• Sonuç bulunamadı

Uygulama zamanına göre büyüler ikiye ayrılır: 1. Döngüsel zamanda uygulanan büyüler 2. Doğrusal zamanda uygulanan büyüler

5.1. Döngüsel Zamanda Uygulanan Büyüler

Zaman, büyüsel uygulamaların belirleyici bir unsuru olarak karşımıza

çıkmaktadır. Büyülük uygulamaların bazıları döngüsel zamanda

gerçekleştirilmektedir. Müdahale edilecek durumun kökenine dair inançlar, zamanın belirlenmesinde belirleyicidir.

Eliade, insanın kendi varoluşuna bağlı olarak algıladığı zamanı, doğrusal ve döngüsel olmak üzere iki şekilde anlamlandırır. Doğrusal zaman, çağımız insanının algıladığı, yaşamını düzenlediği biçimiyle geçmişten bu güne akan, ilerleyen, geriye alınamayan tarihsel zamandır. Döngüsel zaman ise ebedi bir geri dönüşün söz konusu olduğu kozmik zamandır. Kutsal ve tahrip edilemeyen bu zamanda

başlangıçta gerçekleşen olay güncellenmektedir. Çeviriseldir, tersine dönebilir ve

telafi edilebilirdir. Döngüsel zaman, ayinler aracılığıyla şimdiki zamanla bütünleşebilmektedir (Eliade, 1991: 48-93). Bu bütünleşme sırasında içinde bulunulan zaman adeta durmakta, geçmiş bu güne taşınmaktadır.

Doğan, gelişen canlı bir birim olarak algılanan evren, yılın son günü ölmekte ve yeni yılda tekrar doğmaktadır. Evrenin bu her yıl yenilenen doğumu kaostan

kozmosa geçişi tekrarlamakta, yaradılışı güncelleştirmekte, zamanı yeniden

139

doğmaktadır. Ayine katılan kişi büyüsel olarak dünyanın başlangıcına ulaşıp yaradılış anının çağdaşı olmaktadır. Evrenin yaradılışı her yapma biçimi için bir model oluşturmakta, yeniden doğum varoluşun – tüm yaşamsal güçlerle – yeniden başlaması anlamına gelmektedir. Hayat onarılamamakla birlikte yaradılışın simgesel yinelenişiyle yeniden yaratılabilmektedir (Eliade, 1991: 53-64). Zamanın büyü uygulamalarındaki belirleyici etkisinin kaynağı budur. Uygulama anı yaradılış anının bir temsili olduğu ölçüde büyü etkisini gösterecektir.

Hastalıkların tedavisi için gerçekleştirilen büyülük uygulamalara bakıldığında yeniden doğuşu simgeleyen eylemler, sözler ve nesneler dikkat çekmektedir. Hastayı sağaltacak olan, ilacın ve hastalığın kökenini anlatan efsanenin büyü uygulaması sırasında anılmasıdır. Burada söylenen sözün büyülü tedavi etkisi, hastalığın kökenini anlatan efsane anının şimdiki zamanda güncellenmesiyle ilgilidir:

“İlkel ve geleneksel tedavi uygulamalarında bir ilaç ancak, hastanın önünde kökenlerinin ayinsel olarak hatırlatılmasıyla etkin hâle gelebilmektedir” (Eliade, 1991: 63-64).

Mevsimlik törenlerde gerçekleştirilen uygulamalar zamanın döngüsünün izlenebildiği uyulamalardır. Nevruz, büyülük uygulamalara yer veren mevsimlik törenlerdendir. Doğu Anadolu’da Nevruz kutlamaları sırasında, bakır güğüm içinde yedi gün bekletilmiş, kırk dul ve kırk erkek adı sayıldıktan sonra nevruz közü atılmış suyun ruhsal rahatsızlıklara iyi geldiğine inanılır. Anadolu’nun hemen her yerinde temizlenmek, arınmak amacıyla ateş üzerinden atlanır, hayvanlar alazlanır. Güneydoğu Anadolu’da gençler, bağladıkları çimen ya da sebzeleri, bir sonraki yıl evlenmiş ve çocuklu olmak dileğiyle suya atarlar. Bolu’da nevruz kutlamaları sırasında yakılan ateşe, bereketli yağmurlar getireceği inanacıyla ara sıra su serpilir. Akdeniz’de nevruz kutlamalarını deniz kıyısında gerçekleştirenler cilt hastalıkları olan çocukları denizde kırklarlar. Manisa’da, Nevruz günü kırlardan toplanan kırk bir çeşit otun atıldığı su ile yıkanılır. Bilecik’te, Nevruz sabahı kaynaktan alınmış su ile yıkanan kişinin sağlıklı kalacağına inanılır. (Sakaoğlu ve Alptekin, 2004: 388-403). Nevruz törenleri sırasında gerçekleştirilen bu uygulamalar büyünün temas ilkesi ile açıklanabilir.

