• Sonuç bulunamadı

Demokrasi, tarihsel süreçte değişik uygulama sahası bulmuş ve farklı sistemlerle birlikte uygulanmış bir kavramdır. Bu modeller başlıca şöyledir:

1.7.1. Klasik Demokrasi

Klasik demokrasi modeli Yunan site devletlerinde uygulanan ve orada belli

şartlara haiz vatandaşların tümünün katılımıyla gerçekleştirilen bir modeldir. Günümüzde uygulama zorluğu nedeniyle yerini temsili demokrasilere bırakmıştır.

1.7.2. Liberal Demokrasi

Liberalizm, feodal yapının son bulduğu ve bireyin ön plana çıkmaya başladığı Aydınlanma Çağı sonrası gelişmelerin etkisiyle gelişme göstermiştir. Burjuva sınıfının ekonomik alanlarda daha fazla özgürlük istemesi ve devletin müdahalesinin her alanda azaltılması yönündeki istekleri ile şekillenmeye başlamıştır. Amerikan devrimi ile başlayan bu ideoloji Fransız devrimi sonrasında evrensel bir boyut kazanmıştır.44

44 Akşin, Sina, ”Düşünce Tarihi, 1945 Sonrası”, Türkiye Tarihi 5: Bugünkü Türkiye Tarihi 1980- 1995, Cem Yayınevi, Đstanbul, 2000, s.264.

Liberalizm, siyasal ve ekonomik liberalizm olmak üzere ikiye ayrılır. Siyasal liberalizm görüşünün öncüsü John Locke olarak kabul edilmektedir. Bireyin her türlü otoriteden uzak tutulması ve herkesin kendi kendisinin yargıcı olması gerektiğini ifade eden Locke, katı ve sert bir yönetim tarzını şiddetle reddeden, bireyin ön planda tutulduğu bir sistemin olması gerektiğini savunur45.

Liberalizm, siyaset teorisine yakın bir zamanda girmiş, kelime anlamı olarak liberte yani özgürlük kelimesinden türemiş bir kavramdır. Liberal demokrasiyi anayasal demokrasiyle aynı anlamda kullanarak, devletin güç ve yetkilerinin sınırlandığı, temek hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı bir sistem olarak ifade edebiliriz. Liberal sosyal düzenin ilkeleri toplumun uzlaşması sonucu meydana gelen, siyasal iktidarın ise anayasal bir çerçeve içerisinde güç ve yetkilerini kullandığı bir yönetim şekli olarak da tanımlayabiliriz.46 Tanımlamalarda bulunurken liberalizmin ne olup olmadığını kavramak önemlidir. Bu çerçeveden bakıldığında siyasal ve toplumsal teori bağlamında liberalizm, muhafazakârlık ve sosyalizmden farklıdır. Fakat bu iki ideolojinin arasında bir yere de sahip değildir.47

Ekonomik liberalizm ise Adam Smith’in düşünceleri doğrultusunda gelişmiştir. Ulusların Zenginliği adlı kitabında ekonomiye devlet tarafından müdahale edilmemesi halinde serbest piyasanın ‘gizli bir el’ tarafından dengeye gireceğini belirtmiştir. Smith’in eseri ilk dönemlerde kabul görmese de ilerleyen zamanlarda özellikler merkantilizme karşı klasik bir bildirge haline gelmiştir.48

Liberalizm tarihsel süreç içerisinde ülkelerde uygulanma biçimlerinde bile farklılık göstermektedir. Đngiliz liberalizmi, dış zorlamalardan ve müdahalelerden korunan ve sınırlı devlet anlayışına dayanan bir özgürlük anlayışına sahipken, Fransız liberalizmi Locke’cu liberalizm ile beraber Rousseau’ya ait pozitif özgürlük anlayışına dayanan devletçi bir liberalizmin izlerini taşır. Alman liberalizmi ise alışılmışın dışında, 16. yüzyıldan 20.yüzyıla uzanan ve eski gelenek olarak adlandırılan doğal hukuk, doğal haklar ve sınırlı devlet anlayışının yanında Napolyon

45

Çam, a.g.e., s.222.

46 Aktan, C.Can, “Demokrasi, Liberalizm ve Sınırlı Devlet”, Yeni Türkiye Dergisi, Yıl 5, Sayı 25,

Ocak-Şubat, 1999. s.142-145.

