• Sonuç bulunamadı

Ekoturizmin Ekonomik Çevre Üzerindeki Etkiler

İlke 6: Yerel halk için özel fırsatların sağlanması: çalışanların yerel halktan seçilmes

2.2.5 Ekoturizmin Doğal, Sosyal ve Ekonomik Etkiler

2.2.5.3 Ekoturizmin Ekonomik Çevre Üzerindeki Etkiler

Olumlu Ekonomik Etkileri: Ekoturizmin ekonomik etkileri; doğrudan,

dolaylı ve uyarılmış etkiler olarak üçe ayrılabilir (Hoşcan, 2008, 41):

 Doğrudan etkiler, turistin konaklama, yiyecek-içecek, eğlence gibi etkinlikleri için destinasyonda doğrudan yaptığı harcamaların sonucunda ortaya çıkar.

 Dolaylı etkiler, bir ekoturizm işletmesinin gelirlerinin bir kısmının girdi- çıktı ilişkisi içinde olduğu diğer sektörlere aktarılması sonucunda ortaya çıkar.

 Uyarılmış etkiler ise, ekoturizm işletmesi çalışanlarının ücretleriyle yaptıkları harcamalar sonucunda ortaya çıkar

Ekoturizmin olumlu ekonomik etkileri şu şekilde sıralanabilir (Wight, 1993, 3; Hvenegaard, 1994, 27; Campbell, 1999, 536; Diamantis, 1999, 105; Ross ve Wall, 1999a, 128; Weaver, 1999, 798; Weaver, 2001, 114; Duffy, 2002, 50; Fennell, 2003, 85; Jenkins ve Wearing, 2003, 215; Stein, Clark ve Rickards, 2003, 157; Müllner, Linsenmair ve Wikelski, 2004, 118; Akın, 2006; 51; Demir ve Çevirgen, 2006a, 70; Kılıç Benzer, 2006, 70; Lai ve Nepal, 2006, 1120; Björk, 2007, 40; Tuna, 2007, 24; Hoşcan, 2008, 41; Kuter ve Ünal, 2009, 153; Türker ve Çetinkaya, 2009, 8):

 Yabancı turistlerden elde edilen gelir bölgeye döviz girişi sağlar.  Ekoturizmden elde edilen gelir yerel halka kazanç sağlar.

 Yarattığı doğrudan iş imkânı (tur rehberliği, güvenlik, el sanatları, yeme-içme, ulaşım, konaklama, vb.) sayesinde iş bulmak için yapılan göçler de kontrol altında tutulabilir.

 Kırsal alanların kalkınması için ekonomik fırsatlar yaratır. Özellikle pek fazla gelişme gösterememiş kırsal bölgelerde ekoturizmin yaratacağı yatırımlar ve iş olanakları yerel halk için önem taşır.

 Elde edilen gelir yerel halkın sürdürülebilir olmayan faaliyetlerden uzaklaşmasına yardımcı olur.

 Gelirin yine ekoturizme yönelik doğal alanların korunmasında kullanılması için politik ve finansal destek sağlar.

 Yerel ekonominin gelişmesine öncülük ederek; oteller, restoranlar, hediyelik eşya satan yerler ve seyahat hizmetleri gibi turizm endüstrisi ile ilgili aktiviteleri destekler.

 Tarımın olmadığı bölgelerde yerel ekonomiyi çeşitlendirir.

 Yöreye has el sanatları ve yiyecekler gibi yerel ürünlere olan talebi arttırır. Yerel halka kültürel öğeler taşıyan el sanatları ürünlerini satma fırsatı yaratarak, sağladığı ekonomik katkı ile aynı zamanda yerel kültürün korunması için bir araç olabilir.

 Ulaştırma, çeşitli mal ve hizmetlere ulaşabilme, iletişim gibi yerel altyapıyı geliştirir.

 Milli parklar ya da koruma alanları olarak tahsis edilen bölgelerde ziyaretçilerden giriş ücretleri alınması yöreye ekonomik katkı sağlar.  Kamp alanı ve ekipman kiralaması, balıkçılık ve avlanma lisansı

alınması için ödenen ücret, bölgeye yapılan bağışlar gibi ekoturizm faaliyetlerinden tahsis edilen gelirler bölgeye ekonomik katkı sağlar.  Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kalkınmaya

yardımcı olur. Dünya genelinde belirlenen 160 ekoturizm kaynağının 102’si (%64’ü) az gelişmiş ülkelerde bulunmaktadır. Bu durum ekoturistlerin %64'ünün az gelişmiş ülkelere gittiğini göstermese de kaynağın %64’ünün az gelişmiş ülkeler olması önemli bir göstergedir.

