• Sonuç bulunamadı

3. BULGULAR VE YORUM

3.3. Diyarbakır Halk Oyunlarında Dövüşü Taklit Eden Oyunlar

İçeriğinde erlik, yiğitlik, cesaret gibi soyut kavramlar taşıyan oyunlarda savaş, vuruşma, dövüşme, savunma yansıtılır. Örnek olarak kılıç kalkan oyunu oynayanların kılıç ve kalkan seslerine uyarak oynadıkları oyundur.

Abdurrezak İnal’a göre;

Diyarbakır halk oyunlarını ele aldığımızda bire bir kavgayı (Dövüş) taklit eden ve o izlenimi veren bir oyunumuz vardır. O oyunumuz da Şur’u-Mertal’dır.

Şur’u-Mertal : Şur-u (kılıç) Mertal (kalkan) anlamına gelir. Bu oyun karşılıklı iki kişinin kavgasını simgelemiyor. Tamamen iki grubun dövüşünü temsil eden ve onu simgeleyen Diyarbakır halaylarından bir oyun türüdür. Bir grubun komutanı bir başta karşıdaki grubun komutanı da diğer başta olurdu. Hem kendi arkasındaki kitleyi koruyor nizamına intizamına düzgünlüğüne bakıyor hem de karşısındaki ile vuruşuyordu. Her iki grubun başındaki kişinin elinde ağaç vardır. Sıralı bir şekilde dizilirler ve halay başının arkasındaki kişilerin de ellerinde kalkan niyetiyle kendilerini gelen darbeden koruyabilmek için ayakkabı veya başka bir cisim vardır. Oyun esnasında ya da dövüş esnasında o an etrafta kendini korumaya dönük herhangi bir cisim de olabilir. Kendini korurken illaki ayakkabı olacak diye bir şey yoktur. Örneğin; bir tahta parçası, ayakkabı veya ahşaptan yapılan kürsüler gibi. Yani illaki şu veya bu olacak diye bir mutlakıyet yoktur. Yani

73

kendini darbeden koruyacak her şey. Biz yarışmada bir nizam tertip olsun diye o an etraftan da alabilinecek bir ayakkabı veya bir tahta parçası gibi şeylere ulaşılamamasından dolayı oyuncuların kendi ayaklarındaki bir çift ayakkabının tekini ellerine geçirip o şekilde oynatmıştık. Tekrardan ayakkabılarını giydirmek için de oyunun karakteristik yapısında olmamasına rağmen çökmeyi yaptırdık ki yarışma platformunda kolaylık sağlansın diye!

Öylece ayakkabılarını daha kolay bir şekilde giymelerini sağladık. Tabi oyunun gelenekselliğinde yani meydanlarda bu oyun icra edilirken kişi kendi ayakkabısını çıkarıp çıplak ayakla oynanması görülmeyen bir durumdur. Çünkü çakıl, kesici, delici cisimler ayağa zarar verebilir. Oyunun karakteristik yapısına bakıldığında oyunda bir cenk havasının olduğu ve kazanmak duygusuyla bir mücadelenin olduğu görülmektedir.

Grupların karşılıklı olarak birbirlerine zayiat verme çabası ve grup başını nakavt edebilme arzusu yatmaktadır. Bu oyunun ana temasından dolayı oyun ayakta geçer. Eller ise önünde olan kişinin uçkur evinden tutar ve sıralı bir şekilde dizilirlerdi. Öyle sıkı sıkı yalar ki gelen her darbede bile birbirlerinden kopmazlardı. Şimdiki gençlere bakıyorum serçe parmaktan tutuyorlar. Fakat bu oyunda öyle bir tutuş yoktur. Bir de bakıyorsunuz kadın erkek sıralı dizilmişler. Bu oyunun tutuşu uçkur evinden olduğundan bir erkek bir kadının uçkur yerinden tutması, sıralı dizilmesi ne bu kadim şehrin inancında ne de geleneğinde vardır.

Mehmet Tekin’e göre;

Dövüşü taklit eden iki oyunumuz vardır. Çepik ve Şur’u-Mertal (Kılıç-Kalkan) oyunlarıdır.

Çepik : Genellikle gülmeceye dayalı bir taklit oyunudur. Ciddi bir taklit değildir.

