• Sonuç bulunamadı

Burcu Dedeoğlu Demir1, Osman Yıldırım2, Gülbeyaz Can3

1İstanbul Arel Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, İstanbul 2İstanbul Arel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İstanbul

3İstabul Üniversitesi, Hemşirelik Bölümü, İstanbul

Amaç: Amaç: Bu çalışmada, ilgili yazında yer alan kişilik özellikleri, yaşlılara karşı tutum, merhamet ve

ölüm anksiyetesi ölçekleri ele alınmış ve bu ölçeklerden yararlanılarak araştırma anketi oluşturulmuştur. Bu araştırma ile söz konusu değişkenler arasındaki ilişkilerin ortaya konması amaçlanmıştır.

Yöntem: Yöntem: Bu araştırmada yer alan, kişilik özellikleri, yaşlılara karşı tutum, merhamet ve ölüm

anksiyetesi ölçekleri ile tasarlanan araştırma anketi, gönüllü katılımı kabul eden 312 sağlık hizmeti paydaşlarına kolayda örnekleme yöntemi ile uygulanarak araştırma verisi toplanmıştır. Elde edilen verilere SPSS istatistik programı yardımıyla her bir araştırma ölçeğinin doğrulayıcı faktör analizleri yapılmıştır. Ölçeklerin güvenirlik ve geçerliliği araştırılmıştır. Katılımcıların demografik özellikleri, istatistik analizle kategorik değerlendirilmiştir.

Bulgular: Bulgular: 20 maddeli kişilik özellikleri ölçeğinden 10 madde, 34 maddeli yaşlıya karşı tutum

ölçeğinden 16 madde, 24 maddeli merhamet ölçeğinden 3 madde, faktör yükü düşük olduğundan (FL<0.50) analizden çıkarılmıştır. Uygulanan faktör analizinde 16 maddeli ölüm anksiyetesi ölçeğinin maddelerin tamamında standart faktör yükleri (FL>0.50) olduğundan analizde yar almışlardır. Araştırmada kullanılan ölçeklerin, geçerlilik ve güvenilirlik açısından sınanmış ve elde edilen bulgulara göre, merhamet ve kişilik özellikleri ölçeği alt boyutlarının tamamında Cronbach’s Alpha değeri “oldukça güvenilir düzeyde iken, yaşlıya karşı tutum, Ölüm anksiyetesi ölçeğinin alt boyutlarının tamamında Cronbach’s Alpha değeri “yüksek güvenilirlik” düzeyinde bulunmuştur. Korelasyon analizi sonucunda, değişkenler arasındaki ilişkiler istatistiksel olarak “Zayıf İlişki” , “Orta Seviye İlişki” ve “Kuvvetli İlişki” olarak ortaya konmuştur.

Sonuç: Sonuç: Modern endüstriyel yaşam ve gelişen sağlık yöntem ve teknolojileri insan ömrünü

uzatmıştır. Ancak gerek endüstriyel yaşam koşulları gerekse uzayan insan ömrü sadece hasta ve/veya yaşlı ile ilgili sorunlar üretmiyor aynı zamanda sağlık paydaşları için de sorunlar ortaya koymaktadır. Bu çalışma ile sağlık paydaşlarını etkileyen değişkenlere dikkat çekilmek istenmiştir. İlgili yazına ise araştırma ölçeklerinin geçerlilik ve güvenilirlikleri ile her bir ölçeğin doğrulayıcı faktör analizleri sunulmuştur. Ayrıca, değişkenlerin birbiri ile ilişkileri korelasyon tablosunda gösterilmiştir.

Ayşe Akalın *

* Düzce Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Hemşireliği Anabilim Dalı, Düzce

Amaç: Simülasyona dayalı eğitim, güvenli ve yapılandırılmış bir ortamda gerçek bir hastaya zarar verme

korkusu olmadan öğrenme fırsatı sağlayan bir eğitim stratejisi olarak tanımlanmaktadır. Senaryo tasarımı, simülasyona dayalı eğitimin temel bileşenleri arasında yer almaktadır. Senaryolar, katılımcıların klinik bilgi ve becerilerini uygulamalarına ve geliştirmelerine katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada, simülasyona dayalı hemşirelik eğitiminde klinik senaryoların geliştirilmesi için bir çerçeve sunulması amaçlanmıştır.

