• Sonuç bulunamadı

Bataklıkların Kurutulması ve Sağlık Tedbirleri

GİRİŞ Çalışmanın Konusu

SAAT SEFER MINTIKASI İZAHAT

1.3.8. Afetlerle Mücadele ve Islah Çalışmaları

1.3.8.2. Bataklıkların Kurutulması ve Sağlık Tedbirleri

Belediye sınırları içinde, “sahipsiz arazi mahiyetindeki seyrangah, harman yeri, koruluk ve bataklıkların ve belediye marifetiyle deniz, nehir ve gölden doldurulmuş olan yerlerin ve yıkılmış kale ve kulelerin metruk arsaları ve enkazının tasarruf, idare ve nezareti kaffei hukuk ve vecaibi ve varidatı ile beraber belediyelere devrolunur”296 maddesi gereğince, 1930 yılından itibaren belediyeler tarafından bataklık ve atıl arazi ıslah çalışmaları hız kazanmıştır.

Kocaeli bölgesinin genelinde ve özellikle ova yapısı sebebiyle yoğun olarak Adapazarı çevresindeki bataklıklar, halkın iskanına engel teşkil eden unsurlardan biri olarak görüldüğü için, belediye hizmetleri kapsamında bataklık arazilerin kurutularak iskana ve tarıma elverişli hale getirilmesi konusunda hemen her dönem çok sayıda çalışma gerçekleştirilmiştir. Belediyelerin bu konudaki girişimleri, kuruluşundan itibaren Adapazarı’nın çok göç alan bir bölge olması ve muhacirler ile nüfus yoğunluğunun hızla artış göstermesi sebebiyle bir zorunluluk kapsamında değerlendirilmiştir297. Bu sebeple Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Adapazarı çevresindeki bataklıkları kurutma çalışmaları arşiv belgelerinde ve basında sıklıkla rastlanan bir konu olmuştur.

Bataklıkların kurutulması ile hem yeni yerleşim alanları açılması hem de göçmenlere ekip biçme faaliyetleri için tarıma elverişli arazi kazandırılması amaçlanmıştır. Bir diğer zorunluluk da bataklıkların soğuk, rutubetli iklim şartlarının zemin hazırladığı bazı hastalıkları beraberinde getirmesinden duyulan endişe olmuştur. Bunlardan en önemlisi sıtma hastalığıdır.

Ele aldığımız dönemde Adapazarı ve çevresinde görülen sıtma salgınlarıyla mücadele ve gerekli önlemleri alma konusunda belediye ekipleri tarafından, bataklıkların kurutulması ve sivrisineklerin bertaraf edilmesi yönünde gayretli çalışmalar sergilenmiştir. 1928 yılından itibaren bölgede bulunan Sıtma Savaş Teşkilatı, Ocak 1956 itibariyle Sağlık Müdürlüğü'nden ayrılmış, Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından Orta Şark ve Doğu Akdeniz bölgelerinde sıtma mücadelesi kapsamında değerlendirilmiştir298. Adapazarı ve İzmit çevresi de sıtma ile savaşta ilk sıralarda yer alan bölgeler olmuştur.

296 1580 Sayılı Belediye Kanunu, Madde 159, Resmi Gazete: Tarih : 14/4/1930 Sayı :1471. 297 Sofuoğlu, “Adapazarı’nda Belediyecilik Faaliyetleri”, s.1024.

Adapazarı ilçesi içerisinde Sapanca, Aralık, Büyük Akgöl, Küçük Akgöl, Poyrazlar, Tespihli, Akçınar gölleri vardı. Bunlardan Aralık Gölü kurutulmuş, ekime çok elverişli bir arazi elde edilmiş ve bir sıtma kaynağı da ortadan kaldırılmıştır299. Bu göllerin etrafı genellikle bataklık bir halde olduğu için, yurt genelinde başlatılan sıtma savaşında kurutma faaliyetlerine önem verilmiştir.

Sakarya ili ve ilçelerinde, sahası 1000 hektarlık Tesbihli, 50 hektarlık Ferizli, 5000 hektarlık Mudurnu, 300 hektarlık Balıklı ve 1000 hektarlık Gökçeören ile 500 hektarlık Dinsiz bataklıkları vardır300. Bu bataklıkların kurutulması, 1950-1960 yılları arasında belediyecilik çalışmaları arasında üzerinde önemle durulan ve modern şehir yapılaşmasında öncelik verilen bir konu olmuştur. Bu konudaki uygulamalarda, 23 Ocak 1950 tarihinde yürürlüğe koyulan 5516 sayılı kanunun301 etkisi görülmüştür. Nitekim, bataklık arazilerin, kurutanlar tarafından tasarruf edilmesi hakkını tanıyan bu kanun, teşvik amacıyla çıkarılmıştır. Buna göre, bataklık alanlar kurutulduktan sonra tarım arazisi yada iskan için tapulanarak kullanıma sunulmuş, bu ise kanunun uygulanmasını kolaylaştırmıştır.

