• Sonuç bulunamadı

Bölgesel Dengesizliklerle Mücadelede Uygulanan İlkeleri

5. BÖLGESEL DENGESİZLİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ

5.2. Bölgesel Dengesizliklerle Mücadelede Uygulanan İlkeleri

leri kalkındırmaya yönelik bir politikanın izlenmesi gerekir. Böyle bir politikanın üç ilkesinden söz edilebilir. Birbirlerinin bütünleyicisi olan bu ilkeler sırasıyla “sosyal karlılık”, “kalkınma kutbu” ve “halkın ka- tılması” ilkeleridir. Bu ilkeleri genel anlamda açıklamaya çalışalım.

5.2.1. Sosyal Karlılık İlkesi

Piyasa ekonomisinin hâkim olduğu ülkelerde, yatırım yapan giri- şimcinin temel düşüncesi karını nasıl maksimize edeceğidir. Bu dav- ranış girişimci ya da onun işletmesi için gerçekçi bir davranıştır. Piya- sadan sermaye sağlayan ve var olabilmek için belirli bir karlılık oranı- nı mutlaka sağlamak zorunda olan girişimci için aslında başka bir se- çenek de yoktur. İşte girişimcinin son derece akılcı bu davranışı, ba- zen toplum yararı ile uyuşmayabilir95.

Öyleyse geri kalmış bölgelerin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak, aynı zamanda ekonomik gelişmenin başlamasını ve devamını sağlaya- cak yatırımların kim tarafından gerçekleştirileceği gündeme gelmek- tedir.

94 DİNLER, a.g.e., s.271.

95 Mustafa TEKMEN, “İl Özel İdareleri ve Bölgesel Kalkınma”, İçişleri Bakanlığı Türk İdare Dergisi, Yıl 60, Sayı 380, Ankara, 1988, s.2.

Bölgesel kalkınma politikasının ilk ilkesi, geri kalmış yörelerde kı- sa sürede ekonomik olmasa bile, sosyal karılılığı yüksek ve ancak uzun vadede ekonomik olabilen yatırımların devletçe yapılmasıdır. Bu bağlamda, bölgelerarası ekonomik ve sosyal gelişme farklarını azalt- mak amacıyla geri kalmış bölgelerde ekonomik canlılık sağlayacak, buna karşın uzun vadede verimli “sosyal karlılığı” yüksek olan bu ya- tırımların, devlet veya devlete bağlı kamu kuruluşlarınca gerçekleşti- rilmesi gerekmektedir.

Şu halde, geri kalmış bölgelere hem alt yapı yatırımlarını, hem de bu bölgeler dinamizm sağlayacak yatırımları devlet bizzat yapmalıdır. Devletin geri kalmış yörelere bu ilke çerçevesinde müdahalesi olma- dan, bölgesel dengesizlikleri giderme politikasından söz etmek ola- naksızdır. Devlet, geri kalmış bölgelerin kalkınması için yalnızca yatı- rımları özendirici önlemler almakla yetinmemeli, kamusal kuruluşlar aracılığıyla dolaysız müdahalelerde bulunmalıdır96.

5.2.2. Kalkınma Kutbu İlkesi

F. Perroux’a göre, ekonomik gelişme, bir ülkenin tüm yörelerinde aynı anda başlamaz. Kalkınma için en uygun koşullara sahip belirli yörelerde başlar, buralarda yoğunlaşır. Belirli bir yoğunluğa eriştikten sonra çeşitli kanallardan değişen nihai etkilerle tüm ekonomiye yayı- lır97.

Kalkınma kutbu, ekonomik gelişmenin her yerde eş anlı olarak başlamamasına bağlı olarak farklı noktalarda oluşan “cazibe merkezi” olarak da ifade edilen yerleri ortaya koymak için kullanılan kavram- dır98.

