• Sonuç bulunamadı

45 b) Beyhude olan yerine yararlı olan;

1.Bölümümüz mezunları kendi işlerini

1.Bölümümüz mezunları kendi işlerini

kurmak için fırsat yaratma yeteneğine sahiptirler.

2,7 7,4 25,5 46,3 18,1 3,70 2.Bölümümüz mezunları mutlaka kendi

islerini kurmayı hedeflemelidir. 4,7 25,5 29,5 23,5 16,8 3,22

3.Bölümümüz mezunları kamu

sektöründe çalışmayı planlamamalıdır. 8,7 26,8 26,8 20,8 16,8 3,10

4.Bölümümüz mezunları mutlaka

girişimci olmaya odaklanmalıdır. 6,7 11,4 34,9 30,2 16,8 3,39 5.Bölümümüz mezunları özel sektörde

çalışmayı planlamalıdır. 1,3 8,7 26,2 46,3 17,4 3,70 6.Bir isin fırsatlar sunması, emniyetli ve

garantili olmasından daha önemlidir. 7,4 10,7 32,2 32,9 16,8 3,41

106

Potansiyel dış ticaret girişimcileri, uluslararası ticaret bölümü mezunlarının; kendi işlerini kurmaya yönelik fırsat yaratma becerisine sahip olduklarını (%64,4), mutlaka kendi islerini kurmayı hedeflemesi gerektiğini belirtmektedirler (%30,2). Ayrıca, potansiyel dış ticaret girişimcilerinin %37,6’sı uluslararası ticaret bölümü mezunlarının kamu sektöründe çalışmayı planlamaması gerektiğini, yaklaşık yarısı mutlaka girişimci olmaya odaklanılması gerektiğini ve yaklaşık %65’i ise özel sektörde çalışmayı planlamaları gerektiğini vurgulamaktadır.

Kariyerinin gelecek 5 yılında, yüksek maaşlı bir iş fırsatı karşısına çıkarsa kabul edecek olan potansiyel dış ticaret girişimcisi olan uluslararası ticaret bölümü öğrencilerinin oranı araştırmaya katılan öğrencilerin yaklaşık dörtte üçünü oluştururken kariyeri için gerekli olsa dahi önceliklerinden vazgeçmeyecek öğrencilerin yüzdesi ise araştırmaya katılan öğrencilerin yarısından daha azdır. TARTIŞMA VE SONUÇ

Potansiyel dış ticaret girişimcisi olan; uluslararası ticaret bölümü öğrencilerinin dış ticaret girişimciliğine eğilimlerini ve dış ticaret girişim farkındalıklarını incelemek amacıyla gerçekleştirilen bu araştırmanın sonuçları, dış ticaret girişim

farkındalığı açısından değerlendirildiğinde

kişiliğe sahip olmak istemem.

8.Sosyal yaşamı, is yaşamını ve eğlenceyi dengeli bir şekilde yasayan bir kişiliğe sahip olmak isterim.

1,3 3,4 10,1 30,9 54,4 4,34 9.Mevcut gerçeklere birebir bağlı kalarak

hareket etmeyi tercih ederim. 6,7 12,1 36,9 34,2 10,1 3,29 10.Gerçekleri zorlayarak sezgiye ve

hayallere dayalı hareket etmeyi tercih ederim.

1,3 16,8 38,3 30,9 12,8 3,37 11.İnandığım bir konuda olumsuz bir

değerlendirmeye maruz kalma pahasına karar veririm.

7 8,7 34,2 38,9 17,4 3,64 12.İnandığım bir konu dahi olsa kural

dışı davranmayı göze alamam. 8,1 18,8 30,2 30,2 12,8 3,21 13.Kariyerimin gelecek 5 yılında, yüksek

maaşlı bir iş fırsatı karşıma çıkarsa kabul ederim.

1,3 3,4 22,8 36,9 35,6 4,02 14.Kariyerim için gerekli olsa dahi

107

 Uluslararası ticaret bölümü öğrencileri, eğitim gördükleri bölüme ait derslerde dış ticarete ait gerekli alt yapının verildiğini belirtmektedir.

 Dış ticaret girişimciliği dikkate alındığında; farklı kültürlerle ticaret/iş yapmanın öğrenciler tarafından önemli bir girişim avantajı olarak görüldüğü (%91,3), eğer bir karar vereceklerse “Risk varsa getiri vardır.” (%72,2) düşüncesinde olacakları bulguna ulaşılmıştır.

 Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 vizyonu içerisinde dış ticaretin önemi konusunda bilgi sahibi olduklarını belirten katılımcılar (%69,5), aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 vizyonunun, kişileri dış ticaret girişimciliğine yönelmesine olanak sağladığı (%70,9) düşüncesindedirler. Bununla birlikte milli istihdam seferberliğinden haberdar olduklarını belirten katılıcılar (%54,7), aynı zamanda milli istihdam seferberliğinin dış ticaret ve nitelikli dış ticaret personeli açığını kapatma konusunda atılmış önemli bir adım olarak görmektedirler (%70,7).

 Katılımcıların % 70’inden fazlası hem ambargo, ticaret yasağı vb. korumacı eğilimler hakkında bilgi sahibi olduklarını belirtirken, hem de döviz kuru, faiz düzeyleri/oranları, GSYİH gibi makroekonomik değişkenlerin dış ticaret girişimciliğine etki eden unsurların arasında yer aldığı konusunda hem fikirdirler.

 Katılıcılar arasında yer alan %60’ın üzerindeki kısmın hem devletin verdiği/sağladığı dış ticaret teşviklerinden haberdar olup hem de Eximbank’ın ihracata yönelik destekleri konusunda bilgi sahibiyken aynı zamanda Eximbank gibi kuruluşların, kişilerin dış ticaret girişimciliğine yönelmesi konusunda destek sağlayacağını da düşünmektedirler.

Potansiyel dış ticaret girişimcilerinin dış ticaret girişimcilik eğilimlerine yönelik durumları değerlendirildiğinde ise;

 Potansiyel dış ticaret girişimcileri, uluslararası ticaret bölümü mezunlarının; kendi işlerini kurmak için fırsat yaratma yeteneğine sahip olduklarını (%64,4), mutlaka kendi islerini kurmayı hedeflemesi gerektiğini belirtmektedirler (%30,2). Ayrıca, potansiyel dış ticaret girişimcilerinin %37,6’sı uluslararası ticaret bölümü mezunlarının kamu sektöründe çalışmayı planlamaması gerektiğini, % 47’si mutlaka girişimci olmaya odaklanılması gerektiğini ve % 63,7’si ise özel sektörde çalışmayı planlamaları gerektiğini vurgulamaktadır.

 Katılımcıların % 44,3‘ü dış ticaret girişimciliği söz konusu olduğunda mevcut gerçeklere birebir bağlı kalarak hareket etmeyi tercih edeceklerini, % 43,7’si gerçekleri zorlayarak sezgiye ve hayallere dayalı hareket etmeyi tercih edeceklerini belirtirken inandığı bir konu dahi olsa kural dışı davranmayı göze alamayacağını ifade eden katılımcı yüzdesi ise 26,9’dur.

108

 Kariyerinin gelecek 5 yılında, yüksek maaşlı bir iş fırsatı karşısına çıkarsa kabul edecek olan katılımcı yüzdesi 72,5 olarak ortaya çıkarken, kariyeri için gerekli olsa dahi önceliklerinden vazgeçmeyecek katılımcı yüzdesi ise 46,3’tür. Bununla birlikte kariyer hedeflerine ulaşmak için çok çalışan ve sürekli hedef büyüten bir kişiliğe sahip olmayı isteyen potansiyel dış ticaret girişimcisi olan uluslararası ticaret öğrencisi ise %55,7’dir.

Araştırma konusuna ilişkin yapılan literatür taramasında dış ticaret girişim farkındalığı ve dış ticaret girişimciliğinin birlikte ele alındığı yeterli sayıda çalışmaya rastlanılmadığından araştırmanın bu yönüyle hem literatüre hem de bu alanda çalışan akademisyen ve uygulamacılara önemli bir katkısının olacağı düşünüldüğünden, bu çalışma bu açıdan önem arz etmektedir.

KAYNAKÇA

Aksöz, E. O., Adaçay, F. R., Kozak, R., Esen, E. ve H. Bakır (2012); Dış Ticarette Girişimcilik, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını, 1(1)

Arslan, K. (2002); Üniversiteli Gençlerde Mesleki Tercihler ve Girişimcilik Eğilimleri, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 6,1-11.

