• Sonuç bulunamadı

Bağımsızlık Sonrası Azerbaycan’da Dönemle Uygulanan Ekonomik Reformların

BÖLÜM 2: REKABETÇĐ BĐR BAKIŞ ACISIYLA AZERBAYCAN

2.1. Bağımsızlık Sonrası Azerbaycan’da Dönemle Uygulanan Ekonomik Reformların

1990’lı yıllarda sosyalist sistemin uygulandığı ülkeler piyasa ekonomisine geçiş tercihini yapmışlardır. Söz konusu değişim o güne kadar geçerli olan uluslararası dengelerin de değişmesine yol açmıştır. Bu dönemde, değişimin siyasi, askeri ve sosyal boyutlarının yanı sıra ekonomik boyutunun daha çok öne çıktığı görülmektedir. Bunun temel nedeninin, üretim araçları mülkiyetinin devletten piyasaya doğru kaydırılması ve böylece piyasa ekonomisine adım atılması olduğu söylenebilir (Akdiş, 1995; Emiraslanov, 2001). Piyasa ekonomisini oluşturmaya çalışan ülkeler grubuna genel olarak ise geçiş ekonomileri adı verilmekle birlikte, bu kavramın daha çok dar anlamı olan piyasa ekonomisini kurmaya çalışan eski planlı ekonomiler ile ilgili kullanıldığı görülmektedir. Bu ülkelerden biride Azerbaycan’dır. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Azerbaycan’ın önünde duran en önemli sorunlardan biri ülkede faaliyet gösteren işletmelere ve sektörlerin rekabet gücünü geliştirilmesi için bir ortam yaratmakla, ülkede piyasa ekonomisi sistemini uygulamak ve ulusal rekabet gücünü artırmaktı. Tüm bunlar için ise devlet zamanı doğru kullanarak ülkenin ulusal çıkarları doğrultusunda başarılı reform programları uygulamalıdır. Çünkü, ulusal rekabet gücünün arttırılabilmesi için deyim yerindeyse devletin yeniden inşası son derece önem taşımaktadır. Değişen dünyanın yeni gerçekleri dikkate alınarak öncelikle devletin yeniden tanımlanması ve bu vizyona uygun olarak devletin yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bu çerçevede kapsamlı bir Devlet Reformu başlatılmalı ve etkin devletin tesis edilmesi sağlanılmalıdır.

Ancak, bağımsızlık sonrası ülkenin ulusal rekabet gücünün doğru olarak değerlendirilebilmesi için özellikle bağımsızlığın kazanıldığı şartların ve bağımsızlığın elde edildiği ilk yıllarda yaşanan gelişmelerin dikkate alınması gerekir. 1990’lı yılların başlarında Azerbaycan SSCB’ye karşı bağımsızlığını kazanmak uğruna savaşıyordu. Diğer taraftan, Karabağ uğrunda Ermenistan-Azerbaycan savaşı tam anlamıyla başlamış ve en yüksek seviyesine varmıştı. Politik ve askeri savaşlar halkı çalışmak hevesinden etmiş ve ekonomi tamamen ilgi dışında kalmıştı (Hesenov, 2002). Böyle bir durumda ekonomideki rekabet gücünün ilgi dışına çıkması, ülke için büyük ve önemli problemlerin oluşmasına neden oldu. Ayrıca SSCB’nin dağılması ile birlikte

Azerbaycan’da uzmanlaşma ve işbölümüne dayalı ekonomik yapılanma sona ermiş ve ülke, genel pazarlarını kaybetmiştir. Hammadde, yarı mamul, teçhizat-ekipman, pazar, finansman ve işletme yöneticiliği konularında eski merkezi planlamaya göre örgütlenilmesi nedeniyle birçok tesiste üretimin durması veya üretimin atıl seviyede kalması söz konusu olmuştur. Eski SSCB’deki işletmelerle ekonomik bağlantıların koparılması ve ülkenin diğer Cumhuriyetlerdeki pazar payını kaybetmesinin yanı sıra SSCB döneminde merkezden sağlanan sübvansiyonların da kesilmesiyle birlikte üretim seviyesinde şok düşüşler yaşanmıştır ki, buda sektörlerde olan rekabet gücünü olumsuz etkilemiştir (Huseynov, 2004; Aliyev, 2008). Dolayısıyla, Azerbaycan 1991’de bağımsızlığını kazandıktan sonra, siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik problemlerle karşı karşıya gelmiştir. Sovyetler birliği döneminde sistemli olarak Cumhuriyetler arasında bağımlığı bir anda zorunlu kılan ekonomik yapının ani çöküşü, pazar ekonomisine geçişine engellenmiştir. Eski rejimde her şeyi devletten bekleyen halkın yeni sisteme alışması zor olmuştur (Musayev, 1998).

