• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ve ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2.2. Duygusal Zekanın Tarihsel GeliĢimi

Mayer (2001), „„Duygusal Zekânın Alan Kılavuz‟‟unda zeka ve duygu, yürek ve akıl arasındaki psikolojik iliĢkinin 2000 yıldan daha fazla bir süredir incelendiğini, yürek ile akıl, düĢünme ile duygu ve mantık ile tutku gibi kavramlar arasındaki iliĢkiler hakkındaki tartıĢmaların ise antik yunan devrine kadar uzandığını ifade etmektedir. Batı felsefe tarihinin büyük bir kısmında tutku, sezgi, hissetme ve duygu gibi olgular, akıl ve mantığın karĢıt güçleri olarak görülmüĢ (Matthews vd., 2004, s. 81), mantığın duyguların üstünde tutulması gerektiği, duyguların tehlikeli ve öngörülemez olduğu kabul edilmiĢtir (Grewal ve Salovey, 2005). Rönesanstan itibaren aklın iyi, doğru ve güçlü olanı sembolize ettiği ve duyguların da insanın zayıflıklarını gösterdiği varsayılmiĢtır. Rönesanstan sonraki dönemlerde duygulara önem verilmeye çalıĢıldıysa da sanayi devriminden sonraki yıllarda da aklın duygular üzerindeki mutlak egemenliği devam etmiĢtir (Çakar ve Arbak, 2004). 20. yüzyılın baĢlarından itibaren psikolojik alandaki geliĢmeler doğrultusunda duygusal tepkiler ve davranıĢlar bilimsel olarak incelenmeye baĢlanmıĢtır. Bu kapsamda ilk olarak Bar-On (2001), Charles Darwin‟in 1837 yılında baĢlayıp 1872 yılında bitirip yayınlamıĢ olduğu „„Ġnsan ve Hayvanlarda Duyguların Ġfadesi‟‟ adlı kitabından faydalanarak, duygusal zekâyı geniĢ bir platforma oturtmanın yollarını aramıĢtır. Darwin‟in kitabında belirttiği uyumlu davranıĢlarda duygusal vurgunun önemli rolü halen duygusal zekânın günümüzdeki algılanmasında önemli bir dayanak noktası olmaya devam etmektedir.

Mayer (2001) geçen yüzyılın psikolojik aktivitelerini inceleyerek duygusal zekâ teorisinin geliĢimini Tablo 1‟de görüldüğü gibi dönemlere ayırmıĢtır. 1900-1969 yılları arasındaki yıllar, zekâ ve duygular farklı ve ayrı alanlar olarak kabul görüdüğü dönemdir. 1970-1989 yılları arasındaki yıllar, duygusal zekâ kavramının ilk tanımlama çalıĢmalarının yapıldığı ikinci safhadır. 1990-1993 yıllar arasındaki üçüncü dönem, duygusal zekânın tanımlanabilir alan olarak ortaya çıktığı evredir. 1994-1997 yıllar arasındaki dördüncü dönem, duygusal zekâ kavramının geniĢletilmesi ve popülerleĢmesi safhasıdır. 1994‟ten itibaren günümüze kadar devam etmekte olan süreç ise duygusal zekâ yapısının yoğun olarak araĢtırıldığı ve kurumsallaĢtırıldığı dönem olarak tanımlanır.

13

Tablo 1. Geçen Yüzyılda Zekâ ve Duygulardaki GeliĢmenin BeĢ Periyodu

1900-1969

Zeka Kavramının AraĢtırılması

-Zekaya psikometrik yaklaĢımların geliĢtirilmesi ve olgunlaĢtırılması

Duygu Kavramının AraĢtırılması

-Meydana gelen ilk tartıĢma, Psikolojik reaksiyon veya duygu.

-Darwin‟in teorisinden hareketle duygusal olarak verilen cevapların evrimi ve kalıtsallığının kültürel olarak tanımlanması ve gösterilmesi -Sosyal Zeka‟nın (Thorndike, 1920) kavram olarak ortaya konulması

1970-1989

-Duygularla düĢüncelerin birbirlerini nasıl etkilediklerini anlamak için algılama kavramının ortaya atılması

-Gardner (1983) çoklu zeka kuramında kiĢisel zeka ve kiĢiler arası zekayı tanıtması

-Sosyal zeka üzerine yapılan deneysel çalıĢma da dört boyutun geliĢtirilmesi,

sosyal yetenekler, empati becerileri, prososyal tutumlar ve duygusallık -Beyin üzerine yapılan araĢtırmalarda duygu ve zeka arasındaki iliĢkinin çözümlenmeye baĢlanması.

-Duygusal zeka terimin bilimsel literatüre girmeye baĢlaması.

1990-1993

-Mayer ve Salovey‟in DZ üzerine makaleler dizisi yayınlaması -Duygusal zekâ ölçeklerinin oluĢturulması.

-Zekâ dergisi editörünün EI kavramını savunucu tartıĢmalarda bulunması

-Beyin bilimlerinin EI ilgili ortaya koyduğu yapıcı yenilikler

1994-1997

-Goleman (1995) dünya çapında en çok satanlar haline gelen duygusal kitabını yazması.

-Time dergisinin“EQ” terimini kapak konusu yapması (Gibbs, 1995, 2 Ekim)

-Karma model teorilerini kullanan DZ ölçeklerinin yayınlanması

1998- ġimdi

-DZ bilimsel literatürde olgunlaĢtırılması ve sürekli iyileĢtirilmesi -Duygusal zekâ hakkında yeni ölçeklerin yapılması

-Duygusal zekâ kavramı üzerine birçok makalenin yayınlanması

Kaynak: Mayer, J. D. (2001). A field guide to emotional intelligence. In J. Ciarrochi, J. P. Forgas & J. D. Mayer (Eds.), Emotional intelligence and everday life (pp. 3-24). New York, Psychology Press.