Ekoturizmin geliştiği bazı destinasyonlarda belirtilen olumlu ekonomik etkilere ilişkin somut örnekler şunlardır (Ceballos-Lascurain, 1996, 49; Honey, 1999, 51; Ross ve Wall, 1999a, 128; Sindiga, 1999, 113; Wunder, 2000, 467; Weaver, 2001, 101; Foucat, 2002, 514; Stem, vd., 2003, 323; Yücel, 2002, 4; Banerjee, 2007, 77; Demir ve Çevirgen, 2006a, 71; Lai ve Nepal, 2006, 1120; Frost ve Bond, 2008, 777; Hoşcan, 2008, 43; Yılmaz, 2008, 78; Kuter ve Ünal, 2009, 152; Özkök ve Çoban, 2009, 596):

 1993 yılında Dominik Hükümeti’nin teşvikiyle Karayip halkı doğal ve kültürel kaynaklarının korunması ve ekonomik teşvik sağlanması amacıyla ekoturizmi geliştirmek için bir yönetim planı oluşturmuştur. Bu plan, yerel halkın katılımı ile onların kültürü, çevresi ve yaşam şartlarını geliştirecek kaynakların yönetimini sağlamıştır. Böylece yerel

halk ürettikleri sepetler, el çantaları gibi el sanatları ve yerel tarım ürünlerinden önemli bir gelir elde etmeye başlamıştır. Örneğin bir el sanatları işçisi aylık 320 Amerikan Doları gelir elde etmekte ve Dominik Cumhuriyeti’nin gayri safi milli hâsılasına yılda 1.000 Amerikan Doları katkı sağlamaktadır. Ayrıca turizm; yerel halka kendilerine ait mülklerde küçük konaklama olanakları sunmaları, taksi şoförlüğü, tur rehberliği gibi yeni istihdam olanakları yaratmıştır.

 Ekoturizmin ülke genelinde sağlayacağı istihdam ve diğer ekonomik faydalarla Küba’nın başlıca endüstrilerden biri durumuna geleceği tahmin edilmektedir.

 Brezilya’da sadece el yapımı mendil satışından 1 kişi 1 yılda ortalama 2.336 Amerikan Doları kazanmaktadır.

 Kosta Rika’da 1995 yılında çiftçilerin kazandığı para miktarının kişi başına 12.000 Amerikan Doları olduğu tespit edilmiştir.

 Kuş gözlemciliği Kuzey Amerika’da hızla büyüyen aktivitelerden biri olmuştur. 1980’li yıllarda ortalama yılda 20 ile 30 milyon turist kuş gözlemciliği amacıyla bölgeyi ziyaret etmiştir. Turistler kayda değer derecede harcamalarda bulunmuşlar ve bölgeye yıllık ortalama 20 milyar Amerikan Doları gelir sağlamışlardır.

 Kanada’nın eyaletlerinden biri olan Saskatchewan’ın merkez ve kuzey bölgelerinde, kerestecilik ve tarım faaliyetleri ekonomik istikrarsızlıkla karşı karşıya kaldığı için ekoturizm giderek daha cazip ve sürdürülebilir yerel ekonomik kalkınma seçeneği haline gelmiştir.  Groom ve diğerlerinin (1991) çalışmasına göre, Peru’da sırt

çantalıların tercih ettikleri Madre de Dios bölgesinden elde edilen gelirin, lüksü seven turistlerin gittiği bakir ancak uzak olan Monu Biosphere yağmur ormanlarından 10 kat daha düşük olduğu ancak yerel halka olan ekonomik katkısının iki katından daha fazla olduğu belirlenmiştir. Lüksü seven turistlerin özellikle bölge dışından getirilen ithal ürünleri tercih etmesi ve sırt çantalıların ise yerel ürünleri (rehberlik hizmeti, yiyecek-içecek, ulaşım, vb.) talep etmesi bu durumun en önemli nedeni olarak gösterilmiştir.

 Munn (1991) yaptığı çalışmasında Peru’nun her bir özgür papağandan yıllık ortalama 750 Amerikan Doları ile 4.700 Amerikan Doları arasında turizm geliri elde ettiğini belirtmiştir.

