• Sonuç bulunamadı

Günümüz Türk Eğitim Sisteminin Yapısı

1.3. TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ

1.3.4. Günümüz Türk Eğitim Sistemi

1.3.4.3. Günümüz Türk Eğitim Sisteminin Yapısı

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile Türk Eğitim Sistemi'nin yapısı belirlenmiştir. Bu kanuna göre Türk Eğitim Sistemi iki ayrı bölümden oluşmaktadır:

Örgün Eğitim ve Yaygın Eğitim (Yazıcı, 2009: 27).

Daha önceden de üzerinde durulmuş olan iki konu örgün eğitim ve yaygın öğretim birbirleri arasındaki farklılıklardan dolayı eğitim sistemi içerisinde ayrılmaktadır. Örgün öğretim genel olarak bilinen ve klasik olarak okullarda yapılan ve zorunlu olan bir öğretimken yaygın öğretimde zorunluluk yoktur.

1.3.4.3.1. Örgün Öğretimin Genel Yapısı

Aynı seviyedeki ve belirli bir yaş grubundaki kişilere, amaca göre hazırlanmış olan programlarla, düzenli olarak okulda yapılan eğitime örgün öğretim adı verilmektedir. Örgün öğretimin içinde okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim bulunmaktadır (Korkmaz, 2005: 40). Kendi içerisinde bölümlere

ayrılan örgün öğretim zorunlu olan ve formal eğitim kapsamına girmekte olan eğitim türüdür. Her öğrenciye eşit şekilde yaklaşılan ve genel bir niteliği olan eğitim türüdür. Örgün öğretimin içeriği ise aşağıda alt başlıklar halinde incelenmiştir.

1.3.4.3.1.1. Okul Öncesi Eğitim

Okul öncesi eğitim kurumları 1739 sayılı kanunun 21. maddesine göre, bağımsız olan anaokulları olarak kurulabilmekte ve bunun yanı sıra gerekli görüldüğünde ilköğretim okullarına bağlı olan anasınıfları şeklinde ya da ilgili olan diğer öğretim kurumlarına bağlı olarak uygulama sınıfları şeklinde de açılabilmektedir. Okul öncesi eğitim kurumları şu şekildedir: 0-36 aylık çocuklara eğitim ve bakım veren kurumlar olan kreşler, 36-72 aylık çocuklara eğitim veren ve bağımsız okullar olan anaokulları, 60-72 aylık çocuklara eğitim veren ve örgün eğitim kurumları bünyesinde açılan ana sınıfları, 36-72 aylık çocuklara eğitim veren uygulama sınıfları, yabancı öğrencilere hizmet veren özel yabancı anaokulları, azınlık vatandaşların çocuklarına eğitim veren özel azınlık anaokulları (Korkmaz, 2005: 40-41). Okul öncesi eğitim daha önceden bahsedilmiş olsa da tekrar vurgulanması gereken önemli bir konudur. Çocukların bir anda okula başlamalarındansa daha öncesinde okula yönelik bir eğitim alarak hazırlanmaları uyum sağlamalarında ve ilerlemelerinde oldukça katkı sağlayacaktır.

1.3.4.3.1.2. İlköğretim

İlköğretim kurumlarının gelişimine bakıldığında 1997 senesine kadar beş yıllık ilkokul kurumları ile üç yıllık ortaokul kurumlarından oluşan bir yapısı olduğu görülmektedir. 1997 senesinden itibaren bu iki kurum birleştirilmiş ve ilköğretim kurumları sekiz yıllık kesintisiz eğitim kurumları haline gelmiştir. İlköğretim okullarında verilen sekiz yıllık eğitimin sonunda bitirenlere ilköğretim diploması verilmektedir. İlköğretimin temel amaçları şunlardır: Her öğrenciye iyi bir vatandaş olmak için gereken temel bilgi, alışkanlık, davranış ve becerileri kazandırmak ve onları milli ahlak anlayışına uygun şekilde yetiştirmek, her öğrenciyi kabiliyet, ilgi ve istidatları doğrultusunda yetiştirerek üst öğrenime ve hayata hazırlamak (Yazıcı, 2009: 35). Ancak ilköğretim kurumlarının 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren dört yıllık ilkokul ve dört ortaokul kurumları olarak ayrıldığı görülmektedir.

