• Sonuç bulunamadı

2.ÇEVİRİ VE ÇEVİRİLER

Khameneh İslam Azad Üniversitesi İran Giriş

2.ÇEVİRİ VE ÇEVİRİLER

Gerçi şu makalede daha çok çeviri repertuarının oluşmasına değinilecek ancak özel olarak Abbas Mirze'nin çevirmenlerinin arasında kendine özel bir yeri olan Mirze Rıza Mühendisbaşı'nın da unutulmaz rolü mercek altına alınacaktır.

Abdulrazzak Bey Donboli'nin yazdığına göre Abbas Mirze'nin yanında bir sürü çevirmen iş yapmaktaydılar ve ''onlar kelimeleri ve başka dilleri bilen çevirmenler, yazı yazmakta çok iyi olanlar, Fransızca, İngilizce, Hintçe, Lehçe, Rusça ve Nemçe bilenlerdirler'' (Behdoudi, 1990: 70). Abbas Mirze Büyük Peter'in kimliğini kendinde arayan bir veliaht olarak her şeyden önce Mirze Rıza'ya

Büyük Peter kitabının çevirisin emretmiştir. Şu kitabın orijinali Fransızca olsa da ancak çeviri

İngilizce metinden yapılmıştır şu işin nedeni Avrupa'ya gönderilen ilk öğrencilerin İngiltere'ye gittikleridir. Mirze Rıza'nın ikinci kitabı ''Roma İmparatorluğunun Zaafı ve İnhitatı'' kitabıdır, şu kitapta önceki kitap gibi Abbas Mirze'nin emriyle çevrilmiştir. Kitabın çevirisi Fetheli Şah'ın sarayı tarafından hoş karşılanmayıp ve kitabın ikinci kısmı hiç zaman çevrilmedi ve ilk kısmın da basılması yasaklandı.

Abbas Mirze'nın yürek acıtan ölümünden sonra Mirze Rıza'yı Muhammet Şah'ın yakınlarında görmek olur çünkü Batı düşüncelerinin karşısında en iyi düşünenlerden birisidir. Muhammet Şah, Napolyon'u çok seven birisi olmuş ve bu nedenle onun devrine ait bir kitabın çevrisini Mirze Rıza'ya sipariş etmiştir, ancak yine Fransızca bir kitap İngilizce metin üzerinden çevrilmiştir. Abbas Mirze'nin Tebriz'de çevirttirdiği kitaplar uzun zamanlar için Tebriz'i Kaçarlar ülkesinin çeviri beşiğine çevirmiştir ve şu nedenle Batı düşüncelerinin genişlenmesine neden olmuştur.

Çevrilen kitapların sayısına bakıldığında çevirilerin birçoğu ne yazık ki Azerbaycan Türkçesine değil, Farsçaya çevrilmiş ve Farsçanın çeviri repertuarının genişlenmesine neden olmuştur. Mirze

37

Muhammetrezi Tebrizi Fransa, Nemçe ve Rusya Savaşları kitabını Türkçeden Farsçaya çevirmiştir. Elde olan kaynaklara bakıldığında bir sürü kitapların Osmanlıcadan çevrilmesini örnek vermek olur, ancak yine şu kitaplar da Osmanlıcadan Farsçaya çevrilmiştir. Elbette Farsçaya çevrilen ilk kitap yine Mirze Muhammetrezi Tebrizi'nin Havadisname adlı kitabıdır, şu kitap Osmanlıcadan Farsçaya çevrilmiştir (Kiyanfar, 1989:23).

Abbas Mirze'nin ilk çevirttirdiği kitapların sırasında yine ordu için çevrilen kitaplara da değinmek olur. Mirze Rıza bir ordu mensubu olarak bir sürü ordu yönetimi ve donanımı ile ilgili kitaplar çevirmiştir. Azerbaycan ordusunun en çok ihtiyaç duyduğu kitaplarda işte şu kitaplardı ve Ruslar ile savaş şu kitapların çevirisine bir tetik gibi olmuştur. Şu kitaplar sırasında Guibert'in ordu ile ilgili kitapları en önemli yeri tutmaktadır.

Nasiriddin Şah dönemi çeviri işlerinin en geliştiği devirdir. Şah Avrupa'dan döndükten sonra bir sürü bakanlıkların açılışına emir verdi, o sıradan Bilim, Telgraf ve Maden bakanlığıydı. İşbu bakanlığın da en ihtiyacı olan konu, çeviri meselesiydi. Şu bakanlığın bir alt seviyesinde İntibaat (Gazetecilik ve Yayım anlamında) kurumu vardı ve bakanlığın açılışından hemen sonra yazarlar ve çevirmenler işe alındı. Adı geçen kurumda İngilizce, Fransızca, Türkçe, Arapça, Rusça, Almanca ve Hintçe çevirmenler çalışmaktaydılar, ancak kaynak olarak en çok çevrilen dil Fransızcaydı. Genel olarak bakıldığında Abbas Mirze dönemi çeviriler İngilizce ağırlıklıdır ancak Nasiriddin Şah döneminden başlayarak Fransızca daha ağır basmaktadır.

