• Sonuç bulunamadı

3.1.4 6 Kasım 1983 Seçimler

3.1.4.1. ANAP Đktidarı (1983–1989)

6 Kasım seçimlerinden sonra Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal, Hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Evren’den aldıktan sonra kabineyi oluşturdu. Böylelikle uzun bir süre devam eden koalisyon hükümetleri dönemi son bulmuş, ülke siyasal açıdan istikrarın olduğu yeni bir döneme girmiştir.

25 Mart 1984 yılında yapılan yerel seçimlerden de birinci parti olarak çıkan Anavatan Partisi 6 Kasım seçimleri ardından konumunu iyice pekiştirdi. Genel seçimlere giremeyen birçok parti yerel seçimlerde yer alması ANAP’ın oy oranını bir miktar düşürse de, bu partilerin genel başkanlarının hala yasaklı olması ANAP aleyhine sonuçlandı. Öte yandan icazetli partiler olarak adlandırılan HP ve MDP 1984 ara seçimlerinde büyük bir hezimete uğrayarak çıkmıştır299.

299 Yerelnet, “Seçim Sonuçları Değerlendirmesi 1984 Yılı Raporu”,

Đktidarını pekiştiren ANAP, 24 Ocak kararları çerçevesinde ekonomide liberal politikalar izledi. Kısa dönemde ekonomik istikrarı sağlama adına çalışmalar yapılarak uzun dönemde ise ekonominin yeniden yapılandırılması için çalışmalara gidildi. Zaten Özal güçlü bir devlet olmak için güçlü bir ekonomiye sahip olunması gerektiğini ifade edip çalışmalara bu alanda başlamıştır. 1980 öncesi dönemlerde azalmaya başlayan tarımın ülke ekonomisindeki payı azalmaya devam etmiş ancak tarım dışı gelirlerin oranında büyük oranlarda artışlar görülmüştür300.

Ekonomik gelişmelerin toplumun her kesiminde hissedilememesi ve enflasyonun aşırı yükselmesi ile ortaya çıkan sıkıntı 1987 seçimlerinde ANAP’ın oy kaybetmesine neden oldu. 1987 genel seçimlerine ANAP’ın dışında HP ile birleşen SODEP’in oluşturduğu SHP ile DYP, RP, MÇP, DSP ve IDP partileri katıldı. Seçimlerden önce yapılan referandum ile yasaklı siyasetçilerin tekrar siyasete dönmesi ve bir önceki genel seçimlerde uygulanan Ara rejim iktidarının baskısının olmayışı demokrasi açısından olumlu bir gelişme olmuştur.

6 Eylül 1987 yılında yapılan referanduma Anavatan Partisi ve Özal’ın yasakların devamı yönündeki yaklaşımları netice vermemiş ve referandum çok az bir oy farkıyla yasaklı siyasetçiler lehine sonuçlanmıştır. Referandumda halkın yüzde 50,16’sı evet oyu kullanırken hayır diyenlerin oyu yüzde 49,84’te kalmıştır. Yasal olarak siyasete dönen liderlerden Demirel DYP, Ecevit DSP, Erbakan RP ve Türkeş de Milliyetçi Çalışma Partisi’nin başına geçerek siyasi hayata geri dönmüşlerdir301.

Seçimden yüzde 36,31 oy oranıyla birinci çıkan ANAP, 292 sandalye ile yine tek başına iktidara geldi. Seçimden ikinci çıkan parti SHP yüzde 24,74 oy ve 99 milletvekili çıkarırken, siyaset yasağı kalkan Demirel’in genel başkanı olduğu DYP ise yüzde 19,14 oy oranıyla meclise 59 temsilci gönderdi. Yüzde 10 barajının altında kalan ve yüzde 8,53 oy alan DSP’yi yüzde 7,16 oy alan RP izledi302.

300 Güçlü, Sami & Bilen, Mahmut, “1980 Sonrası Dönemde Gelir Dağılımında Meydana Gelen

Değişmeler”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı:6, Eylül- Ekim 1995, s.163.

301 Arslan, Ali, “12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi Sonrası Türkiye’nin Siyasi Yapısı”,

www.akademikbakis.org/sayi11/makale/aliarslan.doc, 11.10.2007.

302 Belgenet, “1987 Yılı Genel Seçim Sonuçları”, http://www.belgenet.net/ayrinti.php?yil_id=10,

Özal’ın iktidarı, 1989 yılında Kenan Evren yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı seçilmesine kadar devam etmiştir. Özal’dan boşalan koltuğa Yıldırım Akbulut oturmuş, parti içi muhalefetin artması sonrası Başbakan iken parti genel başkanlığını Mesut Yılmaz’a kaptırmıştır. Akbulut’tan sonra Başbakan olan Mesut Yılmaz 1991 yılında erken seçim kararı alarak seçimleri yenileme yoluna gitmiştir.

