• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ RADYO, TELEVİZYON VE SİNEMA ANABİLİM DALI GAZETECİLİK PRATİKLERİ VE BASIN İŞ HUKUKU Yüksek Lisans Tezi Serdal Koçer Ankara-2019

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ RADYO, TELEVİZYON VE SİNEMA ANABİLİM DALI GAZETECİLİK PRATİKLERİ VE BASIN İŞ HUKUKU Yüksek Lisans Tezi Serdal Koçer Ankara-2019"

Copied!
109
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ RADYO, TELEVİZYON VE SİNEMA

ANABİLİM DALI

GAZETECİLİK PRATİKLERİ VE BASIN İŞ HUKUKU

Yüksek Lisans Tezi

Serdal Koçer

Ankara-2019

(2)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ RADYO, TELEVİZYON VE SİNEMA

ANABİLİM DALI

GAZETECİLİK PRATİKLERİ VE BASIN İŞ HUKUKU

Yüksek Lisans Tezi

Serdal Koçer

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Gamze Yücesan-Özdemir

Ankara-2019

(3)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ RADYO, TELEVİZYON VE SİNEMA

ANABİLİM DALI

Serdal Koçer

GAZETECİLİK PRATİKLERİ VE BASIN İŞ HUKUKU

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Gamze Yücesan-Özdemir

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası

……….. ……….

……….. ………...

……….. ………..

……….. ………..

Tez Sınavı Tarihi ...

(4)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Bu belge ile bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim. (……/……/2019)

Tezi Hazırlayan Öğrencinin Adı ve Soyadı

……….

İmzası

………

(5)

iv

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER ... iv

ÇİZELGELER/TABLOLAR DİZİNİ ... vi

KISALTMALAR ... iv

GİRİŞ ... 1

1. TÜRKİYE'DE GAZETECİLİK PRATİĞİNİN DEĞİŞİMİ ... 6

1.1. Gazeteci Kavramı ... 6

1.1.1. Gazetecinin Hukuksal Tanımları ... 12

1.1.2. Gazetecinin Çalışma Yerleri ... 18

1.1.3. Gazetecinin Çalışmasının Özellikleri ... 21

1.2. Gazetecilik ve Teknolojik Dönüşüm ... 23

1.3. Gazetecilik ve Haber Üretim Süreçlerinde Dönüşüm ... 27

2. TÜRKİYE’DE BASIN İŞ HUKUKU ... 38

2.1. Tarihsel Gelişim ... 38

2.1.1. Osmanlı Dönemi ... 40

2.1.2. Cumhuriyetin İlk Yılları ... 44

2.1.3. Basın İş Kanunu’ndan Bugüne ... 47

2.2. Günümüzde Medya Çalışanlarına Uygulanan Mevzuat ... 50

2.2.1. Kamu Çalışanları ... 51

2.2.2. Özel Sektör Çalışanları... 54

3. TÜRKİYE’DE GAZETECİLİK PRATİĞİ VE BASIN İŞ HUKUKU: ... 58

OLANAKLAR, SINIRLILIKLAR ... 58

3.1. Çalışma Biçimleri ... 60

3.2. Çalışma Süreleri ... 66

3.2.1. Fazla Çalışma Süreleri ... 67

3.2.2. Gazetecilerin İzin ve Dinlenme Süreleri ... 69

3.3. İş Güvencesi ... 73

3.4. Ücretler ... 75

(6)

v

3.4.1. Özel Durumlarda Ücretler ... 75

3.4.2. İkramiye ve Tazminatlar ... 78

3.5. Sendikal Örgütlenme ... 81

SONUÇ ... 86

KAYNAKÇA ... 90

ÖZET ... 100

ABSTRACT ... 101

(7)

vi

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1: Türkiye’de Sendikalı Gazeteci Sayısı (2018)... 83

(8)

KISALTMALAR

AA Anadolu Ajansı

BYEGM Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü IFJ International Federation of Journalists

ILO International Labour Organization ODTÜ Orta Doğu Teknik Üniversitesi TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi

TBMM TV Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu TGC Türkiye Gazeteciler Cemiyeti

TRT Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Grubu

(9)

1

GİRİŞ

Demokrasinin önemli unsurlarından olan medyanın bağımsızlığı ve özgürlüğü her dönem tartışma konusu olmuştur. Bu konuda yapılan tartışmalar ağırlıklı olarak medya sektörünün mülkiyet yapısı ve tekelleşme üzerine yoğunlaşmaktadır. Basın yasama, yürütme ve yargı gücünden sonra gelen dördüncü kuvvet olarak adlandırılmaktadır. Basının elinde bulunan bu gücün ve sorumluluğun kullanılması tekelleşme olgusuyla birlikte toplumda tek sesliliğe yol açabilmektedir. Bu tek seslilik farklı görüşlerin medyaya yansımasını engellediği gibi medya sektöründe çalışanlar içinde dezavantajlar getirmektedir. Ancak, dikkat edilmesi gereken nokta mülkiyet yapısı ve tekelleşmenin yanında gazetecilerin için uygulanan basın yasalarının da basın özgürlüğünün gerçekleşmesinde önemli olduğudur.

Basın özgürlüğünü oluşturan haklar; haberleri, fikir ve düşünceleri bilmek, bunlara ulaşmak ve bunları toplama hakkı; haber, fikir, düşünce ve kanaatleri yorumlamak ve analiz edebilmek eleştirebilmek hakkı; haber, fikir, düşünce ve kanaatleri serbestçe aktarabilme, basılmış eserleri dağıtabilmek haklarını içermektedir.1

Basın özgürlüğü sadece düşüncelerin serbestçe açıklanması anlamına gelmeyip, bu özgürlüğün kullanılması için basın kuruluşlarının serbestçe kurulup isletilmesini de gerektirmektedir. Basın kuruluşlarının kurulmasında veya işletilmesinde getirilebilecek engeller düşünceyi açıklama özgürlüğünü zedelemeyebilir; ancak bu engeller basın özgürlüğünün kullanılmasını fiilen olanaksız hâle getirebilirler.2

Basın özgürlüğünün gerçeklemesini engelleyen konulardan birisi olarak karşımıza çıkan tekelleşme olgusu, basın yoluyla açıklanmasında kamu yararı bulunan haber, düşünce ve bilgilerin kamuoyuna sunulmasının önüne geçmekte ve kamu yararını hedef alan gazetecilik faaliyetlerinin yerini sermaye gruplarının çıkarlarına hizmet eden gazetecilik faaliyetine dönüşmesine sebep olmaktadır.3

1 S. Dönmezer, Basın ve Hukuku, İstanbul, 1976, s. 94.

2 Y. Salihpaşaoğlu, Türkiye’de Basın Özgürlüğü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007, s. 14.

3 D. Yüzer, 1982 Anayasası’nda Basın Özgürlüğü Karşısında Kişilik Hakkı ve Korunması, Ankara, 2013, s.

82.

(10)

2

Basın faaliyeti tekelleşme ile klasik anlamının dışına çıktığından, sadece düşünceleri açıklama özgürlüğünün güvence altına alınması, basın özgürlüğünün sağlanması koşulunu gerçekleştirememektedir. Bu sebepten dolayı basın faaliyetlerinin özgür bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için devletin basın karşısındaki pasif konumu değişmiş ve basın yoluyla düşüncelerin serbestçe açıklanabilmesi bakımından devletlere basın faaliyetlerinin korunması görevi yüklenmiştir. Bu bakımdan devletin en önemli işlevi basın alanında çalışan gazetecilere yönelik olarak hukuki alt yapıyı oluşturması olmalıdır.4

Kamusal bir hizmet olan gazeteciliğin varlığını sürdürebilmesi medya alanında faaliyet gösteren kuruluşların yapılarıyla, bu kuruluşlarda çalışan gazetecilerin çalışma koşulları ve devletin medya alanına uyguladığı yasalarla yakından ilgilidir. Medyayla ilgili yasal düzenlemeler yapılırken basın özgürlüğü ve medya gücünün kötüye kullanımına dikkat edilmesi gerekmektedir.

İletişim ve enformasyon teknolojilerindeki gelişmeyle birlikte gazetecilik alanının ekonomik organizasyonunda ve mesleğin yapısında değişimler ortaya çıkmıştır.

Bu yaşanan değişimlerle birlikte mesleği yerine getiren gazetecilerin çalışma biçimleri değişmiş ve Basın İş Kanunu gazetecilerin yeni çalışma ilişkilerini düzenlemede yetersiz kalmıştır. Bu çalışmada, yeni iletişim teknolojilerindeki gelişmeyle birlikte gazetecilik pratiğinde ve mesleğinde ortaya çıkan değişimin Basın İş Kanunu’nda kendine uygun bir karşılık bulup bulmadığı incelenmektedir.

