• Sonuç bulunamadı

Günümüz Türk eğitim sistemi ve öğrenci profili (Kırıkkale örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Günümüz Türk eğitim sistemi ve öğrenci profili (Kırıkkale örneği)"

Copied!
631
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI

GÜNÜMÜZ TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE ÖĞRENCİ PROFİLİ (KIRIKKALE ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Şahsenem PINAR

Tez Danışmanı

Doç. Dr. İbrahim MAZMAN

Aralık-2016

Kırıkkale

(2)
(3)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI

GÜNÜMÜZ TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE ÖĞRENCİ PROFİLİ (KIRIKKALE ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Şahsenem PINAR

Tez Danışmanı

Doç. Dr. İbrahim MAZMAN

Aralık-2016

Kırıkkale

(4)
(5)

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum Günümüz Türk Eğitim Sistemi ve Öğrenci Profili (Kırıkkale Örneği) adlı çalışmanın, tarafımdan bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve faydalandığım eserlerin kaynakçada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak faydalanılmış olduğunu beyan ederim.

……./……/2016

Şahsenem PINAR

(6)

Bir ülkenin gelişmesi, gerek sosyal gerekse ekonomik yapısında her yönden sağlıklı ilişkilerin kurulmasına bağlıdır. Özellikle son zamanlarda kalkınma ile eğitim arasında güçlü bir bağın olduğunun ortaya konulması, sosyal gelişme ve ekonomik ilerlemeyi sağlayacak tek gücün eğitim olduğunu göstermektedir.Bu durum ise ülkelerin, dinamik bir yapıya sahip olan eğitimde de toplumun değerleri ve imkanları doğrultusunda içinde bulunulan çağa uygun değişiklikler yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de özellikle son zamanlarda eğitim sisteminde bir takım değişikliklere gidildiği görülmektedir.

Eğitimde kaliteyi arttırmak ve Cumhuriyet’ten beri temel hedefimiz olan çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak amacıyla yapılan bu değişikliklerin eğitim sisteminin uygulama alanları olan okullarda tam olarak uygulanamadığı ve buna bağlı olarak da okullarda var olan sorunlara yenilerinin eklendiği görülmektedir.Tüm bu sorunlar da özellikle ortaöğretim okullarında sorunlu bir öğrenci profilinin ortaya çıkmasında önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, son zamanlarda Türk eğitim sisteminde meydana gelen değişiklikler, bu değişikliklerin yol açtığı sorunlar ve bu sorunların gölgesinde ortaya çıkan öğrenci profilini ortaya koyması açısından büyük önem arz etmektedir.

Bu çalışmanın her aşamasında önemli yönlendirmeleri, fikirleri, bilgi ve deneyimleriyle bana güven veren, yardımcı olan tez danışmanım Sayın Doç. Dr.

İbrahim MAZMAN’a ve büyürken ortak zamanımızdan çaldığım canım oğlum ve kızıma sonsuz teşekkür ederim.

(7)

ÖZET

Pınar, Şahsenem, “Günümüz Türk Eğitim Sistemi ve Öğrenci Profili (Kırıkkale Örneği)”, Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale, 2016.

Bu çalışma, ülkemiz eğitim sisteminde son 15 yılda meydana gelen değişiklikler ve bu değişikliklerin ortaya çıkardığı sorunları ortaya koymak, ayrıca eğitim sistemindeki bu sorunların ortaöğretim okullarına yansıması ve bu sorunların gölgesinde nasıl bir öğrenci profilinin ortaya çıktığını sorgulamak amacıyla yapılmıştır. Bu bağlamda öncelikle teorik kısımda eğitim sisteminde son zamanlarda ön plana çıkan sorunlar üzerinde durulmuş, daha sonra sistemdeki bu sorunların ortaöğretim okullarında yol açtığı sorunlara yer verilerek, bu sorunların ortaya çıkardığı öğrenci profilini tespit etmek amacıyla Kırıkkale İli özelinde ortaöğretim okullarında anket çalışması yapılmıştır. Araştırmaya veri toplamak amacıyla hazırlanan anket formu, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Kırıkkale il merkezindeki çeşitli türdeki sekiz lisede 2015-2016 eğitim-öğretim yılında öğrenim görmekte olan 280 öğrenciye uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 23 programında analiz edilmiş ve parametrik test tekniklerinden ANOVA testi kullanılmıştır.

Tüm bu çalışmalar sonucunda eğitim sistemimizde eskiden beri var olan sorunların çözülemediği gibi dünyadaki gelişmelere paralel olarak eğitim sistemimizde yapılan değişikliklerle yeni sorunların gündeme geldiği ve buna bağlı olarak da sorunlu bir öğrenci profilinin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu sorunlu öğrenci profilinin ortadan kaldırılıp geleceğe güvenle adım atacak, ülkesini daha ileriye taşıyacak bir gençliğin oluşması için de sadece eğitim sistemi ve okullara değil, toplumun tüm kurumlarına önemli görevler düştüğü sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Eğitim, Eğitim sistemi, Ortaöğretim okulları, Öğrenci profili.

(8)

ABSTRACT

Pınar Şahsenem, today’s Turkish Education System and student profile (Example of Kırıkkale), Graduate thesis, Kırıkkale, 2016.

This work has been done to put forward to the changes which accured in the last 15 years and the problems which these changes has made and also the reflectıon of these problems to secondary educatıon and to questıon what kınd of student profile could appear in the shadow of these problems. İn this point, firstly, in theoratical section, it has been dealt with the problems which occured in the educatıon system recently, than it has been handled with the problems which occured at the secondary educatıon and by the aıd of this, some surveys has been made at secondary schools in Kırıkkale to demonstrate the student profile which these problems has made. The survey form which is prepared for gathering informatıon for the inquiry has been applied to 280 students who has been educating in 2015-2016 educatıon year, in eight different high schools related to Ministry of Educatıon, in the centre of Kırıkkale city. The datas which were hadled has been analysed at SPSS 23 programme and ANOVA test which is a parametric test has been used.

At the end of all these studies, it has been seen that, these problems which have been appeared in our educatıon system can not be solued and however new problems have occured corres pondingly to the development in the World with the changes which are made in our educatıon system and related to these events a new student profile with the problem has appeared. And the and of these studies, it has been seen that for disappearing this student profile with the problem and for creating a youth which take step to the future safely and also carrying the country into the future, not only the educatıon system and schools but also all the establishments in the society have to make their duties.

Key Words: Educatıon, Educatıon System, Secondary Schools, Student Profile.

(9)

KISALTMALAR

ABGS : Avrupa Birliği Genel Sekreterliği

BEPAM : Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi

BYTK : Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu

EAP : Ağ Erişimi için Genişletilebilir Kimlik Doğrulama Protokolü ECTS : Avrupa Kredi Transfer Sistemi

IEA : Uluslar Arası Eğitim Başarısını Değerlendirme Kuruluşu İBBS : İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması

İKV : İktisadi Kalkınma Vakfı İLO : Uluslararası Çalışma Örgütü MEDA : Avrupa Birliği Akdeniz Programı NADEG : Nesiller Arası Düşük Fırsat Grubu NAYEG : Nesiller Arası Yüksek Fırsat Grubu OECD : Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ÖRAV : Öğretmen Akademisi Vakfı

PIRLLS : Uluslararası Okuma Becerilerinde Gelişim Projesi PİSA : Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Program SETA : Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı TALIS : Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Araştırması TIMMS : Uluslararası Matemetik ve Fen Araştırması TÜSİAD : Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği

UNESCO : Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü

(10)

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo: 1. Örneklem Grubu ve Özellikleri ... 495 Tablo: 2. Günümüz Okullarındaki Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 497 Tablo: 3. Günümüz Öğrenci Sorunlarıyla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 511 Tablo: 3.1. Zararlı Madde ve Alışkanlıklardan Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 511 Tablo: 3. 2. Eğitim Sisteminden Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 512 Tablo: 3. 3. Sosyal İlişkilerde Yaşanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 513 Tablo: 3. 4. Ailevi Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 514 Tablo: 3. 5. Cinsiyet Ayrımından Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 515 Tablo: 3. 6. Değerlerin Kaybolmasıyla İlgili Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar 516 Tablo: 3. 7. Sınav Kaygısının Yol Açtığı Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar 517 Tablo: 3. 8. Okullarda Öğrencilerin Maruz Kaldığı Fiziksel ve Psikolojik Şiddetten Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 518 Tablo: 3. 9. Okullardaki Disiplin Cezalarından Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 519 Tablo: 3. 10. Ergenliğin Getirdiği Ruhsal Sıkıntılardan Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 520 Tablo: 4. Günümüz Okullarındaki Sorunlar Açısından Okul Gruplarının Karşılaştırılmasıyla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 522 Tablo: 5. Günümüz Öğrenci Sorunları Açısından Okul Gruplarının Karşılaştırılmasıyla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 536 Tablo: 6. Günümüz Okullarındaki Sorunlar Açısından Sınıf Gruplarının Karşılaştırılmasıyla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 540 Tablo: 7. Günümüz Öğrenci Sorunları Açısından Sınıf Gruplarının Karşılaştırılmasıyla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 547

(11)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... i

ÖZET... ii

ABSTRACT ... iii

KISALTMALAR ... iv

TABLOLAR ... v

İÇİNDEKİLER ... vi

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1. Eğitim ve Eğitimin Sistemleşmesi ... 4