140

Hıdırellez’de gerçekleştirilen uygulamalar, büyünün bu türüne örnektir. Her yıl mayıs ayının 6. gününde, kır alanlarında, özellikle su kenarlarında piknik yapılarak kutlanan Hıdırellez’de gerçekleştirilen en yaygın uygulama gül fidanının altına dilek bırakmadır. Bu dilekler ya doğrudan gül fidanının dibindeki toprağa çizilir ya dileğin çizildiği kâğıt gül fidanının dibine bırakılır ya da taşlarla gül fidanının dibine resmedilir (E. Baştürk; Ş. Erbay; A. Kızılarslanoğlu; D. Mercan; İ. Yücel). Kırşehir’de gül dibine dilek sayısı kadar beşer taş bırakılır (H. Ayaz), Hızır’ın elinin değdiği ve bu nedenle bereketli olacağına inanıldığından un, şeker gibi yiyeceklerin konduğu kapların kapakları açık bırakılır (M. Solak; R. Yıldız). Muş’ta güneş batmadan önce gül fidanının altına bırakılan dilekler, gün doğmadan silinir:

“Hıdırellez’de güneş batmadan, akşam ezanından önce, gülün dibindeki toprağa dileğini çiziyorsun. Sabah ezanı okunmadan, güneş doğmadan önce kalkıp onu siliyorsun.” (E. Baştürk)

Uygulama zamanı ayın doğumuyla (yeni ay) gerçekleştirilen büyüsel uygulamalar bulunmaktadır. Tabiat unsurlarını ve olaylarını etkilemek amacıyla yeni ay zamanında şu sihir şiiri söylenir: Ayı gördüm Allah/ Amentübillah/ Aylar mübarek

olsun/ Elhamdülillah/ Ayı gördüm Allah/ Amentü billah/ Aylar mübarek/ Ya resulullah (Duymaz, 2002: 88). Benzer bir şiir Safranbolu’da şöyledir: Ay gördüm/

Nur Gördüm/ İmanımı/ Gür gördüm (H. Esirgen; M. Esirgen; F. Yavuzer).

Cuma günü Müslümanların kutsal günüdür. Kutsallığından dolayı bazı büyüsel uygulamaların bu günde gerçekleştirilmesi önemlidir. Ezanın ve selânın okunduğu kutsal zamanlarda yapılan eylemlerin ya da dileklerin daha etkili olacağına inanılmaktadır. Büyüsel uygulamalarda Cuma selâsının ve ezanın belirleyici bir rol üstlendiği tespit edilmiştir. Bazı uygulamalar Cuma selâsından önce gerçekleştirilirken bazıları selâ ile ezan arasında bazıları da ezanın okunduğu sırada gerçekleştirilmektedir. Kahramanmaraş’ta kekemelik tedavisi için, sahibinin adı Mehmet olan kırk evden para toplanarak satın alınan bal, Cuma selâsından önce minare şerefesinde dolaştırıldıktan sonra kekemeye yedirilir. Edirne’de genç kızlar, kısmetlerinin açılması için, ellerindeki havlu ya da mendili Cuma selâsından önce din görevlisine doğru sallayıp sonra bunları saklarlar. Çorum’da Cuma ezanı okunurken mendil sallamanın kısmet açacağına inanılır (Kalafat, 1996: 10-14). Safranbolu’da yürüyemeyen çocuklar Cuma ezanı ile selası arasında merdiven

141

başında sallanır (S. Kurtuldu; F. Yavuzer). Adana’da kısmet amacıyla kilit açılarak yapılan büyüsel bir uygulama, Cuma selâsından sonra gerçekleştirilmektedir. Hocanın kilitlediği asma kilit camide kıble yönüne dönülerek üç kez açılıp kilitlenir (B. Baltacı). Bununla birlikte Cuma günü ile ilgili birtakım kaçınmalar mevcuttur. Kırşehir’de Cuma günü ev temizliği yapmaktan kaçınılır (M. Solak; B. Topçu; M. Topçu; Z. Tütüncü).

