• Sonuç bulunamadı

140

vermektedirler. İnsanın davranışları hem bireyin kendisine hem de evrendeki diğer varlıkları etkilemektedir. Başkalarına faydalı olma düşüncesi ile insan olgunlaşır.547

Tamahkar dünyadan nə ummaq olar / Ya səni yandırar, ya da çiy saxlar, Qaynayıb coşarsan, yanarsan dərddən / Qaynayıb coşmasan, çiy qalarsan sən548

Nizâmî, beyitte bir şey için çaba göstermemeyi hayalsiz yaşamaya benzetmiş ve bu durumda da itidalli davranmak gerektiğini önermiştir. Fazla tamahın insanı derde düşürerek yaktığını, gayret göstermeden yaşamanın duygularını olgunlaştırmadan ömür sürmek olduğunu belirtmiştir.

Hırs duygusu bireyin aklını ve vicdanını kullanmasını engellemekte ve değerlerden uzaklaşmasına sebep olmaktadır. İnsan eylemlerini akıl süzgecinden geçirerek gerçekleştirmelidir. Nizâmî, bunun insanın kendi elinde olduğunu dile getirmiştir. Yaşayış vaxtında xeste haldayıq / Çünki vehşi qurdla bir çuvaldayıq549 ifadesi ile tamahı vahşi kurda benzetmektedir. Hırs ve tamahtan korunmanın kendi elimizde olduğunu beyan etmiştir. O, kalbin ruh dinginliğini bozan bu hastalıkla baş edemeyenlerin hep hasta olarak ömür sürdüğünü, ondan kurtuluş yolunun doygunluk hissi olduğunu ifade etmiştir.

141

Nizâmî, kibir hasletinin insan ömrüne zararından bahsetmiştir. İnsanın kendisini üstün görüp her şeyin kendi kontrolünde olmasını istemesini hastalıklı bir davranış olarak nitelendirmiştir.552 İslami anlayışa göre de kibir hem birey hem de toplum üzerinde olumsuz etkiler bırakan davranışlardan sayılmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucu da kibirli insanların narsist davranışlar sergiledikleri gözlemlenmiştir. Çocuğun gelişiminde narsist davranışlar görülebilir bu normal ve geçici bir durumdur.553 Eric Ericson da genelde 2-3,5 yaş dönemlerinde görülen bu evreye özerkliğe karşı kuşku ve utanç adını vermiştir.554 Ancak bu özelliğin yetişkinlikte sürdürülmesi hastalıklı bir durumdur.555 Kibir insanı doğru düşünmekten alıkoyar, aklı ve iradeyi kullanmayı engeller. İnsanı kulluktan ve kulluğun gereği olan ahlaki davranışlardan uzaklaştırır.

Kur’an-ı Kerim insan gücünün sınırlarını açıklamaktadır. Kibirden kurtulmak için insanın sınırlarını bilip Yaratıcıya kulluk etmesi, diğer varlıklara karşı tevazu göstermesi beklenir.556 Benlik saygısı ile tevazu arasında ortak yönler bulunmaktadır.557 Benlik saygısı olan birey kendini olduğundan daha yüksek veya değersiz olarak görmez, kapasitesini gerçekçi bir şekilde bilir ve kabul eder.558 Nizâmî de kibrin bireyi dengeli bir hayat sürmekten alıkoyduğunu ve fıtratına aykırı davranışlar sergilemesine sebep olduğunu belirterek onu kötü huylardan saymıştır.

Edip, insana yaratılış gayesini unutup kendi fıtratından uzaklaşarak aşırılığa kaçmamasını önermiştir. Uzaq düşmeyesen o nişaneden / Ox düz getdiyinden öz nişanına / Bil ki, layiq olmuş şah kamanına559 mısralarıyla insanın doğruluktan ayrılmaması, ona çizilen yoldan sapmaması, fıtratından uzaklaşmaması gerektiğini ve bu şekilde saadete ulaşabileceğini dile getirmiştir.

Kur’an-ı Kerim ve hadislerde kibir ve yakın anlamlı kelimelerden bahsedilmiştir. Büyüklük Yaratıcıya özgü bir sıfat olarak belirtilmiştir. İnsana yakışan

552 Gencevî, Sirler Xezinesi, 2004, 104.

553 Ömer Alanka-Aslıhan Cezik, “Dijital Kibir: Sosyal Medyadaki Narsistik Ritüellere İlişkin Bir İnceleme”, TRT Akademi Dergisi 1/2(2016), 548-569.

554 Nuray Senemoğlu, Gelişim Öğrenme ve Öğretim (Ankara: Pegem Akademi, 2010), 81.

555 Alanka-Cezik, “Dijital Kibir: Sosyal Medyadaki Narsistik Ritüellere İlişkin Bir İnceleme”, 548-569.

556 Kadir Polater, “Kur’an Açısından Kibir Sorunu ve Sonuçları”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 17/1(2013), 63-88.

