• Sonuç bulunamadı

Dil ve Edebiyat Âlimleri

4. GARÎBÜ’L-HADİS İLMİNİN ÖNEMİ

2.3. BİLGİ KAYNAKLARI

2.3.1. Dil ve Edebiyat Âlimleri

Garîbü’l-Hadis’in bilgi kaynakları arasında, dil ve edebiyat sahasında ün

yapmış ve eserler telif etmiş pek çok âlim bulunmaktadır. Örnek olarak; Halîl b. Ahmed (v. 175), Sîbeveyh (v. 180), İbnü’s-Sikkît (v. 244), İbn Dureyd (v. 321), İbnü’l-Enbârî (v. 328) ve İbnü’l-Fârisî gibi âlimler sayılabilir.

Yine bilgi kaynakları içerisinde, garîb kelimelere dair yaptıkları izahları risale çapındaki garîbü’l-hadis eserlerinde kaydeden dil âlimleri önemli bir yer tutar. Söz konusu âlimlerin kimler olduğuna geçmeden önce, Garîbü’l-Hadis’in önsözünde geçen şu bilgileri kaydetmeliyiz.

214 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 197; İbn Hibbân, Sahîh, VII, 415; Abdürrezzâk, Musannef, III, 560.

215 Açıklamalar için bkz. Hattâbî, Garîbü’l-Hadis, I, 368-369. Rivayetlerin, câhiliye âdetleriyle

Hattâbî önsözde ilk olarak, Ebû Ubeyd (v. 224) ve İbn Kuteybe (v. 276)’nin konuyla ilgili kitapları hakkında malumat verir. Garîbü'l-Hadis’inin yazılış süreci, bölümleri ve kendi kitabı ile mezkûr âlimlerin kitapları arasında karşılaştırmalar yapar. Ebû Ubeyd ile İbn Kuteybe’nin Garîbü’l-Hadis’leri dışında, bu ilim sahasında başka kitapların da olduğunu belirtir. Bunun ardından Ebû Ubeyde (v. 210), Asmaî (v. 206), Kutrub (v. 206), Nadr b. Şumeyl (v. 204), İbrâhim b. İshâk el-Harbî (v. 285), Ebû Muâz el-Mervezî, Şemir b. Hamdeveyh (v. 255), el-Bâcuddâî (v. 204) ve Ahmed b. el-Hasen el-Kindî’nin isimlerini örnek olarak sıralar.

Hattâbî, ismi verilen ulemaya ait kitapların bir araya getirimesi durumunda, bunların tek bir kitap haline geleceğini söylemektedir. Bu duruma gerekçe olarak; müelliflerin kendilerine ait risaleleri yazmakla birlikte, garîb lafızlı hadislerin hepsini içine alan bir eser ortaya koymak düşüncesinde olmamalarını sebep gösterir. Kuteybî ise diğerlerinden farklı olarak, yazdığı eserinde çok sayıda hadisi bir araya getirmiştir.

Hattâbî’ye göre sözü edilen âlimler, bir hadisi ele alarak aralarında müzakere ederler, sonra da ilgili hadisi açıklamak için birbirleriyle yarışırlardı. Bu yarışta geride kalanlar için, önde gidenin başarısını teslim etmek ve daha önce hiç açıklanmamış başka bir hadise geçerek o hadis hakkında son noktayı kendisi koymak gibi bir ilmî üslûp yerleşmemişti. Oysa Ebû Ubeyd’in takipçisi olan İbn Kuteybe, belirtilen çizgiyi yakalamıştı.

Hattâbî zikrettiği müelliflere ait risalelerden hiçbirinin; kelime açıklaması, anlam doğruluğu, istinbat güzelliği ve kesret-i fıkıh noktalarında Ebû Ubeyd’in kitabına yetişemediği kanaatindedir. Aynı şekilde bu risaleler; açıklamalarda doyuruculuk, delil sunumu, iştişhâd ve manaları özetlemek yönleriyle İbn Kuteybe’nin eseri gibi olamazlar.

Hattâbî sözü edilen risalelerin taksim edilmesi durumunda, iki kısma ayrılacağını savunmaktadır. Bunlardan birincisi, içerdiği hadisi doyurucu bir şekilde açıklamaktan uzak olan kitaplardır. Diğerleri ise; neredeyse hiç anlam kapalılığı bulunmayan meşhur hadisleri bir araya getirerek, sözü uzatan ve zorlama açıklamalara girişenlerdir. Üstelik bunların bir kısmında, açıklama hataları; bazısında da, bu

risalelerin telif gayesine uygun düşmeyen münker hadisler216 bulunmaktadır. Şemir b. Hamdeveyh (v. 255)’in kitabı, risale çapındaki diğer çalışmalardan daha yeterli ve üstündür.217

Verilen bu bilgiler; Hattâbî’nin, ilk dönem garîbü’l-hadis müellifi dil âlimlerine bakışını ortaya koyar ve yazılan risalelerin muhtevası hakkında bilgi verir. Yani bu açıklamalar, çoğu günümüze ulaşmayan garîbü’l-hadis risalelerini tanımamız noktasında önem arz etmektedir. Hattâbî, bahsettiğimiz menfî değerlendirmelerle birlikte, garîb kelimelerin izahında bu âlimlerin bilgisine müracaat etmiştir. Ayrıca, yukarıdaki isimlere ilave olarak burada Ferrâ (v. 207), Ebû Zeyd el-Ensârî (v. 215) ve İbnü’l-A'râbî (v. 231) gibi dilcileri de kaydetmeliyiz.