Bozkurt, Ö. (2006); Girişimcilik Eğiliminde Kişilik Özelliklerinin Önemi, Girişimcilik Ve Kalkınma Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, ss. 93-111.

Bozkurt, Ö. ve K. Erdurur (2013); Girişimci Kişilik Özelliklerinin Girişimcilik Eğilimindeki Etkisi: Potansiyel Girişimciler Üzerinde Bir Araştırma. Girişimcilik Ve Kalkınma Dergisi, Cilt:8, sayı:2.

Börü, D. (2006); Girişimcilik Eğilimleri Marmara Üniversitesi Öğrencileri Üzerinde Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Brenner, O. C., Charles D. Pringle, and Jeffrey H. Greenhaus (1991); Perceived Fulfillment of Organizational Employment Versus Entrepreneurship: Work Values and Career Intentions of Business College Graduates, Journal of Small Business Management.29(3), 62-74.

Bygrave, W.D. ve HOFER, C.W. (1991); Theorizing About Entrepreneurship, Entrepreneurship Theory and Practice, 16 (2), 13–21.

Girginer, N. ve N. Uçkun (2004); İşletmecilik Eğitimi Alan Lisans Öğrencilerinin Girişimciliğe Bakış Açıları: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü

109

Öğrencilerine Yönelik Bir Uygulama, 3. Ulusal Bilgi, Ekonomi Ve Yönetim Kongresi Bildiriler Kitabı, 25-26 Kasım, Eskişehir, pp.783-795.

Kalaycı, Ş. (2010); SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, 5. Baskı, Asil Yayın Dağıtım, Ankara.

Lee, M. S. ve J. S. Peterson (2000); Culture, Entrepreneurial Orientation and Global Competitiveness, Journal of World Business, 35 (4), 401-416.

Luthje, C. ve N. Franke (2003); The ‘Making’ Of An Entrepreneur: Testing A Model of Entrepreneurial Intent Among Engineering Students at MIT”, R&D Management, 33 (2), 135- 147.

McBurney, R. (1987); Texts Leave Students Ignorant of Entrepreneurship”, 10 (October), 9.

Mueller, L. S. ve S. A. Thomas (2000); Culture and Entrepreneurial Potential: A Nine Country Study of Locus of Control and Innovativeness; Journal of Business Venturing, 16, 51-75.

110

YOKSUL YANLI TURİZM YAKLAŞIMI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Öğr. Gör. Serap SERİN KARACAER1

Öğr. Gör. Ayşe Nevin SERT2 Prof. Dr. Yüksel ÖZTÜRK3 ÖZET

Yoksulluk, yirmi birinci yüzyılda dünyanın karşılaştığı en önemli sorunlardan birisi iken; turizm ise, bu yüzyılın sosyo-ekonomik boyutu öne çıkan en önemli dinamiklerinden birisidir. Dolayısıyla sektörünün iktisadi gücü dikkate alındığında, turizm özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için uluslararası örgütler tarafından, yoksullukla mücadelede önemli bir aktör olarak görülmektedir. Bu görüşler doğrultusunda 1990’ların sonlarına doğru, turizmin yoksulluğu azaltma potansiyeline dikkat çeken “Yoksul Yanlı Turizm” yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Yoksullar için net faydalar sağlayan bir turizm olarak tanımlanan “yoksul yanlı turizm” bir ürün ya da sektör değil, bir yaklaşımdır. Yoksul odaklı turizm ile sağlanan faydalar ekonomik açıdan olabileceği gibi aynı zamanda sosyal, kültürel ve çevresel açıdan da olabilir. Yoksul yanlı turizm yaklaşımın temel odak noktası, turizm sektörünün toplam boyutunu genişletmek yerine, turizm içinde yer alan yoksullara fırsatların oluşturulması ve sunulmasıdır. Diğer bir ifade ile yoksul yanlı turizm yaklaşımı, sektördeki pastayı büyütmek yerine dağıtmak anlayışına dayanmaktadır. Bu bağlamda yoksul yanlı turizm, yoksul insanların yararına olacak şekilde turizmden gelen faydaların değişen dağılımı esasına dayanır. Çalışma kapsamında nitel araştırma yöntemi esas alınmış olup, kaynak ve doküman incelemesi gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında; öncelikli olarak turizm literatürü açısından oldukça yeni bir kavram niteliğinde olan yoksul yanlı turizm yaklaşımı tanımı, niteliği ve özellikleri açısından ayrıntılı bir şekilde irdelenmiştir. Sonrasında, turizm sektörünün yoksulluk üzerindeki etkileri incelenmiş olup; turizm faaliyetlerinin doğrudan, dolaylı (ikincil) ve dinamik olmak üzere üç yolla yoksulluğun azaltılmasında etkileri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Yoksulluk, Turizm Ekonomisi, Kalkınma, Yoksul Yanlı Turizm

