• Sonuç bulunamadı

Çapl› Tafl›nmaza El Atman›n Önlenmesi Davalar›nda Yerel Bilirkifli ve Tan›k Dinlenmeli, Uzman Bilirkifliden Kroki ve

Rapor Al›narak Sonucuna Göre Karar Verilmelidir

ÖZET: Davacı, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım talebinde bu-lunmuştur. Bu nevi davalarda öncelikle çap kayıtları getirtilerek taraf-ların tüm delilleri toplanmalıdır. Taşınmaz başında keşif yapılarak ta-şınmazın sınırları hakkında yerel bilirkişi ve tanıklar dinlenmeli ve uz-man bilirkişilerden infaza elverişli, davacı tarafın taşınmazına bir teca-vüzün bulunup bulunmadığını, varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır. Keşif sonucu düzenlenecek olan rapor ve buna bağlı

kroki ilamın eki niteliğindedir. Elde edilen bütün bilgiler değerlendiri-lerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile ye-tinilerek infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 683.

➣ 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m. 259.

➣ 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 259.

araflar arasında görülen davada;

Davacı, maliki olduğu 441 parsel sayılı taşınmazın 221.70 m2’lik bölümü-nü sınır komşusu 436 parsel maliki davalıların duvarla çevirmek ve taşkın yapı-laşmak suretiyle işgal ettiklerini ileri sürerek el atmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, 436 sayılı parseli kadastral sınırlar içinde kullandıklarını belirte-rek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece; davalıların kayden davacıya ait çaplı taşınmazın 221.70 m2’lik kısmına taşkın yapılaşmak ve duvarla çevirmek suretiyle el attıklarının keşfen sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Haki-mi İ.A.’nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

Karar

Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 441 parsel sayılı taşınmazın davacı adına, komşu 436 parselin ise davalı adına kayıtlı olduğu gö-rülmektedir.

Davacı, davalının taşınmaza taşkın yapılaşmak ve bahçe olarak kullanmak suretiyle el attığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece, davanın kabu-lüne karar verilmiştir.

Ne var ki, yapılan keşif ve bilirkişi raporları hükme yeterli olmadığı gibi, hükmün infazını sağlamaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı da yoktur.

Şöyle ki, yapılan keşif sonucu fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokide çe-kişmeli taşınmaza taşkın yapı olup olmadığı, bahçe olarak kullanılan yerin mik-tarı, gerek yapının gerekse bahçe duvarının dava konusu taşınmaz içerisinde

ka-T

lıp kalmadığı açıkça saptanmadığı, tecavüzlü olduğu ileri sürülen kısımda bina-nın ne kadarlık yer kapsadığıbina-nın krokide ve ekindeki raporda gösterilmeyip 28/08/2003 tarihli aplikasyon krokisinin değerlendirilmesi ile yetinildiği görül-mektedir.

Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza el atmanın önlenilmesi davalarında önce-likçe çap kaydı ya da kayıtları getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır.

Daha sonra belirlenen bu durum göz önünde tutularak hazır bulundurulan ka-dastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik alatlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşın-mazına bir tecavüzünün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve ropor alınmalıdır.

Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle, mahallin-de uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak infaza elverişli rapor ve kroki alınması, varsa tecavüzlü bölümler saptanarak ölçekli krokiye yansıtılması, ke-şif sonucu düzenlenecek rapor ve buna bağlı krokininin ilamın eki niteliğinde olduğu hususunun dikkate alınması, elde edilen bütün bu bilgiler değerlendiri-lerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetini-lerek infazda tereddüt yaratacak biçimde yazılı olduğu üzere karar verilmiş ol-ması doğru değildir.

Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hük-mün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yolla-ması ile) 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.01.2012 tarihinde oybirli-ğiyle karar verildi.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 16.04.2012 Esas: 2012/6397 Karar: 2012/9569

Boflanman›n Eki Niteli¤indeki Manevi Tazminat ‹çin Faiz Bafllang›c› Karar›n Kesinleflti¤i Tarihtir

ÖZET: Dava, boşanma ve tazminat taleplerine ilişkindir. Boşanma davası için-de istenen ve karar altına alınan manevi tazminat boşanmanın eki nite-liğinde olduğundan boşanma kararının kesinleşmesi ile ödenir hale ge-lir. Bu nedenle faiz başlangıcı da boşanma kararının kesinleştiği tarih-tir. Buna rağmen mahkemece, manevi tazminatın dava tarihinden itiba-ren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi isabetsizdir.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 174.

T

araflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda; mahalli mahkeme-ce verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşü-nüldü:

1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hü-küm verilmiş olmasına göre davalı kadının aşağıdaki bent dışındaki temyiz iti-razları yersizdir.

2- Boşanma davası içinde istenen ve hüküm altına alınan manevi tazminat boşanmanın eki niteliğinde sayıldığından, boşanma hükmünün kesinleşmesi ile ödenir hale gelir. Faizin başlangıç tarihinin de bu tarih olması gerekir. Bu neden-le, davacı koca yararına hüküm altına alınan manevi tazminata dava tarihinden geçerli olarak faiz uygulanması doğru olmamıştır. Ne var ki bu yanlışlığın dü-zeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün Hu-kuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onan-ması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün 2. bentte açıklanan sebeple gerekçeli ka-rarın hüküm bölümünün 5. bendindeki “dava tarihi olan 19.08.2009” kelimele-rinin hükümden çıkarılmasına, yerine “boşanma hükmünün kesinleştiği” söz-cüklerinin eklenmesine, hükmün bu bölümünün düzeltilerek, temyize konu di-ğer yönlerin 1. bette açıklanan nedenle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.04.2012

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 16.04.2012 Esas: 2011/12787 Karar: 2012/9556

Affedilen ve Hoflgörü ile Karfl›lanan Olaylar Boflanma Nedeni