• Sonuç bulunamadı

3. BULGULAR VE YORUM

3.9. Diyarbakır Halk Oyunlarında Cinsiyetin Yeri ve Önemi

Bölge halkının gelenek görenek veya yaşam tarzına göre yapısal bir değişiklik arz etmektedir. Karma yani kadın erkek karışık beraber oynayabilmeleri için en başta yakın akraba olmaları yöre halkının inancıyla alakalıydı.

Oyunlar cinsiyete göre önem kazanmaktaydı. Örneğin bir kılıç- kalkan oyununda sadece erkekler oynar iken halay tarzı halk oyunlarında kadın erkek ayrı ayrı veya karışık bir şekilde oyun sergiledikleri görülmekteydi. Yine oyun türüne göre oyuncu sayıları da değişmekteydi. Düğün kına gibi halk oyunlarında sayı hem kadın hem erkek olarak belli değildir. Gelen aile veya cevreden katılan ailelere bağlı olarak sayı değişkenlik gösterebilirdi.

Abdurrezak İnal’a göre;

Cinsiyet faktörünün Diyarbakır halaylarına etkisi oldukça yüksektir. Bunun sebebi ise uğraşılan meslekler, iklim, dini inançlar, gelenek ve görenek gibi olguların insan yaşamı üzerindeki etkisinden kaynaklıdır. Oyunların hareket tarzlarına bakıldığında kullanılan adım motiflerinin büyük çoğunluğunun erkeksi yanının daha ön planda olduğu görülmektedir. Kadın hareket tarzına bakıldığında kullanılan adım motifleri daha zarif iken Diyarbakır halaylarında bu durumun pek olmadığı görülüyor. Fakat Delilo (Grani, Delile) ve Govend (Halay) oyunlarının yörede kadınlara özgü bir tarzda icra edildiği ve kadınsı yanının ön planda olduğu kadınların icra ettikleri iki halay türüdür. Erkeklerin oynadığı tarzdan daha farklı kadınsı yanının daha güçlü olduğu bir tarzda icra edildiği görülmektedir. Ama yöre halaylarının büyük çoğunluğu erkeksi bir tarzda icra edildikleri görülmektedir. Kent merkezinde ki avlulu evlerde cengâver erkekler oynadıklarında kadınlar ise ya ayvanda perdenin arkasında ya da evin damından aşağıdaki erkekleri seyrederlerdi. Düğün meydanlarında kadınların oyuna dâhil olup erkelerin eline girdiği hiç görülmemiştir. Bayram meydanlarında da bu durum değişmezdi. Fakat bayramın son gününde birkaç erkek kadın kıyafetlerini giyer gelip erkelerin içinde oynardı. Bu davranış

135

tarzının da kadınların mahrum edilmediğinin temsili yetiydi. Tabi ki kadınlar düğün, nişan, şerbet ve özel günlerde kendi aralarında oynarlardı. Fakat sayıları oldukça az olan kadınsı halaylar yörede icra edilirdi. Kadın ve erkeklerin bir arada oynayabilmeleri ise abdest bozulmama durumunun olduğu hallerde olurdu. Erkekler kadınların tarafına geçer ve kadınların icra ettikleri oyuna uyum sağlarlardı. Şimdiki dönemde kadın ve erkeklerin birlikte oynadıkları gruplarda haramlık selamlığı ortadan kaldırmak adına kadın ve erkek eşitliği adı altında karma icra edilen halaylarda kadınların erkekleştirildikleri görülmektedir. Yani kadınlar tamamen erkek tavrı ile halayları icra eder olmuşlar. Oysaki kadın zarafetiyle kibarlığıyla ön planda olan bir varlıktır. Erkekler ise daha sert güçlü olan yanlarıyla ön planda olan bir varlıktır. Şimdiki kadın ve erkeklerin birlikte oynadıkları halaylarda kadınların icra ettikleri adım motiflerinin, kadın tavrı ile uzaktan yakından bir alakası yoktur.

Mehmet Tekin’e göre;

Diyarbakır halaylarında cinsiyetin rolü oldukça yüksek idi. Yöre oyunlarının karakteristik yapılarına bakıldığında kadınsı ve erkeksi oyunlar açık bir şekilde farklılık gösterdiği görülmektedir. Bunun nedeni ise cinsiyetlerin anatomik yapısıyla alakalı olan bir durumdur. Tabi bu bilimsel bir terimdir. İşin geleneksel boyutunda kadın erkek fıtratlarının farklılığından kaynaklı olduğu halk arasında yaygın olarak kullanılan bir terimdir.

Malum bölgede İslamiyet’in yaygınlık gösterdiği bir coğrafyada bulunmaktayız.

Bundan dolayı yaşam hallerimizde olduğu gibi geleneksel halk oyunlarında da dinin etkisi oldukça yüksek görülmektedir. Mesela Harrani halayını kadınlar oynamazdı. Çünkü kadınların fıtratları gereği kalça atma olayı edep ahlak anlamında kabul edilemeyen bir durumdu. İnanç gereği kadının edep sınırlarını bilip dinin ritüellerini yerine getirmesi İlahi Kudretin istediği bir yaşam biçimidir. Bundan dolayı da bu oyunun kadına uymayan hareketlerinin olduğundan dolayı uygun görülmezdi. Kadın ve erkeklerin beraber veya ayrı gruplarda oynadıkları bir ortamda bundan 30 40 yıl önce ki bir dönemde baştaki erkek oyuncu müzisyenden Harrani oyununu çalmasını ister fakat oyunda kadın vardır diye istek geri çevrilirdi. Bu anlattıklarım tamamen geleneksel olan şeylerdir. Aynı şekilde kadınlar Çepik oyununu da kesinlikle oynamamışlardır. Çepik bir erkek oyunudur. Başka bir oyun

türü olan Teşi oyununu da oynamamışlardır. Çünkü Teşi oyunu bir kadın taklidi oyunuydu.