Çalışma yaşamında işçi, işveren ve devlet arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi açısından bir ülkenin iş hukuku mevzuatı ve uygulamaları önem taşımaktadır. Ayrıca incelenen ülkenin iş hukukunun tarihsel gelişimini bilmek bize o ülkedeki çalışma hayatı hakkında bilgi vermesi bakımından önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Basın işletmelerinde çalışan gazetecilerin hak ve sorumluluklarını düzenlenmesi basın iş hukukunun kapsamına girmektedir.

Gazetecilik mesleği halkın bilgilendirilmesi açısından önemli bir çalışma alanı olduğundan dolayı ülkemizde 4857 sayılı İş Kanunu dışında bir iş yasası oluşturularak işveren ve gazeteci arasındaki çalışma ilişkileri düzenlenmiştir. Gazetecilerin çalışma

4 A. Akkurt, Basında Düşünceleri Açıklama Özgürlüğü ve 1961 Anayasası, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2014, s. 14.

(11)

3

hayatı ülkemizde yasal düzenlemeyle belirlenirken bunu uygulamaya bırakan, toplu iş hukuku çerçevesinde gazeteci sendikaları ya da birlikleri vasıtasıyla düzenleyen İngiltere, Almanya gibi ülkelerde bulunmaktadır.

Ülkemizde ilk İş Kanunu 1936 yılında uygulamaya konulmuştur. Bu dönemde İş Kanunu’nun gazeteciliği tanımlayan ve mesleğe ilişkin bir hükmü bulunmamaktadır.

Bunun yanında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda, 1931 tarihinde çıkarılan Matbuat Kanunu ve 1938 yılında çıkarılan Basın Birliği Kanunu ile gazetecilerin çalışma ilişkileri düzenlenmiştir.

1938 tarihinden önceki düzenlemelerde genellikle gazetelerin yasaklanması, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve idari, cezai yaptırımları içeren düzenlemeler bulunmaktadır. Ancak, 1938 yılında Basın Birliği Kanunu’nun çıkarılmasıyla birlikte ilk kez Türkiye’de gazeteciler ve işverenlerinin hak ve sorumluluklarına yer verilmiştir.

Basın Birliği Kanunu’nun uygulanması çok uzun sürmemiş ve 1946 yılında yürürlükten kaldırılmıştır.

Fikir işçilerinin çalışma koşullarını düzenleyen Basın İş Kanunu 1952 yılında çıkarılmış ve Kanun’daki ilk kapsamlı değişiklik 27 Mayıs darbesini gerçekleştiren yönetim tarafından 4 Ocak 1961 tarihinde 212 sayılı Yasa ile yapılmıştır. Basın İş Kanunu’nda 1961 yılından bu yana içerik bakımından önemli bir değişiklik yapılmamıştır. Basın İş Kanunu, fikir işçilerinin çalışma koşullarını düzenleyen kanun olma niteliğini taşımaktadır ancak teknolojik gelişmelerle birlikte kanun üzerinde yeterince inceleme yapılmadığı için günümüz ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu görülmektedir.5

Türkiye’de basın iş hukuku ve medya alanına ilişkin çalışmalara bakıldığında yapılan çalışmaların görece yetersiz olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, konuyla ilgili olarak daha önce gerçekleştirilen çalışmalar incelendiğinde Basın İş Hukuku alanına özgü olarak doğrudan yapılan çalışmaların sınırlı olduğu görülmektedir. Basın iş hukuku alanında yapılan çalışmaların yetersiz ve sınırlı olması sebebiyle çalışmanın bu alandaki boşluğu doldurması düşünülmektedir.

5 Basın İş Kanunu 1. Çalıştayı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 25 Eylül 2014, Ankara, s. 3.

(12)

4

Çalışmanın amacı, Türkiye’de medya sektöründeki çalışma koşulları ile bunları düzenleyen hukuk kuralları arasındaki ilişkileri sergilemek ve bu sergileme üzerinden ortaya çıkacak sonuçlar üzerine bir tartışma yürütmektir. Çalışmanın bir diğer amacı ise gazetecilerin mesleki sorunları tespit edilerek haklarının korunması bakımından mevcut yasal düzenlemelerde değişikliğe gidilmesi için politika yapıcılara yol gösterici olmaktır.

Çalışmada amaçlananlar doğrultusunda şu sorulara yanıt aranmaktadır: a) Türkiye’de uygulanmakta olan mevcut Basın İş Kanunu hükümlerinin yeni teknolojilerin dönüştürdüğü gazetecilik pratik ve mesleğine ne ölçüde cevap verebilmektedir? b) Gazetecinin tanımlanmasında bulunması gereken unsurlar nelerdir?

c) Basın İş Kanunu gazeteciyi nasıl tanımlamaktadır? d) Basın İş Kanunu gazetecilik faaliyeti yürüten herkesi kapsam içerisine almakta mıdır? e) Gelenekselden dijitale haber üretim sürecinde gazetecilik mesleği hangi yönlerden değişime uğramıştır?

Araştırmanın yöntemi; alana ilişkin literatür taraması ve Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından 25 Eylül 2014 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen Basın İş Kanunu 1. Çalıştayı ve 6-7 Kasım 2014 tarihlerinde Erzurum’da gerçekleştirilen Basın İş Kanunu 2. Çalıştayı’nda katılımcı olarak yer alan sendika, konfederasyon, federasyon, dernek, basın kuruluşları, basın ve çalışma hayatı ile ilgili kamu kurumlarının temsilcilerinin ve gazetecilerin görüşlerine dayanmaktadır.

Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde gazeteci kavramına ve gazetecilik mesleğinin özelliklerine yer verilmiştir. Geleneksel gazetecilik uygulamalarından dijital gazetecilik pratiklerine geçişin anlatıldığı bölümde teknolojik dönüşümün haber üretim süreçlerine getirmiş olduğu yenilikler üzerinde durulmuştur.

Çalışmanın ikinci bölümünde medya çalışanlarıyla ilgili olan hukuki düzenlemelere yer verilmiştir. Bu bölümde, basın iş hukukunun ortaya çıkış süreci ve geçirdiği aşamaların bilinmesi konunun kavranmasını kolaylaştıracağından dolayı gazetecilerin çalışma ilişkilerini kısmen ya da dolaylı olarak belirleyen yasalar

“Osmanlı Dönemi” ve “Cumhuriyetin İlk Yılları” olarak bölümlere ayrılmıştır. Basın İş Kanunu’nu yayınlandıktan sonra ortaya çıkan düzenlemeler ise “Basın İş Kanunu’ndan Bugüne” başlığı altında incelenmiştir. Alt bölümde ise, günümüzde medya çalışanlarına

(13)

5

yönelik uygulanmakta olan mevzuata değinilerek kamu sektörü ve özel sektörde çalışan gazetecilerin çalışma hayatına yönelik yapılan düzenlemeler anlatılmıştır.

Çalışmanın üçüncü ve son bölümünde, Basın İş Kanunu’nun medya sektörüne uygulanması ve gazetecilerin uygulamada ne gibi sorunlarla karşılaştıkları irdelenmiştir.

Medya sektöründe hâkim olan istihdam biçimlerine yer verilen bölümde gazetecilerin sahip oldukları hakların korunması açısından önemli olan medya dernekleri ve sendikaların işlevlerine ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Halkın objektif ve doğru haberlere ulaşabilmesi için gazetecilerin sahip olduğu iş güvencesi hükümleri incelenerek yasanın uygulanabilir duruma getirilmesi için politika önerilerinde bulunulmuştur.

(14)

6

1. TÜRKİYE'DE GAZETECİLİK PRATİĞİNİN DEĞİŞİMİ

Medya araçlarının sosyal, siyasal ve kültürel işlevlere sahip olmasından dolayı bu sektörde çalışan gazetecilerin yürüttükleri çalışmalar gazetecilik meslek ilkeleri ve kamusal yarar gözetilerek yerine getirilmektedir. Bu bağlamda, gazeteciler açısından haberi bulma, seçme, hazırlama ve sunma süreçlerinde hukuki altyapının oluşturulması gerekmektedir.

Yeni iletişim teknolojileriyle beraber haber üretim süreçlerinde kullanılan geleneksel teknik araçların (daktilo, teleks, telefoto cihazları, film banyo kitleri vb.) yerini yeni teknolojik aygıtlar (kamera, cep telefonu vb.) almıştır. Bu noktada, gazetecilik mesleğindeki dönüşümü kavrayabilmek için sektördeki teknolojik gelişmelerden, üretim ve dağıtım pratiklerindeki gelişmelere kadar birbirini etkileyen unsurların bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir.

Bu amaçla, Türkiye’de gazetecilik pratiklerinin değişiminin anlatıldığı çalışmanın birinci bölümünde gazeteci kavramının hukuksal tanımlarına yer verilerek gelişen iletişim teknolojileriyle birlikte haber üretim süreçlerinde yaşanan değişimin gazetecilerin mesleki pratiklerinde yol açtığı dönüşüm irdelenecektir. Bu bölümde ayrıca sayısallaşma ve dijitalleşmenin haber üretim sürecini yeniden yapılandırmasında ortaya çıkardığı alternatif gazetecilik alanlarından biri olan mobil gazetecilik uygulamaları da ele alınacaktır.