İlköğretim çocukların kişiliklerini kazanmasında ve birey olarak topluma girmelerinde oldukça önemli bir noktadır. Erken yaşta başlanan bir eğitim olduğundan örgün eğitimdeki en önemli basamak olduğu söylenebilir. Öğrencilerin hem okulla ilgili hem kendileriyle ilgili gidişatlarının şekilleneceği bir basamak olduğundan en çok ciddiye alınması gereken eğitim basamağı olarak karşımıza çıkmaktadır.

1.3.4.3.1.3. Ortaöğretim

Ortaöğretim; ilköğretime dayanan ve en az dört yıllık olan genel, teknik ve mesleki öğretim kurumlarını kapsamaktadır. Ortaöğretimin temel amaçları şunlardır:

Tüm öğrencilere ortaöğretim seviyesinde ortak bir genel kültür kazandırmak, onlara toplum ve kişi sorunlarını tanımak, çözüm yolları aramak, ülkenin sosyal, kültürel ve iktisadi kalkınmasına katkıda bulunma gücünü ve bilincini kazandırmak, öğrencileri çeşitli okul ve programlarla yetenek ve ilgileri doğrusunda yükseköğretime veya bir mesleğe hazırlamaktır (Bayrak, 2008: 163). Ortaöğretim de fazlasıyla önemli bir niteliğe sahiptir. Öğrencilerin kendi ilgi ve becerilerini keşfedip bu doğrultuda ilerlemeleri açısından oldukça önemli bir noktadır. Aynı zamanda yetişkinliğe yaklaşılan bir yaşa denk gelmesi bakımından öğrencilerin kültürel anlamda da donatılmaları bu dönemde başlamaktadır.

Ortaöğretim, çeşitli programlar uygulamakta olan liselerden oluşmaktadır.

Öğrenciler yeteneklerine ve isteklerine göre bu programlardan birine yönelmektedirler. Yapı itibariyle ortaöğretim genel ortaöğretim ve mesleki ve teknik ortaöğretim olarak ikiye ayrılmaktadır. Genel ortaöğretim, ortaöğretimin temel amaçlarıyla aynı amaçlara sahiptir ve genel liseler, Anadolu liseleri, sosyal bilimler liseleri, fen liseleri, Anadolu öğretmen liseleri, spor liseleri, çok programlı liseler ve Anadolu güzel sanatlar liselerinden oluşmaktadır. Mesleki ve teknik ortaöğretim ise meslek ve il alanlarına iş gücü yetiştirmekte olan ve öğrencileri iş alanlarına, yaşama ve yükseköğretime hazırlayan kurumlardır. Erkek teknik öğretim okulları, kız teknik öğretim okulları, din öğretimi okulları ve ticaret ve turizm öğretimi okullarından oluşmaktadır (Bayrak, 2008: 164). Ortaöğretimde bu şekilde bir ayrım olması daha önceden de bahsedilmiş olan sebeplerden dolayı önemlidir. Sadece tek bir alana odaklanan bir eğitim anlayışının olması, öğrencilerin hepsinin tek bir alana karşı yetenekli ve ilgili olmayacaklarından olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ancak sadece

mesleki ve teknik ortaöğretim için geçerli olması gereken bu durumun genel ortaöğretim için de geçerli olması bir takım sakıncaları da beraberinde getirmektedir.

Şöyle ki; genel ortaöğretimin kendi içerisinde genel liseler, Anadolu liseleri, fen liseleri şeklinde ayrılmış olması eğitimde fırsat eşitliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla genel ortaöğretimin tek bir çatı altında toplanması ve öğrencilere eşit fırsatlar sunularak üniversiteye öğrenci hazırlayan kurumlar haline getirilmesi gerekmektedir. Mesleki ve teknik ortaöğretimin ise günümüzde olduğu gibi öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre farklı bölümlere ayrılması uygun görünmektedir. Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında bu şekilde bir ayrım olmasının öğrenciler açısından oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz.

