• Sonuç bulunamadı

Ekoturizm Kavramının Ortaya Çıkışı ve Gelişim

EKOTURİZM SOSYAL

2.2.2 Ekoturizm Kavramının Ortaya Çıkışı ve Gelişim

Ekoturizm kavramı, doğal çevreye ilginin artması ve doğal çevre kalitesinin korunmasının öneminin anlaşılması sonucu yaygınlaşan bir kavramdır. Kavramın ortaya çıkışı; doğal alanları ziyaret etme ve bu alanları zararlı etkilerden korumak fikrinin günümüzde kabul edilebilir ve pazarlanabilir bir nitelik kazanmasına neden olmuştur. Ekoloji, ekosistem, ekosfer ve eko-duyarlılık gibi terimlerde olduğu gibi olumlu bir imajı çağrıştıran “eko” terimi, turizmle birleşerek yeni bir terim olan “ekoturizm”i ortaya çıkarmıştır (Demir ve Çevirgen, 2006a, 50; Yılmaz, 2008, 84). Ekoturizm özellikle de BM’in 2002 yılını ekoturizm yılı ilan etmesi; aynı yıl hakemli dergilerden Ekoturizm Dergisi’nin yayınlanmaya başlaması (Weaver, 2005, 440; Weaver ve Lawton, 2007, 1168); TIES gibi ekoturizm organizasyonlarının kurulması; Avustralya Doğa ve Ekoturizm Akreditasyon Programı (National Ecotourism Accreditation Program-NEAP) gibi ulusal ve

uluslararası akreditasyon programları gibi gelişmeler sonucunda uluslararası tanınırlığa ulaşmıştır. Bunun yanı sıra kavram, kimileri tarafından desteklenen, kimileri tarafından da “yeni şişe içinde eski şarap” düşüncesiyle eleştirilen ve bu konuda sayısız seminerler, konferanslar, makaleler, kitaplar ve ekoturizm dergileri üreten akademisyenlerin ilgisini çekmiştir (Sharpley, 2006, 8).

Ekoturizm 1980’li yıllarda dünyadaki sürdürülebilirlik çalışmalarına ve çevresel hareketlere olan ilginin artması sonucu ortaya çıkmış (Diamantis, 1999, 93; Kılıç Benzer, 2006, 52) ve 1990’lı yıllarda kitle turizmine bir tepki ve alternatif olarak gelişme göstermiştir (Fennell ve Weaver, 2005, 374; Avcıkurt, 2009, 144; Kuter ve Ünal, 2009, 149). Örneğin, Cater’in (1994) belirttiğine göre 1980’ler boyunca belirli ekoturizm destinasyonlarına olan turist sayısı her yıl iki kattan daha fazla artış göstermiş, turizm gelirleri ise 10 kat artmıştır. Yine Ziffer’e (1989) göre aynı dönemde doğa turları sunan operatörlerin sayısının artmasına paralel olarak doğa temelli seyahatlere katılan turist sayısı da yaklaşık %20 oranında artış göstermiştir (Sharpley, 2006, 7).

Kitle turizminin yarattığı biyolojik çeşitliliğin zarar görmesi, yaban hayatını rahatsız etmesi, su kalitesinin bozulması, hava ve gürültü kirliliği gibi çevresel sorunlara değinmek ve bu sorunlarla başa çıkabilmek ekoturizmin çıkış noktalarından biridir (Silva, 2001, 9). Ekoturizmin ortaya çıkış nedenlerinden bir diğeri de doğaya ve daha otantik yerlere olan ilginin artması (Choptain, 2000, 11); turistlerin ekosisteme, nadir türlere, kaliteli çevreye ve eğitici deneyimlere yönelmeye başlamaları (Hvenegaard, 1994, 24; Khan, 1996, 5; Palacio, 1997, 234); koruma ve sürdürülebilirlik prensiplerinin artarak kabul görmesidir. Ceballos-Lascurain (1991) kitle turizmi ile ekoturizm arasındaki farklara değinmiş, her iki grubun da doğal çevreye ilgisi olmasına rağmen kitle turizmine katılanların ekoturizme katılanlardan daha pasif olduklarını belirtmiştir. Yine ekoturizme katılanların doğa fotoğrafçılığı, bitki veya yaban hayatı gözlemleme gibi aktivitelere katılarak daha korumacı ve tüketici olmayan bir profil sergilediklerini ifade etmiştir (Diamantis, 1999, 96). Çizelge 4’te kitle turizmi ile ekoturizmin

karşılaştırılması görülmektedir (Swarbrooke, 1999, 18; Polat, 2006, 16; Hyslop, 2008, 10; Sharpley, 2009, 44):

