• Sonuç bulunamadı

G. MİHVER DEVLETLERİNİN BALKANLARA YÖNELMESİ

3. BULGARİSTAN’IN TUTUMU

Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Bulgaristan’ın komşularıyla toprak sorunları bulunuyordu. Bu nedenle dünyada revizyonist hareketlerin hızlanması üzerine Türkiye’nin önderliğinde oluşturulan Balkan Antantı’na Bulgaristan katılmayarak siyasi eğilimini ortaya koymuştur. Bulgaristan, savaşın başında tarafsızlığını ilan etse de Filof’un Başkan olmasıyla

415 Ali İhsan Sâbis, “Yunan Harbinde Bulgaristan Ne Yapabilir?”, Tasviri Efkâr, 13 Kasım 1940, S. 4543-187, s.

1.

416 “Sulh İstiyoruz Fakat Harbe Hazırız”,Tasviri Efkâr, 23 Kasım 1940, S. 4553-197, s. 1-3.

75 bu politika değişecek ve 25 Mayıs 1940 tarihinde Sofya’da Almanya ile bir ittifak imzalayacaktır418. Bu gelişmeyi Müttefik devletlerin ağır davranmalarına bağlayıp eleştiren Ebüzziya, Müttefik devletlerin de Mihver devletleri gibi süratli, azimli ve kararlı davranmaları gerektiğini belirtmiştir419.

Bu dönemde Sovyetler Birliği, Balkan devletlerinden herhangi birine karşı yapılacak bir tecavüz veya taarruza karşı tarafsız kalmayacağını belirten bir notayı büyük devletlere vermiştir. Bu nota, Türkiye’de büyük bir memnuniyet uyandırmıştır. Sovyet Birliği’nin bu hareketi Türkiye’de Balkanlar üzerinde emeller besleyen devletlere karşı son bir ihtar olarak kabul edilmiş, Balkanlarda statükonun korunması için Sovyet hükûmetinin silahlı bir müdahaleyi göze aldığını, bunun içinde gerekli hazırlığı yaptığı şeklinde yorumlanmıştır420.

Oysa bu günlerde Bulgaristan’da halk toprak taleplerini dile getirdikleri gösteriler düzenliyorlar, basında da tarafsızlık işaretine rastlanmıyordu421. Filof Başbakan olduktan sonra Bulgaristan Alman taraftarı bir politika izleyeceğini, Almanya’ya siyasi ve iktisadi heyetler göndererek göstermiştir. Ebüzziya, Almanya’nın askerî başarılarının Bulgaristan’ı bir karar aşamasına getirdiğini ancak Bulgaristan’ın hesapsızca davranarak siyasi bir hata yapmayacağını belirtmiştir. “Bulgar milleti Balkanlarda coğrafyanın kendilerine takdir etmiş olduğu nasiple iktifaya mecburdurlar. Bugün şunun veya bunun galebesine ve kuvvetine güvenerek onun haricine çıkmak istemek, Balkan muvazenesinin her bozuluşundan çıkan feci neticesiyle Bulgar komşularımız kendi müttefikleriyle yaptıkları İkinci Balkan harbinde

tecrübe etmişlerdir.” Eğer Bulgaristan yeni bir maceraya girmeye kalkarsa yine ilk cezayı

kendi çekecektir422. Revizyonist politika izleyen Bulgaristan, toprak isteklerini Mihver devletlerine dayanarak gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Oysa Bulgaristan, sorunlarını Balkan devletleriyle iyi ilişkiler geliştirerek çözmesi gerekmektedir423. Bugün Balkan Antantı’yla Balkanlarda sağlanan huzur ortamını bozabilecek tek devlet Bulgaristan’dır424.

Ebüzziya Hitler’in, Balkan devletlerinin kendi aralarında anlaşarak barış içinde yaşamalarına taraftar olduğunu iddia ettiğini, bunda amacının himaye ettiği Bulgaristan’ın Dobruca sorununda tatmin etmek olduğunu belirtmiştir425. Tasviri Efkâr ise Balkan devletlerinin büyük devletlerinin siyasetlerine alet oldukça Balkanların huzur bulmadığını, bu

418 Ebüzziya Zade Velid, “Alman-Bulgar Uyuşması”, Tasviri Efkâr, 26 Mayıs 1940, S. 4381-25, s. 1-5.

419 Ebüzziya Zade Velid, “Maksat Muvaffak Olmaksa Sürat Lazım!”, Tasviri Efkâr, 28 Mayıs 1940, S. 4383-27,

s. 1-3.