1 Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler MYO, e-mail: sskaracaer@gmail.com

2Selçuk Üniversitesi, Beyşehir Ali Akkanat MYO, e-mail: anevinsert@selcuk.edu.tr

111

GİRİŞ

Yoksulluk, insanlık tarihi boyunca tüm dünyanın karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan birisi olmuştur. Ancak; yoksulluk kavramına ve meydana getirdiği sorunlara yönelik çalışmaların, sanayileşme ve dolayısıyla da kapitalizmin yaygınlaşmaya başladığı 18. ve 19. yüzyıllarda artmaya başladığı görülmektedir. Bu bağlamda, yoksulluğun kavramsal olarak tanımlanmasına ve ölçümlerine ilişkin kapsamlı çalışmaların kökeni 19. yüzyılın sonlarında İngiltere’de yapılan araştırmalara kadar dayanmaktadır. Günümüzde de yoksulluğa ilişkin çalışmaların iki temel noktada yoğunlaştığı görülmektedir. Bu noktalardan birincisi, yoksulluğun kavramsallaştırılması ve ölçülmesine yönelik çalışmalar, ikincisi ise yoksullukla mücadelenin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin çerçevenin oluşturulmasına yönelik çalışmalardır. Son yıllarda, özellikle yoksullukla nasıl mücadele edileceğine ilişkin çalışmalar çok daha fazla önem arz etmiş durumdadır. Çünkü yoksulluk sadece ekonomik bir sorun olmanın ötesinde, insani ve toplumsal boyutları öne çıkan bir sorundur. Bu noktada özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından, gerek sosyal ve kültürel boyutları gerekse de ekonomik boyutu ile turizm sektörü yoksullukla mücadele çalışmaları kapsamında irdelenen önemli dinamiklerden birisi konumundadır.

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Yoksulluk kavramı; çevresel, sosyal, kültürel ve iktisadi başta olmak üzere birçok boyuta sahip olan karmaşık bir olgudur. Dolayısıyla bu durum “yoksulluk” kavramına ilişkin net bir tanımın ortaya konulmasını da güçleştirmektedir (Gündoğan, 2008).Yoksulluk, sağlık da dahil olmak üzere temel insani niteliklerin zayıflamasıyla ilişkili bir konudur. Yoksul olarak ifade edilen bireyler; kişisel ve çevresel sağlık risklerine maruz kalırlar, daha az beslenirler, daha az bilgiye sahip olurlar ve sağlık hizmetlerine daha az erişebilirler. En genel tanımıyla yoksulluk; bir halkın ya da onun belirli bir kesiminin asgari yaşam düzeyini sürdürebilmek için sadece gıda, giyim ve barınak gibi en basit ihtiyaç maddelerini karşılayabilmesi durumu olarak ifade edilmektedir (Uzun, 2003). Dünya Bankası ise yoksulluğu daha çok parasal gelir açısından ele almakta ve asgari yaşam standardına erişilememiş olma durumu olarak değerlendirmektedir. Dünya Bankası’nın tanımına göre yoksulluk; maddi nitelikteki yoksunluklardan dolayı kaynaklara ve üretim faktörlerine erişememe ve asgari bir yaşam düzeyini sürdürecek gelirden yoksun olma durumudur (World Bank, 1990). Ancak, yoksulluk kavramının sürdürülebilir bir geçim sağlamak için gelir ve kaynak yetersizliğinden daha fazlasını gerektirdiği de bir gerçektir. Yoksulluğun; açlık ve yetersiz beslenme, eğitim ve diğer temel hizmetlere sınırlı erişim, toplumsal ayrımcılık ve dışlanmanın yanı sıra karar verme sürecine katılım eksikliği gibi belirtileri de söz konusudur.

