• Sonuç bulunamadı

Mennonitlere göre Tanrı, insanlara çok merhametli bir şekilde davranmaktadır. Bu merhametiyle insanlara kurtarıcı göndermiş ve insan olmanın yükümlülüğünün, kendi öğretilerine inanmaları ile yerine getirebilineceğini belirtmiştir.486

2.2.1. Yaratılış

Mennonitler, Tanrı’nın cennetleri, yeryüzünü ve yeryüzünün içindeki bütün herşeyi yarattığını kabul eder. Ayrıca yarattığı şeyleri koruduğuna ve bu yarattıklarının tekrar tekrar yenilenmesini sağladığına da inanırlar. Yaratılmış olan herşey Tanrı’ya aittir ve Tanrı hayat için gerekli olan bütün imkânları temin etmektedir. Tanrı’nın kendisi iyi olduğu için dünya da iyidir. Kâinat da Tanrı’nın sevgisinin ve egemenliğinin bir göstergesidir. Yaratılmış olanlar ise Tanrı’nın kendinden olan kutsallığının ve

483 Horsch, John, a.g.e., s. 225.

484 Wenger, John Christian, What Mennonites Believe, s. 10. 485 Horsch, John, a.g.e., s. 225- 226.

sonsuz kudretinin işaretidir. Bu yüzden Tanrı, kendilerine hayat vermesi sebebi ile övülmeye ve ibadet etmeye layıktır.487

Mennonitler, Tanrı’nın yarattığı herşey için bir devamlılık ve değişimin olmasını mümkün kıldığını belirtir. Tanrı yarattığı şeylerde bir düzen belirlemiştir. Vaadini ve insanlığın devamı için günahın ve kötülüğün güçlerini sınırlandırmıştır. Bu yüzden Mennonitler, yaratılışın getirdiği düzen çerçevesinde, kendilerini Tanrı’ya emanet ederler. İster insan eli ile yapılmış olsun, ister içinde yaşadıkları milletlerin gücü ile isterse de Tanrı’nın doğal kudreti ile gerçekleşmiş olsun, muhtaç oldukları Yaratıcı’ya güven ve saygı ile yaşamlarını sürdürdüklerine inanırlar.488

2.2.2. Kader

Bir kişinin başına gelen bir musibet- bela veya lanetin, kendisinin kendi özgür iradesini kullanarak kötülüğü seçmesi ile başına gelen bir olay olduğuna inanılmaktadır. Bu açıdan felaketler kişinin kendisinden gelmekte olup iyi olan yaratıcıdan kaynaklanmamaktadır. Çünkü İsa Mesih, iyi olan bütün şeyleri yaratmıştır. Bu yüzden kendilerinin de bu iyi yolda yürümeleri gerekir. Yaşam ve ölüm insanların seçimine bırakılmamıştır. Kötülüklerin Tanrı’dan gelmediğine inanırlar. Kötülüklerin, belaların Tanrı’dan ileri geldiğine inanan kimselerin, Tanrı’ya küfrettiklerine inanılmaktadır. Kötülüklerin iyi şeylerden gelemeyeceğini kabul ederler. Aydınlıkların Babası’nın kötülük yaptığına dair bu tür iddiaların sadece kişilerin işledikleri günahların üzerini örtmek için söylendiğine inanılır.489

Tanrı, önceden kesin bir şekilde bela veya günahkâr bir yaşam belirlememiştir. Tanrı, bütün insanlık için kurtuluşu yaratmıştır. Bunun için de sonsuz aşkı temsilen, bütün insanlık için hayatın ilacı olmuştur. Yargılama hakkı da İsa’ya verilmiştir. Çünkü O, insanları kurtarmak adına kurban edilmiş ve insanların barışı için ölmüştür. Bu sebeple bütün insanlar, İsa’nın kutsal aşkını, evanjelik vaazlarını ve merhametini öğrenmelidir. Bütün insanlar, pişmanlık içinde ve inanan bir kalp ile Tanrı’nın atadığı İsa Mesih’i kabul etmelidir. Böylece insanlar onun şanını paylaşabilirler. Ancak Tanrı’nın bu merhametini reddeden, inanmayan, pişman olmayan kimseler, karanlıklar

487 Kauffman, Daniel, Manual of Bible Doctrines, Mennonite Publishing Co., Elkhart, Indiana, 1898, s.

17- 18.