Kadınlar iki tane oyun oynamışlar. Biri Grani (Delilo, Delile) oyunuydu. Kadınlar bu oyunu oynarken el tutuşları yukarıya doğru göğse kadar çekilirdi. Kadınların oyunları erkeklere göre bazı küçük çaplı farklılıklar gösterebilmekteydi. Bu durum kadınların vücut anatomisi ile alakalı bir durumdu. Yani tamamen onlara has bazı tavır ve üsluplarla alakalıydı. İkinci oyun ise Cida (Govend, Halay) oyunuydu. Bu oyunu da kadınlar erkeklerden farklı oynarlardı. Burada da iki kırma iki salınım sonra yine iki seri kırma vardı. Diyarbakır’ın bazı bölgelerinde de farklılıklar vardı. İslamiyet’in daha ağır yaşandığı yerlerde kadın erkek beraber oynamazlardı. Örneğin; Eğil’in bazı yerlerinde… Hatta zurnanın bile haram olduğuna inanırlardı. Zurnayı çaldırmazlardı. Kaval ile oynarlardı.

Genellikle bu inançtan dolayı Zazalar düğünlerinde hassas davranırlardı. Günümüzde de kadın ve erkelerin ayrı oynadıkları görülmektedir. Tabi beraber oynayanlar da vardır. Fakat ağırlıklı olarak düğünlerde aynı yerlerde bulunup kadın ayrı, erkek ayrı olur. Ağırlık bu ama bu bir kural değildir. Mesela bazı birinci derecede akrabalar beraber oynarlar. Karma oyunlarda ise erkek, kadın oyununa uyardı.

Mehmet Demir’e göre;

Kadınlar erkeklerin bulunduğu ortamda genelde oynamazlardı. Kadınlar evin damında veya herhangi müsait bir yerinde erkeklerin olmadığı bir ortamda oynarlardı. Biz müzisyenler de kadınlara çalmak için evin damına veya neresi müsait ise oraya geçer çalardık.

Kadınlara ait birkaç oyun vardır. Bunlar kadın Delilosu ve kadın Govendi (Keçkandi) oyunuydu. Gündüz erkekler hayvan pazarına giderlerdi. İşine gücüne bakarlardı. Düğün kadınlara kalırdı. Ta..ikindi vakitlerine kadar. Yani erkekler gelene kadar. Tabi öyle ailenin birkaç büyük erkekleri kalırdı. Ne olur, ne olmaz diye…

Kadınların yanında kalırlardı. Bu erkeklerde kadınların birinci dereceden akrabaları olduklarında kadınlarla oynarlardı. Ya halay başını tutarlardı. Veyahut herhangi bir yerinde oynuyorlardı. Bilmeyenler de o an orda oynamaya öğrenmeye çalışırdı. Daha sonra o da oyuna dâhil olurdu. Bazı düğünlerde köy düğünleri ayırma olayı yoktu toplu haldeydi misafirin kolunda kadınları mümkün değildi oynayamazlardı. Öyle çok tanıdık olmayan oynayamazdı. Karaca dağ bölgesi, iki erkek bir kadın iki erkek bir kadın olarak karma

137 oynuyorlardı.

Kadın ve erkeklerin kendilerine özgü oyunları vardı. Örneğin; kadınların ki Kadın Halayı, Kadın Delilosu gibi. Aslında kadınlar birçok oyunu oynarlardı. Ama metronom daha düşük olarak çalınırdı. Bir de kadın oyunların tarzı motifleri aynı isimle hitap edilen oyunun farklı bir tarzda ve yumuşak daha narin oynarlardı.

Kadınlar Keşeo ve Harraniyi çok eskiden oynamıyorlardı. Fakat şimdi ki gençlere bakıyorum artık Harraniyi bayağı zamandır da kadınlarda oynuyor. Kadınlar şu oyunları kendi aralarında oynarlardı. Çepik oyununu Silvan’da kadınlar oynarlardı. Hazro’da da oynuyorlardı. Biz bu bölgelere düğün çalmaya giderken kendilerine istekleri üzerine çalıyorduk. Meryemo ve Papureyi oynamazlardı çünkü zıplamalı oyun olduğu için ve bu durumun bölge inancından kaynaklı hoş karşılanmadığından dolayı oynamazlardı. Eskiden dini ve geleneksel inançla alakalı eğer kadının ayak bilek kemikleri gözükseydi erkekler boşamaya kadar olayı taşırlardı. Bu söylediğim oyunlar hane kadınların olduğu ortamlarda kendi kendilerine erkeklerin olduğu yerlerde oynamazlardı. Davul meydanlarında kadınlar Harrani oyununu oynayamaz ve halay başı olarak ortada oynayamazlardı.