• Sonuç bulunamadı

§ 2 BİLGİLENME HAKKININ HUKUKİ DAYANAKLAR

C. Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı

AB vatandaşlarının temel haklarını ve AB’nin vatandaşlarına karşı sorumlu- luklarını düzenleyen ABTHŞ’nın41 11. ve 42. maddesinde ifade ve bilgi özgürlüğü güvence altına alınmıştır42. Bu şart Avrupa Birliği Parlamentosu, Konseyi ve Komis- yonunun başkanları tarafından Nice’de 07.10.2000 tarihinde imzalanmıştır43.

Şart’ın konumuzu ilgilendiren 11. maddesine göre, “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ulusal sınır- larla kısıtlanmaksızın bir görüşe sahip olma, bilgi ve düşünce edinme ve yayma öz- gürlüğünü de içerir. Kitle iletişim araçlarının özgürlüğüne ve çoğulculuğuna saygı gösterilmelidir”.

Şartın 42. maddesi ise belgelere erişme hakkını şu şekilde düzenlemiştir: “Herhangi bir birlik vatandaşı ve üye devletlerden birinde ikamet eden ya da kayıtlı merkezi üye devletlerden birinde bulunan herhangi bir gerçek ve tüzel kişi, Avrupa Parlamentosu, Konseyi, Komisyonu belgelerine erişim hakkına sahiptir”.

39 Bu konudaki tartışmalar için bkz., KAYA Cemil, s.131.

40 ŞAVRAN, s.50; GEMALMAZ M. Semih, Ulusalüstü İnsan Hakları Standartları Işığında Türkiye’de Bilgi Edinme Düşünce-İfade-İletişim Mevzuatı, Yazıhane Yayınları, İstanbul- 2004, s.194 vd.

41 ABTHŞ’nın tam metni için bkz., http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/hukuk/temelhak.pdf. 09.11.2007. 42 Şart, AB Parlamentosu, Konseyi ve Komisyonunun başkanları tarafından 07.12.2000 tarihinde

Nice’de imzalanmış ve 18 Aralık 2000 tarihinde Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesinde ya- yımlanmıştır.

43 ABTHŞ, AİHS’den farklı olarak aynı zamanda vatandaş haklarına da yer vermektedir. Örneğin Birliğin organ ve kurumlarının faaliyetlerinde yanlış anlamalara karşın Birliğin danışmanlığın- dan yararlanma hakkı (m.43), dilekçe hakkı (m.44), serbest dolaşım ve oturma hakkı (m.45), diplomatik korunma (m.46) gibi haklar düzenleme altına alınmıştır. Yine yargısal haklar, AİHS’de tek bir maddede (m.6) düzenlenmiş iken, ABTHŞ, bu nitelikteki hakları 4 maddede ele almıştır (m.47, 48, 49, 50).

II. TÜRK HUKUKUNDA BİLGİLENME HAKKI

1982 tarihli ve 2907 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda bilgilenme hakkına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir44. Ancak Anayasa’nın ifade özgür-

lüğüne ilişkin 26. maddesinin metninden bu hakkın varlığını ortaya koymak müm- kündür. “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlığını taşıyan maddenin ilk fıkra hükmü şu şekilde düzenlenmiştir: “Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir al- mak veya vermek serbestliğini de kapsar”.

Aslında hüküm AİHS’nin 10. maddesinde belirtilen hükmün benzeri niteli- ğindedir. Madde hükmünde açıkça bilgi edinme hakkından söz edilmese de, haber veya fikir almak veya vermek serbestliği ifadesi, aynı zamanda bu hakkı da içerdiği için, bilgi edinme hakkının anayasal dayanağını teşkil ettiği söylenebilir45. Ancak belirtelim ki salt bu hükümden devlete bilgi verme yükümlülüğü yükleyen bir anlam çıkarmak mümkün değildir. Bunun için bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu açıktır.

1982 Anayasası’nın 26. maddesin 2001 yılında yapılan değişiklikle46eklenen fıkra hükmüne göre, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uy- gulanacak şekil, şart ve usullerin kanunla düzenleneceği öngörülmüştür. Nitekim bu durumun bir sonucu olarak bilgi edinme hakkı bir kanun ile kabul edilmiş bulunmak- tadır. 09.10.2003 tarihli ve 4982 sayılı “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu” 24.04.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir47.