Çizelge 4. Kitle Turizmi ile Ekoturizm Arasındaki Farklar

Özellikler Kitle Turizmi Ekoturizm  Hızlı gelişir

 Maksimize eder

 Çevreye saygı kaygısı yok  Kontrolsüz  Plansız  Ölçüsüz  Yavaş gelişir  Optimize eder  Çevreye saygılı  Kontrollü  Planlı  Ölçülü Genel  Kısa dönem  Özel çıkarlar  Uzaktan kontrol  İstikrarsız  Fiyat bilinci  Nicelik  Büyük gruplar  Kısa zaman  Hızlı ulaşım  Sabit program  Uzun dönem  Tüm çıkarlar  Yerel kontrol  İstikrarlı  Değer bilinci  Nitelik

 Bireyler, aileler, arkadaşlar  Uzun zaman

 Uygun ve yavaş ulaşım  Anında değişen kararlar

Turist Açısından

 Turist yönlendirilir  İthal yaşam biçimi  Anlama  Rahat ve pasif  Üstünlük duygusu  Hatıra eşyalar  Gürültü  Plansız gelişme

 Üstün nitelikli yerlerde gelişme  Sadece yerel düzeyde planlama

etkinliği  Resmi ilişkiler

 Turizm endüstrisinde yer almayan yerel halkla az ilişki

 Turist karar verir  Yerel yaşam biçimi  Deneyim

 Talep edici ve aktif  Aktif fikirli yaklaşım  Anılar, yeni bilgiler  Sakin

 Plandan sonra gelişme  Üstün nitelikli yerlerde koruma  Yerel planların bölgesel

koordinasyonu  Samimi ilişki

 Yerel halkın tümüyle etkileşim

Turizm Geliştirme Stratejisi Açısından

 Yeni yapılaşma ve yeni yatak kapasitesi

 Girişimciler dışarıdan

 İstihdamda yerli olmayanlara öncelik

 Çiftçilik azalır, işgücü turizme kayar

 Otomobil öncelikli trafik planlaması

 Yoğun turizm sezonuna göre kapasite belirlemesi

 Doğal / tarihsel engeller uzaklaştırılır

 İleri teknoloji ve mekanize turizm tesisleri

 Kentsel mimari

 Mevcut yapıların yeniden kullanımı  Sadece yerli girişimciler

 Yerel potansiyele göre istihdam şartları

 Çiftçilik ekonomisi korunur ve gelişir

 Toplu taşıma öncelikli trafik planlaması

 Ortalama talebe göre kapasite belirlenmesi

 Doğal / tarihsel engeller korunur  Düşük teknoloji ve seçici mekanize

gelişme  Yerel mimari

Kaynak: Swarbrooke, J. (1999). Sustainable Tourism Management. (2nd Edition), USA: Cabi Publishing, s.18.

Ancak bu çizelgeden yola çıkarak, kitle turizmi ve ekoturizm faaliyetlerinin çizelgede belirtilmiş olan bütün özellikleri mutlaka taşıması gerekmez. Oldukça zor ve iyi organizasyon gerektirse de, burada belirtildiği kadar çok zararı dokunmayacak kitle turizmi etkinlikleri mümkün olabilir. Bununla birlikte ekoturizm adı altında yapılsa da doğal ve kültürel kaynaklara olumsuz etkisi olabilecek turizm etkinlikleri de gerçekleşebilir (Bekiroğlu, 2008, 36).

Ekoturizm kavramının benimsenmesi oldukça yeni olmasına rağmen kavramın ortaya çıkışı ve gelişimi ile ilgili farklı yazarlar tarafından farklı görüşler ortaya atılmıştır (Yılmaz, 2008, 84).

