• Sonuç bulunamadı

4. İBN EBÎ İSBA‘IN BELÂGAT İLMİNDEKİ YERİ

4.6. İbn Ebî İsba‘ın Bedî‘ Konularını Ele Alma Yöntemi

4.6.1.4. Îhâmu’t-Tezâd

Îhâmü’t-Tezâd, Hakiki anlamlar göz önüne alındığında, birbirine zıt gibi görünen, fakat aralarında zıtlık olmayan iki lafzın bir arada kullanılmasıdır. Kastedilen manalar iki farklı lafızla zikredilmiş olup, görünürde aralarında zıtlık varmış vehmi oluşturmaktadır. Fakat gerçekte aralarında bir zıtlık yoktur.386

Di‘bel b. Ali el-Huzzâî:

ىَكَبَفَ ه سْأَر بَ بي شَمْلاََك حَض ٍَل جَرَْن مَ مْلَسَاَيَي بَجْعَتَ َلَ “Ey Selm! Piri faniliğin kendisini alaya aldığı (güldüğü),

384 Edebiyatçımız bunların zıtlıklarını şöyle açıklamaktadır: Yağmur yağdığında yer kabarır fakat bundan sonra yer bitki bitirmez, ta ki yer tekrar kurur ve daha sonra bitki bitirir. Bkz. İbn Ebî İsba‘, Bedî‘u’l-Ḳur’ân, s. 34.

385 İbn Hicce el-Hamevî, Takıyyüddîn Ebû Bekr Alî, Ḫizânetü’l-edeb ve

gâyetü’l-ereb, thk. Kevkeb Diyâb, Dârü Sâdır, II, bs. 2, Beyrut, 1421/2005, s. 73.

Ve bu yüzden ağlayıp sızlayan adamın haline şaşırma.”

Burada gülme lafzı, ağlamanın zıttı gibi görünse de ihtiyarlıktan kinaye edilmiş olup, aslında ağlamanın zıttı değildir. Dolayısıyla burada sayılan lafızlardan biri mecaz, diğeri ise hakikidir.387

Hatîb el-Kazvînî’nin îhâmü’t-tezâd’ı açıklarken değindiği mana ile İbn Ebî İsba‘ın tekâfu’ sanatını açıklarken değindiği mana birbiriyle örtüşmektedir. Hatîb Kazvînî, bunu tıbâk sanatına dâhil etmiştir. Fakat İbn Ebî İsba‘ bunu bağımsız bir konu değil de belki tekâfu’ün bir türü olarak düşündüğünü söyleyebiliriz. 388

4.6.1.5. Tedbîc

İbn Ebî İsba‘ın, bedî‘ ilminin gelişmesine katkıda bulunduğunu ve bunun için birçok edebi sanat konusunu ortaya çıkardığını, daha önce ifade etmiştik. Tedbîc sanatı, İbn Ebî İsba‘ın ortaya çıkardığını söylediği bedî‘ konularından biridir.389

387 İbn Ebî İsba‘, Taḥrîrü’t-taḥbîr, s. 113; İbn Hicce, Ḫizânetü’l-edeb, II, s. 73; Avâtif el-Harbî, el-Bedî‘, s. 78; Hatîb el-Kazvînî, el-Îḍâḥ, s. 258.; İbn Ebî İsba‘, Taḥrîrü’t-taḥbîr, s. 113.

388 Avâtif el-Harbî, el-Bedî‘, s. 78; Hatîb el-Kazvînî, el-Îḍâḥ, s. 258; İbn Ebî İsba‘,

Taḥrîrü’t-taḥbîr, s. 113; İbn Hicce, Ḫizânetü’l-edeb, II, s. 73.

389İbn Ebî İsba‘ın Taḥrîrü’t-taḥbîr ve Bedî‘u’l-Ḳur’ân adlı eserinin muhakkiki Hıfnî Muhammed Şeref, Tedbîc’in edebiyatçımızın buluşlarından olmadığını ve bunun aynı isimle olmasa da farklı isimlerle anıldığını ifade etmiştir. Bkz. İbn Ebî İsba‘,

Bedî‘u’l-Ḳur’ân, s. 242; İbn Ebî İsba‘, Muhakkikin Mukaddimesi, Taḥrîrü’t-taḥbîr, s. 94;

Başka âlimler tarafından tıbâk sanatı içinde değerlendirilen bu konu, İbn Ebî İsba‘ tarafından müstakil bir konu başlığında işlenmiştir.390 Tedbîc, sözlükte nakış, süslenmiş, yeri sulayıp ondan enva-ı çeşit çiçekler elde etme gibi anlamlara gelir.391Istılahı anlamını ise İbn Ebî İsba‘ şu şekilde izah etmiştir: “Kişinin zikrettiği vasıf, medih, hiciv veya aşk gibi edebi sanatla ilgili sözlerinden, kinaye veya tevriye’yi kastetmesidir.392 İbn Ebî İsba‘ tedbîc’e örnek olarak aşağıdaki Ayet-i Kerime’yi delil getirmiştir:

َََرَتَْمَلا َََّاللَََّّنَأ َ لاَب جْلاََن م َوَاَه ناَوْلَأَاًف لَتْخُّمٍَتاَرَمَثَ ه بَاَنْجَرْخَأَفَءاَمَءاَمَّسلاََن مََلَزنَأَ ََ ضي بَ دَد ج

َ دو سَ بي باَرَغ َوَاَه ناَوْلَأَ ف لَتْخُّمَ رْم ح َو

“Görmedin mi ki Allah gökten su indirdi de, onunla renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı, değişik renklerde ve simsiyah yollar vardır.” (el-Fâtır 35/27).

