• Sonuç bulunamadı

“DÜŞME ÖNLEMLERİ HASTA EĞİTİM MATERYALİ” İLE BU MATERYALE YÖNELİK HASTA VE HEMŞİRE GÖRÜŞLERİ

Nur Temiz1, Fatma Gündogdu1, Serap Türkyılmaz1, Sibel Tongut1 1Özel Ankara Güven Hastanesi

Amaç: Teach-back yöntemi eğitimcinin verdiği eğitimi değerlendirebilmesi için, eğitim verildikten sonra

eğitimin değerlendirilmesi bölümünde hastadan, hastanın kendi sözleri ile verilen eğitimi tekrarlanmasının istenmesi yöntemidir. Bu çalışma hasta eğitiminde bu yöntemi kapsayacak şekilde hazırlanan düşme önlemleri eğitim materyalinin hazırlanma ve uygulanması aşamalarındaki deneyimleri paylaşmak ve materyale yönelik hasta, hemşire görüşlerini almak amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Yöntem: Çalışma tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Eğitim materyali masa takvimi şeklinde (resim 1) hastanın

gördüğü tarafta en fazla iki-üç mesaja odaklanan yazı ve görsellerin yer aldığı ve hemşirenin gördüğü tarafta mesajın daha ayrıntılı içeriğin yer aldığı (resim 2), materyalin son sayfasında teach-back yöntemine uygun cümle ile geri bildirim alındığı bölüm (resim 2) olacak şekilde dizayn edilmiştir. Materyal 18 punto büyüklüğünde ve hastaların rahat okuyabileceği yazı karakteri ile hazırlanmıştır. Eğitimin değerlendirme kısmında teach-back yöntemi ile geri bildirim alma yöntemine yer verilmiştir. Çalışma 19 Ağustos 2019-19 Eylül 2019 tarihleri arasında yapılmıştır. Yatan hasta kliniklerine yatışı yapılıp düşme önlemlerine yönelik bu materyal ile eğitim veren 37 hasta ve eğitim veren 50 hemşire ile değerlendirme yapılmıştır. Eğitim materyali ile eğitim verilirken materyalin etkinliğine yönelik gözlem yapılmış ve literatürden yararlanılarak hazırlanan anket formu (demografik özellikler, materyalin anlaşılırlığı, görsellerin uygunluğu vb) hasta ve hemşirelerin eğitim materyaline yönelik görüşleri alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS programı kullanılmıştır.

Bulgular: Yapılan gözlemlerde eğitim materyalinde hasta tarafındaki mesaj ile hemşire tarafındaki mesajın

aynı olması, hasta ve hemşirenin aynı mesaja odaklanmasını sağladığı, hemşire tarafındaki mesajların daha ayrıntılı olması hemşirenin vereceği eğitimin içeriğine yönelik ip ucu oluşturduğu görülmüştür. En son sayfada teach-back yöntemine uygun geri bildirim bölümünün yer almasının bu yöntemin her zaman kullanılmasını sağladığı gözlemlenmiştir. Hastaların tamamının (% 100) eğitim materyalinin düşme önlemlerine yönelik bilgi verdiğini ve anlaşılır olduğunu ve eğitim materyalindeki görsellerin uygun olduğunu belirtmiştir. Tamamına yakını (%94) ise eğitim materyalinin düşme önlemlerini uygulamada etkili olacağını vurgulamıştır. Hemşirelerin % 92’si kitapçıktaki görsellerin hasta eğitimi için uygun olduğunu, %98’i içeriğin hasta eğitimi açısından anlaşılır olduğunu, % 94’ü hastaya verilen eğitimin daha etkin olmasını sağlayacağını ve tamamı(%100) teach-back yöntemini kullanmak için hatırlatıcı olduğunu belirtmiştir.

Sonuç: Yapılan değerlendirme sonucunda hasta ve hemşirenin aynı mesaja odaklanmayı ve teach-back

yöntemi kullanmayı sağladığı saptanmıştır. Farklı hasta eğitim konuları için bu eğitim materyaline benzer eğitim materyallerinin hazırlanması önerilmiştir.