 Lindberg ve Enriquez’in (1994) Belize koruma alanında ve Nepal Sagarmatha Milli Parkı’nda yaptıkları araştırmalar sonucunda yerel halkın üçte ikisinin rehberlik hizmeti, yerel elsanatı ürünlerin ve kıyafetlerin satılması ve yerel konaklama imkanı sunulması sayesinde ekonomik gelir elde ettikleri; ayrıca gelirlerinin de daha eşit dağılıma sahip olduğu belirlenmiştir.

 Foucat (2002) Meksika Oaxaca eyaletinde yaşayan Ventanilla toplumu üzerinde ekoturizmin etkilerini inceleyen bir araştırmada bulunmuştur. Bölgede su kaplumbağalarının avlanılması 1992 yılında yasaklanmış ve bu durum toplumu yeni ekonomik kazançlar aramaya itmiştir. Bunun sonucu olarak ekoturizm çeşitli bot turlarıyla başlayarak büyük gelişme göstermiştir. Toplumun yarısının (%50) ilk gelir kaynağı ekoturizm olmuştur. Bunun yanı sıra verdikleri yerel hizmetler ve yerel yiyecekler halka önemli gelir oluşturmuştur. Bir kişi bir bot turundan en yüksek sezon olan Nisan ayında haftada ortalama 628.34 Amerikan Doları gelir elde etmiştir.

 Nepal’de Annapurna korunan alanında dağ/doğa yürüyüşü faaliyetlerinden elde edilen gelir yerel halka yarar sağlaması amacıyla, alanın korunması ve geliştirilmesi için ayrılarak bölgeye ek gelir sağlamaktadır.

 Zimbabve’de Clive Stockil tarafından uygulamaya konulan CAMPFIRE (Communal Area Management Programme for Indigenous Resources – Yerel Kaynaklar için Kamusal Alan Yönetim Programı) projesi safari turizmi ve sportif avcılık için toplum temelli yaban hayatı yönetimi konusunda öncü uygulamalardan biri olmuştur. Stockil, Shangaan yerel halkı ile bölgede eko-oteller kuracak olan Zimbabve Sun otellerinin görüşmesini sağlamıştır. Bunun sonucunda yerel halk otellerden elde edilen gelirlerin %10’unu almıştır. 1994 yılında her hane yıllık 4.000 Amerikan Dolarının üzerinde gelir elde etmiştir. Ayrıca yerel halk kaçak avcılıktan uzaklaşarak yaban hayatını

korumaya başlamış; okul, elektrik, telefon, su gibi çeşitli kamu projelerinde yer almışlardır.

 Ceballos-Lascurain’in (1996) belirttiğine göre Kenya’nın Amboseli Milli Parkı’nda aslanlar sayesinde 1980 yılında yıllık 27.000 Amerikan Doları turizm geliri sağlanırken, bu rakam 1986 yılında 500.000 Amerikan Dolarına ulaşmıştır. Thresher de benzer bir çalışma yapmış ve bir aslanın turizm amaçlı kullanıldığında getirdiği gelirin 15.000 Amerikan Doları olduğunu belirtmiştir. Eğer aslan sportif avcılık amaçlı kullanılırsa elde edilen gelir sadece 8.500 Amerikan Doları olmakta, toplum yararına kullanılırsa getirisi 963 – 1.325 Amerikan Doları arasında değişmektedir.

 Western (1982) Kenya’nın Amboseli Milli Parkı’nın finansal değerini incelemiş ve parkın bir hektarlık alanın turizm amaçlı koruma altına alınması durumunda finansal getirisinin 80 Amerikan Doları olacağını; tarım amaçlı kullanıldığında ise en iyimser tahminlere göre bir hektarlık alanın finansal getirisinin 0.80 Amerikan Doları olacağını belirtmiştir.

 Hvenegaard ve Dearden (1998) tarafından Tayland Doi Milli Parkı’nda yapılan araştırmada kuş gözlemcilerinin %58’inin, ekoturistlerin %50’sinin parkı koruma amaçlı bağışlar gerçekleştirdikleri sonucu çıkmıştır. Kitle turistlerinde ise bu oran %14’lerde kalmıştır.

