• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM DİL BİLGİSİ İNCELEMESİ

21) Z Korkmaz o (kalın puntolu) işaretini (Korkmaz, 1994b: 33) kullanırlar.

2.2.5.2 Bağlama edatları

Bağlama edatları, cümleleri veya cümle içindeki sözcükleri ve sözcük gruplarını ya anlam bakımından ya da şekil yönünden bağlayan sözlerdir. Bunlar, anlam ve işlevleri bakımından şu başlıklar altında incelenebilir:

2.2.5.2.1 Sıralama edatları

Sıralama edatları “ve, ile” sözcükleri olup arka arkaya gelen, şekil ve anlam ilgisi içinde bulunan birlikleri birbirine bağlayan edatlardır. Bunlardan “ve” edatı,

Arapça bir sözcük olup Orta Türkçe döneminden itibaren Türk dilinin bütün sahalarında görülmeye başlamıştır. Bölge ağızlarında görülen örnekler şunlardır:

ve:

filan ay ve filan gün “falan ay ve falan gün” M011/28, örf ve ādetlere M050/69, dọa ẹder ve ūrlar “dua eder ve uğurlar” M063/8, oraya oturmuşlār ve soñra buraya gelmişler “oraya oturmuşlar ve sonra buraya gelmişler” M064/26, öküzle ve atla M090/1, ġaraman ve köylerine “Karaman ve köylerine” M112/1

ile:

Bu edat, bölge ağızlarında yoğun olarak kullanılan bir edattır. Çeşitli ses olayları neticesinde değişik biçimleri de görülen bu edatın bir diğer özelliği ise isme gelen vasıta hâli ekinin ekleşme sürecinin önceki şekli olmasıdır. (Söz konusu örnekler için bk. 2.2.1.3.6.)

türkçeyle matematikten “Türkçe ile matematikten” M001/35, kirazıla irazı “kiraz ile Raziye’yi” M005/27, ebeleriyle dayısı M007/26, anamıla ağamıñ “anam ile ağamın” M009/150, emmimle bubalıķ “emmim ile babalık” M036/10, ġarıyla ġocayā “karıyla kocaya” M045/5, davarla ġoyun “davar ile koyun” M064/34, ġızıla ōlan “kız ile oğlan” M106/116, anañıla babañ “anan ile baban” M130/21

2.2.5.2.2 Denkleştirme edatları

Denkleştirme edatları, birbirine denk olan sözcük, sözcük grubu veya cümle birliklerini birbirine bağlayan edatlardır. Burada esas olan, denkleştirilen birliklerin birbirinin yerini tutabilmesidir. Bölge ağızlarında denkleştirme edatı olarak “veya, veyahut” ve bunların “veyāT, veyāt” gibi ses değişikliklerine uğramış şekilleri kullanılmaktadır.

üş beş gün bi cezā alır veyāt azarlanır “üç beş gün bir ceza alır veyahut azarlanır” M003/29, bir al bir çembere veyāt şarba “bir al bir çembere veyahut eşarba” M011/4, bir gẹce veya iki¶ece “bir gece veya iki gece” M022/15, bi dönüm veyāt yarım dönüm “bir dönüm veyahut yarım dönüm” M027/12, deliġanlı ġız veya ġadınlar “delikanlı kız veya kadınlar” M032/23, ķaķıvẹriyor veyaut götürüyor “kakıveriyor veyahut götürüyor” M073/92, hoporlordan veyāT Ta cāmi hoporlorundan “hoparlörden veyahut da cami hoparlöründen” M088/1, ister tanıdıķ misāfir olsun ister yat misāfiri olsun “ister tanıdık misafir olsun ister yat misafiri” M095/31, otuz batman veyāt yimi

“otuz batman veyahut yirmi” M109/77, lahana veya çıbıķ yaprā “lahana veya çubuk yaprağı” M118/18, fasüllā veya nout yẹmē “fasulye veya nohut yemeği” M121/25, piriş pilavı veyat bulġur pilavı “pirinç pilavı veyahut bulgur pilavı” M129/13

2.2.5.2.3 Karşılaştırma edatları

Karşılaştırma edatları, mukayese edilen iki veya daha çok unsuru birbirine bağlayan edatlardır. Bunlar “ya…ya, hem…hem, kimi…kimi, ne…ne” gibi edatlardır. Yörede karşılaştığımız örnekler şunlardır:

ne para ne pul var M001/14, ne ben heriv olabildim ne de aldığım avrat hanım olabildi “ne ben herif olabildim ne de aldığım avrat hanım olabildi” M018/5, amma ġaramanda amma burda “ama Karaman’da ama burada” M022/1, ya üzüm ya iğdē “ya üzüm ya iğde” M057/8, ister vir ister virme “ister ver ister verme” M060/89, hem sīr güttük hem tāsil yaptıķ “hem sığır güttük hem tahsil yaptık” M064/50, ne hortlaġ vār ne cırtlaġ vār “ne hortlak var ne cırtlak var” M072/55, kimi aķşam alīr kimi gündüz alır gelinį “kimi akşam alır kimi gündüz alır gelini” M078/6, hem ekonomik yönden hem de devlet hizmeti alma açısından M102/24, ne ġoyun vẹrdilēr ne para vẹrdilēr “ne koyun verdiler ne para verdiler” M106/124

