• Sonuç bulunamadı

HAKEMSİZ YAZILAR OPINION PAPERS

ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKETİ TASFİYE ETMEMENİN CEZASI VAR MIDIR?

3. ÖZET VE SONUÇ

Ülkemiz uygulamasında en fazla tercih edilen ticaret şirketi türü, limited ve anonim şirket olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu şirketlerin, sona erme sebepleri ve tasfiye yolu TTK’da ayrı ayrı gösterilmiştir. Ancak, tasfiye sürecinin oldukça uzun ve bir dizi prosedürü gerektirmesi nedeniyle, birçok şirket çeşitli sebeplerle faaliyetine son verdiği halde tasfiye sürecini işletmemektedir. Tasfiye sürecinin işletilmemesi ve şirketin tüzel kişiliğine yasal yollardan son verilmesi her ne kadar TTK açısından suç teşkil etmese de, İcra ve İflas Kanunu’nda ticareti terk eden tacirler açısından alacaklıların haklarını korumaya yönelik olarak bir takım yükümlülükler öngörülmüş, bu yükümlülüklere aykırı davranmak da cezaî yaptırıma bağlanmıştır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu da, son yıllarda aldığı müteaddit kararlar ile, ticareti terk etme suçunun ticaret şirketlerinin yönetim organı üyeleri hakkında da uygulanabileceği, bir diğer deyişle tacir sayılan ticaret şirketlerini temsil ve idareye yetkili kişilerin, şirketin ticareti terk etmesi halinde İİK’nın 44’üncü maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi İİK’nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına engel bulunmadığı yönünde içtihat oluşturmuştur. Ancak, Temmuz ayında kabul edilen 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un ile ticareti terk fiili sermaye şirketleri açısından suç olmaktan çıkarılmıştır. Dolayısıyla, TTK hükümlerine uygun olarak tasfiye edilen anonim ile limited şirketler hakkında artık ticareti usulüne aykırı olarak terk etme suçu isnad edilemeyecek; bu şirketlerin yönetim organı üyeleri ile yasal temsilcileri hakkında ticareti terk suçundan dolayı ceza uygulanamayacaktır.

Tabi, bu cezanın tasfiyenin TTK hükümlerine uygun olarak yapılması halinde uygulanmayacağının altını çizmekte fayda vardır.

KAYNAKÇA

Altaş, Soner (2014). “Anonim Şirket Tasfiye Memurları Nasıl Atanır ve Görevden Alınır?” Vergi Sorunları Dergisi, (Temmuz 2014)

Altaş, Soner (2015). “Torba Yasa İle Kolay Tasfiye İmkanının Süresi Uzatıldı” Terazi Hukuk Dergisi, (Nisan 2015)

Çevik, Orhan Nuri (1979). Anonim Şirketler, 2.bs. Ankara : [yayl.y]

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (2016) Şubat Ayı Veri Bülteni, 05.06.2016 tarihinde http://www.gtb.gov.tr/data/56d69a9e1a79f595600548bd adresinden erişildi.

Komisyon Raporu : Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu, Esas No:1/324, TBMM Tutanak Dergisi, Yasama Dönemi:23, Yasama Yılı:2, S.Sayısı: 96, Nr.112

Poroy, Reha, Çamoğlu, Ersin ve Tekinalp, Ünal (2005). Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku. 10.bs. İstanbul : [yayal.y]

T.C. Yasalar (09.07.1956) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Ankara:

Resmi Gazete (9353 sayılı)

T.C. Yasalar (09.08.2016) 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Ankara:

Resmi Gazete (29796 sayılı)

T.C. Yasalar (12.10.2004) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, Ankara:

Resmi Gazete (25611 sayılı)

T.C. Yasalar (14.02.2011) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Ankara:

Resmi Gazete (27846 sayılı)

T.C. Yasalar (19.06.1932) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, Ankara:

Resmi Gazete (2128 sayılı)

Yargıtay CGK’nun (04.11.2014) E.2013/11-821, K.2014/478 sayılı kararı.

Yargıtay CGK’nun (14.02.2012) E.2011/509, K.2012/30 sayılı kararı.

Yargıtay CGK’nun (24.02.2015) E.2013/16-502, K.2015/10 sayılı kararı.

Yargıtay CGK’nun (27.05.2014) E.2013/16-100, K.2014/278 sayılı kararı.