420 “Balkanlar ve Rusya”, Tasviri Efkâr, 9 Haziran 1940, S. 439-39, s. 1-5.

421 “Bulgaristan Gene Fırsat Kollamaya Başladı”, Tasviri Efkâr, 21 Haziran 1940, S. 4407-51, s. 1-5.

422 Ebüzziya Zade Velid, “Bulgar Tehlikesi”, Tasviri Efkâr, 23 Haziran 1940, S. 4409-53, s. 1-5.

423 Ebüzziye Zade Velid, “Bulgaristandan Bir Sulh Sedası”, Tasviri Efkâr, 3 Temmuz 1940, S. 4719-63, s. 1-5.

424 Ebüzziya Zade Velid, “Balkanlarda Vaziyet”, Tasviri Efkâr, 12 Temmuz 1940, S. 4728-72, s. 1-5.

76 savaş sırasında Balkanlar için en ağır faturanın başkalarının menfaatlerine alet olmak olacağını belirterek Bulgaristan’ı uyarmıştır426.

Koçak, Bulgaristan’ın Mihver güçlerine katılmasının Türkiye’nin alacağı tutuma bağlı olduğunu belirtmiştir. Bulgaristan ancak Türkiye’nin tutumu ılımlı olursa Mihver devletlerine katılacaktır. Papen, Balkanlardaki askerî hazırlığın Ankara’da sinirli ve gergin bir hava yarattığını, Almanya’nın, Alman ordusunun Türk sınırına elli kilometreden fazla yaklaşmayacağına ilişkin söz verir ve bunun bir güvenlik alanı oluşturduğunu belirtirse, Türkiye’nin de İngiltere’nin Yunanistan’a yapacağı askerî yardımın topraklarından geçmesine izin vermeyeceği fikrindedir. Almanya, Türkiye’ye, Balkanlardaki askerî gücünün yalnızca Yunanistan’a karşı olduğu ve Türkiye için bir tehdit oluşturmadığı güvencesini vermiştir427. Papen, Alman birlikleri Bulgaristan’ı işgal etse bile Türkiye’nin savaştan uzak kalacağına inanıyordu428. Ribbentrop 15 Ocak’ta Papen’e verdiği talimatta, Türkiye’nin Almanya’nın Balkanlara inişi sırasında savaşa müdahale ettiği takdirde, Alman ordularının saldırısına uğrayacağı; ancak Almanya’nın Türkiye’ye saldırmak istemediğini bildirmesini istemiştir. Türkiye’nin, Alman ordusunun Romanya’da bulunmasından duyduğu rahatsızlığı Saraçoğlu, 4 Ocak’ta bizzat Papen’e iletse de görüşme tatmin edici olmamış, bunun üzerine Türkiye Trakya’da 28 tümen asker toplamıştır. Bulgaristan Mihverin yanında yer almak için Türkiye’nin politikasını yakından takip ediyordu. Bu sırada Türk-Bulgar ilişkileri yumuşatmak amacıyla iki devlet arasında görüşmeler başlamıştır ki bu durumdan Londra oldukça rahatsız olacaktır429.

1940 sonbaharında Ribbentrop, Bulgaristan’ı Mihvere üye olmaya çağırdığı zaman Sovyetler Birliği de Bulgaristan’a dostluk ve saldırmazlık anlaşması önermiştir. Sovyetlerin önerisinde Bulgarlara Trakya’dan Ege’ye açılan bir pencere vaat edilmiştir. İki büyük devletin önerileriyle karşılaşan Bulgaristan, Almanya’nın giderek artan baskısına boyun eğerek Aralık 1940’tan itibaren çok sayıda sivil giyimli Alman askerini, Alman turisti olarak ülkesine kabul etmek zorunda kalmıştır430. Alman askerînin Bulgaristan’a girdiği söylentilerine Peyami Safa, Bulgaristan Başbakanı Filof’un, Bulgaristan'ın hürriyetine ve istiklaline kayıtsız şartsız bağlılığını dile getirdiğini, kendi topraklarında yabancı propagandasına bile tahammül etmeyen Bulgar hükûmetinin, yabancı bir ordunun memleketinde bulunmasına razı

426 “Balkanlar Ancak Kendi Aralarında Anlaşabilirler”, Tasviri Efkâr, 29 Kasım 1940, S. 4559-203, s. 1-3.

