• Sonuç bulunamadı

1. Ötanaziyi Savunan Görüşler

Ötanaziyi desteklemek için en önemli argümanlardan biri özerkliğe dayanmasıdır. Özerklik, kendi kaderini tayin etmekten doğan bir insan hakkı olarak kabul edilmektedir. Bu, 19. yüzyılda İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ötanazi savunucuları tarafından öne sürülen en önemli argümandır. 441

İnsanlar özgür ve özerktir ve bu nedenle artık yaşamaya değmeyen bir yaşamın saygınlığını taşımak yerine barışçıl bir ölümü seçebilme yetisine sahip olduğu düşünülmektedir. Genel olarak, insanların seçme özgürlüğüne sahip oldukları ve bu kişisel özerkliğe bir hata veya aptallık olarak kabul edilse bile saygı gösterilmesi

438 Nur Centel, Hamide Zafer, Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar Cilt: I, s.33.

439 Mehmet Emin Artuk, Caner Yenidünya, Ötanazi, Prof. Dr. Turhan Tufan Yüce’ye Armağan, s.303-304.

440 Ömer Ömeroğlu, “Ötanazi’’, s.199.

441 Ezekiel J. Emanuel, “The history of euthanasia debates in the United States and Britain.’’, Annals of Internal Medicine 121.10 (1994): 793-802.

gerektiği kabul edilir. Bu hastalar, mevcut halleri ile yaşamaktansa ölmenin daha değerli olduğuna inanmaktadırlar ve bu düşüncelerinin toplum tarafından saygı duyulmasını beklemektedirler. Bu kişisel özerklik seçimi, başkalarının önemli ahlaki çıkarlarını ciddi şekilde etkiliyorsa, haklı olarak kesintiye uğrayabilir. Dolayısıyla kişinin özerkliği diğer kişinin özerkliğine saygıyı talep etmektedir.442

Ötanaziyi meşru kabul eden görüşlerde ana dayanak noktası bireyin yaşama hakkına sahip olduğu ve bu hak üzerinde istediği gibi tasarruf edebilmesi gerektiğidir. Eğer kişi dayanılmaz acılar içinde kıvranarak yaşamak istemiyorsa bu kişiyi zoraki yaşamaya ikna etmek doğru değildir. Eğer kişi hayatına son vermede kararlıysa bunun hukuka aykırılığından bahsedilemez.443 Bu görüşe göre intihar girişimi yasalar tarafından cezai müeyyidelerle cezalandırılmıyorsa, söz konusu ötanazi eyleminde de hastanın acılar karşısında çaresizliği mevcuttur ve bu eylemin de cezalandırılmaması gerekir. Çünkü hasta çaresizdir ve ölümü bir çare olarak görmektedir. Burada hastanın intihar etmesi ile hekim yardımı ile öldürülmesi arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. İntihar konusunda herhangi bir ceza öngörmeyen kanunlar ötanazi uygulayan hekimi de cezalandırmaması gerekmektedir.444

Ötanazi destekleyicileri tarafından tekrarlanan bir argüman da bireyin yaşam kalitesine odaklanmaktadır. Hayatın kişisel yaşam boyutu olmadan hiçbir değeri olmadığını ve sadece bedensel yaşamla var olmanın bir anlamı olmadığını iddia etmektedirler. Ölümcül hastalıklar söz konusu olduğunda, hastanın hayatının bir anlam ifade etmediğini ayrıca hasta yakınlarına ve topluma bir yük olarak görüldüğünü düşündüklerinden ötanazinin zararlı olmadığını varsaymaktadırlar.445

442 Joseph Pakhu, Debate on euthanasia: pros and cons, s.1-62.

443 Kayhan İçel, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih S. Mahmutoğlu, Yener Ünver, İçel Suç Teorisi, Sebat Mümessillik Yayıncılık, İstanbul, 1999, s.195; Bilal Kılınç, Mukayeseli Hukukta Ötanaziye İlişkin Yaklaşımlar ve Hukukumuzda Ötanazinin Yeri Sorunu, s.57.

444 Süreyya Cem Manav, Ötanazi ve Yaşama Hakkı, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hukuk Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2016, s.151-152.