Nasiriddin Şah döneminde edebi çerilere de rastlamak olur, elbette edebi çevirilerin geçmişi Abbas Mirze dönemine dayansa da anacak sayıları çok azdır, ancak Nasiriddian Şah döneminden beri edebi çevirilerin sayı çoğalmıştır. Şu çeviriler Fars ve Türk edebiyatını derinden etkilemiştir. Yeni edebi türlerin gelişmesi, yeni şiir, roman ve kısa hikâyelerin yazılması hep çevirilerin etkisi altında olmuştur. İlk defa olarak Mirze Fethali Ahuntzade İran'da tiyatro yazmıştır. Gerçi tiyatronun Türk edebiyatına girişi yazı ile başlamıştır ancak Fars kültürüne tiyatronun gelişi çeviri ile başlamıştır. Mirze Fethali Ahuntzade'nin Azerbaycan Türkçesiyle yazdığı tiyatrolar Farsçaya çevrilip ve sahneye çıkmıştır. İran'da Farsça yazılan tiyatro tarihlerinde genellikle Ahuntzade'nin önemli rolü görmezden gelinir. Tarih kitaplarının da Avrupa dillerinden çevirisi yukarıda değinildiği gibi yine Kaçarlar devrinden başlamıştır.

Gazetecilik Nasiriddin Şah döneminin en önemli başarılarından biridir. O dönemin en önemli gazetelerinden Vakayi-i İttifakiye, Azerbaycan, Ruzname-i İlmiye-i Devleti Aliye-i İran v.b gazeteler hep Kaçarlar devrinden yayımlanmaya başlamıştır. Bazı gazeteler de İran dışında basılırmış, o cümleden Ahtar, Hebl-ül Metin, Süreyya vb. gazetelerin adını çekmek olur.

Yukarıda yazılan gelişimlerde Şah ve onun kabinesinin çeviri ve telif işlerinden himayeleri önemli rol taşımaktadır, eğer Kaçarlar devrinde başlayan çeviri harekâtını İran'a ve özellikle Tebriz'e çağdaşlığın gelişi olarak göz önünde bulundurursak dört kişinin adını çekmek vazgeçilmezdir; Abbas Mirze, Nasirddin Şah, Emir Kebir, İtimadulsaltana (Marağalı Muhammet Hasan Han Mukaddem).

Abbas Mirze Avrupa dillerinden çeviriyi başlatmış, Nasiriddin Şah genişletmiş, Emir Kebir çevirilerin etki ve gelişmelerini devlet sektörüne uygulamış ve son olarak İtimadulsaltana da Nasirddin Şah'ın bakanı olarak çeviri işlerinin devlet ve özel sektöre geçmesini sağlamıştır ve yönetmiştir.

İran'da yaşayan milletlerin Avrupalılar ile ilk karşılaşmaları (Siyasi olarak) Safeviler döneminden başlamıştır ancak güçlü Türk devletler iş başında olduğundan dolayı Batılı düşünceler ile tanışmak merakı olmamıştır. Rusya'nın İran'a karşı saldırıları ve onların yeni silahlara sahip olmaları, İran'ın ne kadar eski ve işe yaramayan bir ordu sistemine sahip olduğunu gösterdi ve çeviri sözü giden sorunların giderilmesi için başlatıldı.

38

Yukarıda değinildiği üzere çeviri kendi etkisini ordudan tutmuş edebiyat ve bilime kadar gösterdi. Siyaset dünyasında da yeni kavramlar ve düşüncelerin ithal edilmesi Meşrutiyet Devrimine sebep oldu. Gerçek bir intibah dönemi oluşturmak için tarih kitapları çevrildi.