Ülkenin uğradığı ekonomik bunalımı istatistik rakamlarda açıkça belirtmektedir. 1990 yılında 2500 milyon dolar olan Azerbaycan GSMH’sı 1991 yılında 703 milyon dolara inmişti. Bunun sebebi ise, ülkede sanayi, ziraat ve hizmet sektörlerinde ortaya çıkan düşüşler ve rekabet gücünü kayıp etmesinden idi. 1990 yılında 2033 milyon dolar sanayi malı, 844,5 milyon dolar ziraat malları, 180 milyon dolar hizmet üretilmiş iken, 1991 yılında bu sektörlerdeki rakamlar şu şekilde gerçekleşmiştir: Sanayi malları; 678,684 milyon dolar, Ziraat malları; 260,658 milyon dolar, Hizmet; 40,789 milyon dolar. Gelişmeler Azerbaycan ekonomisini darboğaza sürüklemiştir. Dağılma sonrası ekonomik sorunlar ve savaş ekonomisi nedeni ile enflasyon oranları dört haneli rakamlara ulaşmıştır. Sovyetler Birliği döneminde sömürü düzeniyle karşı karşıya kalan Azerbaycan, özellikle Sovyet sisteminin oluşturduğu zincirleme yapıdan dolayı bağımsızlığının ilk yıllarında ekonomik darboğazlarla karşı karşıya kalmıştır. Bunu hemen hemen Azerbaycan ekonomisini kapsayan tüm alanlarda rastlamaktayız ki bunları ilerleyecek bölümlerde detaylı açıklayacağız.

Bağımsızlık sonrası Azerbaycan’da uygulanan ekonomik reformların incelendiği zaman süreç olarak üç dönemde ele alınabilir. Bunlar: Birinci Dönem: Buhran yılları (1991– 1994) kapsamaktadır. Haziran 1991’de ‘Ekonomik Bağımsızlık Temeli Hakkında

Kanun’u çıkararak serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinde ilk adım atılmıştır. Daha sonra, Özel Mülkiyet Kanunu Haziran 1991’de kabul edilmiştir ve 1992 yılından itibaren Azerbaycan’da yeni yönetim modeline dayanan ekonomik reformlar süreci başlatılmıştır. Bu ülkede ulusal rekabet gücünün geliştirilmesinde atılan ilk adım olarak ta tanımlana bilir. Söz konusu reformların belkemiğini, yeni ekonomik birimlerin (firmalar, anonim şirketler, meslek oda ve birlikleri vb.) oluşturulması, üretilen ürünlerin doğrudan sözleşmeler temel alınarak satılması, fiyatların liberalleştirilmesi, merkezleştirilmiş planlamanın ve bundan ileri gelen işbölümünün aradan kaldırılması, iç ve dış ticaretin liberalleştirilmesi, kamu işletmelerinin özyönetim yetkilerinin artırılması ve inzibati yönetimin piyasa mekanizmasıyla ikame edilmesi, kamusal emlakin hızla özelleştirilmesi gibi unsurlar oluşturmaktaydı (Rasizade ve Baran 2002). Ekonominin genel dengeleri için gerekli olan reformların gerçekleştirilememesi, devlet bütçesinin büyük bir bölümünün savaş için harcanması, topraklarının %20’si işgal edilerek 1 milyondan fazla nüfusun göçmen durumuna düşmesi, yabancı sermayenin ülke ekonomisine çekilememesi (Eyubov, 2001) ve özelleştirmenin sanayi sektöründe fiilen başlatılamaması, serbest piyasa ekonomisine geçişe ilişkin tam bir stratejinin belirlenmemiş olması nedeniyle, bu yıllarda hayata geçirilmeye çalışan ekonomik kararlar da birbiri ile uzlaşmaması, Ermenistan ile yaşanan savaş, Rusya’nın Azerbaycan’a ulaşım ambargosu koyması ve Çeçenistan savaşı nedeniyle önemli iki petrol boru hattının kullanılamaması gibi politik ve askeri sorunlar ekonomik performansı ve ülkenin rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemiştir. 1993 yılının Ocak ayında küçük ölçekli işletmelerin özelleştirilmesine ilişkin olarak bir kanun yasalaşırken, 1994 yılının Ocak ayında Manat’ın tek yasal para birimi olarak işlem görmesine başlanmıştır. Kısaca 1991–1994 yılları bağımsızlığın ardından bütün problemlerle yüz yüze kalındığı, ülkede sosyal ve siyasal problemlerin bunalıma dönüştüğü, savaş ortamının yaşandığı, serbest piyasa ekonomisine geçişte ciddi suistimallerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Dolayısıyla birinci dönemde pazar ekonomisine geçişte; ekonomik, siyasi, hukuki bir alt yapının olmaması, teknolojinin eski olması, serbest piyasa modelinin bilinmemesi, Ermenilerin işgalci tutumu sonucu toprakların %20’sinin kaybedilmesi, 1,2 milyon kişinin kendi ülkesinde mülteci durumuna düşmesi ve benzeri nedenlerle üretimi durma noktasına gelmiş, sonuç olarak

