• Sonuç bulunamadı

WEB DESTEKLİ EĞİTİMİN HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN HEMŞİRELİK SÜRECİ ÖĞRENMELERİNE ETKİSİ, PİLOT ÇALIŞMA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "WEB DESTEKLİ EĞİTİMİN HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN HEMŞİRELİK SÜRECİ ÖĞRENMELERİNE ETKİSİ, PİLOT ÇALIŞMA"

Copied!
787
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

19 – 21 Aralık 2019

The Ankara Otel / ANKARA

HEMŞİRELİK

KONGRESİ

(2)

Onursal Başkan

Prof. Dr. İbrahim USLAN

Kongre Başkanı

Prof. Dr. Ayten ŞENTÜRK ERENEL

Kongre Sekretaryası

Doç. Dr. Nurcan ÇALIŞKAN

Doç. Dr. Şengül YAMAN SÖZBİR

Düzenleme Kurulu

Prof. Dr. Sultan AYAZ ALKAYA

Prof. Dr. Naile BİLGİLİ

Prof. Dr. Dilek EKİCİ

Prof. Dr. Hülya BULUT

Prof. Dr. Zehra GÖLBAŞI

Prof. Dr. Ümran DAL YILMAZ

Doç. Dr. Yeter KİTİŞ

Doç. Dr. Satı DEMİR

Doç. Dr. Nermin GÜRHAN

Doç. Dr. Ebru KILIÇARSLAN TÖRÜNER

Doç. Dr. Naime ALTAY

Doç. Dr. Zehra GÖÇMEN BAYKARA

Doç. Dr. Ülkü POLAT

Doç. Dr. Sevil GÜLER DEMİR

Doç. Dr. Sevinç KUTLUTÜRKAN

Dr. Öğretim Üyesi Ayla DEMİRTAŞ

(3)

08:30-17:30

HEMŞİRELİKTE SENARYO TEMELLİ SİMÜLASYON

UYGULAMALARI VE SENARYO YAZIM TEKNİKLERİ

Dr. Öğr. Üyesi Şenay Sarmasoğlu, Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem Yücel

13:30-17:30

DAVRANIŞ DEĞİŞİMİNDE MOTİVASYONEL GÖRÜŞME

Prof. Dr. Ertuğrul Köroğlu

08:30-17:30

BİLİMSEL MAKALE YAZIM TEKNİKLERİ, YAYINA HAZIRLAMA VE

DEĞERLENDİRME

Prof. Dr. Naile Bilgili, Doç. Dr. Yeter Kitiş

08:30-17:30

BAKIM LİDERLİĞİ / BAKIM DAVRANIŞLARININ GELİŞTİRİLMESİ

Doç. Dr. İlkay Boz, Doç. Dr. Emine Kol

08:30-17:30

DENEYSEL ARAŞTIRMA TASARIMLARI

(4)

19 ARALIK 2019, PERŞEMBE

SALON 2

08:30-09:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 1

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Hülya Bulut, Arş. Gör. Dr. Zuhal Ulusan

09:30-10:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 2

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Filiz Hisar, Doç. Dr. Sevil Güler Demir

10:30-11:00

Kahve Arası

11:00-12:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 7

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Satı Demir, Dr. Öğr. Üyesi Filiz Ünal Toprak

12:30-13:30

Öğle Yemeği

13:30-15:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 10

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Emine İyigün, Öğr. Gör. Dr. Merve Kızılırmak Tatu

15:00-15:30

Kahve Arası

15:30-17:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 13

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Sevinç Kutlutürkan, Dr. Öğr. Üyesi Burcu Bayrak Kahraman

17:00-18:45

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 14

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Ümran Dal Yılmaz, Dr. Öğr. Üyesi Neslihan Yılmaz Sezer

08:30-09:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 3

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Satı Demir, Öğr. Gör. Dr. Merve Kızılırmak Tatu

09:30-10:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 4

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Zehra Gölbaşı, Dr. Öğr. Üyesi Nigar Ünlüsoy Dinçer

10:30-11:00

Kahve Arası

11:00-12:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 8

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Filiz Hisar, Öğr. Gör. Neriman Elibol

(5)

19 ARALIK 2019, PERŞEMBE

SALON 3

13:30-15:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 11

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Zehra Göçmen Baykara, Arş. Gör. Dr. Zuhal Ulusan

15:00-15:30

Kahve Arası

15:30-17:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 15

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Naime Altay, Dr. Öğr. Üyesi Filiz Selen

17:00-18:45

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 16

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Naile Bilgili, Dr. Öğr. Üyesi Ayla Demirtaş

08:30-09:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 5

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Naime Altay, Doç. Dr. Sevinç Kutlutürkan

09:30-10:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 6

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Kafiye Eroğlu, Arş. Gör. Dr. Çiğdem Sarı

10:30-11:00

Kahve Arası

11:00-12:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 9

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Gülcihan Akkuzu, Dr. Öğr. Üyesi Filiz Selen

12:30-13:30

Öğle Yemeği

13:30-15:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 12

(6)

08:00-18:30 KAYIT

09:00-09:30

AÇILIŞ KONUŞMALARI

Prof. Dr. Ayten ŞENTÜRK ERENEL Kongre Başkanı

Prof. Dr. Mustafa Necmi İLHAN Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. İbrahim USLAN Gazi Üniversitesi Rektörü (TBC)

09:30-09:40

SİNEVİZYON GÖSTERİSİ

Bakımda Fark Yaratanlar

09:40-10:10

AÇILIŞ KONFERANSI

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Lale Taşkın, Prof. Dr. Ayten Şentürk Erenel

Hemşirelik Bakımında Fark Yaratabiliyor muyuz?

Prof. Dr. Nurgün Platin

10:10-10:30

Kahve Arası

10:30-11:30

PANEL 1 - BAKIMDA FARK YARATABİLECEK UNSURLAR

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Emel Ege, Prof. Dr. Sultan Ayaz Alkaya

10:30-10:50

Hemşireliğin Geleceğini Düşünmede Stratejik Düşünme

Prof. Dr. Nuran Kömürcü

10:50-11:10

Bakımda Fark Yaratmak İçin Örgütlenme

Prof. Dr. Sevilay Şenol

11:10-11:30

Specialization in Nursing

Assoc. Prof. Renzo Zanotti

11:30-12:00

KONFERANS 1

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Nimet Karataş, Prof. Dr. Gülşen Terakye

Değerler ve Hemşirelik

Prof. Dr. Üstün Dökmen

(7)

13:00-14:00

PANEL 2 - HEMŞİRELİK UYGULAMALARINDA ARAŞTIRMA KULLANIMI

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Tülin Bedük, Prof. Dr. Dilek Ekici

13:00-13:20

Araştırma Sorusundan Kurama Giden Yol

Prof. Dr. Süheyla Özsoy

13:20-13:40

Evidence Based Practices in Nursing Care and Researh

Assoc. Prof. Lene Seibaek

13:40-14:00

Qualitative Research Types and Methods Used in Nursing Research

Assoc. Prof. Jennifer L. Barkin

14:00-15:00

PANEL 3 - HEMŞİRELİK ve İNOVASYON

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Ayişe Karadağ, Prof. Dr. Hülya Bulut

14:00-14:20

İnovatif Fikir Üretme Süreci

Uzm. Hem. Ayşegül Alioğulları

14:20-14:40

Patent/Faydalı Model Belgelendirme ve Koruma Süreci

Gizem Teke Karslı

14:40-15:00

Hemşirelikte Alınmış Patent ve Faydalı Model Örnekleri

Dr. Yeliz Doğan Merih

15:00-15:15

Kahve Arası

15:15-16:00

PANEL 4 - KÜRESEL SAĞLIK SORUNLARI VE HEMŞİRELİK BAKIM STRATEJİLERİ

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Fatma Öz, Doç. Dr. Yeter Kitiş

15:15-15:30

Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar

Prof. Dr. Naile Bilgili

15:30-15:45

Madde Kullanımı

Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan

15:45-16:00

Toplumsal Cinsiyet

Prof. Dr. Zehra Gölbaşı

16:00-16:30

KONFERANS 2

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Gül Ertem, Doç. Dr. Satı Demir

(8)

20 ARALIK 2019, CUMA

SALON 3

10:30-12:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 19

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Perihan Güner, Doç. Dr. Kamile Altuntuğ

12:00-13:00

Öğle Yemeği

13:00-15:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 22

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Emine İyigün, Dr. Öğr. Üyesi Şenay Sarmasoğlu

15:00-15:15

Kahve Arası

15:15-17:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 25

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Gülşen Vural, Dr. Öğr. Üyesi Filiz Ünal Toprak

17:00-18:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 26

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Belgin Akın, Doç. Dr. Deniz Koçoğlu Tanyer

10:30-12:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 20

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Süreyya Karaöz, Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Demiray

12:00-13:00

Öğle Yemeği

13:00-15:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 23

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Aytolan Yıldırım, Dr. Öğr. Üyesi Ayla Demirtaş

15:00-15:15

Kahve Arası

15:15-17:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 27

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Azize Karahan, Dr. Öğr. Üyesi Ebru Erek Kazan

17:00-18:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 28

(9)

10:30-12:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 21

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Mevlüde Karadağ, Dr. Öğr. Üyesi Emel Gülnar

12:00-13:00

Öğle Yemeği

13:00-15:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 24

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Emel Ege, Öğr. Gör. Neriman Elibol

15:00-15:15

Kahve Arası

15:15-17:00

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 29

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Emine Kol, Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem Yücel