Yeni Türk Ticaret Kanunu Uygulama Sonuçlarını Basın Toplantısı, (22 Ocak 2014), 05.06.2016 tarihinde http://www.gtb.gov.tr/haberler/yazici-yeni-turk-ticaret-kanunu-uygulama-sonuclarini-basin-toplantisinda-acikladi.

adresinden erişildi.

ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKETİ TASFİYE ETMEMENİN CEZASI VAR MIDIR?

Soner ALTAŞ11

ÖZ

Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerden ibarettir. Ülkemizde en çok tercih edilen ticaret şirketi türü limited şirkettir, bunu anonim şirketler takip etmektedir. Bir şirketin doğması, diğer bir ifadeyle tüzel kişilik kazanması için nasıl kuruluş işlemlerine dair yasal prosedürün eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi gerekiyor ise, sona ermesi yani ölümü halinde de tasfiye sürecine dair yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve sicilden terkin edilerek şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması, bir benzetme yapmak gerekir ise defnedilmesi gerekir. Ancak, tasfiye sürecinin uzun ve maliyetli olması, birçok şirketin faaliyetine son verdiği halde tasfiye sürecini işletmemesine sebebiyet vermektedir. bu çalışmada, gayrifaal anonim ile limited şirketleri tasfiye etmemenin cezaî sorumluluk boyutunun olup olmadığı ele alınacaktır.

Anahtar Sözcükler: anonim şirket, limited şirket, sona erme, tasfiye, ticareti terk etme, hapis cezası, adlî para cezası.

1. GİRİŞ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (T.C. Yasalar, 14.02.2011) (TTK)12’nun 124’üncü maddesi uyarınca, ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerden ibarettir. Ülkemizde 2016 yılı Şubat ayı itibariyle aktif olan ticaret şirketi sayısı 940.252 olup; bunun 757.962 adedini limited şirketler, 112.090 adedini anonim şirketler, 12.091 adedini kollektif şirketler, 1.928 adedini komandit şirketler, 56.181 adedini de kooperatifler oluşturmaktadır(http://www.gtb.gov.tr/data/56d69a9e1a79f595600548bd/

2016). Bu veriler ışığında, limited şirketler, ticaret şirketleri içerisinde % 80, anonim şirketler ise %12 paya sahiptir. Böylece, ülkemiz uygulamasında en fazla tercih edilen ticaret şirketi türünün limited ve anonim şirket olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu şirketler kuruluşlarının tescili ile adeta doğmakta, tasfiye

11 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi

12 Çalışmamızda, 13 Ocak 2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu için “TTK” kısaltması kullanılmıştır.

*

* 1

1

sürecini girip sicilden terkin edilmeleri ile birlikte de tüzel kişilikleri sona ermektedir. Ticaret şirketlerinin her biri için, kuruluş, sona erme sebepleri ve tasfiye yolu TTK’da ayrı ayrı gösterilmiştir. Dolayısıyla, bir şirketin tüzel kişilik kazanması için nasıl kuruluş işlemlerine dair yasal prosedürün eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi gerekiyor ise, sona ermesi halinde de tasfiye sürecine dair yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve sonrasında sicilden terkin talep edilerek şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması icap etmektedir. Ancak, uygulamada, tasfiye sürecinin oldukça uzun ve bir dizi prosedürü gerektirmesi nedeniyle, birçok şirketin çeşitli sebeplerle faaliyetine son verdiği halde tasfiye sürecini işletmediği bilinmektedir. Bu nedenle, anılan şirketler ticaret sicilinden terkin edilememekte, bu da tasfiye halindeki binlerce şirketin özel hukuk tüzel kişisi olarak varlığını devam ettiriyor gözükmesine sebebiyet vermektedir.