3.1.4.2. Özal ve Değişim

Özal iktidara geldikten sonra politikalarını 1980 yılında kabul edilen 24 Ocak Kararları doğrultusunda hayata geçirmiştir. Ekonomik ve siyasal liberalizmi savunan Turgut Özal, özel girişimciliği ön plana çıkaran yaklaşımları esas alan politikalara yönelmiştir. Özal’ın çok yönlü ve girişimci kişiliği eski politikaları bir tarafa itmesine ve yenilikçi politikalar izlemesine neden olmuştur. Özal’a göre değişimin en büyük nedenlerinden biri çağa ayak uydurma zorunluluğuydu303.

1980’lerden sonra dünyada hızla yayılan liberal politikalar ekseninde ekonomik bağlamda daha az müdahaleci devlet anlayışı ile siyasal anlamda küçültülmüş devlet anlayışının etkileri Özal’da da görülmektedir. Özal ilk iktidarı döneminde serbest piyasa ekonomisini çerçevesinde devletin ekonomiye olan müdahalesini azaltmak adına özelleştirme politikaları izleme yoluna gitmiştir. Ekonomik istikrarsızlığın devletin hantal yapısından kaynaklandığının düşünülmesi ve uzun süreden beri ekonomik açıdan sıkıntı çeken ülkenin bu yolla sıkıntıları aşacağı düşüncesi özelleştirme ve bu bağlamda devletin küçültülmesi hamlesini beraberinde getirmiştir. Özal’ın304:

“ Ekonomik kalkınmada devletin esas fonksiyonu, tanzim edici ve

gelişmeyi teşvik edici olması fertlerin ve kuruluşların ekonomik münasebetlerini düzenleyici, ihtilafların halli, ekonominin rahat çalışması için sık sık değişmeyen kaideler koyması ve engellerin kaldırılarak randımanın yükseltilmesidir. Devleti küçültmek mecburiyetindeyiz. Devletin

303

Aktan, C. Coşkun, “Turgut Özal’ın Değişim Modeli ve Değişime Karşı Direnen Güçlerin Tahlili”,

Türkiye Günlüğü Dergisi, Sayı 40, Mayıs-Haziran 1996. S.15-32. Bkz.

www.canaktan.org/canaktan_personal/canaktan-arastirmalari/degisim/aktan-ozalin-degisim- modeli.pdf, 12.10.2007.

304

küçülmesi demek, devletin bir şey yapmaması demek değil, tam tersine güçlü ama olmalıdır.” sözleri Özal ve dolayısıyla partisinin siyasi görüşünü gözler önüne sermektedir.

ANAP parti programının devlet kavramına getirdiği ‘Devlet millet için vardır.

Devletin millet ile bütünleşmesi esastır’ bakış açısı Osmanlıdan beri halkın sürekli

geri planda tutulduğu anlayışla taban tabana zıt olup mevcut devlet anlayışına ters düşmektedir. Ayrıca devletin sınırlı – müdahaleci olması bağlamında Özal’ın devlet felsefesi, devletçilik karşıtı bir ekonomik düzene dayalıdır305.

Bu gelişmeler sonrası Türkiye’de hızlı bir özelleştirme hamlesi başlatılmış, yasal düzenlemelerle birlikte uzun zamandır zarar eden Kamu Đktisadi Teşekkülleri (KĐT) özel sektöre devredilmeye başlanmıştır. Özal devletin yeniden yapılanması doğrultusunda radikal önlemler alarak bürokrasiden kaynaklanan hantallığın giderilmesine çalışmıştır. Bürokrasiye sürekli şüpheyle bakan Özal, bürokrat kökenli bir siyasetçi olmasının avantajlarını kullanarak bürokrasiyi çoğu zaman by-pass ederek devre dışı bırakmıştır306. Öte taraftan 1980’li yılların başında ortaya çıkan ‘Yeni Kamu Yönetimi’ anlayışının izlerini Özal’ın politikalarında görmek mümkündür.

Özal, iktidarı döneminde iş dünyası, sivil bürokrasi ve asker ile iyi ilişkiler içerisinde olmuştur. Özellikle asker ile olan ilişkilerinde hareketsiz kalması I. ve II.

Đktidarı döneminde anti demokratik sayılabilecek kanunların değiştirilmesinde girişimde bulunulmamış olması partinin eleştirilen yanı olmakla kalmamış, oy kayıpları yaşamasına neden olmuştur.307 Bu çerçevede Türkiye’de liberalizm, askeri rejim etkisini hala hissedilmesi nedeniyle kendisini ilk olarak ekonomik alanlarda hissettirmiştir. Özal iktidarının ilerleyen dönemlerinde ise yasal düzenlemelere gidilerek siyasi ve sosyal alanlarda da kendisini göstermiştir.

305 Aktan, Turgut Özal’ın Değişim…, s.10.

306 Laçiner, Sedat, “Özal Dönemi Türk Dış Politikası”, Turkish Weekly,

http://www.turkishweekly.net/turkce/makale.php?id=7, 10.10.2007.

307