17:00-18:30

SÖZEL BİLDİRİ OTURUMU 30

(10)

09:00-09:25

KONFERANS 3

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Nalan Özhan Elbaş, Doç. Dr. Nurcan Çalışkan

Bakımda Fark Yaratmada Hemşirelerin Politik Gücünün Önemi

Prof. Dr. Aytolan Yıldırım

09:25-10:25

PANEL 5 - HEMŞİRELİKTE TEKNOLOJİ TEMELLİ UYGULAMALAR

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Ümran Dal Yılmaz, Doç. Dr. Ülkü Polat

09:25-09:40

Adım Adım Simülasyon Hikmet Gürbüz

09:40-09:55

Hemşirelikte Simülasyon Uygulamalarında Kadın Doğum Örneği

Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem Yücel

09:55-10:10

Hemşirelik Eğitiminde Sanal Gerçeklik Uygulamaları

Dr. Öğr. Üyesi Şule Bıyık Bayram

10:10-10:25

Hemşirelik Bakımında Web Destekli Uygulamalar

Dr. Öğr. Üyesi Filiz Selen

10:25-10:40

Kahve Arası

10:40-11:00

KONFERANS 4

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Mevlüde Karadağ, Doç. Dr. Ebru Kılıçarslan Törüner

Bakımın Kalite Göstergeleri

Prof. Dr. Meryem Yavuz van Giersbergen

11:00-12:00

PANEL 6 - FARKLI BAKIM UYGULAMALARI

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Gülcihan Akkuzu, Doç. Dr. Naime Altay

11:00-11:15

Baba ile Bebek Arasında Uygulanan “Kanguru Bakımı”nın

Dr. Öğr. Üyesi Filiz Ünal Toprak

Baba&Bebek Bağlanmasına Etkisi

11:15-11:30

Yara Bakımı Örneği

Hem. Sultan Güngör

11:30-11:45

Yarık Damaklı Bebeklerde Hemşirelik Bakımı

Hem. Şerife Erdost

11:40-12:00

PAINReportIt for Assessment of Post Thoracotomy Pain in Turkey

Prof. Diane J. Wilkie

12:00-13:00

Öğle Yemeği

13:00-13:30

KONFERANS 5

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Filiz Hisar, Doç. Dr. Zehra Göçmen Baykara

(11)

13:30-14:30

PANEL 7 - FARKLI PROFESYONELLER VE HASTA GÖZÜYLE HEMŞİRELİK

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Leyla Dinç, Doç. Dr. Nermin Gürhan

13:30-13:50

Can Cana İletişim ve Hemşirelik

Prof. Dr. Ahmet İnam

13:50-14:10

Bakım ve Hemşirelik

Prof. Dr. Yasemin Yalım

14:10-14:30

Hasta Açısından Hemşirelik

Prof. Dr. Sabahat Tezcan

14:30-15:00

KONFERANS 6

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Kamile Altuntuğ, Doç. Dr. Sevil Güler Demir

Tükenmeden Çalışmak

Prof. Dr. Perihan Güner

15:00-16:00

PANEL 8 - BAKIM VE SANAT

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Şengül Yaman Sözbir, Dr.Öğr. Üyesi Ayla Demirtaş

15:00-15:20

Hemşirelik ve Sanat

Prof. Dr. Süreyya Karaöz

15:20-15:40

Art as a Way of Healing

Assoc. Prof. Mary Rockwood Lane

15:40-16:00

Öğretim Yöntemi Olarak Sanat

Prof. Dr. Belgin Akın

16:00-16:15

Kahve Arası

16:15-16:45

KONFERANS 7

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Nuran Akdemir, Doç. Dr. Sevinç Kutlutürkan

Ethics in Health Promotion

Dr. Camilla Laaksonen

(12)

21 ARALIK 2019, CUMARTESİ

SALON 3

09:00-10:25

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 32

Oturum Başkanları: Doç. Dr. Nermin Gürhan, Öğr. Gör. Dr. Merve Kızılırmak Tatu

10:25-10:40

Kahve Arası

10:40-12:00

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 35

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Gül Ertem, Dr. Yeliz Doğan Merih

12:00-13:00

Öğle Yemeği

13:00-14:30

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 38

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Sevilay Şenol Çelik, Doç. Dr. İlkay Boz

14:30-16:00

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 39

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Nalan Özhan Elbaş, Dr. Öğr. Üyesi Şenay Sarmasoğlu

09:00-10:25

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 33

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Ayfer Tezel, Dr. Öğr. Üyesi Burcu Bayrak Kahraman

10:25-10:40

Kahve Arası

10:40-12:00

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 36

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Nuran Kömürcü, Dr. Öğr. Üyesi Neslihan Yılmaz Sezer

12:00-13:00

Öğle Yemeği

13:00-14:30

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 40

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Tülin Bedük, Dr. Öğr. Üyesi Emel Gülnar

14:30-16:00

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 41

(13)

09:00-10:25

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 34

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Süheyla Özsoy, Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Demiray

10:25-10:40

Kahve Arası

10:40-12:00

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 37

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Leyla Dinç, Dr. Öğr. Üyesi Şule Bıyık Bayram

12:00-13:00

Öğle Yemeği

13:00-14:30

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 42

Oturum Başkanları: Prof. Dr. Fatma Öz, Doç. Dr. Sergül Duygulu

14:30-16:00

SÖZLÜ BİLDİRİ OTURUMU 43

(14)

Sözlü

(15)

KULLANIMININ ÖZ BAKIM GÜCÜ VE YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ

Nurşen Kulakaç2, Sevda Uzun2 1Gümüşhane Üniversitesi

2Gümüşhane Üniversitesi, Hemşirelik Bölümü, Gümüşhane

Amaç: Kardiyovasküler hastalıklar dünya çapında morbidite ve mortalitenin önde gelen nedenlerindendir.

Kardiyovasküler hastalıkları önleme ve tedavide öz bakımı geliştirmek amacıyla yapılan yaşam tarzı değişikliklerinin önemi vurgulanmaktadır. Bu çalışmanın amacı tamamlayıcı ve alternatif tedavi (TAT) kullanımının kardiyovasküler hastalığı olan bireylerin öz bakım gücü ve yaşam kalitesi üzerine etkisini belirlemektir.

Yöntem: Tanımlayıcı türdeki araştırmanın evrenini 1 Nisan 2018 – 30 Haziran 2018 tarihleri arasında bir

devlet hastanesinin iç hastalıkları ve cerrahi kliniklerinde yatan ve kardiyovasküler hastalığı olan hastalar oluşturdu. Rastgele örnekleme yöntemi kullanılarak çalışmaya katılmayı kabul eden 106 hasta örnekleme alındı. Veri toplama aracı olarak Hasta Tanıtım Formu, Öz Bakım Gücü Ölçeği ve 15 D Yaşam Kalitesi Anketi kullanıldı. Verilerin analizinde sayı ve yüzdelik hesapları, aritmetik ortalama, t test ve varyans analizi kullanıldı.

Bulgular: Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalaması 62,83±1,40 yıl olup %59,4’ü kadın, %46,2’si

okur yazar, %83,0’ı evli, %34,0’ı koroner arter hastasıdır. Hastaların öz bakım gücü puan ortalaması 101,18±22,31 ve yaşam kalitesi puan ortalaması 28,61±9,50 olarak bulunmuştur. Yaş, eğitim durumu, hastalık tanısı ve süresi yaşam kalitesi ve öz bakım gücünü anlamlı olarak etkilemektedir (p<0,005). Hastaların TAT yöntemleri arasında en sık doğal ürünleri (bitkisel tedaviler (fitoterapi) ve besin destekleri) tercih ettikleri, bitkisel tedavide ısırgan otu (%48,9) ve besin desteği olarak karadut pekmezini (%46,5) kullandıkları belirlenmiştir. Posalı besin (p=0.000), süt (p=0.034), yoğurt (p=0.011) ve Türk kahvesi (p=0.002) tüketiminin bireylerin yaşam kalitesini anlamlı olarak yükselttiği bulunmuştur. Beden ve zihin uygulamalarından masaj yaptıran hastaların öz bakım gücü (p=0.008) anlamlı olarak yüksek olduğu saptanmıştır (p=0.008).

Sonuç: Kardiyovasküler hastalığa sahip bireylerde bitkisel tedavi, besin destekleri ve masaj uygulamasının

yaygın olarak kullanıldığı tespit edildi. Masaj uygulamasının hastaların öz bakım gücünü arttırdığı; posalı besin kullanımı, süt, yoğurt ve Türk kahvesi tüketiminin hastaların yaşam kalitesini arttırdığı belirlendi.

(16)

NİYETİNE ETKİSİ

Yasemin Ergün1, Tuğba Gürcan2

1Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, İstanbul 2Silivri Devlet Hastanesi, İstanbul

Amaç: Araştırma, hemşirelerin meslektaş dayanışmasıyla ilgili tutumlarının iş doyumu ve işten ayrılma

niyetine etkisini belirlemek amacıyla tanımlayıcı ve ilişkisel olarak gerçekleştirildi.

Yöntem: Araştırma evrenini, İstanbul İli Silivri bölgesinde bir devlet hastanesi ile iki özel hastanede

çalışan 290 hemşire örneklemi ise, 01.05.2019- 01.06.2019 tarihleri arasında ulaşılabilen 249 hemşire oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında Tanıtıcı Bilgi Formu, Hemşirelerde Meslektaş Dayanışması Ölçeği(HMDÖ), Minnesota İş Doyumu ölçeği (MSQ) ve İşten Ayrılma Niyeti(İANÖ) ölçeği kullanıldı. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra parametrik ve non parametrik testler ile post hoc testler ve Spearman korelasyon testi kullanıldı.

Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 33, kurum deneyimi 6 yıl, çoğunluğu kadın (%80,3), servis

hemşiresi (%80,7) ve devlette (% 70,7) çalışmaktadır. Yarıdan fazlası evli (%62,2) ve lisans mezunu (%59) ve kadroludur (%55,4). %55,4’ü vardiya/nöbet usulü çalışmakta ve %23,7’si nöbetlerin yaşamı olumsuz etkilediğini belirtmiş, %63,8’i meslekten, %47,8’i pozisyon ve %34,5’i gelirden memnundur. Grubun genel (2,83), içsel (2,83) ve dışsal iş doyumu (2,95) puan ortalamaları orta düzeyde; meslektaş dayanışması genel (96,83), duygusal (39,08), akademik (37,81) ve dayanışma ile ilgili olumsuz düşünceler (19,27) puan ortalamaları yüksek ve işten ayrılma niyeti puan ortalaması ortalamaya yakındır (2,36).Genel iş doyumu puanı ile işten ayrılma niyeti arasında ters yönde, zayıf ve anlamlı bir ilişki mevcutken (r=-0, 278; p<0,01), HMDÖ meslektaş dayanışması ölçeği toplam puanı arasında pozitif yönde, zayıf ve anlamlı ilişki mevcuttur (r:0,210; p<0,01).

Sonuç: Hemşirelerin meslektaş dayanışması yapmasının iş doyumu arttırdığı, işten ayrılma niyetini

azalttığı ortaya çıktı.

(17)

YÖNÜNDEN İNCELENMESİ:BİR ŞEHİR HASTANESİ ÖRNEĞİ

Papatya Karakurt1, Ayla Ünsal2, Serhat Yıldırım3

1Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi 2Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi 3T.c. Sağlık Bakanlığı Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi

Amaç: Hemşirelik mesleği kuramsal bilgi ve beceriyi içeren uygulama gerektiren bir sağlık disiplinidir. Bu

nedenle her profesyonel disiplinde olduğu gibi hemşirelik mesleğinde de uygulamalar için bilimsel metotlar kullanılmaktadır. Hemşirelik bakımına bilimsel ve planlı bir yaklaşım getiren yöntem ise hemşirelik sürecidir. Hemşirelik sürecinin ikinci aşaması olan hemşirelik tanısı hemşirelik uygulamalarına temel oluşturur. Bu araştırma hemşirelerin hemşirelik tanılarına yönelik algılarının bazı değişkenler yönünden incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Tanımlayıcı türde olan bu araştırmanın evrenini bir şehir hastanesinde çalışan hemşireler

oluşturmuştur. Araştırmada herhangi bir örneklem seçim yöntemi kullanılmayıp, tam sayım yöntemi ile araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 265 hemşire araştırma kapsamına alınmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında hemşirelerin sosyo demografik özellikleri ile hemşirelik tanılarına ilişkin tanımlayıcı özellikler formu ve Hemşirelik Tanılarını Algılama Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde yüzdelik, ortalama, Kruskall Wallis, Mann Whitney-U ve Spearman korelasyon analizi kullanılmıştır.

Bulgular: Hemşirelerin yaş ortalamasının 32.19±7.81 olduğu, %74.7’sinin kadın, %58.1’inin lisans

mezunu, %30.9’unun 6-10 yıl arası çalıştığı belirlenmiştir. Eğitimleri boyunca hemşirelerin %93.2’sinin hemşirelik sürecine yönelik teorik eğitim aldıkları, %92.8’inin klinikte bakım verirken hemşirelik sürecini kullanmayı gerekli bulduklarını, %62.6’sının sürecin veri toplama aşamasında sorun yaşadığını ifade etmişlerdir. Hemşirelerin en sık kullandıkları hemşirelik tanıları arasında enfeksiyon riski ve bilgi eksikliği tanısı yer almaktadır. Araştırma kapsamına alınan hemşirelerin Hemşirelik Tanılarını Algılama Ölçeği puan ortalamasınn 2.27±0.67 olduğu belirlenmiştir. Hemşirelerin çalıştıkları birim, kendilerini hemşirelik süreci konusunda yeterli bulmaları durumuna göre Hemşirelik Tanılarını Algılama Ölçeği puan ortalaması arasında anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır.

Sonuç: Hemşirelerin yarıdan fazlasının sürecin veri toplama aşamasında sorun yaşamasına rağmen,

hemşirelik tanılarının algılamasında olumlu bakış açısına sahip oldukları ve bazı değişkenlerin hemşirelik tanılarını algılamayı etkilediği belirlenmiştir. Hemşirelere sürecin aşamalarına yönelik hizmet içi eğitimler

(18)

MESLEKİ BAĞLILIKLARI ÜZERİNE ETKİSİ

Bengü Demirci1, Ayşe Beşer2, Emine Türkmen2

1İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, İstanbul 2Koç Üniversitesi, Hemşirelik Fakültesi, İstanbul

Amaç: Bu araştırma hemşirelerin, iş doyumu ve mesleki bağlılık düzeylerini belirlemek, sosyodemografik

ve mesleki özellikleri ile iş doyumlarının, mesleki bağlılıkları üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan bu çalışma, 2017 yılında bir Üniversite Hastanesi’nde yapıldı. Araştırmanın

örneklemini 539 hemşire oluşturdu. Veri toplama amacıyla, sosyodemografik ve mesleki özelliklerini belirlemeye yönelik sorular; iş doyum düzeylerini belirlemek üzere, “Geliştirilmiş İş Betimlemesi Ölçeği”; mesleki bağlılık düzeylerini belirlemek üzere, “Hemşirelikte Mesleğe Bağlılık Ölçeği” kullanıldı. Veriler, yüz yüze görüşme yoluyla toplandı. Toplanan veriler, SPSS Statistics 21.0 programı kullanılarak, tanımlayıcı istatistikler, t-testi, varyans analizi, Kruskal Wallis, Tukey HSD ve Bonferroni Düzeltmeli Mann Whitney U ve Pearson Korelasyon analizleri ile değerlendirildi.

Bulgular: Araştırma grubunda bulunan hemşirelerin iş doyum puan ortalamaları 144.49±20.90, mesleki

bağlılık puan ortalamaları 74.66±13.21 bulundu. İş doyumları, ücretleri, kuruma bağlılık ve güvenleri ile mesleki bağlılıkları arasında pozitif yönlü, zayıf ve anlamlı bir ilişki bulundu. Çalıştıkları birim ve mesleği isteyerek seçme durumlarına göre, mesleki bağlılıkları arasında çok ileri derecede (p<.001); çalışma şekilleri ve resmi tatillerde çalışma durumlarına göre mesleki bağlılıkları arasında ileri derecede (p<.01); cinsiyetleri ve eğitim durumlarına göre mesleki bağlılıkları arasında ise, anlamlı bir fark (p<.05) bulundu. Hemşirelerin bir günlük (r -.16, p=.000) ve hafta sonu çalışma saatleri (r -.18, p=.001) arttıkça, mesleki bağlılıklarının azaldığı belirlendi.

Sonuç: Katılımcı hemşirelerin mesleki bağlılıkları ortalamanın üzerinde, mesleki hedef ve değerlere

inançları yüksek, meslek üyeliğini sürdürme konusundaki kararlılıkları ve meslekleri için çaba gösterme istekleri orta düzeyde bulundu. Mesleki bağlılıkları ile kuruma bağlılık ve güvenleri, bakım için gerekli koşulların sağlanması, çalışma arkadaşları ile ilişkileri, çatışma çözme süreçlerinin adil ve şeffaf yürütülmesi, çalışanların desteklenerek gelişimine katkı sağlanması, örgüt içi iletişim kanallarının açık tutularak işin sonuçlarının kişiye yansıtılması, ücret memnuniyetlerinin sağlanması arasında pozitif yönlü bir ilişki bulundu. Cinsiyet, eğitim durumu, çalışılan birim, çalışma şekli, resmi tatillerde çalışma durumu, mesleği isteyerek seçme, yaş, mesleki deneyim süresi, günlük ve hafta sonu çalışma saatlerinin uzunluğunun mesleki bağlılıklarını etkilediği sonucuna varıldı. Katılımcıların iş doyumları ortalamanın üzerinde bulunurken, bakımın verildiği ortamın fiziki koşullarına, örgüte bağlılık ve güvenlerine, örgüt içerisinde yürütülen çatışma çözme süreçlerine, çalışanların desteklenmesi ve gelişimine katkıda bulunulmasına, örgüt içi iletişim ve işin sonucunun kendilerine yansıtılmasına ilişkin memnuniyetleri ortalamanın üzerinde, çalışma arkadaşları ile ilişkilerine dair memnuniyetleri yüksek, ücret memnuniyetleri ortalamanın altında bulundu. Katılımcı hemşirelerin iş doyumları ile mesleki bağlılıkları, meslekleri için çaba gösterme istekleri, mesleki hedef ve değerlere inançları ve meslek üyeliğini sürdürme konusundaki kararlılıklarının arasında pozitif yönlü bir ilişki bulundu.