1.1. Gazeteci Kavramı

Medya organları toplumun doğru bilgilendirilmesi açısından önemli bir görevi üstlenirken, medya kuruluşlarında faaliyetlerini yürüten gazeteciler de enformasyonun habere dönüşmesini sağlayarak kamu hizmeti yapmaktadırlar. Küreselleşme ile birlikte enformasyonun yoğun olduğu bir dönemden geçilmekte ve gazetecilik mesleğinin popüler bir uğraş haline geldiği görülmektedir.

Toplumu doğru bilgilendirme, aydınlatma gibi görevleri olan gazetecilik mesleğinin tanımlanması, kimin gazeteci olduğu, gazetecinin taşıması gereken özelliklerin neler olduğu konusunda bir uzlaşmanın olmadığı görülmektedir. Gazeteci

(15)

7

kavramının net bir şekilde tanımlanması ve herkesi tatmin edici bir tanıma ulaşılması zordur.6 Bunun en önemli nedenlerinden birisi gazetecilik mesleğini yürütenlerin aynı zamanda farklı sektörlerde faaliyet gösterebilmesidir.

Gazetecilik mesleği sahip olduğu özellikler itibariyle farklı meslek gruplarından kişilerin medya sektörüne girişinin yoğun olduğu bir meslek grubudur. Örneğin, avukat olmak için hukuk fakültesi mezunu, doktor olmak için tıp fakültesi mezunu, öğretmen olmak için eğitim fakültesi mezunu olmak gerekmektedir. Ancak, gazeteci olmak için herhangi bir okulun bitirilmesine veya diplomaya sahip olunmasına gerek yoktur.

Herhangi bir eğitim şartı bulunmadığından dolayı gazetecilik mesleğini yapmak isteyen kişiler medya sektöründe çalışma imkânı bulabilmektedirler. Bu nedenle gazeteci tanımını ortaya çıkarmak güçtür.7

Gazetecinin tanımlanmasına ilişkin olarak Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı yasadaki mevcut gazeteci tanımının değişmesi gerektiğini belirterek “Gazetecinin, bir gazete, dergi, haber ajansı, radyo, televizyon, internet medyası ve ileride bu alanlara bağlı olarak gelişecek her türlü fikir ortamının oluşması, gelişmesi ve kamuoyu ile bütünleşmesini sağlayan muhabir, foto muhabirinden genel yayın müdürüne kadar her aşamada görev yapan fikir işçisi” şeklinde tanımlanması şeklinde görüşlerini belirtmiştir.8

En Son Haber adlı internet sitesinin sahibi Serkan Kalemciler internet haber sitelerinde çalışanların gerçekten gazetecilik faaliyeti yaptığını ifade etmiş ve şunları söylemiştir: “Gazeteci yalnızca internet sitesinde haber üretenlerdir mi yoksa orada da farklı görevler farklı işler yaparak internet sitesinin teknik olarak ayakta kalmasını sağlayan müdahaleleri yapan da gazeteci midir? İnternet haber sitelerinde bu ayrım dikkate alınarak teknik yazılımcılarla İletişim Fakültesi’nde okuyup orada editörlük yapan kişilerin bir ayrıma tabii tutularak internet gazetecisinin tanımlanması daha doğru olacaktır.”9

6 O. Ekşi, Gazeteci Kimdir, İstanbul, 1993, Basın Konseyi Yayınları: 9, s. 3.

7 M.A. Şuğle, Basın İş Kanunu’nun Kişi Bakımından Kapsamı, Gazeteci Kavramı ve İş Sözleşmesinin Kurulması, Basın İş Hukuku Genel Esasları ve Uygulama Sorunları, İstanbul, 2006, s. 25.

8 Basın İş Kanunu 1. Çalıştayı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 25 Eylül 2014, Ankara, s. 31.

9 Basın İş Kanunu 1. Çalıştayı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 25 Eylül 2014, Ankara, s. 23.

(16)

8

Tokgöz’e göre gazeteci; “haber malzemesi sayılan enformasyonun toplanmasını, yazılmasını, düzenlenmesini ve dağıtılmasını içeren bir işlemdir. Gazeteci ise, erişmek istediği kitle için en önemli enformasyonu haber yapan ve okuyucuyu düşünmeye sevk edendir.”10

Pavlik’e göre gazeteci; “dünyayı inceleyen ve olayları en iyi anlaşılacak şekilde bildiren, bu olayların toplum üzerindeki etkisini göz önünde bulundurarak yorumlayan, fikir veya haber sağlayarak kamunun düşüncesini olayların kentsel önemine göre yapan kişidir.”11

Karaca’ya göre ise gazetecilik; “ilgili kişinin asıl işi olarak veya asıl işi olmaması halinde düzenli olarak güncel olayları ve haberleri toplamak, yayınlamak ve yorumlamak amacıyla yazılı, görsel-işitsel medya araçlarında ücret karşılığı yapılan çalışma türü” olarak tanımlanmaktadır.”12

Erol Mutlu’nun kaleme almış olduğu İletişim Sözlüğü’nde ise gazetecilik; “halk için ilginç olan, halkı ilgilendiren haberleri ve olayları toplama, yazma ve bildirmeyle ilgili bir meslek” olarak tanımlanmıştır.13 Literatürdeki gazetecilik tanımları incelendiğinde yapılan tanımların ortak özelliğinin gazetecinin güncel olaylar hakkında bilgi vermesi gerektiği ve en önemli enformasyonu seçerek okuyucuyu düşünmeye sevk etmesi gerektiğidir.

Columbia Üniversitesi Profesörlerinden John Hohenberg gazeteciliği, meslekten gazeteci-profesyonel gazeteci olarak ikiye ayırmaktadır. Meslekten gazeteci herhangi bir şekilde gazetecilik üzerine eğitim almamış, mesleği iş başında öğrenen kimselerin oluşturduğu gruptur. Profesyonel gazetecilik ise yüksek eğitim gerektirmektedir. Bir kişinin profesyonel gazeteci olup olmadığının kıstasları ise sorumluluk ve muhakeme kabiliyeti, eğitim, yetişme tarzı, meslekte edindiği tecrübe ve staj, gerekli teknik bilgi, meslek standartlarına ile meslek ahlakına uygunluğudur.14

10 O. Tokgöz, Temel Gazetecilik, Ankara, 2003, s. 98.

11 J. V. Pavlik, Yeni Medya ve Gazetecilik, Ankara, 2013, 321-322.

12 N. Gökçek-Karaca, Gazetecinin Basın İş Kanunu’ndan Doğan Hakları ve Sorumlulukları, İstanbul, 2010, s. 57.

13 E. Mutlu, İletişim Sözlüğü, Ankara, 2008, s. 25.

14 J. Hohenberg, Gazetecilik Mesleği (Çev. Filiz Ofluoğlu), İstanbul, 1963, s. 21-22.

(17)

9

Gazeteci kimliğinin daha doğru ve kolay anlaşılmasını sağlamak adına, gazeteciliği meslek edinmiş ve medya sektörüne uzun yıllar emek vermiş meslek mensuplarının gazeteci tanımlarının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Cumhuriyet Gazetesi’nde araştırmacı gazeteci ve yazar olan Uğur Mumcu gazeteciyi; “haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan” olarak tanımlamıştır. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerektiğini belirtmiştir.

Bunun için de “gazetecinin güvenilir kişi olmasının zorunlu olduğunu, sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan kişinin gazeteci olabileceğini” ifade etmiştir.15

Sözcü Gazetesi yazarı olan Emin Çölaşan ise gazeteciyi; “haber veya yazı yazan, araştıran, resim çeken, karikatür çizen ve sayfaları düzenleyen kişi” olarak tanımlamıştır.”16 Çölaşan tarafından yapılan tanım incelendiğinde gazetecinin haberi ya da yazıyı kaleme alan kişi olmasının yanında sayfa düzenini gerçekleştiren sayfa sekreterlerinin de gazeteci kapsamında olduğu değerlendirilmiştir.

Gazetecilik mesleğinin tanımlanmasına ilişkin uluslararası alanda yasal bir tanımın bulunmadığı ve gazetecilerin hukuki durumlarının genellikle toplu sözleşmeler ile düzenlendiği görülmektedir. Ulusal, uluslararası gazeteci örgütleri ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yapılan tanımlamalar açısından bakıldığında birbirine yakın gazeteci tanımlarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple gazeteci kavramının tanımlanması ve tartışılması açısından uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan tanımların da incelenmesi gerekmektedir.

