• Sonuç bulunamadı

Azerbaycan’da Endüstriyel Yapı ve Rekabetin Değerlendirilmesi

BÖLÜM 3 : AZERBAYCAN’IN ULUSAL REKABET GÜCÜNÜN

3.2. Azerbaycan’ın Ulusal Rekabet Gücünü Elmas Modeliyle Değerlendirilmesi

3.2.3. Azerbaycan’da Endüstriyel Yapı ve Rekabetin Değerlendirilmesi

Yerel firmaların faaliyetini gerçekleştirdikleri ülke içindeki rekabet yapısı, şekli ve ortamı durgunluğu önleyerek, gelişmenin devamlılığını sağlar. Ülke sektördeki firmaların ve işletmelerin ulaşmayı arzu ettikleri hedefler, uyguladıkları stratejiler ve organizasyon yönetimindeki farklılıklar, rekabet gücüne etki eden unsurlar olarak öne çıkar. Ülke içi piyasa yapısı rekabetin şeklini de belirler. Firma hedefleri, stratejileri, organizasyon biçimleri ve iç pazarın yapısı ulusal rekabette üstünlüğü belirleyici unsurlardandır. Yerel firmanın yapı ve stratejisi, ulusal koşullara bağlı olarak gerçekleşmektedir. Tüm bu perspektiflerden Azerbaycan incelenmiştir. Ülkede genel olarak firma hedefleri, stratejileri, organizasyon biçimleri ve iç pazarın yapısı ulusal rekabette üstünlüğü belirleyici unsurları olarak aşağıdaki tabloda değerlendirilmiştir.

Tablo 8: Endüstriyel Yapı ve Rekabetle Değerlendirme

Endüstriyel Yapı ve Rekabet Kriterleri

Azerbaycan’ın Ulusal Rekabet Gücünün Değerlendirilmesi

Genel Kanaat

Ulaşmayı Arzu Ettiği Hedefler

Fokus grup ve iş adamlarıyla yapılan mülakatlar incelendiğinde, ülkede işletmeler çoğunlukla iç pazara dönük olarak alım satım ve / veya üretim yapmakta, ülkenin geleneksel stiline ve ihtiyaçlarına yönelik bir pazar içinde çalışmaktadırlar. Đşletmeler üretimlerinde kısmen emek kısmen de teknolojiden faydalanmakta, ancak bu üretim tarzı sonucunda uluslararası rekabete açılımda sorunlar yaşamaktadırlar. Dış rekabete açık olmayan orta ve küçük boy isletmelerin üretim kaliteleri de Azerbaycan’ın dışa açılımında yeterli sonuca ulaşamaması sonucunu doğurmaktadır.

Üretici hala sanayinin karşısında yalnız bırakılmakta ve sanayinin kendi arasındaki rekabetin olumsuzlukları da üreticiye yansıtılmaktadır. Bundan dolayı Azerbaycan’da üretici işletmesini büyütmek ve kaliteyi artırmak için yatırıma ihtiyacı var. Ülkede yerel şirketler daha çok devlet merkezli ve derinleşmeden yatay-yığışmış bir büyüme stratejisini benimsemektedirler. Bu durum kamunun yeniden yapılanmasının getirdiği sancıları özel sektörün de aynı şiddette yaşaması sonucunu doğurmaktadır. Ülkede, firmaların hedeflerine ulaşması için, teknolojik gelişmelere ilişkin bilgi kaynaklarına ulaşma, bunları firmalara yayma, pazar araştırması ve ürün tanıtma konusunda enformasyon sistemlerinden yararlanma ve firmaları bu imkanlarla donatma bir ihtiyaç olarak kendini hissettirmeye başlamıştır.

