• Sonuç bulunamadı

Uygulanış yöntemine göre büyüler üçe ayrılır: 1. Temas ilkesine dayalı büyüler

2. Taklit ilkesine dayalı büyüler 3. Karşıtlık ilkesine dayalı büyüler

2.1. Temas İlkesine Dayalı Büyüler

Yakınlık ve bulaşma adıyla da anılan temas ilkesi bir kez başka bir varlıkla temasta bulunmuş varlıkların, fiziksel olarak ayrıldıklarında da birbirlerini etkilemeye devam ettikleri düşüncesi temeline dayanmaktadır (Frazer, 1920: 52). Doğa üzerinde hâkimiyet kurmak isteyen insan, en eski çağlardan bu yana bu ilke doğrultusunda çeşitli büyülük uygulamalar gerçekleştirmektedir.

Gerek uzmanlık gerektiren gerek uzmanlık gerektirmeyen büyülük uygulamalarda temas ilkesinden yararlanıldığı görülmektedir. Günlük yaşamın bir parçası durumunda olan büyülük uygulamalarda bu ilke belirgin biçimde gözlenmektedir.

92

Büyünün temas ilkesi doğrultusunda gerçekleştirilen uygulamalardan bir kısmı doğum dönemiyle ilgilidir. Çocuk sahibi olma amacıyla hocaların hazırladığı muskalar takılır ya da su içinde bekletildikten sonra su içilir, ziyaret yerlerinin etrafında dolaşılır, ağaçlara bez bağlanır (M. Solak; Z. Yalçın; İ. Yücel; Örnek, 1966: 56-57). Düşükleri önlemek için hocanın okuyup düğümlediği ip anne adayının beline bağlanır (S. Kurtuldu; A. Uğur; H. Uğur). Doğumu kolaylaştırmak için Fadime Ana otunun içinde bekletildiği (Örnek, 1966: 62) ya da kolay doğum yapmış birinin kolunun yenine akıtılan su (H. Esirgen) kadına içirilir.

Evlenme dönemiyle ilgili gerçekleştirilen uygulamalarda büyünün temas ilkesinden yararlanıldığı görülmektedir. Kısmet açma, sevilen bir kişiyi bağlama amacıyla hazırlanan muskalar taşınır ya da suya, yemeğe karıştırılıp yenir, içilir (T. Dağ; M. Solak). Gelin ve damadın bağlanmasını önlemek için yastığın altına Rize’de tabanca kurşunu, Mardin ve Hakkâri’de dolu silah konur; Kırşehir’de ve Gaziantep’te gelin eve getirilmeden önce mezarlığa götürülür, gelin ve damat atalarının kabirleri etrafında üç kez dolaştırılır (Barlas, 1974: 71-72). Bu ve benzer uygulamalar Anadolu’nun pek çok yerinde görülmektedir.

Temas ilkesinin belirleyici olduğu uygulamaların bazıları sağaltma uygulamalarıyla ilgilidir. Sarılık tedavisi için hastaya bir erkek çocuğunun idrarı içirilir (H. Esirgen; İ. Yücel). Çocuk sahibi olamayan kadınlara tutkal içirilir (İ. Yücel). Dabaz (kurdeşen) tedavisi için hastanın ziyaret yerinde bir süre bekletilen iç çamaşırı, hastaya giydirilir. Sıtma tedavisi okunmuş “sıtma ipliği”nin hastanın bileğine ya da beline bağlanmasıyla gerçekleştirilir (Örnek, 1966: 106-111).

Korunma maçıyla gerçekleştirilen kimi uygulamalarda temas ilkesi ön plana çıkmaktadır. Sevgilinin başına üşüşen ve onu başarısız kılan cinlerin uzaklaştırılması için hazırlanan muska (Bkz. Ek 7.) sağ göğsün üstünde ya da sağ cepte taşınır (Eyuboğlu, 2001: 105-106). Muskalar aracılığıyla olumsuz güçlerden korunma Anadolu’da yaygın olarak görülen bir uygulamadır.

Ölüm, büyünü temas ilkesi doğrultusunda uygulamaların gerçekleştirildiği dönemlerden bir başkasıdır. Mezarın kazıldığı kazma ve kürekle eve dönmenin, kazma ve küreği üst üste gelecek biçimde mezar üzerinde bırakmanın, cesedi evde uzun süre bekletmenin (Örnek, 2000: 211-212) ölüme işaret sayıldığına

93

inanılmaktadır. Bu uygulamalarda insan davranışlarının temas yoluyla doğa olaylarını etkileyebildiği inancı görülmektedir.

Doğa üzerinde hâkimiyet kurmak isteyen insan, varlıkların bünyelerinde barındırdığı güçleri temas yoluyla aktararak en eski çağlardan bu yana çeşitli büyülük uygulamalar gerçekleştirmektedir. Bu uygulamaların temelinde bir varlığın başka bir varlıkla temasta bulunmasının, fiziksel olarak ayrıldıklarında da bu etkinin sürmesini sağlayacağına dair inanç bulunmaktadır. Bu inanç doğrultusunda hem uzmanlık geretiren hem de uzmanlık gerektirmeyen olumlu ve olumsuz amaçlarla yaşamın her aşamasında gerçekleştirilen büyü uygulamalarına başvurulmaktadır.

