• Sonuç bulunamadı

2. TÜRKİYE’DE BASIN İŞ HUKUKU

2.1. Tarihsel Gelişim

2.1.3. Basın İş Kanunu’ndan Bugüne

47

Mevcut Basın İş Kanunu hükümleri incelendiğinde bu tanıma yakın bir tanımlama yapıldığı görülmektedir.108

Türk Basın Birliği Kanunu, basın mensuplarının gazetecilik mesleğine devam edebilmesi için Türk Basın Birliği’ne üye olunması zorunluluğu getirmiştir. Aynı zamanda Kanun ile gazetecilere haklar da tanınmıştır. Kanun hükümlerine göre gazete sahipleri ile gazeteciler arasında basın mensubunun işe başladığı tarihten itibaren üç ay içerisinde sözleşme imzalanması mecburiyeti getirilmiştir. Kıdem tazminatı, ücretli yıllık izin hakkı gibi sosyal ve ekonomik haklardan gazetecilerin diğer işçiler gibi yararlanması sağlanmıştır.109

Türk Basın Birliği Kanunu’nun uygulanması çok uzun sürmemiş ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra basın özgürlüğünün sağlanması için basına uygulanan yasakların kaldırılması düşüncesi ile 1946 yılında yürürlükten kaldırılmıştır. 1952 yılında Basın İş Kanunu kabul edilinceye kadar olan süreçte basın çalışanları hakkında Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmıştır.110

48

Halk Partisi’nden devralmasının ardından, basın çalışanlarını desteklemek ve basının desteğini almak amacıyla yasal düzenlemeler yaptığı görülmektedir. 111

Türkiye’de Demokrat Parti’nin iktidarda bulunduğu dönemde gazetecilerin çalışma koşullarını doğrudan düzenleyen bir yasanın bulunmaması Demokrat Parti Hükümeti’ni harekete geçirmiş ve süreli yayınlarda çalışan gazeteciler ve işverenleri arasındaki çalışma ilişkilerini düzenlemek amacıyla 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun çıkarılmıştır. Yasanın kabul edilmesiyle birlikte fikir işçileri olarak adlandırılan gazeteciler çalışma hayatında özel bir yasaya kavuşmuşlardır.

Basının siyasi organlar ve demokratik rejimler içinde kazandığı itibarın artması, gazetecilik mesleğinin kendine özgü çalışma şartlarının olması, gazetecilerin haklarının yasal düzenlemeyle belirlenmesi fikrinin doğmasına sebep olmuştur. Bu bağlamda, her meslek grubunun kendine özgü çalışma şartlarının özel bir mevzuatla düzenlenmesi fikri basın çalışanları olan gazeteciler için de uygulanmıştır.112

Basın İş Kanunu’nun hazırlanmasında Uluslararası Çalışma Bürosu’nun kararları ve Alman İş, Fransız İş, Yugoslavya İş, Çekoslovakya İş, Küba İş, Tunus İş ve İtalyan İş Kanunu’ndan yararlanılmıştır.113 Basın mensuplarının çalışma ilişkilerinin düzenlenmesinde farklı ülkelerdeki mevzuatın incelendiği görülmektedir. İncelenen ülkelerin sayısının az olmasının en önemli nedeni sendikalaşmanın güçlü olduğu yerlerde gazetecilerin haklarının toplu iş sözleşmeleriyle belirlenmesidir.

Basın İş Kanunu’na ilişkin kanun tasarısı Çalışma Bakanlığınca 12 Ocak 1952 tarihinde hazırlanmış ve Bakanlar Kurulunca 22 Şubat 1952’de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’ye sunulmuştur. Meclis Çalışma Komisyonu’ndan da geçen kanun tasarısı dönemin Çalışma Bakanı Nuri Özsan’ın ivedilik ve öncelikle görüşme önergesi üzerine 13 Haziran 1952’de TBMM’de oylanmış ve hiçbir maddesi tartışılmadan kabul edilmiştir.114

111 N. Gökçek Karaca, 2010, s. 37-39.

112 S. Atılgan, 2001, s. 46-47.

113 Basın Meslekinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun Tasarısı ve Çalışma Komisyonu Raporu, TBMM Tutanak Dergisi, , 1952, s. 2.