Ayette geçen ifadelerden, kinayeli anlam kastedilmektedir. Çünkü beyaz yol ifadesi, asıl olan ve yürünen yol manasındadır. Sözü geçen kırmızı yol orta düzeyde bir yol, siyah yol ise en aşağıda ve tercih edilmeyen yol anlamındadır.393

Tedbîc konusu, daha sonraki dönemlerde müstakil bir konu olarak ele alınmasa da, birçok âlim İbn Ebî İsba‘a hak vermiş ve bu konunun

390 İbn Ebî İsba‘, Bedî‘u’l-Ḳur’ân, s. 242; İbn Ebî İsba‘, Taḥrîrü’t-taḥbîr, s. 532.

391 Fîrûzâbâdî, el-Ḳâmûs, s. 239; Ahmed b. Muhammed b. Ali el-Mukrî el-Feyyûmî,

el-Miṣbâḥu’l-münîr fî ğarîbi’ş-şerḥi’l-kebîr li’r-Râfi‘î, I, thk. ‘Abdülazim eş-Şatâvî,

Dârü’l-Ma‘ârif, bs. 2, Beyrut, Lübnan, t.y., s. 188.

392 İbn Ebî İsba‘, Bedî‘u’l-Ḳur’ân, s. 242.; İbn Ebî İsba‘, Taḥrîrü’t-taḥbîr, s. 532.

içeriğiyle ilgili beyanatlarda bulunmuşlardır.394 Bu konuya değinenler arasında İbn Reşîk, İbn Sinân ve Kazvînî gelir. Fakat İbn Reşîk ve İbn Sinân tedbîc sanatını, “muhâlif” ismiyle ele almışlardır.395 Kazvînî ise bu konuya değinmiş ve bunu tıbâk sanatına dâhil etmiştir. Bunu tedbîc şeklinde isimlendirilenler olduğunu da belirtmiştir.396 ‘Alevî’ye göre tedbîc, bedî‘ın konusu olup belâgatin önemli sanat dallarından biridir. Ona göre tedbîc, fesahatin bir parçası olup, kelam onunla süslenip beliğ konuma ulaşıyor.397

İbn Ebî İsba‘, bedî‘ sanat konularının hiçbirisini teğet geçmemiş, hemen hemen bütün konularına değinmiştir. Açıkladığı konulara ayet, hadis ve şiirlerden deliller getirmiştir. Kapalı manaları izaha kavuşturmak için büyük bir uğraşı göstermiştir. O, ayetlerin manalarını izah edip bunları belâğat sanatı ölçüleriyle ele almıştır. Ayetlerdeki belâgat sanatını ortaya çıkardıktan sonra bu ayetlerin manalarını birbiriyle karşılaştırmış ve bunları diğer edebi söz sanatlarına olan üstünlüğünü belirtmiştir.

İbn Ebî İsba‘ belâgatin konularını açıklarken ve bunları taksim ederken kendine özgü bir yol tutmuştur. O, beyit veya ayetlerin manalarını ve tefsirini başkasından iktibas etmek yerine bunu nasıl anladığını ve ne

394 İbn Hicce, Ḫizânetü’l-edeb, II, s. 353.

395 İbn Sinân el-Hafâcî, Ebû Muhammed Abdullâh b. Muhammed, Sirrü’l-feṣâḥa, Dârü’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, Beyrût, 1982, s. 204; İbn Reşîk el-Kayrevânî, Ebû Alî Hasen b. el-Ezdî, el-‘Umde fî meḥâsini’ş-şi‘r ve âdâbihi ve naḳdih, II, thk. Muhammed Mühyiddîn Abdülhamîd, Dârü’l-Cîl, 1401/1981, s. 10.

396 Hatîb el-Kazvînî, el-Îḍâḥ, s. 258.

397 Alevî, Yahyâ b. Hamza, et-Ṭırâz li-esrâri’l-belâğa ve ‘ulûmi ḥaḳâiḳi’l-i‘câz, III, thk. Abdülhamîd Hendâvî, el-Mektebetü’l-‘Aṣriye, Beyrut, 1423/2002, s. 44.

şekilde anlaşılması gerektiğini kendine has üslupla dile getirmiştir. Bu itibarla, onun bir taklitçi değil, özgün bir yorumcu olduğunu söylemek mümkündür.