1.1.1. Eğitim ve Eğitimle İlgili Temel Kavramlar ... 4

1.1.2. Eğitim Sistemi ... 19

1.1.3. Eğitim Sisteminin Öğeleri ... 21

1.2. Eğitim ve Öğrenme Kuramları ... 24

1.2.1. Temel Eğitim Paradigmaları ... 24

1.2.1.1.İşlevselci Paradigma ... 24

1.2.1.2. Çatışmacı Paradigma ... 25

1.2.1.3. Yorumcu Paradigma... 26

1.2.1.4. Eleştirel Pedagoji Kuramı ... 27

1.2.2. Temel Öğrenme Kuramları ... 29

1.2.2.1. Davranışcı Kuram ... 30

1.2.2.2. Sosyal Öğrenme Kuramı ... 32

1.2.2.3. Duyuşsal Kuram ... 35

1.2.2.4. Bilişsel Öğrenme Kuramı ... 37

1.2.2.5. Yapılandırmacı Yaklaşım... 39

1.2.2.6. Nörofizyolojik Kuram ... 41

1.3. Türk Eğitim Sistemi ... 43

1.3.1. Türk Eğitim Sisteminin Amaçları ... 43

1.3.2. Türk Eğitim Sisteminin Temel İlkeleri ... 44

(12)

1.3.3. Türk Eğitim Sisteminin Cumhuriyetten Günümüze Tarihsel

Gelişimi ... 47

1.3.4. Günümüz Türk Eğitim Sistemi ... 58

1.3.4.1. Günümüz Türk Eğitim Sistemi’ndeki değişiklikler ... 58

1.3.4.2. Günümüz Türk Eğitim Sisteminde Eğitim ve Öğretim Kuramları ... 61

1.3.4.3. Günümüz Türk Eğitim Sisteminin Yapısı ... 63

1.3.4.3.1. Örgün Eğitim Genel Yapısı ... 63

1.3.4.3.1.1. Okul Öncesi Eğitimi ... 64

1.3.4.3.1.2. İlk Öğretim ... 64

1.3.4.3.1.3.Orta Öğretim ... 65

1.3.4.3.1.4. Yüksek Öğretim ... 66

1.3.4.3.2. Yaygın Eğitim Genel Yapısı ... 67

1.4. Günümüz Türk Eğitim Sisteminin Sorunları ve İhtiyaçlarına Genel Bakış68 1.4.1. Türk Eğitim Sistemi’nin Yapısal Sorunları... 75

1.4.2. AB Eğitim Politikalarının Ülkemiz Eğitim Politikalarına Yansıması ve Uygulamadaki Sorunlar ... 138

1.4.3. Öğretmenlerin Yetiştirilmesi ve Yerleştirilmesindeki Sorunlar .. 186

1.4.4. Merkezi Sınav Sistemi ve Sosyo-ekonomik Etkileri ... 217

1.4.5. Eğitimde Fırsat ve İmkân Eşitliği Sorunu ... 231

1.4.6. Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Sorunu ... 254

1.5. Türk Eğitim Sisteminin Temel Birimi Okul ... 279

1.5.1. Günümüz Ortaöğretim Okullarındaki Sorunlar ve Çözüm Yolları283 1.5.1.1. Okul Yönetiminden Kaynaklanan Sorunlar ... 283

1.5.1.2. Akademik Sorunlar ... 329

1.5.1.3. Okullarda Teknoloji Kullanım Düzeyi ve Karşılaşılan Sorunlar ... 396

1.5.1.4. Okullarda Disiplin Sorunları ve Şiddet ... 413

1.5.1.5. Okullarda Değerler Eğitimi ve Uygulamadaki Sorunlar .. 452

(13)

İKİNCİ BÖLÜM YÖNTEM

2.1. Problemin İfadesi ... 488

2.2. Hipotezler ... 488

2.3. Varsayımlar ... 489

2.4. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları ... 489

2.5. Araştırmanın Evren ve Örneklemi ... 489

2.6. Veri Toplama Tekniği ... 490

2.7. Verilerin Analizi... 490

2.8. Konuyla ilgili yapılmış Araştırmalar ... 491

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR VE YORUM 3.1. Örneklem Grubu ve Özellikleri ... 494

3.2. Günümüz Okullarındaki Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 497

3.3. Günümüz Öğrenci Sorunlarıyla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 511

3.3.1. Zararlı Madde ve Alışkanlıklardan Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 511

3.3.2. Eğitim Sisteminden Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 512

3.3.3. Sosyal İlişkilerde Yaşanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar……….513

3.3.4. Ailevi Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 514

3.3.5. Cinsiyet Ayrımından Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 515

3.3.6. Değerlerin Kaybolmasıyla İlgili Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 516

3.3.7. Sınav Kaygısının Yol Açtığı Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 517

3.3.8. Okullarda Öğrencilerin Maruz Kaldığı Fiziksel ve Psikolojik Şiddetten Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar..518

(14)

3.3.9. Okullardaki Disiplin Cezalarından Kaynaklanan Sorunlarla İlgili

Bulgular ve Yorumlar ... 519

3.3.10. Ergenliğin Getirdiği Ruhsal Sıkıntılardan Kaynaklanan Sorunlarla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 520

3.4.Günümüz Okullarındaki Sorunlar Açısından Okul Gruplarının Karşılaştırılmasıyla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 522

3.5. Günümüz Öğrenci Sorunları Açısından Okul Gruplarının Karşılaştırılmasıyla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 535

3.6.Günümüz Okullarındaki Sorunlar Açısından Sınıf Gruplarının Karşılaştırılmasıyla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 540

3.7.Günümüz Öğrenci Sorunları Açısından Sınıf Gruplarının Karşılaştırılmasıyla İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 547

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 550

KAYNAKLAR ... 568

EKLER ... 614

(15)

Gençler, bir ülkenin geleceğinin güvencesi olduğu kadar politik ve ekonomik açıdan da önemli bir güçtür. Bu anlamda bütün ülkelerde gençlerin geleceklerinin güvence altına alınması ve onların eğitimine önem vererek bireysel ve toplumsal açıdan yeterli özelliklerle donatılması amaçlanmaktadır. Çağdaş eğitim anlayışa göre eğitim; bireyin bedensel, duygusal, düşünsel ve sosyal yeteneklerinin kendisi ve bulunduğu toplum için en uygun düzeyde gelişmesi sürecidir. Bu anlayışa göre eğitimin amacı, kişiye yaşamda etkin ve üretken bir birey olacak donanımları kazandırmaktır. Bu donanımlar kuşkusuz sadece bilgi, beceri değil, psiko-sosyal özellikleri de kapsayan bir davranış değişikliklerini kapsamaktadır.

Gençlerde olumlu davranış değişiklikleri oluşturabilmek için de öncelikle eğitim sistemi ve bu sistemin birimi olan okullarda var olan sorunların tespit edilip çözülmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu araştırmanın konusunu, Türkiye’deki güncel eğitim sisteminin yapısındaki sorunlar ve bu sorunların gölgesinde ortaya çıkan öğrenci profili oluşturmaktadır. Bu bağlamda günümüzdeki eğitim sistemi ve eğitim sisteminin temel yapı taşını oluşturan ortaöğretim okullarındaki sorunlar ortaya konulup geçmiş dönemdeki eğitim sistemlerinde görülen sorunlarla karşılaştırmalı olarak incelenecek ve bu sorunların gölgesinde oluşan Kırıkkale İli özelinde ortaöğretim seviyesindeki öğrenci profili ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır.

Bu araştırmanın amacı; Günümüz Eğitim sistemi ve ortaöğretim okullarındaki sorunlar ve bu sorunlara paralel olarak değişim gösteren öğrenci profilini incelemektir. Sürekli değişen Eğitim sisteminde amaçlar, amaç davranışlar, yöntemler, araç-gereç gibi unsurlar değerlendirilerek eksiklik ve yetersizlikleri ortaya çıkarmaktır. Ayrıca 2000 yılından günümüze kadar geçen süreçte değişen eğitim sistemini ve Kırıkkale örneği bazında öğrenci profilini incelemektir.

Günümüz eğitim sistemini ele alıp inceleyerek 2000-2015 yılları arasında yapılan değişikliklerin ve bu değişikliklerin olumlu ve olumsuz yönlerinin ortaya konulması, yeterlilik düzeyinin ortaya çıkarılması, ayrıca bir Eğitim-öğretim programı müfredatının incelenerek daha sonra yapılacak olan araştırmalar için katkı sağlayacak bir araştırma olarak önemlidir. Aynı zamanda bu araştırma, Kırıkkale İli’ndeki öğrencilerinin özelliklerini ve sorunlarını irdeleyen betimsel bir çalışma olarak planlanmıştır. Araştırmanın evrenini Kırıkkale il merkezinde ortaöğretimin

(16)

lise seviyesinde öğrenim gören öğrencilerden oluşması, Kırıkkale İli’nin öğrencilerinin profilini göstermesi bakımından önemlidir. Lise gençliğini tanımak, sorunlarını ortaya koymak, gereksinimlerini daha iyi anlamak ve ihtiyaca yönelik hizmetler düzenlemek açısından bu araştırmanın katkı getireceği umulmaktadır.

Daha önce, değişen eğitim sistemi ve öğrenci profilinin bazı konularının müfredattaki yeri ile ilgili olarak araştırmalar yapılmıştır. Ancak günümüz eğitim sistemindeki sorunların ortaöğretim okullarına yansıması ve bu yansımalar ışığında Kırıkkale İli özelinde ortaya çıkan öğrenci profili ile ilgili araştırmalar yapılmamıştır.

Dolayısıyla çalışmamızın bu bakımdan literatürdeki bir eksikliği gidermesi hedeflenmektedir.

Araştırmada belirtilen bu hedefi gerçekleştirmek için daha çok arşiv incelemesine dayalı kaynak tarama yöntemi kullanılmıştır. Ayrıca 2000-2015 yılları arasında eğitim sisteminde meydana gelen değişimler de ele alınacağından karşılaştırma tekniği de sık sık başvurulan diğer bir yöntemdir.

