• Sonuç bulunamadı

Diğer Hadis Istılahları

4. GARÎBÜ’L-HADİS İLMİNİN ÖNEMİ

2.3. BİLGİ KAYNAKLARI

3.1.2. Dirâyet Malzemesi

3.1.2.1. Hadis Istılahları

3.1.2.1.4. Diğer Hadis Istılahları

Usûl ıstılahları konusunun buraya kadarki aşamasında, kitabın değişik bölümlerinde yer alan terimleri belli açılardan tasnif ederek vermeye çalıştık. Şüphesiz ki Usûl ilminde hadislerin başka açılardan tasnifi ve bu tasniflere göre oluşan farklı hadis türleri de mevcuttur. Fakat Garîbü’l-Hadis’te tespit edebildiğimiz ıstılah veya hadis türlerinin sayılı olmasından dolayı, geriye kalan ıstılahların bir başlık altında incelenmesi uygun görüldü.

Konumuzla ilgili ilk olarak ‘müdrec hadis’ üzerinde duralım.

3.1.2.1.4.1. Müdrec Hadis

İdrâc kelimesi sözlükte, ‘bir şeyi bir şeye eklemek veya dâhil etmek, sokmak’ manasında kullanılır. Istılah olarak da; ravinin, rivayet ettiği hadisin isnad veya

metnine, hadisin aslından olmayan bazı sözler sokmasıdır. Hadisi böyle bir ilave ile alan şahıs ise, çok defa onun farkına varamaz ve hadisin aslından olduğu zannıyla o da başkasına nakleder. Böylece, ilk tabakalarda yapılmış bu ilave daha sonraki tabakalarda işin aslı bilinmeden hadis olarak rivayet edilmiş olur.333 Şu halde idrâc, rivayetin senet ya da metin kısmında gerçekleşebildiği gibi; kendisinde böyle bir ilave olan hadise de

müdrec hadis denilmektedir.334

Hattâbi’nin eser içindeki ifadelerinde ‘müdrec hadis’ isimlendirmesine rastlanmamakla birlikte, hadiste idrâc meselesini yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda anladığı görülmektedir. Bu noktada konumuzu ilgilendiren rivayet, Hz. Ali (r.a)’ye ulaşan bir senetle gelen “

ﻦﻣز ﺔ ﻴ ﻠ هﻷا ﺮ ﻤ ﺤﻟا مﻮﺤ ﻟ ﻦﻋو ﺔ ﻌ ﺘ ﻤﻟا حﺎﻜﻧ ﻦﻋ ﷲا لﻮﺳر ﻰﻬﻧ لﺎﻗ

ﺮﺒ ﻴﺧ

” hadisidir.335

Hattâbi, bu rivayeti anlama noktasında âlimlerin iki gruba ayrıldıklarını haber vermektedir. Birinci gruptaki âlimler; Hz. Peygamber (s.a)’in, Mekke’nin fethi yılında mut'a nikâhı yapmaya izin verdiğini bildiren rivayetleri göz önünde bulundurmaktadırlar. Dolayısıyla onlar, zikredilen hadise şu manayı verirler: “Allah

Rasûlü (s.a.v), mut'a nikâhını ve ehlî merkeblerin etini Hayber’in fethi zamanında yasaklamıştır”. Yani konuyla ilgili rivayetler, mut'a nikâhı ile ehlî eşeklerin etini

yemenin ilk olarak Hayber’in fethi (h. 7) esnasında yasaklandığını; ancak, mut'a nikâhı yapmaya Mekke’nin fethi (h. 8) senesinde tekrar izin verildiğini göstermektedir.