Bayındırlık Bakanlığının 1951 senesi münferit su işleri programına göre, Sakarya bataklıkları arasında bulunan "Kör Hasan bataklığının" kurutulması işi ihale edilmiştir. Bu iş 1953 senesi sonunda tamamlanması düşünülmüş, 40.000 dekar batak arazi ekilebilecek bir hale gelmesi hedeflenmiştir. Böylece, Kör Hasan, Çifteler, Emine- Ekim, Azmak, Yaralı köylerinin ekime müsait arazisi genişletilecektir. Bu sayede, 32 km. uzunluğunda Sakarya yatağı derinleştirilecek ve ayrıca Sakarya üzerinde 7 adet geçit köprüsü inşa edilmesi sağlanacaktır302.

1956 yılı içinde, Kurudil, Dağdibi, Süleymanbey, Doğançay, Çınardibi, Umurbey ve Karasu İncirli bataklıkları kurutulmuş ve Geyve Kozanköy sulama projelerinde harcanmak üzere toplam 200.000 Türk lirası olarak ayrılan ödenek Sakarya’ya hibe edilmiştir303.

299 Talia Balcıoğlu, Adapazarı Tarihi ve Coğrafyası, İstanbul: 1952, s. 34. 300 ATOM, Sinop, Sakarya, İzmit, Edirne, Tekirdağ 3. Bölge Nüshası, s.141. 301 Resmî Gazete, 23 Haziran 1952, Sayı: 8142

302 Ayın Tarihi, 1 Aralık 1951.

Hendek kazasının Camili, Çarığıkuru, Haraklı, Sarıyer ve İkramiye köylerini içine alan 700 dönümlük Ördekalanı bataklığının kurutulması için, Sakarya Valisi Nazım Üner Ziraat Bakanlığı ile anlaşma yapılması için girişimlerde bulunmuş, Sakarya hesabına bu alanda kullanılacak 50.000 Türk lirası ödenek gönderilmiştir 304.

İncelediğimiz dönemde, kurutma çalışmaları sonucunda Sakarya’da tarıma elverişli geniş araziler kazanılmış, aynı zamanda bataklıkların halk sağlığına olumsuz etkileri de büyük ölçüde bertaraf edilmiştir.

1.3.8.3. Deprem

Jeolojik, jeodezik ve coğrafi yapısı gereğince Kuzey Marmara Deprem kuşağında yer alan Sakarya ili ve Adapazarı ilçesi, bilinen en eski dönemlerinden başlayarak, yıllar içerisinde çok sayıda deprem sarsıntısı geçirmiştir.

Adapazarı’nda Cumhuriyet döneminde bilinen belirli başlı 3 büyük deprem kaydedilmiştir. Bunlar; 20 Haziran 1943, 22 Temmuz 1967, 17 Ağustos 1999 tarihlerinde yaşanan felaketlerdir. Çok sayıda ölüm ve bina yıkımının yaşandığı bu depremler, Adapazarı’nın şehirleşme sürecinde olumsuz etkisini her alanda hissettirmiştir.

20 Haziran 1943 yılında meydana gelen deprem, Hendek-Adapazarı merkezli olmuş ve bu iki bölgede ağır hasar yaratmıştır. Uzmanlara göre bu depremde Hendek’teki yapıların %25’i, Adapazarın’dakilerin ise %20’si tamamen yıkılmıştır. Depremin şiddeti bazı yerlerde 5, 6 hatta 9 derecede hissedilmiştir. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı raporlarına göre, bu depremde yıkılan ve onarılamayacak derecede hasar gören yapı sayısı 5.975 olmuştur. Onarılabileceklerin sayısı 4.361 olarak belirlenmiştir. 304 kişi hayatnı kaybetmiş ve 234 kişi yaralanmıştır. Sonrasında ise çok sayıda artçı sarsıntı gerçekleşmiştir305. Adapazarı’nda incelediğimiz döneme girerken bu yıkıcı olayın etkilerinin yaşanmakta olduğu düşünülebilir.