İlk ekoturizm faaliyetleri, 1880’li yıllarda Avrupalıların yaban hayatı safarileri için Hindistan ve Afrika’ya seyahatler gerçekleştirmeleriyle ortaya çıkmıştır. 1930’da Amerikan kuş turları Florida merkezinde organize edilmiştir. 1961’de trans-Atlantik kuş gözleme turları Amerikalılar tarafından Avrupa’ya düzenlenmiştir. 1960 yılından sonra ekoturizm faaliyetleri özellikle Kanada, Güney Amerika, Finlandiya, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde bitki örtüsü ve yaban hayatının zengin olduğu, doğal kaynaklar ve peyzajın bozulmadığı, doğa koruma alanlarında yürütülmüştür (Hvenegaard, 1994, 24; Polat, 2006, 20). Yine aynı yıllarda koruma yanlısı kuruluşlar bütün ekosistemin doğal bütünlüğünü korumak için lobicilik faaliyetleri yürütmeye başlamıştır. Bu dönemlerde dünya genelinde balina popülâsyonunda azalmaya karşı olan ilgiye cevap olarak balina gözlemciliği endüstrisi Amerika’da gelişme göstermiştir. Ortaya çıkan bu ilgi ve bilim adamlarından gelen propagandaların halk üzerinde yeterli baskı yaratması, 1966’da Humpack balinalarının, 1967’de ise mavi balinaların özel bir tür olmaları nedeniyle koruma altına alınmalarını sağlamıştır. Ceballos-Lascurain’in belirttiğine göre bu dönem ekoturistlerin ortaya çıktığı bir dönemdir (Ceballos- Lascurain, 996, 24).

1970’lerde doğal alanların korunması ile ilgili uluslararası işbirlikleri gelişmeye başlamıştır. 1970 yılı Avrupa Konseyi tarafından “Avrupa Doğa Koruma Yılı” ilan edilmiş ve yayınlanan bir bildiriyle çevre korumaya yönelik

temel ilkeler belirlenmiştir. Yine o yıllarda doğal alanların korunması konusunda birbiri ardına imzalanan anlaşmalar, Batı ülkelerinde ortaya çıkan çevreci sivil toplum kuruluşlarının yaygınlaşması ve Yeşiller Partisi gibi siyasal oluşumlar, doğa korumanın gelişmiş ülkelerde güçlü bir akım olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur (Tırıl, 2007, 605).

Fennell’e (1999) göre 1970’lerin ortalarından 1980 başlarına doğru Kanada Hükümeti tarafından gerçekleştirilen “ekotur” uygulamaları da gelişmelerden bir diğeridir. Ekoturlar Trans-Kanada Karayolu çevresinde ve karayolu boyunca yer alan farklı ekolojik zonları temel alacak şekilde Kanada Ormancılık Hizmetleri tarafından 1976’da geliştirilmiş bir uygulamadır. Eko- zon kavramının ortaya çıktığı bu uygulama, 1990’larda ekoturizm kavramı kapsamında yer alan sürdürülebilirlik, düşük etki, kırsal kalkınma ve felsefi yaklaşımların olmadığı bir dönemde oldukça önemli bir gelişmedir (Fennell, 2003, 19).

Ekoturizm kavramının ortaya çıkışı ile ilgili farklı görüşler ortaya atılmıştır. Örneğin, Hetzer’in 1965 yılında yaptığı ve turist, kültür ve çevre arasındaki etkileşimi ve ilişkiyi açıklayan çalışmasında ekoturizm ifadesini kullandığı belirtilmektedir. Makale, ilk olarak Links dergisinde yayımlanmış, daha sonra Uluslararası Ekoloji Üniversitesi’nin Ecosphere bülteninde tekrar basılmıştır. Hetzer’in, bu makalesinde sorumlu bir turizm için; “minimum çevresel etki, yerel kültüre minimum etki-maksimum saygı, yerel ekonomi için maksimum fayda ve turistlerin maksimum memnuniyeti” olarak sıraladığı dört temel önerisi ekoturizmin ilkeleriyle uyuşmaktadır (Blamey, 2001, 5; Fennell, 2002, 11; Boi, 2003, 27; Fennell, 2003, 18; Kılıç Benzer, 2006, 49; Rubuliak, 2006, 53; Björk, 2007, 26; Yılmaz, 2008, 85; Kuter ve Ünal, 2009, 148). Bu önerilerinde “...çevresel korumanın belirtilen dört önemli unsurunu en iyi “ekolojik turizm (Ekoturizm)” temsil etmektedir” şeklindeki ifadesiyle ilk defa ekoturizm terimini kullanmıştır (Demir ve Çevirgen, 2006a, 50; Hoşcan, 2008, 26; İnan, 2007, 33).

