• Sonuç bulunamadı

2.2. DELİL YASAKLARI

2.2.2. Delil Elde Etme Yasakları

Delil elde edilmesine yönelik olarak getirilen ve kişisel veya toplumsal değerleri koruyucu nitelikteki sınırlayıcı kurallardan ortaya çıkan yasaklara delil elde etme yasağı denir. Delillerin elde edilmesi sürecinde bazı haklara müdahale edildiğinden, temel hak ve hürriyetlere müdahale de ancak kanunla mümkün

122 Şen, s. 19. Bir başka görüşe göre; “…hukuka aykırılık, sanığın temel haklarını ihlal eden bir

hukuka aykırılık olarak anlaşılmalıdır. Muhakemenin sonunda, yapılan işlemeler bir bütün olarak değerlendirilmeli ve muhakeme neticesinde, hukuka uygun veya aykırı yöntemlerle elde edilen deliller kullanılarak verilen hüküm, Anayasanın 36. maddesinde gösterildiği biçimde “adil” ise, bir delil hukuka aykırı bir yöntemle elde edilmiş olsa dahi, kullanılabilmelidir.

Mahkemenin vardığı sonuç “adil yargılanma hakkını” ihlal etmiyorsa, “yasaklanmış” olanlar dışında kalan, fakat hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş olan diğer delillerin hüküm verilirken kullanılması, istisna olmakla birlikte mümkündür”. Yenisey, s. 34, 35.

123 Öztürk, “Ses”, s. 221; Koca, s. 107.

124Özbek, Veli Özer, “Ceza Muhakemesi Hukukunda Delil Yasakları”, Alman-Türk Karşılaştırmalı

31

olduğundan, delil elde edilirken uyulması gereken kurallar ve sınırlamalar kanunlarda belirtilmektedir125.

CMK’da delillerin hangi esaslara uyularak elde edilecekleri ayrı ayrı belirlenmiş bulunmaktadır. Örneğin, CMK m. 116-122 arasında arama tedbirinin hangi esaslar çerçevesinde gerçekleştirileceği düzenlenmiştir. Yazılı bir arama kararı veya emri olmaksızın, sözlü bir emir üzerine gerçekleştirilecek arama hukuka aykırı bir işlem olacak, bu aramadan elde edilen deliller de delil elde etme yasağına aykırılıktan dolayı hukuka aykırı delil niteliğinde olacaktır. CMK m. 126’ya göre sanık ile tanıklıktan çekinebilecek kimseler arasındaki mektuplara ve belgelere bu kimselerin nezdinde bulundukça elkonulamaz. Bu kurala aykırı bir elkoyma işlemi gerçekleştirilmişse elkonulan mektup hukuka aykırı delil niteliğinde olacaktır. CMK m. 135/1’e göre telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenebilmesi için başka türlü delil elde etme imkanının olmaması gerekir. Başka suretle delil elde etmek mümkünken iletişim denetlenmişse elde edilen delil hukuka aykırı delil niteliğinde olacaktır.

“Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez” (Any. md. 38/6).

“Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir” (CMK m. 217/2).

Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere delilin hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması gerekir.

Ortaya konulması istenilen bir delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse, reddolunur (CMK m. 206/2-a).

Delil elde etme yasakları ispat konusu yasağı, ispat aracı yasağı, ispat metodu yasağı ve nispi ispat yasakları olmak üzere dört grupta incelenebilir126

.

2.2.2.1. İspat Konusu Yasakları

Uyuşmazlık konusu olayın aydınlatılması bakımından bazı yasaklar bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de belirli olguların ispat konusu yapılamamasıdır. Ceza muhakemesinde uyuşmazlık konusu suç olgusuna ilişkin bilgilerin konuları nedeniyle delil olmasına getirilen yasaklara ispat konusu yasaklar

125 Akbulut, s. 10. 126 Roxin, s. 272, 273.

32

denir. Örneğin CMK m. 47’ye göre, alt sınırı beş yıldan daha az hapis cezasını gerektiren suçlara ilişkin bilgiler devlet sırrı olduğu öne sürülerek mahkemeye karşı, hapis cezasının alt sınırı beş yıldan fazla ise Cumhuriyet savcısına karşı gizli tutulabilecektir. Bunun gibi meslek veya sürekli uğraş sebebiyle öğrenilen bilgiler de ilgilinin rızası olmadıkça ispat konusu yasağın kapsamında olacaktır. Ancak avukatlar, stajyerleri veya yardımcıları sır sahibinin rızası olsa bile tanıklıktan çekinebileceklerdir (CMK m. 46) 127

.

