• Sonuç bulunamadı

V. DOLAYLI FAİLLİK VE DİĞER İŞTİRAK ŞEKİLLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

3. DOLAYLI FAİL-YARDIM EDEN AYRIMI

Suça iştirakte dolaylı faillik bir faillik türü olarak değerlendirilirken, yardım etme ise bir şeriklik türü olarak kabul edilmiştir.388

Dolaylı faillik suçta bir başkasının

385 ÖZKAN, s. 248.

386

ROXİN s. 31; ÜZÜLMEZ, “Dolaylı Faillik”, s. 88.

387 ROXİN s. 31; ÜZÜLMEZ, “Dolaylı Faillik”, s. 88.

388 İÇEL/SOKULLU-AKINCI/ÖZGENÇ/SÖZÜER/MAHMUTOĞLU/ÜNVER, s. 404; ARTUK/

82

araç olarak kullanılması halinde ortaya çıkar. Yardım etmede ise bir başkasının kasten işlemekte olduğu bir suçun icra hareketlerinin kasten desteklenmesi hali söz konusudur.389 TCK m. 39’da düzenlenen ve bir şeriklik türü olan yardım etme, maddi yardım etme ve manevi yardım etme olarak iki şekilde ortaya çıkabilir. Ancak yardım etme ile dolaylı faillik arasındaki ayrım, özellikle manevi yardım etme ile dolaylı faillik bakımından değerlendirilmelidir. Manevi yardım etmede, özellikle manevi yardım etmenin türlerinden olan suça teşvik etme ve suç işleme kararını kuvvetlendirmede, suçun asli failinin kontrol altına alınması veya yönlendirilmesi söz konusu olmayıp, yalnızca suç işleme kararı mevcut olan bir kimsenin suç işlemeye yönelik cesaretlendirilmesi veya suçun icra hareketleri aşamasına geçmesinin sağlanması mevzu bahistir.390 Dolaylı faillikte ise önceden suç işleme kararı mevcut olmayan bir kimsenin, suçun işlenmesinde araç olarak kullanılmak suretiyle denetim altına alınması, böylece araç kişinin suçun icra hareketlerini gerçekleştirmesinin sağlanması söz konusudur. Bu nedenle yardım etmeden, bilhassa manevi yardım etmeden farklı olmak üzere, dolaylı fail araç kişi üzerinde suçun işlenmesi bakımından kurmuş olduğu bu hâkimiyet sebebiyle suça şerik sıfatıyla dâhil olmayıp, TCK m. 37/2’ye göre fail olarak kabul edilmektedir. Bu yönüyle gerek maddi yardım etme gerekse manevi yardım etme, suçun işlenmesinde ikincil nitelikte değer ve öneme haiz olup, yalnızca suçun işlenmesini kolaylaştıran destekleyen bir hareket niteliğinde olduğundan, faillik olarak kabul edilmeyip şeriklik olarak değerlendirilmektedir.391

Yardım etme ile dolaylı faillik arasındaki bir diğer ayrım TCK m. 40’da düzenlenen bağlılık kuralı bakımından ortaya çıkmaktadır. Nitekim bu madde hükmüne göre suça iştirakten söz edilebilmesi için suçun asli faili tarafından kasten ve hukuka aykırı olarak işlenmiş bir fiilin varlığı aranmaktadır. Bu nedenle bir şeriklik türü olarak yardım edenin, suça iştirak dolayısıyla cezai sorumluluğu bakımından kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı gerekmektedir. Ancak dolaylı faillikte ise işlenen fiil

389

İÇEL/SOKULLU-AKINCI/ÖZGENÇ/SÖZÜER/MAHMUTOĞLU/ÜNVER, s. 404.

390

SONAY-EVİK, s. 205. “Silahla kasten yaralama suçlarının asli faili olan ve hakkında verilen hüküm kesinleşen sanık Ramazan’ın, olay esnasında araçtan tüfeği alıp fişekleri doldurduktan sonra, sanık Ahmet’in “vur ulan şunları” şeklinde beyanda bulunması karşısında, sanık Ahmet’in suç işlemeye teşvik suretiyle eyleme iştirak ettiği gözetilmeyerek, yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle ceza fazla tayini…” Yargıtay 1. CD. 23.05.2007-2450/4007; YALVAÇ, Gürsel, Karşılaştırmalı-Gerekçeli İçtihatlı Türk Ceza Kanunu, Ankara, 2008, s. 323. Olayda Yargıtay, icra hareketleri başlangıcı aşamasında suçun asli failine yapılan yönlendirmeyi, suç işlemeye teşvik olarak değerlendirmiştir.

