• Sonuç bulunamadı

Günümüz Türk Eğitim Sistemi'ndeki Değişiklikler

1.3. TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ

1.3.4. Günümüz Türk Eğitim Sistemi

1.3.4.1. Günümüz Türk Eğitim Sistemi'ndeki Değişiklikler

Son on beş yılda eğitim sistemindeki reformlara ve değişimlere bakıldığında, 1999-2000 öğretim senesinde okullaşma oranları dikkat çekmektedir. Okullaşma oranları ilköğretimde %97.6'ya, okulöncesi eğitimde %9.8'e, ortaöğretimde %59.4'e, yükseköğretimde ise %.27.8'e varmıştır. 8 yıla çıkarılmış olan zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması hedeflenmiş ve bununla ilgili çalışmalara başlanmıştır (Yılmaz, 2014: 16). Bu dönemin okullaşma oranına bakıldığında olumlu anlamda bir gelişme yaşandığı görülmektedir. Eğitim sisteminin 12 yıla çıkarılmasının hedeflenmesi ile ilgili olarak da başından beri herkes için eşit ve herkesin belirli bir düzeye çıkarılması amacına önem verildiği söylenebilmektedir.

2000'li yılların başlarından itibaren eğitim sistemindeki değişiklikler incelendiğinde 2001 yılının mesleki teknik eğitim açısından önemli bir yıl olduğu göze çarpmaktadır. 2001 yılında mesleki teknik okullardan mezun olanların meslek

yüksekokullarına sınavsız geçebilmelerini sağlayacak bir yasanın çıkarılmasıyla bu alanda önemli bir adım atıldığı görülmektedir (Deniz, 2001: 137). Mesleki teknik eğitim üzerinde durulmuş olmasının bireylerin ilgi ve becerileriyle ilgili alanlara yönlenmelerine fırsat verilmesi açısından önem taşımasından dolayı olduğu söylenebilir. Ayrıca meslek liselerini bitiren öğrencilerin meslek yüksekokullarına sınavsız geçebilme hakkına sahip olmaları da oldukça önemli ve altı çizilmesi gereken bir adım olarak karşımıza çıkmaktadır.

2002-2003 döneminde taşımalı eğitim konusunda ücretsiz servis ve yemek imkanı 654.093 iken 2006'da bu sayı 679.589'a çıkarılmıştır. Ayrıca 2005-2006'da özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin okullara ücretsiz erişim sağlayabilmeleri için olan taşıma projesi hayata geçirilmiştir (Kabakçı, 2008: 53). Bu dönemde de oldukça önemli bir gelişme yaşandığı görülmektedir. Öğrencilerin okullara ücretsiz ulaşım sağlayabilmeleri konusunda ilerleme kaydedilmesi ve özel eğitim gereksinimi olan öğrencilerin aynı konuda fırsata sahip olmaları ile ilgili projenin gerçekleştirilmiş olması dikkate değer gelişmeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Okulöncesi eğitim kurumlarının sayısı 2002-2003 yılında 11.314 iken 2005-2006'da 18.539'a çıkarılmıştır. Öğrenci sayıları ise 320.038'den 550.146'ya yükselmiştir (Kabakçı, 2008: 54). Okulöncesi eğitim oldukça dikkate değer bir konu olduğu söylenebilmektedir. Öğrencilerin okula hazırlanarak başlamaları son derece önemli olduğundan okul öncesi eğitim kurumlarının ve bu eğitimi alan öğrencilerin sayılarının yükselmekte olmasının son derece önemli bir ayrıntı olduğunun belirtilmesi gerekir.

Derslik sayıları ile ilgili gelişmelere bakıldığında ise İl Yatırım Programları ödenekleri sayesinde 2003 yılında toplam 10.500 derslik ile ek dersliğin açıldığı görülmektedir. 2004 yılında 11.732'si şehirde ve 3.588'i köyde olmak üzere toplamda 15.320 derslik ve ek dersliğin yapılmasına başlanmıştır. 2004 yılı sonunda 16.552 derslik ve ek derslik bitirilmiş; 2005 yılında 22.000 yeni derslik yaptırılmıştır. 2006 yılından bugüne ise 20.000 üzerinde derslik hizmete konulmuş ve ülke genelinde dersliklerin başına 34 öğrenci düşmesi hedeflenmiştir (Kabakçı, 2008: 57). Derslik sayıları ile ilgili gelişmeler de eğitim alanında olumlu gidişatın sürmekte olduğunu göstermektedir. Daha önceden eğitimin düzgün bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için gerekli ortamın son derece önemli olduğu vurgulanmıştı. Bundan dolayı derslik

sayıları ne kadar fazla olursa eğitim ve öğretim için uygun ortamın da o kadar fazla olacağından bu durumun oldukça önemli bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz.