Günümüzün vazgeçilmez bilgi toplama aracı olan internet, kuşkusuz bu çalışmada da önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Başta MEB’in olmak üzere çeşitli web sayfaları detaylıca incelenmiştir. Ayrıca çalışmada cumhuriyet dönemi eğitim sistemine de yer verileceği için bir nevi tarihi kaynakları incelemeye dayalı olduğundan arşiv çalışması zorunluluk gerektirmiştir. Bu nedenle Yayımlar Dairesi Başkanlığı’nın arşiv kaynaklarının incelenmesi önem arz etmektedir. Sözü edilen kurul kütüphanesi ile çeşitli üniversite kütüphanelerine ve Kırıkkale Üniversitesi kütüphanesi başta olmak üzere gidilerek kaynak taraması yapılmış, özellikle o dönemlerdeki gelişmelerle ilgili çalışmalara ulaşma yolları aranmıştır.

Dört bölümden oluşan bu araştırmanın birinci bölümü olan “Teorik ve Kavramsal Çerçeve” bölümünde eğitim, eğitimin sistemleşmesi ve eğitimle ilgili temel kavramlara yer verilerek, eğitim ve öğrenme kuramları hakkında bilgi verilmektedir. Ayrıca bu bölümde Türk eğitim sisteminin amaçları, temel ilkeleri, cumhuriyetten günümüze tarihsel gelişimi üzerinde durularak, günümüz Türk eğitim sisteminin yapısı ve bu yapıda meydana gelen değişiklikler incelenmektedir. Daha sonra günümüz Türk eğitim sistemi ve bu sistemin uygulama alanları olan ortaöğretim okullarındaki sorunlara yer verilmektedir. Araştırmanın ikinci bölümünde; yöntem hakkında bilgi verilmektedir. Üçüncü bölümünde; araştırmada elde edilen bulgular ve bu bulgular çerçevesinde yapılan değerlendirmeler ve

(17)

yorumlar yer almaktadır. Araştırmanın sonuç bölümünde ise; günümüz Türk eğitim sistemi ve ortaöğretim okullarındaki sorunlar ve bu sorunların gölgesinde ortaya çıkan öğrenci profili arasında ilişki kurularak, bazı önerilerde bulunulmaktadır.

(18)

TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.1. EĞİTİM VE EĞİTİMİN SİSTEMLEŞMESİ

Eğitim, hem ülkelerin kalkınmasında hem toplumların gelişmesinde hem de toplumlardaki bireylerin kişisel olarak gelişimlerinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Ülkelerin toplumsal gelişimlerinin yanında ekonomik ve politik gelişimleri de eğitimle doğrudan ilgilidir.

Eğitim sistemine bakıldığında ise ülkelerin kendi toplumsal ve kültürel yapıları ile coğrafi konumlarına uygun şekilde eğitim sistemleri geliştirdikleri görülmektedir. Genellikle ülkelerin kendilerine özgü eğitim sistemleri bulunmaktadır ve eğitim sistemi toplumun gelişmesine, değişmesine ve aydınlanmasına etki etmektedir. Ülkelerin, eğitim sistemlerinin sağlamakta olduğu bu etkinin olumlu bir etki olabilmesi için diğer ülkelerin eğitim sistemlerini incelemeleri ve bu bağlamda kendi eğitim sistemlerinde bulunan sorunlara odaklanarak çözüm aramaları gerekmektedir (Yazıcı, 2009: 1). Ancak incelenen bu eğitim sistemlerinin olduğu gibi alınmamasına özen gösterilmelidir.

1.1.1. Eğitim ve Eğitimle İlgili Temel Kavramlar

Hem bireysel hem de toplumsal açıdan son derece önemli bir konu olan eğitim, kendisiyle bağlantılı olan bir takım kavramlarla birlikte ele alınmalıdır. Bu kavramlar hem eğitimin yardımcı elemanları, hem de eğitimin alt unsurları olarak düşünülebilir.

Geniş bir bakış açısıyla bakıldığında eğitimin insan varlığı ile doğrudan ilişkili olduğu ve insanın var olduğu ilk zamanlardan beri sürmekte olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. İnsanlar varlıklarını ve hayatlarını sürdürebilmek için çevreyle etkileşime girmektedir ve bu etkileşim sonucunda bir takım beceri, bilgi, tutum ve değerler elde etmişler ve bunları toplumdaki diğer bireylere aktarmışlardır. Buradan da anlaşılmaktadır ki eğitim ilkel toplumlarda bile görülmektedir ve insanlık tarihi kadar eskidir (Şenel, 2008: 4). Eğitimin bu kadar köklü bir geçmişinin olması onun hakkında çok fazla şeyin söylenmiş olduğunu da göstermektedir.

(19)

Eğitim kavramına bakıldığında, bu kavram ile ilgili günümüze kadar pek çok açıklamanın yapılmış olduğu görülmektedir. Yapılmış olan tüm açıklamalara yer vermek pek mümkün olmasa da genel olarak kabul görmüş olan tanımlar ve açıklamaları incelendiğinde eğitim hakkındaki bir takım tanımlar şu şekilde derlenebilir: “Eğitim, bireylerin hareketlerinde kendi yaşantıları aracılığıyla ve kasti olarak farklılaştırılmış işlevlik ortaya çıkarma aşamasıdır” (Variş, 1992: 13). Bu tanıma bakıldığında tanımın, eğitimin daha çok davranışsal boyutu üzerinde durduğu görülmektedir. Bu tanımdan yola çıkarak eğitimin yaşamda kazanılan çeşitli tecrübeler sonucunda kasıtlı bir davranış değişikliği olduğu yorumu yapılabilmektedir. Bir başka tanım ise şu şekildedir:

Eğitim kavramı geniş anlamda bireylerin toplum standartlarını, hayat yollarını ve inanışlarını kendisine kazandırmasında etkili olan tüm sosyal aşamalardır. Eğitim, kontrollü bir şekilde ilerleyen ve seçilmiş olan çevrenin, özellikle de okulun etkisi altında toplumsal yeterlilik ve kişisel gelişmeyi en iyi şekilde kolaylaştırmakta olan sosyal bir aşamadır.(Bayrak ve Yılmaz, 2005: 5)

Bu tanımda ise eğitimin sosyal tarafı üzerinde durulduğu görülmektedir. Bir toplum içerisinde yaşamak durumunda olan bireylerin, her türlü sosyal durum karşısında eğitimle iç içe oldukları çıkarsaması bu tanımdan yapılabilmektedir. Son olarak ise şu şekilde bir tanım dikkat çekmektedir: “Eğitim, bireylerin toplum yaşantısına hazırlanması amacıyla ihtiyacı olan beceri, tutum ve bilgileri kazanmasına ve karakterini geliştirmesine yardım etme aşamasıdır” (Taymaz, 1992:

2). Görüldüğü üzere eğitim genel anlamda bir aşama olarak kişilerin karşısına çıkmaktadır. Bu aşama kişileri geliştirmekte ve onları topluma hazırlamaktadır. Ve eğitim ile ilgili tanımlar değerlendirildiğinde görülmektedir ki bu aşama yaşam boyu sürmekte olan bir eylemdir. Aile ile başlamakta olan eğitim sosyal çevre ile devam etmekte ve okul hayatından iş hayatına, yaşamın tümüne etki etmektedir.

İnsanın doğumu ile başlamakta olup tüm hayatı boyunca devam eden bir süreç olmasının yanında eğitim, belirtildiği gibi insanın var oluşundan bugüne kadar sürmekte olan bir olgudur. Genel anlamda eğitim sözcüğü bir toplumdaki her kesimi ilgilendirmektedir. Bundan dolayı günlük yaşantı içerisinde kullanımı fazla olan sözcüklerden birisidir. Pek çok insanın eğitimin nasıl olması gerektiği ve ne olduğu ile ilgili fikirler öne sürmekte, tartışmalar gerçekleştirmektedir. Bu durum eğitimin ne kadar geniş bir anlama sahip olduğunun farkında olunmamasından dolayı

(20)

oluşmaktadır (Şenel, 2008: 3). Eğitimin insanlık tarihi kadar eski olması, bireylerin ve toplumun üzerinde şekillendirici ve geliştirici bir etkisinin olması onun ne kadar geniş bir kapsama sahip olduğunu göstermektedir. Eğitim sayesinde bireyler günlük hayatları içerisinde, örneğin alışveriş yaparken, bir takım kolaylıklar edinebilmektedir.

Toplum açısından eğitime bakıldığında ise kültür ve eğitimin iç içe olduğu ilk olarak göze çarpanlardan biridir. Toplumların varlıklarını sürdürebilmek için yeni nesillere kendi kültürlerini aktarmaları gerekmektedir. Kültür kavramı, “Bir toplumun tarihsel süreç içerisinde kullandığı ve yarattığı manevi ve maddi tüm değerler” olarak tanımlanmaktadır. Kültürle bağlantılı bir kavram olan kültürlenme için ise “toplumun kişileri kendi kültürünün beklenti ve istekleriyle uyum sağlayacak şekilde yetiştirmesi” tanımlaması yapılmaktadır (Fidan ve Erden, 1998: 2). Yani kültürel değerlerin kişiye aktarım sürecine kültürlenme denilmektedir. Bu süreç, aile ve çevre sayesinde bilinçsiz bir şekilde, kendiliğinden gerçekleşebilmektedir.

Kültürlenmenin kasıtlı ve bilinçli bir şekilde yapılmasına ise eğitim denilmektedir.

Yani eğitim için “kasıtlı kültürlenme süreci” tanımlaması da uygun olmaktadır.

Daha önce üzerinde durulduğu gibi eğitimin herkesi ilgilendiren ve geniş kapsamlı bir kavram olması onunla ilgili pek çok tanımın yapılmasına yol açmıştır.