Ebru Bekmezci1, Serpil Su2

1Selçuk Üniversitesi, Hemşirelik Fakültesi, Konya

2Necmettin Erbakan Üniversitesi, Hemşirelik Fakültesi, Konya

Purpose: Individualized nursing care is defined as nursing activities designed specifically for the individuals

who serve to achieve positive results in care. Nursing care results from a special relationship between the patient and the nurse. Therefore, it is thought that the evaluation of the care by the patient and the nurse will guide the planning of effective care. This study was conducted to evaluate the individualized care perception of patients and nurses.

Method: The descriptive research was carried out between August 2018 and January 2019 in the internal

and surgical clinics of Meram Medical Faculty Hospital of Konya Province. Data of 240 patients and 60 nurses were collected by using Patient Information Form, Individualized Care Scale-B-Patient, Nurse Information Form, Individualized Care Scale-B-Nurse. In the evaluation of the data, Lilliefors Kolmogorov- Smirnov test and normal distribution curve, Skewness and Kurtosis test, Reliability test, t-test, One-Way Variance Analysis, Kruskall Wallis, Mann Whitney-U, Multiple Regression Analysis were used.

Results: In the study, the mean total score of the patients with BBS-B scale was 4.35±0.67, and the

nurses were 3.88±0.90. It was determined that there was a significant relationship between educational status, working status and finding adequate nursing care and individualized care perceptions of the patient (p <0.05). On the other hand, it was found that there was a significant relationship between nurses working style and finding nursing care adequately and nurses perception of individualized care (p<0.05).

Conclusion: As a result, it was found that the individualized care perception of the patients was higher

than the nurses, and it was determined that the individualized care perception was affected by the characteristics of the patient and the nurse.

İŞBİRLİĞİNİN İNCELENMESİ

Melek Ardahan, Aysun Çobadak Çalt, Tansu Okan, Mavliudakhon Aripzhanova

Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, Hemşirelikte Yönetim Anabilim Dalı, İzmir

Amaç: Bu çalışma tıp fakültesi ve hemşirelik fakültesi öğrencileri arasında mesleki işbirliğinin incelenmesi

amacıyla planlanmıştır.

Yöntem: Tanımlayıcı araştırmanın evrenini, İzmir’de bir hemşirelik fakültesi ve tıp fakültesinde 2016-

2017 yılları arasında eğitim gören, tıp fakültesi 5. ve 6. sınıf öğrencileri ile hemşirelik fakültesi 3. ve 4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır ( n= 350 ). Örneklem seçimine gidilmemiş olup evrenin tamamına ulaşılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın yapıldığı tarihlerde gönüllü olarak katılmayı kabul eden, tıp fakültesi öğrencilerinden 180 kişi, hemşirelik fakültesi öğrencilerinden 140 kişi ile araştırma yürütülmüştür. Veriler sosyo demografik bilgi formu (30 soru) ve “Jefferson hekim-hemşire işbirliği” ölçeği (15 soru) ile toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, sayı, yüzde ve ortalama kullanılmıştır. Bağımsız değişkenler arasındaki ilişki independent-sample t test kullanılarak yapılmıştır.

Bulgular: Araştırmaya katılan tıp fakültesi öğrencilerinin yaş ortalaması 25.18 ± 1.10, hemşirelik fakültesi

öğrencilerinin yaş ortalaması 21.89 ±0.77’dir. Tıp fakültesi öğrencilerinin % 87’sinin, hemşirelik fakültesi öğrencilerinin ise % 86’sının ekip çalışmasına dair bilgisi vardır. İyi bir sağlık ekibi kimlerden oluşur?” sorusuna yanıt veren tıp fakültesi öğrencilerinin; % 44’ü sağlık ekibini “doktor, hemşire, personel” olarak tanımlamıştır. Hemşirelik fakültesi öğrencilerinin ise % 60’ı sağlık ekibini “doktor, hemşire, sağlık memuru, ebe, teknisyen personel” olarak tanımlamıştır. Tıp fakültesi öğrencilerinin % 72’si hemşirelerin doktorlardan daha fazla işbirliği içinde olduklarını düşünmektedir. Araştırmaya katılan hemşirelik fakültesi öğrencilerinin, mesleki işbirliği puan ortalaması 28,72±3,11’dir. Tıp Fakültesi öğrencilerinin, mesleki işbirliği puan ortalaması 32,83± 4,68’dir. Mesleki işbirliği puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur (p<0.01).