Gazetecilik mesleği üyelerini bir araya getiren ve sivil toplum kuruluşu şeklinde örgütlenmiş olan Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ)17 gazeteciyi, “asli, sürekli ve ücretli işi bir veya birkaç yazılı veya görsel-işitsel basın aracına yazı veya resimle

15 U. Mumcu, Gazeteci, Milliyet Gazetesi, 3 Mayıs 1992.

16 Milli Eğitim Bakanlığı, Gazeteciliğin Temel Kavramları, Ankara, 2007, s. 20.

17 Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), özgün adı International Federation of Journalists. Dünyanın en büyük gazeteci örgütüdür. Gazetecilik mesleği üyelerini bir araya getiren uluslararası bir sivil toplum kuruluşudur. Merkezi Brüksel'de olan kuruluş, 1926 yılında sosyal adalet, çalışanların hakları, demokrasi, insan hakları, yoksulluk ve yozlaşmalara karşı, bağımsız gazetecilerin bir araya gelmesiyle oluşturulmuştur.

Federasyonu 140 ülkede yaklaşık 600.000 üyesi temsil etmektedir.

(18)

10

katkıda bulunmak olan ve kazancının çoğunu böylece sağlayan kişi” olarak tanımlamıştır.18

Gazeteciliğin özel ve toplumsal öneminden dolayı Uluslararası Çalışma Bürosu 1928 yılında gazetecilerin çalışma ve yaşam koşulları üzerine bir rapor yayımlayarak gazetecilerin çalışma yaşamında özel bir yeri olduğunu belirtmiştir. Rapora göre;

“gazeteciler ne el emeği ile çalışan kişilerdir ne de tam anlamıyla fikren çalışanlara benzerler.”19

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tüzüğünde gazeteci; “düzenli bir şekilde, günlük yahut süreli bir yazılı, görüntülü, sesli elektronik veya dijital basın ve yayın organında, kadrolu, sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme, iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen ve asıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup, çalıştığı işletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu bu tanıma uygun olanlar” olarak tanımlanmıştır.20 Gazeteciler Cemiyetinin yapmış olduğu tanımda gazetecinin istihdam türleri de belirtilmiştir. Buna göre gazeteci kadrolu, sözleşmeli veya telif ücreti karşılığında çalışabilmektedir.

Uluslararası Çalışma Örgütü çalışma hayatında emek ve iş hakkındaki bilgileri organize etmek amacıyla 1958, 1968, 1988 ve 2008 yıllarında Uluslararası Meslek Standartları Sınıflaması yapmıştır. Ayrıca yayınlanan meslek sınıflamaları üzerinde güncellemeler yapılmıştır.

Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından 1958 yılında yayınlanan Uluslararası Meslek Standartları Sınıflaması’nda gazetecinin tanımına yer verilmemiş olup gazeteci yerine eleştirmen, yazar, muhabir, editör, reklam yazarı, tanıtım yazarı, teknik yazar unvanlarının tanımlanması yapılmıştır. Yapılan tanımlar incelendiğinde Uluslararası Meslek Standartları Sınıflaması’nda muhabir kavramı; “görüşme, soruşturma, toplantılara katılma veya diğer yollarla doğru ve uygun bilgiler toplayan, sunan, açık ve net bir biçimde, hastaneler ve polis mahkemeleri gibi kaynaklara günlük ziyaretler gerçekleştiren, röportaj yapan, halka açık etkinliklere katılan, gözlemlediği olayları notlar veya sözlü olarak kaydeden, topladığı materyalleri kullanarak haberler yazan ve

18 G. Bohere, Gazetecilik Mesleği, (Çev.. N. Süral), Ankara, 1986, s. 11.

19 M. A. Şuğle, 2006, 21.

20 İnternet: https://www.tgc.org.tr/kurumsal/tuzuk.html adresinden 16.02.2018 tarihinde alınmıştır.

(19)

11

editoryal departmana gönderen, uzak yerlerden posta, telgraf ya da telefon yoluyla yayınevine raporlar gönderebilen kişi ” olarak ifade edilmiştir.21

ILO 1968 yılında gerçekleştirilen toplantılar sonucunda Uluslararası Meslek Standartları Sınıflaması’nda güncellemeler yapmıştır. Bu güncellemelerde gazetecinin tanımına yer verilmiş olup radyo ve televizyon gazetecisi farklı bir başlık altında tanımlanmıştır. Bu tanımlar incelendiğinde gazeteci; “gazete, dergi, radyo ve televizyonda yayınlanan haber ve güncel olaylar hakkında bilgi toplayan, rapor sunan ve yorum yapan kişi” olarak belirtilmiştir. Radyo ve televizyon gazetecisi ise; “radyo veya televizyon yayını için haber ve güncel olaylarla ilgili rapor hazırlayan veya yorum yapan” şeklinde tanımlanmıştır.22

1981 yılında ILO tarafından güncellenerek yayınlanan sınıflandırmada gazeteci;

“yazılı basın araçlarında çalışan gazetecinin görevlerine benzer şekilde, radyo ve televizyon için haber ve yorumların hazırlanmasında ve yayınlanmasında uzmanlaşan, güncel olaylar üzerine bilgi sahibi olan ve bu olaylarla ilgili kişilerle canlı röportajlar yapan kişi” şeklinde tanımlanmıştır.23 İlgili düzenlemede yazılı basında çalışan gazeteciler ve radyo, televizyon için haber faaliyetlerini yürütenlerin gazeteci kapsamına alındığı, ancak haber ajansında çalışanla ilgili düzenleme olmadığı görülmektedir. Nitekim haber ajansı çalışanlarının da yaptıkları faaliyet dolayısıyla gazeteci tanımı içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

ILO tarafından 1988’de yayınlanan Uluslararası Meslek Standartları Sınıflaması’nda ise gazeteci; “gazete ve süreli yayınlarda veya radyo ve televizyonda yayınlanmak üzere haber ve belgeleri toplama, raporlama, yorumlama, siyasetçilerle ve diğer kamu görevlileriyle röportaj yapma, gazetelere ve süreli yayınlarda yayınlanmak üzere yazılan makaleleri seçme, gözden geçirme, düzenleme faaliyetini yürüten kişi”

olarak tanımlanmıştır.24

Gazetecilik mesleğindeki gelişmeler ışığında yıllar itibariyle yapılan tanımlarda değişiklikler olduğu görülmektedir. Yazılı basın gazeteciliğinden farklı olarak işitsel-

21 ILO, ISCO-58, International Standard Classification of Occupations, Geneva, 1958, s. 46-47.

22 ILO, ISCO-68, International Standard Classification of Occupations, Geneva, 1969, s. 79.

23 ILO, ISCO-81, International Standard Classification of Occupations, Geneva, 1981, s. 15.

24 ILO, ISCO-81, International Standard Classification of Occupations, Geneva, 1987, s. 50-51.

(20)

12

görsel yayıncılığın daha yaygın hale gelmesiyle gazetecilik mesleğinin tanımlanmasında farklılıklar ortaya çıkmıştır.

Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından yapılan Uluslararası Meslek Standartları Sınıflaması en son 2008 yılında yayınlanmıştır. Ulusal ve uluslararası deneyimlerden yararlanılarak oluşturulan ISCO-08’de ILO’nun istatistik departmanından faydalanılmıştır. 2008 yılında yapılan tanımlama da gazeteci; “gazete, radyo, televizyon ve diğer medya organlarında araştırma, inceleme, yorumlama, haber iletme görevini ifa eden kişi” olarak tanımlanmıştır. Yapılan sınıflandırma gazeteci, gazete editörü, gazete muhabiri, spor yazarı, editör yardımcısı, tv/radyo haber yapımcısı, tv/radyo haber muhabirini kapsamaktadır.25

Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından yapılan sınıflandırmalarda internet gazeteciliğinin yapılan tanımlamalarda yer almadığı görülmektedir. Ancak son olarak yayınlanan gazeteci tanımlamasında gazetecinin çalışma yeri olarak “diğer medya”

organları ifadesi eklenmiştir. Buradan hareketle internet mecrasında gazetecilik faaliyeti yürütenlerin de bu kapsamda gazeteci olarak değerlendirildiğini söyleyebiliriz. Yeni iletişim teknolojilerinin baş döndürücü bir hızla geliştiği iletişim çağında “diğer medya” ifadesinin kullanılması ile farklı platformlar aracılığıyla yapılacak olan gazetecilik faaliyetlerinin de yasal zemine kavuşturulması amaçlandığı söylenebilir.

1.1.1. Gazetecinin Hukuksal Tanımları

Gazetecinin mesleki kimliğinin tanımlanabilmesi ve ortaya çıkarılabilmesi için gazetecilik meslek standartlarının belirlenmesi ve basın alanında mevcut olan hukuki düzenlemelerin bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak, Türkiye’de basın çalışanlarıyla ilgili olan farklı yasal düzenlemeler gazetecilik mesleğinin sınırlarının belirlenmesini zorlaştırmaktadır.