Daha önceden yer verilmiş tanımların dışındakilere bakıldığında şu şekilde tanımlar göze çarpmaktadır: “Kişide kendi yaşantısı aracılığıyla ve kasıtlı kültürlenme yolu ile istenilmekte olan davranış değişikliğinin meydana getirilme süreci” (Demirel, 1999:

5). Bu tanımda kültürlenme kavramı karşımıza çıkmaktadır. Ve görüldüğü gibi bu kültürlenme işi kişinin kendi yaşantısında meydana gelmektedir. Yani eğitimin kişinin kendi yaşamı ve yaşantılarıyla doğrudan ilişkili olduğu söylenebilmektedir.

Bir başka tanım ise şu şekildedir: “Bireyin davranışlarında kasıtlı olarak ve kendi yaşantısı yoluyla istendik değişme oluşturma süreci” (Ertürk, 1994: 11). Burada dikkat çeken şey ise diğer tanımlarda da fark edileceği üzere davranış değiştirme durumu olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğitim için kısaca bir bireyde davranış değiştirme denilebilir. Önemli olan nokta ise bu davranış değişimim kişinin yaşantısı aracılığıyla yapılması ve kasıtlı olmasıdır.

Genel olarak eğitimciler arasında kabul görmekte olan tanım “Bireyin davranışlarında kasıtlı olarak ve kendi yaşantısı yoluyla istendik değişme oluşturma süreci” tanımıdır. Eğitimle ilgili bu tanımlamalar incelendiğinde bu tanımlarda

(21)

eğitimin üç temel özelliğinin vurgulandığı dikkat çekmektedir. Bu özellikler şu şekilde sıralanabilmektedir:

Eğitimin bir süreç olması: Kapsam ve zaman bakımından çok geniş ve aynı zamanda çok yönlü bir süreç olan eğitim süreci, birbirini takip eden ve birbiri üzerine biriken öğretme ve öğrenme etkinliklerinden oluşmaktadır. Eğitim süreci bugün başlayıp sonraki gün biten bir süreç değildir. Öğrenmenin meydana gelmesini sağlayan her çeşit etki, eğitim sürecinin bir parçası durumundadır.

Eğitim sonucunda kişide davranış değişikliklerinin meydana gelmesi:

Organizmanın etkilere karşı göstermekte olduğu tepki ya da tepkilere karşı göstermekte olduğu etki olarak tanımlaması yapılabilen davranışın ölçülebilir, gözlemlenebilir ve istendik olması eğitim açısından önem taşımaktadır.

Davranış değişikliğinin kişinin yaşantıları sonucunda meydana gelmesi: Kişinin çevresi ile kurduğu etkileşimin sonucunda kişide kalan izlere yaşantı denilmektedir. Bu izler birikerek kişinin davranışlarında değişiklikler meydana gelmesine sebep olmaktadır. (Gürkan, 2006: 4, Fidan, 1985: 10)

Bir davranış değiştirme işi olan eğitimin bir aşama olması ve tek bir aşama olmaması, bir süreç halinde olması yukarıda sıralanmış olan özelliklerde açıkça görülmektedir. Eğitim oldukça geniş bir süreci kapsamaktadır. Kişinin hayatı boyunca sürmekte olduğunun söylenmesi yanlış olmaz. Meydana gelen davranış değişikliklerinin kişinin kendi yaşam tecrübeleri, yaşantıları neticesinde oluşması da bu davranış değişiklerinin kalıcı olmasını sağlamaktadır. Bu davranış değişiklerinin oluşturulmasında dikkat edilmesi gereken nokta ise bu değişikliklerin olumlu yönde olmasıdır.

Eğitimin temel özelliklerinin ardından amacına gelindiğinde, eğitimin amacını iki gruba ayırmanın mümkün olduğu görülmektedir. Üzerinde durulmuş olduğu gibi eğitim davranış biçimlendirme ve geliştirme işidir ve bunu belirli amaçlar doğrultusunda gerçekleştirmektedir. İki gruba ayrılan eğitimin amacının bireysel ve toplumsal doğrultuda olduğu görülmektedir ve bu amaçlar kısaca şu şekildedir:

(22)

Eğitimin bireye yönelik amacı: Bireyin zihinsel, duygusal ve bedensel yapısını bir bütün şeklinde ele alıp onun gelişmesini sağlamak eğitimin bireye yönelik olan amacıdır. Birey zihinsel, duygusal ve bedensel açıdan bir bütün şeklinde geliştiği için bireyin ele alınışı da bu şekilde bir bütün halinde olmalıdır.

İnsanın temelde biyolojik bir varlık olması, hayatını devam ettirebilmesi için sağlıklı bir bedene ihtiyaç duymasını gerektirmektedir. Eğitimin insanın bedensel açıdan gelişmesindeki etkisi de tam olarak burada devreye girmektedir. Eğitim sayesinde bireylere bilgiler kazandırılmakta ve güçlü ve sağlıklı bir bedene sahip olmaları, bununla birlikte bedenlerini nasıl kullanacakları öğretilmektedir.

İnsan bedensel olduğu kadar zihinsel güce de ihtiyaç duymaktadır. İnsanın bu ihtiyacı da ancak eğitim sayesinde karşılanmaktadır. İnsanlar için uygun öğrenme ortamları hazırlanarak kişilerin sağlıklı akıl yürütmesi, doğru düşünmesi ve doğru karar vermesi, toplum ve doğa ile etkileşim içerisinde olması, kendini ifade etmesi ve karşılaştığı problemleri çözmesi eğitim sayesinde insanlara kazandırılmaktadır.

İnsanın duygusal yapısına gelindiğinde ise onun hissedebilen, duygulanabilen, paylaşmayı, sevmeyi, dayanışmayı ve yardımlaşmayı bilen birisi olması eğitim sayesinde olmaktadır. İnsanın duygusal gelişimine eğitim katkıda bulunmaktadır.

Eğitimin topluma yönelik amacı: Bireylerin toplumsallaşmalarının sağlanması eğitimin topluma yönelik olan amacı sayesinde oluşmaktadır.

Toplumun gelenek, görenek, inanç, örf ve adetlerinin birey tarafından benimsenmesi ve bireyin toplumun bir üyesi haline gelmesi toplumsallaşması sayesinde olmaktadır. Toplumsallaşmış olan birey toplumun kalkınmasına yardımcı olmakta ve toplumla uyumlu hale gelmektedir. Toplumsallaşmış bireyler aracılığıyla toplumun kültürel birikimi yeni nesillere aktarılmakta ve bu sayede toplumun devamlılığı sağlanmaktadır. Bunların oluşumu eğitim sayesinde meydana gelmektedir. (Çağlayan, 2007: 11-12)

Görüldüğü üzere hem bireysel hem de toplumsal boyutu olan eğitimin amacı da hem bireye yönelik hem de topluma yönelik durumdadır. Bireysel değişiklikler kadar insanın içinde yaşamakta olduğu topluma uyum sağlaması, ayak uydurabilmesi için toplumsal anlamda da değişiklikler yaşaması gerekmektedir. Ayrıca birey

(23)

toplumsallaşmadığı sürece toplumun bir üyesi haline de gelememektedir. Bundan dolayı da yukarıda da bahsedilmiş olduğu gibi eğitimin topluma yönelik olan bir amacı da bulunmaktadır. Bu sayede kültürlenme ve toplumsallaşma sağlanabilmektedir.

Genel olarak eğitimin amacı; toplumların kültürel, siyasal ve ekonomik durumlarına göre değişiklik göstermekte ve bununla birlikte bireylerin insan ilişkileri konusundaki becerilerini, kişisel yeteneklerini, ekonomik açıdan yeterliklerini geliştirmek ve topluma karşı olan vatandaşlık görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmeyi sağlamak gibi noktalarda toplanmaktadır (Oğuzkan, 1985: 3). Eğitimin temel özellikleri ile de bağlantılı olarak amaçlarının da aynı doğrultuda olduğu görülmektedir. Kişinin hem kendisi için hem de içinde yaşadığı toplum için kendini geliştirmeye ihtiyacı vardır. Bütün bunlar eğitimin önemini tekrar tekrar göstermekte ve vurgulamaktadır. Ayrıca eğitimin özellikleri ve amaçlarının yanında işlevleri de önemli bir noktadır.

Eğitimin temel özellikleri ve amaçlarının sonrasında işlevleri incelendiğinde, genel olarak işlevlerinin bireyde var olan yetenek ve yetileri en üst sınırına kadar geliştirilmesini sağlamak ve bireyin topluma ve toplum dinamiklerine uyum sağlamasına yardımcı olmak olduğu söylenebilmektedir. Yani eğitimin iki temel işlevinin bireysel ve toplumsal işlevler olduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra eğitimin bireysel, toplumsal, ekonomik ve siyasal olmak üzere dört işlevinden de söz edilmektedir:

Eğitimin bireysel işlevleri: Bireyin zihinsel, ruhsal ve bedensel yapısını geliştirmek

Eğitimin toplumsal işlevleri: Bireyin topluma uyumunu sağlamak, toplumsal kültürü aktarmak, kültüre dinamik öğeler katan ve araştıran bireyler yetiştirmek

Eğitimin ekonomik işlevleri: Bilinçli üreticiler ve bilinçli tüketiciler yetiştirmek

Eğitimin siyasal işlevleri: Lider özellikleri taşıyan, ülkenin anayasal yapısına uygun olan, bilinçli seçmen ve girişimciler yetiştirmek.

(Büyükkaragöz vd., 1998: 27)

Görüldüğü gibi eğitimin dört işlevi bulunmaktadır. Çeşitli alanlara yönelik ve çeşitli şekillerde olan bu işlevler temelde bireyi odak noktası olarak almakta ve

(24)

toplumsal, siyasal, ekonomik alanlara yönelik olarak bireyleri yetiştirmek ve geliştirmek amacındadır.

