• Sonuç bulunamadı

Özel ve Kamusal Arasında:“Sosyal Bir Kadınım Kurslara Gidiyorum”

3.2. Ev Kadını ve Gündelik Yaşam

3.2.1 Ev Kadınının Bir Günü: “Hepimizin Hayatı Aynı”

3.2.1.3 Özel ve Kamusal Arasında:“Sosyal Bir Kadınım Kurslara Gidiyorum”

Ev kadını tipinin “hayatını arzu edilebilir hâle getiren kadın” olarak tanımlanması, ev kadınının tam olarak özel veya kamusal alanın neresinde durduğu konusunun anlaşılmasıyla açıklanabilmektedir. Özel alan ve kamusal alan tanımı ilk aşamada devletin alanı olan ev dışı alan ve toplumun alanı olan ev içi alan olarak tanımlanmaktadır. Bu ayrıma bağlı olarak Bora özel alanı diğerkâmlığın, vericiliğin, duyguların, kabullenilmiş bir eşitsizliğin, enformel ilişkilerin; kamu alanını ise adaletin, rasyonalitenin, eşitliğin, formel ilişkilerin alanı olarak tanımlamaktadır (Bora, 1998: 64). Fakat sonraki süreçte özel alan ve kamusal alanın belki de yalnızca içerisi ve dışarısı ile tanımlanması mümkün hâle gelebilmiştir.

İçeri ve dışarıyı temsil eden mekânlar sadece formel ve informel ilişkilerin kurulduğu mekânlar olarak anlaşılmamalıdır. Bu bağlamda bireylerin tek tek varlık sergilediklerini göstermelerini sağlayacakları mekânları kamusal mekânlar olarak görmek gerekmektedir.Burada bireylerin özgür olarak var olabildikleri ortamlar özel alanın sunduğu içerisi ile özdeşleştirilebilirken bireylerin kendileri olamadıkları ortamların bireyi özgür olarak var ettiğini düşünmesi söz konusudur. Bu durum ev kadını, çalışan kadın ya da genel olarak kadın üzerinden düşünüldüğünde iki alan arasındaki ayrım ve varlık sergileme durumları daha sık üzerinde durulan ve ilgi çeken bir konu hâlini alabilmektedir.

İçerisi olarak adlandırılan ev ortamı ve ilişkileri ile sınırlandırılan özel alanın öncelikle kadın rollerine hasredilmesinin, buna karşılık dışarısı olarak adlandırılan kamusal alanın erkek rollerine hasredilmesinin iki taraf için de yanlış anlaşıldığı aşikârdır. Bu anlamda kadının yerinin evi olduğuna yönelik erkeksi söylemlerin kadınların nazarında bir baskı aracı olarak görüldüğünü söyleyebilmek pekâla mümkündür. Zamanla bu bakış açısının kadınların kendisi arasında da benimsenmesi ise benlik-ötekilik tarzındaki kimliksel bir ayrımın oluşturduğu bulantı hâlinin bizzat

kadınlar tarafından benimsenmesine yol açmıştır. Böylesi bir ortamda ev kadını olmak “evin içine hapsolan, aktif olmayan, günlük hayatın istenmeyen işlerini hayatına işleyen, bu işlerin içerisinde bir birey olarak kendinin farkına varmayı unutan, kendisi olmaktan vazgeçen kadın” olarak tanımlanırken çalışan kadın “ortamdan ortama giren, aktif, günlük hayatın istenmeyen işlerinden kendini kurtarmış, uzmanlaşmış bir alana sahip olarak bir birey olma hakkı elde etmiş, bu dünyada bir birey olduğunun farkına varmış kadın” olarak tanımlanmıştır. Ev kadınları için bu ötekilikten kurtulmanın yolu hayatı bir nebze olsun arzu edilebilir kılmak, onlara dayatılan bu günlük dünyayı aşmak ve yalnızca bu günlük dünyaya ait olmadıklarını ispatlamaktır.

