• Sonuç bulunamadı

AİLE İŞLETMELERİNİN KURUMSALLAŞMASI VE EĞİTİMİN KURUMSALLAŞMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Belgede 3. Aile İşletmeleri Kongresi (sayfa 125-129)

KURUMSALLAŞMASINDA GELECEK NESİLLERİN EĞİTİMİNİN ROLÜ

4. AİLE İŞLETMELERİNİN KURUMSALLAŞMASI VE EĞİTİMİN KURUMSALLAŞMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

1990’lı yıllardan beri iş dünyasına yeni bir kavramın yerleştiği görüldü. İngilizce’de “Good Governance” ya da “Corporate Governance” olarak da ifade edilen kavramın, Türkçe karşılığı “İyi Yönetişim” ya da “Kurumsal Yönetim” olarak belirlenmiştir. Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’da 1980’li yıllarda “Kurumsal Yönetim” kavramından ilk kez bahsedilirken, Türkiye bu kavramla 1990’lı yıllarda tanışmıştır. Yeni bir kavram olmasından dolayı bu konuda zaman zaman kavram kargaşasına düşülmüştür. Bu kavram kargaşasına engel olmak için Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), “Kurumsal Yönetim Komitesi” adında bir birim oluşturmuştur.

“Kurumsallaşmak” teriminin Türk Dil Kurumu’nun düzenlediği Genel Türkçe Sözlüğünde karşılığı, kurumsal duruma gelmek, örgütlü duruma gelmek, süreklilik kazanmak olarak ifade edilmektedir.

Kurumsallaşma kavramı toplumda yaşayan herkes için farklı algılanmaktadır. Genellikle işletmelerde kurumsallaşma dendiğinde, bazı organizasyon ve idari yetersizlikleri olan işletmelerin kurum olma süreçlerini ifade etmekte kullanılmaktadır. Ancak biliyoruz ki işletmelerin kurum olamamasının sebebi sadece organizasyon ve idari yapı yetersizliği değildir.

Aile işletmelerinde de, kurumsallaşma, işletmenin mülkiyetinin sadece işletmede faal olarak çalışan kişilerde olmaması, buna rağmen işletmenin ekonomik faaliyetlerini yerine getirebilmeleri için gerekli ölçütlerin önceden belirlenerek, işletmenin yönetiminde ve üretiminde çalışan herkes tarafından uygulanmasına zemin hazırlamak anlaşılmalıdır. Bu süreci sağlamak, aile işletmelerinde oldukça zordur. Çünkü birey, işletmede fiilen çalışmamasına rağmen, işletmedeki hissesine, mülkiyet hakkına güvenerek dışarıdan işletmeye müdahale etmeye çalışmaktadır.

Bu çerçevede kurumsallaşma, işletmelerin önceden belirlemiş oldukları amaçlarına ulaşabilmek için işletmede çalışan en üst kademedeki personelden, en alt kademede personelin katılımıyla sağlanan bir çalışma ortamının oluşmasını sağlar. Böylece, işletmenin içinde bulunduğu ortamı analiz etmeyi, anlama gibi hem çalışanların hem de işletmenin kapasitelerini arttırıcı faaliyetler sağlanmış olur. İşletmeyle ilişkisi olan üçüncü kişiler olarak adlandırılan müşteriler, halk, tedarikçiler işletmelerin faaliyetlerinden faydalanan herkes, güven ortamı içinde açık, dürüst, hedefleri ve planların ortada olduğu, şeffaf bir yönetim anlayışının kurulmasını ve uygulanmasını ancak kurumsallaşma ile sağlayabilmek mümkün olabilir.

Kurumsallaşmanın sağlandığı işletmelerde, çalışanların işlerini tam olarak yerine getirmelerini, yetki ve sorumluluklarını bilmelerini, kendi yetenekleri doğrultusunda işletmenin en üst düzeyde yararlanabileceği bir sitemin varlığı ortaya çıkar. Bu varlık sayesinde çalışanların ve işletmelerin bu sistemden yararlandıkları ve kendilerini geliştirdikleri bir gerçektir.

Kurumsallaşma sadece kişi ve kuruluşların disiplin altına alınarak, bir sistem kurulması değildir. İşletmelerde kurumsallaşma ürettikleri mal ya da hizmetin kalitesine, müşterilerin taleplerinin doğru analiz edilerek gerçekleştirilmesine de olumlu etkilerde bulunmaktadır. Müşterilerin ihtiyaçlarını önceden tespit edebilmek, bu ihtiyaçlar doğrultusunda işletmelerin kaynaklarını gelecekte mümkün olacak olan üretim kanallarına yöneltmek ancak kurumsallaşmanın görüldüğü işletmelerde yaşanabilecek değişimlerdir.

İşletmelerde kurumsallaşmada işletmelerin önceki dönemlere ait verileri derlenir ve analiz edilir. Bu durumda bilimsel bir kurumsallaşma süreci aynı zamanda matematiksel ve istatistiksel bir süreçle birlikte işler. Bu veriler ışığında işletmeler için en doğru kararı verme konusunda yöneticiler ya da girişimciler, objektif değerlendirmeler yapabilmektedirler. Kurumsallaşmada objektif değerlendirmeler, kurumsallaşmanın temellerinden biri ve en önemlisi olan bilgi akışının niteliksel ve niceliksel özellikleri ile de yakından ilgilidir.