Belirtilmiş olduğu üzere eğitim değişik ortamlarda, değişik zamanlarda ve değişik biçimlerde gerçekleşmekte olan bir süreçtir. Bu süreç içerisinde kimi eğitim etkinlikleri gelişigüzel ve kendiliğinden oluşmakta, kimi eğitim etkinlikleri ise planlı ve amaçlı bir şekilde geliştirilmektedir. Bu durum iki adet eğitim türünü meydana getirmektedir. Amaçlı ve planlı olan eğitim süreci için formal eğitim, kendiliğinden gelişen eğitim süreci için ise informal eğitim denilmektedir (Şenel, 2008: 6).

Eğitimin yaşamın her alanında ve hayat boyu devam etmekte olması böyle bir ayrımı mecbur kılmaktadır. Sistemleşmiş bir şekilde her toplumda değişiklik gösterebilen bir eğitimin yanında kişinin hayatında kendiliğinden yaşadığı tecrübeler ve yaşantılar sayesinde gerek bilinçli gerek bilinçsiz olarak sürdürmekte olduğu bir eğitim sürecinin yer aldığı söylenebilmektedir.

İlk olarak informal eğitime bakıldığında, bu sürecin yaşam içinde kendiliğinden oluşmakta olan bir süreç olduğu görülmektedir. İnsanlar, içinde yaşadıkları toplumun diğer üyeleriyle iletişim ve etkileşim yaşadıklarında farkında olmadan bir şeyler öğrenmektedirler. Bu sebepten dolayı informal eğitim, kişinin doğumundan ölümüne kadar ailesinde, okulda, iş yerinde, sokakta ve kitle iletişim araçları vesilesiyle hayatının her alanında gerçekleşmektedir. Buradan yola çıkarak informal eğitim için “belirli bir plana bağlı olmadan, her yerde, her an yapılan eğitim etkinlikleri” tanımlaması yapılabilmektedir (Fidan ve Erden, 1998: 4). Bu tanımdan yola çıkılarak informal eğitimin spontane bir eğitim süreci olduğunu söyleyebilmek yanlış gözükmemektedir. İnformal eğitim için daha önceden de belirtildiği gibi bilinçsiz, yani farkında olunmaksızın gerçekleşen bir eğitim süreci de denilebilmesi mümkün durumdadır.

İnformal eğitimde kişinin öğrenmesi, taklit ve gözlem yoluyla gerçekleşmektedir. Mesela köyde yaşamakta olan bir çocuk toprağı nasıl ekip biçeceğini, hayvanların bakımının nasıl yapılacağını, tarlayı nasıl süreceğini büyüklerini gözlemleyerek ve onların davranışlarını taklit ederek öğrenmektedir.

Aynı durum ustasının yaptıklarını gözlemleyerek ve onu taklit ederek saç kesmeyi öğrenen bir berber çırağında da vardır (Şenel, 2008: 6). Formal eğitime geçilmeden önce informal eğitimin taklit ve gözlem yoluyla edinilen davranışları kapsıyor oluşunun her zaman olumlu sonuçlar doğurmayacağının üzerinde durulmasında

(25)

fayda vardır. Formal eğitimin önemi bu noktada göze çarpmaktadır. Yukarıda informal eğitim ile ilgili verilen örnekler olumlu niteliktedir. Ancak durum her zaman böyle olmayabilir.

Kişilerin informal eğitim süreci içerisinde istenen ve doğru olan davranışlar dışında sigara içmek, yalan söylemek, kopya çekmek, şiddete başvurmak, küfretmek gibi olumsuz davranış ve tavırlar kazanabilmeleri de mümkün olmaktadır. Bunun sebebi bu eğitim sürecinin kontrolsüz, plansız ve amaçsız bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Toplumlar geliştikçe ve büyüdükçe informal eğitim süreci yeterli olamamış ve planlı eğitime duyulan ihtiyaç artmıştır. Planlı eğitime duyulan ihtiyacın karşılanabilmesi için de okullar kurulmuştur. Okullar, kişilerde informal eğitim sonucunda kazanılabilecek olan olumsuz ve istenmeyen davranışların önlenmesi çabası içerisinde olan kurumlardır (Şahin, 2006: 11). İnformal eğitimde olumsuz davranış kazanabilme riskinin önüne geçilebilmesi ya da en azından en düşük seviyeye indirilebilmesi ve kontrol altında tutulabilmesi için okullara duyulan ihtiyaç bir zorunluluk durumundadır. Formal eğitimin daha kapalı bir yapıda olması, eğitimin kontrol altına alınmasını da kolaylaştırmaktadır.

Formal eğitim; kurumlarda ya da okullarda, bir program veya plan dâhilinde gerçekleştirilmekte olan eğitime denilmektedir. Formal eğitimde belirli bir amaç vardır. Formal eğitim süreci, öğretim yoluyla ve planlı olarak gerçekleştirilmektedir.

Bu süreç, öğretmen tarafından planlanmakta, uygulanmakta ve değerlendirilmektedir. Bu sayede kişilerin davranışları önceden belirlenmiş olan amaçlar doğrultusunda değiştirilmeye ve geliştirilmeye çalışılmaktadır (Demirel ve Kaya, 2001: 8, Fidan ve Erden 1998: 3). Formal eğitim, planlı ve programlı bir yapıda olmasından dolayı belirli bir standarda sahiptir. Bu durum formal eğitimi informal eğitime göre daha sağlıklı bir eğitim süreci haline getirmektedir.

Formal eğitime orduda asker yetiştirilmesi, okulların dışında yapılan çeşitli alanlarda kişileri mesleğe hazırlamak ve meslekte olan kişilerin ilerlemesini sağlamak amacında olan etkinlikler, açılan kurslar örnek olarak verilebilir. Bu tür eğitimler ile okulda yapılan eğitimler arasında farklar bulunmaktadır. Bu farklar;

eğitimin kısa süreli olması, eğitim talep etmiş olan kişilerin yaşlara göre gruplandırılması, eğitimin ihtiyaca yönelik olması ve belirli konularla sınırlandırılması gibi farklardır (Şenel, 2008: 6). Formal eğitim süreci, okul dışında

(26)

ve okulda gerçekleştirilen eğitimler olarak ikiye ayrılmaktadır. Formal eğitimin bu türleri örgün eğitim ve yaygın eğitim olarak isimlendirilmektedir.

Aynı düzeydeki ve belirli bir yaş grubunda olan kişilere, belirli bir amaca yönelik şekilde hazırlanmış olan eğitim programları aracılığıyla okulda düzenli olarak yapılmakta olan eğitime örgün eğitim denilmektedir (Taymaz, 1992: 3).

Okulöncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim örgün eğitim kapsamı içerisinde yer almaktadır. Örgün eğitim süreci süreklilik ve aşamalılık gösteren bir süreçtir. Öğretimin her basamağı bir sonrakine temel oluşturmaktadır. Bu basamaklardan birini tamamlayamamış bir öğrenci, bir sonraki basamağa geçememektedir. Mesela ilköğretim basamağına girmemiş olan ve bu basamağı başarılı bir şekilde tamamlamamış olan kişiler, ortaöğretim basamağına kayıt yaptıramamaktadır. Öğretim basamaklarından birini başarılı olarak bitiren kişiler ise diploma ya da akademik bir derece almaktadır (Şenel, 2008: 8). Örgün eğitim, formal eğitim sürecinin en çok bilinen ve genelde en çok üzerinde durulan parçasıdır.

Kademe kademe ilerleyen bir yapısının olması da eğitim sürecinin belirli bir düzen içerisinde gerçekleşmesine olanak tanımaktadır.

Örgün eğitim sistemi içerisinde hiç bulunmamış olan veya bu sistemdeki herhangi bir basamakta bulunan ya da bu sistemin basamaklarının herhangi birinden ayrılmış olan bireylere, ihtiyaçları ve ilgileri doğrultusunda yapılan eğitime ise yaygın eğitim adı verilmektedir (Taymaz, 1992: 3). İş yerlerinde, resmi ve özel kurumlarda düzenlenen hizmet içi eğitim etkinlikleri, halk eğitim merkezlerinde açılan kurslar yaygın eğitim kapsamına girmektedir (Şenel, 2008: 7). Yaygın eğitimin, örgün eğitim gibi zorunlu olmaması ve kişinin isteği doğrultusunda gerçekleştirilmesi sebebiyle daha rahat bir eğitim süreci olduğu söylenebilir. Her eğitim sürecinin kişi üzerindeki etkileri değişiklik gösterebilmektedir. Bunun yanı sıra formal eğitim başlığı altında yer alan iki farklı eğitim çeşidi olarak karşımıza çıkan örgün eğitim ve yaygın eğitim arasında görüldüğü üzere bir takım farklılıklar bulunmaktadır. Ancak örgün eğitim ve yaygın eğitim her ne kadar birbirlerinden ayrı iki eğitim süreci olsa da birbirleriyle benzer ve ortak noktaları da bulunmaktadır.

Yaygın ve örgün eğitimin ortak noktası, yapılan eğitim etkinliklerinin belirli bir plana ve programa dayalı olmasıdır. Bunun yanı sıra informal ve formal eğitimin birbirlerinden tamamen ayrılmaları mümkün olamamaktadır. Bazı durumlarda aynı anda hem formal eğitimin hem de informal eğitimin varlığından söz edilebilmektedir

(27)

(Erden, 1998: 16). Formal ve informal eğitimin birlikte var olmasına örnek olarak öğrencilerin okullarda formal eğitim içerisinde olup formal eğitim dâhilindeki etkinliklere katılırken bir yandan da okuldaki arkadaş gruplarıyla girmekte oldukları etkileşim sayesinde veya öğretmenlerinin bir takım davranışlarını gözlemlemeleriyle informal eğitim süreci içerisinde de bulunmaları verilebilir.