Yöntem: Bu derlemede simülasyona dayalı eğitimde senaryo tasarımı ile ilgili literatür incelenmiştir. Bulgular: Simülasyon senaryoları, spesifik öğrenme çıktıları ortaya koymayı amaçlayan vakalar olarak

tanımlanmaktadır. Senaryo tasarımı, simülasyon eğitimlerini daha etkili kılmaya yardımcı olacak birçok adımdan oluşmaktadır. Bu süreçte ilk adım, katılımcıların belirlenmesi ve gereksinimlerinin tanımlanması- dır. Bu aşama katılımcıların düzeylerine uygun senaryo hedeflerinin oluşturulmasında önem taşımaktadır. İkinci adım, durumu özetlemek ve senaryo ortamını tanıtmaktır. Bu adımda, hastanın başlangıç klinik du- rumu açıklanır ve tıbbi öyküsü, ilaçları ve yaşam bulguları gibi ayrıntılara yer verilir. Üçüncü adım, ekipman veya mulaj gibi katılımcıların deneyimini geliştirmek için spesifik gereksinimlerin tanımlanmasıdır. Gerekli ekipmanların kapsamlı bir listesinin hazırlanması ve bu cihazların gerçek klinik ortamlarda olduğu gibi kullanılması senaryo tasarımında çok önemlidir. Mulaj gerçekliği artıran ve hastanın fiziksel koşullarına gerçek fiziksel ipuçları sağlayan tasarım sürecinin önemli bir bileşenidir. Dördüncü adım, senaryo akışı- nın tanımlanmasıdır. Senaryolar genellikle hasta durumundaki değişiklikleri gösteren aşamalara ayrılır. Son adım ise senaryonun ön uygulamasının yapılmasıdır. Bu aşama, senaryo tasarımında göz önüne alınamayan noktaların ön uygulamalarda açıkça görülebilmesi açısından önemlidir.

Sonuç: Simülasyona dayalı eğitimde, senaryo tasarımı, içinde pek çok gereklilik barındıran oldukça kar-

maşık bir süreçtir. Hedeflenen öğrenme çıktılarına ulaşılabilmesi için senaryonun her adımının özenle tasarlanması gereklidir.

Derya Suluhan1, Dilek Konukbay1, Dilek Yıldız1, Evrim Kızıler2, Berna Eren Fidancı1, Ece Karali1,

Çiğdem Savaş3

1Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gülhane Hemşirelik Fakültesi, Ankara 2Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Hemşirelik Bölümü, Ankara 3Konya Halk Sağlığı Müdürlüğü, Konya

Amaç: Günlük ve mesleki yaşama giren bilgisayarın etkili kullanımı, mezun hemşireleri ve hemşirelik

öğrencileri için kanıta dayalı hemşirelik araştırma sonuçlarına ve klinik bakım protokollerine ulaşma olanağı sağlamaktadır. Bu çalışma, hemşirelik öğrencilerinin bilgisayar kullanım durumlarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu çalışmanın evrenini, 1 Ocak-1 Mart 2016 tarihleri arasında bir hemşirelik

okulunda öğrenimi devam etmekte olan 418 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemine, çalışmaya katılmaya gönüllü olan 334 katılımcı dahil edilmiştir. Verilerin elde edilmesinde literatür taraması sonucunda oluşturulan Veri Toplama Formu kullanılmıştır. Analizler için SPSS 22 paket programı kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen sonuçların yorumlanması 0.05 hata düzeyinde yapılmıştır. Tanımlayıcı istatistikler ortalama, standart sapma, ortanca, frekans ve yüzde olarak verilmiştir. Bağımsız verilerin karşılaştırılmasında Ki kare testi kullanılmıştır.

Bulgular: Tamamı kızların oluşturduğu örneklemin yaş ortalaması 19,1± 1,1 dir (min=18, maks=23).

Katılımcıların %75.1’i şahsi bilgisayara sahip olmakla beraber % 73.1’inin bilgisayar kullanımı orta düzeydedir. Katılımcıların günlük bilgisayar kullanma sürelerine bakıldığında % 68.6’sı 1 saatten az, % 23.7’si 1 -3 saat arası, % 7.8’i 3 saat üzeri bilgisayar kullandığını belirtmişlerdir. Katılımcıların bilgisayar kullanım deneyimleri incelendiğinde, % 8.7’sinin 1 yıldan daha az, % 21.9’unun 2-5 yıl, % 45.8’inin 6-9 yıl ve % 23.7’sinin 10 yıl üzeridir. Bilgisayar kullanımı konusunda ders almaya ihtiyaç duyanlar % 46.4’dür. Sınıflara göre günlük bilgisayar kullanım süresi karşılaştırıldığında, tüm sınıflarda bir saatten kullanım sıklığı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (sırasıyla p değerleri 0,01; 0,01; 0,02; 0.01).

Sonuç: Sonuç olarak, okulun yatılı olması ve derslere katılımın zorunlu olması nedeniyle öğrencilerin

günlük bilgisayar kullanımının sınırlı olduğunu söyleyebiliriz.