Sonuç: Araştırmaya katılan tüm öğrencilerin ekip çalışması hakkında bilgisi olmasına rağmen hemşirelik

öğrencilerinin sağlık ekibini tanımlayabilme oranın, tıp fakültesi öğrencilerinden daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Hemşirelik öğrencileri tıp fakültesi öğrencilerine göre daha fazla mesleki işbirliği içinde bulunmaktadır. Etkin bir ekip çalışmasının benimsenmesi için okullarda mesleki işbirliği ile ilgili derslerin hayata geçirilmesi, ekip çalışmasının öneminin kavranması için ders programlarının düzenlenmesi

BELİRLENMESİ

Melek Ardahan1, Ebru Konal Korkmaz1, Esranur Körün1

1İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, Hemşirelikte Yönetim

Anabilim Dalı, İzmir

2Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı, İzmir 3Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Mezun Öğrenci

Amaç: Araştırma intörn hemşirelik öğrencilerinin tıbbi hata eğilim düzeylerinin belirlenmesi amacıyla

planlanmıştır.

Yöntem: Tanımlayıcı araştırmanın evreni, bir hemşirelik fakültesi’nde 2016 - 2017 yılında öğrenim gören

intörn öğrencileri kapsamaktadır (N=400). Örneklem seçimine gidilmemiş evrenin tamamına ulaşılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın amacı açıklandıktan sonra gönüllü olarak araştırmaya katılmak isteyen öğrenciler ile çalışılmıştır (n=118). Veri toplama aracı olarak, öğrencilerin tanıtıcı özelliklerini içeren bilgi formu (20 madde) ve tıbbi hataya eğilim ölçeği (49 madde 5 alt boyut) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS (Statiscal Package of Social Science) 20.0 paket programı kullanılarak sayı, yüzde dağılımları ve Mann Whitney U analizi yapılmıştır.

Bulgular: Öğrencilerin %92.4’ü 20-24 yaş grubunda olup, %69.5’i Anadolu lisesi mezunudur ve %35.5’i

okuduğu bölümden memnun değildir. Öğrencilerin %73.7’si tıbbi hata yapıldığında sağlık çalışanlarının yapılan hataları hastaya açıklaması gerektiğini düşünmektedir. Hemşirelikte Tıbbi Hataya Eğilim Ölçeği (HTHEÖ) toplam puan ortalamalarının 4.05±0.58 olduğu, öğrencilerin alt boyutlara ilişkin aldıkları en yüksek puan ortalamalarının düşmelerin önlenmesi (4.18±0.60) ve iletişim (4.83±0.003), en düşük puan ortalamasının ise iletişim alt boyutunda (3.82±0.61) olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin sosyodemografik özellikleri ile tıbbi hata yapma eğilimleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05). Öğrencilerin hemşirelik bölümünden memnun olma durumları ile “ilaç ve transfüzyon uygulamaları”, “enfeksiyonların önlenmesi”, “düşmelerin önlenmesi”, ve “ölçek toplam puanı” arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p=0.001, p=0.022, p=0.03, p=0.012).

Sonuç: Öğrencilerin HTHEÖ toplam puan ve alt boyuttan aldıkları puanların dörde yakın olması

sebebiyle öğrencilerin tıbbi hata yapma eğilimlerinin düşük düzeye yakın olduğu söylenebilir. Tıbbi hataların önlenebilmesi için yapılması gereken en önemli uygulama, tıbbi hata türlerinin ve hataya yol açan faktörlerin belirlenmesidir. Çalışma bulguları sosyodemografik özelliklerin tıbbi hata üzerinde etkisi olmadığını gösterirken, mesleği sevme faktörünün tıbbi hataya eğilimi etkilediği görülmüştür. Ülkemizde sağlık bakım kurumlarında hasta güvenliği kültürünün oluşmadığı göz önünde bulundurulduğunda hasta güvenliği kültürünün hemşirelik eğitimi süresince yerleştirilmesi gerektiği, yapılan tıbbi hataların ve hata nedenlerinin öğrencilerle paylaşılması ve hasta güvenliğinin lisans eğitiminde ayrı bir ders olarak verilmesi önerilebilir.

GEREKSİNİMLERİNİN, DURUMLUK VE SÜREKLİ KAYGI DÜZEYLERİNİN VE STRESLE