Eğitim türlerinin ardından daha önce de bahsedilmiş olan ve eğitimle doğrudan ilişkili kavramlardan öğretim ve öğrenmeye bakıldığında, öğretim faaliyetlerinin aynı zamanda öğrenme etkinliklerini de kapsamasından dolayı, öğretimin ne olduğunu ortaya koymak öğrenme kavramının da açıklanmasını gerektirmektedir.

Öğrenme kavramı da tıpkı eğitim gibi hakkında değişik tanımlar yapılmış olan bir kavramdır. Öğrenme ile ilgili farklı tanımlar yapılmış olmasının sebebi, öğrenme kuramcılarının öğrenme olayını daha sonra üzerinde durulacak olan farklı psikolojik kuramlar bağlamında değerlendirmeleri ve tanımı yapanların da bu değerlendirmeler ışığında bir tanıma varmalarıdır. Bunun yanı sıra yeni psikolojik veriler bağlamında öğrenme kavramı şu şekilde tanımlanabilmektedir: “Kişinin olgunlaşma seviyesine göre, çevresiyle etkileşimi sonucunda davranışlarında meydana gelen kalıcı değişmelerdir” (Tanhan, 2000: 64). Bu tanımdan yola çıkılarak eğitim ve öğrenme kavramlarının birbirleri ile ne kadar iç içe kavramlar oldukları görülmektedir. Ayrıca tıpkı eğitim gibi öğrenme de neredeyse yaşamın tamamında gerçekleşmekte olduğundan ve yine eğitim gibi davranış değişimlerine odaklandığından bu iki kavramın birbirinden ayrılması pek mümkün olmamaktadır.

Görüldüğü üzere öğrenme, nispeten de olsa davranışta kalıcı bir değişimin olması anlamına gelmektedir. Kişinin davranışında bu şekilde bir değişiklik meydana geldiği zaman onun yeni davranışı öğrenmiş olduğu kabul edilmektedir. Kişinin davranışlarının büyük bir bölümü öğrenme ürünü olmaktadır. Sadece çok küçük bir bölümü öğrenme ürünü olmamaktadır. Örneğin kişinin refleksleri, şiddetli ses ya da ışık karşısında irkilmesi gibi davranışların öğrenme ürünü olmadığı, doğuştan geldiği kabul edilmektedir. Bunun dışında kişinin bir madde kullanmasına bağlı olarak, madde etkisi ile bir ya da birkaç kez sergilediği davranışlar da öğrenme ürünü olarak kabul edilmemektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi bir davranışın öğrenme ürünü olabilmesi için iki özelliğinin bulunması gerekmektedir:

Kişinin davranışı sonradan kazanmış olması

(28)

Davranışta en azından belirli bir kararlık gösterilmesi. (Özçelik, 1992: 1) Bu özelliklere bakıldığında en çok dikkat çeken özellik öğrenme eyleminde edinilen davranışın kişide daha önceden bulunmamasıdır. Ayrıca edinilen davranışın veya oluşan davranış değişikliğinin kalıcı olabilmesi için de belirtildiği gibi belirli bir kararlılık durumu olması gerekmektedir.

Öğrenmenin bir başka tanımlaması ise nispeten kalıcı izli ve yaşantı ürünü davranış değişmesi şeklindedir. Genel bir ifadeyle öğrenme, yönlendirilmiş ve kendiliğinden olmak üzere iki şekilde meydana gelmektedir. Daha özele inildiğinde ise oldukça değişik ve farklı öğrenme çeşitlerinden söz edilebilmektedir: Alışma yoluyla öğrenme, buluşla öğrenme, körü körüne öğrenme ve anlamlı öğrenme gibi.

Bireyin çevresiyle etkileşimi ve kendi kendine yaptıkları sonucunda meydana gelmiş olan davranış değişiklikleri kendiliğinden öğrenme olarak adlandırılmaktadır.

Gerekli olan ortam, araç, gereç, kişi ve programın hazırlanmasıyla meydana gelen öğrenme ise yönlendirilmiş öğrenmedir (Tanhan, 2000: 65). Tıpkı eğitimin formal ve informal olarak ikiye ayrılması gibi öğrenme ile ilgili de böyle bir ayrım bulunduğu dikkat çekmektedir. İnformal eğitimde olduğu gibi öğrenmede de bireyin kendi kendine ya da gözlem yoluyla öğrenme eyleminin gerçekleşebilmesi gibi formal eğitimde olduğu gibi öğrenme eylemi belirli bir plan ve program doğrultusunda da gerçekleşebilmektedir.

Öğrenmenin ardından öğretim kavramına gelindiğinde, bu kavramın da tıpkı öğrenme ve eğitim kavramları gibi farklı tanımları olduğu görülmektedir. Selahattin Ertürk, öğretimi şu şekilde tanımlamaktadır: “Herhangi bir öğrenmeyi kılavuzlama ya da sağlama faaliyetidir”. Öğrenmenin olması halinde bir etkinlik öğretme olarak kabul edilmektedir. Öğrenme, yalnızca planlı olan eğitimin bir işi durumunda olmamaktadır. Her çeşit kültürlenme, öğrenmeye dayalı durumdadır. Bunun yanı sıra kültürlenme sınırları içerisinde olmayan öğrenmelerden de söz edilebilmektedir.

Yani görülmektedir ki eğitim bakımından geçerli olan ya da geçersiz olan öğrenme çeşitleri bulunmaktadır. Buradan öğretme işinin mecburi bir şekilde eğitim bakımından geçerli olması zorunluluğunun bulunmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır.

Buradan şu anlam çıkmaktadır: Değer yargılarına ve bir takım başka şartlara bağlı olarak hangi davranışın kazandırılacağına karar verilmesi eğitim sürecinin ayrılmaz ve zorunlu bir unsurudur, ancak, öğretme sürecinin bir unsuru olmamaktadır (Ertürk, 1994: 83). Buradan öğrenme ya da öğretme eyleminin her ne kadar eğitimin bir

(29)

parçası olsa da eğitimden bağımsız da olabileceği sonucu çıkarılabilmektedir. Yani burada dikkat çeken nokta, eğitim etkinliklerinin tümünde bir öğretme ve öğrenme durumu vardır. Ancak her öğrenme eğitim sayesinde gerçekleşmek mecburiyetinde değildir.

Öğretme eylemi, kişinin öğrenmesini sağlama eylemidir. Daha önce de değinildiği gibi kişinin öğrenmesi onun davranışlarında kalıcı bir değişim meydana gelmesi anlamına gelmektedir. Buradan yola çıkılarak denilebilir ki; öğretme, kişinin davranışlarında bu şekilde bir değişiklik oluşturma işidir. Kişinin davranışlarında değişiklik oluşturabilmek için çeşitli yollardan faydalanılabilmektedir. Örnek olarak kişi bir davranışı yapmaya zorlanabilir ya da kişinin bir davranış sergilemesine engel olunabilir. Ancak bu yollardan hiçbiri öğretme eyleminin yolu olamaz. Çünkü bu şekilde sağlanmış olan bir davranış, zorlayıcı unsurlar ortadan kalktığında devamlılık göstermeyebilir. İstenilen yönde ve kalıcı şekilde davranış değişikliği bu yollarla sağlanamadığı gibi tersine bu yollar istenilmeyen bir takım davranışların ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir (Özçelik, 1992: 1). Yani anlaşılacağı üzere öğretme eyleminde herhangi bir zorlayıcı yönteme başvurulmaması gerekmektedir.

Öğrenmenin kalıcı ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için zorlamadan kaçınılması gerekmektedir. Herhangi bir olumsuz ve istenmedik sonuçlarla karşılaşmamak için öğrenecek olan kişiyi bir şeye zorlamamak öncelikli olarak dikkat edilmesi gereken noktadır.

Öğretme, kişinin davranışlarında, kendi yaşantıları yolu ile değişiklik meydana getirme anlamına gelmektedir. Davranışlarında meydana gelen değişiklik, kişinin kendi yaşantılarının bir ürünü olmaktadır. Bu sebepten dolayı öğretme eylemi, kişinin belli davranış değişiklikleriyle sonuca erecek bir takım yaşantılar geçirmesini sağlama eylemi şeklinde de tanımlanabilmektedir (Tanhan, 2000: 67).

Bahsedilen şekilde gerçekleştirilen bir öğretme işinin sonucunun da kalıcı olacağı anlaşılmaktadır. Kişi bir şeye zorlanmadığı için öğrendiği şey ve yaşamakta olduğu davranış değişikliği istenilen biçimde gerçekleşmiş olacaktır denilebilmektedir.

Öğretme için öncelikle bir öğretim ortamının düzenlenmesi gerekmektedir.

Bu düzenleme, öğretim durumu olarak da adlandırılabilmektedir. Öğretim durumları, yetiştirilmekte olan kişinin hedef davranışları kazanabilmesi için ihtiyaç duyulan yaşantıları geçirmesini mümkün kılmak adına düzenlenen çevresidir. Öğrencilerin içerisinde bulundukları çevre ile etkileşimleri sonucunda hedef davranışlar

(30)

kazanılmaktadır. Belli öğrenme yaşantıları ve bu yaşantıların geçirilebilmesini sağlayacak bir takım koşullar, hedef davranışların kazandırılabilmesi gerekmektedir.