Ele aldığımız dönemde, Adapazarı’nda diğerleri kadar sarsıcı büyüklükte olmasa da 26 Mayıs 1957 tarihli bir deprem hadisesi yaşanmıştır. Bolu-Abant merkezli ve 7,1

304 Demokrat Sakarya, 29 Ağustos 1956, Sayı: 676.

305 Can Karavul, Günay Beyhan, Haluk Selim, “Sakarya Bölgesinin Depremselliği ve Depremi Önceden Haber Verme Çalışmaları”, Dünden Bugüne Adapazarı Sempozyumu Bildirileri (4 Haziran 1997), Adapazarı: Sakarya Üniversitesi Basımevi, 1997, s. 87.

şiddetinde gerçekleşen bu deprem, 31 saniye sürmüş, 66 kişinin hayatını kaybettiği depremde, sarsıntı Adapazarı’nda da etkisini hissettirmiştir. Adapazarı halkı 1957 depremini büyük oranda can kaybı olmadan geçirmiş ancak 187 bina ağır, 317 bina ise hafif hasarlı olarak tespit edilmiştir306. Sakarya vilâyeti Akyazı Dokurcun köyünde 5 ev yıkılmış ve üç ölü bulunmuştur. Bunlardan birinin 7 yaşında bir çocuk ve 45 yaşında bir kadın olduğu belirtilmiştir. Yaralıların miktarı tespit edilememiştir. Hendek’te 15 ev tamamen yıkılmış, 39 ev oturulamayacak hale gelmiştir. 1 cami ve ahırlar hasar görmüştür. Şehbenler köyünde yıkılan binada 2 yaşında bir çocuk ölmüştür.307 Bolu’ya hareket eden Sakarya valisi bu haberi alınca derhal Akyazı deprem bölgesine gitmiş ve sağlık ekipleri sevk edilmiştir. Adapazarı’nda bir ev yıkılmış, ayrıca üç ev ve bir fabrika bacası çökmüştür. Adapazarı P.T.T. teşkilâtı yoğun bir şekilde mesai yaparak bütün iletişim faaliyetini yeniden hizmete sokmuş, bu şekilde şehre gelecek tamirat ve yardım hizmetlerini hızlandırmıştır308.

Deprem dolayısıyla Sakarya Belediyesi tarafından depremzedelere çadır dağıtımı yapılmıştır. Halk endişe duymaya devam ettiği için belirli süre evlerine girmek istememiştir. Ancak Haziran ayı sonunda Kızılay’a ait çadırların toplatılmasına başlanmıştır. Bu çadırlar 300 adet kadardır. Tümen Komutanlığı tarafından dağıtılan çadırlar ise bir süre daha toplattırılmamıştır309 . Çünkü, artçı olarak tanımlanan depremler aralıklarla devam etmiştir. 21 Eylül 1957 gece saat 03.00 sıralarında, Akyazı kazasında bir deprem daha kaydedilmiştir. Herhangi bir can kaybı veya maddî hasar gerçekleşmemiştir310.

Aynı günler içerisinde, Türkiye’nin farklı illerinde de depremler yaşandığını arşiv kayıtlarında görülmektedir. Bu kayırlardan biri de Refik Koraltan tarafından kaleme alınan yazıdır. Yazıda; “Komitemizin, Muğla ve Denizli’deki felaketzedelere yardım

maksadıyla kurulmuş ve bu yolda faaliyete başlamış olduğu yüksek malumlarıdır. Henüz bu felaketin tevlid ettiği ıstırap ve teessür devam eylerken, aziz yurdumuzun başka bir bölgesi Bolu ve Sakarya vilayetleri de tabiatın gadrine uğramış, zelzele sebebiyle

306 Enis Şahin, “Cumhuriyet Dönemi Sakarya Depremleri”, Sakarya İli Tarihi, Sakarya: 2005, C.II, s. 788. 307 Yeni Ada Postası, 30 Mayıs 1957, Sayı:1546; 31 Mayıs 1957, Sayı: 1547.

308Ayın Tarihi, 26 Mayıs 1957.

309 Demokrat Sakarya, 29 Haziran 1957, Sayı: 933; Şahin, Kronolojik Adapazarı-Sakarya Tarihi

(1923-2004), s. 162.

310 Demokrat Sakarya, 21 Eylül 1957, Sayı: 1003; Şahin, Kronolojik Adapazarı-Sakarya Tarihi

oralarda da yüzlerce ev yıkılmış, birçok vatandaşımız ölmüş, binlercesi yuvasız kalmış bulunuyor. Bu vaziyet karşısında komitemizin, faaliyetlerini Bolu ve Sakarya zelzele felaketzedelerine de teşmile karar vermiş olduğunu derin hürmetlerimizle arz ederiz”311

denilmektedir. Anlaşıldığı üzere, bu depremin etkileri yıkıcı olmuş, halkın üzerinde derin acılar bırakarak, evlerine girmelerine mâni olmuştur.