2.2. Taklit İlkesine Dayalı Büyüler

Benzerlik ilkesi olarak da bilinen taklit ilkesi, benzer benzeri doğurur düşüncesi temeline dayanmaktadır. Bu ilkeye göre uygulamada etkilenmek istenen varlığın bir benzeri yapılır. Varlığın benzeri üzerinde gerçekleştirilen herhangi bir uygulama, varlığın kendisini de etkiler (Frazer, 1920: 52). Bu ilkeyle büyü, etki altına alınmak istenene benzeyen, onu taklit eden bir tasvirin ya da simgenin üzerinde gerçekleştirilir.

Taklit ilkesi temeline dayanan büyülük uygulamaların bir kısmı doğum dönemiyle ilgilidir. Doğum sırasında kilitli sandıkların ve kapıların açılması, kadının saç örgülerinin çözülmesi, kadının iç gömleğinin yırtılması doğumu kolaylaştırma amacıyla gerçekleştirilen (örnek, 2000: 61) taklit ilkesine dayalı büyülük uygulamaardır. Konuşamayan çocuklara bülbülün içtiği sudan içirilir (N. Erbay), ağzında anahtar kilidi döndürülür (Örnek, 1966: 70).

Evlenme dönemiyle ilgili gerçekleştirilen uygulamalarda büyünün taklit ilkesinden yararlanıldığı görülmektedir. Gerdek odasında gelinin elbisesinin damadın elbisesi üzerine konması, nikâh sırasında örgü ilmeği atılması ya da ellerin kenetlenmesi, nikâh sırasında bıçak kapatılması, düğünde kesilen hayvanlardan birinin bağırsağından alınan bir parçanın düğümlenmesi, damadın bağlanmasına neden olur. Hakkâri’de damadın bağını çözmek için düğünde çalınan davul ve zurna kullanılır. Gerdek odasında damat zurnaya doldurulmuş suyu içer ve bu zurna ile gelinin çıplak olarak kalça hizasında kucakladığı davulu patlatır (Barlas, 1974: 42- 50, 90).

94

Taklit ilkesinin belirleyici olduğu uygulamaların bazıları sağaltma uygulamalarıyla ilgilidir. Şeytan tırnağı tedavisi için hazırlanan muska, dörtgen biçiminde bir kâğıt üzerine bir parmak çizilerek hazırlanır (Eyuboğlu, 2004: 137). Sivas’ta dabaz (kurdeşen) tedavisinin gerçekleştirildiği uygulama büyünün taklit ilkesi ile gerçekleştirilmektedir. Yatan hastanın üzerine al bir şey örtülür. Onun üzerine dökülen yem tavuklara gagalatılır (Örnek, 1966: 105). Siğil, termağ gibi hastalalıkları sağaltma amacıyla yapılan uygulamalarda hastalıklı bölgenin etrafı çizilir, hastalıklı bölgeyi temsilen okunan arpa-buğday gibi bitki taneleri gömülür:

“Süleyman Amca vardı. Ellerimin üzerinde siğil çıkmıştı. Adam her biri için bir arpa okudu. Oraların etrafını kalemle çizdi, arpaları siğillerin üzerinde gezdirdi. Biz onları bir kâğıda koyduk, akarsuyun yanında bir kayanın altına koyduk. Benim siğillerim geçti.” (İ. Yücel)

Ölüm, büyünün taklit ilkesi doğrultusunda uygulamaların gerçekleştirildiği dönemlerden bir başkasıdır. Cenaze yıkandıktan sonra, kullanılan suyun ısıtıldığı kazanın ters çevrilmesi, cenaze kaldırıldıktan sonra toplanan yatağının üzerine taş konması uygulamaları (Örnek, 1966: 91) bu ilke doğrultusunda gerçekleştirilen uygulamalardır.

Koruma/korunma amacını taşıyan uygulamalarda taklit ilkesinden yararlanılmaktadır. Hayvanları vahşi hayvanların saldırılarından korumak için gereçekleştirilen kurt ağzı bağlama uygulamasında büyünün taklit ilkesi kullanılmaktadır. Bu amaçla yaygın olarak kullanılan araçlar bıçak ve iptir. Bıçak çeşitli dualar eşliğinde kapatılır; ip düğümlenir (H. Ayaz; K. Bilir; Ç. Kaya; Ş. Şahinoğlu; A. Yalçınkaya; F. Yalçınkaya).

