• Sonuç bulunamadı

Vergi Usul Kanunu’nun vergilendirme başlıklı birinci kitabının yedinci kısım dördüncü bölümünde "Bilgi Toplama" başlığı altında; bilgi isteme ve bilgi verme ile ilgili hükümler düzenlenmiştir.

Bilgi toplamanın vergi incelemesi ile aynı kısımda düzenlenmesi ve maddelerin içeriği, vergi incelemesine yardımcı bir unsur olduğunu ortaya koymaktadır.286

Beyana dayanan vergi sisteminde bilgi toplamanın ikili bir fonksiyonu vardır. Öncelikle mükellefiyet ile ilgili olaylar hakkında devamlı surette ve gerektiğinde bilgi vereceğini bilen mükellef, beyanda bulunurken kendini daha titiz davranmak zorunda hisseder. Bilgi toplama, bu yönü ile vergi güvenliği açısından önleyici bir etki yapar. Bunun dışında sağlıklı beyanda bulunmayan mükelleflerin ziyaa uğrattıkları verginin tespiti yönünden de bilgi toplama önem taşır.287

1. Bilgi Toplama Kavramı

Maliye Bakanlığı veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, kamu idare ve kurumlarından, mükelleflerden ya da mükellefle ilişkide bulunan gerçek ve tüzel kişilerden bilgi isteyebilir. Bu kişi ve kuruluşlar da kendilerinden istenen bilgileri vermek zorundadırlar (VUK m.148).

Burada amaç, vergi alacağını sağlıklı bir şekilde tahsil edebilmektir.288

286 Şeker, a.g.e., s. 379.

287 Metin Duran, “Bilgi Verme Zorunluluğu ve Sonuçları”, Vergi Sorunları Dergisi, S. 78, Mart 1995, s. 112.

288 Kırbaş, a.g.e., s. 170.

2. Bilgi İstemeye Yetkili Olanlar

Bilgi istemeye yetkili olanlar Vergi Usul Kanunu’nun 148.maddesi birinci fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre; Maliye Bakanlığı ve vergi incelemesine yetkili olanlar bilgi isteme yetkisine sahiptirler. Vergi incelemesine yetkili olanlar ise; hesap uzmanları, hesap uzman yardımcıları, ilin en büyük mal müdürü (defterdar), vergi denetmenleri, vergi denetmen yardımcıları veya vergi dairesi müdürleridir. Bununla birlikte, maliye müfettişleri, maliye müfettiş muavinleri, gelirler kontrolörleri ve stajyer gelirler kontrolörleri, Gelirler Genel Müdürlüğü'nün merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar da bilgi isteme yetkisine sahiptirler.

3. Bilgi Vermek Zorunda Olanlar

Bilgi vermek zorunda olanlar da yine Vergi Usul Kanunu’nun 148.maddesi birinci fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre; bilgi vermek zorunda olanlar üç gruptur. Bunlardan ilki; mükellefin kendisi, ikincisi; mükellefle ilişkide bulunan gerçek veya tüzel kişiler, üçüncüsü de; kamu idare ve müesseseleridir.

Kamu idareleri, kamu hizmeti gören ve tüzel kişiliği olan müesseselerdir. Bunlar; devlet, il özel idareleri, belediyeler ve köy idareleridir. Kamu müesseseleri ise kamu idarelerine bağlı olan ve tüzel kişiliğe haiz müesseselerdir. Kamu müesseseleri belli edilmiş bir kamu hizmeti görmeleri itibariyle kamu idarelerinden ayrılırlar.289

Bilgi vermek zorunda olan diğer bir grup da mükellefle ilişkide bulunan gerçek ve tüzel kişilerdir. Ancak, mükellefle ilişkide bulunma kavramı çok geniş bir kavramdır. Örneğin; alım-satım işlemleri, gerçekleşmese bile vergi

289 Duran, a.g.m., s. 113.

konusuna girecek muameleler için yapılmış bulunan ön görüşmeler, taşıma ve depolama, borç verme, mevduat kabulü gibi işlemlerin hepsidir.290

Yurt dışı imtiyazlardan faydalanan yabancı devlet memurları olan elçi, maslahatgüzar, konsolos ve bunların yanında çalışan memurlarla, geçici görevle Türkiye'de çalışan yabancı devlet memurları bilgi verme zorunluluğunun dışında tutulmuştur (VUK m.148).

4. Devamlı Bilgi Vermek Zorunda Olanlar

Vergi Usul Kanunu’nun 149 ve 150.maddelerinde devamlı bilgi vermek zorunda olan kişiler sayılmıştır. Bu düzenlemeye göre; kamu idare ve müesseseleri (kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) ile gerçek ve tüzel kişiler vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye Bakanlığı ve vergi idaresince kendilerinden yazı ile istenecek bilgileri belli aralıklarla ve devamlı olarak yazı ile bildirmek zorundadırlar.