Sarf edilen sözlerin her biri saha araştırmasına kaynaklık eden görüşmecilerin verdikleri cevaplar ve gözlem notlarından elde edilen verilerin referanslığında toparlanmıştır. Ev kadınlarının genel olarak dünyaya böylesi bir ruh hâlinden bakması, bilhassa sorumlu oldukları özel alana karşılık özgürlüklerin ve bir birey olarak var olmaların alanı olarak düşündükleri kamusal alanın imkânları içerisinde bir bulanıklığa doğru savrulması çizilmesi gereken yeni bir tipolojinin var olduğunu göstermektedir. Bu yeni tipoloji, sahip olduğu sorumlulukları ve elde ettiği imkânları hem kabul hem de reddeden ev kadınıdır. Sorumlulukları ve imkânları arasında kalan bu kadın tipine yeni bir tanımlama daha eklenmiştir ki bu tanımlamada ev kadını, eve hapsolmuş kadın tipinden kurtulmuş sosyal kadındır. Görüşmecilerin verdiği cevaplar, ev kadınının kurslara giderek sosyal bir kadın olduğunu açıkça göstermektedir. Bu kurslar daha çok okul formatında, gündelik hayatın çeşitli alanları ile ilgili eğitim faaliyetleri veren kurslardır. Görüşme yapılan ev kadınlarının cevaplarından elde edilen veriler söz konusu kursların ev kadınları tarafından önemsendiğini göstermiştir. Bu da söz konusu eğitim kuruluşlarının bir ev kadını tipolojisi sunmak için önemli olduğunu göstermiştir.

Ev kadınları tarafından tercih edilen kurslar, onların günlük yaşamında önemli gördüğü eylemlerin bir uzantısı olarak faaliyet gösteren kurslar olmaktadır. Bu bağlamda daha yüksek yaş grubundaki kadınların tercih ettiği kurslar örgü, dikiş nakış, Arapça, Kuran-ı Kerim vs. gibi kurslarken, daha genç yaş grubundaki kadınların tercih ettiği kurslar bilgisayar, İngilizce vs. gibi mevcut dünyada kültürlü

olmanın belirlediği şartların vücut bulduğu kurslardır. Aynı zamanda kurslarda edinilen arkadaş çevreleri daha sonrasında da ev kadınlarının gündelik yaşamının bir parçası hâline gelmekte, aradaki bağlar bir şekilde korunmaktadır. Bu yüzden bu kurslar ev kadınları için sosyalleşmek veya sosyal çevre edinmek için önem kazanmaktadır.

Sosyal bir kadın olmak için eğitim kurslarının oldukça önemli olduğunu ifade eden Gülnur G. eğitim kurslarının yanı sıra yüzme, fitness gibi spor kurslarına giderek gündelik hayatın aktif bir ferdi olma fırsatı elde ettiğini ifade etmektedir. Evdeki işleri daha motive olmuş bir şekilde yürütmek için bu tür faaliyetlerin gerekli olduğunu düşünen Gülnur G. bu konudaki düşüncelerini şu sözleriyle aktarmaktadır:

“Benim gündelik hayatımda faaliyetler önemli bir yer tutar. Söz gelimi sabah kalkıp namazımı kılıp Kuranımı okuyup kahvaltımı yaptıktan sonra hemen hazırlanıp havuzuma giderim. Günü daha hareketli geçirebilmem için biraz yüzmem gerekir. Geldikten sonra işim varsa eğer onlara bakarım. Çok fazla tv izleme alışkanlığım yoktur. Zaman zaman da kurslarıma giderim. Kurs dediğim işte öyle Arapça’ydı Kuran’ı Kerimdi o tar kurslar. Onlara çalışırım günün her saatinde düzenli olarak. Benim sözünü ettiğim kurslar sadece oraya gidip ders almak için de değil. Hem birşeyler öğreniyorsun hem de farklı bir çevren oluyor farklı insanlar tanıyorsun. Öyle ya bazen oluyor ki orda tanıştığımız arkadaşlarımızla gün gibi toplantılar düzenliyoruz. Güzel oluyor. Sonuçta hem birşeyler öğreniyorsun hem de insanlar tanıyorsun. Benim için kurslara gitmek bu yüzden çok önemli.” (Gülnur G. 55 yaşında, 40 yıldır evli)

