• Sonuç bulunamadı

Adalet, Doğruluk ve Hak Gözetmek

89

yelpazesi içinde tüm yönüyle ele alınırsa her dönemde katkı sağlayabileceğini bildirmiştir.

90

eşit ve adil şekilde uygulanması ile adalet tesis edilebilir. Hüsrev ve Şirin isimli eserinde de şair, Hüsrev’in başkasına verdiği zarara karşılık babası Hürmüz’ün kendisine bırakacağı saltanatı zarar gören kişiye bırakma isteğini kanunlardaki eşitliliğin göstergesi olarak belirtmiştir. Gencevî kanunlar karşısında güçlü veya zayıf herkesin eşit olması gerektiğini savunmuştur. İslam öğretisi Müslümanların kimsenin elinden, dilinden zarar görmeyecek, incinmeyecek bir toplum olmalarını istemiştir. O, buna rağmen bazı Müslümanların neden adaletsizliği devam ettirdiklerini, yaptıklarından utanmadıklarını kendilerine sorgulamayı tavsiye etmiştir.310

Nizâmî Gencevî eserlerinde yöneticilerin yaptıkları haksızlıklara veya yapılan haksızlıklara ses çıkarmamalarına yer vermiştir. Toplumda yönetici olanların adaletli davranarak topluma önderlik etmeleri gerektiğini söylemiştir.

Allah adl sıfatının sahibidir. Yaratanın halifesi olan insanoğlu adalet üzerine çeşitli öğretiler geliştirmiştir. Ancak, insanda doğruluktan ayrılma potansiyeli de olduğu için doğruluk ve adaleti sağlamak her zaman mümkün olmamaktadır. Zaman zaman hakikat yerine bireyin menfaatinin gözetilmesi öncelik taşıyabilmektedir.311

Nizâmî, adaletin Haktan insana verilen emanet olduğunu belirtmiştir. Nizâmîye göre bu emanetin amacı hakkın gözetilmesidir. 312 Bununla ilgili Nisa suresinde bu düşüncenin insana öğüt olarak sunulduğu ve yapılan ve yapılacaklardan Tanrı’nın her zaman haberdar olacağı uyarısı ile bireylerden sorumluluklarının farkına varması istenmiştir.313 Şair, eserlerinde “adil yönetici” profili oluşturarak yöneticinin ideal insan olması gerektiğine dikkat çekmiştir. Oluşturduğu adaletli yönetici profilini öne çıkararak toplumdaki adaletin öncelikle onlar tarafından kurulabileceğini ve korunabileceğini vurgulamıştır. O, zulüm ve haksızlığın devleti yıkmaması için yöneticilerin adaletle hükmetmelerinin güzel sonuçlar doğuracağına değinmiştir. Bu yüzden Nizâmî, eserlerinde yöneticilere seslenerek adaleti tesis etmelerini istemiştir.

Buradaki yöneticiden kasıt sadece devlet yöneticileri değil, mesul olduklarına karşı hakkıyla davranması gereken herkestir. İslam dininde, “Hepiniz çobansınız, güttüğünüz

310 Gencevî, Xosrov ve Şirin, 2004, 85.

311 İbrahim Agah Çubukçu, İslam Felsefesinde Allah’ın Varlığının Delilleri (Ankara: AÜİF Yayınları, 1967), 33.

312 Gencevî, Sirler Xezinesi, 2004, 100.

313 Nisa, 4/58.

91

sürüden sorumlusunuz”314 ve “Hükmederken adaletle hükmediniz, Allah adaletle hüküm yürütenleri sever”315 şeklinde emirler bulunmaktadır. Müslümanların sadece diğer Müslümanlarla olan ilişkilerinde değil, tüm insanlarla ilişkilerinde de adaletle davranmaları gerekmektedir. İslam dini mensuplarının tüm insanlığı kapsayacak bir adaleti tesis etmeleri; Nizâmîye göre Tanrı tarafından verilmiş bir görevdir. Bir saat veya bir gün adaletle hükmetmek, bir sene veya altmış sene ibadetten hayırlıdır316 kıyaslaması adaletin düzen, barış ve hakların korunması adına ne kadar önem taşıdığını göstermektedir. Bu düşünceyi anlatmak adına Nizâmî şu satırları kaleme almıştır:

Bəla görəcəкsən pisliк etdinsə / Əvəz verəcəкdir dünya hər кəsə Ədalət aynası - böyüк asiman / Səndən gördüyünü əкs edər hər an

Bəlli bir şeydir кi, pisliк edənlər / Öz işindən özü çəкəcəк zərər Eşitməmişsənmi bu məşhur sözü / Hər кim quyu qazsa, düşəcəк özü317

Mısralarıyla adaletin önemine değinen şair, insanoğlunun yaptığı kötülüğün karşılığını mutlaka göreceğini açıklamıştır. Onun dünyayı ayakta tutan en önemli unsur olduğunu dile getirerek adaletli davranan kimsenin aynı şekilde muamele göreceğini, aksi takdirde hem bu dünyada hem de ahirette ödül veya ceza olarak karşılığının alınacağını beyan etmiştir. Onu hiçe sayarak zulmü alkışlayanlara Ədalət mülkündən kim üz çevirsə / Ona aqil deməz ağıllı kimsə318 mısralarıyla çağrıda bulunan Nizâmî, adaleti gözetmeyenleri akılsız diye nitelendirmiştir.