1957 depreminin üzerinden 2 yıl geçmişken, 26 Temmuz 1956 Pazar günü, saat 19:08’de Adapazarı bir depremle daha sarsılmıştır. Depremin 7 şiddetinde gerçekleştiği belirtilmiştir. Ancak 4 saniye sürdüğü için yıkıcı etkisi olmamıştır. Can ve mal kaybı yaşanmadığı için, Sakarya halkı bu depremden daha az etkilenmiştir312.

Mayıs ayında, Bulgaristan’ın Ankara Elçisi M. Manclov dün Hariciye Vekâletinde protokol dairesi reisini ziyaret ederek313 Bolu, Adapazarı, Düzce ve havalisinde gerçekleşen son deprem felâketi dolayısıyla gerek hükümetinin gerekse kendisinin taziyelerini bildirmiştir.

Deprem bölgesinde bulunan ve bununla mücadele etmek zorunda olan Sakarya ve çevresinin halkı, İçişleri ve Bayındırlık Bakanlıkları tarafından yapılan teşviklerden ve verilen izinlerden yararlanarak, hasarlı binalarını tamir etmek, barakalar inşa etmek ve yıkılmış olan işyerlerini yeniden tesis etmek konusunda gayretli çalışmalar sergilemişlerdir. Ele aldığımız dönemde Belediyelerin girişimi ile hükümetin, depremlerin bölgede açtığı hasarı giderme yönünde yoğun çaba gösterdiği anlaşılmaktadır.

311 Şahin, “Cumhuriyet Dönemi Sakarya Depremleri”, s.788. 312 Şahin, “Cumhuriyet Dönemi Sakarya Depremleri”, s. 789. 313 Ayın Tarihi, 31 Mayıs 1957.

BÖLÜM 2: İKTİSADİ DURUM

2.1. Demokrat Parti’nin İktisadi Politikaları

1950-1960 döneminde uygulanan ekonomi politikası, önceki devletçi döneme göre birtakım farklılıklar içermektedir. Demokrat Parti iktidarı ele aldığında, Menderes hükümeti; devletçiliği sert biçimde eleştirmiş, ekonomide devlet müdahalesini en aza indirerek, iktisadi kalkınmayı özel kesimin desteği ve girişimi ile sağlayacağını belirtmiştir. Ayrıca tarıma öncelik verileceğini ve modern makinalarla yapılmasının sağlanacağını da ekonomi ilkeleri arasında belirtmiştir314. Bu doğrultuda, açıklanan programdan da anlaşılacağı üzere, özel girişimin teşviki, dış yardımlar, kredi ve para sunumu gibi konuları içeren hükümetin ekonomi modeli liberalizm ağırlıklı karma ekonomi yönünde şekillenmiştir315.

Ekonomi politikasının belirlenmesinde ABD bu dönemde en önemli etmen özelliğini taşımakta olup, Dünya Bankası, IMF ve Marshall Planı’nı yürütmekle görevli kuruluşların (OEEC) da aynı yönde tavsiye ve desteklerde bulundukları görülmektedir. Dış yardım ve kredilerin kullanım alanları belirlenirken, dış alımın ve borçlanmanın da yolu da açılmıştır. Tarımsal krediler özellikle büyük artış göstermiş ve 1959 yılına gelindiğinde on yıl öncesinin on katına ulaşmıştır316. ABD'nin 1948 yılından itibaren Marshall Yardımı programı çerçevesinde Türkiye'ye yaptığı maddi yardımlar genellikle, tarımsal malzeme ve makinelerden oluşmakta idi. Söz konusu yardımlar kapsamında Avrupa ülkelerinden çok sayıda traktör, pulluk gibi makine ve aletler satın alınmıştır317. Türkiye’de tarımda makineleşme ve tarımsal üretimdeki canlılık bu plan ve yardımlar yolu ile gerçekleşmiştir ve sadece bu dönemde yürütülen Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’na318 bağlanamayacak kadar büyük bir hıza sahiptir.

314 Hüseyin Şahin, Türkiye Ekonomisi, Bursa: Ezgi Kitabevi, 2016, s. 93.

315 Mustafa Altıntaş, Türkiye’de Planlı Kalkınma ve Uygulama Sonuçları, Muğla: İşletmecilik Meslek Yüksekokulu Yayınları, 1978, s. 152.

