• Sonuç bulunamadı

101

herkese söyleyen kişileri ahlak yoksunu olarak belirten Nizâmî, Bizim iç üzümüz açılsa eger / Dünyanı üfünet basar, bürüyer366 beytiyle kişilerin kendi sırlarının ortaya dökülmesi durumunda yapılan kötülük kokusunun dünyayı saracağı uyarısı ile bireyi diline hakim olmaya davet etmiştir. Çünkü kişi birisinin sırrını ortaya çıkarmakla aslında kendisinde sır olarak sakladığı yanlışlarının başkalarına yansıtarak hedef şaşırtmaya çalıştığını göstermektedir. Dünyada herkesin yaptığı büyük ve küçük günahları var olabilir. Ancak hatalarından ders alıp bunları tekrar etmeyebilir. Hataların açığa çıkarılması toplumdaki o bireyin yeri ve kişisel hayatı açısından mahsurlu olabilir.

Gizli olan şeylerin sır olarak kalması herkes için gerekli bulunmaktadır. Bu yüzdendir ki, hayati bir öneme sahip olduğundan insanın istemeden de gıybet yapması haram kılınmıştır. Hz. Peygamber’in; “Miraca çıkarıldığımda ben bakırdan tırnaklarla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan bir topluluğun yanından geçtim. Ey Cebrail! Bunlar kimlerdir? diye sordum. Bunlar, (gıybet etmek suretiyle) insanların etlerini yiyenler ve onların şeref ve namuslarıyla oynayanlardır.”367 cevabını vermesi gıybetin büyük bir cezaya sebep olacağını açık bir şekilde ortaya koymakta ve her insanın özen göstermesi gereken bir konu olduğunu açıklamaktadır. Gönül, perde dardır, sen mene yar ol / Perde yırtanlardan sen perdadar ol368 beyti ile Nizâmî, insanların kusur ve ayıplarını örtmede perde olmanın önemine işaret ederek, başkalarının sır ve günahlarını gizli tutarak hayasızlıktan uzak durmasını istemiştir.

102

Nizâmî, özveri konusunda yaptığı iyiliklerle önder olan Hızır peygamberi örnek göstermiştir. Yapılan fedakarlığın vefat ettikten sonra da olsa kişiyi koruyacağını, bu yüzden iyiliklerle anılacağını bildirmiştir. Bu yüzden şair her işte Allah’ın rızasının gözetilmesinin önemli olduğunu, herkes farklı düşünürken bireyin Yaratanına sığınmasının onun kurtuluşu olacağını söylemiştir. O, diğer manevi değerlerin olgunlaşmasında olduğu gibi özverinin de nefsin dizginlenmesi ile olabileceğini ifade etmiştir. Ayrıca, nefsin eğitimine erken çocukluk döneminde başlanılması gerektiğini söyleyen Nizâmî, geç kalındığında işin zorlaşacağını dile getirmiştir. Nefsin olgunlaşmasını yılanın yaşlanarak ejderhaya dönüşmesi ile tasvir eden şair, onu hangi yönde eğitirsek öyle devam edeceğini beyan etmiştir.370

Özveri kavramı kendi isteklerini tamamen geri plana atmak değil, kendisini düşündüğü kadar başkalarını da düşünmek “ben”in ötesine geçerek eylemde bulunmak demektir. Özverili bulunmanın ilk şartı olan kendisini başkasının yerine koyarak ötekinin ihtiyacını kendi ihtiyaçlarından önce düşünmektir. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir”371, “Sizden biri, kendisi için sevdiğini (istediğini, arzu ettiğini, din) kardeşi için de sevmedikçe (istemedikçe, arzu etmedikçe) gerçek îmâna eremez.”372 hadisleri de bu gerçeğe işaret etmektedir. Bencillik ise, bireyin kendine bağlılığı, kendini başkalarından üstün görme arzusudur. Hz. Peygamber’in hadislerinde en düşük karakter olarak bencilliği373 göstermesi, insan kişiliğine zarar veren bu hususlara dikkat edilmesi için bir uyarıdır. Bencillik hayatı yanlış anlamlandırmaya yol açan kişilik problemlerinden biridir. Ahlaki değer olan özveride “biz” kavramı üstün olurken bencillikte “ben” kavramı öne çıkarılmaktadır.

Nizâmî, kişinin ait olduğu topluma hizmetin, insanoğluna ait bir değer olduğunu bildirmiştir. Kişinin kendini gerçekleştirmesi özünde var olan potansiyelini açığa çıkarması ve bu potansiyelini en mükemmel şekilde kullanabilmesi demektir. İnsan kendini tanıdıkça ve çaba gösterdikçe fıtratında var olan insani özelliklere ulaşabilir.374 Gencevî’ye göre, insanoğlu kendisini diğer varlıklardan ayıran özelliğin farkında olup verilen akıl nimetiyle güzel işler yaparak yaratılanların en üstünü olduğunu

370 Gencevîi, Lirika, 1983, 20.

371 Hakim, II, 15; Heysemi, VIII, 167.

372 Buhârî, “İman”, 6; Müslim, “İman”, 71 (45).

373 “İnsanların en düşük karakterlileri bencil ve korkak kimselerdir.” Ebu-Davud, “Cihad”, 21.