Tablo8’in devamı

Uyguladıkları Stratejiler Bu gün Azerbaycan’da farklı alanlarda faaliyet gösteren firmaların büyük bir kısmı ya bir stratejiye sahip değiller ya da firmanın özelliklerine uygun bir strateji benimseyememiş durumdadırlar. Dolayısıyla genel olarak firmaların kendi kaynaklarıyla dış çevrenin koşullarını birbirine uygun hale getirmede başarı sağlayamamaktadırlar. Bunun nedenleri arasında; planlı bir sürecin izlenememesi ve sürecin sağlıklı ilerlemesi için uygun kaynağın tahsis edilememesidir. Azerbaycan firmalarına yönelik olarak, üretim talebinde meydana gelen çeşitlenmeler, üretim esnasında olabilecek çeşitli problemler, değişik pazarlarda rakiplerle mücadele edebilme gibi etkenlerin varlığı petrol dışı tüm sektörde belirsizliklerini arttırmaktadır. Đş adamlarıyla da yapılan mülakatlarda bu belirsizlikler ve çevrenin getirdiği farklı koşullarla baş edebilmeme ise uzun vadeye yönelik alınacak kararların sağlıklı olmaması veya alınmamasına bağlı olduğu itiraf edilmektedir. Ek olarak, Azerbaycan’da işletmelerin karlılıklarının ve pazar paylarının işletmelerin yapısı ve gücünden çok lobilere, devlet makamlarıyla olan ilişkilerine bağlı olması işletmelerin ileriye görmelerini zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla ülkede politik istikrarın bulunmaması, işletmelerin uzun süreli stratejiler oluşturmasını engellemektedir.

Olumsuz

Organizasyon Yönetimindeki Farklılıklar

Gurup görüşmelerinde toplanan verilere göre Azerbaycan’daki işletmelerin, kendi organizasyonel yapılarını uygun bir zeminde kuramadıkları için zorlandıkları görülmektedir. Dolayısıyla, ülkede faaliyet gösteren yerel işletmelerin genelinde uzmanlaşmanın hâkim olduğu organizasyonel yapıları mevcut değildir. Katılımcıların görüşüne göre, isletmeler rekabet güçlerini koruyabilmek ve artırabilmek için, esnek üretim sistemine geçememişler. Zira hızlanarak devam eden küreselleşme ve uluslararası rekabet, mümkün olduğu ölçüde esnek üretime geçmelerini gerekli kılmaktadır. Çünkü küreselleşme, uluslararası yoğun rekabet, isletmelerin büyük, hantal yapıları yerine, esnek, güçlü, rekabet ve krize dayanıklı küçük yapılara dönüştürülmesi gereğini ortaya çıkarmıştır

Verileri analiz ettiğimizde, ülkede işletmelerin esnekliğinin düşüklüğü, işletmelerin farklı işler yapabilme, değişik siparişleri alabilme, sipariş sahiplerinin özel isteklerine cevap verebilme, ve özel şartlara uyum sağlaya bilmekte zorlanmaktadırlar. Çünkü yönetim, mali işler, muhasebe, satın alma, pazarlama ve satış ve ticaret (iç-dış) gibi temel işletme faaliyetlerinin her birinin yerine getirilmesi, ayrı ayrı özen gerektirir. Bu sebeple, her faaliyete ilişkin farklı bir departmana ve uzman personele ihtiyaç bulunmaktadır. Uzmanlaşma, faaliyetlerin daha sağlıklı biçimde gerçekleştirilmesine imkan sağlar. Ülkede faaliyet gösteren yerli firmaların çoğu, kurumsal yapıya sahip olma yönünde çaba sarf etmemektedir. Böylece, işlerin ilgili uzmanlarca daha sağlıklı yapılması yerine, herkesin her işi yaptığı bir yapı ortaya çıkmaktadır. Bu durum da personel verimliliğini olumsuz şekilde etkilemekte, sağlıklı büyümeyi engellemektedir.Ayrıca, Azerbaycan’da aile işletmelerinin toplam özel sektör içindeki payının büyük olması, etkin çalışmanın önünde engeldir. Personel alım ve tariflerde yetenek, eğitim ve işteki performanstan daha çok sadakat ve özel ilişkilerin aranması da işletmelerin gelişmesini engellemekte. Đş ortakların ve tedarikçilerin seçilmesinde de akrabalık ve sadakat ön plana çıkarılmaktadır.