316 Yakup Kepenek, Nurhan Yentürk, Türkiye Ekonomisi, 2011: Remzi Kitabevi, s. 96-97, 109.

317 Şahin, Türkiye Ekonomisi, s.106; Suat Oktar-Arzu Varlı, “Türkiye’de 1950-1954 döneminde DP’nin Tarım Politikası”, Marmara Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 28/1 (2010), s.14. 318 Demokrat Parti Hükümeti, dünya savaşından sonra özellikle tarım sektörünü canlandırmak ve dinamik bir sektör haline getirmek amacıyla, 1945 yılı sonunda topraksız ve az topraklı çiftçilere toprak dağıtarak işlemelerini sağlayacak olan bu kanunun kabulünden yola çıkarak, kamu arazilerinin köylülere dağıtılmasını, dolayısıyla ekilen alanların hızla genişletilmesini sağlamıştır. Kanunun 17. Maddesine binaen, 1947-1972 yılları arasında büyük bölümü 1950’li yıllarda olmak üzere 22 milyon dönümün

1955-60’lar, tarımda teknolojinin teknik imkanların, gübre ve ilaçlama, ıslah konularının ele alındığı bir dönem olmuş, toprak ve üretim veriminin artırılması tarımda temel amaç haline gelmiştir319. Adnan Menderes döneminde, hükümet programlarına da alacağı üzere tarım ve üretim konularının sıklıkla konuşmalarda altı çizilmiştir. Buna göre; “’Yeni

iktidarı Halk partisinden ayıran mühim bir görüş farkı da ziraat işlerimizin ele almışında tecelli edecektir. Nüfusumuzun yüzde sekseni ziraatla meşgul bulunmakta, Türkiye’de ziraat milli ekonominin ticaretimizin ana kaynağını teşkil etmektedir ve ticaretimizin ana kaynağını teşkil etmektedir. Bunun içindir ki, milli gelirin artmsı ve her sahada kalkınmanın ana şartı bu temelin kuvvetlenmesi suretiyle mümkün olabilecektir. Ziraatın iktisadi bünyemizin temelini teşkil ettiğini hiçbir zaman gözden uzak tutmayacağız. Eski iktidarın yaptığı gibi gösterişçi ve pahalıya mal olan bir Devlet müessesesinin, karasaban ve kağnının mahkumu olan geri bir zirai bünye üzerine kurulamayacağı kurulmak istendiği takdirde ise milli ekonomiyi takatsiz düşüreceği hakikati daima hesap olunmak lazımdır. Bugüne kadar takip olunan yol şayet şu kısaca ifade ettiğimiz görüşe mutabık olsaydı, yalnız ziraatımız inkişaf etmekle kalmaz diğer bütün istihsal ve iktisadi faaliyet şubelerinde de çok feyizli gelişmelere şahit olmak mümkün olurdu”, izlenen ve izlenecek

olan politikayı açıkça ortaya koymaktadır 320.

Tarım ekonominin bel kemiğini oluşturmaktadır. Tarımdaki olumlu gelişmeler hayvancılığı da etkilemiş ve 1960’lara kadarki dönemde hayvancılıktan elde edilen gelir rekor seviyelere ulaşmıştır321. Hükümetin bu dönemde verdiği destek ve krediler, ıslah uygulamaları hem hayvan üretimini artırmış hem de et ve süt gibi ürünlerin bol miktarda işlenmesini sağlamıştır. Kalkınma politikası doğrultusunda, sanayinin kırsal ve tarımsal kesimden beslenmesi düşünülmüştür.

Bu bölümde Sakarya İli ekonomisinin, tarım, sanayi ve ticaret sektörleri kapsamında incelemesi yapılmış, özellikle konumuz olan 1950-1960 yılları arasındaki durumu ve gelişmesi hakkında bilgiler verilmeye çalışılmıştır. Bu alanda en önemli kaynaklar, İl üzerinde arazi topraksız ve az topraklı ailelere dağıtılmıştır. (Çağlar Keyder-Şevket Pamuk, “1945 Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu Üzerine Tezler”, Yapıt Toplumsal Araştırmalar Dergisi, 8 (1984), s. 54-

61.

319 75 Yılda Köylerden Şehirlere, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 1999, s. 20.

320 Atiye Emiroğlu-Nezehat Koçyiğit-Senem Kesici ‘’Demokrat Parti Yönetiminde Ekonomik Politikalar’’,

Tarihin Peşinde Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 8 (2012), s.88.

Yıllıkları, Devlet İstatistik Enstitüsü Çalışmaları, Tarım Sayımları, Sanayi Sayımları ve Envanterleri, Sakarya Sosyal Araştırmalar Merkezi (SESAM) Yayınları ve yerel basın olmuştur. Dönemin yerel basınına yansıyan gelişmeler de örnekleme amacıyla kullanılmıştır.