112

Yoksulluğun; ekonomik üretkenlik başta olmak üzere, adaletsiz vergi sistemleri, faize dayalı sistemlerde faiz oranlarının yüksekliği, tekelleşme, işsizlik, sosyal dışlanma,doğal afetlerin engellenemez etkisi, bireyler arasındaki yetenek farklılıkları ve belirli bir nüfusun felaketlere, hastalıklara ve üretken olmalarına engel olan diğer olaylara karşı yüksek hassasiyetlerinin bulunması gibi birçok sebebi söz konusudur (www.un.org). Bütün bu sebepler de dikkate alınarak başta Dünya Bankası olmak üzere; Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Turizm Örgütü, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı gibi birçok kurum ve kuruluş dünyadaki yoksulluk sorunu ile yakından ilgilenmekte ve mücadele konusunda önemli çalışmalar yapmaktadırlar. Yoksullukla mücadele noktasında, söz konusu kurum ve kuruluşların üzerinde durduğu en önemli dinamiklerden birisi turizmdir. Turizm sektörü özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan pek çok ülke açısından istihdam oluşturmada ve döviz geliri sağlanmasında en önemli kaynaklardan birisi durumundadır.

1990’lı yıllar ile birlikte, yoksulluğun azaltılmasında turizm sektörünün diğer sektörlere göre daha avantajlı olduğu görüşü daha da ön plana çıkmıştır. Bu bağlamda; 1999 yılında Birleşmiş Milletler tarafından gerçekleştirilen “Sürdürülebilir Kalkınma” konulu toplantıda İngiltere Uluslararası Kalkınma Departmanı, yoksulluğun azaltılmasında turizm sektörünün potansiyeline dikkat çekerek “yoksul yanlı turizm” yaklaşımı üzerinde durmuştur (Önez Çetin, 2012; Samırkaş ve Bahar, 2013:51). Yoksul yanlı turizm yaklaşımı, yoksullar için net faydalar sağlayan turizm olarak tanımlanmıştır. Yoksul yanlı turizm yaklaşımının temel ilkesi, turizm sektörünün toplam boyutunu genişletmek değil, turizmden faydalanabilecek durumda olan yoksul insanlara fırsatlar sunmak üzerinedir. Dolayısıyla, yoksul yanlı turizm ile sağlanan faydalar ekonomik açıdan olabileceği gibi sosyal, kültürel ve çevresel açılardan da olabilmektedir. Bu bağlamda, turizm sektörünün yoksulluğun azaltılması üzerinde bir takım etkileri olduğu kaçınılmaz bir gerçektir (Roe ve Urquhart, 2001; Harrison, 2008). Söz konusu etkilerden ilki; istihdam, yeni gelir oluşturma, döviz girdisi sağlama gibi ekonomik yönler ile turistik bölgede altyapı olanaklarının geliştirilmesi gibi finansal olmayan geçim kaynaklarının yoksul halka sunulmasıyla sağlanan direkt etkilerdir. Turizmin yoksulluk üzerine sağladığı etkilerden ikincisi dolaylı ve uyarılmış etkilerden oluşan ikincil etkilerdir. Dolaylı etki; doğrudan turizm ile bağlantılı olmayan, ancak turizm faaliyetlerinin artması ile kazanç sağlayan kesimlerin (çiftçiler, zanaatkârlar, inşaat sektörü gibi) gelirlerindeki artışlar ile meydana gelen etkilerdir. Uyarılmış etki ise, turizm çalışanlarının elde ettikleri gelirleri söz konusu turistik bölgede harcamaları ile yerel ekonomiye katkı sağlamaları ile oluşan etkidir. Turizmin yoksulluğun azaltılmasına sağladığı üçüncü etki ise dinamik etkilerdir. Dinamik etkiler, direkt ve ikincil etkiler gibi somut olmamakla birlikte, kazanımları uzun vadede kendini gösteren ve ayrıca kamu

113

kaynaklarının kullanımı açısından önem arz eden etkilerdir (Ashley, Roe ve Goodwin, 2001; Mitchell ve Ashley, 2010; Mitchell, 2012).

YÖNTEM

Çalışma da nitel araştırma yöntemi esas alınmıştır. Nitel araştırmayı; “gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama tekniklerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma” olarak tanımlamak mümkündür (Yıldırım ve Şimşek, 2011:39). Çalışma kapsamında nitel araştırma yöntemi referans alınarak doküman incelemesi yolu ile veri toplanmaya çalışılmıştır. Bu nokta da özellikle ikincil veri kaynaklarından yararlanılmıştır.