Tablo 8 ‘in devamı

Ülke Đçi Piyasa Yapısı Grup katılımcılarının ve mülakatçıların söyledikleri gibi, Azerbaycan’da piyasa ekonomisine geçiş reformları, diğer pek çok geçiş ekonomisi ile karşılaştırıldığında daha geç dönemde başlamış olmasına rağmen piyasa yapısı kurulmaya başlamış, dış ticaretle birlikte mal ve hizmet fiyatları serbestleşmiştir. Kolektif çiftlikler ve devlet çiftlikleri (solhoz ve kolhozlar) olarak Sovyet döneminden miras kalan sistem tasfiye edilmiş, yeni toprak mülkiyeti tesis edilmiştir. Özelleştirme politikalarının pozitif ve negatif sonuçlara sahip olmasına rağmen bütüncül bağlamda bu alanda meydana gelen gelişmeler, makro ekonomik gelişmeyi hızlandırmakta ve nüfusun gelir düzeyi üzerinde olumlu etkide bulunmaktadır. Buna rağmen, işsizlik, düşük gelir düzeyi ve gelir dağılımındaki adaletsizlikle bağlantılı olarak ciddi bazı problemler de vardır. Bu bağlamda sorunların çözümlenmesi için hükümetin farklı politika uygulamalarına rastlanmaktadır. Özellikle reformların toplumun kutuplaşmasına neden olduğu da kaydedilmelidir.

Sivil toplumun ve pazar mekanizmalarının henüz yeni yeni palazlanmaya başladığı ve daha çok devlet tekeli üzerinde işleyen belirli mamuller üzerinden dışa açılma hamlelerine rağmen, Azerbaycan’da piyasanın yerini, büyük ölçüde devlet ayrıcalıkları (statü imtiyazları) sağlayacak olan nüfuzlu ilişkiler uğrunda rekabetin aldığı söylenebilir. Dolayısıyla Azerbaycan’da yerel ve bürokratik engelleri (sınırları) aşmak için gereken maliyeti şirketler karşılayamamaktadırlar. Azerbaycan ekonomisi daha çok petrol sektörüne bağlı olduğu için, dünya petrol fiyatlarının artması ve bunun iç piyasa yapısına olumlu yansıması, bu eğilimin ilerleyen yıllarda da devam edeceğini göstermektedir.

Olumlu

Đç Pazarın Yapısı Đç pazarın yapısı, genellikle, üretim artışı ile efektif talep artışının uygun olduğu varsayımına dayanmaktadır. Buna göre de hiç bir zaman talep yetersizliğinden söz edilemeyecektir. Bu durum Azerbaycan bakımından belli bir an için kabul edilebilir. Fakat özellikle sanayi ürünleri için piyasa darlığının da bir gerçek olduğu unutulmamalıdır.

Đş adamlarının belirttiği gibi, bu gün Azerbaycan ithal ikamesine dayalı bir ekonomi politikası var ve iç talebin karşılanması için, öncelikle ithal edilen malların ülke içinde üretilmesi amaçlansa da hala sorun olarak kalmaktadır. Yeni kurulan sanayi dalları, çok uzun sürelerle gümrük ve diğer eş etkili vergilerle korunmuyor. Azerbaycan’da iç pazara yönelik genel üretimindeki temel sorun, kişi başına tüketimin diğer ülkelere göre son derece düşük oluşudur. Zaman içerisinde makroekonomik engellerin kaldırılması suretiyle Azerbaycan iç pazarının yaratılması, son on yılda kronik olarak durgunluk gösteren ekonomiyi harekete geçirerek, sürekli ve sağlıklı büyümeye olanak sağlayacaktır.