374 Abraham Maslow, İnsan Olmanın Psikolojisi (İstanbul: Kuraldışı Yayıncılık, 2015), 202.

103

göstermelidir. Aynı zamanda insanoğlu yaratılış gayesinin ve amacının farkında olmalı, başkalarını faydalı olacak işler yapmalıdır. O, insanın yaşadığı topluma katkısını onun bilgeliğiyle ilişkilendirmiştir. Bu yüzden şair, insanın kendi nefsine galip gelerek başkalarına da yol göstermesini bilgelik olarak nitelendirmiştir.375

Kişi, insan olma varlığını başka insanlara da borçludur. Başkasında varoluş yoluyla birbirine tamamen bağlanmış ben ve öteki algısı özverinin temel unsurlarındandır.376 Toplum düzeninde bir bireyin bütün ihtiyaçlarını kendisinin gidermesi mümkün görünmemektedir. Başkaları ile iş birliği ve iş bölümü yapması bir zorunluluktur.377 Nizâmî, başkalarının iyiliğini düşünerek onların yararına davranarak özveride bulunmayı, acılarını dindirmeyi ve tutkularını sınırlamayı, insanın kendini bilmesi ve sosyal hayatın geleceği açısından oldukça önemli bir etken olduğunu savunmuştur. Çalış öz xalqının işine yara / Geysin emelinden dünya zerxara378 beyti ile bireyin bu davranışının başkalarının da refah içinde yaşamasına, paylaşmanın ve yardımlaşmanın her iki taraf için mutluluk sağlayacağına işaret etmiştir. Ayrıca, toplumun refahı için çalışan fedakar kişilerin, dünyanın dengesini sağlayan bireyler olduğunu dile getirmiştir. Bu kişilerin amelleri halkın refahını biçimlendirmektedir ki, Nizâmî bu davranışı sergilemeyi insan olma yönünde bir aşama olduğunu değerlendirmiştir. Kendi çıkarlarını ikinci plana atan bu davranış; kişinin kendisi için sıkıntılar oluşturacak gibi görünse de neticede huzura ve manevi zenginliğe vesile olmaktadır. Bilinçaltında olan bilgilerin dışa vurması kişinin nasıl bir insan olduğunu kanıtlamak için önemli bir faktördür. Gencevî’ye göre, kişinin iyilikle anılması onun iyi birisi olduğunun göstergesidir. Rahat uyuyanın iyi uykularla karşılaşacağını ifade ederek bireyin amelinin onun ruh dünyasına sirayet edeceğini ve huzura kavuşmasına vesile olacağını beyan etmiştir.379

Nizâmî Gencevî’nin olaylara empati ile yaklaşması onun kişiliğinin ifadesiydi.

O, fedakarlığın, duyarlılığın insana has bir huy olduğunu ve bunun farkına varılması gerektiğini söyleyerek, başkalarının da sıkıntı çekmeden elde edebileceği nimetlerinin olmasının taraftarıydı. Yani, güçlünün güçsüze eziyet etmesinin aksine gücü yettiğince

375 Gencevî, Yeddi Gözel, 2004, 45, 49.

376 Hökelekli, Psikoloji, Din ve Eğitim Yönüyle İnsani Değerler, 245.

377 Turan Genç, “Toplumsal İşbölümü”, Eğitim ve Bilim Dergisi 15(1991), 53.

378 Parlak ipekten örülmüş kumaş.

379 Gencevî, Yeddi Gözel, 2004, 42.

104

ona yardımcı olup onun da yükünü taşıması gerektiğini ve kendisinin bu iş için bir aracı olduğunun bilincine varmasını istemiştir. Hatta bu düşünceyi öyle vurgulamıştır ki, kendisinde böyle bir gücün olması halinde kimseyi kimseye muhtaç kılmamayı hayat felsefesi edinmiştir.380 O, insanların duyarlı olmasını, hayatta sadece kendisinin değil birilerinin de ihtiyaç duyduğu ve elde edemediği bir şeylerin olduğunun farkına varmasını istemiştir. O, imkanı olan bireyleri kendisinden bir şeyler feda ederek ihtiyaç duyan insanlara yardımcı olmaya çağırmıştır.381

İnsanın yaşam amaçlarından biri de mutluluğa ulaşmaktır. Bireyi mutluğa götüren pek çok yollar mevcuttur. Bireyin fedakarlıkta bulunması muhatabını mutlu etmektedir. Bireyi mutlu ettiği gibi farkında olmasa da fedakarlıkta bulunan kişi de mutlu olmaktadır. Fedakarlıkta bulunan birey aynı zamanda Yaratıcısını da memnun etmektedir. “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır”382 hadisi bu bağlamda düşünülebilir. Fedakar insanları eleştirenler olabilir. Ancak bu eleştiriyi yapanlar iyiliği değil kötülüğü emreden şeytanın emirlerine uyanlardan oluşmaktadır.383 Sonuç olarak fedakarlıkta bulunmak hem inanç sistemlerinin gereği hem de bu dünyada mutlu olma yollarından birisidir.