• Sonuç bulunamadı

Gamze Fışkın1, Nurhan Doğan2

1Amasya Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Ebelik Bölümü, Amasya 2Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Amasya

Amaç: Bu araştırma, hemşirelik ve ebelik eğitimi alan öğrencilerin kişilerarası ilişkileri ile akran desteklerinin

belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.

Yöntem: Çalışmanın evrenini, 2018-2019 akademik yılında bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde

öğrenime devam eden Ebelik ve Hemşirelik Bölümü öğrencileri oluşturmuştur. Çalışmada herhangi bir örnekleme yöntemi kullanılmadan, evrenin tamamına ulaşılmaya çalışılmıştır (N=320). 15 Mart-15 Mayıs 2019 tarihleri arasında yapılan çalışmaya, yabancı uyruklu olmayan ve çalışmaya katılmayı kabul eden, hemşirelik (n=211) ve ebelik (n=93) bölümündeki toplam 304 öğrenci dahil edilmiştir. Çalışmada veriler, öğrenci bilgi formu, İlişkiler Ölçeği (İÖ) ve Akran Desteği Ölçeği (ADÖ) kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesi bilgisayar ortamında yapılmış olup, p<0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Çalışmanın yapılabilmesi için Etik Kurul izni, çalışmanın yapıldığı üniversiteden yazılı izin ve öğrencilerden sözlü ve yazılı bilgilendirilmiş olur alınmıştır.

Bulgular: Yaş ortalaması 20.697±1.511 olan öğrencilerin %52.6’sı okuduğu bölümden memnundur. %56.3’ü

sosyal ilişkilerini iyi olarak değerlendirirken, %93.4’ü bir arkadaş grubuna sahipti. Öğrencilerin %41.1’i ailesinin demokratik, %34.2’si ise koruyucu tipte olduğunu belirtmiştir. İÖ puan ortalaması 70.460±9.239 olan öğrencilerin, ADÖ puan ortalaması ise 47.121±10.884’dür. Yaş, eğitim süresi, bölüm memnuniyet düzeyi ve ebeveyn tutumlarının kişilerarası ilişkiler üzerinde etkili olduğu saptanmıştır (p<.05). Cinsiyet, bölüm ve en son mezun olunan okul, medeni durum, kardeş sayısı, anne/baba eğitim durumlarının kişilerarası ilişkiler üzerinde etkisinin olmadığı saptanmıştır (p>.05). Aynı zamanda gelir durumu, bölüm tercih sebebi ve ihtiyaçlarını karşılama şekillerinin de ilişkiler üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir (p>.05). Ailesiyle/ yalnız yaşayanlarda korkulu (p= .020), arkadaş grubu olanlarda güvenli bağlanma stiline ait puanlar ileri derecede anlamlı ve yüksekti (p=.003). Sosyal ilişkilerini çok iyi olarak değerlendiren öğrenciler güvenli (p=.019), iyi olarak değerlendirenler korkulu (p= .012), kötü/orta olarak değerlendirenler ise, saplantılı bağlanma stiline (p=.000) sahip oldukları tespit edilmiştir. Ebelik bölümü öğrencilerinin ve sosyal ilişkilerini iyi/çok iyi olarak değerlendiren öğrencilerin ADÖ ve tüm alt boyutlarından yüksek puanlar aldıkları saptanmıştır (p<.05). Sınıf karşılaştırmalarında ise; duygusal yardım alt boyutu haricindeki tüm boyutlarda birinci sınıflarda akran desteğinin yüksek olduğu görülmüştür (p<.05). Bölüm

Gizem Kaya1, Handan Alan2

1Biruni Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, İstanbul

2İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, Hemşirelikte Yönetim

Anabilim Dalı, İstanbul

Amaç: Bireyler günün büyük bir kısmını iş yaşamında geçirir. Bu yüzden çalıştıkları süreyi daha istekli,

daha verimli ve daha kaliteli geçirmeleri yaptıkları işlerin kalitesini de etkilemektedir. Sağlık sektöründe çalışan bireylerde, diğer sektör çalışanlarına göre yapılan işin kalitesi daha önemlidir. Sağlık hizmetlerinin sunumu çoğunlukla, bireysel, karmaşık, değişiklik gösteren ve hemen yapılması gereken acil durumlar gibi özellikleri içermektedir. Sağlık personeli içinde hemşirelerin en iyi şekilde çalışabilmek için profesyonel uygulamaları destekleyecek kaliteli bir iş çevresine ihtiyaçları vardır ve sağlanan kaliteli iş çevresi hemşirelerin kaliteli hizmet sunmalarında önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle, hemşirelerin psikososyal, ekonomik, yönetsel ve örgütsel motivasyon yöntemleriyle oluşturulmuş kaliteli çalışma ortamları sağlanmalı ve uygun politika ve prosedürlerle desteklenmelidir. Sistematik derleme türündeki bu araştırmanın amacı ulusal yazında hemşirelerin iş yaşam kalitesine yönelik yayınlanmış çalışmaları gözden geçirmek ve araştırma sonuçlarındaki benzerlikleri ve ayrışmaları ortaya çıkarmaktır.

Yöntem: Çalışma iş yaşam kalitesi konusuyla ilgili yayınların geriye dönük olarak taranması şeklinde

gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda iş yaşam kalitesi anahtar kelimesi ile ULAKBİM TR Dizin ve Google Akademik’te tarama yapılmıştır. İş yaşam kalitesi ile ilgili hakemli dergilerde yayınlanan tam metnine ulaşılabilen 38 çalışma incelenmiş ve dahil edilme kriterlerine uyan 8 çalışma inceleme kapsamına alınmıştır. Çalışma kapsamına alınan makalelerin metodolojik kaliteleri Polit ve Beck (2009) tarafından önerilen ölçütler kullanılarak yapılmıştır. Veriler bu çalışma için geliştirilen standart bir veri özetleme formu kullanılarak özetlenmiş ve değerlendirilmiştir.

Bulgular: Bu sistematik inceleme sonunda sağlık çalışanlarının iş yaşam kalitelerini orta düzeyde belirttikleri,

kurum yönetiminin iş yaşam kalitesinde önemli bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Genel olarak iş yaşam kalitesi ile cinsiyet, yaş, eğitim ve mesleğini sevme durumları arasında anlamlı fark bulunmuştur. Yapılan çalışmalarda meslekte ve kurumda çalışma süresi ve haftalık çalışma süreleri ile iş yaşam kalitesi arasında anlamlı fark bulunamamıştır. İncelenen çalışmalarda iş yaşam kalitesi ile motivasyon, işe gömülmüşlük ve yaşam kalitesi arasında ilişki olduğu bulunmuştur.

Sonuç: Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de hemşirelerin iş yaşam kalitesi önemli bir bulgudur. Konuyla

ilgili çalışmaların sistematize edilmesi ile sorunun önemi ve boyutları konusunda bilimsel kanıtlara ulaşılmıştır. Bu kanıtların hem gelecekte yapılacak çalışmaların kapsamlarını belirlemede, hem de klinik alanda sorunun çözümü için gerekli önlemlerin hazırlanmasında işlev göreceği düşünülmektedir.