• Sonuç bulunamadı

İlke 6: Yerel halk için özel fırsatların sağlanması: çalışanların yerel halktan seçilmes

2.2.5 Ekoturizmin Doğal, Sosyal ve Ekonomik Etkiler

2.2.5.2 Ekoturizmin Sosyal Çevre Üzerindeki Etkiler

Olumlu Sosyo-Kültürel Etkileri: Ekoturizmin ortaya çıkardığı diğer

kadar, bu alanlardaki kültürel değerlerin korunması ve geliştirilmesini de amaçlamaktadır. Ekoturistler ziyaret ettikleri bölgelerdeki yerel halkın kültürleri ile yakından ilgilenmektedirler. Turistler ve yerel halk arasındaki karşılıklı etkileşim sonucunda kültürel değerlerin tanınması ve bunların yaşatılması imkanı sağlanabilecek, böylece yerel halk sahip olduğu kültürel mirasına sahip çıkacaktır. Bu etkileşim sonunda sağlık, güvenlik ve eğitim gibi konularda yerel halkın sosyal refahı olumlu yönde gelişme gösterecek ve yaşam kalitesi yükselecektir. Ayrıca hem turistler hem de yerel halkın çevre bilincini arttırma olanakları sağlanabilecek ve özellikle kırsal alanlarda yaratacağı ekonomik fırsatlarla yerel halkın yaşadıkları alanlardan başka yerlere göç etmelerinin önüne geçilebilecektir (Demir ve Çevirgen, 2006a, 72).

Bu bağlamda ekoturizmin yarattığı olumlu sosyo-kültürel etkiler şu şekilde sıralanabilir (Diamantis, 1999, 105; Ross ve Wall, 1999a, 128; Weaver, 2001, 120; Jenkins ve Wearing, 2003, 215; Stein, Clark ve Rickards, 2003, 157; Nyaupane ve Thapa, 2004, 21; Akın, 2006:51; Björk, 2007, 40; Tuna, 2007, 24; Kuter ve Ünal, 2009, 153):

 Geleneksel kültür elemanlarının yeniden değerlendirmeye alınmasını ve kültürel ögelerin korunmasını sağlar.

 Kültürel ve tarihi yapıların korunmasını, restorasyonunu, yeni müzelerin açılmasını sağlayarak, yerel halkta kültürel bir gurur kaynağı oluşturur.

 Sosyal yapının ve sosyal değerlerin korunmasının sürdürülmesine yardımcı olur.

 Diğer kültürler ile ilişkilerin gelişmesini sağlayarak küresel iletişimi kolaylaştırır.

 Yerel halk için yiyecek ve içme suyu temin edilmesini, gelişmiş sağlık hizmetleri sunulmasını, kültür ve eğitim standartlarının yükselmesini sağlar.

 Ulaşım ve iletişim sistemleri altyapılarının gelişmesi sonucunda yerel halka hizmet etmiş olur.

 Yerel halkın geleneksel sanatları, ürünleri ve aktiviteleri koruyarak birebir ekoturizm faaliyeti içinde yer almalarını sağlar.

 Ekoturizm deneyimlerinin, bireysel katılımı gerektirmesi, yerel halka ve ekoturistlere yönelik bir takım estetik ve manevi faydaları ve zevkleri yaratmasına neden olur. Başka bir ifadeyle ekoturizm hem ziyaretçiler hem de yerel halk için olumlu deneyimler sağlar.

Fiji ülkesi ekoturizmin olumlu sosyo-kültürel etkilerine örnek olarak verilebilir. Fiji’de ekoturizmin yoğun olarak gerçekleştirildiği iki köy üzerinde yapılan bir araştırma, köyde ekoturizmin geliştirilmesi sonrası eğitim ve gelir düzeyinde önemli artışlar meydana geldiğini göstermiştir. Halkın zaruri ihtiyaçları dışında kalan harcanabilir gelirlerindeki artış, geleceklerine ilişkin beklentilerinde de bir değişime neden olmuş, bu beklentilerinin olumlu yönde gelişme gösterdiği gözlemlenmiştir. Ancak, diğer yandan bu köylerde meydana gelen aşırı alkol tüketimi halkın rahatsızlık duymasına neden olmuştur (Yılmaz, 2008, 82).

