvuru kaynakları arasında yer almaktadır. İbnü’l-Esîr Hattâbî’den ilk olarak, Garîbü’l-Hadis sahasında önemli bilgiler verdiği mukaddimede söz etmiştir. Hattâbî’nin yazdığı önsözden uzun bir alıntı yaparak onun buradaki değerlendirmelerini tasvip etmiş; ayrıca Ebû Ubeyd (v. 224), İbn Kuteybe (v. 276) ve Hattâbî’nin aynı adı taşıyan eserlerinin, Garîbü’l-Hadis sahasının temel eserleri olduğunu belirtmiştir.598

en-Nihâye içinde Hattâbî’den yapılan alıntıların sayısı yüz sekseni aşmaktadır.

İbnü’l-Esîr, İbnü’l-Cevzî’den farklı olarak, Meâlimü’s-Sünen adlı kitabın da adını zikretmiş ve ondan yararlandığını açıkça ifade etmiştir.599 Fakat iktibasların büyük bir kısmını yine Garîbü’l-Hadis’ten yapmıştır. Ayrıca İbnü’l-Esîr’in ifadelerine bakılırsa, kendisinin hem Garîbü’l-Hadis hem de Meâlimü’s-Sünen’in değişik nüshalarından haberdar olduğu ve bunlardan bilgi aldığı anlaşılmaktadır.600

597 Hatiboğlu, İbrahim, “en-Nihâye”, DİA, XXXIII, 101.

598 İbnü’l-Esîr, en-Nihâye fi Garîbi’l-Hadis ve’l-Eser, I, 7-8.

599 Örnekler için bkz. İbnü’l-Esîr, en-Nihâye fi Garîbi’l-Hadis ve’l-Eser, I, 45, 323, 348, 395; III, 18, 172,

208, 245, 261; IV, 116; V, 130, 168. Ancak Hattâbî’nin diğer bir şerhi olan A'lâmü’s-Sünen için benzer bir kayda rastlanılmamıştır.

600 Bu hususu ortaya koyan örnekler için bkz. İbnü’l-Esîr, en-Nihâye fi Garîbi’l-Hadis ve’l-Eser, II, 206-

İbnü’l-Cevzî ve eseri için yukarıda sözünü ettiğimiz tespitler, İbnü’l-Esîr ve

en-Nihâye için de büyük ölçüde geçerlidir. Yani İbnü’l-Esîr öncelikle garîb lafzın

manası olmak üzere; sarf kaideleri, rivayet hataları ve hareke farklılıkları gibi konularda Hattâbî’nin ilmî birikimine müracaat etmiştir.601 Kendisinin Hattâbî’ye bir diğer başvuru şekli ise, müşkil hadisler ile fıkhî ve itikâdî içerikli rivayetlerin izahı noktasında olmuştur.602

İbnü’l-Esîr, incelediği rivayetlere ilişkin gerek Hattâbî’nin kendisinin yaptığı değerlendirmeleri, gerekse de onun diğer ravi ve âlimlerden aldığı kanaatleri belirtmeyi ihmal etmemiştir.603 Hattâbîye’ ait görüşleri Ebû Ubeyd (v. 224), Ahmed b. Hanbel (v. 241), Buharî (v. 256), İbn Kuteybe (v. 276), İbnü’l-Enbârî (v. 328), İbn Dureyd (v. 321), Ezherî (v. 370), Cevherî (v. 393), Herevî (v. 401), Zemahşerî (v. 538), Ebû Musa (v. 581) ve Kuteybî gibi âlimlerinki ile birlikte zaman zaman kaydetmiştir.604

Rivayet farklılıkları konusu, İbnü’l-Esîr’in Hattâbî’den yaptığı nakiller arasında

önemli bir yer tutmaktadır. Bu alıntılarda, Hattâbî’nin diğer hadisçiler ve ashabü'l-garîb

601 Örnekler için, sırasıyla İbnü'l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

