• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 5: KÜRESELLEġMENĠN EKONOMĠK SONUÇLARINA CHP’NĠN

5.2. KüreselleĢmenin Ekonomik Sonuçlarına CHP‟nin BakıĢı

5.2.4. CHP‟nin Sosyal Politika AnlayıĢı

Sivil toplumun kabul ettiği yoksulluk ve sosyal dıĢlanmıĢlığa karĢın sol/sosyal demokrat bir parti olarak kendini lanse eden CHP‟nin tutumu ise partinin önde gelen isimlerinden Kemal Kılıçdaroğlu‟nun makalesi ile Ģekillendirilebilir.

Kılıçdaroğlu, sosyal güvenlikteki sorunların ulusal ve uluslararası temelde yaĢanan sorunlar olarak iki temel boyuta ayrıldığını ifade etmektedir. Uluslararası boyutta yaĢanan sorunları ise geliĢmiĢ ülkelerin olgun ekonomilerinde yaĢanan sosyal güvenlik sorunları ve az geliĢmiĢ ülkelerde yaĢanan sosyal güvenlik sistemlerindeki yetersizliklerden kaynaklanan sorunlar olarak ayırmaktadır. Kılıçdaroğlu, çizdiği bu portrede Türkiye‟yi tam merkeze koyarak hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan ülke krizlerinin Türkiye‟de yaĢandığını ve yaĢanıyor olduğunu belirtmektedir. GeliĢmiĢ ülke ekonomilerinde sosyal güvenlik sistemlerinin neden tartıĢma konusu olduğu sorusuna “sosyal güvenlik harcamalarını, iĢçi istihdamı ve yüksek ücretlerin getirdiği maliyetleri ve açık veren sistemin ihtiyaç duyduğu finansman” Ģeklinde cevap veren Kılıçdaroğlu, sosyal güvenlik sisteminin mutlu toplum yaratmak için mutlak Ģart olduğunu ifade etmektedir (Kılıçdaroğlu,2002: 31-32).

Mutlu toplum yaratmanın ön koĢulu olarak 2005‟te yazdığı makalesinde öncelikle topluma sağlık, emeklilik ve önemle arz ettiğimiz “vatandaĢlık geliri” –kendi tabiriyle sürekli asgari gelir- verilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, aksi durumun paternalist ve cemaatsel bir yaklaĢımı getireceğini ve yurttaĢlık bilincinin geri planda kalacağının altını çizmektedir (Kılıçdaroğlu, 10.12.2009). Buna yönelik olarak Kılıçdaoğlu, CHP olarak vatandaĢlık gelirine benzer bir Ģekilde –fark bireyden ziyade ailenin muhatap alınmasıdır ki buna sebep olarak kadının rolü ve finans kaynakları gerekçe gösterilebilir- “Aile Yardımları Sigortası” kurulacağını ifade etmektedir (Kılıçdaroğlu, 10.12.2009).

Kılıçdaroğlu, Türkiye özelinde ise sosyal güvenlik sisteminin en önemli sorunu olarak sisteme tüm vatandaĢların dâhil olamamasını göstermektedir. Öte yandan “kayıt dıĢı ekonominin” vardığı ülke ekonomisinin yaklaĢık %50‟lik payına denk gelen yüksek oranına parmak basan Kılıçdaroğlu, kayıt dıĢı ekonominin bu derece yüksek olması dolayısıyla politika belirlemenin oldukça zor olduğunu ve bu soruna öncelik verilmesi

127

gerektiğini sözlerine eklemektedir. Ayrıca sosyal güvenlik sisteminin toplum içerisindeki fiili hiyerarĢiyi engellemek bir yana bunu körükleyici bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bu durumun “sosyal güvenlik anlayıĢının temel ilkelerinden olan toplum içerisindeki dengeyi sağlama” prensibi ile çeliĢtiğinin altını çizmektedir. Bir diğer yandan ise sosyal güvenlik sisteminin kurumsal bazda iĢçi ve iĢverenler ile birlikte yönetilmesi gerektiğini ifade ederek küreselleĢen dünyada geliĢen “yönetiĢim” kavramına atıf yapan Kılıçdaroğlu, ancak bu Ģekilde sosyal güvenlik sisteminin etkin ve politik kavgalardan/baskılardan bağımsız olabileceğini vurgulamaktadır. Ġfade edilen durumu bir örnek ile açıklayan Kılıçdaroğlu, örneğinde SSK‟nın baĢına gelen yöneticilerin makamlarındaki ortalama hizmet süresinin 1 yıl 6 ay olduğunu, haliyle makam sahiplerinin politika belirleyemediklerini, mali özerklik elde edemediklerini, sonucunda da yasada ifade edilen kurumun özerkliğinin fiiliyatta engellendiğinin, dolayısıyla da sosyal güvenlik sisteminin mevcut sıkıntılı durumunun süreklilik arz ettiğini ifade etmektedir. “Mevcut aksaklıkların sonucunda nüfusu bir hayli genç olan ülkemizde dahi sosyal harcamaların finanse edilemediğinin” altını çizerek sözlerini bitiren Kılıçdaroğlu, sosyal güvenlik konusunda ifade ettiği görüĢleriyle devletin sosyal politika ve ekonomideki rolüne dikkat çekmekte, sosyal güvenlik kavramının korporatist bir tavırdan ziyade vatandaĢlık temelinde gerçekleĢmesi gerektiği yönünde görüĢ bildirerek küresel ekonominin yarattığı sıkıntıların devlet tarafından giderilmesi yönünde görüĢ bildirmekte ve mevcut eksikliklere rağmen –makale içerisinde bildirilmeyen- sol/sosyal demokrat görüĢe oldukça yaraĢır bir tavır ortaya koymaktadır (Kılıçdaroğlu, 2002: 33-36,63-64).