Gelişme dinamizminin hareket sahası olan bu ayrıcalıklı noktalar “sürükleyici endüstriler”in varlığıyla kalkınma kutbu haline dönüşür-

96 François PERROUX, L’Ekonomi e Du XX eme Siecle, P.U.F., Paris-1996, s.143. 97 DİNLER, a.g.e., s. 273.

98 Mustafa EREN, “Bölgesel Kalkınma ve Yerel Yönetimler”, İçişleri Bakanlığı Türk İdare Dergisi, Yıl 64, Sayı 369, Ankara, 1992, s.115.

ler. Buradaki sürükleyici endüstrilerin üretim artış oranları, bütün en- düstrilerinin ortalama üretim oranından daha yüksektir.

Günümüzde, yalnız gelişmiş ülkelerde değil, az gelişmiş ülkelerde bile, ekonomik gelişmenin öncelikle belirli noktalarda başlaması ger- çeğinden hareketle geri kalmış bölgelerde kalkınma kutbunun yapay olarak yaratılması görüşü ön plana çıkmaktadır.

Bu kalkınma kutupları devlet tarafından oluşturulmalıdır. Bu saye- de bölgesel kalkınmanın temelleri kutuplaşma ile sağlanmış olacaktır. Böyle bir yapay kutbun devlete maliyeti de yüksek olabilecektir. Fakat uzun vadede oluşabilecek olumlu ekonomik ve sosyo-politik sonuçları hesap edilerek, bu kutuplaşmanın meydana getirilmesi sağlanmalıdır. Bu ilkeye göre, bir kutup yaratılırken, yatırım çabasının tüm sektörlere birden değil de, bölgenin özelliğine göre, daha hızlı gelişme şansı olan sektöre ve genellikle de ikinci sektöre (endüstriyel sektör) yönetilmesi amaçlanmaktadır99.

Kutuplaşma maddi ve kurumsal altyapı ile birlikte bölgesel denge- sizlikleri gidermenin, diğer bir deyişle, bölgesel kalkınmayı gerçekleş- tirmenin ön koşuludur.

5.2.3. Halkın Katılması İlkesi

Katılma deyimi ile geniş anlamda, devlet memurları da dâhil ol- mak üzere, atama ile görev başına getirilen tüm memurlardan ayrı ola- rak, bölge halkına mensup fertlerin karar veya uygulama safhasında, fiilen ya da danışman olarak katılmaları kastedilmektedir100.

Halkın katılması ilkesi ise, halkın bölgesel kalkınmaya ve bölgesel kalkınma planlarına, çeşitli aşamalarda aktif olarak katılmasını ifade eder. Bölgesel kalkınma politikasının başarısı, ancak yöre halkının,

99 Kemal ÇELEBİ, “Bölgesel Amaçlı Teşvik Edici Vergi Politikasının GAP ile Bü-

tünleştirilmesi”, Banka ve Ekonomik Yorumlar Dergisi, Yıl 29, Sayı 3, 1992, s.3.

100 Bileşmiş Milletler Araştırma Grubu Raporu, Yerinden Yönetim ve Kalkınma,

politikada söz sahibi olmasıyla, yani ekonomik ve sosyal ortamın et- kin beraberlikleriyle, gerçekleştirilebilir101.

Halkın katılması için tüm bunlardan önce, halkın katılma planı hakkında bilgilendirilmesi, söylenti halinde yayılan olumsuz düşünce- lerin önlenmesi de büyük değer taşımaktadır. Bunun için bir bölgenin halkını bölgesel kalkınma politikasının hazırlanması ve uygulanması sırasında, ziraat odaları, ticaret odası, belediye meclisi, bölgesel kal- kınma komisyonu, kalkınmayı düzenleme özel komiteleri aracılığıyla konuya entegre etmek gerekir. Bu sayede kalkınma kutbunun başarısı kendiliğinden gelecektir ve bu denli bir gelişim gitgide sosyal ve ikti- sadi bir ideal durumuna ulaşacaktır.

5.3. Bölgesel Dengesizlikleri Azaltıcı Politikaların Amaçları