Bir milletin kültür repertuarını oluşturan etkenlerden biri çeviri olduğu bir gerçektir. Evan- Zohar'ın ortaya koyduğu kültür repertuarı kavramı yukarıda değinilen konuların hep bir arada bulunduğu noktayı incelemeye çalışmıştır. Başka bir kültürden erek kültüre çeviri yoluyla taşınan her bir konu, kendisiyle yenilikler getirir. Ulusal repertuar, bir başka deyişle çoğuldizge, ulusal yazın, çeviri yazın, tarih gibi bir ulusun kültürel varlığını oluşturan öğelerin toplamıdır. Repertuar içinde yer alan bu öğelerin her birinin ayrı ayrı birer sistem olarak ele alınması ve bu sistemlerin hem kendi içlerindeki ilişkilerin hem de birbirleriyle olan ilişkilerinin (alışverişin) incelenip bir sistemler topluluğu (çoğuldizge) olarak değerlendirilmesi 1970'lerde Itamar Even-Zohar'ın geliştirerek günümüze kadar getirdiği 'yazın birbiriyle sürekli ilişki içinde olan birçok sistemden meydana gelen bir sistemler topluluğudur' kuramına dayanır (Even-Zohar, 1978: 117).

Zohar'ın düşüncesine dayanarak İran'ın çeviri yazın dizgesinde önceden bulunmayan Avrupa dillerinden çeviri erek kültürde bir repertuarın oluşumuna neden olur. Bu kurama göre, repertuar içinde yer alan sistemlerden biri olan yazın da kendi içinde 'ulusal yazın', 'çeviri yazın' gibi farklı sistemleri barındırır.Ulusal yazın bir ulusun kendi yazarlarının ürettiği yerli eserlerin toplamıdır. Bu eserler okur talebine göre 'moda olan' ve 'moda olmayan' ya da eleştirmenlerin değerlendirmelerine göre 'yüksek' bir başka deyişle 'saygın' ya da 'aşağı' yani 'saygın olmayan' yazın olarak sınıflandırılır. Moda olan eser yazın sistemi içinde merkeze yerleşir. Ancak bir süre sonra kemikleşip, güncelliğini yitirerek merkezdeki yerini kaybeder ve çevresel konuma düşer. Çevresel konumda yer alan bir başka eser moda olarak merkeze yerleşir. Bu sürekli ve tekrarlanan bir devinimdir. Bu devinim içinde yer alan bir başka öğe ise 'çeviri yazın'dır. Ancak Itamar Even-Zohar'ın da belirttiği gibi 'çeviri yazın sadece çevrilmiş yazınsal yapıtların toplamı değil, yapısı ve işleviyle bir sistem olan metinler topluluğudur' (125), çünkü çevirilerde de yazında var olan kültür ve dil bütünlüğü, uyumu vardır. Çeviri eserler de yazın sistemi içinde, ulusal yazının yanında yer alır ve ulusal yazının kendi içinde merkeze yerleşecek nitelikte eserler üretemediği dönemlerde devreye girerek, merkeze yerleşir. Bu şekilde onu etkileyerek, biçimlendirir. Bu duruma üç koşul neden olabilir.

Bu koşullar ulusal yazının:

1) henüz 'genç' ve yerleşme sürecinde olması 2) 'çevresel' ve/veya 'güçsüz' durumda olması

3) dünüm noktaları, bunalımlar ve yazınsal boşluklar yaşamasıdır

Birinci durumda, genç ve yerleşme sürecinde olan ulusal yazın kısa zamanda tüm yazın türlerinde önemli metinler üretemediğinden, başka ulusal yazınların repertuarlarından çeviri yolu ile aldığı eserlerin katkısıyla kendi repertuarını oluşturur.

İkinci durumda, ulusal yazın güçsüz ve/veya çevresel konumdadır. Kaynakları sınırlı olan ve bu yüzden çevresel konumda kalan ulusal yazın, merkezde yer alabilecek nitelikteki eserleri üretemez ve bu boşluğu çeviri yazın doldurur. Bu gibi durumlarda merkeze yerleşen çeviri yazının ulusal yenilik hareketini başlatma olasılığı da yüksektir. Bunun sonucu olarak ulusal yazın yabancı yazına göre şekillenir çünkü çeviri yazın ulusal yazın için örnek oluşturur. Kendi içinde yeni bir seçenek bulamayan yerli yazın da doğal olarak bunu daha güçlü olan yabancı bir yazından çeviri yolu ile 'ithal' eder.

Üçüncü ve son durum ise ulusal yazının devingenliğini yitirmesi, dönüm noktaları yaşaması ve yerleşmiş örneklerin yeni kuşaklar için artık geçerli olmadığı dönemlerdir. Bu dönemlerde çeviri yazın, merkez konumlu yazınlarda bile merkeze yükselebilir. Ulusal yazın içinden kabul edilebilir