Vergi Usul Kanunu’nun 150.maddesinde belirtilen makamlar, gerçek ve tüzel kişiler her ay haberdar oldukları ölüm olaylarını ve intikalleri ertesi ayın 15. günü akşamına kadar vergi dairelerine yazılı olarak bildirmek zorundadırlar.

Bu makamlar ile gerçek ve tüzel kişiler; sulh yargıçları, icra, nüfus ve tapu memurları, yabancı memleketlerdeki Türk konsolosları veya konsolosluk görevini yapanlar, mahalle ve köy muhtarları, banka, bankerler ve şirketler ile emanet kabul eden gerçek ve tüzel kişiler olarak sayılabilir.

5. Bilgi Verme Zorunluluğu Dışında Kalanlar

Kendilerinden bilgi istenen gerçek ve tüzel kişiler, özel kanunlarında aksine hükümler bulunsa bile kural olarak bilgi vermekten kaçınamazlar.

290 Süleyman Göç, “Bilgi Verme ve Bilgi Vermemenin Müeyyidesi”, Vergi Sorunları Dergisi, S.

1986/4, s. 14.

Ancak, bu kurala Vergi Usul Kanunu’nun 151.maddesi ile bazı istisnalar getirilmiştir. Buna göre; haberleşmenin gizliliği ilkesi gereğince Posta, Telefon ve Telgraf idaresi, mesleklerinin icrası gereği öğrenip, öğrendiklerini açıklamamak yükümlülüğünde olan doktorlar, diş hekimleri, ebeler, avukatlar, dava vekilleri vs. serbest meslek erbabı bilgi verme yükümlülüğü altında değildir. Ayrıca CMUK’nın 88.maddesi gereğince gösterilmesi veya teslimi caiz olmayan evrakın içeriği hakkında da bilgi istenemez. Ancak doğrudan doğruya vergi ile ilgili bir evraktan doğan borçların miktarlarına ve alacaklıların adlarına ait bilgiler istenebilir.

Bilgi verme yükümlülüğüne getirilen bu istisnalar ile bilgi toplama belli ölçüde kısıtlanmıştır. Ancak bu kısıtlama, vergi ve mükellefiyetle doğrudan doğruya ilgili hususları kapsamaz. Bununla, daha çok mükellefle ilişkide bulunanların özel yaşantıları ile ilgili hususların gizli kalması öngörülmüştür.291

6. Bilgi İsteme Usulü

Bilgiler yazılı ya da sözlü istenebilir. Sözlü istenen bilgileri vermeyenlere durum yazı ile bildirilir ve kendilerine cevap vermeleri için uygun bir süre verilir (VUK m.148/2). Kanuni düzenlemede sadece uygun bir süre verilir denilmiş ancak bu sürenin ne kadar olacağı hakkında herhangi bir hüküm yer almamıştır. Vergi Usul Kanunu’nun 14.maddesi "Kanuni ve İdari Süreler" başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre: "Vergi muamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli edilir. Kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde 15 günden aşağı olmamak şartıyla bu süreyi, tebliği yapacak olan idare belirler ve ilgiliye tebliğ eder." Bu hükme istinaden bilgi istenirken tayin edilecek sürenin 15 günden az olmaması gerekir.

Bilgi istenmek üzere ilgililer zorla vergi idaresine getirtilemezler (VUK m.148/2).

291 Duran, a.g.m., s. 115.

Sözlü ifadelerin delil olarak geçerli olabilmesi için tutanağa geçirilmesi gerekir. Aynı zamanda ifade ile tutanaktaki bilgilerin aynı olması da şarttır.

Ayrıca, ifadesi aynen tutanağa geçirilen kişi bu ifade tutanağını imzalamalıdır. Bu, bilgi verme zorunluluğunun bir sonucudur. Eğer kişi tutanağı sebepsiz yere imzalamaktan kaçınırsa, para cezası ile cezalandırılır. Çünkü bilgi verme zorunlu bir kamu görevi olarak kabul edilmiş ve bu görevin yerine getirilmemesi yaptırıma bağlanmıştır. Söz konusu yaptırımlar arasında para cezası ve özel usulsüzlük cezası bulunmaktadır (VUK mük.m.355 ).292

İfade tutanağına yazılan bilgilerin, ifadesine başvurulan kişilerin beyanına uymaması halinde, ifade veren şahıs tutanağı imzalamaktan kaçınabileceği gibi kendi beyanını şerh olarak da yazabilir. Bu şerh tutanağa geçirilmek istenmezse, ifade sahibi de tutanağı imzalamayabilir. Bu durumda, tutanağı imzalamayan kişiye imzadan kaçındığı için yaptırım uygulanamaz.

Çünkü, bilgisine başvurulan kişi, bilgi verme yükümlüğünü yerine getirmiş ancak verdiği bilgi dışında tutanağa geçirilen yanlış bilgiyi imzalamaktan kaçınmıştır.293