Günümüzde gelişen iletişim teknolojileriyle birlikte haber süreçlerinin yapısı değişmekte, yapılan işler farklılaşmakta, yeni çalışma alanları ortaya çıkmakta ve daha geniş anlamda basın çalışanlarının niteliği de değişmektedir. Bunun yanında

25 ILO, ISCO-08, International Standard Classification of Occupations, Geneva, 2012, s. 165.

(21)

13

günümüzde geçerli olan mevzuattaki gazeteci tanımı, 1961 yılında Basın İş Kanunu’nda yapılmış ve bu tarihten beri üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadığı görülmektedir.

Türkiye’de bir kişinin gazetecilik meslek mensubu sayılabilmesi için farklı yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemeler; Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun, Basın İş Kanunu ve İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan Basın Kartları Yönetmeliği’nde kendine yer bulmaktadır.

Ülkemizde gazeteci kimliğinin farklı yasal düzenlemelere konu edilmesi basın çalışanları için hukuki anlamda geçerli tek bir tanımın ortaya konmasını güçleştirmektedir. Aynı zamanda gazetecilik mesleği için farklı tanımlamaların getirilmesi basın yasaları arasında uyumsuzluklara sebep olmaktadır.

Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’da, medya hizmet sağlayıcılarının haber birimlerinde çalıştırılan personelin gazeteci olduğu yönünde bir hüküm bulunmaktadır. Medya hizmet sağlayıcıları; “radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti içeriğinin seçiminde editoryal sorumluluğu bulunan ve bu hizmetin düzenlenme ve yayınlanma biçimine karar veren tüzel kişiyi” ifade etmektedir.26

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yapılan tanımda radyo ve televizyonların haber birimlerinde çalışan personelin gazeteci olduğu belirtilmiştir.

Ancak düzenlemede haber birimi ifadesinin tanımı yapılmadığından dolayı düzenlemenin kimleri gazeteci kapsamına alacağı hususunda sorunlara neden olmaktadır.

İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan Basın Kartları Yönetmeliği’ne göre ise gazeteci; “Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun kapsamında fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlar ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun kapsamında kurulan radyo ve televizyonların haber birimlerinde çalışanlar ve Türkiye Radyo- Televizyon Kurumunun haber birimlerinde çalışanlar” olarak tanımlanmıştır.

26 6112 Sayılı Radyo Ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun 3/L

(22)

14

Basın Kartı Yönetmeliği’nde gazeteci için özgün bir tanımın bulunmadığı, mevcut yasal düzenlemelerin birleştirilmesinden oluşan bir tanımın yer aldığı görülmektedir. Basın kartı sahipliği gazeteci niteliğinin elde edilmesinde zorunlu değildir ancak basın kartı sahibi olmak gazeteci sayılmak açısından karine oluşturmaktadır.27

Basın kartı medya sektöründe çalışan gazeteciler için resmi kimlik belgesidir ve kişinin gazeteci olup olmadığının tespit edilmesinde kullanılmaktadır. Gazeteci sayılmanın ölçütü olarak basın kartının kıstas olarak alınmasının doğru olmayacağı ve kişinin gazetecilik mesleğini yapıp yapmadığının devlet organlarınca belirlenmesinin basın özgürlüğü açısından sorun yaratacağı endişesi sebebiyle gazeteci meslek örgütleri tarafından eleştirilmektedir.28

Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şubesi Başkanı Esra Koçak basın kartının devlet tarafından verilmesinin doğru olmayacağını belirtmiş ve şunları söylemiştir:

“Yurt dışında basın kartı ya da gazeteciliği tanımlayan kart, sendikalar ya da bağlı olduğu meslek kuruluşları tarafından veriliyor. Dolayısıyla bu gazetecilik tanımının devlet tarafından değil gazeteciler tarafından yeniden şekillendirilmesi gerekiyor.”29

Basın kartına sahip olmak için Basın İş Kanunu’na tabi olarak çalışmak yeterli olmamaktadır. Bunun yanında yönetmelikte belirtilen unvanlarda sözleşme imzalamış olmak ve basın kartı başvurusu yaparak eğitim durumuna göre bir süre beklenilmesi gerekmektedir.30 Bekleme süresi içerisinde gazeteciler belirli bir süre basın kartına sahip olmadan mesleki faaliyetlerini yürütmek zorunda kalmaktadırlar.

27 H. H. Sümer, Bireysel Basın İş Hukuku, Konya, 2013, s. 29.

28 Türkiye Gazeteciler Sendikası, DİSK Basın İş Sendikası, KESK’e bağlı Haber Sen ve Çağdaş Gazeteciler Derneği basın kartının devlet tarafından verilmesi yerine basın örgütlerinin kurduğu komisyon tarafından verilmesini istemektedir.

İnternet: https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/199043-basin-kartini-meslek-orgutleri-vermeli- akreditasyon-kalkmali adresinden 01.02.2019 tarihinde alınmıştır.

29 Basın İş Kanunu 1. Çalıştayı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 25 Eylül 2014, Ankara, s. 36.

30 Basın Kartı Yönetmeliği 17. Madde: Bekleme süresi; “ilk defa basın kartı başvurusunda bulunan gazetecilerin, basın-yayın kuruluşu sahiplerinin veya yönetim kurulu başkanlarının ilk başvuru tarihinden itibaren başvurularının Basın Kartı Komisyonu’nun değerlendirmesine sunulacağı tarihe kadar geçen süredir.

Gazeteciler için bekleme süreleri; Meslekle ilgili bir lisans veya lisansüstü programdan mezun olanlar için altı ay, Diğer lisans veya meslekle ilgili bir ön lisans programından mezun olanlar için dokuz ay, Diğer ön lisans mezunları için on iki ay, Lise mezunları için on sekiz aydır.”

(23)

15

Basın İş Kanunu’nun 1952 yılında çıkarılan ilk şeklinde gazeteci tanımı yapılırken bu kapsam içerisine hangi çalışma kollarının gireceği ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Gazeteci tanımı yasanın ilk halinde şu şekilde belirtilmiştir: “Bu kanun hükümleri Türkiye’de yayınlanan mevkutelerle31 haber, fotoğraf ajanslarında veya benzeri yayın müesseselerinde ve matbaalarında başmuharrirlik, muharrirlik, mesul müdürlük, yazı işleri müdürlüğü, istihbarat şefliği, muhabirlik, mütercimlik, musahhihlik, foto muhabirliği, ressamlık, karikatürcülük, istihbarat telsizciliği ve radyoculuğu, gazete müdürlüğü gibi her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki “işçi” tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır. Bu kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ecir olarak çalışanlara gazeteci denir.”

Basın İş Kanunu olarak adlandırılan 5953 sayılı Kanun, 1961 yılında 212 sayılı yasa ile önemli değişiklikler geçirmiş ve gazeteci tanımı yeniden yapılmıştır. Bu tanıma göre “Türkiye'de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki "işçi" tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır” ve “Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir.” (Basın İş Kanunu Madde 1)

Basın İş Kanunu’nda gazeteci tanımında yapılan değişiklik ile gazetecilik meslek grubunu oluşturan kollar tek tek sayılmak yerine gazetecinin çalışma yerleri sayılarak bu mecralarda fikir ve sanat işlerinde çalışan kişilerin gazeteci olduğu belirtilmiştir.

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya günümüzde Türkiye’de medya işletmelerinde çalışanlar gazetecilere uygulanmakta olan yasal düzenlemenin temelini oluşturan Basın İş Kanunu’ndaki gazeteci tanımı geçerliliğini korumakta olduğunu belirtmiş ve gazetecilik mesleğinde zamanla ortaya çıkan yeni çalışma alanlarının sektör temsilcileri ve gazetecilerin ortaklaşa oluşturacağı çalışma gruplarının çalışmaları neticesinde yeniden belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştir.32

31 Mevkute: “Belli zaman aralıkları ile çıkan yayın, süreli yayın.”

32 Basın İş Kanunu 2. Çalıştayı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 6-7 Kasım 2014, Erzurum, s.

11.

(24)

16

Basın İş Kanunu’ndaki gazeteci kavramı esas alındığında gazetecinin kim olduğunu ortaya çıkarmak için tanımda yer bulan gazeteci kavramının unsurlarının incelenmesi gerekmektedir. Bu inceleme kapsamında gazetecilik mesleğinin yapısını, gazetecinin çalıştığı yayın kurumlarını, gazetecinin çalışmasının özelliklerini, Basın İş Kanunu’nun kimleri kapsama aldığı belirlenmelidir. Basın İş Kanunu özelinde gazeteci kavramının unsurları arasında olan mevkutenin Türkiye’de yayınlanma koşuluna ilişkin değerlendirmelere aşağıda yer verilmiştir.

Türkiye’de yayınlanma konusu Basın İş Kanunu’nda zorunlu bir unsur olarak görülmektedir. Yasada, Türkiye’de yayınlanma konusunun ne anlama geldiği belirtilmemiştir. Yasa koyucu tarafından kanun gerekçesinde de Türkiye’de yayınlanma hakkında neyin kastedildiği açıklanmamaktadır.