Kezban D. de Gülnur G. gibi bu kurslara aktif bir katılım sergilemektedir. Öyleki Gülnur G. ile Kezban D. bu kurslar sayesinde sosyal yaşamın bir parçası olduklarını hissedebidiklerini ifade etmektedir. Gündelik hayatın işleyişinde kursların oldukça önemli olduğunu düşünen Kezban D.’ye göre bu kurslar değişik insanlar tanıma ve rutinlerden biraz olsun uzaklaşıp kafa dinlemek için iyi bir anı yakalama tekniği olduğunu düşünmektedir:

“Ben kurslara gitmeyi seviyorum. Hatta Konya’da aktif bir şekilde faaliyetler yürüten KOMEK kurslarında bulunmayı seviyorum ve zaman zaman da bu kurslara katılım sergiliyorum. Aynı zamanda halk eğitimin düzenlediği birkaç kursa da gittim.

Oralarda çok değişik insanlar gördüm, güzel arkadaşlıklar edindim. Orada daha önce hiç tanışmadığımız insanlarla çok sıkı dostluklar kurduk. Hatta yakın çevremdeki birçok insan buralarda tanıştığım insanlardan oluşuyor desem yeridir. Yani benim için yeni bir hayat tecrübesi oluyor, insanlarla iletişime geçmek için yeni bir alternatif oluyor. Samimi bir ortamı oluyor genellikle. Bir yandan da sosyal faaliyetlerde bulunduğum için kendimi herşeyden sıkılmış ev kadını modundan kurtarabiliyorum. Ben halk eğitimde drama ve çocuk gelişimi kursuna gittim, örgü kursuna gittim, Arapça kursuna gittim. Oralarda benim kızlarımla yaşıt olan çocuklar bazen arkadaşım dediğim insanlar oluyor. Onları dinledikçe kendi kızlarımdaki farklılıkları sezebiliyorum. Bir insanın davranışını gözlemlemek ve onun davranışlaırndan hikâyeler çıkarabilmek çok güzel geliyor bana. Evin içinde bulunduğum zaman bunları yapamıyorum, evde durmak insanı köreltiyor. Mesela ben drama kursuna gittim, oğlumun etkinlik derslerine yardım ettim. Bu benim için çok büyük bir mutluluk. Evde oturarak bu dediklerimi yapamazdım.” (Kezban D. 50 yaşında, 32 yıldır evli)

Sosyal bir ev kadını olmak için kurslara katılım sergilemenin gerekliliği üzerinde duran Nuran N. evde oturan kadının ev kadını olduğunu düşünmektedir. Nuran N.’ye göre ev kadınının çalışan kadınla aynı hayata sahip olması kurslarda aktif bir şekilde var olarak mümkün olabilmektedir. Ayrıca bu kurslar sayesinde çalışan kadınla arasındaki kültürel çatışmayı giderebildiğini, onların dünyalarını daha kolay anlayabileceğini ve böylece onlarla daha sağlıklı iletişim kurabileceğini düşünmektedir. Nuran N. ev kadınının hayatının ev hayatı ile sınırlı olmadığını, dışarı hayatının motive edici havasından onların da faydalanması gerektiğini şu sözleriyle aktarmaktadır:

“Ben sosyal bir ev kadını olabilmek için elimden geleni yapıyorum. Mesela açıköğretimden üniversite okumaya çalışıyorum. İlaveten kendimi geliştirmek için spor kurslarına da gidiyorum. Her gün sporum ve havuzum vardır mesela. Eğitim kursu olarak da diksiyon ve İngilizce kursuna gidiyorum. Buralar bir ev kadınının hayatını olumlu yönde etkiliyor. Çünkü farklı insanları, farklı dünyaları farklı düşünceleri tanıyoruz buralarda. Ayriyeten örgü örmeyi sevdiğim için biçki dikiş kursuna gidiyorum. Kendimi hiçbir zaman sadece ev kadını olarak tanımlamam., yani senin anlayacağın sosyal bir ev kadınıyım ve tüm ev kadınlarının benim gibi

olması gerektiğini düşünüyorum. Bu motive edici havadan faydalanmak bizim de hakkımz, düşüncelerim bu şekilde.” (Nuran N. 40 yaşında, 21 yıldır evli)

