• Sonuç bulunamadı

3.2 Dünya Bankası Perspektifi

3.2.6 Dünya Bankası Yoksulluk Göstergeleri ve Ölçümleri

Yoksulluk tanımı literatürde yaygın olarak kullanılan gelire dayalı tanımları ile birlikte sosyal refaha dayalı tanımları da içermektedir. Yoksulluğun ölçüm yöntemi yoksulluğun tanımının nasıl yapıldığına bağlıdır. Dünya Bankası daha çok gelire dayalı bir ölçü yöntemi üzerinde durmaktadır.

GSYİH farklı şekillerde hesaplanabilmektedir. Her bir yöntem farklı bir veriye ulaşılmayı sağlamaktadır. Bu veriler şunlardır: Groningen Üniversitesi Maddison Project, World Bank Dünya Kalkınma Göstergeleri, Pennsylvania Üniversitesi Penn-World Tablosu’dur. Bu ölçüm sistemleri temelde benzer datalara dayanmaktadır. Enflasyon gibi çeşitli etkileri açıklamak ise değişik sonuçların oluşmasına yol açmaktadır. Mesela Gana bir ölçüm sisteminde üçünü en yoksul ülke olabiliyorken başka bir ölçüm sisteminde dördüncü ya da onuncu en yüksek ülke olabilmektedir.

Yoksulluk göstergeleri ve ölçümlerinin zorluğu Dünya Bankası tarafından da her zaman üzerine eğilinen sorunlardan biri olmuştur. Bununla birlikte Dünya Bankası Banka’da ki yetişmiş ve kalifiye insan gücü ile ürettiği yoksulluk ölçüm veri tabanı dünya otoriteleri tarafından dikkatle izlenmektedir. Son dönemlerde Dünya Bankası Küresel Yoksulluk tahminlerini İlk defa %10’nun altına düşürmüş ve 2030’a kadar aşırı yoksulluğu bitirmeyi hedeflemiştir. Son 25 yıldır sürdürülebilir olarak yoksulluğun azaltılması çabaları; dünya’yı 2030 hedeflerine bir adım daha yaklaştıracaktır. Banka güncellediği günlük 1.90 dolarlık uluslararası yoksulluk sınırını satın alma gücü maliyetlerine de adapte etmiş ve kullanmıştır. Bu kullanılan yeni sınır 2012 yılında %12,8’i kapsayan 902 milyon yoksul kişinin, 2015’te %9,6’ya çekilerek 702 milyon kişiye düşürülmesi sağlamıştır. Yoksulluk verileri bazı düşük gelirli ülkelerden gecikmeli olarak gelse de Dünya Bankası yaptığı yıllık toplantılarla ülkelerden gelen verilerin güncel olması için çaba sarfeden bir görüntü içinde olmaktadır.

Azalarak devam eden yoksulluk oranları gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarıyla olabilmektedir. Bu büyüme oranları da insanlara yapılan eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik koruma yatırımlarıyla ilgilidir. Bu yatırımlar insanları yoksulluğun pençesine düşmekten korumuştur. Az gelişmiş ülkelerden gelen yavaş ekonomik büyüme rakamları gösteriyor ki yoksullukla mücadele politikalarına sürekli olarak odaklanılması gerekmektedir. Çünkü değişken finansal piyasalar, çatışmalar, yüksek genç işsizlik oranları ve yükselen iklim değişikliği etkisi yoksulluğu arttırıcı bir etki yapabilecek duruma sahiptir.