2.2.2.2. İspat Aracı Yasakları

İspat aracı olan kişi veya şeylerin, ispat faaliyetinde kullanılmalarının yasaklandığı hallerde ispat aracı yasağı söz konusu olur. Örneğin, CMK m. 126’ya göre “Şüpheli veya sanık ile 45 ve 46. maddelere göre tanıklıktan çekinebilecek kimseler arasındaki mektuplara ve belgelere; bu kimselerin nezdinde bulundukça elkonulamaz”. Bu nitelikteki bir belge veya mektup delil olarak kullanılamayacaktır. CMK m. 45 ve m. 46’daki kişiler tanıklıktan çekinebilecekleri için ispat aracı olamayacaklardır. CMK m. 130/2’ye göre “yetkili hâkim elkonulan şeyin avukatla müvekkili arasındaki meslekî ilişkiye ait olduğunu saptadığında, elkonulan şey derhâl avukata iade edilir ve yapılan işlemi belirten tutanaklar ortadan kaldırılır”. Bu nitelikteki delillerin de ispat faaliyetinde kullanılamayacağı ifade edilmiştir. Başka bir örnek de m. 135/2’de yer almaktadır128

; “Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması hâlinde, alınan kayıtlar derhâl yok edilir”.

2.2.2.3. İspat Metodu Yasakları

Bu kavram, delillerin elde edilmesinde yasaklanan usulleri ifade eder. Örneğin, ifade alma veya sorgu neticesinde elde edilen bilgilerin delil olarak kullanılabilmesi için CMK m. 148’de düzenlenen ve şüphelinin veya sanığın özgür iradesi ile beyanda bulunmasını engelleyen yasak usullerin uygulanmamış olması gerekmektedir. Yasak usullerle ifade veya sorguda elde edilen bilgiler delil olarak değerlendirilemez. Örneğin ifade alınırken veya sorgu yapılırken şüpheli veya sanığa işkence yapılamaz, ilaç verilemez, cebir veya tehditte bulunma gibi ruhsal veya

127 Akbulut, s. 11, 12. 128 Akbulut, s. 12.

33

bedensel müdahaleler yapılmaz, kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez. Aksi takdirde elde edilen delil hukuka aykırı olacaktır. Şüpheli veya sanığın beyanının ceza muhakemesinde değerinin olabilmesi için özgür iradeye dayanması gerekmektedir129

. Hatta, şüpheli veya sanık yasak usullere rağmen rızası ile bilgi vermişse, bu bilgiler dahi delil olarak kullanılamaz130

.

Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.

Bu kapsamda şüpheli veya sanığı aydınlatma yükümlülüğünün de yerine getirilmesi gerekir. İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak olan şüpheli veya sanık bu işlemlere ilişkin olarak aydınlatılmak zorundadır. Şüpheli veya sanığa yüklenen suç anlatılmalı, müdafii seçme hakkının bulunduğu, müdafiinin hukuki yardımından yararlanabileceği ve ifade alma veya sorgu esnasında müdafiinin hazır bulunabileceği, müdafii seçebilecek durumda değilse ve talep ediyorsa baro tarafından kendisine bir müdafii tayin edileceği, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı (susma hakkı) olduğu, şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır (CMK m. 147/1). Bu aydınlatma yükümlülüğü, kolluğun yakalama işleminden sonra da yerine getirilmek zorundadır (CMK m. 90/4). Bu şekilde kolluk görevlilerinin, ifade alma işlemine başlamadan önce, yakalanan kişi ile, haklarını bildirmeksizin muhabbet ederek suç hakkında bilgi edinmeleri ve bu bilgilerini duruşmada tanık sıfatıyla hakime sunmalarının da önüne geçilmiş olmaktadır131

. Şüpheli veya sanık bu şekilde bilgilendirilmeksizin yapılacak işlemler neticesinde elde edilen bilgiler, hukuka aykırı surette elde edilmiş olacaklar ve hükme esas alınamayacaklardır (CMK m.217/2).

2.2.2.4. Nispi İspat Yasakları

Delillerin, kanunda belirtilen kişiler tarafından veya belirli kişilerin kararı/emri doğrultusunda elde edilmesi gerekliliği nispi ispat yasağıdır132

. Örneğin şüpheli veya

129 Keskin, Serap, Ceza Muhakemesi Hukukunda Temyiz Nedeni Olarak Hukuka Aykırılık, İstanbul

1997, s. 181, 182.

130 Ünver, s. 130.

131 Özbek, “Delil Yasakları”, s. 914. 132 Akbulut, s. 12.

34

sanığın telekomünikasyon yoluyla yaptığı iletişiminin denetlenmesi ancak hakim kararı ya da gecikmesinde sakınca bulunan hallerde savcının emriyle gerçekleştirilebilir (CMK m. 135/1). Kolluk amirinin emriyle bu tedbirin uygulanması yasaktır.