39

hiçbir. Örnek çıkmadığı zamanlarda oluşan 'yazınsal boşluk' yabancı yazından çeviri yolu ile kendi sistemi içine aldığı eserlerle dolar ve çeviri yazın merkeze yerleşir. Bunalımlar dolayısıyla temas halinde olduğu yabancı yazınlarda bulunan. Örnekleri üretemeyen ulusal yazınlarda bu durum sürekli olabilir. Yazınımızda bu tür uzun süreli bunalım dönemleri yaşandığı söylenemez. Ancak daha önce verilen örneklerde de görüldüğü gibi sadece kısa süreli yazınsal boşluklar yaşanmıştır. Özet olarak, hem ulusal hem de çeviri yazın ulusal repertuarın önemli birer öğesidir. Her ikisi de başlı başına bir 'kurum' dur ve aynı kitle iletişim araçları (gazete, radyo, televizyon, vb.) ve eğitim kurumları (üniversiteler dâhil tüm okullar) gibi ulusal repertuarın oluşmasında önemli bir rol oynarlar. Farklı ulusların farklı repertuarları arasında oluşturduğu köprü ile çeviri yazın daha da büyük bir önem kazanır çünkü bu köprü sayesinde insanlar dolayısıyla uluslararasındaki iletişim ve paylaşım artar. Farklı yazınlar, farklı tarihler kısacası farklı kültürlerle tanışan insanlar birbirlerine yakınlaşır ve zaman içinde aralarında ortak noktalar oluşur. Bu ortak noktalar da çağımızın en önemli ve gerekli özelliklerinden biri olan küreselleşme sürecinde göz ardı edilemeyecek bir rol oynar.

Yukarıda verilen üç koşula dayanarak, aşağıdaki sonuçlara varmak mümkündür.

3.SONUÇ

İran'da çeviri edebiyat güçsüz olduğu için, özellikle Avrupa'da gerçekleşen değişim dönüşümlerden habersiz kalmıştır. Avrupa ile değiş tokuşlar ve özellikle yukarıda değinilen İran-Rus savaşları çeviri edebiyatının Genç zamanında denk gelir. Sözü giden dönem Abbas Mirze'den başlayarak Kaçarlar döneminin sonlarına kadar sürmüştür. Meşrutiyet Devrimi sözü edilen dönüm noktalarının en önemlisi sayılabilir. Asıl çeviri nedeni boşlukları doldurmak olmuştur. Yerli yazının boşluklarını doldurmak ve dünya ile yeni ilişkiler kurma talebi çevirini İran toplumuna zorunlu kılmış ve Tebriz şehrinin bu gelişimde rolü vurgulanmalıdır. Tebriz İran'ın ilkinler şehri olduğu için çevirinin de beşiği sayılır. Genç çeviri yazını bu şehirde genişleyen baskı sisteminin etkisi altında olmuştur. Baskı ve yayım sisteminin gelişimi çeviri dünyasına büyük hizmetler etmiş ve çeviri yazını ve çeviri repertuarını gelişiminde büyür rol oynamıştır.

Ne yazık ki bu sistemin İran'da Türk edebiyatından ziyade hizmeti Türklerin eli ile Fars yazın dizgesine olmuş ve Pehlevi döneminden başlayan baskılar ve yasaklar altında Türk çeviri yazını her konuda geri kalmıştır. İslam devriminden sonra da yasaklar devam etmiş ancak kitap yayımının yasakları kaldırıldıktan sonra ve bir sürü akademik çeviri eğitimi alan gençlerin sayesinde geçen 20 yıldan beri Avrupa dillerinden Azerbaycan Türkçesine çeviri hareketi canlanmaya başlamıştır. Türkçede de doldurma amacı ilk neden olarak görünmektedir. Dünya edebiyatını kendi dilinde okuma merakı ve Türkçeye çeviri repertuarı oluşturmak bu çalışmaların nedeni sayılabilir.

KAYNAKÇA

Ahmet Mohseni ve Arsine Haçatourian Saradehi (2011): ''Kaçarlar Döneminde Çeviri'', Payam-e Baharestan, No. 11, 3. Yıl, 787-797

Behdoudi, Hedayatollah (1990): İran ve Rusya Savaşlarında Edebiyat, Soure-ye Mehr, 70.

Even-Zohar, Itamar (1978): Literature and Translation: New Perspectives in Literary Studies, Leuven: Acco

Kiyanfar, Jamshid (1999): Kaçalar Döneminde Çeviri, Başlangıçtan Nasiriddina Şah Dönemine

Kadar, Danesh, No. 10, 24

Mostofi, A. (1997): The Administrative and Social History of the Qajar Period (N.M. Glenn, Trans.) (1. Cilt) COsta Mesa, C.A: Mazda. (Orijinal kitap 1950'de yayımlanmıştır)

40

Paker, Saliha (1988): Tanzimat Döneminde Avrupa Edebiyatindan çeviriler: Çoğul-dizge

KuramıAçısından Bir Değerlendirme, Metis çeviri I

41

Türk Dünyasında İlk Profesyonel