2005-2006 yılında ortaöğretimlerde yeni müfredata geçilmiştir. Yeni geliştirilen programlar çoklu zekâ kuramı temel alınarak hazırlanmıştır. Beyin temelli bir yaklaşım içeren sistem, öğrenci merkezli olma yönündedir. Yine 2005-2006 öğretim yılında liselerin süresi dört yıla çıkarılmıştır. Daha öncesinde hazırlık ve üç yıl şeklinde olan mesleki ve genel liseler hazırlık olmaksızın dört yıla çıkarılmıştır (Kabakçı, 2008: 63). Bu dönemde öncekilere oranla oldukça köklü bir gelişmenin olduğu görülmektedir. Müfredatın değişmesi son derece önemli ve köklü bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoklu zekâ kuramının bireye odaklanması ve genel anlamda olumlu yönleri ağır basan bir eğitim anlayışına sahip olması açısından bu kuramın temel alındığı bir eğitim anlayışının oldukça faydalı olacağı görülmektedir.

2013 yılının sonu itibariyle eğitimde oldukça önemli reformlar yapılmıştır.

Hizmet sunumunun iyileştirilmesi ve fırsat eşitliğinin arttırılması kapsamında her öğrenciye ders kitapları ücretsiz olarak sağlanmış, taşımalı eğitim gibi uygulamalar yapılmış, öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerinde ve istihdamlarında yükseliş sağlanmış, Fatih Projesi başlatılmış ve 4+4+4 diye adlandırılan 12 yıllık zorunlu eğitim sistemine geçilmiş, müfredat bu doğrultuda yenilenmiştir (Yılmaz, 2014: 18).

Müfredatın değişmesinin ardından bu dönemde yapılan yenilikler de oldukça köklü yenilikler olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle tüm öğrencilerin ücretsiz şekilde kitaplara erişebilmesi fırsat eşitliği bakımından oldukça büyük bir adımdır. Aynı zamanda zorunlu eğitim süresi ve kapsamıyla ilgili yenilikler de dikkatten kaçmayacak ölçüde büyük adımlar olarak görünmektedir.

Zorunlu eğitimi sekiz yıldan 12 yıla çıkaran 4+4+4 eğitim sistemi kısaca eğitimin kademeli olarak ayrılmasıdır. Bu sistemle ilkokul ve ortaokul dörder yıl olacak şekilde belirtilmiştir. Birinci kademe olan dört yıllık ilkokulu tamamlayan öğrenciler, beşinci sınıfla beraber kendi ilgileri ve istekleri doğrultusunda belirli okullarda eğitim alma hakkına sahip olacaktır. Bu sistemle liselerin de süresi dört yıla çıkmış ve zorunlu hale gelmişlerdir (Çam, 2015: 53). Bu şekilde kademeli bir eğitim anlayışının benimsenmesi öğrencilerin hangi alanda ilerlemek istediklerine karar vermeleri ve bu doğrultuda devam etmeleri açısından önemli gözükmektedir.

Liselerin de zorunlu hale getirilmiş olmaları tüm bireylerin kişisel gelişimi ve toplumun eğitim seviyesinin yükselmesi açısından önemli bir adımdır.

Dikkat çeken bir diğer gelişme ise Fatih Projesi'dir. Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi ismindeki bu proje kısaca Fatih Projesi olarak geçmektedir. Proje'deki amaç her okula bilgisayar dönemi yerine her sınıfa bilgisayar dönemine geçmektir. Projenin içeriğinde eğitim-öğretimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve okullardaki teknolojinin iyileştirilmesi hedefiyle öğrenme-öğretme sürecinde bilişim teknolojileri araçlarının daha fazla duyu organlarına hitap edecek şekilde, derslerde etkin olarak kullanılması maksadıyla okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarında 570.000 dersliğe LCD panelli tahta ile internet altyapısı sağlanması bulunmaktadır. Bilgi teknolojileri donanımının etkili şekilde kullanılması için öğretmenlere hizmet içi eğitim verilecektir. Fatih Projesi şu bileşenlerden oluşmaktadır: Yazılım ve donanım altyapısının sağlanması, eğitsel elektronik içeriğin sağlanması, öğretim programlarında etkin bilişsel teknoloji kullanımı, öğretmenlerin hizmet içi eğitimi, güvenli, bilinçli, ölçülebilir ve yönetilebilir bilgi teknolojileri kullanımının sağlanması (Selçuk, 2013: 20-21). Bu dönemde teknolojinin gelişmesi ve her alanda etkisini göstermesi görüldüğü gibi eğitim alanına da yansımıştır.

Eğitimin daha çağdaş ve daha rahat bir şekilde gerçekleştirilmesi için teknolojinin etkin bir şekilde kullanılması oldukça önemli bir durumdur.

1.3.4.2. Günümüz Türk Eğitim Sistemi'nde Eğitim ve Öğretim