Her toplumun kendi yöneticisine hitaben adaleti gözetmeyi öneren Nizâmî, bu ahlaki erdemin bulunması için bireyin hangi özelliklere sahip olması gerektiğini söyle sıralamıştır:319

1. Alçakgönüllü olup kibirden kaçınmak.

2. Tutumunda kararlılık göstermek.

3. Adil olarak hak gözetmek.

314 Buhârî, “Cuma”, 11; Müslim, “İmare”, 20.

315 el-Maide 5/42.

316 el-Acluni, “Keşfu-l Hafa”, II, 58, 1721.

317 Gencevî, Xosrov ve Şirin, 2004, 471-472.

318 Gencevî, İsgendername(Şerefname), 126.

319 Saim Yılmaz, “Nizâmî Gencevî’de Adaletli Yönetici İdeası”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi 18(2001), 208.

92

4. Sorumlu bulunduğu kişilerin menfaatini üstün tutmak, onlara iyi davranarak düşüncelerini açıkça söylemeye izin vermek.

5. Bilgili olup bilgiye önem vermek.

6. İşi ehline vermek. Adaleti koruma adına yöneticinin görev verdiği kimselerde aynı özellikleri taşımak.

7. Kişisel menfaat ve zevklerinin peşine takılmamak. Sorumluluk üstlendiği durumlardaki olumsuzlukların farkında olmak.

Nizâmî, adaletin ve insafın bireyi faziletli kılan temel unsurlardan olduğunu söylemiştir. O, insana verilen yaratılış güzelliklerini görerek ve diğer yaratılmışlara bakarak bu özellikleri benimsemeyi istemiştir. Yer üzüne benze ki, uca tutmur özünü / Rüzgar tek xefif ol ki feth edir yer üzünü320 beytinde olduğu gibi evrenden örnekler vererek insanlar üzerinde farkındalık oluşturmaya çalışmıştır. Nasıl ki, rüzgar yumuşaklığı ile dünyayı fethetmeyi başarabiliyorsa insan da alçakgönüllülükle, nezaketle kalplerin fatihi olabilir.

Ölçülü ve dengeli bir tutumu ifade eden adalet ahlaki bir erdemdir. Kur’an, Tanrı’nın varlığına iman ve ona yakışır derecede davranış sergileme yolu olarak adaletin, adil davranmanın ve hak gözetmenin öncelikli olduğunu belirtmiştir. Kur’an, bireyin yalnızca iyi geçindikleri ile değil, kin duyduğu birey ve topluluklarla da adalete uygun davranış ve düşünce biçimleri sergileyerek adil olunabileceğini söylemektedir.321 Bu ayetten yola çıkarak Nizâmî, Öyrəndim o adil, ulu tanrıdan / Ədalət yolundan dönmərəm bir an322 mısralarını söylemiştir. O, adaletli olmanın inanmanın bir gereği olduğunu savunmuş ve adaletten ayrılmanın hakikate değil, haksızlığa götüreceğini belirtmiştir. Nizâmî, Araf suresinde adaleti tesis etmek üzere toplulukların olacağının belirtildiğini323 söyleyerek umutsuzluğa yer olmadığını ifade etmiştir.

Nizâmî, adaleti hem bireyin kendisi, hem de adaletle davrandığı kişilerin mutluluğu için önemli olduğunu dile getirmiştir. Bu dünyada kim tapar ən böyük səadəti

320 Gencevî, Sirler Xezinesi, 2004, 96.

321 Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Maide 5/8.

322 Gencevî, İsgendername(Şerefname), 192.

323 Âraf 7/159, 181.

93

/ O kəslər ki, qoruyar, gözləyər ədaləti324 mısralarıyla bu gerçeğe işaret eden şair, adaleti mutluluğun temel unsuru olarak nitelendirmiştir.