(19)

İLİŞKİNİN BELİRLENMESİ: BİR KAMU HASTANESİ ÖRNEĞİ

Tuğba Uluocak Köse1, Melek Karatuzla1, Aytolan Yıldırım1

1İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, İstanbul

Amaç: Bu çalışma Haydarpaşa Sultan Abdülhamit Han Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli

hemşirelerin örgüte hissettikleri bağlılık ve işe bağlı stres düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Bu araştırmanın örneklemi, 2016 yılında TSK’dan(Türk Silahlı Kuvvetleri) Sağlık Bakanlığı’na

kurum geçişi yapılan askeri hemşireler ve geçiş sonrası Haydarpaşa Sultan Abdülhamit Han Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev almış, araştırmaya katılmayı kabul eden 170 hemşireden oluşmuş ve örneklem hesaplanırken tam sayım yöntemi kullanılmıştır. Tanımlayıcı olarak planlanan bu çalışmada İşe Bağlı Gerginlik Ölçeği ve Örgütsel Bağlılık Ölçeği kullanılarak gerekli veriler toplanmıştır. Araştırmada veriler katılımcılara araştırmanın amacı anlatıldıktan ve onamları alındıktan sonra yüz yüze görüşme yöntemiyle katılımcıların uygun olduğu saatlerde uygulanmıştır. Üç bölümden oluşan veri toplama formunun birinci bölümünde katılımcıların 12 açık uçlu ve seçmeli sorularla demografik özellikleri toplanmıştır. İkinci bölümde Meyer, Allen ve Smith (1993) tarafından geliştirilen ‘Örgütsel Bağlılık Ölçeği’ çalışanların örgütsel bağlılıklarını değerlendirmeye yönelik soruları içermektedir. 5’li Likert tipindedir ve maddeler (5) kesinlikle katılmıyorum, (4) katılmıyorum, (3) kararsızım, (2) katılıyorum, (1) kesinlikle katılıyorum şeklindedir. Veri toplama formunun üçüncü bölümünde ise 1991 yılında Revicki ve arkadaşları tarafından geliştirilen “İşe Bağlı Gerginlik Ölçeği” kullanılmıştır. 4’lü Likert tipindedir ve maddeler; (4) Bana hiç uygun değil, (3) Kısmen bana uygun, (2) Büyük ölçüde bana uygun, (1) Tamamıyla bana uygun şeklindedir. Elde edilen verilerle SPSS (Statistical Package For Social Sciences) 22.0 yazılım programında veri tabanı oluşturulmuş ve veriler tanımlayıcı istatistikler, t-testi, Tek yönlü Anova, post-hoc Scheffe testi ile değerlendirilmiştir.

Bulgular: Çalışanlar gruplara göre 82’si (%48,2) daha önce GATA’ da (Gülhane Askeri Tıp Akademisi)

çalışan, 88’ i (%51,8) sağlık bakanlığı çalışanı olarak dağılmaktadır. Daha önce GATA’da çalışanlarda, örgütsel bağlılık toplam GATA değerine göre örgütsel bağlılık toplam değerinde anlamlı düşüş gözlenmiştir. İşe bağlı stres düzeyleri ise daha önce GATA’da çalışanlarda anlamlı artış göstermiştir. Korelasyon analizlerinde işe bağlı stres ile duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılık arasında negatif ilişki bulunmuştur. Regresyon analizine göre işe bağlı stres düzeyindeki toplam değişim %14,9 oranında örgütsel bağlılık toplam tarafından açıklanmaktadır. Araştırmada örgütsel bağlılık puanları kontrol edilerek işe bağlı stres puanlarının gruplara göre farkı ANCOVA testi ile analiz edilmiştir. ANCOVA analiz sonuçlarına göre

(20)

EĞİTİMİNİN AMELİYAT SONRASI AĞRIYA VE ANALJEZİK KULLANIMINA ETKİSİ

Ceyda Su Gündüz1, Nurcan Çalışkan1

1Gazi Üniversitesi, Hemşirelik Ana Bilim Dalı, Ankara

Amaç: Bu araştırma, total diz artroplastisi öncesi hastaya verilen teknoloji temelli ağrı eğitiminin ameliyat

sonrası ağrıya ve analjezik kullanımına etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Bu araştırma, non-randomize kontrol gruplu müdahale araştırması olarak yapılmıştır.

Araştırmanın uygulaması Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Gazi Hastanesi’ne başvuran, dâhil edilme kriterlerine uyan 80 hasta üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya dâhil edilen hastalardan ilk 40 hasta kontrol grubuna, ikinci 40 hasta müdahale grubuna alınmıştır. Araştırmada veriler 14.10.2018 ve 29.04.2019 tarihleri arasında, hasta tanıtım formu, kısa ağrı envanteri, analjezik kullanım formu, non-farmakolojik yöntemlerin kullanımı formu ve ağrı eğitimi soru formu kullanılarak toplanmıştır. Hastaların bilişsel işlevlerini değerlendirmek için eğitim durumlarına göre standardize mini mental test veya eğitimsizler için mini mental durum testi uygulanmıştır. Araştırmanın uygulanabilmesi için etik komisyondan ve kurumdan yazılı izin, hastalardan yazılı onam alınmıştır. Araştırma süresince kontrol grubundaki hastalara rutin bakım verilmiş, müdahale grubundaki hastalara ise rutin bakıma ek olarak ameliyattan bir gün önce teknoloji temelli ağrı eğitimi verilmiştir. Eğitimde ağrı eğitimi videosu ve kitapçığı kullanılmıştır. Eğitim materyallerinin görsel içeriği yaş ortalaması yüksek hastaların dikkatini çekecek şekilde dizayn edilmiştir. Ağrı kontrolünde kullanılacak önemli ve anlaşılması güç olan soğuk uygulama ve derin solunum egzersizi profesyonel video çekimi yapılarak ağrı eğitimi videosunun içerisine yerleştirilmiştir. Yaşlı hastalar uzun süreli eğitimi takip etmekte güçlük yaşayacağı için video süresi toplam 16:34 dakika olarak sınırlandırılmıştır. Verilerin istatistiksel analizinde, sayı, yüzdelik, ortalama, standart sapma, Ki-Kare analizi, Bağımsız Örneklem t testi ve Mann-Whitney U testi kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırma sonucunda müdahale grubunun ameliyat sonrası ağrı puan ortalamalarının kontrol

grubundan anlamlı düzeyde düşük ve ağrı yönetiminin daha iyi olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Müdahale grubunun ameliyat günü kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde daha az miktarda parasetamol kullandığı belirlenmiştir (p<0,05). Müdahale grubunun ameliyat sonrası non-farmakolojik yöntemlerden soğuk uygulama, kitap, gazete, şiir okuma, stres topu kullanma, dua etme, sohbet etme, hayal kurma, derin solunum egzersizi yapma ve pozisyon değiştirmeden kontrol gurubuna göre anlamlı düzeyde daha fazla yararlandığı belirlenmiştir (p<0,05).

Sonuç: Sonuç olarak, total diz artroplasti ameliyatı olacak hastalara teknoloji temelli ağrı eğitimi verilmesi

ameliyat sonrası ağrı düzeyini azalttığı ve non-farmakolojik ağrı kontrol yöntemlerinden yararlanmayı artırdığı için önerilmektedir.

(21)

Eda Çağrı Olcar1, Meltem Kürtüncü2

1Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Sami Ulus Kadın Doğum Ve Çocuk Sağlığı Hastalıkları Eğitim Araştırma

Hastanesi

2Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Çocuk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak

Amaç: Bu çalışma; indirekt hiperbilirübinemi tanısı ile yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatırılan

bebeklerde refleksoloji uygulamasının bilirübin değeri üzerine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda İHB tanılı bebeklere masaj uygulaması ön plandadır. Fakat bebek masajı ile refleksoloji arasında kesin bir fark bulunmasına rağmen birbirine karıştırılan uygulamalardır. Bebek masajı mükemmel, çok nazik ve ebeveyn-bebek bağlanmasını sağlayan doğal bir yöntemdir. Bebek masajında bebeğe nazikçe, baştan ayak parmağına kadar ve bazen de hafif bir yağ kullanılarak masaj yapılır. Herhangi bir sorunun gelişmediği mükemmel bir tedavi bütünüdür. Refleksolojide kullanılan parmak tekniği masajdan farklıdır ve solucan gidişine benzeyen bir hareketi andırır. Refleksoloji uygulaması sırasında organların, endokrin bezlerin ve vücut bölümlerinin yansıması kabul edilen spesifik noktalara baskı uygulanır.

Yöntem: Bu çalışmaya YYBÜ’ne sadece İHB tanısıyla yatan 60 bebek randomize olarak alınmıştır. 30

kontrol, 30 deney grubu olarak seçilmiş, deney grubundaki bebeklere ayak refleksolojisi uygulanmıştır. Bebeklerdeki defekasyon sıklığı, bilirübin düzeyleri, hastanede kalış süreleri, kilo alım durumları incelenmiştir.

Bulgular: Toplam 60 hasta değerlendirilmiştir. Gruplara göre bebek dışkılama sayısı istatistiksel olarak

anlamlı farklılık göstermektedir (p=0.001; p<0.01). Çalışma grubundaki bebeklerin %90’ı günde 8 ve daha çok kez dışkılamaktadır, kontrol grubundan ise tüm bebekler 7 kezden az dışkılmaktadır. Kontrol grubunda kilosu düşen bebek oranı çalışma grubundan yüksekken, çalışma grubunda kilosu artan bebek oranı kontrol grubundan yüksektir. Çalışma grubunun hastanede kalış süreleri 1-2 gün iken, kontrol grubunda 1-3 (2) gün bulunmuştur. Gruplara göre hastaneye yatış billirubin ölçümleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmış olup (p=0.001; p<0.01); çalışma grubunun hastaneye yatış billirubin ölçümleri kontrol grubundan yüksek bulunmuştur. Fakat çalışma grubunda hastaneden çıkış billirubin ölçümleri çalışma grubunun ölçümlerinden daha düşük bulunmuştur.