 Galapagos adaları ekoturizm kapsamında incelenmiş ve 1980’li yılların sonlarında bölgede ekoturizmin gelişmesiyle birlikte insanların yaşam standartlarının yükseldiği ve iş olanaklarının genişlediği görülmüştür. Ayrıca alınan giriş ücretlerinden ve teknelere verilen izin ruhsatlarından 1998 yılında 4,3 milyon Amerikan Doları gelir elde etmiştir.

 Lindberg (1991) tarafından yapılan çalışmada ortaya çıkan sonuca göre Hollanda Saba Liman Parkı’nda elde edilen gelirler alanın koruması için ayrılmaktadır.

 SSCI tarafından taranan 10 dergide, ekoturizmin etkileri ile ilgili yayınlanan 62 çalışma incelenmiş ve bu çalışmaların 15’inde

ekoturizmin ilgili bölgelerde %50 istihdam artışı sağladığı tespit edilmiştir.

Olumsuz Ekonomik Etkileri: Ekoturizmin ekonomik açıdan yarattığı

olumsuz sonuçlar aşağıdaki gibi sıralanabilir (Diamantis, 1999, 105; Loon ve Polakow, 2001, 893; Weaver, 2001, 114; Duffy, 2002, 51; Akıllı, 2004, 53; Nyaupane ve Thapa, 2004, 21; Altan, 2006, 71; Demir ve Çevirgen, 2006a, 76; Hoşcan, 2008, 42; Stronza ve Gordillo, 2008, 450):

 Ekoturizmin en önemli olumsuz ekonomik sonucu, elde edilen gelirlerin yerel ekonomi dışına sızmasıdır. Ekoturistler yeni deneyimler elde etmek için oldukça yüksek oranlarda para harcarlar, fakat bu paranın büyük bir bölümünü seyahate çıkış noktalarında katıldıkları paket turlara ve seyahat masraflarına ayırırlar. Gittikleri destinasyonlarda harcadıkları para genellikle az olmaktadır. Tur operatörleri de elde edilen kazancı yerel halkla paylaşma konusunda isteksiz davranabilmektedir.

 Yine yöredeki turizm işletmelerinin mal ve hizmetleri bölge dışından ithal etmeleri yerel ekonomideki sızıntıları arttırmaktadır. Ayrıca ekoturistlerin ilgilendikleri alanlar yerleşim yerleri dışında, basit altyapı ve hizmetlerin gerektirdiği yerler olduğundan harcamalar bakımından istisnalar dışında yerel ekonomik etkileri de muhtemelen az olmaktadır.

 Ekonomik beklentiler açısından yeterli talebin olmaması durumu, hem ekoturizm alanında yatırım yapan yatırımcıları hem de yerel halkı olumsuz olarak etkileyebilir. Ekoturizm faaliyetlerinin ekosisteme zarar vermemesi açısından küçük gruplarla ve ziyaretçi sayılarının sınırlandırılarak gerçekleştirilmesi ekonomik açıdan bir ikilem yaratabilmektedir. 1998 yılında Nepal’de yapılan bir araştırma, özellikle ekoturizmin geliştiği alanlarda yerel gereksinimlerin karşılanamadığını göstermektedir. Çünkü ziyaretçi sayıları ile orantılı olarak temel beklentileri karşılayacak yeterli gelir yaratma olanakları sağlanamamıştır. Böyle bir durumda ürünlerin fiyatları arttırılmadıkça yüksek bir gelir sağlanamayacaktır. Diğer yandan zaman içinde tur operatörleri daha fazla gelir elde etmek için destinasyona yönelik turist

sayılarını arttırmak isteyecekler ve böylece kitle turizmine doğru bir yönelme ortaya çıkabilecektir.

 Ekoturizmin gelişmesi yerel istihdam olanakları sağlamakla birlikte bazı durumlarda yeterli deneyim ve niteliklere sahip olmamaları nedeniyle yerel halktan çok az sayıda kişi yerel turizm endüstrisinde istihdam edilmektedir. Bu durum yerel halkın ekonomik beklentilerini ve ekoturizme katılımını azaltmaktadır.

 Ekoturizmin mevsimsel özelliğe sahip olması, ekonomik ve siyasi olaylara bağımlı olması nedenleriyle yerel halk tüm yıl boyunca gelir elde edememektedir.

 Hükümetler hassas alanların korunmasında duyarsız kalabilmekte ve ekoturistlerden sağlanan gelirlerin tekrar bu destinasyonlar için kullanılması konusunda isteksiz davranabilmektedirler.