Yasanın ilk maddesinde belirtilen Türkiye’de yayınlanma koşulu gazetecilerin Basın İş Kanunu’na göre çalışmasını engellemektedir. Örneğin, bir gazete Türkiye sınırları içerisinde hazırlanıp yurt dışında satışa sunulduğunda bu gazetenin çalışanları Basın İş Kanunu kapsamına girmemektedir. Çünkü Kanun, sadece Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkuteleri, haber ve fotoğraf ajanslarını kapsamaktadır. Aynı zamanda Türk vatandaşı bile olsa yabancı bir ülkede yayın yapan basın yayın organlarının, Türkiye’de bulunan muhabirleri ve temsilcileri Basın İş Kanunu kapsamında gazeteci olarak kabul edilmemektedir. Günümüz koşullarında Türkiye’de yayınlanma şartı yerine Türkiye’de dağıtımın yapılması şartı getirilmesi ya da daha geniş kıstasların ölçü olarak alınması gerekmektedir.33

Şuğle’ye göre Basın İş Kanunu’nun kapsamı bakımından önem taşıması gereken nokta, yayın organının Türkiye’de yayınlanması değil, medya mensubunun Türkiye’de çalışması olmalıdır. Nitekim Türkiye’de ya da yabancı bir ülkede yayınlanan bir gazetede çalışan kişi, ücretli olarak gazetecilik mesleğini Türkiye sınırları içerisinde gerçekleştiriyorsa Basın İş Kanunu kapsamına alınmalıdır. Ayrıca Basın İş Kanunu’na bir hüküm eklenerek yabancı ülkede yayınlanan Türk yayın organının Türkiye sınırları içerisinde çalışan gazeteci çalışanları da Kanun kapsamına alınmalıdır.34

33 N. Gökçek Karaca, 2010, s. 12.

34 M. A. Şuğle, 2001, s. 39-44.

(25)

17

Yabancı bir ülkede yayınlanan gazetelerin Türkiye’de çalışan muhabirleri Basın İş Kanunu kapsamı dışında kalmaktadır. Ancak, Basın Kartı Yönetmeliği’ne göre basın kartı sahibi olabilmektedirler. Basın kartı gazetecinin mesleki kimlik belgesi olması sebebiyle kişinin gazeteci olduğunu kanıtlamada bir ispat aracıdır. Bu durumda kişi basın kartı alarak gazeteci olarak kabul edilmekte ancak Basın İş Kanunu yönünden gazeteci olarak kabul edilmemektedir. Basın yasaları arasındaki bu uyumsuzluğun düzenlenmesi basın çalışanlarının haklarının korunması açısından önem arz etmektedir.

Basın İş Kanunu’nda televizyon ve radyo çalışanları için bir hüküm bulunmamaktadır. Söz konusu düzenleme, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetlerinde Hakkında Kanun’da bulunmaktadır. Kanunun 23. Maddesinde “Medya hizmet sağlayıcılarının haber birimlerinde çalıştırılacak basın kartlı personelin asgarî sayısını Üst Kurul belirler. Bu personel 13.6.1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna tabidir” ifadesi bulunmaktadır. Buradan hareketle radyo ve televizyon kuruluşlarının fikir ve sanat işlerinde çalışan kişilerin de gazeteci olarak kabul edildiği görülmektedir.

Bir medya işletmesinin Basın İş Kanunu kapsamına girebilmesi için aranan Türkiye’de yayınlanma koşulu radyo ve televizyonlar açısından uygulama alanı bulamamaktadır. Nitekim bir televizyon veya radyo yayını uydu, internet teknolojileri aracılığıyla yer ve mekân sınırlaması olmaksızın dünyanın her yerinde hedef kitlesine ulaşabilmektedir.

Türkiye’de yayınlanma koşulu, basılıp ortaya çıkarıldığı yer bakımından sınırlanamayan internet ve uydu yayıncılığı açısından karmaşaya sebep olmaktadır.

Örneğin, Türkiye’de bulunan iki ayrı televizyondan X kanalı Avrupa’ya yayın yapmakta ve Y kanalı Türkiye’ye yönelik yayın yapmaktadır. X ve Y televizyonu çalışanları Türkiye de çalışma hayatlarını sürdürmelerine rağmen Y televizyonu çalışanları Basın İş Kanunu’na göre gazeteci olarak kabul edilirken X televizyonu çalışanları Basın İş Kanunu kapsamına girmemektedir.

Gökçek Karaca’ya göre, iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ışığında, yukarıda değinilen sorunların giderilebilmesi için bir basın işletmesinin Basın İş Kanunu kapsamına girip girmediğinin tespitinde ölçüt alınan “Türkiye’de yayınlanma”

(26)

18

ibaresinin kaldırılması yerinde bir düzenleme olacaktır.35 Böylece uluslararası alanda yayın hayatına devam eden işletmelerde çalışan gazetecilerin yasa kapsamına alınması sağlanmış olacaktır.

1.1.2. Gazetecinin Çalışma Yerleri

Basın İş Kanunu’nda tanımlanan gazeteci niteliğine sahip olabilmek için çalışma yerleri gazete, mevkute, haber ve fotoğraf ajansları olarak belirtilmiştir. Ayrıca Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’da belirtilen medya hizmet sağlayıcılarının haberle ilgili birimleri gazetecilerin işyeri olarak belirtilmiştir.

Özel radyo ve televizyonların haberle ilgili birimleri dışında kalan personel hakkında İş Kanunu hükümleri uygulama bulmaktadır.

Türk Dil Kurumu’na göre gazete; “politika, ekonomi, kültür ve daha başka konularda haber ve bilgi vermek için yorumlu veya yorumsuz, her gün veya belirli zaman aralıklarıyla çıkarılan yayın ürünlerine” denilmektedir. 36 Mevkute ise; “politik, bilimsel, sosyal haber ya da araştırmalar içeren, gazeteye oranla daha çok sayfadan oluşan, nispeten uzun belli aralıklarla yayınlanan basılı eserlerdir.” Basın İş Kanunu’nda geçen gazete ve mevkute kelimeleri nesne anlamında değil iş yeri anlamında kullanılmaktadır.37 Bu bağlamda, Basın İş Kanunu açısından gazete ve mevkuteyi, bu ürünlerin tasarlandığı, içeriğinin hazırlandığı ve basılıp üretildiği yerler olarak tanımlayabiliriz.

Gazete veya mevkutenin Basın İş Kanunu kapsamına girebilmesi için Türkiye’de yayınlanması gerekmektedir.38 Türkiye sınırları dışında yayınlanan gazete ve mevkuteler Basın İş Kanunu kapsamında bir basın işletmesi sayılmamaktadır. Başka bir deyişle, bir gazete ya da derginin basılıp yayınlandığı yer, yabancı bir ülke ise Basın İş Kanunu kapsamında bir işletmenin varlığından söz etmek mümkün olmayacaktır.

Gazetecinin çalıştığı yerin niteliğine ilişkin tartışmalarda bir basın işletmesinin varlığının zorunlu olduğu kabul edilmektedir. Basın işletmeleri dışında kalan yerler

35 N. Gökçek Karaca, 2010, s. 69.

36 İnternet:

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5a8aa968d2ac01.4743691 2 adresinden 19.02.2018 tarihinde alınmıştır.

37 A.C. Tuncay, Hukuki Yönden Basında İşçi-İşveren İlişkileri, İstanbul, 1989, s. 28.

38 S. Göktaş ve Ş. Çil, Açıklamalı İçtihatlı Basın İş Kanunu, Ankara, 2003, s. 4.

(27)

19

daha çok ürün ve reklam amaçlı hizmet veren ticari kuruluşlardır. Aynı zamanda bir işletmenin kendi çalışanlarına yönelik hazırlamış olduğu bülten, dergi vb. yayınlar Basın İş Kanunu kapsamında sayılmamaktadır. Çünkü bunların bütün kamuoyuna sunulması söz konusu değildir.39 Örneğin, ticari olarak faaliyet gösteren bir mobilya mağazasının tüketicilere yönelik olarak hazırlamış olduğu gazetede çalışan kişiler Basın İş Kanunu kapsamında yer alamayacaktır. Çünkü mobilya mağazası doğrudan gazetecilik faaliyeti yürütmek için kurulmamıştır. Aynı zamanda bu kurumda gazete çıkarılmasındaki amaç, okuyucuya günlük ya da haftalık olaylar hakkında bilgilendirmek değil, bir ürünün tanıtımını gerçekleştirmektir.