İkinci gruptaki ulemâ ise; mut'anın ilk kez Mekke’nin fethi yılında haram

kılındığını kabul ederek, Hz. Ali (r.a)’nin yukarıda geçen rivayetini tevil etmişlerdir. Hattâbi, bu gruptaki âlimlerin tevilini açıklamak için şu cümleleri sarf etmektedir: (Bu görüşe göre) ravi, (ilgili rivayette) idrâc yapmıştır (

ﺎ ﺟار دإ يواﺮﻟا ﻪ ﺟر دأ ﺎﻤﻧإو

). Aslında ravi şöyle demek istemiştir: “Allah Rasûlü, mut'a nikâhını yasakladı. Hayber’in (fethi)

zamanında da, ehlî merkeblerin etini (yemeyi) yasakladı”. Dolayısıyla, rivayetteki “

ﻦﻣز

333 Koçyiğit, “idrâc”, Hadis Istılahları, s. 161.

334 Aydınlı, “müdrec”, Hadis Istılahları Sözlüğü, s. 202. Konuyla ilgili geniş bilgi için bkz. İbnü’s-Salâh,

Ulûmü’l-Hadis, s. 95-98; Suyutî, Tedrîbü’r-Râvî, I, 268-274.

ﺮﺒ ﻴﺧ

” kaydı, mut'a nikâhının değil, merkeb etlerinin ne zaman haram kılındığını

göstermeye yöneliktir.336

İkinci gruptaki âlimler, Hattâbi’nin izahında geçtiği üzere, ehlî merkeblerin etinin haram kılınma zamanı olan Hayber’in fethi senesinin, rivayette idrâc sonucu mut'a nikâhının yasaklanma zamanına da teşmil edildiği fikrindedirler.337 İki grubun da delillerini zikreden Hattâbi, bu görüşler arasında herhangi bir tercihte bulunmamaktadır.

3.1.2.1.4.2. Mukatta' Hadis

İlk dönem hadis ıstılahlarından biri olarak senetteki kopukluğu ifade etmek için kullanılan mukatta' hadis, Garîbü’l-Hadis’te üç kez geçmektedir. Istılah ilk olarak, eserin bölümlerinin tanıtıldığı önsözde geçmektedir. Hattâbî burada şu ifadelere yer vermektedir: “... ve tâbiûn hadislerinden sonra, senedini bulamadığım mukatta' hadisleri ilave ettim. Ancak şu kadarı var ki; bu hadisler, adalet sahibi ilim ehlinden ve güvenilir dil bilginlerinden alınmıştır”.338 Nitekim kitabın bu haberlerle ilgili bölümü için “

ق ﺮ ﻃ ﻼﺑ ﺚﻳﺪﺤﻟا ﻦﻣ تﺎﻌ ﻄﻘ ﻣ

”; yani, ‘senetsiz olan mukatta' hadisler’ başlığını

koymaktadır.339 Ayrıca isnadsız olan bu rivayetlerin hepsinin önünde, “Hadis(ler arasın)da gelmiştir ki” anlamında “

ﺚﻳﺪﺤﻟا ﻲﻓ ءﺎﺟو

” cümlesi tekrar edilmiştir. Düşülen

bu kayıttan sonra, metinlerde geçen garîb kelimeler açıklanmıştır.

Hattâbî benzer şekilde, merfû hadisleri incelediği birinci bölümün sonunda,

mukatta' olduğunu belirttiği yirmi iki hadise daha yer verir. Bu hadisler için evvelâ “

ﻩﺬه

ﺎه دﺎﻨ ﺳإ ﻲﻧ ﺮ ﻀ ﺤ ﻳ ﻢﻟ ﺚﻳﺪﺤﻟا ﻦﻣ تﺎﻌ ﻄﻘ ﻣ

”; yani, “Bunlar, isnadları bana ulaşmayan

mukatta' hadislerdir” kaydını340 düşer ve Hz. Peygamber (s.a.v)’e izafe edilen bu haberlerde yer alan garîb kelimeleri sırayla izah eder.

336 Açıklamalar için bkz. Hattâbî, Garîbü’l-Hadis, I, 262-263.

337 Nitekim Humeydî’nin hocası ve hadisin ravilerinden biri olan Süfyân bu ayrıma dikkat çekerek,

rivayeti ikinci gruptaki ulemâ gibi anlamaktadır. Süfyân’ın konuyla ilgili ifadesi için bkz. Humeydî, Müsned, I, 35.