Olumsuz Sosyo-kültürel Etkileri: Ekoturizmin sosyo-kültürel çevre

üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler şunlardır (Acott, La Trobe ve Howard, 1998, 240; Welford ve Ytterhus, 1998, 195; Diamantis, 1999, 105; Swarbrooke, 1999, 320; Weaver, 2001, 120; Duffy, 2002, 52; Erdoğan, 2003, 160; Fennell, 2003, 62; Akıllı, 2004, 52; Cruz vd., 2005, 611; Demir ve Çevirgen, 2006a, 78; Jamal, Borges ve Stronza, 2006, 159; Tuna, 2007, 22; Yılmaz, 2008, 83; Kuter ve Ünal, 2009, 153; Korkmaz ve Başkalkan, 2011, 64):

 Festivaller, şovlar, gösteriler gibi kültürel faaliyetlerin bir ticari etkinlik olarak turistlere sunulmaya başlanması bu değerlerin orijinal yapısını bozmakta ve kültürel bozulmalara neden olabilmektedir.

 Konaklama, altyapı ve diğer hizmet imkânlarının turistlerle paylaşılması rahatsızlık yaratabilmektedir.

 Kumar, çeşitli suçlar, alkol tüketimi gibi faaliyetler artabilmektedir.  Ziyaretçi sayılarının artması sonucu dilde ve yerel kültürde erozyon

 Ekoturizmden beklenen faydaların toplumun geniş bir tabanına yayılmaması ve birçok insanın koruma alanlarındaki kaynaklara ulaşmasındaki sınırlamalar, ekoturizmin gelişme süreçlerinde yerel halkı dışlanmış, hayal kırıklığına uğramış, sinirli ve ilgisiz bir psikolojik yapı içine sokabilmektedir.

 Toplum dışından bazı değerlerin yerel halk ve aile ilişkileri üzerindeki etkileri, geleneksel kültürün ve yaşlılara karşı saygının kaybolması, geleneksel müzik, sanat, giyim, mimari hatta dini yapının bozulması gibi durumlar yerel halkta bir uyumsuzluk ve sosyal bozulmalara yol açabilmektedir.

 Toplumun kadınlar, etnik ve sosyo-ekonomik gruplar gibi kesimleri arasında ekoturizmden beklenen faydalar konusunda oluşabilecek bir rekabet, bu gruplar arasında gücenme, kıskanma durumlarını ortaya çıkarabilmektedir.

 Yerel halk ile turistler arasında ev satın alma veya ev kiralama konusunda rekabet oluşabilmektedir.

 Modernleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte toplumların öz benliklerini ve gelenekselliklerini koruma ile turizmin sağlayacağı ekonomik yararlar arasında bir ikilem oluşabilir.

 Özellikle turistlerin sık gittikleri gelişmekte olan ülkelerin yerel halkı ile turistler arasında zenginlik ve fakirlik daha fazla belirginleşebilmektedir.

 Yerel halk ile turistler arasında etkileşim süresi ve düzeyi arttıkça konukseverlik yerini nakit akışına bırakabilmektedir. Bu da destinasyonun özgürlüğünü zedeleyebilmekte ve turistik çekiciliğini kaybetmesine neden olabilmektedir.

 HIV/AIDS gibi bulaşıcı hastalıklarda ve yerel halk arasında çeşitli sağlık problemlerinde artış gözlenebilmektedir.

 Ekoturistler genellikle zevkine düşkün turistler olarak nitelendirildiğinden kimi zaman ekoturist yerine “egoturist” olarak nitelendirilmektedir.

Ekoturizmin olumsuz sosyo-kültürel etkilerine örnekler aşağıdaki gibi sıralanabilir (Ceballos-Lascurain, 1996, 21; Duffy, 2002, 52; Erdoğan, 2003, 160; Güngör Özkök ve Çoban, 2009, 599):

 Nepal’deki Chitwan Milli Parkı’nı ziyaret eden turistlerin çoğunun Nepalli olmaması ve bu yabancıların yerel sorunlarla ilgilenmemesi hoşnutsuzlukları artırmaktadır. Parktaki yaban hayatı (gergedanlar yılda 3-5, kaplanlar yılda 1 kişi) her yıl yerlileri öldürmekte ve tarım ürünlerine zarar vermektedir. Ayrıca yerel fiyatların artışı ve yerlilerin parkta oldukça sınırlı çalışma imkanları milli parka karşı hoşnutsuzluk yaratmaktadır. Bu şartlarda park sadece turistler için işleyen yerel halkın isteklerine karşı olan bir yer olarak görülmektedir.