Sonuç: İHB YYBÜ yatış nedenlerinden en önemlisi olarak bilinmektedir. Refleksolojinin bilirübin düzeyini

anlamlı bir şekilde düşürdüğü, defekasyon sayısının artışına sebep olduğu, kilo alımını arttırdığı, hastanede kalış süresini düşürdüğü gözlenmiştir. Bu nedenle bebeklere doğumlarından itibaren sağlık personelleri ve

(22)

örnek refleksoloji uygulaması

Ayak Refkleksoloji Masajın Uygulanması Kesitsel Fotoğrafları örnek refleksoloji uygulaması

(23)

Betül Uçar1, Deniz Tanyer-Koçoğlu1

1Selçuk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Hemşireliği Bilim Dalı, Konya

Amaç: Bu araştırma, eczacıların sağlığa verdikleri önem ve sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını belirlenmesi;

sosyo-demografik özelliklere ve sağlık özelliklerine göre sağlıklı yaşam biçimi davranış düzeyinin değişip değişmediğini incelemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırma, Isparta il merkezinde Türkiye Eczacılar Birliği’ne bağlı serbest eczacılarda yapılmıştır

ve tanımlayıcı türdedir. Tam sayım yöntemi ile yapılan araştırmada, 117 eczacıdan 104’üne ulaşılmıştır. Araştırmanın verileri anket tekniğiyle toplanmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için Etik Kurul izni ve eczacılardan onam alınmıştır. Çalışmada veriler sosyo-demografik form, sağlık özellikleri formu ve Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II (SYBD) kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde, bağımsız parametrik t testi, tek yönlü varyans analizi (Tukey HSD) testleri kullanılmıştır.

Bulgular: Araştırmaya katılan eczacıların; %51.9’u kadın, %83.7’si evli ve %44.2’si 30-41 yaş aralığında,

%82.7’sinin 0-2 tane çocuğu bulunmakta, %65.4’ünün 11 yıl ve üstü çalışma deneyimi olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya katılan eczacıların; %69,22’si sigara, %84,6’sı alkol kullanmamaktadır, zayıf ve normal kilolu olanların oranı ise %44,2’dir. SYBD ölçeği toplam puan ortalaması ise 128,105±19,047 olarak orta düzeyde bulunmuş, alınan en düşük puan 84, en yüksek puan 192 bulunmuştur. Beslenme alt grubu toplam puan ortalaması ile yaş grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmıştır (p<0.05). 42-53 yaş aralığında olan eczacıların beslenme puan ortalamaları daha yüksektir. Eczacıların yaş, medeni durumunun, çocuk sayısının, çalışma yıllarının SYBD’ larını etkilemediği saptanmıştır. Sigara kullanma durumuna göre eczacıların SYBD puan ortalamaları incelendiğinde, sigara kullanmayanların puan ortalamalarının kullananlara göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Eczacıların beslenme puan ortalamaları ile sigara kullanımı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark belirlenmiştir (p<0.05). Sigara içmeyen eczacıların manevi gelişim alt grubu puan ortalamaları daha yüksektir. Eczacıların beden kitle indeksine göre manevi gelişim ve kişiler arası ilişkisi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark belirlenmiştir (p<0.05). Sigara kullanmayan eczacıların stres yönetim alt grubu puan ortalamaları daha yüksektir.

Sonuç: Bu SYBDÖ-II sonuçları eczacıların bilgi ve deneyimlerini kendi yaşam biçimine aktarmadıklarını

düşündürmektedir. Özellikle sigara kullanan eczacıları önemli bir risk grubudur. Eczacıların mesleki eğitimleri süresince kazandıkları sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını uygulamama nedenlerinin araştırıldığı çalışmaların yapılması veya bu konuda deneysel çalışmalar yapılması önerilir.

(24)

GÖRE İNCELENMESİ

Aslıhan Öztürk Eyimaya1, Sevim Uğur2, Tufan Aslı Sezer1, Ayfer Tezel1 1Ankara Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Hemşirelik Bölümü

2Aksaray Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü

Amaç: Dijital oyun bağımlılığı bilgisayar veya video oyunlarının sorunlara yol açacak şekilde aşırı

kullanımı olarak tanımlanmaktadır. Dijital oyun bağımlılığı çocukların sağlığı ve gelişimi üzerinde olumsuz etkilere neden olur. Bu etkiler belirlenirken çocuğun akademik başarısı, beden kitle indeksi, uyku ve görme bozukluğu gibi değişkenlerin incelenmesi önemlidir. Bu çalışma ilköğretim öğrencilerinde dijital oyun bağımlılığının çeşitli değişkenlere göre incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Analitik kesitsel tipteki bu çalışma, 2018-2019 eğitim öğretim yılı bahar döneminde, Ankara

il merkezinde bulunan bir ilkokulda gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini 230 ilkokul öğrencisi oluşturmuştur. Çalışmaya katılım hızı %77’dir. Veriler Kişisel Bilgi Formu ve Çocuklar İçin Dijital Oyun Bağımlılığı Ölçeği (ÇİDOBÖ) ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler, ki-kare, t testi, Mann Whitney U testi, tek yönlü varyans analizi, Kruskal Wallis testi ve regresyon analizi kullanılmıştır. Veriler bilgisayar ortamında değerlendirilmiştir. Anlamlılık seviyesi olarak p<0.05 kabul edilmiştir. Çocuklardan araştırmaya dahil edilebilmeleri için sözlü onam, ebeveynlerinden yazılı onam alınmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için kurum izni ve etik kurul izni alınmıştır.

Bulgular: Çalışmaya katılan çocukların boy uzunluklarının ortalaması 139,24±6,49 cm, vücut ağırlıklarının

ortalaması 36,43±8,69 kg’dır. Çocukların %17’sinin görme problemi vardır. Çocuklardan %15,7’si fazla kilolu ve %13,9’u obezdir. ÇİDOBÖ’ye göre çocukların %61,7’si az riskli, %23,5’i riskli ve %3,5’i dijital oyun bağımlısı grubunda yer almaktadır. Çocukların cinsiyeti, anne eğitim düzeyi, akademik başarıları, annenin çalışma durumu, dijital oyun oynama süresi ve çocukların bilgisayar, tablet, cep telefonu ve oyun konsolu gibi dijital oyun araçlarına sahip olma durumları ÇİDOBÖ toplam puan ortalaması üzerinde istatistiksel olarak anlamlı fark yaratmıştır (p<0.05). Çocukların beden kitle indeksi, görme problemi olup olmaması, babanın eğitim düzeyi ve babanın çalışma durumu ÇİDOBÖ toplam puan ortalaması üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark yaratmamıştır (p>0.05).

Sonuç: Çocukların teknolojik cihazları uygun olmayan şekilde kullanmaları hem akademik başarısızlığı

hem de bazı sağlık risklerini beraberinde getirmektedir. Bu nedenle dijital oyun bağımlılığı erken dönemde hemşirelik girişimleri ile azaltılmalı, olumsuz sonuçları ortadan kaldırılmalıdır. Birçok farklı ortamda ebeveynler ve çocuklarla etkileşim halinde olan hemşirelerin, dijital oyunların çocuk gelişimi üzerindeki etkilerini bilmesi ve ailelere danışmanlıkta bulunması dijital oyun bağımlılığının etkilerinin azaltılmasına katkı sağlayacaktır.

(25)

SOSYAL MESAFE DURUMLARININ BELİRLENMESİ

Elif Aşık1, Sevil Albayrak1

1Kırıkkale Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü

Amaç: Hemşirelik öğrencilerinin şizofreni hastalarını, damgalamaları ve toplum dışına itmelerinin bakıma

olumsuz yansıyabileceği düşünülmüştür. Bu araştırma hemşirelik dördüncü sınıf öğrencilerinde şizofreni hastalarına ilişkin sosyal mesafe durumlarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Tanımlayıcı tipte yapılan araştırmanın evrenini, Anadolu’da iki ilde sağlık bilimleri fakültesi

hemşirelik bölümü dördüncü sınıfta okuyan öğrencilerin tamamı oluşturmuştur (X1: 92, X2: 98, toplam:190). Bazı öğrencilerin araştırmaya katılmak istememesi nedeniyle araştırma 172 öğrenci (%90,5) ile tamamlanmıştır. Veri toplama aracı olarak anket formu ve sosyal mesafe ölçeği kullanılmıştır. 14 sorudan oluşan ölçekten en az 14 en fazla 98 puan alınabilmekte ve puan arttıkça sosyal mesafe artmaktadır. Bu araştırmada ölçeğin cronbach alfa değeri 0,93’tür. Araştırma için gerekli izinler (etik kurul, kurum onayı ve ölçek için yazar izni) alınmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır.