427 Koçak, Türkiye’de Millî Şef Dönemi C. I, s. 520-521.

428 Glasneck, age, s. 132-133.

429 Koçak, Türkiye’de Millî Şef Dönemi C. I, s. 521-523.

77 olmayacağını, bu rivayetlere inanmamak gerektiğini belirtmiştir431. Filof nutkunda; “Bulgar milleti, nasyonal-sosyalist veya lejyoner bir devlet kurmak arasında değildir. Bulgaristan ne Almanya, ne Rusya ne de İtalya’dır. Bu idareler o memleketler için faydalı olabilirse de bizim hususiyetlerimize uymaz. Memleket idareleri taklit edilemez” demiştir. Filof’un bu sözleri ortaya atılan rivayetlere cevap niteliğindedir. Filof dış politika esasını, memleketi barış içinde, savaştan uzak tutmak olarak belirlemiştir. Bu siyaset, Türkiye ve Balkanlar için hayırlıdır432. Tasviri Efkâr, Almanya ile Bulgaristan arasında bir ittifaka inanmamakla birlikte, Bulgaristan’ın ittifak yapmak istediği haberlerinin çıktığını, bu durumun Bulgaristan’ın iç ve dış politikasını Almanya’nın nüfuzuna girmesi anlamına geldiğini belirtmiştir433. Tasviri Efkâr, bu rivayetleri Berlin ve Sofya’nın tekzip etmesine rağmen herkeste bu kanının oluştuğunu ancak bu gibi rivayetlerin Türk siyasetini etkilemeyeceğini belirtmiştir434. Bulgaristan bir kararsızlık içinde çırpınmaktadır. Tecrübesiz Bulgar yönetimi, Almanya’nın vaatlerinden etkilenmektedir. Birinci Dünya Savaşı sonrası acıları yaşayan Bulgarlar, bu fırsattan yararlanarak şimdiye kadar çekilen acıların intikamını almak istemektedir435.

Peyami Safa, İngilizlerin Selanik'e bir ihraç yapmaya hazırlandıkları, Almanların daha evvel davranıp Bulgaristan üstünden Yunanistan'a yürümek niyetinde oldukları, İtalyan'ların Arnavutluk'ta büyük bir ilkbahar taarruzunu göze aldıkları yolunda çeşitli rivayetlerin bulunduğunu belirtmiştir. Ona göre; “Almanya için düşmanı Akdeniz'de oyalayarak onun müdafaa kuvvetlerini bölmek ve zayıf düşürmek bir zarurettir. İngiltere için de Alman ordusunu Balkanlara çekerek onun taarruz kuvvet ve istikametlerini ikiye bölmek ve zayıf düşürmek faydalıdır”. Ayrıca Selanik'i eline geçiren taraf, yalnız Yunanistan'ı değil, Bulgar ve Yugoslav devletlerinin üzerinde baskısını hissettirir. Böyle bir durumu önlemek isteyen Almanya'nın Bulgar topraklarından geçmesi ve Yunanistan üzerine yürümesi ihtimalinin yüksek olduğunu belirtmiştir. Ancak bu durum, savaşın seyrine etki etmeyecektir. Çünkü Balkanların da, Akdeniz'in de bu savaştaki rolü ikinci plandadır. Safa bu durumu şu şekilde ifade etmektedir: “Buralarda zaferi kucaklamak değil, ancak eteğinden yakalamak mümkündür. Tali savaşlar bölgesini teşkil eden Akdeniz'de ve Balkanlar'da her iki taraf, yere yakıcı darbesini vurmadan evvel düşmanını sersemletmeye uğraşan boksörün yorucu ve

şaşırtıcı yumruklarını vurmaya çalışacaklardır.”436.

431 Peyami Safa, “Bulgaristan'ın Bitaraflığı”, Tasviri Efkâr, 14 Ocak 1941, S. 4592-236, s. 1.

432 “Bulgar Başvekilinin Akıllı ve İdareli Sözleri”, Tasviri Efkâr, 15 Ocak 1941, S. 4593-237, s. 1-5.