I, 41 ve I, 385-387. I, 179 ve III, 248. I, 266 ve I, 547-548. I, 387 ve II, 505. II, 101 ve I, 253-255. II, 110 ve I, 164. II, 239 ve III, 80. II, 313 ve II, 340-341. III, 25 ve III, 132. III, 235 ve II, 69-71. III, 323 ve II, 434-435. III, 471 ve II, 271. IV, 42-43 ve II, 352. IV, 90 ve II, 431. IV, 241 ve II, 536-540. IV, 289 ve I, 146. V, 107 ve I, 333-334. V, 156 ve III, 178. V, 245 ve II, 342-343. V, 256 ve II, 420.

602 Örnekler için, sırasıyla İbnü’l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

I, 251-252 ve I, 309-311.

II, 78-79 ve II, 84-85. II, 211 ve I, 549-551. II, 285 ve I, 267-269. II, 325-326 ve I, 355-357. II, 359 ve I, 132. II, 417 ve I, 414-416.

III, 392 ve I, 542. III, 446 ve I, 603-604. IV, 83-84 ve II, 17. IV, 125-126 ve I, 361-363.

603 Örnekler için, sırasıyla İbnü’l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

I, 104 ve II, 212-213. I, 122 ve I, 675-676. I, 124 ve I, 289. II, 248 ve II, 355-356. II, 315 ve III, 65.

III, 139 ve I, 641. III, 178 ve I, 250. III, 224 ve II, 553-554. III, 238 ve I, 507-508. V, 14 ve II, 99. V, 23 ve I, 489. V, 88 ve II, 549. V, 239 ve II, 454.

604 Örnekler için, sırasıyla İbnü’l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

I, 94-95 ve I, 229-231. I, 251-252 ve I, 309-311. I, 294 ve III, 161-162.

II, 17 ve III, 220-221. II, 135 ve I, 305-306. II, 191 ve I, 726-727. II, 390 ve II, 473. III, 238 ve I, 507-508. III, 357 ve II, 52. III, 400 ve I, 541. III, 471 ve II, 172. IV, 95-96 ve II, 414-415. IV, 115-116 ve I, 172-174. IV, 363 ve I, 489.

ile hemfikir olduğu ya da ihtilaf ettiği noktalar açıkça göze çarpmaktadır.605 Yine bu bağlamda İbnü’l-Esîr en-Nihâye isimli eserinde Hattâbî ile talebesi Herevî’yi bir arada görme imkânı sunmaktadır.606 en-Nihâye’nin en önemli taraflarından birisi de, Hattâbî ile onun selef ve halefi konumundaki ulema arasındaki itiraz-görüş ayrılığı ilişkilerini yansıtmasıdır.607

İbnü’l-Esîr, bazı garîb lafızların izahı noktasında Garîbü’l-Hadis’ten aldığı bilgilerle yetinmiş ve başka bir kaynağa daha başvurmamıştır.608 Yine İbnü’l-Esîr,

Hattâbî’nin görüşlerini büyük ölçüde, sükût ya da tercih yoluyla onaylamaktadır. Bunun dışında; Hattâbî ve diğer ulema arasındaki görüş ayrılıklarında, her iki tarafa da haklılık payı verdiği örnekler mevcuttur. Keza, bazen de Hattâbî’nin ifadelerine açılımlar getirmiştir. Ona katılmadığı noktalarda ise, “

ﺖﻠﻗ

” kaydını düşerek kendi görüşünü

belirtmiştir.609 Şimdi de ilgili konuyu örneklendirmeye çalışalım.

605 Örnekler için, sırasıyla İbnü’l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

I, 238 ve I, 495-496. I, 242-243 ve I, 723.

II, 119 ve I, 376-377. II, 135 ve I, 305-306. II, 421 ve I, 637-638. II, 445 ve I, 126. IV, 31 ve II, 407. IV, 181 ve I, 604-605.