44 R.G., 09.11.1982, 17863, Kanun No: 2709; Dünya üzerinde resmi belgelere erişim anlamında bilgi edinme hakkını tanıyan ilk ülke İsveç olmuştur. Bunun dışında bu hakkı anayasal olarak tanıyan pek çok ülke bulunmaktadır. Bu ülkeler arasında, Tayland, Filipinler, Malavi, Arjantin, Peru gibi ülkelerle, Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Polonya ve Rusya Federasyonu sayıla- bilir. SOYKAN, s.66.

45 SOYKAN, s.66-67.

46 R.G., 17.10.2001, 24556, Kanun No: 4709.

47 R.G.,24.10.2003, Sayı: 25269; Ayrıca 24.01.2004 tarih ve 25356 sayılı Resmi Gazete’de Baş- bakanlığın “Dilekçe ve Bilgi Edinme Hakkının Kullanılması” konulu, 2004/12 sayılı Genelgesi yayınlanmıştır. Yine bu Kanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmelik de 27.04.2004 tarih ve 25445 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

Etkili, açık ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının sağlanması, bireylerin kamu politikalarından haberdar olması ve gerektiğinde bu politikalara müdahale ede- rek eleştirmesiyle sağlanabilir. Bu bağlamda dilekçe hakkının da bilgi edinme hakkı ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir48. 1982 Anayasası Siyasi haklar ve ödev- ler başlığı altında düzenlenen 4709 sayılı Kanun ile değişik49 74. maddesi ile “dilek- çe hakkı”nı düzenlemiş bulunmaktadır. Söz konusu hükme göre, “Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir” (m.74/1).

Anayasa’nın dilekçe hakkını düzenleyen 74. maddesinin 2. fıkrası, bireylerin kendileri ile ilgili başvuruların sonucunun gecikmeksizin kendilerine bildirilmesini öngörmüştür. Nitekim 74. maddenin 3. fıkrasında düzenlenen “Dilekçe hakkı”na ilişkin olarak 3071 sayılı “Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun”50 kabul edilmiştir. Dilekçe hakkı, dolaylı da olsa bilgi edinme hakkının en somut anayasal dayanağıdır51.

Bilgi edinme, bir hak olarak yasal zemine kavuşturulmakla birlikte, hakkın kullanılmasında öne çıkan temel düzenleme idarenin görevi gereği sahip olduğu ya da olmak zorunda bulunduğu bilgi ve belgeleri talepte bulunan kişilerle paylaşması- nın zorunlu olmasıdır. Yani bu Kanunun öngördüğü düzenlemeye göre, idarenin e- linde bulunan resmi bilgi ve belgelere erişme hakkı ancak talep edildiği takdirde ilgi- lisine sunulacaktır. Kanun, özel sektöre bu konuda bir yükümlülük getirmediği gibi, gerek özel sektörün gerekse kamu sektörünün kendilerinden talep edilmeksizin bilgi verme yükümlülüklerinin bulunduğunu gösteren özel bir düzenleme de mevcut de- ğildir52.

48 SOYKAN, s.26; CİN, s.42; ŞAVRAN, s.76. 49 R.G., 17.10.2001, 24556.

50 R.G., 10.11.1984, 18571.

51 ARMAĞAN, s.6; Belirtelim ki dilekçe hakkı, hak sahiplerinin kendileri veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetlerini kapsar. Oysa bilgi edinme hakkı, talebe konu bilgi ve belgenin kendileri ile ilgili olması şartını taşımamaktadır. CİN, s.42.

52 Düzenli olarak toplumun bilgilendirilmesi konusunda idarenin takdir yetkisi bulunmaktadır. Halkın bilgilendirilmesinde tanıtım faaliyetlerinin rolü büyüktür. Tanıtımdan kastedilen ise, i- darenin teşkilatı ve işleyişi hakkında halka bilgi verilmesidir. Bu çalışmalarla idarenin işlevleri

Ancak yukarıda da değindiğimiz gibi, kamu yararını ilgilendiren çeşitli konu- larda bu duruma istisna getiren düzenlemelere rastlamak mümkündür. Yani gerek özel gerekse kamu sektöründe yönetimlere talep olmaksızın da bilgi verme yükümlü- lüğü getiren düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemelerin rastlandığı alanlardan biri de çalışma (işçi işveren) ilişkileridir.