Günük yaşamın bir parçası olarak hayvancılıkla ilgili büyü uygulamalarına rastlanmaktadır. Tavuğun yumurtaya yatırılması sırasında gerçekleştirilen bir uygulama, büyünün taklit ilkesini örneklendirmesi bakımından dikkat çekicidir:

“Gürkü (tavuğu yumurtaya) yatırırken Gülseren dedi bana, civciv çıkacak ya. Şu yazmanı yüzüne düşür (yazmasını başının üzerinden gözlerine doğru) de kepezli (ibik) olsun, dedi. Kafalarında kepezi var ya. Başörtünü ibik gibi yap, dedi.” (Ü. Çoban)

95

Büyünün taklit ilkesi, doğum, evlenme, ölüm gibi yaşamın her aşamasında gerçekleştirilen uyulamalarda görülmektedir. Benzerin benzeri doğurduğu, getirdiği düşüncesi temeline dayanan bu ilkenin temel oluşturduğu uygulamarda varlık bir benzeri aracılığıyla etkilenir. Varlığı simgeleyen şey üzerinde yapılan uygulamalar aracılığıyla varlık etkilenir ve böylelikle denetim altına alınır. Bu ilkeyle varlık, onun bir tasviri ya da onu simgeleyen herhangi bir unsur üzerinde çeşitli uygulamalar gerçekleştirmek ya da olması beklenen durumun hareketlerle canlandırmak suretiyle etki altına alınır.

2.3. Karşıtlık İlkesine Dayalı Büyüler

Allopati ilkesi olarak da adlandırılan karşıtlık ilkesi, bir şeyi zıddı ile etkileme temeline dayanır. Benzer benzeri getirir düşüncesinin tersi olarak etkilenmek istenenin zıddı, beklenen etkiyi yaratır. Bu ilkeye göre sıcak soğukla, donun ateşle, yılanın ve solucanın sürüngenlerle beslenen leylekle etkilenmesi söz konusudur (Örnek, 1966: 35-40; Erginer, 2003: 52-53).

Büyünün karşıtlık ilkesinden yararlanıldığı uygulamalara verilebilecek örneklerin bir kısmı evlenme dönemiyle ilgilidir. Cinsel gücü bağlanan damadın soğuk suyla yıkanması, damadın bağlanmasını önlemek için düğümlerin çözülmesi (Barlas, 1974: 83-88) karşıtlık ilkesinin kullanıldığı büyülük uygulamalardır.

Karşıtlık ilkesi temeline dayanan büyülük uygulamaların örnekleri ad verme geleneğinde görülmektedir. Çocukları yaşamayan ailelerin Yaşar, Yaşabey, Yaşagül, Duran, Dursun, Dursune, Durmuş, Durdane, Dursel, Dursev, Durgül, Ömür, Hayat, Hayati, Türer (Örnek, 2000: 158) gibi adları çocuklarına vermeleri, ölümü engellemeye yöneliktir.

Sağaltma uygulamalarında büyünün karşıtlık ilkesinin belirleyici olduğu görülmektedir. Sivas’ta siğil tedavisi için kurbağa kanı kullanılır, elinde siğili olan ellerini kurbağa kanı ile yıkar. Yılancık hastalığının tedavisi, sigara kâğıdına sarılan yılan gömleğinin yutulmasıyla gerçekleşir (Örnek, 1966: 107-112). Bu uygulamalarda hastalığın tedavisi kaynağı uzaklaştırmak yerine yakınlaştırmayla gerçekleştirilir.

96

Anadolu’da yaygın olarak görülen kaçınmalarda da karşıtlık ilkesinden yararlanılmaktadır. Gece vakti evden dışarıya tuz veren kişinin ağız tadının kaçacağına inanılır (Örnek, 1966: 116).

Koruma/korunma amacıyla gerçekleştirilen uygulamalarda karşıtlık ilkesini görmek mümkündür. Özellikle nazardan korunmak için hayvanların alnına katran ve kurum sürmek, civcivi albasmaması için tavuğun altına yerleştirilen yumurtaya kara çalınması (Örnek, 1966: 124) uygulamaları karşıtlık ilkesi temeline dayanmaktadır. Kahramanmaraş’ta nazardan korumak için çocuğun yüzüne is sürülür (A. Y. Okutaner). Nazardan korumak için is sürme Anadolu’da yayın olarak görülen bir uygulamadır.

Doğa olaylarını denetim altına alma amacını taşıyan uygulamalarda da karşıtlık ilkesinden yararlanılması söz konusudur. Yağmur yağdırma amacıyla Sivas’ta gerçekleştirilen yılan yakma uygulaması (Örnek, 1966: 97) bu duruma örnektir. Genel olarak taklit ve temas ilkeleriyle gerçekleştirilen uygulamalarda su unsuru dikkat çekmektedir. Bu uygulamada ise yağmurun yağmasını sağlamak için ateş unsuru kullanılır.

Anadolu’da yaşamaın hemen her aşamasına uyum sağlayabilmek için gerçekleştirilen uygulamalar arasında büyülük uygulamalar önemli bir yere sahiptir. Bu uygulamaların önemli bir kısmında büyünün taklit ve temas ilkeleri belirgin biçimde görülmektedir. Karşıtlık ilkesine dayalı büyülük uygulamalar, taklit ve temas ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirilen uygulamalar kadar sık değildir.