Sağaltma uygulamaları, belirli günlerde gerçekleştirilir. Kırşehir’de siğil tedavisi için üç Cuma iğde dalına okunur (K. Bilir; Ü. Çoban). Kırşehir’de ve Kahramanmaraş’ta termağ (bir tür cilt hastalığı) tedavisi için gidilen hoca, üç Çarşamba termağ yazar (K. Bilir; Ü. Çoban):

“Çarşamba günleri, eskiler erbağa derlerdi çarşambaya. O günü bir dermağı (termağ) çarşamba günü yazdırırlar. Hocaya çizdirirler, hoca ya da ocağa. Bunun dayısının halasının oğlu Çarşamba günü yazar, ocak o. Dermağı mürekkepli kalemle çizer, ondan sonra okur. Etrafını daireye alıyor, ortasını da zigzag gibi çiziyor.” (M. Solak)

Güneşin doğuşuyla birlikte her yer aydınlanmakta, yaşam yeniden başlamaktadır. Güneşin, ışığın, aydınlığın ulaştığı her yer, gece karanlığının tekinsizliğinin aksine, güvenilir bir hâl almaktadır. Doğanın uykudan uyandığı bu zaman dilimiyle ilgili çeşitli uygulamalar yapılmaktadır. Körkeven tedavisi için yapılan uygulama bu durumu örnekler niteliktedir. Körkeveni olan kişi, sabahleyin gün doğmadan kevenlerin olduğu bir araziden, tarladan körkeven sayısı kadar keven söküp ters çevirir (İ. Yücel). Körkeven tedavisine benzeyen ve kefen kesme olarak bilinen uygulama da gün doğmadan gerçekleştirilir:

“Kefen çok sık, dikenli bir bitkidir, kefen otu. Sabah erkenden gün açmadan kefeni köküyle kesip olduğu yerde ters çevirirler. Kökü güne bakar. Kökü orda kuruduğunda bu kefenler de kurur. Genelde ayakta çıkar. Benim ayağımda çıktı. Rahmetli babaannem git şu ağaçalı (bu yapraksız dikenli beyaz birbirine geçmiş bir çalı) dan küçük bir dalını orada sarkacak gibi kır orada kalsın, bunu yaparken 3 kulhu 1 elham oku, dedi. Arkana bakmadan gel, dedi. O kırılan çalı o dalda kuruyunca kefen de kururmuş. Bunu yaptıktan sonra ayağımdaki kefen kurudu.” (K. Bilir)

142

Güneşin battığı ve karanlığın çökmeye başladığı akşam saatleri, çeşitli uygulamaların gerçekleştirildiği bir başka zaman dilimidir. Yeryüzü, akşam vakti karanlığın çökmesiyle birlikte tekinsiz bir ortam hâlini alır. Aralarında art niyetlilerin de bulunduğu üç harflilerin kol gezdiği bu saatlerde tehlikelerden uzak durmanın en iyi yolu evde bulunmaktır. Anadolu’da bu zaman dilimiyle ilgili çeşitli kaçınmalara rastlanmaktadır. Geceleri aya karşı tükürülmez, kargışta bulunulmaz, kötü söz söylenmez. Aksi takdirde ay çarpar (Eyuboğlu, 2004: 89). Akşam ezanından sonra sofra yaygısı dışarı silkelenmez (H. Esirgen; N. Esirgen; F. Yavuzer); soğan (A. Kaya; D. Mercan; M. Solak), sarımsak (M. Solak) ve sac (A. Kaya; M. Solak; N. Taşdemir) evden dışarı çıkarılmaz.

Büyülük uygulamaların bir kısmı zamanın döngüsel olarak tekrarlandığı dönemlerde gerçekleştirilmektedir. Zamanın kendini tekrar ettiği bu dönemlerde yaradılış anına ulaşmak söz konusu olduğundan kimi uygulamalar bu tür zamanlarda gerçekleştirilerek büyünün etkisi artırılır.