da ekonomi üzerinde inisiyatif tamamen kaybedilmiştir (Babazade, 2005, Mammadov, 2007).

Đkinci Dönem: Đstikrar çabaları (1995–2000) yılları arasında ülkede makroekonomik istikrarın sağlanması, yapısal reformların uygulanması, ekonomideki hasarların ortadan kaldırılması, halkın yaşam düzeyinin iyileştirilmesi amacıyla geniş kapsamlı Devlet Programları gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Ekonomik değişim sürecinin bu döneminde üç önemli hedef doğrultusunda yol alınmaya çalışılmıştır. Bunlar: Ülkenin temel doğal kaynak rezervlerinin işlenmesinin sağlanması, liberal-demokratik yönümlü piyasa ekonomisi prensiplerine dayanan ekonomik yapının oluşturulması, dünya ekonomisi ile küresel ve bölgesel entegrasyonun gerçekleştirilmeye çalışılması olarak sıralanmaktadır (Shexobceva, 2001). Ayrıca, Dönemin başlangıcından itibaren hukuki reformların gerçekleştirilmesine hız verilmiştir. 1995 yılının Ocak ayında haksız rekabete ilişkin bir kanun yasalaşmıştır. Nisan- 1995’de ise ilk IMF programı kabul edilmiştir (Nesirova ve Soyak, 2003). 1995 yılında IMF ve diğer uluslararası kuruluşların desteğini alan finansal istikrar politikalarının uygulanmaya başlanmasıyla ekonomik büyüme sürecine yeniden girilmiştir.

Ekonomik sistemin yeniden yapılandırılması bakımından ve ülkenin rekabet gücünün geliştirilmesine de olumlu etki eden en önemli adım, ülkenin stratejik açıdan, sosyal ve siyasal hayatında ve de ekonomik yapısında yeni dönemin başlangıcı olarak Azerbaycan’ın ilk Anayasasının kabul edilmesi oldu. Yeni Anayasa devlet yönetiminin yapılanması, vatandaşların ve devletin hak ve ödevlerini belirlemenin ötesinde ilk defa demokratik değerlere dayanan, liberal piyasa ekonomisinin kurulma gerekliliğini kabul etti. Anayasa ile özel mülkiyetin, özel teşebbüsün, dünya ekonomisine entegrasyonun hukuki esasları tespit edildi. Bu bakımdan Azerbaycan’da geniş anlamda ekonomik düzenlemelerin başlangıç yılı olarak 1995 yılı kabul edilebilir.

Üçüncü Dönem: Büyüme süreci (2001 ve Sonrası) yılları ülke ekonomisinin yüksek hızla geliştiği dönemdir. Üçüncü dönemde uygulanan programların başlıca amaçları sırasında Đkinci Devlet Özelleştirme Programı’nın kabul ederek enerji sektörünün yeniden yapılandırılması ve üretim kapasitesinin arttırılması, ekonomik büyümede sürekliliğin sağlanması, yeni iş yerlerinin açılmasına ve büyümenin yaygınlaştırılmasına paralel olarak özellikle, enerji sektöründen elde edilen kaynaklar aracılığıyla sosyal

refah düzeyinin arttırılması ve yoksulluğun azaltılması, bölgelerin kompleks halde geliştirilmesi, girişimciliğe devlet yardımının hayata geçirilmesi, özelleştirmenin sonuçlandırılması, eğitim, sağlık, turizm, ekoloji, ulaştırma, iletişim ve telekomünikasyon alanlarının gelişiminin sağlanması yer almıştır. Bu arada, özel sektörün gelişiminde mevcut problemlerin giderilmesi amacıyla «Azerbaycan Cumhuriyeti’nde küçük ve orta ölçekli girişimciliğin desteklenmesi ile ilgili devlet programı (2002–2005)» kabul edilmiştir.

