• Sonuç bulunamadı

GENÇ POLONYA DÖNEMİ EDEBİYATI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GENÇ POLONYA DÖNEMİ EDEBİYATI"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GENÇ POLONYA DÖNEMİ

EDEBİYATI

(2)

• Avrupa edebiyatında modernizm dönemi olarak değerlendirilen dönem Polonya

edebiyatında Genç Polonya dönemi olarak değerlendirilir. Bu dönem tüm Avrupa'yı

derinden etkileyen felsefi düşünceler ve edebi akımları içerir.

• Genç Polonya döneminin en önemli katmanını

kuşkusuz ki dekadentizm oluşturur.

(3)

Dekadentizm (Çöküşçülük)

• Dekadentizm (çöküşçülük) içinde büyük katastrofik yani felaketçi ve kötümser bir bakış açısı barındırır. Bunun temel nedeni on dokuzuncu yüzyılın büyük paradokslar çağı olarak yaşanmasıdır. Ne demek peki bu? Bir yandan

buluşların ve yeniliklerin, ticaretin ve zenginleşmenin çağı olarak Güzel Çağ olarak anılırken, bir yandan da Charles Baudelaire'in "Paris Sıkıntısı«

kitabında" yer alan Yoksulların Gözleri" başlıklı denemesinde anlatıldığı gibi büyük bir sefalet çağıdır.

• Kentler zenginleşir, bulvarlar genişler ancak fabrikalarda işçiler karın

tokluğuna çalışır, madenlerde ise birçoğu hayatları pahasına. Zengin ve yoksul arasındaki sınır oldukça büyüktür. Bilimsel ilerlemeler, makineler, yeni buluşlar insanoğlunu mutlu kılma şöyle dursun, bir bunalımın eşiğine getirmiştir.

• İşte böyle bir ortamda Schopenhauer gibi düşünürlerin pesimist

yönlendirmelerinin de etkisiyle edebiyatta dekadan bir hava sıklıkla

gözlemlenir.

(4)

• Dekadentizmde, yerleşik toplumsal ve sanatsal düzenin sınırlarını zorlamak, bu sınırların dışına çıkmak

isteniyordu. Kötümserliğe, aşırı duyarlığa, karamsar ve marazi temalara yönelmenin gerekli liği vurgulanıyordu.

• Alışılmamış, yepyeni birtakım taze imge ve düşün üleri

anlatmak için de yeni yeni sözcüklerin uydurulması yoluna gidiliyordu. Kısacası Dekadentizm, yerleşik sanat düzenine karşı bir başkaldırıydı. Bu başkaldırıya katılan, bu yolda şiir yazan ozanlara dekadan adı verilmişti. Bu şekilde de

Dekadentizm, Sembolizmin bir ön aşaması oldu.

(5)

Sembolizm (simgecilik),

• Sembolizm (simgecilik), gerçekçiliğe tepki olarak 1885 yılına doğru Fransa'da ortaya çıkan bir sanat akımıdır. İnsan duygularına ve izlenimlere önem vermeyen realist sanatçılar, yalnızca gerçeği dikkate alırdı. Sembolistler ise bu yaklaşıma karşı çıkmış, duygusallığa, insanın iç dünyasına yönelmişlerdir.

• Sembolistlere göre, gerçekliği duyularımız aracılığıyla algılarız. Bu nedenle de gerçeği olduğu gibi algılama ve aktarma olanağına sahip değilizdir. Çünkü dış dünyayı,

duyularımız bize ulaştırırken değiştirir. Dış dünyadan algıladıklarımız, dış gerçekliğin kendisi değil, onlarla ilgili bir takım sembollerdir. Bu da kişiden kişiye değişen bir

olgudur. C. Baudelaire (1821-1867) Correspondances (İlişkiler) başlıklı şiirinde, dünyanın

"semboller ormanı " olduğunu ifade ederek sembolizmin prensiplerini belirlemiş olur. Ve bu şiiri sembolizmin bir manifestosu olarak kabul edilir.

• Sembolistler sözcükleri tercih ederken doğrudan anlamını ortaya koyan açık ifadeler yerine, yansıtmak istedikleri anlamlara ulaşmak için sembolleri ön plana çıkarırlar.

Sembolist şiirleriyle gerçeği açıklamak yerine, alıcıda bir izlenim bırakmayı amaçlarlar. Bu bağlamda da sembolist şiirlere bakıldığında, ağdalı bir dilin altında oldukça kapalı

anlamların yer aldığı görülür.

(6)

Ekspresyonizm

• Giderek yaşamı yönetmeye başlayan makineleşme, buna bağlı olarak toplumsal değerlerin değişimi, düşüncenin ve sanatın bu değerlerin tehdidi altında olduğunu hissetme ve bundan endişelenme, toplumsal bir felakete doğru gidildiğine dair bir önsezi, felaketçi düşünce ile başlamış, ekspresyonizm (dışavurumculuk) akımı ile, yeni yüzyılın ilk on yılında, önce plastik sanatlarda, sonra müzikte en sonda edebiyatta yeni bir kimlik bulmuştur.