5.2. Doğrusal Zamanda Uygulanan Büyüler

Uygulama sırasında zaman doğrusal olmaktan çıkmakta, döngüsel bir hâl almaktadır. Şimdiki zaman başlangıçla bütünleşmekte, olağan zaman yaradılışa işaret etmektedir. Çünkü büyü, yaradılışın tekrarı anlamına gelir ki bu da o anın benzerinin yaşanmasıyla mümkündür.

Büyünün bu türü yılın, ayın, haftanın herhangi bir gününde, günün herhangi bir zamanında kısacası ihtiyaç anında gerçekleştirilmektedir. Yaşamın geçiş aşamalarında büyünün bu türüne verilebilecek pek çok örnek bulunmaktadır. Doğum döneminde gerçekleştirilen korunma ve sağaltma uygulamarının bir kısmının doğrusal zamanda gerçekleştirildiği görülmektedir. Kırk basmasını önlemek için iğne değiştirme, yastığın altında bıçak, makas gibi kötü güçleri uzaklaştırıcı nesneleri bulundurma gibi koruyucu uygulamalar doğrusal zamanı kapsayan uygulamalardır.

Evlenme döneminde büyünün bu türüne yönelik örnekler görmek mümkündür. Damat, düğün günü giydiği kıyafetin uçkurunu bağlar ya da düğmelerini iliklerse bağlanır. Gelin oğlan evine giderken üzerinde olduğu atın kuyruğundan ya da yelesinden kıl çekilip yakıldığında damat bağlanır. Gaziantep’te bağlamayı önlemek için ailenin en çok çocuklu erkeğine ait çarpana yakıldıktan sonra külü bulamaç

143

yapılarak kız ve damadın bacak aralarına sürülür. Gerdek gecesi birleşme bulamacın kurumasından sonra gerçekleşir. Anadolu’da yaygın olarak görülen bir başka bağ önleme uygulaması nikâh öncesinde nikâhı kıyacak olan hocanın mendilini düğümleyip nikâh sonrasında düğümü çözmesiyle gerçekleşir. Damadın bağının çözülmesi için gerdek odasına girerken kapıya bir kama saplanır ve damat saplanan kamanın altından geçer (Barlas, 1974: 40, 68, 73, 98). Evlenme döneminde gerçekleştirilen bu uygulamalarda zamanın doğrusallığını izlemek mümkündür.

Sağaltma uygulamaları arasında doğrusal zamanda gerçekleştirilen uygulamalar da bulunmaktadır. kırşehir’de yel bağlama adıyla bilinen bir sağaltma uygulaması doğrusal zamanda yapılmaktadır:

“Yel bağlama derler. Bağlama esnasında el dönderme derler ağız tatlandırma, bandırma denen şekerleme türünden, okuduğun dua kabul olsun diye bir iki tane tatlı verilir. Ocaklar yapar bunu. Yorgan ipliği, naylonsu değil. Düğüm atar, her düğüm için dua okur. Hangi dua: 3 kulhu bir elham. Her bağlamada 3 düğümden fazla atılmıyor. Okuyup ipe üfürür. Yel için belli bir zaman yok. Bu bağlanırken ağrısı olana 3 kulhü 1 elham okuyup o bölgeye üflüyor. Ağrının yerine göre boyundaysa boyna, bilekteyse bilekte, belde, ayakta çürüyünceye kadar duracak. Çürüdüğü zaman kendiliğinden düşecek.” (K. Bilir)

Ölüm, doğrusal zamanda gerçekleştirilen büyülük uygulamaların izlenebildiği bir başka dönemdir. Cenaze evindeki suları artık cenaze suyu olduğu inancıyla kullanmaktan kaçınma, gaba kadınları cenazeye baltırmama, cenaze töreninin ardından eve dönüldüğünde ev halkından kimseyle konuşmama gibi kaçınmalar doğrusal zamanda gerçekleştirilen kaçınmalardır.

Doğrusal zamanda başvurulan büyülük uygulamalar insan yaşamının her aşamasında gerçekleştirilebilmektedir. Olumlu ve olumsuz amaçlarla uygulanana bu büyülerde taklit, temas ve karşıtlık ilkelerini görmek mümkündür.