Bulgular: Öğrencilerin yaş ortalaması 21,7±1,143 olup, %83,1’i kızdır. Öğrencilerden şizofreni ile ilgili bilgi

edinenlerin en çok internetten, öğretmenlerinden ve sinemadan (sırasıyla; %30,3;19,3;16,4) bilgi edindikleri belirlenmiştir. Şizofreni hastalarına ilişkin duygularını belirten öğrencilerin, en çok şefkat, korku ve acıma duygusu hissettikleri (sırasıyla; 117;80;54 öğrenci), 15 kişinin ise hiçbir duygu hissetmediği belirlenmiştir. Öğrencilerin sosyal mesafe ölçeğinden aldıkları ortalama puan 66,2±19,14’dır.

Sonuç: Son sınıfta yer alan ve mezuniyet sonrasında her türlü hastalığa sahip bireylere hizmet sunacak

olan hemşirelik öğrencilerinin, sosyal mesafe ölçeğinden ortalamanın üstünde puan aldıkları belirlenmiştir. Bu durumun şizofreni hastalarına olumsuz yaklaşımlara sebep olabileceği düşünülebilir. Öğrencilere yönelik aldıkları derslerin içinde sosyal mesafelerini azaltacak eğitim içeriklerinin olması önerilir.

(26)

MÜDAHALE EĞİTİMİNİN ETKİNLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Sevda Uzun1, Aylin Aydın Sayılan2, Nurşen Kulakaç1

1Gümüşhane Üniversitesi, Hemşirelik Bölümü, Gümüşhane 2Kırklareli Üniversitesi, Hemşirelik Bölümü,kırklareli

Amaç: Amaç: Çalışmanın amacı, hemşirelik bölümü 1. Sınıfta öğrenim gören öğrencilerin yanıklarda acil

müdahale yöntemleri bilme durumları ve verilen eğitimin etkinliğini değerlendirmektir.

Yöntem: Yöntem: Tanımlayıcı türdeki araştırmanın örneklemini bir üniversitenin sağlık bilimleri fakültesinde

öğrenim gören 216hemşirelik bölümü öğrencisi oluşturdu. Veriler kişisel bilgi formu ve araştırmacılar tarafından geliştirilen anket formu ile toplandı. Verilerin analizinde sayı ve yüzdelik hesapları, aritmetik ortalama, t testi ve One-WayAnova analizi testleri kullanıldı.

Bulgular: Bulgular:Öğrencilerin yaş ortalamalarının 20.0±1.4, yüzde 81.8’inin kadın ve %65’inin sobalı bir

evde oturduğu bulundu. Öğrencilerin %31’inin haşlanma yanıkları ile karşılaştığı, %55’inin yanık bölgesine yoğurt uyguladığı ve % 89’unun oluşan su kabarcıklarını patlatmadığı belirlendi. Eğitim sonrası son test puan ortalamasının ön test puan ortalamasından anlamlı olarak yüksek olduğu bulundu (p=0,00). Ön test uygulamasında en fazla alev ve elektrik yanıklarına yaklaşımsoruları, son test uygulamasında ise kimyasal yanıklara yaklaşım soruları doğru olarak cevaplandı.

Sonuç: Sonuç:Hemşirelik eğitiminde, öğrencilerin yanıklarda bireye yönelik acil müdahale becerilerini

arttıracak teorik bilgi ve uygulamalarınındaha ayrıntılı yer alması farkındalığın arttırılmasında etkili olacaktır.

(27)

DURUMLARI VE TUTUMLARI

Ezgi Keser1, Serpil Yüksel2

1Konya Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Yazır Fizik Tedavi Kliniği, Konya, Türkiye

2Necmettin Erbakan Üniversitesi, Hemşirelik Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Cerrahi Hastalıkları

Hemşireliği Anabilim Dalı, Konya, Türkiye

Amaç: Basınç yaralarının önlenmesinde, hemşirelerin basınç yaraları ve önleyici girişimlere ilişkin bilgi

durumlarının ve tutumlarının etkili olduğu bilinmektedir. Bu araştırmada, uzun ameliyat süresi, hareketsizlik ve beslenme sorunları gibi basınç yarası risk faktörlerine maruz kalan cerrahi hastalarına bakım veren hemşirelerin basınç yaralarını önlemeye yönelik bilgi durumlarını ve tutumlarını belirlemek amaçlandı.

Yintem: Tanımlayıcı tipteki bu araştırma, 1 Ekim 2018-1 Şubat 2019 tarihleri arasında bir üniversite

hastanesinin cerrahi kliniklerinde ve cerrahi yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ) gerçekleştirildi. Araştırmanın örneklemini bu birimlerde görev yapmakta olan ve meslekte çalışma yılı en az 1 yıl olan 175 hemşire oluşturdu. Araştırma öncesi etik kuruldan ve kurumdan gerekli izinler alındı. Veriler, tanıtıcı özellikler veri formu, Basınç Ülserini Önlemede Bilgi Değerlendirme Ölçeği (BÜÖBDÖ) ve Basınç Ülserini Önlemeye Yönelik Tutum Ölçeği (BÜÖYTÖ) ile toplandı. Hemşirelerin bilgi durumunu ve tutumunu etkileyen faktörlerin değerlendirilmesinde, bağımsız gruplarda t testi, Mann Whitney U test, bağımsız gruplarda tek yönlü varyans analizi, Kruskal Wallis test ve çoklu regresyon analizi kullanıldı.

Bulgular: Hemşirelerin yaş ortalaması 29.91±6.48 yıl olup, %65.3’ü kadındı ve yarısı lisans mezunu

idi. Çoğunluğunun (%90.7) daha önce basınç yarası açılan hastaya bakım verdiği belirlendi. BÜÖBDÖ toplam puan ortalamasına göre hemşirelerin basınç yarasını önlemeye yönelik bilgi düzeyinin yetersiz olduğu (<%60 puan), sadece %24’ünün bilgi puanının ykrk31 %60 olduğu saptandı. Çoklu regresyon analizi ile yapılan değerlendirme, hemşirelerin mesleki deneyim süresi, çalışma şekli, günlük bakım verilen hasta sayısı ve basınç yarası açılan hastaya bakım verme deneyiminin BÜÖBDÖ toplam puanını anlamlı olarak %19 oranında etkilediği belirlendi (p< 0.05). BÜÖYTÖ toplam puan ortalamasına göre hemşirelerin basınç ülserini önlemeye yönelik tutumlarının olumlu olduğu (ykrk31 %75 puan), sadece %22’sinin tutum puanının <%75 olduğu saptandı. Hemşirelerin tanıtıcı özelliklerinin ve uyguladıkları basınç yarası önleme girişimlerinin, BÜÖYTÖ toplam puanını anlamlı olarak etkilemediği belirlendi (p>0.05). BÜÖBDÖ ile BÜÖYTÖ toplam puan ortalamaları arasında anlamlı ilişki olmadığı saptandı (p>0.05).

(28)

DEĞERLENDİRMESİ

Fatma Güçlü1, Serap Ünsar2

1Sultan 1.Murat Devlet Hastanesi,Edirne

2Trakya Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü

Amaç: Bu araştırma erişkin yoğun bakım ünitesinde tedavi gören entübe ve sedatize hastaların aspirasyon

ve pozisyon verme sırasındaki ağrı davranışlarını ve etkileyen faktörleri değerlendirmek amacıyla planlandı.

Yöntem: Çalışmanın verileri Veri Toplama Formu, YBAGÖ (Yoğun Bakım Ağrı Gözlem Ölçeği), RSÖ

(Ramsay Sedasyon Ölçeği) ve Veri Gözlem Kayıt Tablosu kullanılarak elde edildi. Edirne ilindeki bir devlet hastanesinin 3.basamak yoğun bakım ünitesinde yatmakta olan 18 yaşından büyük, entübe ve sedatize, RSÖ (Ramsay Sedasyon Ölçeği) puanı 4-5-6 (uyku düzeyindeki), 24 saatten fazla yoğun bakımda yatan, sözel iletişimi olmayan, nörolojik tanısı olmayan, kas gevşetici tedavisi olmayan ve birinci derece yakınlarından bilgilendirilmiş gönüllü olur formuna imza atarak izin verilen 91 yoğun bakım hastasına yapılmış olup; 273 gözlem aspirasyon (öncesi, sırası, sonrası), 273 gözlem pozisyon (öncesi, sırası, sonrası) toplamda 546 gözlem yapıp, YBAGÖ (Yoğun Bakım Ağrı Gözlem Ölçeği) puanı, vital bulguları ve RSÖ (Ramsay Sedasyon Ölçeği) puanı kaydedilmiştir. Verilerin analizinde; SPSS 20.0 programında, sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, One-Sample Kolmogorov-Smirnov Testi, Mann-Whitney U Testi, Kruskal Wallis H Testi, Çapraz Tablo Tekniği, Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi, Friedman Testi, Spearman’s Rho Korelasyon Katsayısı Tekniği kullanıldı. p< 0,05 olan değerler istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular: Bu araştırmada entübe ve sedatize olarak tedavi gören yoğun bakım hastalarının %51,6’sı

erkek,%60,4’ü 61 yaş ve üzeri, %57,1’i ilköğretim mezunudur.Hastaların yaş ortalaması 63,58 ±18,35 yıl, yatış süreleri ortalaması 4,62 ± 11,11 gündür. Entübe ve sedatize hastaların aspirasyon sırasındaki YBAGÖ puan ortalaması 5,13±1,70, pozisyon sırasındaki YBAGÖ puan ortalaması 3,42±1,57 olarak bulunmuştur. Entübe ve sedatize hastaların aspirasyon sırasındaki RSÖ puan ortalaması 3,97±0,82, pozisyon sırasındaki RSÖ puan ortalaması 4,96±0,73 olarak bulunmuştur.