557 Nurten Kımter, Benlik Saygısı ve Dindarlık İlişkisi (Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2008), 27.

558 Kımter, Benlik Saygısı ve Dindarlık İlişkisi, 34.

559 Gencevî, Leyli ve Mecnun, 2004, 269.

142

davranışlar hatırlatılmıştır.560 Kibir insanı inkarcı davranışa da sürüklemektedir.561 Bu yüzden Nizâmî, dinimizin insan fıtratına aykırı olan davranış ve huyların sergilenmesini yasakladığını, yaratılana değil de Yaratana has olan bu sıfatın bireyi şirke sürüklediğini beyan etmiştir. Aşırı bir gurur ve büyüklenme ile adeta benlikler ilahlaştırılmaktadır.562 Kibir semavi dinlerde şeytana atfedilen bir özelliktir. Şeytan kötülüğün temsilcisi olarak kabul edilmektedir. Bu bakış açısıyla kötülüklerin başlangıcının kibirden meydana geldiği söylenebilir.563

Nizâmî, kibrin insan ilişkilerine zarar verdiğini dile getirmiştir. Güzel söz ve güzel davranışın sürekli iyilikler getirdiğini, büyüklük taslamanın ise olumsuz sonuçlar getireceğini ifade etmiştir.564 Çünkü, kibrin zamanla nefse yerleşmesi insanın şeytan565 vasfına bürünmesine sebep olmaktadır.566 Şeytanın yaratılmış olana baş eğmeyişi, kendini üstün görmesi; insanın da aynı eylemi gerçekleştirerek Rabbine karşı gelmesine neden olmuştur. Nizâmî, mal varlığı için ölçüyü kaçırıp kibre yeltenenleri hasta olarak değerlendirmiştir.567 Kibir insanı açgözlülüğe iter. O, kibri insanın üstüne giydirilmiş çirkin elbise olarak tasvir etmiştir.568

Qorxuram qürurdan yetişər xətər / Ürəк xam tamaha meyil göstərər Tamahın üstünə xirqə çəкərəm / Qürur paltarını cırıb töкərəm

İnsanlara örnek olarak gönderilen peygamberler kibirden kurtulmanın yolunu Kur’an’da belirtildiği gibi alçakgönüllülükte görmüşlerdir.569 Nizâmî, bu hususta uyarıcı olarak gönderilen Hz. Muhammed’i örnek göstermiştir. Kamil insanın, tevazu

560 Ebu Hüreyre’den rivayet edilen kutsi bir hadiste Hz. Peygamber şöyle söylemiştir: Allah Teala buyurdu ki: “Nasıl ki giysi kişiye özgü ise azamet ve büyüklük de benim sıfatımdır, bana özgüdür. Bu hususlarda bana benzemek isteyen herkese azap ederim.” buyurmuştur. Müslim, “Birr”, 136.

561 Abdullah bin Mes’ud’dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber: “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez”, buyurdu. Sahabilerden biri: “İnsan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasından hoşlanır”, dedi. Resulullah da: “Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir” buyurdu. Müslim, “İman”, 147.

562 Kımter, Benlik Saygısı ve Dindarlık İlişkisi, 109.

563 Alanka - Cezik, “Dijital Kibir: Sosyal Medyadaki Narsistik Ritüellere İlişkin Bir İnceleme”, 548-569.

564 Gencevî, İsgendername (Şerefname), 2004, 42.

565 el-Bakara 2/34.

566 “Kibirden çekininiz, kaçınınız, Zira İblis’i Adem’e secde etmemeye kibir sevk etmişti.” Muhammed b.

Hasan eş-Şeybânî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr, Beyrut 1406/1986.

567 Gencevî, Sirler Xezinesi, 2004, 104.

568 Gencevî, Xosrov ve Şirin, 2004, 55.

569 “Rahmanın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ve vakar ile yürürler, kendini bilmez kimseler onlara laf attığında incitmeksizin “Selametle” derler, geçerler.” el-Furkân 25/63.

143

sahibi olduğunu dile getirerek, kibrin insana kaybettirdiklerine dikkat çekmiştir.570 Ahlaka zarar veren kibrin, bencillik duygusunun yeşermesine öncülük ettiğini belirten Nizâmî, kibirli insanı hayata kör bakan birey gibi nitelendirmiş, onun bir hiç olduğunu bu yüzden böbürlenmemesi gerektiğini açıklamıştır.

Lovğalanma, xudbin кor dolanır, bil / Rabbi gör, xudbinliк bir hünər deyil Sen кimisi çoxdur hesabda, anla / Heçe berabersen bu iddianla 571

Nizâmî, büyüklük taslayan kişileri görünüş olarak dikenli sarmaşığa benzetmiştir. Kibrinden dolayı insanlara tepeden bakan kişinin yükseklerde bulunan diken gibi göze battığını dile getiren Nizâmî, tevazu sahibi kimseleri ise kokusu ve güzel görüntüsü ile çevresini süsleyen kızıl güle benzetmiştir. O ikisi arasındaki seçimin belirleyicisinin kişinin kendisi olduğunu bildirmiştir.572

Diğer ahlak kurallarında olduğu gibi tevazunun de hem ifrat hem tefrit tarafı bulunmaktadır. Aşırılığa kaçmaya tekebbür, tefritte bulunmaya ise zillet adı verilmiştir.

Bu noktada ölçülülük önemlidir. Tevazuda ölçülülük kadar niyet de önemlidir. “Allah için tevazu gösterenin, Allah derecesini yükseltir”573 hadisinde belirtildiği gibi halis niyetle yapılan tevazünün iyiliklerle sonuçlanacağı müjdelenmiştir. Nizâmî, yaratılmış birisi olduğu halde neden kibre yöneldiğini sorgulayarak kişinin gücünün sınırlarını göz önünde bulundurmasını istemiştir. O, hastalık olarak nitelendirdiği bu bataklıktan kurtulma yolunun Allah’a kulluktan ve insani vasıfları içselleştirmekten geçtiğini dile getirmiştir.574