2.2.1. Thorndike ve Wechsler

Tablo 1‟deki özet açıklamada belirtildiği üzere 1920 yılında sosyal zekâ kavramını ortaya atan ilk kiĢi Thorndike olup, zekâyı soyut zeka (düĢünceleri yönetme ve anlama), mekanik

14

zeka (somut cisimleri yönetme ve anlama) ve sosyal zeka (insanları yönetme ve anlama) olmak üzere üçe ayırmıĢtır. Sosyal zekâyı diğerlerini anlama ve yönetme kapasitesi ve

kiĢilerarası iliĢkilerde bilgece davranmak olarak tanımlamıĢtır (Mayer, 2001, s. 5). Bu dönemde Robert Thorndike‟den baĢka Bergman, Cobb ve Woodyard‟da insanlarda “sosyal zeka”nında – kendilerinin ve baĢkalarının psikolojik durumlarını, motivasyonlarını ve davranıĢlarını anlama ve buna göre davranma yeteneği- bulunabileceğini ifade etmiĢlerdir. Thordike, sosyal zekâyı tanımlar tanımlamaz zekânın boyutlarını ölçmek için 20 yıl sürecek bir çabanın içine girmiĢ ve sonuçta öfke dâhil sosyal zekâyı ölçmek için sözel bir enstrümanın geliĢtirilebileceğini ifade etmiĢtir (Zirkel, 2000).

IQ testlerinin babası sayılan David Wecshler‟de 1940 yılında Thorndike‟ın zekânın ölçümüne dâhil edilmesi gereken duygusal ve hissel yetenekler gibi biliĢsel olmayan faktörlerin bulunduğuna dair inancıyla aynı fikirde olduğunu beyan etmiĢtir (Zirkel, 2000). IQ testlerinde genel zekânın entelektüel olmayan bölümlerininde ölçülerini ortaya koymuĢtur. Fakat bu çalıĢmalar 1970‟li yıllara kadar çok az ilgi görmüĢ ve IQ testi üzerine yapılan çalıĢmalara dâhil edilmemiĢtir (Stein, 2003, s. 29). Sosyal zeka kavramı üzerine yapılan ilk araĢtırmalar değiĢim ve uyumluluk olgularına öncelik verirken zamanla sosyal bağlamdaki davranıĢlar ile bu davranıĢların algılama süreçlerinin birlikte ele alınmasına doğru değiĢim göstermiĢtir (Zirkel, 2000, s. 5). Sosyal zeka kavramının tanımlanmasına katkıda bulunan baĢlıca teorisyenler Kelly, Rogers, Rotter, Corbach, Cantor, ve Kihlstrom‟dur (Zirkel, 2000). Bar-On (2001) bugünün geliĢtirilmiĢ duygusal zekâ versiyonlarının sosyal zekânın yapısıyla aynı olduğu kanaatindedir. Bundan dolayı duygusal ve sosyal zekâya birlikte daha geniĢ bir yapıdan bakmanın daha iyi olacağını değerlendirmektedir.

2.2.2. Duygu ve Mantık

Duygu lider yaĢamında önemli bir rol oynar. Duygu bireyin sosyal yaĢamda diğer bireylerle iliĢkisini etkileyen önemli olgulardan biridir. Damasio (1999)‟ya göre duygular özellikle kiĢilerarası iletiĢimlerde, karar alma süreçlerinde ve hareket tarzlarında anahtar rol oynar. Her gün lider farklı durumlarda, farklı duygular yaĢamakta ve biliĢsel kararlar verirken bu duygulardan yararlanmaktadır. Yakın geçmiĢe kadar çoğu psikolog duygu ve mantığın birbirine zıt olduğunu ve duyguların mantıksız olgular olduğunu iddia etmekte idi. Son zamanlarda ise psikologlar tarafından duyguların mantığı ve biliĢsel kapasiteyi

15

arttırdığı kabul edilmektedir (George, 2000). Duyguların kullanılması kiĢinin biliĢsel kapasitesinin yanı sıra karar alma yetisini de arttırmaktadır.

Damasio (1999) göre, duygular farklı sorunlarla baĢ edebilmek için nasıl hareket edilmesi gerektiği kapsamında karar sürecinde ve durum değerlendirmesi esnasında fayda sağlamaktadır. Ayrıca olumlu ve olumsuz duygular, yaratıcı düĢünme, mantık süzgecinden geçirme ve bilimsel bilginin detaylandırılması gibi biliĢsel süreçleri desteklemede de kullanılabilmektedir (George, 2000). Duygusal bilgi yaĢlandıkça artan bir olgudur. Gerçek yaĢam, yıllar geçtikçe insanların duygusal bilgisini aktırmaktadır. Bilgi kiĢinin durum değerlendirme yapmasına ve durumlara karĢı duygusal tepkiler geliĢtirmesine olanak sağlamaktadır. Bu süreç duygusal bilginin temelini oluĢturan duyguların değerlendirilmesine ve bir durum karĢısında bu bilginin nasıl kullanacağı konusunda rehberlik etmektedir (Jerome, 2009). Salovey‟e (2004) göre; hayattaki baĢarı bireyin duygusal deneyimlerini geçmiĢten edinmiĢ olduğu tecrübeleri de kullanarak mantık süzgecinden geçirip o ana uyarlamasına bağlıdır. Mantık ve duygular birbirine bağlı kavramlardır. Duygular liderin mantıklı düĢünme sürecine yardım eder. Duygusal zekâ ise duygu ve mantığın birbiriyle etkileĢiminin nasıl olduğunu anlamak için yol gösterir (Jerome, 2009).