433 “Şimdi de Bir Alman Bulgar İttifakı mı? ”, Tasviri Efkâr, 19 Ocak 1941, S. 4597-241, s. 1-5.

434 “Türkiye Tazyik Edilemez”, Tasviri Efkâr, 12 Şubat 1941, S. 4621-265, s. 1-5.

435 “Bulgaristan’ın Müşkül Durumu”, Tasviri Efkâr, 17 Şubat 1941, S. 4626-270, s. 1-3.

78 Churchill 31 Ocak’ta İnönü’ye bir mektup yazarak, Almanya’nın Bulgaristan’daki güçlü konumundan faydalanarak Türkiye’yi askerî baskı ile hareketsizliğe sevk edip Yunanistan ve Ege adalarını işgal edebileceğine işaret etmiştir. Bu takdirde Akdeniz’deki İngiliz donanması ile Orta Doğu ve Türkiye tehlikeye girecekti. Çünkü Boğazların denetimi, Almanya’nın eline geçecektir437. Ayrıca bu durumda Türkiye’nin savaşa dâhil olacağına inandığını belirterek hemen karşı önlemlerin alınmasını, bunun için de İngiltere’nin derhal Türkiye’ye üç avcı ve yedi bombardıman filosu yollamak istediğini, Almanların Bulgaristan’a girdiği yahut hava kuvvetleri personellerinin buradan derhal çekilmediği takdirde Romanya petrol bölgesini vuracağını bildirmiştir. İnönü bu teklifi, Türkiye’nin yeterince silahı bulunmadığı için reddetti. Bir Alman ajanına göre İnönü, İngilizlerden bir milyon asker ve bin uçak istemiştir. İngiltere’nin bu istekleri karşılayacak durumda bulunmaması nedeniyle bütün askerî gücünü Yunanistan’a yollamaya karar vermiştir438. Gerçekten de Londra askerî yardım konusunda son derece yetersiz kalmıştır. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin tutumunun belirsizliği de Türkiye için bir risktir. Türkiye’nin saldırı savaşı yapamayacak bir ordu ile savaşa katılması Mihverin işine gelecektir439.

a) TÜRKİYE-BULGARİSTAN ANTLAŞMASI

Ribbentrop, 1940 Kasım sonrasında, Almanya’nın Balkanlara müdahalesi hâlinde Bulgarların tutumundan dolayı Türkiye’nin kuşkularını gidermek için bir saldırmazlık anlaşmasını amaçlayan Bulgar-Türk görüşmelerini başlattı. Bu sürede Ribbentrop Türkiye’yi tehdit ederek Türkiye’nin sessiz kalması durumunda Türk topraklarına bir saldırının olmayacağını bildirmiştir440. Koçak ise, görüşmelerin Türkiye’nin isteği üzerine Kasım 1940’da başladığını, Bulgaristan’ın da Mihver devletlerine katılmadan önce, Türkiye ile mutlaka anlaşmak istediğini belirtmiştir441. Zira Türkiye, Bulgaristan’a bir nota vererek Yunanistan’a saldırması hâlinde savaş ilan edeceğini daha önceden bildirmişti442. Fakat Mihver güçlerinin başarıları karşısında Müttefik devletlerin (ki bu dönemde İngiltere tek başına kalmıştır) başarısızlığı Türkiye’nin yeni politikalar geliştirmesine neden oldu. Gerçekten de bu dönemde Almanya’nın üstün başarıları, uyguladığı propaganda ve tehdit işe

437 Koçak, Türkiye’de Millî Şef Dönemi C. I, s. 525.

438 Glasneck, age, s. 136-137.

439 Koçak, Türkiye’de Millî Şef Dönemi C. I, s. 524-525.

440 Glasneck, age, s. 139.

441 Koçak, Türkiye’de Millî Şef Dönemi C. I, s. 527.

442 Armaoğlu, 20 yüzyıl, s. 498; Aydemir, age, s. 146; Castellan, age, s. 461; Deringil, age, s. 127-128. Bu konu

Times gazetesinde “Türkler, Bulgaristan Yunanlılara taarruz etmedikçe Bulgarlarla kavga çıkarmak arzusunda değillerdir.” şeklinde yer almıştır. Bak. “Times Yazıyor”, Tasviri Efkâr, 29 Kasım 1940, S. 4559-203, s. 1.