47 Erdoğan, a.g.e., s.5. 48

sonrası dönemde ise doğal hukuk ve doğal haklar yerine hukuk devleti ilkesini benimsemiştir.49

Weber, Schumpeter ve Dahl gibi yazarlar ise liberal demokrasilerde bireysel özgürlüklerin devlet iktidarına karşı korunması ve siyasal partiler ile açık seçimlerin varlığından dolayı liberal demokrasilerin koruyucu ve temsil boyutunu vurgulayarak bu kavramların eşanlamlı olduğunu belirtirler.50

1.7.3. Marksist Demokrasi

Marksist demokrasiler Birinci Dünya Savaşından sonra Rusya’da ortaya çıkmış sosyalist düşünce çerçevesinde işçi sınıfının haklarının kapitalist ve/veya burjuvazi sınıfına karşı korunmasını öngören çerçevede gelişmiş bir demokrasi tipidir. Siyasal yönünden ziyade ekonomik bir kaygı taşıyan bu sistem, ekonomik ve siyasal demokrasinin gerçekleşmesi için özel mülkiyeti ve özel mülkiyete dayalı ekonomik sistemi reddeder.51

Özgürlük kavramı yerine bağımsız kılma ve özgürleştirme kavramlarının kullanıldığı Marksist düşüncede özgürleştirme üç aşamada olmaktadır. Birinci aşama, proletaryayı biçimsel özgürlükler adı altında sömüren burjuva ve/veya kapitalist devlet hâkimiyetinin yıkıldığı aşamadır. Đkinci aşamada işçi diktatörlüğü, burjuvazinin bütün kalıntılarını yok edene kadar çok sert bir rejim uygulayacaktır. Son aşamada ise komünizme geçildikten sonra proleter diktatörlük, sosyalist ekonomi yaşam düzeyini yükselttikten sonra son bulacak ve devletin görevleri aşama aşama azalacak ve devlet ortadan kalkacaktır. Böylece insanlar özgür kılınmış olacaktır.52

1.7.4. Radikal Demokrasi

Radikal demokrasi kavramı, liberal demokrasiye yöneltilen bir eleştiriden ziyade, onun eksik kalan yanlarını tamamlayan bir mahiyette ortaya çıkmıştır. Radikal demokrasi, modern dönem sonrası anlamına gelen ve içinde yaşadığımız dönem olarak kabul edilen postmodernizm dönemi içerisinde, liberal demokrasinin

49 Yayla, Atilla, Liberalizm, Liberte Yayınları, Ankara, 2002, s.22. 50 Tosun, a.g.e. s.104.

51 Tosun, a.g.e. , s.106. 52

yeniden kurgulanması gereksinimi vurgulayan bir akım olarak ortaya çıkmıştır. Kamusal alanın demokratikleştirilmesini ön şart olarak kabul ederek demokratik bir devlet-sivil toplum ilişkisi kurmayı ve liberal demokrasinin daha katılımcı bir işleyişe sahip olabilmesi için normatif bir demokrasiyi siyasal yaşama yerleştirmeyi amaçlar. 53

Konuyu biraz açacak olursak, liberalizm ve beraberinde globalleşmenin etkinliğin artması toplumsal bazda tepkisel olarak etnik milliyetçiliğin ve fundamentalizmin artan bir değer olarak kabul görmesi gibi bir durumu doğurmuştur. Bununla birlikte toplumda birbirine karşı bir ötekileştirme gayreti ortaya çıkmış olup liberal söylemlerin daha radikal bir şekilde yeniden yapılandırılması gerekli kılmıştır54. Bunun çözümünü Keyman:

“…ciddi bir liberal demokrasi ya da sosyal demokrasi geleneği olmayan bir siyasal mekânı çoğulcu ve demokratik bir tarzda yeniden örgütlemek, bu anlamda, yeni bir siyaset anlayışına ihtiyaç duyuyor. Bu siyaset anlayışı liberal demokrasiyi veri almayan, onu sorgulayan, globalleşmenin liberal demokrasi üzerine ‘kriz yaratıcı’ etkilerini görerek demokrasi sorusuna yaklaşan ‘liberalizm şampiyonluğu yapmadan liberal demokrasiye yaklaşan’ ve liberal demokrasinin yeniden kurulmasını savunan bir siyasal proje…55” yani radikal demokrasi olarak belirtiyor.