Bu koşullar hem öğrencinin etkileşim içine gireceği dış koşullar, hem de kendi iç koşullarıdır. Dış koşullar ders araç ve gereçleri, konu içeriği, fiziki çevre, öğretim yöntemleri, diğer öğrenciler, öğretim hizmetleri ve öğretmendir. İç koşullar ise öğrencinin alışkanlıkları, ilgi ve tutumları, bilgi ve becerileri, güdülenmesi, benlik tasarımı, kendine güveni ve zeka düzeyi vb.dir (Büyükkaragöz vd., 1998: 48-49).

Pek çok şeyde olduğu gibi başarılı bir sonuç elde edilebilmesi için öncelikle uygun şartların sağlanması gerekmektedir. Öğrenme için de bu durumun geçerli olduğu görülmektedir. Öncelikle uygun şartların ve ortamın sağlanması öğrenme eyleminin gerçekleşebilmesine yardımcı olmaktadır.

Öğrenme ve öğretme, aynı sürecin farklı iki noktadan görünüşleri durumundadır. Hem öğrenme hem de öğretme eyleminde söz konusu olan ortak unsur süreçtir. Bu süreç, davranış değiştirme süreci olarak da adlandırılabilir. Eğer bu sürece, davranışı değişmekte olan kişi açısından bakılırsa olup biten şeye öğrenme denilmektedir. Aynı sürece davranış değişikliğini sağlamakta olan kişi açısından bakıldığında ise olup biten şey öğretim ya da öğretmedir. Bundan dolayı da söz konusu olan bu sürece genellikle öğretme-öğrenme süreci adı verilmektedir (Özçelik, 1992: 2). Buradan anlaşılan, öğrenme ve öğretmenin aynı eylemin farklı açılardan görünüşleri olduğu söylenebilir. Öğretmen açısından eylemin ismi öğretme iken öğrenci açısından eylemin ismi öğrenme olmaktadır. Ancak olan şey ya da ortaya çıkan sonuç aynı şey durumundadır. Öğrenme ve öğretme kavramlarının birbirleri ile yakından bağlantılı kavramlar olduklarını söylemenin yanlış olmayacağı gibi ikisinin özünde aynı şeye karşılık geldiklerini de söylemek yanlış olmayacaktır.

Öğrenme ve öğretme kavramları üzerinde durulduktan sonra, öğrenme ve öğretme süreci üzerinde etkili olan etmenler incelendiğinde ilk olarak göze çarpan şey, öğrenme yeteneğinin her bireyde farklı olmasıdır. Bazı insanlar daha çabuk ve kolay öğrenirken bazı insanlar daha geç öğrenmektedir. Öğrenme gücü, bireyin olgunlaşma ve gelişim seviyesine, zekâ durumuna ve konuya göre değişiklik göstermektedir. Bu bağlamda öğrenmenin gerçekleşmesi üzerinde etkili olan faktörler şu şekilde sıralanabilmektedir:

Öğrenmeye hazır olma: Belirli bir öğrenmenin gerçekleşebilmesi için öğrenecek olan kişinin sosyal, duygusal ve zihinsel açıdan öğrenmeye

(31)

hazır durumda olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra öğrenilecek olan konunun gerektirmekte olduğu yaşantıların daha önceden kazanılmış olması, öğrenmeye hazır olmanın başka bir yönüdür.

Alıştırma-tekrar: Öğrenmenin kalıcı ve iyi bir şekilde gerçekleşebilmesi için öğrenilen şeyin öğrenci tarafından belirli aralıklarla tekrar edilmesi gerekmektedir.

Öğrenme materyali: Öğrenmenin çabuk ve kolay olabilmesi için öğrenme materyalinin ilgi uyandırıcı olması, heyecan ve zevk verici olması ve anlamlı olması gibi özellikler taşıması gerektirmektedir.

Bunların yanı sıra bireyin cinsiyetine, yaşına ve kişisel özelliklerine de uygun durumda olması gerekmektedir.

Motivasyon: Öğrenmeyi sağlayan ve teşvik eden şartlara motivasyon adı verilmektedir. Öğrenmenin amaçlı bir şekilde gerçekleşebilmesi için ilk olarak motivasyon gerekmektedir. Öğrencinin bir bilgiyi niçin öğrenmesi gerektiğini bilmesi ve bu bilgiyi hangi amaçlarla, nerede ve nasıl kullanacağını kavraması ve bu bilginin kendisine neler kazandıracağını kestirebilmesi, öğrenciye motivasyon sağlamaktadır.

Öğretici kurum ya da örgütün durumu: Okullar, öğrenmenin kılavuzlandığı kurumlar olmaktadır ve bu iş için gerekeni özel olarak yapılandırılmış ve tasarlanmış merkezler olmak durumundadırlar. Hazır halde olan eğitimin yöntem ve içerik açısından oldukça karmaşık bir yapıda olması, bu şekilde bir tasarımı zorunlu kılmaktadır. Okullar iki yönüyle öğrenme üzerinde etkili durumda olabilmektedir. Bu iki yönden birincisi okulun fiziksel yapısı, ikincisi ise okulun sosyal havası, ortamıdır. Her okulun öncelikle fiziksel yapısı ile öğrencilerin gereksinimlerini karşılayabilecek niteliklere sahip olması gerekmektedir.

Bunun yanı sıra öğrenciyi okula bağlayacak ve öğrencinin öğrenme faaliyetlerine olan ilgisini canlı şekilde tutacak, bir başka deyişle öğrenci için sosyal bir yaşam merkezi olması gerekmektedir. (Tanhan, 2000: 68) Öğrenme ve öğretmenin aynı sürecin iki farklı görünümü olmalarından dolayı, yukarıda sayılmış olan öğrenme üzerinde etkili etmenler aynı zamanda öğretim faaliyetleri üzerinde de etkili olmaktadır. Bu durumun tam tersi de, yani

(32)

öğretim üzerinde etki gösteren etmenlerin de öğrenme üzerinde etkili olması geçerlidir.

Öğrenme şartlarının her ne kadar öğrenilecek olan davranışa göre ayarlı olması gerekse de aynı zamanda öğrenecek olan kişiye göre de ayarlı olmaları gerekmektedir. Bundan dolayı öğrenme üzerinde hedefler, sosyo-ekonomik durumlar ve öğrenci unsurları da etkili olmaktadır (Ertürk, 1994: 86). Daha önceden de üzerinde durulduğu üzere öğrenmenin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için öncelikle uygun bir öğrenme ortamına gerek duyulmaktadır. Yani öncelikle uygun şartların sağlanması gerekmektedir. Ancak bu şartların her ne kadar öğrenilecek olan şeye odaklı olmaları gerekse de esas önemli olan öğrenciye odaklı olmasıdır.

Öğrenme eyleminde esas önemli olan öğrenecek olan kişi olduğundan dolayı ilk olarak kişiye odaklanılması ve kişiye uygun şartların oluşturulması gerekmektedir.

Eğitim, etkilenen ve etkileyen yönleri ile birlikte bir bütün olarak bir iletişim süreci durumundadır. İletişim süreci ise belirli bir alıcı ve kaynak arasında bir mesajın bir takım araç ve gereçlerle iletilmesi süreci anlamına gelmektedir. Bu iletişim süreci, öğretime ve öğrenmeye, yani eğitime uyarlandığında ise şöyle bir şekil ortaya koymaktadır (Küçükahmet, 1997: 15):

Öğretmen - İçerik - Öğretim Süreci - Öğrenci - Öğrenciden öğretmene geri bildirim.

Bütün iletişim süreçlerinde olduğu gibi bir takım aşamalar eğitim sürecinde de geçerlidir. Görüldüğü üzere bir iletişimin gerçekleşebilmesi için gereken unsurlar eğitim için de gerekmektedir. Bu unsurlar ne kadar iyiyse iletişim de o kadar iyi şekilde gerçekleşeceğinden, bu durum eğitim için de geçerlidir.

Öğretmenin öğrenciye iletmek istemekte olduğu içeriğin ilgi uyandırıcı ve anlamlı olmasının yanında, öğrencinin kişisel özelliklerinin uygun olmasına bağlı olarak algılama ve anlama düzeyini olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkileyebilmektedir. İletilmek istenen içeriğe uygun olan öğretim ortamlarının düzenlenmesi ve uygun yöntem, araç ve gereçlerin kullanılması da öğretim ve öğrenme faaliyetleri üzerinde oldukça etkili olmaktadır. Öğrenciden öğretmene geri bildirimin, yani değerlendirmenin, öğretme ve öğrenme üzerindeki etkisi, iletinin öğrenci üzerinde yer etme seviyesini göstermesi noktasında önem taşımaktadır. Aynı zamanda değerlendirme, öğretim ve öğrenme sürecinde karşılaşılabilecek olan aksaklıkların belirlenmesi ve giderilmesi aşamasıdır (Tanhan, 2000: 69). Öğrenme ve

(33)

öğretme sürecinin iletişim unsurları açısından değerlendirilmesinin önemi üzerinde durulması gerekmektedir. Bu unsurlara ne kadar dikkat edilirse ve bu unsurlar ne derece uygun ve doğru şekilde gerçekleştirilirse eğitim süreci de o kadar doğru bir şekilde gerçekleşmiş olmaktadır. Bunların yanı sıra eğitim sürecinde öğretimin geliştirilebilmesi için sağlanması gereken bir takım şartlar bulunmaktadır.

Eğitim süreci içerisinde öğretim ve öğrenme faaliyetleri süregelmekte olduğu toplumun ekonomik, politik ve sosyal olgularından etkilenebilmektedir. Öğretimin geliştirilmesi büyük ölçüde şu şartlara bağlıdır:

Öğrenim-öğretim kurumlarına ve bu kurumların analizine Öğretim araçlarıyla desteklenmesine

Öğretmenin niteliğine. (Tanhan, 2000: 70)

Genellikle okullar olarak karşımıza çıkan öğretim ve öğrenim kurumlarının yapıları ve nitelikleri eğitim sürecinin gidişatını etkileyen önemli bir faktör olarak dikkat edilmesi gereken bir başka husustur.