Garîbü’l-Hadis’te, dil ve edebiyat âlimlerinin görüşlerinden geniş ölçüde

istifade edilmiştir. Hattâbî bu ulemanın görüşlerini zaman zanman tenkit etmiş, görüşler arasında tercihlerde bulunmuş ve bazı bilgiler eklemiştir. Ayrıca, bu âlimlerin birbirlerinin görüşlerine dair değerlendirmelerine de yer vermiştir. Garîbü’l-Hadis’e alınan bu bilgi ve görüşleri, sözlük anlam tespiti ve dilbilgisi açıklamaları şeklinde iki başlık altında toplayabiliriz. Hattâbî, eser içindeki hadislerin senedini büyük ölçüde vermektedir. Ancak bu oran, zikredilen âlimlerden dil ve edebiyatla ilgili görüşlerin naklinde yarıya düşmektedir. Yani Hattâbî, kendisi ile görüş sahibi âlim arasındaki senedi hazfetmektedir.

Hattâbî naklettiği görüşleri, görüş sahibi âlimin hangi kitabından aldığını nadiren belirtir. Örneğin ilk bölümde yer alan bir rivayet için şu notu düşmüştür: “Bu hadis, Nadr b. Şumeyl (v. 204)’den rivayet edildi. Hadisi, kendisinin garîbü’l-hadis kitabında bulamadım”.218 İşte bu bilgi Hattâbî’nin, Nadr’ın günümüz itibarıyla ulaşamadığımız Garîbü’l-Hadis adlı kitabını gördüğünü ve ona ulaştığını göstermesi açısından önemlidir. Keza bu noktada; Ebû Zeyd el-Ensârî (v. 215)’nin bugün basılı

216 Bu noktada; Garîbü’l-Hadis’teki hadislerin isnad ve metin durumlarına bakarak, Hattâbî’nin bu

eserinde mevzû hadislere neden yer vermediğini daha rahat anlayabiliriz.

217 Hattâbî, Garîbü’l-Hadis, I, 49-50.

olan Kitabü’l-Hemz’i219, Ebû Ubeyde (v. 210)’nin Kitabü’d-Dibâc’ı220 ve İbnü’l-Enbârî (v. 328)’nin ismi verilmeyen iki adet çalışmasını221 örnek verebiliriz.

Garîbü’l-Hadis’in bilgi kaynakları arasında, Hattâbî’nin Arap dili ve edebiyatı

noktasında yetişmesinde bizzat katkısı bulunan Ebû Ömer (v. 345) ve Ezherî (v. 370) gibi dilciler de bulunmaktadır. Hattâbî, bir önceki ana başlık altında belirttiğimiz ilmî üslûbu gereği, manasını kavrayamadığı kelimeleri açıkça ifade etmiş ve görüşme imkânı bulduğu dilcilere ve edîblere garîb lafızların ne anlama geldiğini sormuştur. Hatta bunun adına, hocalarıyla mektuplaştığı da olmuştur. Örneğin Hattâbî, Hz. Peygamber (s.a)’in kalbinin yarılarak yıkanmasını anlatan bir rivayette geçen “

ﺔ ه ﺮ ه ﺮ ﺒﻟا

” kelimesinin

anlamını çok defalar sorduğunu; ancak ikna edici bir cevap alamadığını söyler. Bu kelimenin aslını öğrenmek için hocası Ezherî’ye mektup yazar. Ezherî gönderdiği cevapta, “

ﺔ ه ﺮ ه ﺮ ﺒﻟا

” sözcüğünün ravilerden birinin tashîfi sonucunda oluştuğunu

bildirir. Ona göre kelimenin aslı, bir kap ismi olan “

ﻩ ﺮ ه ر

” kelimesi idi. Ravi, kelimenin

başına harf-i tarif getirerek “

ﻩ ﺮ ه ﺮﻟا

” demiş, ardından “

ﺔ ه ﺮ ه ﺮ ﺒﻟا

” şekline çevirerek

manayı tamamen bozmuştur.222

Kısaca ifade etmek gerekirse; aralarında garîbü’l-hadis risalesi müelliflerinin de bulunduğu dil ve edebiyat âlimleri ile Hattâbî’nin kendi hocaları, Garîbü’l-Hadis’in önemli bilgi kaynakları arasındadır. Bu ulemanın görüşleri, kitabın epey miktarda hacmini oluşturmaktadır. Ezherî’nin yukarıda verdiğimiz açıklamalarına ek olarak, sözü edilen âlimlerden garîb kelimelerin izahına yönelik örnekler, tezimizin üçüncü bölümünde de yer alacaktır.