Bu hususu göz önünde bulunduran Yasa Koyucu, TTK’nın13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen ilk halinde yer almamakla birlikte, münfesih olmasına veya sayılmasına karşın tasfiye edilmeyerek ticaret sicili kayıtlarından terkin edilemeyen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin kolay bir şekilde tasfiye ve sicilden terkin edilmeleri için 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun ile TTK’ya Geçici 7nci maddeyi eklemiştir13. Bu madde uyarınca, TTK’nın yürürlüğe girdiği 1 Temmuz 2012 tarihinden sonra, 238 Ticaret Sicil Müdürlüğü vasıtasıyla 211.311 şirket ile kooperatife tasfiye prosedürü ile ilgili ilk çağrı yapılmış, ihtar niteliğinde çağrı gönderilen şirketlerden, cevap alınamayan 127.703 anonim ve limited şirket ile kooperatifin kaydı ticaret sicilinden re’sen silinmiştir(http://www.gtb.gov.tr/haberler/yazici-yeni-turk-ticaret-kanunu-uygulama-sonuclarini-basin-toplantisinda-acikladı). Ancak, Geçici 7nci madde ile getirilen bu kolay tasfiye usulünden yararlanma süresi 1 Temmuz 2014 tarihinde dolmuştur. Buna karşılık, binlerce şirket ile kooperatifin halen kapsamda olduğunu ve sözkonusu imkandan faydalanamadığını dikkate alan Yasa Koyucu, 10/9/2014 tarihinde kabul ettiği 6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un 133üncü maddesi ile Geçici 7nci maddedeki süreyi 1 Temmuz 2015 tarihine kadar uzatmış; kapsama giren şirketler ile kooperatifler, 1 Temmuz

13 TTK’nın geçici 7’nci maddesi, 26 Haziran 2012 tarihli ve 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 38inci maddesi ile eklenmiştir.

2

2

2015 tarihine kadar kolay tasfiye imkanından faydalanmıştır(Altaş, 2015).

Sözkonusu geçici maddenin yeniden getirilmesi bugün itibariyle mümkün görülmemektedir. Dolayısıyla, anılan kolaylık da halihazırda bulunmadığına göre, çalışmamızın esas konusunu teşkil eden soruyu sorabiliriz: anonim ve limited şirketi tasfiye etmemenin herhangi bir cezaî yaptırımı var mıdır? İşte bu çalışmada, gayrifaal anonim ile limited şirketleri tasfiye etmemenin cezaî sorumluluk boyutunun olup olmadığı ele alınacaktır.

2. ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKETİ TASFİYE ETMEMENİN CEZAÎ SORUMLULUK BOYUTUNUN OLUP OLMADIĞINA DAİR DEĞERLENDİRMELER

TTK’da, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki “infisah” ve

“fesih” ayrımı yerine “sona erme” yasal tabir olarak kullanılmıştır. Sona erme, infisahı ve feshi kapsar. İnfisah, yasada veya esas sözleşmede öngörülen sebeplerden birinin gerçekleşmesi ile herhangi bir karar alınmasına veya ihbarda bulunulmasına gerek olmaksızın anonim şirketin kendiliğinden sona ermesidir. Fesih ise kanunda veya şirket esas sözleşmesinde yer alan sebeplerden birine dayanarak bu yetkiye sahip olanlar tarafından şirketin sona erdirilmesidir(Çevik, 1979 : 1287; Poroy, Çampğlu ve Tekinalp, 2005:807).

TTK’da anonim şirketin sona ermesine ilişkin olarak, bazı yüksek yargı kararları da kanunlaştırılarak, eski TTK’dan farklı birtakım düzenlemelere yer verilmiştir. TTK’nın 529’uncu maddesine göre, anonim şirket “esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle (sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse); işletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle; esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle;

genel kurul kararıyla; iflâsına karar verilmesiyle ve kanunlarda öngörülen diğer hâllerde sona erer. Ayrıca, TTK’nın 530 ve 531’inci maddelerinde özel hal olarak öngörülen “organların eksikliği” ve “haklı sebepler” nedeniyle de anonim şirket sona erebilir. Yine, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a göre esas sermayelerini 14 Şubat 2014 tarihine kadar asgari esas sermaye tutarı olan 50.000 TL’ye yükseltmeyen anonim şirketler de, bu sürenin sonunda infisah etmiş sayılırlar. Sona eren şirket tasfiye haline girer ve tasfiye hâlindeki anonim şirket, pay sahipleri ile olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korumakla birlikte,

ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Anonim şirketin tasfiyesine ilişkin iş ve işlemler tasfiye memurları tarafından yerine getirilir. Yönetim kurulunun görev ve yetkileri ise, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir.

Tasfiye halindeki anonim şirketin mükellefiyeti, vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam eder. Bu durumda tasfiye memurları, tasfiyenin başladığını14, tasfiye kararlarını ve tasfiyenin kapandığını vergi dairesine ayrı ayrı bildirirler (AATUHK15, m.33/f.1; VUK16, m.162).

Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre de, tasfiye, şirketin tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar, tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer ve her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren anonim şirketlerin vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olur. Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır (KVK17, m.17/f.1.a). Tasfiyenin başladığı takvim yılı içinde sona ermesi halinde, tasfiye dönemi, kurumun tasfiyeye girdiği tarihten başlar ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam eder.

Tasfiye memurları, tasfiye dönemlerinin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar şirketin bağlı olduğu vergi dairesine tasfiye beyannamesi vermekle yükümlüdürler. Tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamesi ise tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde şirketin bağlı olduğu vergi dairesine verilir.

Anılan tasfiye beyannamelerine, şirketin bilânçosu ve gelir tablosu ile tasfiye bilânçosuna göre ortaklara dağıtılan paralar ve diğer değerlerin ayrıntılı bir listesi de eklenir(Altaş, 2014) (KVK, m.17).

Limited şirketler de, şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle; genel kurul kararıyla; iflâsın açılmasıyla ve Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde, organların eksikliği ve haklı sebepler nedeniyle sona erer. Ayrıca, 6103 sayılı Türk

14 Tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler, tasfiyenin başladığını üç gün içinde ilgili tahsil dairelerine bildirmek mecburiyetindedirler(AATUHK, m.33/f.1).

15 Çalışmamızda, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun için AATUHK kısaltması kullanılmıştır.

16 Çalışmamızda, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu için VUK kısaltması kullanılmıştır.

17 Çalışmamızda, 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu için KVK kısaltması

Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a göre esas sermayelerini 14 Şubat 2014 tarihine kadar asgari esas sermaye tutarı olan 10.000 TL’ye yükseltmeyen limited şirketler de, bu sürenin sonunda infisah etmiş sayılırlar. TTK’da limited şirketin tasfiyesi için ayrı hükümler öngörülmemiş, 636’ncı maddenin beşinci fıkrasında “Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.”, 643’üncü maddesinde ise

“Tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.” denilerek, anonim şirketin tasfiyesine ilişkin hükümlerine yollamada bulunulmuştur. Dolayısıyla, sona eren limited şirket tasfiye haline girer ve tasfiye hâlindeki limited şirket, ortaklar ile olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korumakla birlikte, ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır.

Bu kapsamda, tasfiye sürecine giren anonim ve limited şirketlerde, yapılacak tasfiye işlerini aşağıdaki şekilde sırlamak mümkündür:

- Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel kurulun onayına sunarlar.

- Envanter ve bilançonun onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine el koyarlar.

- Alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve bağımsız denetime tabi ise şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrılırlar.

- Alacaklı oldukları bilinenler, bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının tutarı, şirketin merkezinin kayıtlı bulunduğu Müdürlüğe en yakın Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi şubesinde veya şirket merkezinin bulunduğu yerde anılan Banka şubesinin bulunmaması durumunda en yakın yerdeki şubede açılacak hesaba yatırılır.

- Şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir (bu gibi borçlar yeterli bir şekilde teminat altına alınmış veya şirket varlığının pay sahipleri arasında paylaşımı bu borçların ödenmesi şartına bağlanmış ise, bu yükümlülük ortadan kalkar).

- Tasfiye hâlinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır.

- Alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kalan varlık dağıtılamaz. Şu kadar ki, hâl ve duruma göre alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde mahkeme bir yıl geçmeden de dağıtmaya izin verebilir.

- Esas sözleşme ve genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça, dağıtma para olarak yapılır.

- Bütün bu işlemler tamamlandıktan sonra, yani tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından ticaret sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir. Ve Şirket tüzel kişiliği sona erer, yani ortadan kalkar.

TTK, tasfiye hususunda, tasfiye memurlarına başkaca görevler de yüklemiştir. Buna göre, tasfiye memurları;

a) Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler.

b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar.

c) Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhâl şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirirler;

mahkeme iflasın açılmasına karar verir.

d) Tasfiyenin uzun sürmesi hâlinde, her yıl sonu için tasfiyeye ilişkin finansal tabloları ve tasfiye sonunda da kesin bilançoyu düzenleyerek genel kurula sunarlar.

e) Şirketin bütün mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri alır ve tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede bitirirler.

f) Tasfiye işlemlerinin düzenli yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterleri tutarlar.

g) Tasfiye sırasında elde edilen paralardan şirketin süregelen harcamaları için gerekli olan para dışında kalan paraları, bir bankaya şirket adına yatırırlar.

h) Vadesi gelmemiş borçları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhâl öderler.

Alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadır. Kanun gereği iskonto edilmesi mümkün olmayan alacaklar bu hükümden müstesnadır.

i) Pay sahiplerine tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bu konuda imzalı belge verirler.

Görüldüğü üzere, anonim ile limited şirketin tasfiyesi, bir dizi prosedürü gerektirmekte, bu prosedür yerine getirilmeden şirketin ticaret sicilinden terkini ise mümkün olmamaktadır. Hal böyle olunca da, gayrifaal olan şirketlerde tasfiye sürecinin işletilmemesi cazip görülmemekte, ticaret sicili kayıtlarında aktif olarak görülen bazı şirketler gayrifaal olarak karşımıza çıkmaktadır.

Oysa, yargı kararlarında da sıklıkla vurgulandığı üzere, ticaret şirketinin işi bırakması ancak tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması ile mümkündür. Bu nedenle tüzel kişiliği sona erdirilmemiş bir ticaret şirketinin ticari işletmeyi kapattığından, dağıttığından söz edilemeyecektir. İşte bu noktada, gayrifaal şirketleri bekleyen başka bir risk ortaya çıkmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK18)’nun 44’üncü maddesinde ticareti terk eden tacir açısından alacaklıların haklarını korumaya yönelik olarak bir takım yükümlülükler öngörülmüş, bu yükümlülüklere aykırı davranmak da cezaî yaptırıma bağlanmıştır. Anonim ile limited şirketler, TTK’nın 16’ıncı maddesi uyarınca tacir sayılmaktadır.

İİK’nın “Ticareti Terk Edenler” başlıklı 44’üncü maddesi uyarınca, ticareti terk eden bir tacir onbeş gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayımlandığı gazetelerde ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemeyen tacir beyanda bulunmamış sayılır. Bu ilan tarihinden itibaren bir sene içinde, ticareti terk eden tacir hakkında iflas yolu ile takip yapılabilir.Ticareti terk eden tacir, mal beyanının tevdii tarihinden itibaren iki ay müddetle haczi kabil malları üzerinde tasarruf edemez.Mal beyanını alan merci, keyfiyeti tapu veya gemi sicil daireleri ile Türk Patent Enstitüsüne bildirir. Bu bildiri üzerine sicile, temlik hakkının iki ay süre ile tahdit edilmiş bulunduğu şerhi verilir. Keyfiyet ayrıca Türkiye Bankalar Birliğine de bildirilir.

18 Çalışmamızda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu için “İİK” kısaltması kullanılmıştır.

7

7

Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmak ise, İİK’nın “Ticareti terk edenlerin cezası” kenar başlıklı 337/a maddesinde;

“44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez. Borçlunun iflası halinde, birinci fıkradaki durum ayrıca taksiratlı iflas hali sayılır.” hükmü ile cezaî yaptırıma bağlanmıştır.

İİK’nın 44. maddesinin gerekçesinde ise “Ticareti terk etmek suretiyle alacaklıların takibinden kurtulmak isteyen kimselerle mücadele etmek kaçınılması imkânsız bir zaruret halini almıştır. Bilhassa son senelerde ticareti terk eden kötü niyetli borçluların iş yerlerini terk ettikleri ve ellerinde malları başkalarına devrederek alacaklılarını zarara uğrattıkları sık sık görülen hakikatlerdendir. Ticareti terk ederek alacaklıların takibinden kurtulmak isteyen kimselerle tesirli bir şekilde mücadeleyi temin için İcra İflas Kanunu sistemi içinde madde tadil edilmiş, ayrıca bu maddeye muhalefet

İİK’nın 44. maddesinin gerekçesinde ise “Ticareti terk etmek suretiyle alacaklıların takibinden kurtulmak isteyen kimselerle mücadele etmek kaçınılması imkânsız bir zaruret halini almıştır. Bilhassa son senelerde ticareti terk eden kötü niyetli borçluların iş yerlerini terk ettikleri ve ellerinde malları başkalarına devrederek alacaklılarını zarara uğrattıkları sık sık görülen hakikatlerdendir. Ticareti terk ederek alacaklıların takibinden kurtulmak isteyen kimselerle tesirli bir şekilde mücadeleyi temin için İcra İflas Kanunu sistemi içinde madde tadil edilmiş, ayrıca bu maddeye muhalefet