488 General Conference Mennonite Church, a.g.e., s. 25. 489 Horsch, John, a.g.e., s. 254.

içinde kalacaktır. Kendi seçtikleri bu yoldan ötürü Tanrı da onları reddetmiştir. Bu yüzden onlar, İsa’nın son akşam yemeğinin tadına asla varamayacak ve sonsuz hayata kavuşamayacaktır.490

2.2.3. Günah

Mennonitler, Genesis’te yaratılış hikâyesinin anlatılışından kendilerinin günah ile nasıl doğduklarını öğrendiklerini ifade ederler. Burada anlatılan olaya göre, yaratılıştan itibaren iyi bir durumda olmadıklarını ve yaratıcıya karşı isyan içinde olduklarını iddia ederler. Bu isyanın ve iyi olmamanın kaynağını, Âdem ile Havva’nın Tanrı’ya karşı itaatsizlik göstererek, günahkâr olmalarına ve böylece kendilerinin de asli günaha düşmüş bir şekilde dünyaya gelmelerine bağlamaktadırlar. Dünyaya geldikleri zaman da günahın kendilerini etkilemeye başladığına inanırlar.491

Mennonitlere göre olay, Âdem ile Havva’nın şeytani yılan tarafından ısırılarak zehirlenmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Yılan ısırığıyla birlikte Âdem ile Havva da ölümlü hale gelmiştir. Bu günah doğum yoluyla insanlara geçtiğinden kendilerinin günahkâr olarak dünyaya geldiklerini düşünürler. Aslında gerçek günahkâr annedir. Kutsal Kitap’a göre, tövbe edilmedikçe af olunmayacaktır. Bu yüzden doğuştan gelen bu günahı affettirmek için İsa’nın sözüne inanılarak yeniden doğuş kazanılmalıdır. Rab için hiçbirşey gizli kalamaz.492

Günah işlemek kişiyi Tanrı’dan uzaklaştırır. Günah, kişinin veya grubun kendi isteğiyle yaptığı bir şey olup, Tanrı’nın bize verdiği iyiliği ve merhameti önemsememektir. Günah işleyen kişi veya grup, Tanrı’nın vaadine ve Tanrı’nın insanlarına karşı sadık kalmamış demektir. Bu da insanların arasındaki ilişkinin bozulmasına, şiddete ve Tanrı’dan uzaklaşmaya sebep olur. Günah işlemenin bir hastalık veya şeytandan kaynaklandığını ileri süren bir açıklamanın mümkün olmadığını belirtmektedirler. Ne olursa olsun günah, bir gerçektir. Yanılsama değildir. Günah kişilerin sorumluluğu altındadır. Mennonitler, bazı organizasyonların da günah alameti olduğunu ileri sürer. Bu organizasyonlar, hükümetler, askeri servisler, ekonomik sistem, eğitim ve dini enstitüler, aile sistemleri, sınıf, ırk, cinsiyet ve millet yapıları şeytani

490 General Conference Mennonite Church, a.g.e., s. 25- 26. 491 Wenger, John, Christ, What Mennonites Believe, s. 12- 13. 492 Horsch, John, a.g.e., s. 236.

ruhlara elverişlidir. İnsanların birbirlerine karşı şiddet uygulamaları ve nefret duymaları, kadınların erkek üzerinde egemen olması, hayat şartlarının aksilikleri, hep günah alametleridir.493