Eğitim ve öğretim bazı zamanlarda birbirleri yerine kullanılmakta ve hatta anlamları birbirlerine karıştırılmakta olsa da yapılan açıklamalar göstermektedir ki birbirlerinden ayrıldıkları noktalar bulunmaktadır. Eğitim daha kapsamlı bir olgudur ve öğretim, eğitimin alt kesimlerinden biridir. Zaman ve mekân bakımından kapsamlı olan eğitim, çok boyutlu ve süreklidir. Öğretim programlı ve planlıdır. Bu yönünden dolayı öğretimdeki öğrenme yaşantılarının tümünün eğitsel olması temeli bulunmaktadır. Ancak eğitimde bilgi de dâhil olmak üzere her türlü yaşantı üzerinde durulmaktadır. Bununla birlikte öğrenme yaşantıları eğitsel nitelikte olmayabilir.

Aynı zamanda gerek eğitim gerek ise öğretim, daha önce de üzerinde durulmuş olduğu gibi süregeldiği toplumun yapısından etkilenmektedir. Her iki kavram da ulusal, uluslararası ve yerel özellikler taşımaktadır (Şenel, 2008: 9).

Eğitim çok geniş kapsamlı ve oldukça önemli bir olgu olması bakımından belirli bir sisteme oturtulması gereken bir yapıya sahiptir. Sağlıklı bir ilerleyiş ve sonuç alınabilmesi ve düzenli bir şekilde sürdürülebilmesi için sistem ve sistemleşme gerekmektedir.

1.1.2. Eğitim Sistemi

Eğitim sistemine geçmeden önce, öncelikle sistem kelimesinin incelenmesi ve sistemin ne anlama geldiğinin irdelenmesi gerekmektedir. Genellikle sistem

(34)

kelimesi değişik anlamlara gelecek şekilde kullanılmaktadır. Günlük yaşam içerisinde çeşitli kelimeler sistem kelimesi yerine kullanılmaktadır. Örneğin yol, tip, model, yöntem, düzen gibi sözcükler sistem sözcüğünün yerine kullanılabilmektedir.

Sistem kelimesi; karşılıklı etkileşimde bulunan ve birbirine bağımlı olan bir takım alt parçaların oluşturduğu, bununla birlikte daha büyük olan sistemlerin parçası olma işlevini gören bütüne verilen isimdir. Burada dikkati çeken şey, bütünü meydana getiren parçaların her birinin kendilerine özgü işleyiş özellikleri taşımaları ancak her birinin işleyişinin de birbirlerine bağlı olmasıdır (Bayrak, 2008: 157).

Birbirlerine bağlı olan ve kendilerine has özelliklere sahip olan parçaların düzgün bir şekilde işlemesi, sistemin de düzgün bir şekilde işlemesini sağlayacağından bütünün kendisinin önemli olmasının yanında parçaların her birinin ayrı ayrı oldukça önemli oldukları da söylenebilmektedir.

Sistemler, yapay sistemler ve doğal sistemler olmak üzere iki gruba ayrılabilmektedirler. Yapay sistemlere insan yapısı sistemler de denilmektedir.

Yapay sistemler, insanın eliyle biçimlendirdiği ve belli işlevleri karşılamak amacıyla yapılmış olan sistemlerdir. Doğal sistemler ise insandan bağımsız olan, insan eliyle biçimlendirilmemiş, doğada kendiliğinden var olan sistemlerdir. Bazı kaynaklarda kapalı sistemler ya da açık sistemler gibi ayrımlara rastlanabilmektedir, ancak bu ayrımların genellikle ideolojik bir bakış açısıyla yapıldığı görülmektedir. Çünkü kapalılık söz konusu edildiğinde buna mekanik sistemlerin örnek gösterilmesi olanaklıdır, ancak insanın yer aldığı sistemlerin kapalı olması gibi bir durum söz konusu olamamaktadır. Ancak hızlılık ya da yavaşlık söz konusu edilebilmektedir (Bayrak, 2008: 158). Eğitim sistemine gelinmeden önce bu noktada belirtilmiş olduğu üzere insan tarafından biçimlendirilen sistemlere yapay sistem ismi verildiğinden dolayı eğitimi yapay sistem olarak görebilmenin mümkün olduğu sonucu çıkarılabilmektedir.

Sistemin tanımı nasıl yapılırsa yapılsın sistemle ilgili en önemli olgu, sistemin çevreden bir takım girdiler aldığı ve bu girdileri kendi amaçları doğrultusunda işleyerek çevreye çıktılar verdiği olgusudur. Bütün sistemler çevreye dönük çıktılar vermekte ve bir çevre içerisinde yer almaktadırlar. Bu girdi ve çıktı alışverişi bazı sistemlerde hızlı, bazı sistemlerde yavaş ve bazı sistemlerde yoğun olabilmektedir. Ancak sistemin kesinlikle çevre ile ilişkisi ve etkileşimi olmaktadır.

Sistemlerin çevrelerinden bir takım girdiler almaları, kendilerine yüklenen görevi

(35)

yerine getirebilmeleri için gerekmektedir. Sistemlerin aldıkları girdileri işlemeleri ve çevrelerine çıktı olarak vermeleri önceden belirlenmiş olan yöntemlere ve ilkelere dayalı olarak gerçekleşmektedir (Bayrak, 2008: 157). Sistem adı verilen bütünü meydana getiren parçalara alt sistem adı verilmektedir. Sistemlerin bağlı oldukları daha büyük olan sistemlere ise üst sistem adı verilmektedir. En büyük sistem dışındaki bütün sistemlerin üst sistemleri, en küçük sistem dışındaki bütün sistemlerin de üst sistemleri bulunmaktadır (Bayrak, 2008: 157). Buna örnek olarak okul sistemi verilebilmektedir. Okulun alt sistemleri sınıflar, bölümler, okul yönetimi ve içerisindeki birimlerdir. Okulun üst sistemi ise il, ilçe ve merkez örgütleridir.

Görüldüğü üzere eğitim sistemi bir alt sistemdir ve üst sistemi, devlet sistemidir.

Eğitim sisteminin, devlet sisteminin bir alt sistemi olmasının sebebi ise devletin toplumsal, politik ve ekonomik hedeflerinin, eğitim sistemini etkilemesi ve değiştirmesidir. Aynı şekilde eğitim sisteminin çıktıları da devletin bütün kurumlarını etkilemektedir.

Eğitim sistemi, en alt seviyeden en üst seviyeye kadar teker teker örgütlerden oluşmaktadır. Örgüt ve örgütsel yaşam, insanlar için vazgeçilmez, zorunlu bir gereksinimdir. İnsan, geçmişten geleceğe psikolojik, fizyolojik ve biyolojik bir takım sınırlılıklara sahiptir ve bu sınırlılıkların üstesinden gelebilmek için başka insanlarla işbirliği yapması gerekmektedir. Çünkü kişiler çabalarla sınırlılıkların üstesinden gelinebilmesi nadiren başarılabilmektedir. Bu yüzden ortak amaçları gerçekleştirebilmek insanların bir araya gelmesiyle, yani örgütlenmesiyle mümkün olabilmektedir. Örgütler, bireysel yetenekleri geliştirme ve bireysel amaçları gerçekleştirme aracıdır. Eğitim sisteminde de böyle bir durum söz konusudur.

İnsanların bir arada ve işbirliği içerisinde bir takım şeyleri başarma ve öğrenmeleri sağlanmaktadır.

1.1.3. Eğitim Sisteminin Öğeleri

Eğitim sistemi bir açık sistemdir. Açık sistem; en az bir amacı gerçekleştirmek için çevreden girdi alan ve aldığı bu girdileri işleyerek çıktılar elde eden, elde ettiği bu çıktılara ilişkin dönüt alan sistemler olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma bakıldığında eğitim sisteminin bir açık sistem olduğu görülmektedir. Tanımda geçen girdiler, işlemler, çıktılar, dönüt gibi unsurlar açık sistemin öğeleridir. Haliyle

Referanslar

Benzer Belgeler

Taşınabilir bilgisayar dünyasında yaygın olarak kullanılan netbook ve ultrabook bilgisayarlar genellikle az sayıda USB porta ve düşük sabit disk kapasitesine sahip ve pek

Ana amaçları öğretmek olan eğitim kurumlarının, özellikle de bir sonraki aşaması teorinin pratiğe dökülmesini gerektiren üniversitelerin, çağımızın gerektirdiği

·; ·ı aza1abi1mekte 1 nitekim öğrencilerin okudukları bölümler kendileri gibi geri dönen gençlerin çok bulunduğu yerler olduğu için, şiddeUi bir

Akrilamid ile birlikte ATRA uygulanan deneklere ait testiküler doku kesitlerinde de sadece akrilamid uygulanan gruptaki kadar yaygın olmamakla birlikte seminifer

5.1.7 Değişkenlere İlişkin Betimsel İstatistiklere Yönelik Sonuç ve Tartışma Eğitim fakültesi öğrencilerinin yaşam boyu öğrenme, özyeterlik ve öğrenme

Katılımcı anneler, okul taşıtının son model ve 5 yaşından küçük olmasını, okul taşıtı özellikleri taşımasını (her öğrenciye emniyet kemeri, taşıt içi kamera,

Velilerin çocukların yaşam boyu öğrenen bir birey olması için ailelerin öğrenmeye açık olma konusunda ki düşünceleri genel olarak değerlendirildiğinde, aileler öğrenmeye

geliştirmesi için destekleneceği 8 yeterlilik olan ‘Avrupa yaşam boyu öğrenme anahtar yeterlikleri’ kabul ve ilan edilmiştir.. Yaşam boyu öğrenme Anahtar