V, 55 ve I, 135-136.

606 Örnekler için, sırasıyla İbnü’l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

II, 421 ve I, 637-638.

III, 94 ve I, 176. III, 168 ve II, 8-9. III, 208 ve I, 85-86. III, 357 ve II, 52. III, 378 ve I, 354. IV, 115-116 ve I, 172-174.

607 Örnekler için, sırasıyla İbnü'l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

I, 238 ve I, 495-496. I, 431 ve I, 688-689. II, 222 ve III, 80. II, 421 ve I, 637-638.

III, 66 ve Iİ 583. III, 280 ve II, 46. Ayrıca en-Nihâye’de bkz. I, 118; II, 473-474.

608 Örnekler için, sırasıyla İbnü'l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

I, 55 ve II, 347. I, 84 ve III, 78-79. I, 266 ve I, 547-548.

II, 78-79 ve II, 84-85. II, 222 ve III, 80. II, 285 ve I, 267-269. II, 315 ve III, 65. II, 366 ve I, 368-369. II, 417 ve I, 414-416.

III, 139 ve I, 641. III, 446 ve I, 603-604. IV, 58 ve II, 374-375. IV, 83-84 ve II, 17.

609 Örnekler için, sırasıyla İbnü'l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

I, 242-243 ve I, 723. I, 251-252 ve I, 309-311. I, 318 ve II, 61. II, 135 ve I, 305-306. II, 211 ve I, 549-551.

III, 172-173 ve II, 58. III, 280 ve II, 46. III, 357 ve II, 52. III, 471 ve II, 172. V, 88 ve II, 549. Ayrıca en-Nihâye’de bkz. II, 182, 394; III, 394.

Daha önce de üzerinde durduğumuz gibi, Hattâbî “

ﺞ ﻤﻋ ﻪ ﻧﺈﻓ ﻪﻟ ﻲ ﻧ ﺬ ﺋا

” (Ona izin ver; çünkü o, senin (süt) amcandır) rivayetindeki altı çizili kelimenin “

ﻚ ﻤﻋ

” demek

olduğunu ve rivayetin bize bu şekliyle, ravilerden biri yoluyla geldiğini söylemişti. Yani ona göre, “

ﺞ ﻤﻋ

” lafzı bir raviye aittir. Allah Rasûlü (s.a) ise sadece yüksek dil-lehçe (

ﺔﻴﻟﺎﻌﻟا ﺔﻐﻠﻟا

) ile konuşmuştur.610 Fakat İbnü’l-Esîr, Hattâbî’nin bu görüşüne katılmamaktadır. Bilakis Rasûl-i Ekrem (s.a), Arap dilinin pek çok lehçesini kullanmıştır. Bu duruma örnek olarak “

ﺮ ﻔ ﺴ ﻣا ﻲﻓ مﺎ ﻴﺼ ﻣا ﺮ ﺒ ﻣا ﻦ ﻣ ﺲﻴﻟ

” ve benzeri

rivayetler bulunmaktadır.611

Teknik açıdan, Hattâbî'nin hadisleri bir bütün olarak değerlendirdiğini ve bu

sebeple de, bir hadis metninde yer alan çok sayıdaki nadir lafzı bir arada açıkladığını daha önce belirmiştik. Yani o, bir rivayetin tamamen izahından sonra diğerlerine geçmiştir. Buna karşılık İbnü’l-Esîr, herbir garîb kelimeyi müstakil olarak kabul etmiş ve bunları ilgili alfabetik başlık altında derc etmiştir. Diğer taraftan ise, Garîbü’l-

Hadis’in muhtevasını özetleyerek vermeye çalışmış; çoğu kez, iştişhâd ve etimolojik

tahlil bilgilerini kitabına almamıştır.612 Bazen de, Hattâbî’nin yazdığı anlam vecihlerinin birkaçıyla yetinmiştir.613 Ancak hemen ifade edelim ki; İbnü’l-Esîr’in, İbnü'l-Cevzî’ye kıyasla Garîbü’l-Hadis’in muhtevasını daha tafsilatlı tuttuğu görülmüştür.