Yine 1976 ve 1982 yılları arasında bastırılan ekotur rehberleri ve broşürlerinde ekoturizm tanımlanmamakla birlikte, bu kaynaklarda ekoturla

ilgili bilgiler verilmektedir (Demir ve Çevirgen, 2006a, 50; İnan, 2007, 33; Hoşcan, 2008, 26). Ashton (1993) ve Higgins (1996) bu terimin ilk defa alanyazında 1978 yılında Kenton Miller tarafından kullanıldığını belirtmektedir (Blamey, 2001, 5; Meler ve Ham, 2008, 78; Demir ve Çevirgen, 2006a, 50; İnan, 2007, 33; Hoşcan, 2008, 26; Yılmaz, 2008, 85; Dizdareviç, 2010, 21) Mathieson ve Wall’un (1982) “Turizmin Etkileri” adlı kitabında da ekoturizm kavramının geçtiği ifade edilmektedir (Demir ve Çevirgen, 2006a, 50; İnan, 2007, 33; Hoşcan, 2008, 26).

Tarihsel olarak ekoturizm teriminin 1987 yılında Meksikalı çevre uzmanı Hector Ceballos-Lascurain tarafından ilk defa İspanyolca “ecoturismo” kelimesi ile ortaya atıldığı genel kabul görmüştür (Fennell, 2003, 18; Rubuliak, 2006, 53; Demir ve Çevirgen, 2006a, 50; Banerjee, 2007, 21; İnan, 2007, 33; Hoşcan, 2008, 26; Yılmaz, 2008, 85). Ceballos-Lascurain, Meksika Doğayı Koruma Birliği (PRONATURA) adlı bir sivil toplum örgütünde sulak alanların korunma altına alınması için çalışmıştır. Turistlerin kırsal ekonomiyi desteklediklerini, iş olanağı yarattıklarını ve alanın doğal çevresini koruduklarını savunarak ekoturizm kavramını kullanmaya başlamıştır. Onun bu düşüncesi özellikle korumacı hareketler tarafından ilgiyle karşılanmış, eğer daha sürdürülebilir bir ekonomik aktivite uygulanabilirse, yerel halkın bundan gelir elde edebileceği, kaynakları tüketmek yerine ekosistemin öncüleri olacakları düşüncesi oluşmuştur. Nitekim 1970’lerde artan küresel çevresel hareketler de ekoturizmin daha düşük etkiye sahip alternatif bir turizm türü olduğunu desteklemiştir. Ceballos-Lascurain’in yaptığı tanım daha sonraki tanımlara da öncü nitelikte olmuştur (Jamal, Borges ve Stronza, 2006, 147). Şekil 9’da ekoturizmin kavram olarak ortaya çıktığı dönemlerde ekoturizmi etkileyen başlıca faktörler yer almaktadır:

Şekil 9. Ekoturizmin Ortaya Çıkışını Etkileyen Temel Faktörler Kaynak: Jamal, Tazim, Marcos Borges ve Amanda Stronza. (2006). The Institutionalisation of Ecotourism: Certification, Cultural Equity and Praxis, Journal of Ecotourism, 5(3), s.148.

1980’lerin başında yağmur ormanları ve mercan resifleri birçok bilim adamının ilgisini çekmiş, bölgede incelemeler yapmak üzere giden ziyaretçiler bu bölgelere hareket kazandırmıştır. Bu hareket daha sonra Ekvador ve Kosta Rika’da da yayılmıştır. Girişimciler, çok geçmeden bu doğal alanlara düzenledikleri gezilerde yerel halkın sektörün gelişme sürecine katılımlarını sağlamışlardır (Kılıç Benzer, 2006, 52).

1986’da UNEP ve UNWTO’nun hazırladığı “Turizmde Taşıma Kapasitesi” projesinde taşıma kapasitesi; “turizm faaliyetinin yapılacağı yörenin sosyo-kültürel ve çevresel açıdan uzun dönemde bir zarara uğramadan taşıyabileceği (izin verilen) maksimum turist sayısı” olarak tanımlanmıştır (Hoşcan, 2008, 27).

1990 yılında TIES kurulmuştur. Sivil özellikli olan derneğin amacı; ekoturizm ile ilgili ana noktalara ve standartlara temas ederek araştırmalar yapmak, yayınları ilgililerin istifadesine sunmak ve teknik anlamda yardım

EKOTURİZM