Halk eğitim kurslarına gitmekten mutluluk duyduğunu ifade eden Arzu Ş. dikiş kurslarına özel ilgi duyduğunu aktarmaktadır. Arzu Ş. oradaki ortamın ev kadınına farklı bir dünyanın kapısını açtığını düşünmektedir:

“Halk eğitim kurslarına gitmeyi seviyorum. Bir soluk alma yeri oluyor benim için. Her zaman evde olduğum zaman varsa yoksa eşim çocuğum oluyor. Bir süre sonra farklı insanlar görmek istiyoruz. Evin iş kokan havasından kaçmak istiyoruz, bunun içinde iyi bir fırsat. Ben bir ara dikiş kursuna gittim. Ortam beni motive etti. Önce hepimiz işimizi yapıyoruz sonrasında ise muhabbet ediyoruz. Dikiş nakış da ayriyeten insanı rahatlatıyor stres atmak için iyi oluyor. Ama sürekli olduğu zaman ondan da sıkılıyorum. Onu da tüketmemek için ara ara yapmaya çalışıyorum. Sonuç olarak farklı ortamlar gördükçe sosyalleşiyoruz, birbirimize iyi geliyoruz. Bunu reddedemem. Halk eğitim kursları ev kadınına farklı bir dünyanın kapısını açıyor.” (Arzu Ş. 38 yaşında, 10 yıldır evli)

Bir ara KOMEK’teki eğitim faaliyetlerinden birkaçına katılım sergilediğini söyleyen Perihan S. uzun bir süredir böyle ortamlarda bulunamadığını aktarmaktadır. Perihan S. evdeki yoğunluktan fırsat bulu sosyal ortamlarda bulunamadığını aktarmaktadır. Aktif olarak varlık sergilediği dönemle evdeki koşuşturmacanın yoğunlaştığı dönem arasındaki kıyaslama yapıldığında aktif olarak varlık sergilemek için bu kursların tercih edilebileceğini düşündüğünün ifade etmektedir:

“Doğrusunu söylemek gerekirse kurslara gittiğim zamanlar benim için bir değişiklik yeni bir soluk oluyordu. Şimdi yakın bir zamanda KOMEK’te spora yazıldım, çocukların telaşından ona da gidemedim yarıda bıraktım. Tabiki kendime zaman ayıramadığımı düşündüğüm için motive olamıyorum. Başka ortamlardan uzun süredir uzağım. Bu yüzdem kendimi asosyal bir kadın gibi hissediyorum zaman zaman.” (Perihan S. 31 yaşında, 9 yıldır evli)

Halk eğitim merkezlerinden sertifika alarak iş imkânları elde edildiğini düşünen Esra A. bu tür faaliyetlerin ev kadınının maddi ve manevi dünyasını zenginleştirdiğini düşünmektedir:

“Komek’ten sertifika alıp kendine dükkân açmış arkadaşlar tanıyorum. Bana sorarsan bu şekilde faaliyetlerin daha çok yapılması ve sayılarının artırılması gerekiyor. Yani sadece bu bakımdan da değil. Gündelik işlerden başka şeyler yapabildiklerini ev kadınlarının kendilerine ispatlamak için güzel bir fırsat oluyor. Düşündüğüm zaman ev kadınlarına yeni bir dünya açıyorlar resimdi, müzikti, dildi, el örgüsüydü fark etmez. Önemli olan ev kadınlarının içinde keşfedilmemiş dünyalar olduğunu birilerinin farketmesi ve bu dünyaları keşfetmesi, ev kadınının içinde harekete geçmeyi bekleyen aktif dünyayı harekete geçirmek.” (Esra A. 30 yaşında, 12 yıldır evli)