338 Hattâbî, Garîbü’l-Hadis, I, 48-49.

339 Hattâbî, Garîbü’l-Hadis, III, 193.

340 Hattâbî, Garîbü’l-Hadis, I, 716. Sözü edilen mukatta' hadislerin tahrici Abdulkerîm el-'Azbâvî

Bu örneklerden anlaşılacağı üzere Hattâbî, isnadı olmayan veya senedine ulaşamadığı rivayetlere mukatta' ismini vermiştir. Fakat muhaddisin ıstılah olarak kullandığı bu tabir, Hadis Usûlünde pek yaygınlaşmamıştır.

3.1.2.1.4.3. Lâ Asle Leh

Garîbü’l-Hadis’te, bir sözün uydurma ve asılsız olduğunu ifade eden mevzû hadis ıstılahının kullanımına rastlanmamıştır. Bununla beraber Hattâbî, bir rivayetin

uydurma olduğuna işaret etmek için “

ﻪﻟ ﻞﺻأ ﻻ ﺚﻳﺪﺣ ﻮهو

” ifadesine yer vermiştir.

Nitekim bir sonraki konuda üzerinde duracağımız musûh, yani sureti değişen varlıklar rivayeti için Hattâbî’nin bu ifadeyi kullandığı görülecektir.

Buraya kadar üzerinde durduğumuz ıstılahların yanı sıra; hadis metinlerinde sıkça görülen kalb, tahrîf ve tashîf gibi hususlar, Garîbü’l-Hadis’te geniş yer tutmaktadır. Fakat Hattâbî’nin konuya yaklaşımı Hadis ilminden ziyade dil açıklamalarına daha çok benzemektedir. Dolayısıyla bu konulara dair bilgilerin,

Garîbü’l-Hadis’in Arap Dili ve Belâğatı açısından tahlili esnasında verilmesini daha

uygun buluyoruz. Üstelik Hattâbî’nin ‘maklûb, musahhaf veya muharref hadis’ gibi bir kullanımına kitap içerisinde rastlamıyoruz.

Son olarak Hattâbî’nin sözlük anlamında kullandığı; fakat sonraları terim haline gelen kelimelerin var olduğunu belirtmeliyiz. Mesela bunlara Sahîh, mevsûl ve

mahfûz kelimeleri örnek verilebilir.341 Meşhûr ismiyle teferrade fiili ise, hem sözlük anlamında hem de ıstılah olarak kullanılmıştır.342

Garîbü’l-Hadis’in telif gayesinin, hadislerdeki garîb kelimeleri açıklamak

olduğunu dikkate aldığımız takdirde, böyle bir eserde epey sayıda ıstılahın geçmesi önemli bir husustur. Dahası, Hattâbî’nin hadisle alakalı diğer kitaplarına da bakarak, konumuzun farklı yönlerinin tespiti mümkündür.343 Garîbü’l-Hadis’i ön planda

341 Sahîh için bkz. Hattâbî, Garîbü’l-Hadis, I, 567, 689. Mahfûz için bkz. A.g.e., I, 217, 339, 352, III, 199.

Mevsûl için bkz. A.g.e., I, 656, 689.

342 Meşhûr’un sözlük kullanımı için bkz. Garîbü’l-Hadis, I, 269, 484, 541; II, 12. Teferrade’nin sözlük

kullanımı için bkz. A.g.e., II, 82; III, 42.

343 Hattâbî’nin kullandığı hadis ıstılahlarını daha geniş bir şekilde görmek için bkz. Karacabey,

tutarsak; Hattâbî’nin, kullandığı ıstılahların tarif ve ayrıntılarına çok fazla girmediğini söyleyebiliriz. Istılahların ism-i fâil şeklinin yanı sıra, çoğunlukla fiil ve masdar kökleriyle kullanılması, h. IV. asır itibariyle Hadis Usûlündeki gelişim seviyesini göstermesi açısından önemlidir. Ayrıca sonraki dönemlerde terim haline gelen bazı kelimelerin, Hattâbî tarafından sözlük anlamında kullanıldıklarını belirtmeliyiz.