Bu dönemde hedeflenen amaçlar genel olarak ulusal rekabet gücünün ivme kazanarak devam ettirilmesi ve iktisat politikalarının güçlendirilmesi, elde edilen gelişme düzeyine göre iktisat politikalarının sosyal yönünün ve buna bağlı olarak sosyal refah düzeyinin arttırılması, enerji sektörünün yeniden yapılandırılması ve kapasitenin arttırılması, enerji sektörünün hızla gelişmesi sonucu elde edilen kaynakların diğer sektörlere yönlendirilmesi; ‘Đkinci Devlet Özelleştirme Programı’nın yürürlüğe konması. gibi sıralana bilir. Ayrıca, 2 Temmuz 2001’de IMF Yönetim Kurulu "Azerbaycan’da Yoksulluğun Azaltılması ve Ekonomik Kalkınma Üzere Devlet Programı’nı tasdik etti (Süleymanov, 2002) ve Azerbaycan bölgelerinin 2004–2008 yıllarını kapsayan sosyoekonomik kalkınması ile ilgili ‘Devlet Programı’ onaylandı ki, bu programın uygulanması bölgelerin rekabet gücünün artırılmasında önemli olmuştur.

Son olarak, Sovyetler birliği dağıldıktan sonra kolektif sistem içinde yer alan ülkelerde politik yönetimlerin el değiştirmesiyle birlikte piyasa ekonomisine dönüşüm süreci büyük bir hız kazanmıştır (Simon, 1997). Dönüşüm ekonomileri olarak da adlandırılan ülkelerde piyasa düzenine geçmeye yönelik kapsamlı reform programları uygulamaya konmuştur. Reform programları esas olarak, makroekonomik istikrar önlemleri, fiyat ve ticaretin serbestleşmesi, özelleştirme ve kurumsal düzenlemeleri içermiştir (Bennet ve Estrin, 2001). Dolayısıyla, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığa kavuşan Azerbaycan’da aradan geçen dönem içerisinde toplumun her alanında değişiklikler yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir. Ekonomik sistem olacak kolektivist ekonominin terk edilerek piyasa ekonomisine geçiş bu değişiklikleri gerekli bulmakta ve hızlandırmaktadır. Toplumsal ilişkilerin göz önünde bulundurularak yapılan bu yasal ve kurumsal düzenlemeler yeni ekonomik düzenin alt yapışım oluşturmaktadır ve ülkenin ulusal rekabet gücünün geliştirilmesine bir yol açmaktadır (Şekereliyev, 2002).

Toplum halinde yaşama zorunluluğunun ortaya çıkışından günümüze değin, toplumsal organizasyon içinde devlete düşen rolün ne olduğu, devletin bu görevleri nasıl gerçekleştireceği ve devletin ekonomik etkilerinin değerlendirilmesi hep önemini korumuş ve sürekli olarak tartışılan konular arasında yer almıştır (Ganley ve Gubin, 1992). Çünkü devletin yapmış olduğu düzenlemeler, ekonomik faaliyetin hızını ve büyüklüğünü belirlemektedir. Dolayısıyla ekonomik faaliyeti yavaşlatan, cezalandıran ve/veya caydıran yoğun bürokratik, hukuksal ve idari düzenlemeler, ülkelerin ulaşacakları refah düzeyini ve ulusal rekabet gücünü çok belirgin şekilde etkilemektedir (Rauch, 1995). Her ne kadar Azerbaycan’da bugüne değin hazırlanmış bulunan plan ve programlarda rekabet gücünü belirleyen etkenler üzerinde durulmamış ve bu yönde iyileştirme yapılabilmesi için stratejiler ve aksiyon planları yürürlüğe konulmamışsa da bu yönde güçlü bir iradenin ve tutarlı politikaların sürdürülemediği bilinmektedir. Kanaatimizce, Azerbaycan’ın içinde bulunduğu üretim, yatırım ve istihdam darboğazından kurtulabilmesi için süratle bir ulusal rekabet gücü politikası oluşturması ve kararlılıkla uygulaması gerekmektedir.