Elektronik ortamda yayın yapan gazetelerin Basın İş Kanunu kapsamına girip girmediği konusunda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi şu şekilde görüş belirtmiştir: “Günlük veya çok kısa aralıklarla yayınlanan, günlük haber ileten, nispeten büyük boyutta basılı eser olarak tanımlanabilen gazetenin umuma hitap etmesi ve devamlılık göstermesi gerekir. Gazetenin yayınlanması bir başka anlatımla basılıp çoğaltılması gerekirse de, günümüzde teknoloji ve iletişimin geldiği nokta itibarıyla, gazetenin nesne olarak basımı ve dağıtımı bir zorunluluk değildir. Gazetenin elektronik ortamda, umuma açık olarak yayınlanması ve okuyucunun yararlanmasına sunulması da mümkündür.

Dairemizce elektronik gazetelerin yayın koordinatörlüğünü yapan çalışanın, 5953 sayılı Yasa kapsamında gazeteci olduğu kabul edilmiştir.”40

Söz konusu yasal düzenleme sadece elektronik ortamda yayınlanan gazetelere yönelik olup internet haber sitelerinin çalışanlarının Basın İş Kanunu’na tabii olacağıyla ilgili Yargıtay’ın bir görüşü bulunmamaktadır. Bu bağlamda, yasal boşluğu doldurmak üzere 12.03.2014 tarihinde TBMM’ye sunulan kanun tasarısında Basın İş Kanunu’nun 1. Maddesine “internet haber siteleri” ifadesi eklenmiştir. Kanun tasarısı TBMM Adalet Komisyonu’ndan geçmiştir fakat TBMM’de gündeme alınmadığı için kadük kalmıştır.

Gazete ve mevkuteler dışında haber ve fotoğraf ajanslarında çalışan kişiler de gazeteci tanımının içinde yer almaktadır. Haber ve fotoğraf ajansları ayrı işletmeler olarak değil tek bir çatı altında haber ajansı olarak faaliyet yürütmektedirler. Ancak,

39 M. A. Şuğle, 2001, s. 46-56.

40 Yargıtay 9 HD. 2006/33909 E, 2007/11104 K. Sayılı 17.4.2007 Karar Tarihli İlamı

(28)

20

Türkiye’de haber ajanslarının yanında sadece fotoğraf ajansı olarak faaliyet gösteren basın işletmeleri de bulunmaktadır.41

Haber ve fotoğraf ajanslarını “kitle iletişim araçlarına ortak hizmet götürme işlevini yerine getiren kuruluşlar” olarak tanımlayabiliriz. Haber ajansları, haber ve bilgileri doğru, tarafsız, hızlı ve ayrıntılı bir biçimde toplayarak bunları belirli bir ücret karşılığı abonelerine aktarırken, fotoğraf ajansları ise habere ilişkin görselleri müşterilerine ulaştırmaktadırlar.42

Gazete ve mevkutelerde olduğu gibi haber ve fotoğraf ajanslarının Basın İş Kanunu kapsamına girebilmesi için yayının Türkiye de yapılması gerekmektedir.43 Bununla birlikte haber ve fotoğraf ajanslarında güncel olay ve haberlere yönelik enformasyon sunumu ön planda tutulmuş olmalıdır. Örneğin, sadece modellerin fotoğraflarını çeken ve dağıtan bir fotoğraf ajansını Basın İş Kanunu kapsamında basın işletmesi olarak kabul etmek söz konusu olmamaktadır.

Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 23.

maddesinde medya hizmet sağlayıcılarının haber birimlerinde çalıştırılacak personelin Basın İş Kanunu’na tabii olduğu ifade edilmiştir. Haber birimi ifadesi esas alındığında sadece haber dairesinde çalışan gazeteciler Basın İş Kanunu kapsamına girmektedir.44

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi vermiş olduğu bir kararında haber birimlerinde çalışma kavramını, haberin oluşumuna doğrudan katkı sağlama olarak değerlendirmiştir. Buna göre haber müdürü, muhabir, foto muhabiri, spiker, haber kameramanı gibi çalışanlar gazeteci olarak değerlendirilirken uplink görevlisi, şoför, diğer teknik ve idari personelin, haberin oluşumuna doğrudan katkıları olmadığından gazeteci kavramına dâhil edilmediği görülmektedir.45

Haberle ilgili birimlerde çalışanlar hakkında Basın İş Kanunu hükümlerinin uygulanabilmesi için yaptıkları işin fikir ve sanat işi olması koşulu bulunmamaktadır.

Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlarda haberin oluşumuna doğrudan katkı sağlama göz

41 H. H. Sümer, 2013, s. 33.

42 Milli Eğitim Bakanlığı, Gazetecilik Ajans Haberciliği, Ankara, 2007, s. 3.

43 M. A. Şuğle, 2001, s. 58.

44 N. Gökçek Karaca, 2010, s. 68.

45 Yargıtay 9 HD 2014/35444 E; 2016/6557 K. Sayılı 21.03.2016 Karar Tarihli İlamı.

(29)

21

önünde bulundurulmaktadır. Ayrıca kamu kurumu niteliğinde olan Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun haberle ilgili birimlerinde çalışan kişiler hakkında Basın İş Kanunu hükümlerinin yerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun uygulandığı görülmektedir.

1.1.3. Gazetecinin Çalışmasının Özellikleri

Basın İş Kanunu’nda gazetecinin tanımı yapılmış ve bu tanıma göre; “Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir”

ifadesi yer almaktadır. Gazetecinin tanımının yapıldığı bu madde kanun metnine yazıldığından beri tartışılmakta ve teknik anlamda bir takım eksiklikler taşımaktadır.

Kanuna göre, fikir ve sanat işlerinde çalışanlara gazeteci denilmektedir ancak fikir ve sanat işlerinin neleri kapsadığı açısından bir değerlendirme yapılmamıştır.

Avukat Sibel Gökçe’ye göre fikir ve sanat işi yapmaktan kastedilen, fikren çalışmanın bedenen çalışmanın önüne geçmiş olmasıdır. Bu açıklamaya istinaden yazar, muhabir, spiker, redaktör, fotoğrafçı, karikatürist, yazı işleri müdürü, haber müdürü, haber editörü, genel yayın yönetmeni, haber kameramanı, kameraman, sayfa sekreteri, yapımcı, yönetmen, kurgucu gibi gazetecilik işi ile uğraşanlara Basın İş Kanunu hükümlerinin uygulandığını söyleyebiliriz. Buna karşın bir medya organında çalışan ancak fikir ve sanat işi yapmayanlar hakkında Basın İş Kanunu yerine İş Kanunu uygulanmaktadır.46

Türk hukuk öğretisinde fikir ve sanat işleri genellikle birlikte kabul edilmektedir ancak bunlar niteliği itibariyle farklı işlerdir. Fikir işçiliğinin açıklanması zordur ve bunun yanında sanat işinin ne olduğunun belirlenmesi de bu zorluğu katlamaktadır.

Gerçekten de içerisinde hem fikir işi hem de sanat işi olan bir çalışmayı belirlemek neredeyse olanaksızdır. Fikir ve sanat işlerinin birlikte ele alınarak tanımlanması gazetecinin tanımlanmasını güçleştirecektir.47

Bir kişinin Basın İş Kanunu’na göre çalışıp çalışmadığının ölçütü bakımından enformasyon ve güncellik konusu önemlidir. Enformasyon ölçütünün kullanılmasının önemi, gazetecinin bir gazetede diğer yazı yazan kişilerden ayrılmasını sağlamasıdır.

46 S. Gökçe, Basın İş Sözleşmesine Göre Gazetecilerin Hakları ve Mesleki Sorunları, Ankara, 2010, s. 15.

47 M. A. Şuğle, 2001, s. 61-66.

(30)

22

Örneğin, bir gazetede belirli aralıklarla sosyal güvenlik konuları hakkında köşe yazısı yazan birisinin gazeteci sayılıp sayılmadığı hususu enformasyon ölçütü ile çözümlenecektir. Eğer kişi sadece mesleki anlamda bilgisini okuyucularla paylaşıyorsa gazeteci olarak tanımlanması mümkün olmayacaktır.

Aktüalite yani güncellik ise enformasyon kavramının içinde yer alır. Bilgi ve güncellik unsurlarını taşıyan fikir ve sanat işleri gazetecilik faaliyeti kapsamında değerlendirilmelidir. Basın İş Kanunu kapsamına giren iş yerlerinden birisinde çalışan kişi enformasyon, aktüalite unsurlarını taşıyorsa ve fikir, sanat işlerinden birini yerine getiriyorsa gazeteci sayılabilir.48

Basın işletmelerinde, gazetecilik mesleğine özgü olmayan işlerde çalışanlar gazeteci olarak sayılamazlar. Örneğin, matbaa, satış, muhasebe, reklam bölümünde çalışan kişiler fikir ve sanat işi yapmadıklarından dolayı gazeteci olarak değerlendirilemezler. Gazete idare müdürlerinin gazeteci sayılıp sayılmayacağı konusunda ise öğretide fikir ayrılıkları bulunmaktadır. İdare müdürlerinin sadece fikir işçisi olduklarından dolayı gazeteci sayılamayacağı görüşü yer almaktadır. Gazeteci olmak için hem sanat hem de fikir işçisi olmak gerekmektedir.49

Öğretideki farklı görüşler, fikir ve sanat işçiliğinin bir arada aranmasının gerekli olup olmadığı konusunda tartışmaktadır. Şuğle’ye göre gazetecide aranması gereken özellik fikir veya sanat işçiliğidir. Eğer fikir ve sanat işçiliği birlikte aranırsa sanat işçisi olan karikatüristlerin veya fikir işçisi olan yazarların gazeteci sayılmama riskiyle karşılaşılacağı söylenebilir.50 Basın İş Kanunu’nda yasanın İş Kanunu kapsamı dışında kalan kişilere uygulanacağı belirtilmiştir. Bu nedenle Basın İş Kanunu’nun uygulanabilmesi için gazetecinin fikri çalışmasının bedeni çalışmasından üstün olması gerekmektedir.