79 yarayacaktır. Türkiye ise yetersiz askerî gücüyle savaşa katılacak güçte değildir. Türkiye, özellikle Fransa’nın Almanya’ya yenilmesinden sonra dış politikasını herhangi bir saldırıya maruz kalmadıkça savaş dışı kalmak olarak belirler. Almanya’nın Balkanlarda ilerlemesi karşısında endişeye düşen Türkiye, herhangi bir saldırıya karşı koyabilmek için İstanbul ve bazı illerde sıkıyönetim ilan edip sınır boyunca bazı tedbirler almıştır. Bulgaristan bu tedbirleri, Almanya’nın da etkisiyle Türkiye’nin Balkanlarda bir saldırı girişimi olarak görüp endişeye kapılmıştır443. İşte bu endişeyi ortadan kaldırmak amacıyla Ocak 1941’den itibaren görüşmeler başlayacaktır. Yapılan görüşmeler sonucunda 17 Şubat 1941’de Türk-Bulgar bildirgesi imzalanır. Bu bildiri, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanların Balkanlarda ilerlemeğe başladığı sırada 1925 ve 1929 Türk-Bulgar Anlaşmalarındaki dostluk, saldırıdan kaçınmak ve birbirine karşı başka devletlerle anlaşmalara girmemek yükümlülüklerini doğrulayan bir bağıttır. Ortak demeç Bulgaristan’a güven sağlarken, Almanya’nın Türkiye’ye saldırmasına Bulgaristan’ın önayak olması ihtimalini ortadan kaldırarak Türkiye’yi biraz olsun rahatlatmıştır444. Bildiri şu şekildedir:

1. “Türkiye ve Bulgaristan her türlü saldırıdan kaçınmayı dış politikalarının değişmez bir ilkesi sayarlar.

2. İki Hükûmet, birbirlerine karşı en dostça niyetler beslediğinden, iyi komşuluk ilişkilerinde karşılıklı güveni korumak ve onu daha da geliştirmek isteğindedir.

3. İki Hükûmet, ülkeleri arasındaki ticaret ilişkilerinde, ekonomik durumlarına uygun olarak, en büyük gelişmeyi sağlayacak olanakları araştırmaya hazır olduklarını açıklarlar.

4. İki Hükûmet, kendi basınlarında çıkacak yazıların, iş bu demecin konusunu oluşturan

dostluk ve karşılıklı güvenden esinleneceğini umut etmek ister”445.

Tasviri Efkâr bu anlaşmanın yegâne amilinin Türkiye’nin izlediği barış politikası olduğunu belirterek446 anlaşmanın, iki ülke adına büyük başarı olduğunu belirtmiştir447. Balkanların çok karışık olduğu bir zamanda imzalanan bu anlaşma, iki ülkenin savaş amacı taşımadığını, Balkanlarda barışı korumak istediklerini göstermiştir. Anlaşmanın bir özelliği de Türkiye’nin önceki taahhütlerine bağlı kalmasıdır448.

443 Ahmet Şükrü Esmer, Oral Sander, age, s. 152.

444 İsmail Soysal, age, s. 639.

445 Soysal, age, s. 641; Tasviri Efkâr, 18 Şubat 1941, S. 4627-271, s. 1-3.

446 “Muvaffakiyet Yalnız Türkiye ile Bulgaristan’ındır.”, Tasviri Efkâr, 19 Şubat 1941, S. 4628-272, s. 1.

447 “Bulgarlarla Yapılan Anlaşma Hakikaten “Tebcil” Olunacak Bir Muvaffakiyettir.”, Tasviri Efkâr, 18 Şubat

1941, S. 4627-271, s. 1-3.

