• Sonuç bulunamadı

ÖZET: Davacı koca, boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsa-mından, davalı kadının başka bir erkekle ilişkisini itiraf ettiğine ilişkin konuşma kayıtlarının ortaya çıkmasından sonra tarafların bir süre ayrı yaşadıkları, daha sonra ise tekrar birlikte yaşamaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Affedilen ve hoşgörü ile karşılanan olaylar boşanma nedeni olarak kabul edilemez. Somut olayda, söz konusu olay-dan bir süre sonra eşler yine birlikte yaşamaya devam ettiklerinden bu olayın affedildiği, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gere-kir. Bu olay dışında davalı kadına yüklenen bir kusurun varlığı ispat edilememiştir. Davacı kocanın ise, müşterek evi terk ettiği, eşinin ve ço-cuğunun oturduğu evin kira ve bakkal borçlarını ödemediği, geçimsiz-liğe yol açan olaylarda tam kusurlu olduğu dosya kapsamı ile sabittir.

Tam kusurlu eş tarafından açılan TMK’nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davasının reddi gerekirken aksi yönde karar verilmesi isabet-sizdir.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 166.

T

araflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda; mahalli mahkeme-ce verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşü-nüldü:

Mahkemece, davalı kadının bir başka erkekle ilişkisini itiraf ettiğine ilişkin konuşma kayıtlarının ortaya çıkması üzerine, 2009 yılı Ağustos ayında yaşanan tartışmadan sonra tarafların ayrıldıkları ve sadakatsiz davranan kadının kusurlu bulunduğundan bahisle tarafların boşanmalarına karar verilmiş, hükmü davalı kadın temyiz etmiştir. Davacı tanık beyanlarında geçen, davalı kadına kusur ola-rak yüklenen ve mahkemece boşanma nedeni kabul edilen bu olaylardan sonra, davacı koca eşini ve çocuğunu alarak İstanbul’a gitmiş, 1-2 ay davalı kadının kız kardeşine ait evde, 3-4 ay da ayrı bir konut tesis ederek birlikte yaşamaya de-vam etmiştir. Hatta davacı koca boşanma dava dilekçesinde eşinden ayrılma ta-rihi olarak da 20.02.2010 tata-rihini bildirmiştir. Davacı kocanının eşine kusur

ola-rak yüklenen bu olayları 04.08.2009 tarihinde öğrenmesine karşılık, eşiyle barı-şarak birlikte yaşamaya başladığı ve bu birlikteliğin 20.02.2010 tarihine kadar devam ettiğinin anlaşılması karşısında boşanma nedeni yapılan olayları affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerekir. Affedilen ve hoşgörü ile karşılanan olaylar boşanma nedeni sayılamaz. Davalı kadının açıklanan bu hu-suslar dışında başkaca kusurlu davranışlarının varlığı da kanıtlanamamaşıtır.

Toplanan delillerden davacı kocanın eşini ve müşterek çocuğunu İstanbul’da or-tak konutta bırakarak terkettiği, Antalya’da yaşamaya başladığı, oror-tak evle ilgi-li kira ve bakkal borçlarını ödemediği ve arayıp sormadığı bu şekilde birilgi-lik gö-revlerini yerine getirmediği, geçimsizliğe neden olan olaylarda tamamen kusur-lu bukusur-lunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle okusur-lunca; Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davasının reddi gerekirken, delillerin takdi-rinde hataya düşülerek affedilen olaylar esas alınarak boşanmaya karar verilme-si usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize konu diğer bölümlerin incelenmesine yer olmadı-ğına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.04.2012

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 19.03.2012 Esas: 2012/2270 Karar: 2012/7079

Yeralt› Sular›ndan Kadim ve Öncelik Hakk› Gözetilerek Herkes Faydal› ‹htiyac› Oran›nda Yararlanabilir

ÖZET: Davacı, taşınmazı içerisinden çıkan suyun davalıların yapmış olduğu kazı çalışması nedeniyle kesildiğini iddia ederek suya vaki müdahale-nin önlenmesi talebinde bulunmuştur. Yeraltı suları genel sulardan olup kadim ve öncelik hakkı gözetilerek herkes faydalı ihtiyacı oranında ya-rarlanabilir. Bu nevi davalarda mahkemece yapılacak iş, bilirkişiden inceleme ve araştırma yapmasını istemek, tarafların ihtiyaçlarını sap-tamak suretiyle gerekirse tarafların sudan ortaklaşa yararlanabileceği bir su düzeneği ve rejimi oluşturmak ve sonucuna göre karar

vermek-●

ten ibarettir. Hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 756.

D

ava dilekçesinde, suya vaki müdahalenin önlenmesi istenilmiştir. Mahke-mece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı İsmet tarafından tem-yiz edilmiştir.

Yargıtay Kararı

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davada, davacıya ait taşınmaz içerisinden çıkan suyun davalıların yapmış olduğu kazı çalışması nedeniyle kesildiği ileri sürülerek davalıların suya vaki müdahalesinin önlenilmesi istenilmiştir.

Davalı, amacının davacının suyunu kesmek değil kendisine su temin etmek olduğunu ve suyun kazı nedeniyle değil kendiliğine kuruduğunu belirterek da-vanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, yapılan keşif sonucu davalıların yapmış olduğu “kazı” nede-niyle öncelik hakkına dayanılarak davacı tarafından kullanılan su kaynağının kesildiğinin sabit olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, sü-resinde davalı İsmet tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeple-re ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine gösebeple-re, sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Yeraltı suları genel sulardan olup, kadim ve öncelik hakkı nazara alınmak koşuluyla herkes faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir.