Aile işletmelerinin kurucusu eğitimsiz yada eğitimini yarıda bırakmış kişilerdir. Bu kişiler çok büyük işler başarmış, önemli işlere imza atmış, büyük paralar kazanmış ancak, bir yabancı dilin önemini her zaman hissetmiş ve eksikliklerini kendi çocuklarında yada torunlarında gidermek istemiştir. Çocuklara ne okumak istedikleri sorulmadan mevcut iş alanına yönelik meslek tercih ettirilir ve eğitim için hiçbir masraftan kaçınılmaz. Üçüncü kuşakta eğitime öyle önem verilir ki sadece kitaplarla işin öğrenilemeyeceği unutulur. Çocuk okul dışında hiçbir iş yapmamış, hiçbir ekibin yada projenin içinde bulunmamış ise okul bittikten sonra otuz yaşlarında bir patron olarak geri dönerler. Eğitim aile işletmelerinde önemlidir. Ancak sadece eğitim yetersiz kalır. Deneyimle mutlaka desteklenmeli ve çocuğun kendi işinin başına gelmeden önce başka sistemler içinde yer almasına müsaade edilmelidir.

Kişilik, insanı diğer bireylerden ayıran, onu, kendisine has yapan özelliklerin tümüdür. Bu noktada her bireyi birbirinin aynı özelliklere sahip olacak ve aynı değerleri benimseyeceklerini savunmak doğru olmaz. Aynı aile içinde yaşayan aynı değerlerle büyüyen çocukların, ilerleyen yıllarda birbirinden farklı değer yapılarına sahip olduklarını ve kişilik özelliklerinin birbirinden farklı olduğunu biliyoruz.

Aile işletmelerinde işletmenin önemi ile büyüyen çocukların, çocukluk dönemlerinde sürekli işyerine giderek orada yapılanları gözlenmesi ve zaman zaman küçük görevlerin verilmesi gelecekte çocukların işletmeyi sahiplenmelerinde olumlu etkiler bırakmaktadır. Bu sorumlulukla büyüyen çocukların işletmeye olan bağlılıkları ileride kurumsallaşmaya olan bakış açılarını olumlu etkilerken, kurumsallaşmanın büyümek ve ekonomik sistemde sürekliliklerinin sağlanması için gerekli bir unsur olduğunu daha çabuk kabul etmelerine sebep olacaktır.

SONUÇ

Girişimcilerin geleceğe dönük şirket stratejileri önceden belirlenmelidir.Bilimi mühendisliğe indirgeyen pozitif iş yaklaşımını, şirket kültürü olarak benimsemeyen sermayedarlar kurumsallaşmayı ve gelişmeyi sağlayamaz. KOBİ’lerimizin aile şirketi yapısından rekabet gücünü artırıcı organizasyon ve yönetim yapısına geçmesi kaçınılmazdır. Rekabet gücü yüksek şirketlerin kullandığı kurumsal girişimci modelini uygulayarak, profesyonel yönetici veya danışmanlar kullanarak bilgi toplumuna en kısa sürede uyum sağlamalıdırlar. Büyüme stratejilerini belirledikten, yatırım ve proje fizibilitelerini yaptıktan sonra geleceğini

Kısacası, aile işletmelerinin kurucu girişimcileri büyük ümitlerle kurdukları işletmelerinin devamını sağlamak ve başarılı olduğunu görmek, başarılarının uzun yıllar devam etmesini sağlamak için gelecek nesillerin yetiştirilmesine büyük önem vermek zorundadırlar. Artık günümüzde “Benden sonra O yapar.” Anlayışı bitmiştir. “Benden sonra Onlar içinden en iyisi bunu yapacaktır.” Anlayışı ile gelecek nesillere yanlarında çalıştıracakları garanti olan çalışanlar olarak değil, yetişmiş, iyi bir donanıma sahip, rekabet koşulları ile baş edebilecek, lider, yönetici, kurumsallaşmaya yatkın, verimli bireyler olarak görmelidirler.

Modern bir yönetim anlayışına sahip, kişilerin işletmeye bakış açıları o işletmenin başarısının artmasına sebep olacaktır. Aile işletmelerinde kurumsallaşma ilkelerine bağlı bireylerce yönetilmesi şeffaflık, mülkiyet kavramı gibi konularda da çatışmaları ortdan kaldıracaktır.

KAYNAKLAR

KARALAR, Rıdvan, (2005). “Genel İşletme Temel Bilgiler İşlevler”, 381 s. Eskişehir. FINDIKÇI, İ., (2005). “Aile Şirketleri” 394 s. İstanbul.

ŞİMŞEK M. Şerif, (2002) “Yönetim ve Organizasyon” 439 s., Konya

ÜLGEN Hayri, MİRZE S. Kadri (2004) “İşletmelerde Stratejik Yönetim”, 643 s. İstanbul

YALÇIN Azmi, GÜNEL Rıdvan, (2006). “Aile İşletmelerinde Yönetimin Bir Sonraki Kuşağa Devrinde Karşılaşılan Sorunlar Üzerine Adana İlinde Yapılan Bir Araştırma”, 2. Aile İşletmeleri kongre kitabı ss. 72-88, İstanbul.

Chua, J. H., Chrisman, J. J., Sharma, P., (1999). Defining the Family Business by Behavior. Entrepreneurship Theory and Practice, 23 (4): Summer .

The PricewaterhouseCoopers Family Business Survey 2007-2008 “Making a Difference”58 s., YILMAZ Necla “Patron Babalar Kızlarına Çeyiz Yerine Koltuğunu Bırakıyor”, Haber, 01.12.2007

Referans Gazetesi

AİLE İŞLETMELERİNDE STRATEJİK

Belgede 3. Aile İşletmeleri Kongresi (sayfa 125-129)