Fakirlik Sahra Altı Afrika ve Güney Asya Bölgelerinde Yoğun olarak devam etmektedir. Son yıllarda Doğu Asya ve Pasifik, Güney Asya ve Sahra Altı Afrika’nın %95’i küresel fakirlikle karşı karşıyadır. Gerçi bu üç bölgede yoksulluğun bileşenleri önemli ölçüde değişmiştir. Yoksulluk dünya’nın birçok bölgesinde düşmesine rağmen bazı ülkelerde daha derin ve kemikleşmiş bir yoksulluk sorunu görülebilmektedir. Bu ülkeler özellikle ürün ihracatı yapamayıp aşırı derecede bağımlı durumda olan ülkelerdir. Sahra Altı Afrika’da ise her geçen gün büyüyen ve yoğunlaşan küresel yoksulluk en büyük endişeler arasında yer almaktadır. Bazı Afrika ülkeleri yoksulluğun azaltılmasında önemli başarılar sağlarken geri kalan bölge ise dünya’nın akışını yavaşlatmakta ve kötürüm bir hale getirmektedir. Sahra Altı Afrika ülkelerinde yoksulluk 1990 yılında %56 iken 2015’te ise % 35 olması öngörülmüştür ancak bu düzelme hala yeterli değildir. Hızlı nüfus artışı ilerleme sürecini körleştiren bir başka olumsuz faktör olarak görülebilmektedir. Dünya Bankası’nın Küresel İzleme Raporu’nda da bu veriler açıkça gösterilmektedir. Yapılan küresel ölçümler yoksul ve savunmasız kişilere daha kolay ulaşılması ve onların takip edilmesi açısından en önemli önlemler arasında yer almaktadır. Dünya Bankası küresel hedefleri koyduğunda, ülkelerin ilerleme süreçlerini yaygın ve kullanışlı olan sistemlerle ölçmüş ve bütün fakirlere bölge ayırt etmeksizin aynı şekilde ulaşmaya çalışmıştır. Ama önemli olan ulusal yoksulluk sınırlarının her bir ülke için ayrı ayrı değerlendirilmesi ve ülkelerin kendi yaşam standartlarını yansıtmasıdır. Bu şekilde olursa yaşam standartları yükselecek ve yoksulların mahrumiyetini azaltacak politikalar yapan hükümetler ve politika yapıcılar arasında hedefe ulaşılabilecektir.

Dünya Bankası Grubu, bağlı ülkeler ve partnerleriyle yaptığı yoksulluğun ölçümü ve izlenmesi çalışmalarına aralıksız devam etmektedir. Bu çalışmalar ülkelerin istatistiki kapasitesini arttırmak, veri boşluklarını doldurmak, ham verileri bütünleştirmek, kalkınma

çalışmalarını analiz etmek ve bu yapılan çalışmalarla daha iyiye ulaşma gayesi içerisinde kemikleşmiş yoksulluk yapısı içerisinde olan kişilere ve ailelere ulaşma hedefinde olmuştur.

Dünya Bankası ülkelere tahsis edilecek fonları belirlerken önemli gösterge ve ölçümlerden de yararlanmaktadır. Hangi ülkeye düşük faizli kredi verileceğini, hangi ülkeye daha ucuz aşı verileceğini veya hangi ülkenin kendi kalkınma programını fonlayabileceğine karar verme aşaması geliştirdiği ve uyguladığı ölçüm yöntemleriyle olmaktadır.

Dünya Bankası’nın kullandığı GSYİH ölçüm yöntemi; bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin ülkenin nüfusuna bölünmesidir. Fakat GSYİH dünya’da yaşayan yoksul ülkeler için tam bir ölçüm aracı olamamaktadır. Bu durum ise bu ölçüm sistemiyle ilgili endişeleri arttırmıştır. Zaman değişimlerine göre sepetlerin kıyaslanması oldukça zordur. Mesela zengin bir ülkede eskiden değerli bir ürün olan walkman şimdi artan teknoloji ve değişim nedeniyle bir şey ifade etmeyebilmektedir. Onun yerine daha küçük ve kapsamlı yeni ürünler ortaya çıkmıştır.

GSYİH’da ölçüm zorlukları en fazla Sahra Altı Afrika ülkelerinde olmaktadır. İstatistiklerin yetersizliği nedeniyle veriler tam elde edilememektedir. Afrika ülkelerinin çoğunda, büyük geçim ekonomilerinin boyutları konusunda ve kayıt dışı ekonomik faaliyetleri ölçme noktasında çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Kendi gıda ihtiyacı için yiyeceğini yetiştirip yiyen bir üreticinin üretimi hangi şekilde hesaplanacaktır? Mesela; Gana’nın GSYİH’da son dönemlerde büyük bir değişim olmuştur. Bunun sebebi ise yıllardır GSYİH’sını hesaplamayan ülke bir anda hesaplayınca rakamlar çok yüksek çıkmıştır.