Kemal Kılıçdaroğlu‟nun, ekonominin ve sosyal güvenlik politikalarının düzenli iĢlemesine yönelik dikkat çektiği bir husus da daha önce kısaca bahsettiğimiz üzere “kayıt dıĢı” ekonomi ve etkileridir. Kılıçdaroğlu, kayıt dıĢı ekonomi ile ilgili olarak diğer etkenleri de saklı tutmak kaydıyla en önemli sorunun adaletsiz vergi sisteminden kaynaklandığını ifade etmektedir. Ayrıca suç kaynaklı ekonomik faaliyetlerden elde edilecek kar marjının uygulanacak cezalardan daha avantajlı olması halinde suç kaynaklı ekonomik faaliyetlerin – ki kayıt dıĢı ekonominin bir koludur- önlenemeyeceğini belirtmektedir. Kayıt dıĢı ekonominin iĢletme sahibi egemen iĢletmeler yani kobiler ve tarım sektöründe olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sıkıntının aslında ekonomik ve dengesiz vergi yükü olduğunun altını çizerek, sermaye sahiplerini

128

kayıran mevcut ekonomik sisteme karĢı halk tabanlı bir sistemin gerekliliğini ifade ederek sosyal demokrat bir sistemin gerekliliğine çağrıĢım yapmaktadır. Buna yönelik olarak orta ve emek sınıfının sırtındaki vergi yükünün ağırlaĢtıkça istihdam vergisi haline geleceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sağlıklı istihdam programları izlenebilmesi adına sigorta primlerinin devlet tarafından karĢılanarak hem iĢverene hem de iĢçiye yönelik istihdam desteği sağlanabileceğini ifade etmektedir. Kılıçdaroğlu, mal ve para hareketlerinin kontrol edilmesinin elzem olduğunu, bunun da bürokratik kadroların oluĢturulması, gerekli yasa ve denetim araçlarının kullanılmasıyla sağlanacağını belirtmektedir (Kılıçdaroğlu, 2001: 427-448).

Kılıçdaroğlu, yasaların önemini saklı tutarak sorunun asıl itibariyle yönetim ve kamuoyu bilincinde olduğunu ifade ederek oluĢturulan “rant ekonomisi”ne dikkat çekmekte ve önlenmesi gereken bir diğer durumun bilinçte ve devlet olma gücünün emek yönünde kullanılması gereğine dayanan kayıt dıĢı iĢçilik ile mücadele olduğunu ifade etmektedir. Kaçak iĢçilik konusunun esasında iĢveren ve devlet finansı lehine bir durum olduğunu ifade ederek, örgütlü toplum olma gereğine dikkat çekmekte ve emek/iĢçi bilincinin oluĢturulması gerektiğini sözlerine eklemektedir. Öte yandan Kılıçdaroğlu, önemle bahsettiğimiz “vatandaĢlık geliri” projesine pek yakın olmasa da “iĢsizlik sigortası”nın bağlanması konusundaki iĢçi lehine tutumun iĢveren iĢçi karĢılaĢmasında iĢçinin elini güçlendireceğini ifade ederek “pazarlık, iĢi kabul etmeme lüksü ve kayıt dıĢı ekonominin kayda alınması” konularındaki emek yanlı tutumun önemine dikkat çekmektedir (Kılıçdaroğlu,10.12.2009).

CHP‟nin programı ve kurmaylarından Kılıçdaroğlu‟nun çalıĢmalarıyla üzerinde durduğu sosyal politikaların mevcut ekonomik sistem ile savaĢım noktasındaki önemi; halkın kolektif kapasitesini arttırmak ve demokratik bir Ģekilde ekonomi yönetebilmenin önünü açacak bir Ģekilde bireysel geliĢimi sağlayarak devlet kapasitesinin dönüĢümünü sağlama noktasında ciddiyet kazanmaktadır. Bundan ötürü hem emekçi kesimin hayat standartları hem siyasi aidiyet kazandırması gibi iĢlevlerinin yanı sıra sosyal politikanın küresel sonuçlar doğurabilecek bir rolü de vardır. Dolayısıyla sosyal demokrasinin gereği olarak sınıfsal ittifakı açamayacak da olsa sosyal politikaların önünü açmak kapitalizmin demokrasiye karĢı durduğu noktalarda önem kazanmaktadır (Panitch, 2006:203).

129

Emek ve iĢçi önceliği konusunda insanlığın getirdiği en önemli kurum ise hiç kuĢkusuz sendikalardır. Cumhuriyet Halk Partisi‟nin programında kullandığı “ara rejimlerin demokrasiyi engellemesi ile sendikalaĢmanın büyük zarar gördüğü”, “sendikaların siyasi partiler ile iliĢki kurması ve siyasi faaliyetler de bulunabilmesi gerektiği” ve “sendikaların etkinleĢtirilmesi gerektiği” ifadeleri, CHP‟nin sendikalar konusunda sol değerler açısından yaklaĢtığını, desteklediğini, belli değiĢiklikler getireceğini göstermekte ancak bu konular ile ilgili olarak yeni bir proje ortaya koymamaktadır. Bu açıdan CHP‟nin sendikalar konusunda iyimser ve destekleyici yaklaĢımını doğru bulmakla beraber tutumunun, küreselleĢme karĢısında ezilen sendikalara ve mevcut ekonomik düzen içerisindeki yerine karĢı önemli değiĢiklikler getirmediği açıkça görülmektedir (CHP Programı, 78-79).