448 “Türk-Bulgar Anlaşması’nın Faydaları Her Gün Biraz daha Tebarüz Ediyor ”, Tasviri Efkâr, 22 Şubat 1941,

80 Peyami Safa, savaşın Balkanları tutuşturacağı iddialarına hiçbir zaman inanmadığını, bu söylentilerin kasıtlı olarak çıkarıldığını belirtmiştir. Antlaşmanın önemini; “Balkanlara sokulan harp kundağını deliğinden çıkarıp derhal söndüren bu anlaşma, Bulgar milletinin de bizim gibi yalnız sulhe değil istiklaline de bağlı olduğunu hiçbir yabancı emir ve cebir altında

bulunmadığını ortaya koydu”449 şeklinde ifade etmiştir. Muharrem Feyzi Togay, Türkiye’nin

uzak görüşlülüğü sayesinde Balkanlardaki bir savaşın önüne geçildiğini, bunda Bulgar hükûmetinin büyük devletlerin çıkarlarına alet olmak istememesinin de etkisi olduğunu belirterek Balkan barışının sağlandığını belirtmiştir450. Galip Kemali ise anlaşmayı, Türk hükûmetinin Balkan barışı için zamanında aldığı bir tedbir olarak nitelendirmiştir451.

Oysa İngiltere, anlaşmanın Üçlü ittifak antlaşmasına aykırı olduğunu, İttifak antlaşması gereğince Almanya, Bulgaristan veya Yunanistan sınırına geldiğinde Türkiye’nin İngiltere’ye yardımını istiyordu452. Nitekim İngiltere Büyükelçisi yıllık raporunda Türk-Bulgar deklarasyonunun İngiltere’nin istediği biçimde sonuçlanmadığına dikkat çekmiş, Bulgarların Almanlarla ilişkileri bağlamında ise Türkiye’nin tavrının beklendiği gibi olmadığına ve hatta yakınlaşma sağlandığı vurgulanmıştır453. Türkiye ise, askerî malzeme yetersizliği, Bulgaristan ile olası bir savaşın Moskova’yı da Sofya’nın yanına çekmesinden endişe edilmesi, Mihver güçleriyle bir savaşın Moskova ile bir savaş durumu oluşturma ihtimallerini dillendirerek savaş dışı kalma politikasını sürdürmüştür454.

b) BULGARİSTAN’IN MİHVER DEVLETLERİNE KATILMASI

Bulgaristan 1 Mart 1941’de Viyana’da imzalanan bir anlaşmayla Mihver devletleri arasına katılmıştır455. Bulgaristan, anlaşmayı imzaladığı sırada Alman kuvvetleri Tuna nehrini birçok noktadan geçerek Bulgaristan’a girmektedir456. Tasviri Efkâr Bulgaristan’ın Türkiye ile anlaşma imzaladıktan yedi gün sonra bu anlaşmanın tam zıttı bir ittifaka girmesini akıl almaz olarak nitelemiştir. Tasviri Efkâr’a göre, “Bulgaristan bir zaruret karşısında ve bize karşı vuku bulan taahhütlerini ileri sürerek ittifaka katılmıştır. Bu itibarla Bulgarların misaka girmelerini, Balkan sulhunu takviye edecek yeni bir amil telakki etmek bile mümkündür. Çünkü Bulgarların, beyannamede zikredilen yekdiğerine taarruz etmemek taahhütleri yalnız

449 Peyami Safa, “Türk-Bulgar Anlaşması”, Tasviri Efkâr, 19 Şubat 1941, S. 4628-272, s. 1.

450 Muharrem Feyzi Togay, “Balkan Sulhü”, Tasviri Efkâr, 18 Şubat 1941, S. 4627-271, s. 2.

451 Galip Kemali Söylemezoğlu, “Türk-Bulgar Beyannamesi”, Tasviri Efkâr, 19 Şubat 1941, S. 4628-272, s. 3.

452 Koçak, Türkiye’de Millî Şef Dönemi C. I, s. 527.

453 Yonca Anzerlioğlu, “İngiliz Büyükelçiliği Yıllık Raporlarında Türkiye (1939-1941)”, Dokuz Eylül

Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü ÇTTAD, C. VI, S. 15, 2007/Güz, İzmir, 2009, s. 183.