Bir yoksul ülkenin GSYİH’sının diğer bir ülkeninkinden daha yüksek olup olmadığından çokta emin olunamayacağı için, hangi ekonomik politikaların büyüme ile sonuçlanacağı konusunda yargılara varmak için de sadece GSYİH kullanılmamalıdır. Nüfus ve Sağlık Anketi gibi ciddi veriler düzenli aralıklarla tespit edilmeli, hatta bu verilerin güçlendirilmesi amacıyla ışık kaynakları ile uydu haritalarının oluşturulması gibi çeşitli ve inovatif teknikler kullanılmalıdır. Böylesi tarzda olan metotlar çok mükemmel olmasa dahi sadece GSYİH’nın kullanıldığı metodlara göre daha kapsayıcı olmakta ve Dünya

Bankası’na gelen sadece GSYİH ölçüm sistemi kullanılıyor iddialarınada bir cevap olmuş olacaktır.

GSYİH’nın ölçüm sistemlerinin geliştirilmesi için kaynaklara ihtiyaç duyulmaktadır. Dünya Bankası gibi güçlü bir kuruluşun bu alanda yer alması ise dünya açısından önemlidir. Ölçüm sistemlerinin geliştirilmesi yoksul ülkelerin projeksiyonlarını daha net okunmasını sağlayacak ve yoksullukla mücadele poltiikalarını o doğrultuda şekillendirmiş olacaktır. Ancak yoksul ülkelerinde ilgili kuruluşlarla ortak hedefler doğrultusunda verileri takip etmeleri ve istekli bir yapı içerisinde olmaları önem arz etmektedir. Ölçüm sistemlerin kapsamlılığı yoksullara ulaşmadaki etkililiğin belirleyicisi de olacaktır.

İnsani yoksulluk ve gelire dayalı yoksulluk iki önemli kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tür yoksulluk barometrelerini yok sayıp sadece gelir yoksulluğunu kullanmak eksik ve hatalı verilere yol açabilecektir. Bu da ülkeleri erin bir problem sarmalıyla karşı karşıya bırakabilecektir.

Dünya Bankası’nın yoksulluk sınırı olarak belirlediği günde 1.95 dolarlık gelir şeklindeki sınır, dünyadaki yoksul sayısını manipüle etmekte ve yoksulların bir “azınlık” olarak gösterilmesine olanak tanımaktadır. Böylelikle, banka dünyanın sadece beşte birinin(1,2 milyar insan) yoksul olduğu gibi bir sonuca ulaşmaktadır. Böylelikle aynı standardı kullanmak suretiyle de dünyada yoksulluğun azaldığı gibi bir iddiada bulunabilmektedir. Böylelikle, Dünya Bankası az gelişmiş ülkelerde yoksulluğun azalma eğiliminde olduğunu belirtmiş olmaktadır (World Bank, 2001,s.21-23).

Dünya Bankası tarafından geliştirilen ADEPT yazılım programı ise yoksulluk analizi verilerini standardize ettiğinden ülkelerarası karşılaştırmalara olanak sağlamaktadır. (ADEPT, Dünya Bankası Kalkınma Araştırma Grubu üyeleri Martin Ravallion, Michael Lokshin ve Zurab Sajaia tarafından geliştirilmiştir. Yazılım hakkında daha fazla bilgi için bkz. http://econ.worldbankorg/programs/povert/adept.)

Türkiye bağlamında Dünya Bankası ve TÜİK gibi iki önemli kuruluşun ortak veri elde etme çalışmaları bulunmaktadır. Bu iki kurum ölçüm metodolojisinin geliştirilmesi üzerine çalışmalar yapmaktadırlar. Mesela Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yapılan Sosyal Riskin Azaltılması Projesi’nde bu veriler büyük oranda kullanılmıştır. 2002 yılında yapılan

bu proje ile Hanehalkı Bütçe Anketi oluşturulmuş ve proje güçlendirilmiştir. Bu veriler ışığında bir rapor yayınlanmıştır. 2002 yılında sadece hane bazında bütçe anketine dayalı hesaplamalar Türkiye’nin gündeminde yer alırken 2006 yılı ile birlikte artık gelir ve yaşam şartlarıda da ölçümler sağlanmıştır. Bu manada gelişen bir sürecin olduğu açıkça görülmektedir.