Genelde adaletin her iki dünyayı kazanmada önemli olduğunu ifade eden Nizâmî, adaletsiz davranarak, nefsine yenik düşenlerin sadece mülk edinmeye odaklandıklarını bu yüzden de zülmederek ona sahip olacaklarını dile getirmiştir. Bu tür insafsızlıkla ebedi kalacakları ahiretteki mutluluklarından vazgeçerek geçici menfaatler elde edecekleri uyarısında bulunmuştur.325 O, aklın mutluğunu, saadetin anahtarını gösteren unsurun adalet olduğunu, onun gücüyle şekilleneceğini belirtmiştir. Sadece mal, mülk, şöhret ve benzeri dünyevi menfaatler ile değil; adaletli olarak olumlu davranışlar sergileyerek hem bu dünya hem ahiret için de birey menfaat elde edebilir.

Nizâmî, adil insanın göstergelerinden biri olarak hayırseverliği görmektedir. Bireyin adil olarak yaptığı işlerin, diğer bireylere ve varlıklara yaptığı hizmetlerin ebedi bir yatırım olduğunu beyan etmiştir.326

Nizâmî, Sırlar Hazinesi eserinde Nuşirevan ve Baykuşların Sohbeti kıssasında adalet hakkında okuyucusuna mesaj vermektedir: Kıssada eserin kahramanı Sasani hükümdarı Nuşirevan’ın ava çıktığında karşılaştığı durum anlatılmaktadır. Şair bu kıssadan yaşadığı devirde ortaya çıkan adaletsizliği ve zulmü dile getirmek için yararlanmıştır. Hükümdar Nuşirevan’ın adaletsizlik ve zulmünü harabeliği seven baykuşların konuşmasıyla canlandırmaya çalışmıştır. Kuşların dilini bilen veziri vasıtasıyla baykuşlar arasında geçen konuşmayı öğrenen Nuşirevan, davranışlarından utanıp pişmanlık duymuştur. Bu durum onun zalimlik uykusundan uyanmasına, ettiği zulümlerin nelere sebep olduğunu görmeye yöneltmiştir. Gafletten uyanma sonucu beşerin zulmü ne kadar beslediğini, hatta başka canlıların da ondan etkilendiğini görmeye vesile olmuştur. Nizâmî bu hikaye ile toplumda kaybolan adaletin Simurg’un kanatlarında yükseldiğini ona ulaşmanın mümkün olmadığını göstermeye çalışmıştır.

Simurg ismi olup cismi olmayan mitolojik bir kuştur. Adeta adalet mitolojik bir kuş gibi ulaşılamaz bir değer haline dönüşmüştür.327 Bu kıssada şöyle bir mesaj verilmeye çalışılmış olabilir: Sürüyü yöneten çobanın zalimliği hem sürüye hem de çobanın

324 Gencevî, Sirler Xezinesi, 2004, 110.

325 Gencevî, Sirler Xezinesi,, 1953, 62.

326 Gencevî, Sirler Xezinesi, 1953, 98.

327 Gencevî, Sirler Xezinesi, 2004, 112.

94

kendisine zarar vereceği gibi adaletten ayrılan kişiler hem kendilerine hem topluma zarar vermektedirler.

Nizâmî, adaletten şaşanların kalbinin katılaştığını Çox da acıqlanma, bərк savaş olar, / Torpaq bərкiyəndə axır daş olar328 mısralarıyla açıklamaya çalışmıştır. İnsanın adil olması için kişinin öncelikle hırsına yenik düşmemesini ve sinirlerine hakim olması gerektiğini dile getirmiştir. Aksi takdirde kişinin kalbinin katılaşarak taş gibi olacağını ifade etmiştir. İnsanın adaletle yükseleceğini Ədalətin zəngini kim ki, çaldı, ucaldı329 mısralarıyla dile getiren Nizâmî, onu üstünlük sembolü olarak nitelendirmiştir. Yığ başına ağlını əcəl gəlib yetməmiş / Bir ədalət qəsri tik, əlindən gəlirsə iş330 beytiyle adaletli davranmanın da bir maharet gerektirdiğini, en güzel kasrın adalet kasrı olduğunu belirtmiştir. O, zaman değişse asırlar geçse bile adaleti tesis edenlerin ve yaşatanların hep hatırlanacağını, zihinlerde ve gönüllerde yaşayacağını bildirmiştir.

Sonuç olarak söylemek gerekirse eserlerinde adalet konusuna geniş yer veren şair, bireyin adaletli davranarak ve olumlu davranışlar sergileyerek topluma faydasının yanında öncelikle kendisine faydasının dokunacağını ifade etmiştir. Aksi davranışların kıyamet günü insanı utandırmaktan başka bir işe yaramayacağını söyleyerek bu işten vazgeçmelerini istemiştir. Şair, bireylerin her zaman adalet konusunda nefis muhasebesi yapması gerektiğini, adaletli olan bireylerin ise her zaman kazanacağını belirtmiştir.