Karşıdaki insanları yani izleyicileri güldürmeye eğlendirmeye yönelik oynanılan bir oyundur. Yani sen kalkıp gerçek kavgayı taklit etmeye çalışırsan, oyun oyunluktan çıkar ve farklı bir hal alır. Eskiden öğle yemeğine yarım saat kala mahallede biri veya düğün içerisinde insanları güldüren eğlendiren sivri insanlar kalkıp Çepik oynarlardı. Hatta oyuncular daha rakibi görmeden yerden taş alıp gizlerlerdi. Oyunu etraftakiler de büyük bir keyifle seyreder ve gülerlerdi. Ben son zamanlarda görüyorum ki halk oyunlarında Çepik oyunu sanki gerçek kavgaymış gibi sergileniyor. Aslında Çepik o manada oynanılmaz.

Çünkü bu oyun tamamen insanları güldürmeye eğlendirmeye dayalı bir oyundur.

İkinci oyun Şur’u-Mertal

Şur’u-Mertal (Kılıç-Kalkan) : Yani başka bir tabiriyle kılıç kalkan oyunudur.

Şimdiki gençlere bakıyorsun kılıç ve kalkanı alıp sahnede sergileyenler var. Sen kalkıp sahneye kılıç mı getireceksin? Aslında öyle bir şey yok. Kılıç yerine bir sopa ya da odun parçası kalkan yerine de düğünde oturan insanların ayakkabısını alıp iki kişi oynardı. Kim kimin kafasındaki şapkayı düşürürse o oyunun galibi olurdu. Büyükler tarafından da şu telkinde bulunuluyordu. İşi ciddiye götürmeyin oyun kavgaya dönüşmesin. Bizim işimiz eğlence içerisinde kalsın diye telkinlerde bulunulurdu. Kavgayı taklit eden oyunlar yörede bunlardır.

Şur (Kılıç) Mertal (Kalkan) Kürtçe ve Türkçe anlamları böyledir. Dövüşü taklit eden bir oyun türüdür. Oyun formatına geçildiğinde Şur (Kılıç) yerine (Ağaç, sopa, ince uzun yaş çubuk benzeri bir materyal.), Mertal (Kalkan) yerine ise (Ayakkabı, sopa, kürsü gibi kendini korumaya dönük her şey) türü araç gereçler kullanılırdı.

Bu oyunun icra alanı genellikle ormanlık alanlarına yakın köylerde olurdu. İnce-uzun sallanan (Esneyen), bir ağaç alınırdı. Ve bu durum çok mühim bir durumdu. İki kişi karşı karşıya gelince biri diğerine ağacı salladığında o ağacın esnemesi önemli bir durumdu. Mesela şimdi kaba olan haziran ağaçları kullanıyor. İşin özü o değil ki! Esnek ve yaş bir ağaç olmalı özü gereği önemli bir durumdu. Bir ağacın dalından ya da bir perçinden o dal elde edilirdi. Veya düğün meydanlarında oyun icra edilirken etrafta izleyenlerin ayakkabıları alınırdı. Ondan sonra karşılıklı kavga hallerine başlanırdı… Bu oyunu icra eden tüm oyuncular bir ritim içerisinde olurlardı. Fakat karşı karşıya geldiklerinde ani bir hamleyle ritim dışı olunabiliniyordu. Oyuna daha hâkim olan kişi en önde olurdu. Diğerleri de peyderpey onu takip ederlerdi. Ve bu oyun grup halinde oynanmazdı. İki kişi karşılıklı oynardı. Önde ki kişinin ani dönmesiyle arkasındaki de ani refleks ile hemen gardını alırdı.

Ayakkabı elde kalkan niyetine tutulurdu. Şapkalar ise kafada ters bir şekilde durur, başlarlar biri birlerine ağaçları sallamaya. Hedef karşıdakinin şapkasını düşürmektir.

Şapkası düşen yenilirdi. Bu olay şapka düşene kadar devam ederdi. Oyun bazen uzun sürebiliyordu. Artık yemek vakti de gelince biri alır şapkasını yere atar ve birbirlerine sarılır oyun böylece son bulurdu. Ve yemeğe gidilirdi. Genellikle düğünlerin finalleri böyle olurdu.

Mehmet Demir’e göre;

Şur’u-Mertal (Kılıç-Kalkan) : Şur’u-Mertal (Kılış- Kalkan) oyunu bir dövüş

75

oyunudur. Aşiretler birbirine girdiklerinde kimse kimseyi vurmazdı. Karşılıklı olarak biri birlerinin önüne fiziği yerinde olan güçlü iki kişiyi çıkarırlardı. Onlar ölümüne darbelerle kavga ederlerdi. Kim kimi yenerse o grup kazanırdı. Diğerleri ise grubunu alıp giderdi.

Kazanan grup kaybeden gruptan toprak alırdı. Bir diğer dövüş oyunu ise Terkan bölgesinde oynanan Kamçı oyunuydu.