1.3.4.3.1.4. Yükseköğretim

Yükseköğretim, ortaöğretime dayalı olan ve en az iki yıllık eğitim veren eğitim kurumlarını kapsamaktadır. Yükseköğretimin amacı; toplumun çeşitli kademelerdeki ve yüksek düzeydeki insan gücü gereksinimine ve ülkenin bilim politikasına göre öğrencileri yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda yetiştirmek, bilimsel alanlarda çeşitli araştırmalar yapmak, araştırmaların inceleme sonuçlarını gösteren ve bilimin ve tekniğin ilerlemesine katkı sağlayan yayınlar yapmak, çeşitli kurum ve kuruluşların istekleri doğrultusunda araştırmalar ve incelemeler yaparak görüş bildirmek, kamuoyunu aydınlatıcı ve toplumun genel seviyesini yükseltecek bilimsel verileri yazılı ve sözlü olarak halka bildirmek ve yaygın eğitim hizmeti sağlamaktır. Yükseköğretim kurumları; fakülteler, yüksekokulları, enstitüler, konservatuarlar, meslek yüksekokulları, araştırma ve uygulama merkezlerinden oluşmaktadır (Polat, 2008: 50). Örgün öğretimin zorunlu olmayan basamağı yükseköğretim olarak karşımıza çıkmaktadır. Temel anlamda istekleri ve ilgileri doğrultusunda genel bir eğitim almış olan öğrenciler isterlerse yükseköğretim sayesinde belirli bir alana yoğunlaşabilmekte ve o alana yönelik kapsamlı ve özel bir eğitim alabilmektedirler.

Yükseköğretim amaçları, yöntem ve kaynakları bakımından ilköğretimden ve ortaöğretimden ayrılmaktadır. İlköğretimde ve ortaöğretimde asıl amaç mevcut olan bilgi birikiminin aktarılmasıdır. Kaynaklar ve müfredat önceden belirlenmiştir.

Ancak yükseköğretimin amacı yalnızca mevcut olan bilgileri aktarmak değildir.

Üniversitelerdeki öğretim elemanları, yaptıkları bilimsel ve akademik çalışmaların

sonuçlarını öğrencilere aktarmak ve öğrencileri bilimsel araştırmalar yapmaya teşvik etmek durumundadır (Polat, 2008: 51). Yükseköğretimi diğerlerinden ayıran bu nokta aynı zamanda yükseköğretimin en önemli noktasıdır. Yalnızca mevcut olan bilgilerin aktarılmasının yanı sıra öğrencilere yeni çalışmalar ve araştırmaların aktarılması yükseköğretimin özelliğini ve önemlini vurgulamaktadır.

1.3.4.3.2. Yaygın Eğitimin Genel Yapısı

Yaygın eğitim, örgün eğitimin yanında ya da dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tamamını kapsamakta olan eğitimdir. Yaygın eğitimde belirli bir yaş sınırlaması bulunmamaktadır. Yaygın eğitim faaliyetleri her yaş grubu için düzenlenebilmektedir. Toplumdaki hızlı değişimlere paralel olarak eğitimde esas olanın okul eğitimi olduğu görüşü de değişmektedir. Bu görüş doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı, okul sisteminin yapılarında, programlarında, amaçlarında yeniden düzenlemeler yapmakta ve sürekli olarak eğitim bağlamında okul dışı eğitim ve öğrenme sistemini yaygınlaştırmakta ve geliştirmekte, yeniden yapılandırma çalışmalarına ağırlık vermekte ve eğitimin odaklandığı noktayı örgün eğitimden sürekli eğitime yöneltmektedir (Akalın, 2008: 162-163). Yaygın eğitim herhangi bir sebeple örgün öğretimden yararlanamayan kişiler için oldukça önemli bir konumdadır. Veya belirtilmiş olduğu gibi örgün öğretimin yanında da işlemekte oluşu, örgün öğretimde tam olarak üzerinde durulması güç olan çeşitli özel ilgili alanları ile ilgili eğitimlerin alınabilmesini sağlamaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olan, değişik nitelikte ve türde 16 adet yaygın eğitim kurumu bulunmaktadır. Bu kurumlar şunlardır: Halk eğitim merkezleri, olgunlaşma enstitüleri, çıraklık eğitimi merkezleri, pratik kız sanat okulları, yetişkinler için teknik eğitim merkezleri, mesleki eğitim merkezleri, özel dershaneler, özel kurslar, eğitim ve uygulama okulları, bilim ve sanat merkezleri, endüstri pratik sanat okulları, açık ilköğretim, açık liseler, mesleki ve teknik açıköğretim okulu (Akalın, 2008: 163-164). Yaygın eğitime verilen desteğin artması ve yaygın eğitimin yaygınlaştırılması ile ilgili yapılan çalışmalar pek çok insan için faydalı olabilmektedir. Örneğin öğrencilik yaşlarında okula gitme şansı olmayan kişiler, eksik oldukları bilgileri yaygın eğitim sayesinde hangi yaşta olurlarsa olsunlar edinebilmektedirler. Okuma yazma bilmeyen ve örgün öğretim yaşının ilerisinde olan kişiler yaygın eğitim sayesinde okuma yazma öğrenebilmektedirler.

1.4. GÜNÜMÜZ TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN SORUNLARI VE