454 Koçak, Türkiye’de Millî Şef Dönemi C. I, s. 530.

455 DNB Ajansı, “Bulgaristan Üçler Paktına Girdi”, Tasviri Efkâr, 2 Mart 1941, S. 4639-283, s. 1.

81 bize karşı değil, Balkanlarda başka devletlere karşı da alınmıştır.” Eğer Bulgaristan revizyonist bir politika izleyecek olursa hata etmiş olacaktır. “Balkanlarda cebren yapılacak

herhangi değişikliklere bizim de katiyen seyirci kalmamızın ihtimali”457 yoktur diyen Tasviri

Efkâr, Türkiye’nin savaşın Balkanlara sıçramaması için elinden geleni yaptığını, Balkanlarda zoraki bir değişiklik ya da emniyet sahasının ihlaline seyirci kalmayacağını belirtmiştir. Bu durumun gerçekleşmesi Türkiye’nin Mihver karşısında savaşması demektir. Alman taraftarı olarak nitelendirilen Tasviri Efkâr’ın Almanya’nın liderliğindeki Mihver devletleriyle savaş durumunu dillendirmesi çalışmamız acısından da dikkat çekicidir.

Tasviri Efkâr’a göre Almanya, Bulgaristan’la anlaşarak hem Mihver devletleri arasına yeni bir ülkenin katılmasını hem de Balkanlardan Akdeniz’e ulaşarak İngiltere’ye karşı bir cephe açmayı amaçlamıştır. Almanya’nın bütün amacı İngiltere’yi yenmektir. Ancak İngiliz adalarını istila edemeyince başka çözüm yollarına başvurmuştur. Almanya Akdeniz’e ya dostluk yoluyla ya da cebren Bulgaristan’ı ilhak ederek inecektir. Tuna sahilindeki Alman tümenleri karşısında Bulgarlar savaşı göze alamayınca Almanya’nın isteklerine boyun eğmiş, böylece savaş felaketinden kurtulmuş ancak Alman nüfuzuna girerek bağımsızlığını kaybetmiştir. Tasviri Efkâr, Almanya’yı da eleştirerek bu kadar farklı milletleri tek bir nizam ve tek bir insanın hükmü altına almaya çalışmanın hata olacağını bunun Bulgaristan’da dahi gerçekleşemeyeceğini belirtmiştir458. Bulgaristan’ın Almanlar tarafından işgal altına alınmış olması, Balkanlarda karışıklığı had safhaya yükseltmiştir459. Muharrem Feyzi Togay ise Alman ordularının Bulgaristan’a yerleşmesinin, doğrudan doğruya Yunanistan’ı, dolaylı olarak da Yugoslavya’yı alakadar ettiğini belirterek Yunanistan’ın işgal altında kalmaktansa savaşa devam edeceğini, Yugoslavya’nın ise toprakları tehdit edilmedikçe dış politikasını değiştirmeyeceğini belirtmiştir460.

Almanya’nın Bulgaristan’ı işgali Sovyetler Birliği’nin tepkisini çekmiştir. Sovyetler Birliği, Alman ordusunun Bulgaristan’a girmesiyle savaş sahasının genişlediği ve Bulgaristan’ın da savaşa sürüklendiği düşüncesindedir461. Tasviri Efkâr, Sovyetler Birliği’nin İtalya’nın Yunanistan’a saldırısına, Almanya’nın Romanya’yı işgaline sessiz kaldığını hatırlatarak bu açıklamanın, Balkanlarda uygulanan Mihver politikasının, Sovyetlerin sabrını taşırdığını gösterdiğini belirtmiştir. Tasviri Efkâr, Almanya’nın Balkanlara inerek pervasızca istediğini yapmaya, Sovyetler Birliği’nin Besarabya’yı işgalinden sonra başladığını belirterek

457 “Nihayet Bulgarlar da Üç Taraflı Misaka Girdiler!”, Tasviri Efkâr, 2 Mart 1941, S. 4639-283, s. 1-5.

458 “Bulgaristan Üçler Misakına Girdikten Sonra Neler Olacak?”, Tasviri Efkâr, 3 Mart 1941, S. 4640-284, s.

1-5.

459 “Balkanlarda Vaziyet Tavazzuh Eylemiştir”, Tasviri Efkâr, 5 Mart 1941, S. 4642-286, s. 1-5.

460 Muharrem Feyzi Togay, “Yunanistan ve Yugoslavya”, Tasviri Efkâr, 8 Mart 1941, S. 4645-289, s. 2.

82 Sovyetler Birliği’nin sabırsızlığının Balkanlardaki keşmekeşin oluşmasına neden olduğunu belirterek Sovyetler Birliği’ni eleştirmiştir462.