610 Bkz. s. 124.

611 Açıklamalar için, sırasıyla İbnü’l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş: III, 303 ve II, 253-254.

612 Örnekler için, sırasıyla İbnü’l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

I, 55 ve II, 437. I, 266 ve I, 547-548. I, 286 ve I, 467.

II, 211 ve I, 549-551. II, 248 ve II, 355-356. II, 313 ve II, 340-341. II, 460 ve II, 252-253. III, 20 ve II, 476. III, 59 ve I, 598-599. III, 235 ve II, 69-71. III, 454 ve II, 517-518.

613 Örnekler için, sırasıyla İbnü’l-Esîr’in en-Nihâye’si ve Hattâbî’nin Garîbü’l-Hadis’i gelecek şekilde

krş:

I, 41 ve II, 385-387. I, 142 ve III. 45-46. II, 285 ve I, 267-269.

III, 224 ve II, 553-554. III, 280 ve I, 46-49. V, 107 ve I, 333-334.

DEĞERLENDİRME

Garîbü’l-Hadis sahası bir ilim dalı olarak, h. II. asrın sonları ile III. asrın ilk dönemlerinde yazılmaya başlanan risale çapındaki eserlerle teşekkül etti. Söz konusu risalelerin muhtevasını bir araya getirmek için uzun seneler çaba harcayan Ebû Ubeyd (v. 224) ve onun muasırı olan İbn Kuteybe (v. 276), bu sahaya önemli katkılarda bulundular. H. IV. asra gelindiğinde ise Hattâbî, kendi ilim ve ince anlayışından çok şeyler kattığı; Tefsir, Hadis, Fıkıh, Edebiyat, Tarih vb. alanlarda selefi olan ulemanın birikimlerinden istifade ettiği, çoğu rivayet ve görüşü isnadlıca zikrettiği, zengin muhtevaya sahip mükemmel bir eser yazdı. İşte böyle temel bir eserin, aynı sahadaki sonraki dönem kaynaklarında bıraktığı etkiyi görme arzusu, bu bölümün yazılmasında başlıca âmil olmuştur.

Bu bölümde incelediğimiz müellif ve eserlerle ilgili şu noktaların ön plana çıktığı görülmüştür:

a. Ezherî ve Hattâbî’nin öğrencisi Herevî, garîbeyn türünün ilk örneği olan Kitabü’l-Garîbeyn isimli kitabın müellifidir. Bu eser ehl-i ilim arasında onu şöhrete

taşımıştır. Alfabetik sistemle yazılması, senetleri hazfetmesi ve diğer özellikleri ile bu kitap, garîbü'l-hadis alanında bir dönüm noktası olmuş ve daha sonraki çalışmaları etkilemiştir.

Diğer taraftan, tarihî belgeler Herevî’nin Kitabü’l-Garîbeyn’de Hattâbî’den hadis naklettiğini bildirmektedir. Ancak tezimiz esnasında, bu önemli esere ulaşma ve onu inceleme imkânı bulamadık. Esâsen ayrı bir akademik çalışma ile Ezherî, Hattâbî

ve Herevî’nin kitapları karşılaştırmalı olarak incelenmelidir. Böyle bir çalışma için,

İbnü’l-Esîr’in en-Nihâye’si belli ölçülerde fikir verebilir.

b. Zemahşerî’nin konumuzu ilgilendiren el-Fâik adlı telifi, aynı zamanda edebî

kıymete sahiptir. Zemahşerî bu eserde, yukarıda işaret edilen garîbü'l-hadis risalesi müellifleri ile çok sayıda dilcinin görüşlerinden yararlanmıştır. Buna karşılık, Ebû Ubeyd dışında, sahanın önde gelen müellif ve eserlerinden ismen de olsa bahsetmemiştir. Bunlara Hattâbî ve eseri dâhildir. Öte yandan, Ezherî’nin Tehzîbü’l-

Luğa’sından bilgi alması, Zemahşerî’nin Hattâbî ve eserinden habersiz olmadığı fikrini

kuvvetlendirmektedir.