Basın İş Kanunu’na istisna getirilerek “Devlet, vilayet ve belediyeler ve İktisadi Devlet Teşekkül ve müesseseleriyle sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait şirketlerde istihdam edilen memur ve hizmetliler hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir. (Basın İş Kanunu Madde 2)

48 N. Gökçek Karaca, 2010, s. 79-80.

49 M. Şakar, Basın İş Hukuku Gazetecilerin Çalışma İlişkileri, İstanbul, 2002, s.65.

50 M. A. Şuğle, 2001, s. 65.

(31)

23

Kamu tüzel kişiliğine sahip iş yerlerinde çalışan kişiler basınla alakalı işlerde çalışsalar bile Basın İş Kanunu kapsamında gazeteci olarak kabul edilmemektedirler. Bu anlamda Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) ve İletişim Başkanlığı’nda çalışanlar hakkında Basın İş Kanunu hükümleri uygulanmamaktadır. Anadolu Ajansı (AA) özel hukuk tüzel kişisi olduğu için çalışanları Basın İş Kanunu hükümlerinden faydalanmaktadırlar.

TRT ve İletişim Başkanlığı’nda çalışan kamu görevlileri Basın Kartı Yönetmeliği’ne uygun olarak basın kartı alabilmektedir ancak özlük hakları bakımından Devlet Memurları Kanunu’na tabidirler. Sadece TRT’de haber hizmetinde çalışan memurlar basın kartı sahibi olmak suretiyle fiili hizmet zammından yararlanmaktadırlar.

1.2. Gazetecilik ve Teknolojik Dönüşüm

Gazetecilik faaliyetinin yürütülmesinde elektriğin bulunması ile birlikte enformasyonun yazılması ve aktarılmasında telgraf ve telefon kullanılmaya başlandı. Bu sayede mekânlar arasındaki uzaklıklar giderilmiş oldu. Günümüzde haberleşme alanındaki artan hız gelecekte neler olabileceğini tahmin etmemizi güçleştirmektedir.

Haberleşme ve bilginin depolanmasında bilgisayar teknolojileri insanlara geniş olanaklar sunmaktadır. Modern teknolojilerin kullanımının artmasıyla haber yazımı ve vatandaşlara ulaşımı daha hızlı olmaktadır.

Medya sektöründe çalışan gazetecilerin klasik haber yazma ve toplama tekniklerinin değişmesine neden olan elektronik haberleşmenin günümüze getirdiği hızı değerlendirebilmek için daha önceki dönemlerden bugüne haberleşmenin ne kadar süre aldığına bakmamız gerekmektedir. Örneğin, Londra’dan Glasgow’a gönderilen bir mesajın iletilebilmesi için gerekli süre 18. yüzyılda posta arabası ile on gün, 19.

yüzyılda tren ile on saat, 20. yüzyılın başlarında telgraf ile dört dakika, teleks ile iki dakika, telefon ile otuz saniye ve elektronik iletişim ile bir saniyedir.51

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin medya alanına dâhil olmasıyla “dijitalleşme” ya da “sayısallaşma” olarak adlandırılan süreçte teknolojinin gelişmesiyle geleneksel ortamda yürütülen gazetecilik pratikleri değişime uğramıştır. Sayısallaşma, dijital

51 Pınar. Eraslan, “Gazetecilik Mesleğindeki Değişim ve 21. Yüzyılda Gazetecilik” Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 1994, s. 226.

(32)

24

tabanlı teknolojilerin metin, ses, görüntü, müzik gibi bilginin her türünün ve her iletişim kanalının “0” ve “1” şeklinde ikili sayı sistemlerine indirgenmesine dayanmaktadır.

“Binary System” adı verilen bu sistem sayesinde normalde bir anlam ifade etmeyen sayılar bir araya getirilerek anlamlı veriler elde edilmektedir. Dijital teknolojinin en önemli avantajı “0” ve “1” dizilerinden meydana gelen ve sıkıştırılabilen verilerin, hem daha az yer kaplaması hem de daha fazla depolanabilmesidir.52

Haber üretim sistemlerinin sayısallaşması, geleneksel kitle iletişim araçları olan gazete, radyo ve televizyon birimlerinin internet ortamında tümleşmesi için teknolojik zemin hazırlamıştır. Sayısal sistemler gazetecilerin ürettikleri içeriği birçok yönden desteklemeleri için veri dosyalarını (ses, video, metin) aynı ortamda kullanabilmelerini mümkün kılmıştır.53

Yeni medyanın teknolojik temelini oluşturan farklı veri türlerinin birleştirilmesine olanak sağlayan sayısal teknolojiler ile gazetecilik için yeni hizmet türleri ve olanaklarının kapısı açılmıştır. Dijitalleşmeyle beraber haber faaliyetlerinin internete uyarlanmasıyla haberin oluşumundan tüketiciye ulaşmasına kadar geçen süreçte teknolojinin gazeteciliğe olan etkisini görmek mümkündür.

Medya 19. yüzyılın ortalarından itibaren; baskı ve dağıtım teknolojilerindeki gelişmeler, okuryazarlık oranının artışı, reklam gelirlerinin periyodik hale gelmesiyle birlikte geniş bir alana hizmet veren karlı bir sektör haline gelmiştir.54 Özellikle son yıllarda gazetecilik alanının ekonomik organizasyonunda ve mesleğin kültürel yapısında değişimler ortaya çıkmıştır. Bu yaşanan değişimlerle birlikte mesleği yerine getiren gazetecilerin çalışma biçimleri değişmiştir.

Günümüzde teknoloji dinamik bir özellik taşımakta ve her geçen gün teknolojik yeniliklerle karşılaşmaktayız. Büyük teknolojik yatırımların medya sektörüne girmesiyle birlikte işitsel ve görsel basında yeni medya türleri ortaya çıkmıştır. Bunlar

52 İ. Kumcuoğlu, Medya İşletmeciliğinde Yaşanan Yapısal ve Yönetsel Değişimlerin Medya Profesyonellerinin Çalışma İlişkilerine Etkisi: Haber Siteleri Örneğinde Bir Alan Araştırması, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Eskişehir, Anadolu Üniversitesi, 2017, s. 22-23.

53 B. Yıldırım, “Gazeteciliğin Dönüşümü: Yöndeşen Ortam ve Yöndeşik Gazetecilik” Selçuk İletişim Dergisi, 2010, s. 233.

54 M. Schudson, “The Sociology Of News Production” Media, Culture and Society, 1989, s. 280.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu görüşe taraftar yazarların yanı sıra, zincirleme suçu suç tekliği kapsamında değerlendirmelerine rağmen, af kanununun etkileri bakımından teselsülün

kurum ve kuruluşlardan işyeri tehlike sınıfı ve çalışan sayısına göre; hangi şartlarda hizmet alınacağı, görevlendirilecek veya istihdam edilecek kişilerin

İş Kanununda; işçi, kasten veya özensiz davranması yüzünden işyerinde, iş güvenliğini tehlikeye düşürürse veya otuz günlük ücreti ile karşılayamayacağı bir zarara

Görgü; bir toplumda var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kurallarıdır. Görgü kuralları da toplum hayatında kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen, uyulması

hasta insanlar olarak yaptığı sınıflandırmayı toplumdaki “ikincil kayıplar” olarak adlandırır ve yirmi birinci yüzyılda toplumsal siyasal sorunlar arasında

Bildirge 5. Maddesinde 380 genetik verilerin hangi amaçlarla elde edilebileceğine yönelik bazı sınırlamalar getirmiştir. Özetle genetik verilerin kullanımı tıbbi ve bilimsel

Gerçek vekaletsiz iş görme haricinde gerçek olmayan vekaletsiz iş görme çeşitlerinden sadece iş sahibinin yasaklamasına rağmen iş görülen ve işin iş

7 İlhan AKİPEK: Devletlerarası Hukuk Bakımından Meşru Müdafaanın Mahiyeti ve Benzeri Müesseselerle Mukayesesi, Ankara, 1955, s. 8 Funda KESKİN: Uluslararası Hukukta