• Ekspresyonist sanatçılar, yeni bir insanlık ve yeni bir dünya arayışı ile savaştan nefret ediyorlar ve kendilerini bu düşünceyi dışa vurmakla görevli hissediyorlardı. G. Benn’e göre bu akımın şiiri bir çeşit isyandı: kendinden geçercesine, nefret dolu, yeni insanlık özlemi içinde, alt üst edilmiş bir dille dünyayı altüst etmek amacında bir isyan.

• Avrupa'da topluma, otoriteye, dinsel baskıya başkaldırı biçiminde sanatçıların

eserlerinde görülen ekspresyonizm, Polonya’da Przybyszewski gibi bazı sanatçılarda görüldü. Tıpkı dekadancılık gibi o dönem için kısa ömürlü oldu. Çünkü ilk dünya savaşı Polonya için yüzyıldan fazla süren bir esaretten kurtuluş anlamına gelmişti. Dolayısıyla kurulan yeni cumhuriyetin ilk yıllarında, yıkıcı düşüncelere yer yoktu.

(7)

Empresyonizm

• Değişik estetik tat arayışı içinde olan sanatçılar XIX. yüzyılın son

çeyreğinde öncelikle Fransa’da Monet ve Renoir’in resimlerinde dış dünyanın, onu algılayan kişinin anlık izlenimi olarak yaratılışından etkilendiler. İşte empresyonizm (izlenimcilik) bu biçimde doğdu.

Polonya’da Aleksander Gierymski, Pankiewicz, Podkowinski gibi ressamlar bu akımı benimsediler. Ancak bu akım resim sanatıyla sınırlı kalmadı.

Müziğe ve edebiyata da sıçradı.

• Edebiyatta 1890-1910 yılları arasında görülen bu akım, natüralizme tepki olarak doğdu. Empresyonizmde önemli olan öznel izlenimdi. Bu izlenim bir daha yinelenmeyecek eşsiz bir anın izlenimiydi. Bu eserlerde doğaya öykünme yoktu. En güçlü olduğu alan, en yoğun duyguların ve izlenimlerin aktarılabildiği şiirdi. Verlaine, Goncourtlar bu yönelimin öncüleridir.

Proust, Maeterlinck, Oscar Wilde gibi isimler önemli temsilcilerindendir.

(8)

Naturalizm

• On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında, evreni olduğu gibi betimleyerek insanın evrendeki konumunu belirlemeyi amaç edinen yeni bir estetik görüş oluşmaya başlamıştı. Realizmin toprağında boy atan bu yeni

yönelime naturalizm (doğalcılık) dendi. 1870-1880 yılları arasında, Fransız edebiyatında, daha çok roman dalında, sanatın doğadaki gerçeklerin

aslına en uygun biçimde betimlenmesi demek olduğunu, bunun için de sanatçının tıpkı doğa bilimleriyle uğraşanlar gibi deneysel yöntemlerle sanata ve edebiyata yanaşması gerektiğini savunuyordu, bu estetik

görüşü benimseyenler. Mimesisin son aşaması olarak görülen natüralizm, Polonya edebiyatında bu dönemde yaygın bir biçimde kabul gördü.

• Emilie Zola ve yandaşlarının amacı ‘gerçek’i en geniş ve en çeşitli biçimi ile anlatmaktı. Bunda da başarılı oldular. Gerçek bundan daha çok

irdelenemezdi.

(9)

• Taluy Yüce, Neşe – Ewa Odachowska Żielińska.

Genç Polonya Dönemi Edebiyatı. Ankara:

Kültür Yay., 2004.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Genç Polonya dönemi kadın şairlerin en başında, sıra dışı kişiliği ile Maria Komornicka (1876-1949) gelir.. Soylu bir ailenin çocuğu olarak doğan Komornicka,

Wyka bu eserleri, “Reymont’un yazarlık yeteneğinin patlama noktaları” olarak adlandırıyor ve bu eserler sayesinde Polonya taşrasının haritasının çıkarıldığını

pembe, mavi ya da siyah gözlükler arkasında değil. Onların yarattığı edebiyat şunu gösterecekti ki insan yalnızca yönetilsin diye var olmamıştır ve

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2010/53 nolu genelgesi ile 2010-2011 öğretim yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı tüm resmi ve özel örgün eğitim

Buna uygun olarak ahlâk gelişimi, diğer kimseler arasında başarı, saygı, kişisel gelişim, kimlik değerler, karakter gibi kavramları içerisine alan bu yaklaşım

Değerler öğretimi sürecinde de bu yaklaşım özellikle ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine ahlaki değerleri öğretim sürecinde kullanılan bir yöntem olarak

Değerlerin belirginleştirmesi yaklaşımında önemli olan unsurlardan biriside, öğrencilerin seçmiş oldukları değer ya da ahlak konularının belirginleştirmesini,

Zira iletişimin toplumdaki kesimler arasında ilişkiler kurulmasını ve toplumsal hayatın sürekliliğini sağlayan bir olgu olduğu, öte yandan algı yönetiminin bir iletişim