• Sonuç bulunamadı

ALMANYA’YA KROM SEVKİYATININ DURDURULMASI

B. TÜRKİYE ÜZERİNDE BASKILARIN ARTMASI

1. ALMANYA’YA KROM SEVKİYATININ DURDURULMASI

1944 başlarından itibaren Müttefik basınında bir tutum değişikliği başlamıştır. Artık Türk hükûmetinin politikalarını tenkit eden yazılar çıkmaktadır. Times gazetesi 26 Şubat 1944’te; “Avrupa’nın Nazilikten kurtarılması işine fiili bir şekilde iştirak etmemiş olan Türkiye’nin dünya muvacehesinde bir mevkii olamayacağını Türk devlet adamları pekiyi bilirler… Türkiye harbe girmediği takdirde, beynelmilel münasebetlerinde kendi menfaatlerini ve hareket serbestîsini kurmak için lüzumlu göreceği nüfuz ve itibarı idame ettirebilirler mi? Reisicumhur İnönü ve Vekillerinin karşısında bulunan mesele budur. Nihai karar her ne olursa olsun Türkiye’nin bu mevzuda müzakerelerde bulunabileceği zaman

sadece birkaç aydan ibarettir”906 ifadesini kullanmıştır. Bu durum Türk basınında İngiltere’yi

açıktan kınayan yazılar çıkmasına neden oldu. Nadir Nadi, İngiltere’nin genel tutumunu ele alarak; “İngiliz gazetelerinde zaman zaman gözümüze çarpan tenkit edici yazılara bakarak acaba ne diyelim? Orta da değişen bir şey mi var? Muahede hep Türk menfaatine hizmet

etmiş de İngiliz dostlarımız kendilerini artık alacaklı mı saymaya başlamışlardır?”907

905 “Müttefiklerin Davası ve Türkiye’nin Siyaseti”, Tasviri Efkâr, 25 Aralık 1943, S. 5610-1253, s. 1-3.

906 “Harbe Girmezsek Ne Gibi İnkişaflar Olabilirmiş?”, Tasviri Efkâr, 27 Şubat 1944, S. 5674 -1317, s. 1-3.

167 ifadesiyle bu devletin tutumundaki değişime dikkat çekmiştir. Aslında değişen, Müttefiklerin savaşın kazanacağının göstergelerinin bir bir oluşmasıydı. Times’ın bu eleştirisine Peyami Safa da, Türk-İngiliz ittifakında Türkiye’nin Avrupa’nın Nazilikten kurtarılması için hiçbir taahhüt altına girmediğini; “Türk inkılabına zıt prensipler ve hakikatler bizi yalnız hudutlarımızın içinde cephe almaya sevk eder. Eğer ideolojimiz bakımından hudutlarımızın dışında da cephe almayı düşünseydik inkılabımızın prensiplerine aykırı olan Bolşevizme karşı durmaya kalkardık. Biz ne başkalarının iç rejimlerine ve dünya görüşlerine karışmak ne de başkalarını kendi iç rejimimize karıştırmak istemediğimiz için yirmi iki seneden beri Sovyetlerle dost ve samimi komşuluk münasebetlerimizi devam ettirdiğimiz gibi Almanlarla da dostuz. Avrupa’nın Nazilikten temizlenmesi için hiçbir devlete karşı böyle bir taahhüdümüz

yoktur”908 şeklinde ifade ederek Türkiye’nin temel politikasının, ülkesinin dışında farklı

rejimlerin aleyhinde bir mücadeleyi içermediğini, böyle bir girişim için de herhangi bir ülkeye karşı taahhüt altına girmediğini belirtmiştir.

İşte bu günlerde, Müttefik Devletlerle Türkiye arasında oluşan bir başka sorun da Türkiye’nin Almanya ile yaptığı krom ticaretidir. Almanya, Türkiye’den aldığı krom cevherini yüksek vasıflı çelik yapımında kullanmaktadır. Bu cevherin Almanya’ya satılması Müttefik Devletlerde rahatsızlık oluşturur. Özellikle Almanya’nın üst üste mağlubiyetler alması ve Müttefik Devletlerin Almanya’yı mağlup ederek bir an evvel savaşı bitirmek istemesi bu rahatsızlığın dillendirilmesine neden olmuştur. Bu rahatsızlıkta giderek artan krom satışının da etkisi olmuştur. 1943’te Almanya’ya giden krom miktarı 13. 564 ton iken 1944’te bu miktar 56. 649 tona çıkmıştır909. Bu durum şüphesiz Müttefik Devletlerin hoşuna gitmiyordu. Savaşın seyri belli oldukça Müttefik Devletler memnuniyetsizliklerini daha da dillendirerek, Türkiye üzerinde bir baskı oluşturmuştur. İngiltere ve Amerika, 14 Nisan’da bir nota ile Türk hükûmetinden Almanya’ya krom sevkiyatının durdurulmasını resmen talep ettiler. Aksi hâlde Türkiye’ye ambargo uygulanacağı bildirilmiştir. Bu gelişme üzerine Menemencioğlu TBMM’de bir açıklamada bulunarak; “Harici siyasetimizin umdesi ve esası İngilizlerle olan ittifak muahedesi olduğuna göre, biz bitaraf değiliz arkadaşlar… O hâlde Müttefiklerin bize vermiş oldukları notayı, bitaraf devlet gibi değil, bir müttefik gibi tatbik etmemiz lazım gelir” demiştir. Menemencioğlu’nun bu görüşü doğrultusunda Almanya’ya

908 Peyami Safa, “Times Muhabirine Cevabımız: Türk Milleti Tehdit Edilemez”, Tasviri Efkâr, 28 Şubat 1944,

S. 5675-1318, s. 1-2.

168 krom sevkiyatı 21 Nisan akşamı 19.00’dan itibaren durdurulur. Papen ise, sevkiyatın 1 Mayıs’a kadar devam ettiğini belirtmektedir910.