 Yöredeki oteller ve benzeri tesislerin su ve enerji gibi kaynakları aşırı tüketmeleri bölgedeki fiyatları arttırmakta, elektrik ve su kesintilerine neden olabilmektedir.

 Ekoturizm için yapılan arazi temini, korunan alanların oluşturulması, altyapı ve üstyapı yatırımları gibi yatırımlar ilk aşamada maliyetli olmaktadır.

 Vahşi hayvanlar tarafından zarar gören ürünler maliyet artışına neden olabilmektedir.

Belirtilen olumsuz etkilerle birlikte ekoturizm alanında faaliyet gösteren işletmelerin karşılaşabileceği ekonomik sorunlar da mevcuttur. Bu sorunlar arasında mevsimsellik nedeniyle işletmelerin bazı dönemlerde atıl kalması; yerleşim alanlarından uzakta kurulmaları nedeniyle nitelikli personel istihdamının zorlaşması; maliyetlerin ve malzeme tedariki masraflarının fazla olması; iletişim, sağlık, güvenlik gibi çeşitli hizmetlere ulaşma zorluğu sayılabilir (Demir ve Çevirgen, 2006a, 77).

Ekoturizmin geliştiği bazı destinasyonlarda belirtilen olumsuz ekonomik etkilere ilişkin somut örnekler aşağıdaki gibi sıralanabilir (Tisdell 1996, 14; Weaver, 1999, 807; Erdoğan, 2003, 162; Demir ve Çevirgen, 2006a, 76; Güngör Özkök ve Çoban, 2009, 598):

 Kosta Rika’nın Tortuguero köyünde yapılan iki araştırma sonucuna göre, istihdam ve ekonomik gelir bakımından yerel halk memnun olsa da, gerçek yaşam standartlarında herhangi bir yükselmeye rastlanmamış ve bu nedenle yerel halk ekonomik fırsatların sınırlanmasından dolayı memnuniyetsizliklerini dile getirmiştir.

 Monteverde’ye giden ABD’liler bir yıl içinde 4.5 milyon Amerikan Doları harcamaktadırlar. Ancak bu paranın sadece 850.000 doları (%19) Monteverde ve yakınlarında harcanmaktadır. Büyük çoğunluğu (%81) yerel ekonominin dışına gitmektedir.

 Malezya’da yapılan bir çalışmanın sonucunda, ekoturizmin yerel ekonomiye katkısı olduğu tespit edilmiş, ancak buna rağmen harcamaların büyük bölümünün sızıntı ile yerel bölge dışına çıktığı bulunmuştur. Benzer şekilde Çin’in Hainan kentinde yer alan iki milli parkta yapılan çalışmada ekonomik sızıntı potansiyelinin büyük olduğu gözlenmiştir.

 Bookbinder ve diğerlerinin (1998) Nepal Royal Chitwan Milli Parkı’nda yaptıkları bir araştırma sonucuna göre yerel halkın sadece %7’si turizmden doğrudan ya da dolaylı olarak gelir elde etmektedir.

 Lindgers (1991) yaptığı çalışmasında Dünya Bankası’nın tahminlerine göre gelişmekte olan ülkelerde bir turistin harcadığı doların %55’inin gelişmiş ülkelere aktığını belirtmiştir. Nepal ve Zimbabwe’de ekoturizm için harcanan paranın sadece %10’u yerel hükümete kalmaktadır. Bunun çok azı da ekoturizm alanlarındaki yerel halka geçmektedir.  Nepal’de Sagarmatha Milli Parkı’nda çok az insan (çoğu da

konaklama yeri sahipleri) turizm gelişiminin avantajlarından yararlanabilmektedir. Örneğin, Ghandruk’taki bir alan araştırmasında, diğer alanlardaki fakir çiftçilerin çoğunluğunun hemen hemen hiç bir olanağı yokken, aktif nüfusun sadece %12’si doğrudan turizm ile ilgilenmektedir. Bunun sonucunda turizmden faydalananlar ile hiçbir fırsatı olmayanlar arasında gergin bir ilişki ortaya çıkmaktadır.

 Turizmden en fazla döviz girdisi sağlayan Kenya’da ekonomik sızıntı da fazla olmaktadır. Sinclair (1991) safari turizmine yönelik paket

turlarda yöre dışına olan ekonomik sızıntının %34 ile %45 arasında olduğunu tespit etmiştir.