Kutsal Ruh’a karşı olsun ya da olmasın o, işlenen bütün günahlardan haberdardır. Vaftizden sonra ve inanç ikrarından sonra bir kişi kötülüğe, günaha düşerse, olayları akıllı bir şekilde değerlendirmeli ve mantıksız hareketlerde bulunmamalıdır. Çünkü her kim ne günah işlerse işlesin, İsa’nın günah işleyenden haberi olmaktadır. Kutsal Ruh’a karşı günah işlensin veya işlenmesin, günah işleyen kişiye, İsa’nın kelimesine göre ihtarda bulunulması gerekmektedir. Kişi şayet pişman olur, kutsal yazıya uygun olarak tövbe ederse ve bu pişmanlığını da davranışlarıyla gösterirse, Kutsal Ruh’a karşı günah işlememiş gibi kabul edilir. Ancak kişi, günahına tövbe etmezse, kötülüğünde ısrar ederse, İsa ve onun sözünü küçümsemiş olur ve davranışları da açıkça günah işlediğini gösterir. Bu kişi yaptıklarının sonucu olarak ölecektir. Bununla birlikte İsa’ya ve Kutsal Ruh’a yönelik günahlar affedilmeyecektir. Yani Mennonitlere göre ister ruhsal olarak ister davranışsal olarak yapılan bütün günahlara karşı, erdemli bir şekilde uzlaşma sağlanmalı ve pişman olunmalıdır.494

2.2.4. Kurtuluş

Hristiyanlar, Tanrı’nın kendilerine merhamet ve lütuf gösterdiğine inanırlar. Çünkü Tanrı, Âdem ile Havva’nın işlemiş olduğu günahtan ötürü, kaçmak veya saklanmak zorunda kalmayan insanları kurtarmak amacıyla İsa Mesih’i göndermiştir. Mennonitlere göre, İsa Mesih’in bütün yaşamı, ölümü ve dirilişi, Tanrı’nın bütün insanlara sunduğu günahtan kurtulmanın ve yeni yaşamın bir yoludur. Çünkü günahkâr olan insan, tek başına Tanrı ile kendisi arasında bir bağ kuramaz. Tanrı ile kendisi arasındaki ayrılığın birleşmesini sağlayan köprü İsa Mesih’tir. Tanrı’nın kurtuluşunun, günahlardan pişmanlık duymak ve İsa Mesih’i, Rab ve Kurtarıcı olarak kabul etmek ile mümkün olacağını kabul etmektedirler. Tanrı ile İsa Mesih’te bağdaştıklarına inanırlar. Zaten İsa Mesih’in de insanlarını kurtarabilmek için merhametinin ve lütufkârlığının bir göstergesi olarak insanları ile bağdaşım kurabilmek için Tanrı tarafından gönderildiğini kabul ederler. Çünkü Tanrı, İsa Mesih imanına sahip olan kimseleri affetmek için

493 General Conference Mennonite Church, a.g.e., s. 31- 33. 494 Horsch, John, a.g.e., s. 236- 237.

hazırdır. Tanrı, daha önceden insanları kurtarmak için İsrail ile bir anlaşma yapmıştı. İsa Mesih’in insanlar için akıttığı kan ile de yeni bir anlaşma yapılmış oldu. Böylelikle İsa Mesih’in onların günahlarını bağışladığını, onları iyileştirdiğini, şeytanın esaretinden, yeniden dirilişi ile günahtan ve ölümün etkisinden kurtardığını, onların günah borçlarını hükümsüz kıldığını, onlara yeni bir yaşam bahşettiğini ve böylece onların Tanrı’nın merhametiyle kurtulduklarını savunmaktadırlar. Çünkü Tanrı bu dünyayı sevdiği için insanlığın kurtuluşu amacıyla, oğlunu bütün insanlığa kurtarıcı olarak göndermiştir. Bu sebeple Mennonitler, kendilerinin İsa Mesih’i takip ederek kurtuluşa ereceklerini iddia etmektedirler. Vaftiz ile de kendi kurtuluşlarını doğruladıklarına inanırlar. Böylece Tanrı’ya ve kiliseye olan bağlılıklarını kanıtlarlar. Bu durum yeni bir doğuş gibi Tanrı’nın ailesine katılmayı ifade eder. Böylece daha da çok İsa Mesih’in şeklini almış olduklarına inanırlar.495

2.2.5. Tövbe

Menno Simons, tövbenin eski günahkâr yaşantılarını terk etmek olduğunu ileri sürmüştür. Günahlardan nefret edilmeli ve Tanrı’ya içtenlikle ağlanmalıdır. Kişi işlediği günahlardan dolayı kederlenmeli, pişman olmalı ve sıkıntı duymalıdır. Daha sonra Tanrı’ya doğru bir şekilde günahlarını itiraf etmelidir. Ayrıca, günahkâr kişi teselli bulmak için, komşusuna yardım etmeli, hizmet etmeli, onu rahatlatmalı, doğru ve sevecen olmalıdır.496