 Nepal’de Khumbu’da yapılan bir araştırma sonucunda yerel halkın yaşam kalitesinin artış gösterdiği, ancak geleneksel çalışma sistemlerini yitirdikleri, olumsuz kültürel etkileşimle karşılaştıkları ve sosyal bozulmaya uğradıkları tespit edilmiştir.

 Hindistan’daki Dubhwa Milli Parkı’nda da yerlilerin parka karşı bir hoşnutsuzluğu vardır. Çünkü 4 yılda 93 kişi kaplanlarca öldürülmüştür. Hükümet kişi başına 5.000 Rupi tazminat verirken, kaplan öldürene 50.000 Rupi ceza verilmektedir. Bu da doğanın korunmasının sadece ziyaretçiler için olduğu düşüncesini uyandırmaktadır.

 Stone ve Wall’un 2003 yılında Çin’in Hainan kentindeki iki milli park üzerinde yaptığı çalışmada, Jianfengling Milli Parkı civarında yaşayan yerel halkın %27’si ekoturizm faaliyetlerden olumsuz etkilendiklerini belirtirken, %18’i ekoturizm faaliyetlerinin hem olumlu hem de olumsuz etkilerinin olduğunu belirtmiştir.

 Brown (1992) tarafından yapılan çalışma sonucunda Gambiya’da yerel halk, batılılaşma etkilerinden dolayı kültürün bozulduğunu ve neredeyse kaybolma noktasında olduğunu belirtmişlerdir.

 Doan (2000) çalışmasında, SSCI tarafından taranan 10 dergide 62 çalışmayı incelemiş ve bu çalışmaların 25’inin ekoturizmin kültürel etkileri ile ilgili olduğunu bulmuştur. Bu çalışmaların 10’unda ekoturizm faaliyetlerinin olumlu yönde kültürel değişimler yarattığı sonucuna varıldığını, 15’inde ise olumsuz etkiler gözlemlendiğini belirtmiştir.

Dünyada değişime uğramayan hiçbir toplum yoktur. Ancak bu, onların korumak istedikleri kendilerine özgü özelliklerinin olmadığını göstermez (Welford ve Ytterhus, 1998, 195). Yerel halkın istekleri göz ardı edildiği sürece olumsuz sosyo-kültürel etkiler daha da artacaktır. Ringer’e göre planlama yapanlar ziyaret edilen yerlerde yaşayan halkın ilgilerini ve duyarlılıklarını dikkate almadan planlama yapmaktadır. Gülez (1989) de aynı görüşü destekleyerek yerel halkın planlama aşamasında görüşlerinin alınmasını önermektedir (Erdoğan, 2003, 159).

2001 yılında Otavalo Deklarasyonu’nda TIES tarafından, ekoturizmin olumsuz sosyal ve kültürel etkilerini en aza indirmeye yönelik hazırlanan uyum projesinde, öncelikle turizmin yukarıda sıralanan bu etkilerinin değerlendirilmeye alınması gerektiği bildirilmiştir. Çalışmada ekoturizmin olumsuz sosyo-kültürel etkilerinin minimum düzeye indirilmesi ile ilgili olarak yapılan öneriler şu şekilde ifade edilmiştir (Yılmaz, 2008, 83);

 Turizm ürünlerinin olumlu sonuçlar vermesi için tarafsız bir şekilde eğitim ve öğretim fırsatlarının sunulması,

 Toplumların kimlik, dil, örf ve adetlerini ifade eden değerlerine, sembollerine ve kültürel unsurlarına saygı gösterilmesi ve bunların sonuna kadar korunması,

 Bölgesel ve ulusal bir düzeyde temsil edilen toplumların örgütsel yeteneklerinin güçlendirilmesi,

 Dünya çapındaki diğer toplumlar ve kültürlerle dayanışmanın duyarlılıkla güçlendirilmesini kolaylaştırmak için toplumlar arasındaki değişim sürecinin geliştirilmesi.

Tüm bu olumsuz etkilerin dikkatle değerlendirilmesi ve ekoturizm faaliyetlerinin izleme ve denetim sistemlerini de içerecek şekilde planlanması gerekmektedir. Kaçınılmaz olarak süregelen kitle turizmi uygulamalarının önüne geçilmesi zor olduğundan, en azından turistte ve ekoturizmde yer alan paydaşlarda çevre bilincini arttırması açısından ekoturizm önemli bir turizm çeşididir (Akıllı, 2004, 53).