2.2.5.2.4 Cümle başı edatları

Cümle başı edatları, bulundukları cümleyi kendisinden önce veya sonra gelen cümle veya cümlelere bağlayan çeşitli sözcüklerdir. Cümle başı edatlarının bölgemizde kullanılan başlıca örnekleri şunlardır:

zaten “zaten” M001/38, bi de “bir de” M003/9, sözüm ona M066/33, dolāsıyla “dolayısıyla” M009/32, mādemki “mademki” M018/1, söz geliminde M021/2, ġārik “gayrı” M026/31, netekim “nitekim” M027/71, dẹmek “demek” M035/12, gerçi M036/16, yoñŭsa “yoksa” M036/34, ġayrı “gayrı” M045/9, ille “illa” M047/3, sözüm yabana M047/45, ama M048/19, demek ki M050/9, yăni “yani” M059/8, bu durum ġarşısındā “bu durum karşısında” M060/24, sözüm cömātına “(=sözüm cemaatten dışarı)” M060/38, amma “ama” M064/6, uzatmayalım M065/77, mērisem “meğerse” M068/22, mesela M071/42, el hāsılı M075/86, yani M081/31, ondan giriciğim “ondan geri” M082/23, faġat “fakat” M088/3, ġayri “gayrı” M095/21, velāsılı kelām “ve’l- hasıl-ı kelam” M099/8, halbukį “hâlbuki” M104/66, ġāri “gayrı” M109/34, oysam

“oysa” M123/18, dẹmek kinį “demek ki” M123/68, saten “zaten” M127/55, hatta “hatta” M130/63, ġāri “gayrı” M131/3

2.2.5.2.5 Kuvvetlendirme edatları

Bazı edatlar bağlama, karşılaştırma vb. özelliklerinin dışında cümle içinde aslî görevlerinin dışında tekit yani kuvvetlendirme vazifesi de görürler. “de, ki, bile” gibi edatlar bunlardan bazılardır. Bölge ağızlarından kuvvetlendirme edatlarına örnek olarak verilebilecek kullanımlar ise şunlardır:

bile, bilen, bilenē:

misafir bile gelir M006/35, çōnuñ yẹtmezdi bile “çoğunun yetmezdi bile” M028/59, öküze bile vẹrmezdik “öküze bile vermezdik” M031/11, para bile yoġ “para bile yok” M047/35, hẹç aĥlıma bile gelmedi “hiç aklıma bile gelmedi” M070/19, eşşēñ ġusġunu bile yōķ “eşeğinin kuskunu bile yok” M102/58, youdu bilenē “yoktu bile” M124/35, çaya bilen “çaya bile” M124/35

de, da, dā, dē:

yurdu da aldılar M005/17, insanlara dā onu ķullanıllardı “insanlara da onu kullanırlardı” M019/44, yağır da olur merkepleriñ dālī “yağır da olur merkeplerin dalı” M028/31, biraz da M040/23, dönüşümüz dē ey¶oldu “dönüşümüz de iyi oldu” M061/16, merkeP de ġullandıġ “merkep de kullandık” M086/3, hayvancılıķ da “hayvancılık da” M087/6, güyeiden de “güveyiden de” M131/18

ki:

muaķķaķ ki ya ġar yağar yā bi çiğ yağardı “muhakkak ki ya kar yağar ya bir çiğ yağardı” M027/71, yẹm yoğudu ki “yem yoktu ki” M031/11, bu hiç görmemiş ki davār “bu hiç görmemiş ki davar” M065/44, gelin olmadım ki ben “gelin olmadım ki ben” M082/33

Bölge ağızlarında “ki” edatının geniş “kin, kini, kinį” biçimlerine de rastlamaktayız. Bu yapılar bize Eski Türkçede pekiştirme işleviyle gördüğümüz “-kine” biçimini hatırlatmaktadır.1

1 Metin dışı yaptığımız bazı söyleşilerde -kine biçimine de rastladık. Örnek olması bakımından notlarım

arasına aldığım cümleyi aynen vermek istiyorum: “Esgiden bi adam varımış dā evlatlarına dimiş kine…” Bu örnek Seyithasan köyünde derlenmiştir.

diyoru kin “diyor ki” M019/12, diyor kini “diyor ki” M019/14, dẹyelim kinį “diyelim ki” M030/18, dẹdi kini “dedi ki” M036/11, didi kin “dedi ki” M043/7, dẹdi kin “dedi ki” M052/1, dimiş kin “demiş ki” M092/61, dir kin “der ki” M104/155, didim kinį “dedim ki” M123/50