Kilisenin güvenilir olmadığını söylemek, tövbeyi gerektirir. Tövbe etmede hatalarında ısrar eden Mennonitlere, görevden alınma ve uzaklaştırma cezası verilir.497

Kişinin aceleci tavrıyla, bilmeden günah işlemesi hafif bir derece olarak görülür. Bunun için tövbe etmesi yeterlidir. Ancak kişinin, kanıtlı bir şekilde günah işlemesi ve bu günahında devam etmesi halinde, cemaatin de bu günahı bilmesi durumunda yargılamaya gidilir, kişinin utanması ve tövbe etmesi sağlanır.498 Böylece

topluluğun önünde, günah itirafı uygulamasına gidilir. Çünkü halk önünde utanma duygusunu ön plana koyarak, kişilerin günah işlemesine engel olunmak istenmiştir.

495 General Conference Mennonite Church, a.g.e., s. 35- 36; Wenger, John, Christian, What Mennonites

Believe, s. 13, 17, 20.

496 Horsch, John, a.g.e., s. 239- 240.

497 General Conference Mennonite Church, a.g.e., s. 39. 56. 498 Ris Cornelis, a.g.e., s. 48- 49.

Özellikle ailevi durumlarda meydana gelen şiddet gibi günahların itirafının saklanması halk içinde utanmayı istememelerinden kaynaklandığı belirtilir.499

2.2.6. Kilise Misyonu

Mennonitlere göre, kiliseye Tanrı’nın krallığının bir nişanesi olarak bakılır. Tanıklığıyla, bütün ulus için getirdiği kurallarla, onları vaftiz etmesiyle ve buyurduğu bütün şeyleri gözetlemesiyle kilisenin otoritesine sahip olan kişi de İsa Mesih’tir. İsa, öğüt vermek, öğretmek ve iyileştirmek ile görevlidir. O, Tanrı’nın krallığının yakın olduğunu, tövbe edilmesini ve müjdeye inanılmasını istemiştir. İsa, öldükten ve dirildikten sonra disiplinleri ile otorite sahibi olmuştur. Tanrı’nın hükümdarlığından sonra İsa Mesih’in hükümdarlığının kanıtı, kilise olarak adlandırılmıştır. Yani kilise, Tanrı’nın egemenliğinin kanıtıdır. Kilise, kişiyi tövbeye ve ibadete çağırır. Adaleti ve doğruluğu temsil eder. Mazlumun refaha ulaştığı ve Tanrı’nın insanları bir parçası olarak kabul ettiği yerdir. Kutsal yağ ile acıları dindirir, kişiyi stresten kurtarrır, barış ve huzur sağlar. Kilise, İsa’nın yaşamının örneğini teşkil etmekte ve İsa’yı cisimlendirmektedir. Bununla birlikte kilise, İsa Mesih’in dirilişinin gücünü ifade eder. İsa Mesih, “Barış seninle olsun, Baba’nın beni göndermesi gibi ben de seni gönderiyorum… Kutsal Ruh’u kabul et.” sözleriyle otoritesini göstermiş ve Ruh’tan izin almıştır. Bu yüzden, İsa’nın papazları olarak Tanrı’nın yeni insanlarını toplamak amacıyla Rab ve Kurtarıcı olarak gördükleri İsa Mesih’in görevini devam ettirmeleri, kilisenin misyonu olarak değerlendirilmektedir.500

Kilise, günahtan kaçıp, İsa Mesih’e doğru yönelen kimselerin sevgi ile birbirlerine bağlandıkları yer olmuştur. Bu yüzden kilise, İsa Mesih’in gelini olarak bile isimlendirilmiştir. Çünkü kilisenin İsa Mesih’e olan güven ve sevgi ile kaplı olduğu belirtilir. Kilisenin görevi, İsa’nın takipçilerinin Kutsal Kitap’ın öğretilerini öğrenmeleri için birbirlerine yardım etmesidir.501