114 TBMM Tutanak Dergisi, 1952, s. 210.

49

Basın İş Kanunu’nun gerekçesi incelendiğinde Türkiye’de sermaye ile emek arasındaki ilişkinin Borçlar Kanunu ve İş Kanunu hükümlerine göre düzenlendiği ancak sadece fikren çalışanlara yönelik herhangi bir mevzuatın olmadığı, Basın İş Kanunu ile fikren çalışan zümrelerin sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak kanuni tedbirlerin alınmasının amaçlandığı vurgulanmıştır.115

Basın İş Kanunu, 1954 yılında değişikliğe uğramış ve özellikle ücret ve çalışma konularındaki hükümlerde değişiklikler olmuştur. Bu değişikliklerin gazeteciler açısından getirmiş olduğu en önemli yenilik gazetecilerin asgari ücretinin saptanması için komisyon kurulması olmuştur. “Gazetecilerin Asgari Ücretlerinin Tespitine Dair Talimname” ile kurulan asgari ücret komisyonu gazetecilerin en az ücretini belirleme görevini üstlenmiştir.116

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşen ilk askeri darbe 27 Mayıs 1960’da yaşanmış ve asker ülke yönetimini eline geçirmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin lağvedilmesi ve iktidarda bulunan Demokrat Parti’nin kapatılmasının ardından Milli Birlik Komitesi117 yasama yetkisini kullanmıştır. Yapılan anayasa ile basın ve basın özgürlüğüne ilişkin birtakım düzenlemelere yer verilmiştir.

Darbeyi izleyen dönemin politik iklimi çerçevesinde ve özellikle bu darbeyi gerçekleştirenlerin medyayla iyi geçinme amaçları neticesinde 4 Ocak 1961’de kabul edilen 212 sayılı Kanunla değişiklikler yapılmış ve gazetecilerin hukuki durumu yeniden gözden geçirilmiştir. Gazetecilere diğer işkollarında çalışan işçilere oranla ayrıcalık olarak nitelenebilecek haklar tanınmıştır.118 Gazetecilere tanınan yeni haklar şu şekilde özetlenebilir: a) Kıdem tazminatı b) İhbar tazminatı c) Sosyal sigortalardan yararlanmak d) Gebelikte, askerlikte, mahkûmiyet ve gazetenin kapanması durumunda gazeteciye ücret ödenmesi e) İşverenin gazeteci ile yazılı iş sözleşmesi yapma zorunluluğu f) Yıllık ve haftalık ücretli izin hakkı. 119

115 TBMM Tutanak Dergisi, 1952, s. 1.

116 A. Korkmaz ve H. Avsallı, “Türkiye'de Asgari Ücretin Hukuksal Yönü”, Uluslararası Alanya İşletme Fakültesi Dergisi, 2012, s. 153.

117 Millî Birlik Komitesi, “27 Mayıs 1960 günü, Demokrat Parti hükümetini askeri darbe ile devirerek siyasî iktidarı ele alan ve sonradan başına Orgeneral Cemal Gürsel'in getirildiği Türk Silâhlı Kuvvetleri'ne mensup 38 kişilik bir gruptur.”

118 S. Atılgan, 2001, s. 48-49.

119 M. K. Öke, Türkiye’de Basın Çalışanları Üzerine Bir İnceleme, Ankara, 1994, s. 184-185.

50

Medya sektöründe çalışma yaşamı açısından adeta bir devrim niteliği taşıyan Basın İş Kanunu değişikliğine işverenler büyük tepki göstermişler, hatta gazeteler kanunu protesto etmek amacıyla yasanın yürürlüğe girdiği gün, 10 Ocak tarihli bildiri yayınlayarak üç gün gazete çıkarmamışlardır. Bu gazeteler; “Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul, Yeni Sabah’tır.”

İşverenlerin gazete çıkarmama eylemine karşı, Türkiye Gazeteciler Sendikası Yönetim Kurulu “Basın” adlı yayını belirli zaman aralıklarında yayımlama kararı almıştır.

Bununla birlikte 212 sayılı yasanın kabul edildiği tarih olan 10 Ocak, Çalışan Gazeteciler Günü olarak ilan edilmiştir.120

Basın İş Kanunu’nda 1961 yılından bu yana içerik bakımından önemli bir değişiklik yapılmadığı görülmektedir. Günümüze kadar yasada yapılan iki değişikliğin birincisi 2002 yılında gazetecilerin iş güvencesine121 ait hükümlerin eklenmesi ve ikincisi ise 2008 yılında ücretin banka hesabına yatırılması122 ile ilgili getirilen hüküm değişikliğidir.

Basın İş Kanunu’nda radyo ve televizyonlarda çalışan gazeteciler açısından herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Basın çalışanlarına yönelik düzenlemeler kapsamında Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’a ek yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre, radyo ve televizyon kuruluşlarının haberle ilgili birimlerinde çalışanlar Basın İş Kanunu hükümlerine tabii kılınmıştır. Buradan hareketle radyo ve televizyon kuruluşlarında fikir ve sanat işlerinde çalışan kişilerin de gazeteci olarak kabul edildiğini söyleyebiliriz.