Hükme esas alınan bilirkişi (jeoloji mühendisi) raporunda; su bulmak için yapılan kazının davacının öncelik hakkı bulunan ve taşınmazlarını sulamada kullandığı kaynağın debisini etkileyeceği ifade edilmiştir. Ancak, mahkemece, davalıya ait kaynağın kapatılması halinde suyun eski hale dönüp dönmeyeceği hususu araştırılıp saptanmamıştır.

Mahkemece yapılacak iş; bilirkişiden bu konuda inceleme ve araştırma yap-masını istemek, şayet suyun eski hale dönmesi mümkün değil ise davalının aç-mış olduğu yarmadan tarafların ihtiyaçları saptanmak suretiyle gerekirse taraf-ların sudan ortaklaşa yararlanabileceği bir su düzeneği ve su rejimi oluşturmak ve sonucuna göre hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ve

eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görül-memiş, bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şe-kilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.03.2012 ta-rihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 14.02.2012 Esas: 2011/19480 Karar: 2012/3485

Tapu Kütüğüne Tescil Edilmiş Olan İpotek Alacağı İçin Zamanaşımı İşlemez

ÖZET: Davacı belediye, belediyeye ait taşınmazın taksitle davalıya satıldığını, taksitlerin ödenmemesi üzerine taşınmaz üzerine kanuni ipotek tesis edildiğini iddia ederek ödenmeyen taksitlerin güncelleştirilerek tahsili talebinde bulunmuştur. Tapu kütüğüne tescil edilmiş olan ipotek alaca-ğı için zamanaşımı işlemez. Tescil edilmiş ipotek hakkı nedeniyle dava-cının alacağı zamanaşımına uğramamıştır. Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 864.

➣ 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 125.

➣ 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 146.

D

ava dilekçesinde, eski 2.030,150.-TL (2.03.-TL) alacağın faiz ve masraflar-la birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi ci-hetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay Kararı

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı vekili dava dilekçesinde, 01.05.1991 tarihli sözleşme ile davacı be-lediyeye ait arsanın taksitle davalıya satıldığını, taksitlerin ödenmesine kadar

ta-●

şınmaz üzerine kanuni ipotek hakkının tesis edildiğini, davalının 2.030.150.-TL (2.03.-TL) borcunu ödemediğini belirterek, denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncelleştirilecek alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili cevabında, zamanaşımı def’’inde bulunmuş, borcun ödendiği-ni beyan etmiştir.

Mahkemece, 01.05.1991 sözleşme tarihi ile 26.01.2009 dava tarihi arasında BK’nun 125. maddesi gereğince 10 yıldan fazla zaman geçtiğinden bahisle za-manaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri tem-yiz etmiştir.

Dava konusu taşınmazın tapu kaydında davacı belediye lehine “kanuni ipo-tek” tesis edildiği anlaşılmaktadır.

TMK’nun 892. maddesinde, kanuni ipotek hakkının doğumunun, aksi ka-nunda öngörülmüş olmadıkça, tapu kütüğüne tescil edilmelerine bağlı olmadığı;

888. maddesinde, ipotekli taşınmazın devrinin, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, borçlunun sorumluluğunda ve güvencesinde bir değişiklik meydana getirmeye-ceği; 864. maddesinde de, rehnin tapu kütüğüne tescil edilmesinden sonra ala-cak için zamaşımının işlemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Bu yasal düzenleme karşısında, davacı alacaklının lehine bulunan kanuni ipotek hakkı nedeniyle dava konusu alacağın zamanaşımına uğramayacağı anla-şıldığından, mahkemece; bilirkişi raporuna göre davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şe-kilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.02.2012 ta-rihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 27.02.2012 Esas: 2012/1547 Karar: 2012/2847

Site Yan›ndaki Baz ‹stasyonunun Kald›r›lmas› Talebiyle

Kat Malikleri Ad›na Site Yönetimince Aç›lan Davan›n Aktif Husumet Yönünden Reddi Gerekir

ÖZET: Davacı site yönetimi, kat malikleri adına site yanındaki baz istasyonu-nun kaldırılması talebinde bulunmuştur. Kat malikleri site yönetiminin, kat maliklerinin sağlığı ile ilgili olarak onlar adına hareket etme görev ve yetkisi bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle site yönetimi tarafından açılan davanın aktif husumet yönünden reddi gerekirken, işin esası hak-kında karar oluşturulması usul ve yasaya aykırıdır.

➣ 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu m. 35.

➣ 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 50, 51.

D

avacı ... Villaları kat malikleri yönetimi vekili Avukat E.E. tarafından, davalı ... İletişim Hizmetleri A.Ş. vd. aleyhine 31/08/2010 gününde ve-rilen dilekçe ile baz istasyonunun kaldırılmasının istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01/06/2011 günlü ka-rarın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan ... İletişim Hizmetleri A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar veril-dikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâ-ğıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davacı, ... Villaları kat malikleri yönetimi; davalı şirkete ait yakındaki baz istasyonunun doğaya, insan sağlığına ve çevreye zarar verip kansere neden olduğunu belirterek kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne ka-rar verilmiş, kaka-rar davalılardan ... İletişim Hizmetleri A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı ... Villaları kat malikleri yönetiminin, konutlarda oturan üyele-rinin sağlığı ile ilgili olarak onlar adına hareket etme görev ve yetkisi yoktur.

Mahkemece, davacı yönetiminin üyeleri adına eldeki davayı açma hakları olma-dığı gözetilerek davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerekirken, işin esa-sının incelenmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMA-SINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdiden incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 13.02.2012 Esas: 2010/14142 Karar: 2012/1987

Ev Baflkan›n›n Sorumlulu¤una Dayal› Tazminat Talepli Dava