499 Roth, John D., Practices, s. 143.

500 General Conference Mennonite Church, a.g.e., s. 42.

2.2.7. Tanrı’nın Egemenliği

Mennonitler, bütün umutlarını bir gün yükselmiş olan Rab İsa Mesih’in tekrar gelmesine, yaşayanları ve ölüleri yargılamasına bağlamıştır. İşte bu olay, Tanrı’nın egemenliğini ifade etmektedir. O gün İsa Mesih, Tanrı’nın geleceği güne hazırlık olarak yaşayanları, Tanrı’nın egemenliği altında kilisesinde bir araya getirecektir. Kötü ile iyinin arasındaki mücadelenin sonucunun Tanrı’nın zaferi ile sonuçlanacağına, ölülerin dirileceğine, yeni bir cennet ile yeni bir dünyanın ve yeni bir Kudüs’ün meydana geleceğine inanmaktadırlar. Bu meydana gelecek olan yeni cennet, Kudüs ve dünyada barış, doğruluk, adalet olup, içinde açlık, susuzluk ve üzüntü olmadan İsa Mesih ile birlikte Tanrı’nın insanları, sonsuza kadar hüküm sürecektir. Böylece günah, kötülük ve zulme karşı zafer kazanılmış olacaktır. Mennonitler, İsrail’in, Tanrı’nın krallığı ve Tanrı’yı kral olarak görmeleri inançlarını kabul ettikleri gibi Tanrı’nın kral ve Rab olarak İsa Mesih’i görevlendirdiğine inanırlar. Gelecek olan bu Tanrı’nın egemenliğinin modeli olarak kiliseler gösterilir. Kiliseler, Tanrı’nın krallığının önizlemesi olarak kabul edilir. Kiliseler adaletin, sosyal ve ruhsal yaşamın, doğruluğun, sevginin ve barışın temsilcileridir. Çünkü kiliseler Rab’be boyun eğmiştir. Kiliselerin bu dünyanın krallığı olduğuna, ileride İsa’nın krallığı olacağına inanılmaktadır.502

2.2.8. Aforoz

Mennonitler, aforoz uygulaması ile kilise disiplininin koruma altına aldığı fikrindedir. Çünkü kilise gönüllü kişilerin oluşturduğu bir kurumdur. Kilise, Tanrı tarafından papaz tayin edilerek organize olmaktadır. Bu yüzden güvenilmez olan herşey kilisenin dışında tutulmalı ve kilisenin saflığı korunmalıdır. Menno Simons’un kendisi de katı görüşlüdür. Ona göre, aforoz olmadan bozuk mezheplere karşı kilisenin özgürlüğü korunamaz. Aforoz ile hareket etmek, sakınma uygulamasıdır. Aforoz konusu yıllardır tartışılan, kalpleri kıran ve kiliseleri bölen bir konudur. Liberaller, Pavlus’un aslına uygun olmayanı “yeme” emrini tartışmıştır. Burada kastedilen şey sadece komünyon sofrasıdır. Ancak katı gruplar, bu ifadenin sosyal ve iş alanını kastettiğini ileri sürer. Bazıları Menno’nun da bütün ailesine ve evlilik ilişkilerine, bu emri uyguladığını düşünmektedir.503

502 General Conference Mennonite Church, a.g.e., s. 89- 90. 503 Smith, C. Henry, a.g.e., s.327- 328.

Aforoz edilen kişi, babasıyla, annesiyle, erkek kardeşleriyle, kız kardeşleriyle, kocasıyla, karısıyla ve diğer herkesle olan ilişkisinin, alışveriş, yeme, içme gibi faaliyetlerin kesilmesi anlamına gelmektedir. Aforoz edilen kişiye yangın, sel, ölüm gibi konularda bile olsa, hiçbir şekilde yardım edilmez. 504

Yeni Amişler, bu uygulamayı İsviçre’deki Mennonitlerden öğrenmiştir. Ancak bu uygulama trajik sonuçları da doğurabilmektedir. Çünkü birçok evhalkı, bu uygulama yüzünden yok olmuştur. Bu sebeple, Amerika ve Avrupadaki Mennonitlerin çoğu bu doktrini bırakmıştır.505