İngiltere bu adımı olumlu karşılamıştır. Manchester Guardian gazetesi, “Türkiye Müttefiklerin harbi kazanmasına yardım yolunda önemli bir adım atmıştır. Bu adım, eski

Türk-Anglo Amerikan ittifakına hayat verebilir”911 ifadesiyle, Türkiye’nin bu adımının bir

Türkiye-Amerika yakınlaşmasına neden olabileceğini belirtmiştir. Tasviri Efkâr ise, bu olayda Türkiye’nin uğrayacağı maddi zararı sorgulamıştır. Savaşın başında Türkiye’nin bütün krom üretimini Anglosaksonlara satmayı teklif ettiğini ancak İngilizlerin buna olumlu yaklaşmadıklarını; “Uzun vadeli düşünüp bizim kromları harbin sonuna kadar almayı taahhüt etseydi, hem bizimle bizzat kendilerinin istediği bağlanmaya daha uygun hareket etmiş olurlar hem de hasımlarını boğuşmanın daha başlangıcında çok kıymetli madenlerden mahrum

bırakmış olurlardı”912 ifadesiyle eleştirmiştir. Peyami Safa ise, Times’ın kromu kesmenin

yeterli olmadığını belirten yazısına atıfta bulunarak913, Türkiye için bu olayın öncelikli yanının iktisadi, Times için de siyasi olduğunu belirtmiştir. Safa, Türkiye’nin Almanya’dan silah ve ilacın yanında birçok ürün aldığını, Müttefik Devletlerin gönderdikleri silah ve ilacın yetersiz olduğunu belirterek Times’ın kendisini Türkiye’nin ya da Sovyetler Birliği’nin yerine koyması gerektiğini belirtmiştir. Zira Sovyetler Birliği de Japonya ile ticari ilişkileri devam etmektedir. Savaşta muharip iki devletin ticari ilişkilerine devam etmelerinin de gösterdiği gibi devletlerin ihtiyaçları dış politikasını belirlemektedir. Safa bu durumu; “Politika hayatın

emrindedir ve bir Türk davasında da Türkün hayatı her şeyin fevkindedir”914 şeklinde ifade

etmiştir.

Churchill Türkiye’nin Almanya’ya krom ticaretini tamamen durdurmasıyla ilgili olarak; “Türkiye’nin bize gösterdiği iyi niyet ve yardımı kaydetmeyi vazife telakki ediyorum” demiştir915. Tasviri Efkâr, Churchill’in nutkunun iki ülke arasındaki dostluk adına sevindirici olduğunu ifade etmiştir. İngiliz-Türk dostluk ve ittifakının savaş içerisinde çeşitli badireler atlatsa da, daima kuvvetlendiğini, bu durumu; “Bugüne kadar demokrasiler davasının muzaffer olması pahasına bin bir türlü tehditlere göğüs geren güzel ve çeşitli vaatlere

910 Koçak, Türkiye’de Millî Şef, C. II. s. 241-242.

911 “Krom Meselesine Dair Tefsirler”, Tasviri Efkâr, 23 Nisan 1944, S. 5730-1373, s. 1-3.

912 “Bari Krom Zararımız Telâfi Edilecek mi?”, Tasviri Efkâr, 23 Nisan 1944, S. 5730-1373, s. 1-3.

913 Bu günlerde İngiliz basını genel bir tehdit dili ile Türkiye’ye yüklenmektedir. Mesela Daliy Mail ve Spectator

gazeteleri Türkiye’nin krom ticaretini kesmesinin yeterli olmadığını, Almanya ile yapılan pamuk, deri gibi ihracatın da kesilmesi gerektiği, bu gerçekleşmezse “İngiltere bunu durdurmasını bilir” ifadesiyle Türkiye’yi açıkça tehdit ediyordu. Bak. “İngiliz Gazetelerin Yersiz Neşriyatı”, Tasviri Efkâr, 15 Mayıs 1944, S. 5762-1405, s. 1-3.

914 Peyami Safa, “Yaşamamız Lazımda…”, Tasviri Efkâr, 25 Nisan 1944, S. 5732-1375, s. 1-3.

169 aldanmayan, parlak tekliflere omuz silken Türkiye hayati ihtiyaçları karşılığı olarak İngiltere’nin malumatı altında Almanya’ya sevk etmekte olduğu kromu da keserek hüsniniyet

ve sıdkını dostluk ve ittifak çerçevesi içinde mükemmel surette gösterdi”916 ifadesiyle

belirtmiştir.

Tasviri Efkâr gazetesi krom sevkiyatının ekonomik önemine vurgu yaparken Türkiye’nin bu sevkiyatı durdurarak Türk-İngiliz dostluğu adına önemli bir adım attığını belirtmiştir.