445 Joseph Pakhu, Debate on euthanasia: pros and cons, s.1-62.

2. Ötanaziyi Reddeden Görüşler

Ötanaziye karşı çıkan görüşlerin temelinde yaşamın kutsal olduğu düşüncesi yatmaktadır446. İnsan hayatı vazgeçilemez bir değerdir. Bu görüştekiler yaşam hakkının en önemli hak olduğunu ve bu hak olmadan diğer hakların kullanılamayacağını savunmaktadırlar. Eğer ötanazi uygulamasına onay verilirse vazgeçilemez olan yaşama hakkının ihlal edileceği savunulmaktadır. Her ne kadar dayanılamayacak derecede acı çekse de hasta, ızdırap çekmemek uğruna yaşamını feda etmesi kabul edilemez.447 Aynı zamanda ötanazinin kötü kullanılma olasılığı da vardır. Bu görüştekilere göre; ötanazi yasallaştığında yaşam hakkının dokunulmazlığı ve vazgeçilmezliği zarar görecektir. Hasta kimseler üzerinde yakınlarına karşı yük olmamak adına bir baskı oluşacaktır. Bu da her ne kadar hasta istemese de ötanazi uygulanmasının önünü açabilecektir. Hasta iç dünyasında ötanaziyi istememekle birlikte mevcut halini göz önünde bulundurarak ve yakınlarına yük olmamak için ötanazi talep edebilecektir. Bu husus istemsiz ötanazinin yaygınlaşması sonucunu doğuracaktır.448

Ötanaziye karşı çıkanlar, ötanazi uygulamasının yasallaştırılmasının istenmeyen sonuçlara yol açacağına inanmaktadırlar. Ötanazi ve doktor destekli intiharın yasallaştırılmasının sonuçlarının en pratik korkularından biri, hastalar ve doktorlar arasındaki ilişkiyi yok edeceğidir. Eğer bir doktorun rolü hem sizi korumak hem de sizin hayatınızı almak ise, bu doktor-hasta ilişkisine çok fazla belirsizlik getirir.449

Ötanazi karşıtlarının savunduğu diğer bir görüş ise ötanazinin bulaşıcı olduğu düşüncesidir. Bu düşüncenin temelinde intiharın bulaşıcı olduğunu savunan ve yapmış olduğu çalışmalar ile bunu ispat eden Sosyolog David Philips vardır. Yüksek profilli intiharlardan sonra toplumun intiharlarda geniş bir artışa şahit olacağını göstermiştir. Bu özellikle demografik profilleri intihar nedeniyle ölen kişininkine

446 Nagehan Gürbüz, Biyotıp Hukukunda İnsan Onuru, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2014, s.101.

447 Şahin Akıncı, “İrade Muhtariyeti İlkesi ve Şahsiyet Hakları Açısından Ötanazi, Açlık Grevi ve Ölüm Orucu”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 6, Sayı 1-2, 1998, s.741.

448 Zehra Bal, İslam Hukuku Açısından Ötanazi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale, 2011, s.47-48.

449 Joseph Pakhu, Debate on euthanasia: pros and cons, s.1-62.

benzeyen bireyler için geçerliydi. Her ne kadar yapılan çalışma intihar için geçerli olsa da ötanazi için de aynı tablonun ortaya çıkacağı düşünülmektedir.450

Ötanaziyi reddedenler, bunun yasal olarak kabul edilmesinin ötanazi başvuru oranlarında büyük artış meydana getireceğini savunmaktadırlar. Depresyon, demans ve yaşamdan bıkmış olan hastaların yasallaştırılmış ötanazi talebinde bulunma olasılıklarının çok yüksek olduğunu vurgulamaktadırlar. Belçika’nın Flanders bölgesinden yayınlanan veriler, savunmasız popülasyonların özellikle ötanazi olasılığının çok yüksek olduğunu göstermiştir. 2007’den 2013’e kadar, ötanazi başvuru oranlarındaki en büyük artış, kadınlar, 80 yaş üstü ve huzurevlerinde yaşayanlar arasında gerçekleşmiştir.451

Kanaatimizce yaşam hakkı, kişinin en değerli ve kutsal hakkı olup kişiler yaşam hakkı üzerinde sınırsız bir tasarruf yetkisine sahip değildir. Kişinin yaşam hakkı üzerinde tasarrufta bulunarak bu haktan vazgeçmesi mümkün değildir. Bu itibarla ötanazinin meşru kabul edilmemesi gerektiğini ve yasal olarak ötanaziye izin verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yerine ölerek acılarından kurtulmak isteyen hastaya daha iyi ve etkili sağlık hizmeti ile psikolojik destek ve rehabilitasyon hizmeti sunularak hastanın acılarının azaltılabileceğini ve yaşam kalitesinin yükseltilebileceğini düşünüyoruz. Böylece hem hastanın acıları azaltılmış, hem yaşama tutunması sağlanmış ve hem de en değerli hakkı olan yaşam hakkı korunmuş olacaktır.

II. ÖTANAZİNİN DEĞİŞİK AÇILARDAN DEĞERLENDİRİLMESİ