Garîbü’l-Hadis’i tahkik eden 'Azbâvî ise, Zemahşerî’nin bu kitaptan çok

sayıda hadis ve şerh aldığını tamamen ispatlamıştır. 'Azbâvî’nin bu tespiti ve el-Fâik’te Hattâbî ve eserine yönelik hiçbir atfın bulunmaması, Zemahşerî üzerinde daha fazla durmamıza yol açmıştır. Neticede; Zemahşerî’nin Garîbü’l-Hadis’ten gerekli gördüğü ölçüde iktibaslar yaptığı ve bazen bunların üzerine kendisinin birtakım bilgiler ilave ettiği görüldü.

c. İbnü’l-Cevzî, büyük ölçüde önceki dönem kaynaklarına dayanarak telif ettiği

eserine Garîbü’l-Hadis adını vermiştir. Bu kitabında o, dil ve anlam konularında Hattâbî’nin eserinden alıntılar yaptı. Muhtasar ve kullanışlı bir eser yazmak düşüncesi, Hattâbî’nin zikrettiği çoğu istişhâd, etimolojik tahlil ve anlam vechine yer vermemesine yol açtı. İbnü’l-Cevzî, kitabındaki bazı nadir lafızları sadece Hattâbî’den aldığı bilgilerle izah etti. Dahası bu açıklamalara yönelik, kendisinin olumsuz bir tenkidine rastlanmadı.

d. İbnü’l-Esîr’in telif ettiği en-Nihâye, hacim itibariyle kendi sahasında zirve

kabul edildiği gibi, Arap dilinin önemli kaynakları arasındadır. Kendisi bu eseriyle, geçmiş ulemanın bilgi birikimini bir araya getirerek ustaca özetlemiştir.

İbnü’l-Esîr, dil ve anlam bilgisine ek olarak, rivayet farklılıkları konularında

Garîbü’l-Hadis’ten naklilerde bulundu. Yer yer Meâlimü’s-Sünen’den de yararlandı.

Hattâbî ile onun selef ve halefi konumundaki âlimler arasındaki görüş ayrılıklarını kaydetti. İbnü’l-Cevzî’ye kıyasla, Garîbü’l-Hadis’in muhtevasını daha geniş ve anlaşılır tuttu. Hattâbî’nin izahıyla yetindiği, az sayıda olmakla birlikte, ona katılmadığı noktaları içeren rivayetler vardır. Hattâbî ve eserlerinin en-Nihâye’nin temel bilgi kaynakları arasında yer alması, konumuz açısından son derece önemlidir.

Garîbü’l-Hadis, Ebû Ubeyd ve İbn Kuteybe’nin aynı adı taşıyan eserleriyle

birlikte şerh türünün özelliklerini taşımaktadır. Aynı zamanda, sahanın bu üç temel kaynağının kronolojik olarak sonuncusudur.

Herevî’den itibaren garîbü’l-hadislerde isnad geleneği ve müsned metodu terk edilerek; sıralamayı nadir lafızların belirlediği alfabetik sisteme geçildi. Şu halde;

tezimizin konusu olan Garîbü’l-Hadis’in şerh, ondan sonraki çalışmaların ise sözlük özelliğine daha yakın olduklarını tekrar etmeliyiz. Dolayısıyla alfabetik sistemi benimseyen müellifler, Hattâbî’nin müsned metoduyla ve şerh mutevasında kaydettiği bilgileri, kendi eserlerinde muhtelif bâblara dağıtmışlardır. Bu esnada İbnü’l-Cevzî ve İbnü’l-Esîr alfabetik sistemin dışına çıkmazken, Zemahşerî bazen bir başlık altında birden fazla garîb lafzın izahına yer vermiştir. Daha zengin bilgiye ulaşarak daha isabetli değerlendirme yapabilmek açısından, mezkûr müelliflerin Garîbü’l-Hadis’ten yaptıkları nakillerde ana kaynağa başvurmak ayrı bir önem taşımaktadır.