391

83

bütünüyle suçun arka planında yer alan kişiye ait olduğu, bu nedenle fiilin gerçek sahibi suçun arka planında yer alan dolaylı fail olduğu için, yardım etmede olduğu gibi dolaylı faillikte bağlılık kuralının varlığı aranmamaktadır.392

Dolayısıyla şeriklik; tipiklik ve hukuka aykırılığını bizzat esas fiilin varlığından almakta iken, dolaylı faillikte fiil hukuka aykırılığı bizzat dolaylı failin fiilinden almaktadır.393

Bu sebeple her ne kadar dolaylı fail ile suçun işlenmesinde araç olarak kullanılan kişi arasında, suçun işlenmesine yönelik bir birliktelik söz konusu olsa da, TCK m. 37/2’ye göre dolaylı failin sorumluluğu bakımından TCK m. 40’a göre bağlılık kuralının varlığı aranmamaktadır.

Azmettirme, manevi yardım etme ve dolaylı faillik bir arada değerlendirildiğinde, farklı derecelerde olmakla birlikte bütün bu iştirak türlerinin, suçun icra hareketlerini gerçekleştiren kişinin iradesi üzerinde etkili olduğu sonucuna varılabilir. Manevi yardım etmede, TCK m. 39/2-a hükmüne göre, önceden suç işleme kararı veren bir kimsenin, bu kararının kuvvetlendirilmesi söz konusudur.394 Azmettirmede ise azmettirenin yoğun manevi etkisi sonucunda, suçun işlenmesine yönelik ilk ve en etken neden oluşturulmakta, böylece bu yoğun ve etkili eylem sebebiyle daha önce suç işlemeyi düşünmeyen asıl fail, suç işlemeye yönlendirilmektedir.395

Dolayısıyla manevi yardım etmede daha önce suç işleme kararı veren bir kimsenin bu kararının kuvvetlendirilmesi mevzu bahis iken, azmettirmede suç işleme kararı mevcut olmayan bir kimse suç işlemeye sevk edilmektedir. Bu yönüyle dolaylı faillik ile azmettirme, daha önce suç işleme kararı bulunmayan bir kimsenin suç işlemeye yönlendirilmesi bakımından benzerlik göstermektedir. Ancak dolaylı faillik azmettirmenin ötesinde bir yönlendirme ile bir başkasının suçun işlenmesinde araç olarak kullanılması şeklinde gerçekleştiği için, suçun icra hareketleri azmettirmeden farklı olmak üzere dolaylı failin eseri olarak ortaya çıkmaktadır.396

Sonuç olarak gerek azmettirmenin gerek manevi yardım etmenin iştirakte bağlılık kuralı gereği, suçun asıl

392 SONAY-EVİK, s. 206.

393

ÖZGENÇ, Suça İştirakin, s. 247; MAHMUTOĞLU, Kusurluluk Prensibi Açısından Azmettirenin Ceza Sorumluluğu, s. 76; SONAY-EVİK, s. 206.

394 Yargıtay manevi yardım etme-azmettirme ayrımına ilişkin bir kararında, suç işlemeye önceden karar

verilmiş olması halinde azmettirmenin değil manevi yardım etmenin söz konusu olacağını ifade etmektedir. YCGK, 16.02.2010, E. 2009/1-251, K. 2012/25. (Kazancı Online İçtihat Bilgi Bankası); ÖZKAN, s. 251-252.

395 ÖZKAN, s. 251. 396

84

failinin fiiline bağımlı bir yapıda olmalarına karşın, dolaylı failliğin niteliği gereği bağımsız bir yapıda olduğu söylenebilir. Zira iştirakte bağlılık kuralı gereği azmettirenin sorumluluğu bakımından suçun asıl faili tarafından yapılan kasten ve hukuka aykırı bir fiilin varlığı gerekmektedir. Ancak dolaylı failin sorumluluğunun söz konusu olması için, araç kişinin kasten ve hukuka aykırı hareket etmesi gerekmemektedir. Nitekim suçun işlenmesinde araç olarak kullanılan kişi hukuka uygun hareket etse dahi, suçun perde arkasında yer alan kişi dolaylı fail olabilmektedir.

85

III. BÖLÜM

DOLAYLI FAİLLİĞİN GÖRÜNÜM ŞEKİLLERİ, DOLAYLI

FAİLLİKTE TEŞEBBÜS, BAZI SUÇ TÜRLERİ BAKIMINDAN

DOLAYLI FAİLLİK, DOLAYLI FAİLLİKTE YAPTIRIM

I. DOLAYLI FAİLLİĞİN GÖRÜNÜM ŞEKİLLERİ

1. SUÇUN İŞLENİŞİNDE KULLANILAN ARAÇ KİŞİNİN KASTI