Tablo 8 ‘in devamı

Markalaşma Ülkenin kendisine ait bir markasının olmayışı ve imaj kavramına yeterince önem vermemesi, göze çarpan bir diğer eksikliktir. Pazarlama alanında çalışan öğretim üyeleri ve serbest araştırmacılar bunun sebebini Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bağımsız olan devletler planlı ekonomi sisteminden piyasa ekonomisine geçiş yolunda yeni ekonomi kavramlarıyla karşı karşıya kalmışlardır ve bu gibi kavramların sunumu ve algılanmasında değişimler yaşanmaktadır. Söz konusu değişim serbest piyasa ekonomisinin yarattığı rekabet ortamının en büyük silahı olan markalaşma için özellikle geçerlidir (Bağcı, 2007). Tüm üretim unsurlarının devletin elinde bulunması ve bunun sonucunda tüketimi de devletin yönlendirmesinin söz konusu olduğu bir sistemde günümüz markalaşmasından bahsetmek oldukça zordur. Bağımsızlık kazanan ve doğal zenginlikleri bulunan Azerbaycan Cumhuriyeti dünyaya açıldıktan sonra bu zenginliğinin de sonucu olarak yabancı markalar ülkeye gelmiş, yerli şirketlerin dünya pratiğini benimsemesine ortam oluşmuştur.

Yerli ve yabancı şirketlerin sayısında her geçen gün artma ürün sayılarının da önemli ölçüde artması sonucunu doğurmuştur. Marka ve markalaşmanın özelliklerini ve önemini göz önünde bulundurduğumuzda bu sürecin Azerbaycan’da da yaşanması kaçınılmazdır. Markalaşmanın önemini anlamış üretimciler bu olgunu iki türlü gerçekleştirmektedirler. Birincisi, tutulmuş marka adlarını kendi ürünlerine koyarak, ikincisi kendi markalarını yaratarak. Birinci durum her ne kadar ülkenin rekabet gücüne bir katkı sağlamasa da, bu üreticilerin büyüyerek kendi markalarını oluşturduğu gözlemlenmektedir. Markalaşma ve onun tüketiciler tarafından algılanması sektörden sektöre ve de segmentlere göre değişmektedir. Bunun esas nedeni bazı sektörlerde firma sayısının azlığından dolayı rekabetin düşük olması veya olmaması, diğer yandan alıcıların büyük bölümünün düşük gelirli olmasıyla daha çok jenerik ürüne talep olmasıyla izah edilebilir.

Azerbaycan’da markalaşma konusunda en büyük zaaflardan birisi bu konuda uzmanların yok derecesinde olması bundan dolayı da araştırmaların yapılamamasıdır.

Tüm olumsuzluklara rağmen Azerbaycan’ın dünyaya açılması markalaşma sürecini tetiklemektedir. Bunu, firma, tüketici ve devlet perspektifinden değerlendirmek mümkündür. Petrolden gelen paraların yerli yatırımcı sınıfını oluşturması, yabancı markaların ve bu markaları reklam eden yabancı TV kanallarının ülkeye girişiyle rekabetin artması, firmaların markalaşmanın önemini anlamış olması, bilgiye ulaşımda enformasyon teknolojilerinin yaygın kullanımının tüketici bilinçlenmesini sağlaması, seçeneklerin her geçen gün artması, devletinse “markalar ne kadar güçlü olursa, ülkenin rekabet gücünün de o ölçüde artacağını” anlamasıyla markalaşmanın olumlu yönde gelişeceği öngörülmektedir.

Ayrıca, ülkede işletmelerin kaliteli üretim konusunda başarılı oldukları inancını taşımakla birlikte, tasarım ve pazarlama konusundaki çalışmalarında zayıf kaldıkları gerçeğini vurgulamak gerekmektedir.

Şüphesiz bir endüstride tüm firmaların marka olması beklenemez ancak kendi ürettikleri orijinal ürün ve malların dahi yabancı müşterilerin markası ve etiketi ile satmaya razı olmak açıklanması oldukça güç gerçekler arasında yer almaktadır. Marka olmak uzun yıllar yapılan çalışmalar ve yatırımlar ile gerçekleşmektedir. Bu nedenle en azından kendi ürün ve mallarını üretme başarısını gösteren işletmenin marka olma konusunda gayretli davranması gerekmektedir.