'Azbâvî’nin karşılaştırmalı olarak yaptığı tahkik çalışması, Garîbü’l-Hadis’in özellikle kendi sahasındaki kitaplara belli ölçüde kaynaklık ettiğini göstermektedir. Bu bilgi akışını, hadis ve şerh nakli olarak iki grupta toplayabiliriz. Bazı alıntıların eser ismi verilmeksizin yapılmasını ise, Hattâbî’den sonra isnad geleneğinin terk edilmiş olmasıyla kısmen açıklayabiliriz.

Garîbü’l-Hadis’in etkilerini incelemeye çalıştığımız bu bölümü, sahanın önde

gelen müellif ve eserleriyle sınırlandırdık. Fakat konunun daha da genişletilmesi mümkündür. Her şeyden önce Hattâbî, hayatının daha sonraki dönemlerinde yazdığı

Meâlimü’s-Sünen ve A'lâmü’s-Sünen adlı şerhlerinde Garîbü’l-Hadis’e atıflarda

bulunmuştur.614 Diğer taraftan Nevevî (v. 676)’nin el-Minhâc, İbn Hacer (v. 852)’in

Fethu’l-Bârî, Azîmâbâdî (v. 1329)’nin 'Avnu’l-Ma'bûd ve İbn Battâl (v. 549)’ın Buharî

şerhleri ile İbn Manzûr (v. 711)’un Lisânü’l-Arab ve Zebîdî (v. 1205)’nin Tâcu’l-

Arûs615 adlı sözlükleri, bu eserden alıntı yapan kaynaklar arasındadır. Muhtelif kaynak ve ilim dallarına bakarak, verilen bu örnekler artırılabilir.616

Son olarak şunu ifade etmeliyiz ki; garîbü’l-hadis dalında telif edilen eserler, çalışmamız boyunca üzerinde durduğumuz ya da ismen kaydettiklerimizle sınırlı değildir. Bugün elimizde mevcut olanlara, kaynaklarda zikredilmekle beraber çeşitli

614 Karacabey, Hattâbî’nin Hadis İlmindeki Yeri, s. 195.

615 Zebîdî, Tâcu’l-Arûs’u hazırlarken müracaat ettiği kaynaklar arasında “Hattâbî’nin Islâhu’l-Elfâz’ı”

diyerek Garîbü’l-Hadis’in son bölümünü de zikretmiştir. Bkz. A.g.e., I, 4. Bununla birlikte kendisi, eserin genelinden istifade etmiştir.

616 'Azbâvî’nin konuyla ilgili tespit ve görüşleri için bkz. Hattâbî, Garîbü’l-Hadis (Muhakkik notu), I, 38-

39. Ayrıca, genel anlamda Hattâbî’nin hadis şârihlerine etkileri hakkında tespitler için bkz. Karacabey, Hattâbî’nin Hadis İlmindeki Yeri, s. 275-282.

nedenlerle günümüze ulaşamayan diğer çalışmaları da ilave edecek olursak, garîbü’l- hadis türünün genişliğini daha kolay kavrayabiliriz. Endülüs’ten Hindistan’a, Afrika’dan Horasan’a farklı zaman ve mekânlarda yaşamış pek çok dil ve hadis âlimi, garîbü’l-hadis sahasında mesâi harcamış ve bu ilim dalı bütün İslam coğrafyalarına mâl olmuştur.617

617 Bu sahada yazılan eser, ihtisar ve şerh çalışmalarını görmek için bkz. Kettânî, er-Risâletü’l-