Sonuç: Aspirasyon sırasındaki ağrı düzeyi pozisyon sırasındaki ağrı düzeyinden fazladır (p< 0,05).Bu

araştırmada, yoğun bakım hastalarının aspirasyon ve pozisyon sırasındaki ağrı şiddeti, aspirasyon ve pozisyon öncesindeki ağrı şiddetine göre yüksek bulunmuştur (p< 0,05).Hastaların aspirasyon ve pozisyon sırasındaki RSÖ (Ramsay Sedasyon Ölçeği) puan ortalamalarına bakıldığında, aspirasyon ve pozisyon öncesine göre düştüğü belirlenmiş olup hastaların ağrı düzeyi artarken sedasyon düzeylerinin azaldığı bulunmuştur (p< 0,05).

(29)

BECERİLERİNE ETKİSİ

Nurcan Çalışkan1, Mevlüde Karadağ1, Mahinur Durmuş İskender1, Sinan Aydoğan1, Ceyda Su Gündüz1 1Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Ana Bilim Dalı, Ankara

2Yüksek İhtisas Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Cerrahi Hastalıklar Hemşireliği Ana Bilim Dalı,

Ankara

3Kastamonu Üniversitesi, Taşköprü Meslek Yüksekokulu, Tıbbi Hizmetler Ve Teknikler, Kastamonu 4Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Ana Bilim Dalı, Ankara

Amaç: Bu araştırma, eleştirel düşünme dersinin hemşirelik öğrencilerinin eleştirel düşünme becerilerine

etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Araştırma Ankara’da bulunan bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nde

2017-2018 eğitim öğretim yılı 3. sınıfta öğrenim gören 178 öğrenci ile ön test son test kontrol gruplu müdahale çalışması olarak yapılmıştır. Eleştirel düşünme dersini alan öğrenciler müdahale grubunu (n=69), dersi almayan öğrenciler ise kontrol grubunu (n=60) oluşturmuştur. Veriler, Tanıtıcı Özellikler Formu, Kaliforniya Eleştirel Düşünme Eğilimleri Ölçeği ve Eleştirel Düşünme Motivasyon Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Eleştirel düşünme dersi, seçmeli ders olarak, bir yarıyıl haftada 2 saat teorik olarak işlenmektedir. Müdahale grubuna ders, altı şapka, beyin fırtınası, eleştirel medya okur-yazarlığı eğitimi, sokratik sorgulama, kavram haritası ve vaka çalışması gibi eleştirel düşünmeyi geliştiren yöntemler kullanılarak araştırmacılar tarafından işlenmektedir. Kontrol grubuna herhangi bir girişim yapılmamış, bölümün uyguladığı klasik eğitim verilmiştir. Veriler, ön test (dönem başında) ve son test (dönem sonunda) olmak üzere iki defa toplanmış, formlar müdahale ve kontrol gruplarına aynı anda verilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzdelik hesapları, t testi, tek yönlü varyans analizi, korelasyon analizi, bağımsız örneklem testi ve ANOVA testi kullanılmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için kurumdan ve etik kuruldan izin alınmıştır.

Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin %78.7’ si kadındır. Öğrencilerin %67.7’si sosyal etkinliklere

katılmadığını, %76.2’si bilimsel faaliyetlere katılmadığını, % 55.5’i bölümü isteyerek seçmediğini ifade etmiştir. Eleştirel düşünme dersini alan hemşirelik öğrencilerinin eleştirel düşünme puan ortalaması 199.02 ± 25.064, eleştirel düşünme dersini almayan hemşirelik öğrencilerinin eleştirel düşünme puan ortalaması ise 203.02 ± 27.848 olup, düşük düzeydedir. Eleştirel düşünme dersi alan öğrenci hemşirelerin ve eleştirel düşünme dersi almayan öğrenci hemşirelerin eleştirel düşünme puan ortalamaları ve eleştirel düşünme motivasyonları arasında istatistiki olarak farklılık belirlenmemiştir. Kaliforniya eleştirel düşünme ölçeği ve eleştirel düşünme motivasyon ölçeği arasında pozitif yönde orta düzeyde bir ilişki olduğu, motivasyonun

(30)

Serap Alkaş1, Başak Demirtaş Hiçyılmaz1 1Ankara Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi

Amaç: Bu çalışma, sezaryen ile doğum yapan annelerin doğum sonu konfor düzeylerini ve etkileyen

faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Tanımlayıcı bir çalışmadır. Çalışma, Temmuz-Aralık 2018 tarihleri arasında bir üniversite

hastanesinin Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda yürütülmüştür. Araştırma 37 hafta ve üzeri sezaryen ile doğum yapan, iletişim engeli olmayan, 18 yaş ve üzeri, anomalili bebeği olmayan, bebeği yoğun bakım ünitesinde tedavi almayan ve çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 201 anne ile yürütülmüştür.Verilerin toplanması, Veri Toplama Formu ve Doğum Sonu Konfor Ölçeği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bağımlı değişkenler normal dağılıma uygunluk gösterdiğinden iki grup karşılaştırmalarında ‘’Independent Sample t Test’’, ikiden fazla grup karşılaştırmalarında ise ‘’ One-Way ANOVA’’ testi kullanılmıştır. İstatiksel analizde önemlilik düzeyi p?0,05 olarak kabul edilmiştir.

Bulgular: Annelerin Doğum Sonu Konfor Ölçeği’nden aldıkları toplam puan ortalamasının 121,74±16,11;

fiziksel konfor alt boyut puan ortalamasının 41,06±10,01; psikospritüel konfor alt boyut puan ortalamasının 45,98±4,38 ve sosoyokültürel alt boyut puan oralamasının 34,68±6,49 olduğu belirlenmiştir. Çalışmamızda, annelerin yaş ile birlikte sosyokültürel konfor alt boyut puan ortalamalarının arttığı belirlenmiştir. Üniversite düzeyinde eğitim alan annelerin psikospritüel konfor alt boyut puan ortalamaları yüksek bulunmuştur (p?0,05). Çalışmamızda önceki doğumun sezaryen ile olmasının fiziksel konfor, sosyokültürel konfor alt boyut ve toplam puan ortalamalarını artırdığı belirlenmiştir. Çalışmamızda anlamlı fark bulunmamakla birlikte sezaryen sonrası yaşanabilecek sorunlar hakkında bilgi alan annelerin konfor düzeyi yüksek bulunmuştur (p?0,05). Sezaryen öncesi annelere yapılan tıbbi uygulamalar konfor düzeyini azaltmaktadır. Doğum sonu dönem ile ilgili hemşirelerden bilgi ve yardım desteği alınmasının psikospritüel konfor alt boyut puan ortalamasını artırdığı belirlenmiştir. Doğum sonu dönemde ağrı, hareket etmede güçlük, bebek bakımında güçlük, halsizlik ve eliminasyon güçlüğü yaşayan annelerin fiziksel konfor alt boyut ve toplam puan ortalamaları düşük bulunmuştur (p?0,05). Meme ucu problemleri ve bilgi eksikliğine bağlı endişe yaşayan annelerin ise fiziksel konfor, sosyokültürel konfor alt boyut ve toplam puan ortalamalarının düşük olduğu belirlenmiştir. Hemşirelerden ağrının giderilmesi, emzirme ve bebek bakımı konusunda yardım alan annelerin alt boyut ve toplam puan ortalamaları düşük bulunmuştur (p?0,001).

Sonuç: Sezaryen sonrası annelerin psikospritüel konfor düzeylerinin yüksek, fiziksel konfor düzeylerinin

orta, sosyokültürel konfor düzeylerinin ise diğer alt boyutlara kıyasla daha düşük olduğu; toplam puan ortalamaları değerlendirildiğinde ise orta düzeyde konfora sahip oldukları söylenebilir. Yaş ve eğitim düzeyindeki artış konforu olumlu etkilemektedir. Prenatal dönemde kadınların sezaryen sonrası yaşanabilecek sorunlar hakkında bilgilendirilmesi doğum sonu konfor düzeyini artırmaktadır. Doğum sonu dönemde verilen kaliteli bir hemşirelik bakımı ile annelerin konfor düzeyi artırılabilir. Böylelikle doğum sonu dönemde anne ve bebek sağlığının yükseltilmesine katkı sağlanabilir.