İş Hukuku alanında çalışanların talep etmesine dahi gerek olmaksızın işvere- nin çalışanlara yönelik olarak özellikle çalışma ilişkisinin başlamasından sona erme- sine kadar geçen süre içerisinde çalışma koşulları, işten çıkarma, iş sağlığı ve güven- liği, işletme veya işyerinin işleyişi veya yatırım kararları hakkında çalışanların bilgi- lendirilme ve danışılma hakkına uyması beklenmektedir. İşçiye yönelik olarak ta- nınmış bu hak, talep olmaksızın da bilgi verme yükümlülüğünü içerdiği için, kavram olarak “bilgilenme hakkı”ndan çok “bilgilendirilme hakkı” kavramının tercih edil- mesine yol açmaktadır. Çalışmamızda da bu esasa uygun olarak işçi işveren ilişkile- rinde çalışanlar yönünden “bilgilendirilme hakkı” kavramı kullanılmaya özen göste- rilmiştir53.

Çalışanların bilgilendirilme hakkına ilişkin pek çok uluslararası belgede “ça- lışanların bilgilendirilmesi (information)” yanında “çalışanlara danışılması (consultation)” kavramına da yer verilmiştir54. Bu nedenle çalışmamızda, çalışanla- rın bilgilendirilme hakkına ilişkin uluslararası düzenlemelerden bahsedilirken, bu belgelerde geçen “danışılma hakkı”na da değinilmiş bulunulmaktadır. Kavramsal

resmi gazete, bülten, broşür, dergi, kitap, internet gibi yayın organlarında yayınlanması veya toplantı ve basın açıklamaları gibi, görsel ve işitsel yollarla halka duyurulmasıdır. ŞAVRAN, s.87.

53 Çalışma ilişkilerinde çalışanların bilgilendirilme hakkına ilişkin 91/533/EEC sayılı Yönerge

“İşverenin iş akdi veya iş ilişkisinde uygulanacak kurallar hakkında çalışanları bilgilendirme yükümlülüğü” kavramını kullanmayı tercih etmiştir. Ayrıca iş sağlığı ve güvenliği alanına iliş-

kin pek çok yönetmelikte de “işverenin işçiyi bilgilendirme yükümlülüğü” kavramı kullanılmış- tır. Dolayısıyla bu kavramların özünde “işçinin (çalışanların) bilgilendirilme hakkı”nı içerdiği oldukça açıktır.

54 KÜÇÜKTOK Güvenç, Avrupa Birliğinde Çalışanlara Bilgi Verilmesi ve Danışılmasının Demokratikleşmeye Etkileri ve Türkiye, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir-2006, s.117; Örneğin bkz. Çalışanların Bilgilendirilmesi ve Çalışanlara Danışılması Hakkında 2002/14/EC sayılı Çerçeve Konsey Yönergesi.

çerçeve ele alınırken “çalışanlara bilgi verme” ve “çalışanlara danışma” kavramla- rı çalışmamızda öncelikle incelenmiştir55.

Çalışanların bilgilendirilme ve danışılma haklarından söz ederken “çalışan” kavramından kimlerin anlaşılması gerektiğinin de bu noktada açıklığa kavuşturulma- sı gerekmektedir56. Aslında bu kavram konu ile ilgili gerek uluslararası belgelerde gerekse karşılaştırmalı hukukta işverene bir iş sözleşmesi ile bağlı bulunan ve Türk İş Hukuku açısından “işçi” olarak değerlendirilen (İK, m.2/1) kavrama57 karşılık gelmektedir. Bilgilendirilme ve danışılma haklarının ele alındığı temel eserlerde ağırlıklı olarak “çalışan” kavramı “işçi” kavramını ifade etmek için kullanılmakta- dır58. Bu çalışma açısından da ağırlıklı olarak, konu ile ilgili literatürde kullanıldığı şekliyle “işçi” kavramına karşılık gelmek üzere “çalışan” kavramı kullanılmaya özen gösterilmiştir.

§ 3. ÇALIŞANLARA BİLGİ VERME VE DANIŞMA KAVRAMLARI