Ücretsiz eğitim kurslarının ev kadınları için farklı insan gruplarıyla tanışma fırsatı elde edebilme olduğunu düşünen Zehra A.’ya göre de ev kadınlarının tamamı bu kurslardan faydalanmalıdır. Sosyal bir ev kadını olmak için bu kursların yol açıcı olduğunu düşünen Zehra A. bu konudaki düşüncelerini şu sözleriyle aktarmaktadır:

“Baktığın zaman örgüden bilgisayara hangi kursu ararsan var ve tüm eğitimler sana ücretsiz olarak sunuluyor. Güzel bilgiler öğreniyoruz ordan. Diğer yandan kurstaki geliş amacına bağlı olarak samimi ya da resmi ortamlar kuruluyor. Bazen ev kadınları orada da gün ortamı gibi asta börek yapıp muhabbet ediyorlar. Ama evden dışarı çıkmış olmak bile bir motivasyon kaynağı oluyor. Sonuçta her zaman da pasta börek sergisi yapmıyoruz, yamıyorlar. İşte örgü kursundaysan ne yaptın nasıl ördün muhabbeti yapıyorlar. Başka bir kurssa eğer o kursun verdiği içeriğe göre konuşmalar dönüyor. Yani aslında orada bir bilgi akışı da sağlanıyor. Ciddiye alınıyorsun ve akıl danışıyorsun, akıl veriyorsun. Bir başka yönden yaş gruplarının bir araya gelerek kendilerine aynı pencereden bakabildikleri bir dünya kurması benim hoşuma gidiyor. Yani elli yaşındaki insanla yirmibeş yaşındaki bir insanın bir araya gelerek aynı işler için uğraşması, muhabbet etmesi, bağ kurması beni motive ediyor. Evde olduğumuz zaman bunları yapamıyoruz. Hayatımızın akışından uzaklaşamıyoruz. Kendini yalnızca eve adamış bir ev kadını olmamak için bunlar önemli bana göre.” (Zehra A. 28 yaşında, 5 yıldır evli)

Görüşmecilerin cevaplarından ve gözlem yapma fırsatı elde edilen mekânlardaki konuşmalardan hareketle görüşmecilerin tamamında gözlemlenen ortak kabul, bu eğitim kurslarının sosyal bir ev kadını olmak için gündelik hayatın akışında önemli bir işleyişe sahip olduğu yönündeki ortak kabuldür. Bu kursların

önem kazanmasının sebebi ise evin sınırları olarak kabul edilen içeri mekânın sıkıcılığından kurtularak bir alternatif dünya kurmak şeklinde yorumlanmıştır. Eğitim kurslarının dışarı mekânda gerçekleşmesi ve dışarı mekânda olduğu için değer kazanmasının çalışma hayatının ortamlarının tecrübe edilme isteğine bağlı olarak şekillendiği ayrıca not edilmiştir.

Ev kadınları bu şekilde çalışan kadınla arasındaki farklılığı en aza indirgemeyi amaçladığını bazen doğrudan bazen de dolaylı yoldan aktarmıştır. Diğer yandan bazı ev kadınlarının gün içinde birkaç kursa birden gittiği, hatta zaman zaman bu yüzden evdeki işlerine yetişemediği görüşmeciler tarafından dile getirilmiştir. Görüşmeciler bu ev kadınlarının gündelik hayatını mesai saatleri gibi örmek istediği için bu şekilde davrandığını, mesai bitiminde eve döndüğünde kendisini ev kadını gibi hissetmemenin onları mutlu ettiğini ifade etmiştir. Aynı zamanda bunun dışında bir şekilde bu kurslara katılan ev kadınlarının önemli bir kısmı, ev kadınını hem gündelik dünyasındaki işlerini yoluna koyarak evin düzenini sağlayan hem de kültürlü bir ev kadını olmak için kurslara giden kadın olarak tanımlamıştır. Bir ev kadınının ailesini mutlu edebilmesi için kendi motivasyonunu dengede tutmasının değerli olması ev kadınlarının bu tarz kurslara niçin önem verdiğini göstermesi açısından da önem kazanmıştır.