(31)

Serpil Özdemir2, İkbal Uğuz1

1Sağlık Bakanlığı,Acil Tıp Kliniği, Ankara 2Sağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara

Amaç: Gelişen teknoloji ile birlikte sürekli değişen dünyada insan ihtiyaçları da farklılık göstermeye başlamış,

bu süreç sağlık bakımı anlayışını da değişime uğratmıştır. Ortalama ömrün uzaması, sağlık sorunlarının ve kronik hastalıkların artması, bununla birlikte hastalıkların tanı, tedavi yöntemleri ve bakım hizmetlerinin gelişmesi sağlık personellerinin de kendilerini yenileme ve yeniliğe uyum sağlama gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. Yenilik yeni ve değerli olan bir düşünce ya da bilgiyi, doğru yer ve zamanda somutlaştırarak, topluma yararlı ürün ya da sürece dönüştürmektir. İnovasyon ise Latince bir kelime olup, “innovare” kökünden türemiştir ve yeni, farklı bir ürün ya da düşünce üretmek anlamına gelmektedir. Türk Dil Kurumu ise inovasyonu yenileşim olarak tanımlamıştır. Bireylerin gereksinimlerinden ortaya çıkan inovasyon kavramı, gereksinimlerin hızlı ve iyi şekilde sunulmasını sağlamaktadır. Teknolojide yaşanan devrimsel gelişmeler, teşhis ve tedavi hizmetlerinin sunum şekline ve kalitesine etkileriyle sağlıkta önemli dönüşümlere sebep olmuştur. Hemşireliğe yönelik yeni yaklaşımların, teknolojilerin ve çalışma biçimlerinin geliştirildiği süreç, hemşirelikte inovasyon olarak açıklanmaktadır Uluslararası Hemşireler Konseyi’nin (ICN) 2009 yılındaki teması inovasyon üzerinedir. Hemşirelik hizmetlerinde kalitenin artırılması, uygun bakım modellerinin oluşturulması ve sürdürülmesinde inovasyon mesleki bir gereksinim haline gelmiştir. ICN, hemşirelik hizmetlerinin temeli olan “bakım” kavramının öneminin vurgulanması ve etkin olması ile mesleki gelişme sağlanacağı, bunu yapabilmek için de mevcut uygulamaları yinelemek yerine, hemşirelik eğitiminde yenilikçi düşünceye sahip hemşirelerin yetiştirilmesi, bilimsel bilgilere dayalı bakım hizmetleri sunulması ve yenilikçi düşünceye sahip olunması gerektiğini belirtmektedir .Yenilikçiliğin önemi ve farkındalığının artması, hem ülkemizde hem de dünyada hemşirelik alanında inovatif gelişmelerin artmasına olanak tanımıştır Ülkemizde 2012’de inovatif çalışmalar başlamış, son 5 yıl içerisinde hemşirelik alanında 250 adet patent başvurusu yapılmış, 30’u için patent alınmıştır. Dünyada ise Amerikan Hemşireler Birliği (American Nurses Assocation=ANA) hemşirelik müfredatını gözden geçirmek için çalışmalar başlatmıştır. Yenilikçi hemşirelerin yetiştirilebilmesi için hemşirelik eğitimi veren öğretim elemanlarının yeniliğe açık olmaları gerekmektedir. Globalleşen dünyanın beklentilerini karşılayabilecek nitelikte hemşireler yetiştirebilmek için hemşirelik eğitimine inovatif stratejiler uygulamak gerekmektedir. Ancak mevcut müfredatların içeriğinin fazla yüklü olması, farklı derslerde içeriğin tekrarlanması, öğrencilerin öğrenmek istedikleri konuları eğitimcilerin dikkate almaması, inovatif yaklaşımların ve elektronik öğrenme araçlarının kullanımının yeteri kadar desteklenmemesi inovasyonel tutumu engelleyen nedenler olarak gösterilmiştir. Bu derlemenin

(32)

Savaş Altınsoy1

1Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Araştırma Hastanesi, Ankara-türkiye

Amaç: Metanol endüstriyel alanda kullanılan renksiz, kokusuz ve berrak bir üründür. Günümüzde

gerek suicid amacı ile gerekse kaza ile alınması sonucu yüksek mortalite oranı ve ileri dönem nörolojik defisitleri sonucu yüksek morbidite oranına sahip toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz bu çalışmamızda hastanemize metanol intoksikasyonu tanısı ile başvuran hastaların hastanede kalış süresi ve mortalite oranlarını ortaya koymaya çalıştık.

Yöntem: Yoğun bakım ünitemize kabul edilen metanol intoksikasyonu tanısı alan 12 hasta dosyası

retrospektif olarak tarandı. Diğer alkol intoksikasyonu olanlar, plazma metanol düzeyi yüksekliği olmayanlar ile yoğun bakım ünitesine yatışı yapılmayan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastaların yaş, cins, intoksikasyon nedeni (suicid, kronil alkol kullanım öyküsü), metanol düzeyleri, diyaliz uygulanma durumu, gloskow koma skoru, yatış süresi, exitus olma durumu kayıt altına alındı.

Bulgular: Hastaların 10’u (%83) erkek iken 2’si (%17) kadındı. Çalışmaya dahil edilen hastaların yaş

ortalaması 43.2 ? 12.4 yıldı. Gloskow koma skoru tüm hastalar incelendiğinde 9.2 ? 3.2 idi. Hastaların dokuzu (%75) kronik alkol alan ve alkol kullanımı sonrası hastaneye başvururken 3’ü (%25) suicid amacı ile metanol kullanımı sonrası başvurmuşlardır. Hastaların hepsinin kan metanol düzeyi patolojik seviyede ve ortalama değer olarak 56.6 ? 14.8 mg/dL’ idi. Ortalama hastanede kalış süresi 15 ? 3.4 gündür. Yoğun bakıma kabul esnasında bilinci kapalı ve entübe olan 7 (%58) hasta varken 5 (%42) hastada bilinç bulanıklılığı olmasına rağmen ekstübe şekilde kabul edilmiştir. Tüm hastalara başvuru esnasında acil diyaliz uygulanmıştır. 8 hasta (%66) exitus olurken 4 hasta (%34) taburcu edildi.

Sonuç: Metanol intoksikasyonu yüksek mortalite oranına sahip titizlikle takip ve tedavi edilmesi gereken

toplumsal bir sorundur. Metanol intoksikasyonu olan veya şüphelenilen her hasta 12 saatten kısa olmamakla beraber yakından gözlenmelidir. Özellikle bilinç durumu kötü olan, ciddi solunum depresyonu olan, metbaolik veya hemodinamik olarak instabil olan hastalar yakın takip ve tedavi amacı ile yoğun bakım ünitesinde takip edilmelidir. Yakın takip edilmesi gereken bu gibi durumlarda gerek yoğun bakım hemşirelerinin gerekse hekimlerinin birlikte hareket etmesi gerekmektedir.

(33)

Sevcan Filiz1

1Şehir Hastanesi - Hemşire

2Maltepe Üniversitesi-istanbul-akademisyen

Amaç: Günümüzde nüfusun yaşlanması ve dolayısıyla kronik hastalıklardaki artış palyatif bakıma verilen

önemin tüm dünyada gün geçtikçe artmasına neden olmuştur. Türkiye’ de de palyatif bakım gereksinime duyulan ihtiyaç palyatif bakım kliniklerinin sayısının artırılması ile sonuçlanmıştır. Hasta memnuniyeti ile hemşirelik bakım kalitesinin doğrudan ilişkili olduğu gözönünde bulundurularak; bu çalışmada palyatif bakım kliniklerinde yatan hastaların, hemşirelik bakım hizmetinden memnuniyet düzeylerinin ve bu memnuniyeti etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmanın evrenini, Ankara il merkezinde Palyatif Bakım Kliniği bulunan dört devlet hastanesinde

görev alan hemşireler ve bu kliniklerde en az 2 gündür yatmakta olan hastalar oluşturmaktadır. Fakat izin alınabilen 2 hastanede çalışama yürütülebilmiş; 27 hemşire ve 154 hastaya bilgi formu, yatan hastalara NEWCASTLE Hemşirelik Bakımı Memnuniyet Ölçeği uygulandı.

Bulgular: Hastaların bağımlılık düzeyi, daha önceden hastanede yatmış olmaları ve hastanede yatış

süreleri ile hemşirelik bakımı memnuniyet düzeyleri arasındaki fark ortaya konmuştur. (P<.05).

Sonuç: Tam bağımlı hastaların ve daha önceden klinikte yatma tecrübesi olan hastaların memnuniyet

düzeyleri daha yüksekti. Ayrıca eğitim düzeyi yüksek olan, klinik tecrübesi fazla olan, hemşire sayısının fazla olduğu palyatif bakım kliniklerindeki hastaların hemşirelik bakım memnuniyet düzeyleri daha yüksekti. Palyatif bakım kliniklerinin fiziki şartlarının iyi olması, hasta odalarının tek kişilik ve konforlu olması, hasta ve refakatçisinin ihtiyacı olabilecek malzemelerin bulunmasının hasta memnuniyetini olumlu etkilediği saptanmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

UNICODE (Araştırınız) kodlamasını kullanarak öğrenci numaranız, adınız ve soyadınızı arada birer boşluk olacak şekilde kodlayınız.. X anahtarının iletimde olduğu

Buna göre, Ayşe harcamaya ilk kez pazartesi başlarsa hangi gün elindeki parası bitmiş olur?...

Öğrencilerin cinsel ve üreme sağlıklarına iliş- kin özelliklerine göre cinsel sağlığına ilişkin bilgi düzeyleri ve cinsel sağlığa bakış açıları

2) Şeker oranı %40 olan bir miktar şekerli suya içindeki kadar su eklenirse son şeker yüzde kaç olur?. 3) Şeker oranı %25 olan 160 kg şekerli suya kaç kilo şeker eklenirse

Onerece˘ ¨ gim yardımcı g¨ or¨ u¸slere yararlı olmayabilir, o a¸cıdan bu g¨ or¨ u¸slere fazla odaklanmamalı. Problem 6.1 H ayrılabilir bir Hilbert

Bunu yaparken ya e 1 vekt¨ or¨ un¨ un iz uzayında olmadı˘ gını veya ¸cekirdek uzayında sıfırdan farklı bir vekt¨ or oldu˘ gunu g¨ osterebilirsiniz. Soru 7.4 Bir

Araştırma, Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahi Servisinde açık kalp ameliyatı uygulanan hastaların ameliyat öncesi kaygı

1. Aşağıdaki kapalı pizza kutularının üzerinde içindeki pizzanın ne kadarlık kısmının yenildiği yazılıdır. Buna göre hangi kutudaki pizzayı hangi çocuk